Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Ağustos 2013 2 dk.

Hemen her teknolojik ve bilimsel atılımda olduğu gibi, bu müthiş icada da patent gölgesi düşmüştür. İlk olarak, yukarıda neden "mucitlerinden biri ama en bilineni" dediğimizi izah edelim: çünkü 1871 yılında Amerikan Patent Ofisi'ne "ses aktarımı yapan alet" başvurusunu ilk yapan Antonio Meucci'dir. Ne var ki dosyasında "vokal seslerin elektromanyetik yöntemle aktarımı"na değinilmediği için Meucci'nin başarısı gölgelenmiştir. Neyse ki günümüzde ismi Bell ile birlikte anılmaya, bu sayede bir nevi onurlandırılmaya başlamıştır.

Sadece bu da değil... Bu tip teknoloji yarışları, kimi zaman iki yüzlülüğe ve arka plandaki kural tanımaz mücadelelere sahne olabilir.

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Utku Kahraman
Utku Kahraman
55.6K UP
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Bursa
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Mayıs 2011 24 dk.

Miller-Urey Deneyi, canlılığın başladığı Erken Dünya koşullarına yönelik olarak, deneyin yapıldığı 1952 yılına kadar olan biyokimya bilgileri ışığında tasarlanmış, canlılığın temeli olan moleküllerin doğal kimyasal süreçlerin bir sonucu olarak oluşup oluşamayacağını araştırmak üzere geliştirilmiş bir deneydir. Miller-Urey Deneyi'nin amacı, yaşamın kimyasal kökenlerini aydınlatmak ve Abiyogenez Teorisi'ne yönelik bazı yeni deneysel yaklaşımlar geliştirebilmekti.

Miller-Urey Deneyi, evrim karşıtları tarafından sıklıkla tartışılan ve sanki bu sahada yapılan tek çalışma ve tek sonuçmuş gibi üzerine bolca gidilen bir deney olarak halk arasında da popülerlik kazanmıştır. Aradan geçen yarım asırdan uzun bir süreden ötürü, Miller-Urey Deneyi'nin sonuçları, bugün bildiklerimizin yanında oldukça kısıtlıdır; buna rağmen, 1950'li yıllarda bilimin olduğu konum açısından değerlendirilecek olduğunda, bilim tarihinde önemli yankılar yaratmayı başarmış, bilim tarihi ve canlılığın kökenine yönelik araştırmalar açısından büyük öneme sahip bir deneydir. Gelin bu deneyi, hedeflediklerini, başarılarını, başarısızlıklarını ve hakkındaki tartışmaları biraz daha yakından tanıyalım.

178
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.3K UP
Ekleyen 4 gün önce 1 sa.

Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis kompleksi organizmalarının neden olduğu hava yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Öncelikle bir akciğer patojeni olmasına rağmen M. tuberculosis vücudun hemen hemen her yerinde hastalığa neden olabilir. M. tuberculosis enfeksiyonu, bakterilerin granülomlar içinde izole edildiği konakçıda tutulma durumundan, hastanın öksürük, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybını içerebilen semptomlar göstereceği bulaşıcı bir duruma dönüşebilir; sadece aktif tüberküloz bulaşıcıdır.

Tüberküloz, birçok düşük ve orta gelirli ülkede önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir ve ilaca dirençli tüberküloz birçok ortamda önemli bir endişe kaynağıdır. Yeni tüberküloz vakalarına katkıda bulunan başlıca risk faktörleri arasında yetersiz beslenme, HIV enfeksiyonu, alkol kullanım bozuklukları, sigara kullanımı ve diyabet yer almaktadır. Bu risk faktörleriyle mücadele, farklı sektörlerin işbirliğini ve multidisipliner bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
50.3K UP
İnceleyen10 18 saat önce
Savaş Sanatı aslında sadece askeri strateji kitabı değil, insanın hayatındaki mücadeleleri anlamak için de bir rehber görevi görür. Sun Tzu’nun en çok öne çıkan düşüncesi, savaşmadan kazanmanın en büyük zafer olduğudur. Yani güç kullanmaktansa, esas olan aklı kullanmaktır. Kitap boyunca sabır, düşmanı tanıma ve kendi sınırlarını bilme üzerinde durur. Benim gözüme çarpan şey, bu öğütlerin günümüzde sadece orduya değil, iş hayatına, spora hatta kişisel hayata da uyarlanabilmesidir. Mesela rakibini tanımak, strateji kurmak ya da duygularını kontrol etmek sadece savaş meydanında değil, hayatın her alanında işe yarar. Kendisini ve düşmanını (günümüzde rakibini veya çevresini diye çevrilebilir) bilen, yüzlerce savaşa girse bile yenilme tehlikesi yoktur, der.
9.6/10
(19 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : 孙子兵法; pinyin: Sūnzǐ bīngfǎ; Bing Fa
Yazar: Sun Zi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnci Şardağ
İnci Şardağ
58.7K UP
Uyarlayan 25 Aralık 2020 22 dk.

HIV’in keşfinden çeyrek asır sonra bilim insanları, laboratuvar hayvanları üzerinde yüzlerce aday aşı geliştirmişti. Aşıların bir düzineden fazlası, insanlar üzerinde yapılan araştırmalarda en azından erken faz testlerinden başarıyla geçti. Ancak henüz hiçbirinin insanlarda HIV’e karşı yeterli koruma sağladığı tespit edilemedi. AIDSVAX’ın Amerika ve Tayland’daki ve Merck/STEP’in Amerikadaki klinik araştırmaları sonucunda karşılaşılan başarısızlıklar, bilim insanlarının önümüzdeki 10 yıl içerisinde aşı üretme umutlarını tamamen yitirmesine sebep oldu. 2008 yılının şubat ayında Amerikan Bilim İlerleme Derneği Başkanı David Baltimore bu durumu şu sözlerle özetledi:

Tayland'da son yayımlanan araştırmalarda, Sanofi Pasteur'ün ALVAC'ına güçlendirici AIDSVAX dozları eklendiğinde HIV vakalarında gözlemlenen %31'lik düşüş, basın tarafından bile şüpheyle karşılandı. Çünkü önceki denemelerde iki aşı adayı da birlikte veya ayrı ayrı koruyuculuk sağlayamamıştı. Bu yazıda, HIV aşısına ilişkin mevcut karamsarlığın yanlışlığına değinmek istiyoruz. Her ne kadar bilimsel engeller oldukça zorlu olsa da ekonomik engeller de onlarla aynı zorluk derecesindedir.

90
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 17 saat önce 23:36
Meme ucu (İng: "nipple"), memenin yüzeyinde dışarı doğru çıkıntı yapan ve süt kanalları aracılığıyla bir dişinin sütünü dışarı salgılamasını sağlayan...
1
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 16 Ocak 3 dk.

1936 yılında soyu tükenen ve Avustralya, Tazmanya ile Yeni Gine'ye özgü bir keseli olan Tazmanya kaplanı, bilim dünyasındaki gelişmeler sayesinde bir nevi "yeniden doğuşa" hazırlanıyor. Türdiriltimi çalışmalarıyla tanınan Colossal Biosciences, geliştirdiği yapay rahim teknolojisi ile Tazmanya kaplanı embriyosunu hamilelik sürecinin yarısından fazlasına kadar büyütmeyi başardı. Bu, yalnızca türdiriltimi bilimi için değil, aynı zamanda nesli tükenme tehlikesi altındaki türlerin korunması için de büyük bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Colossal'ın kurucularından Ben Lamm, bu başarıyı şöyle ifade ediyor:

42
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kaan Akgören
Kaan Akgören
49.9K UP
Yazar 16 Ocak 2022 1 sa.

Proteinler, içerisinde çok sayıda amino asit içeren bir veya birden fazla amino asit zincirinden oluşan büyük biyomoleküller ve makromoleküllerdir. Proteinler organizmada öylesine çoktur ki, proteinler, birçok hücrenin kuru ağırlığının yarısından daha fazlasını oluştururlar.

Canlıların neredeyse bütün yaşamsal faaliyeti (hareket, solunum vd.) proteinler sayesinde gerçekleştirilir: Proteinler, canlıların vücudunda metabolik reaksiyonları katalize etmek, DNA replikasyonu, uyaranlara tepki verme, hücrelere yapı kazandırma, molekülleri bir yerden bir diğer yere taşıma gibi çok sayıda göreve sahiptir. Buna ek olarak birtakım proteinler hücre içi kimyasal tepkimelerinin hızını arttırırken, diğer protein grupları savunma, depolama, taşıma, hücresel haberleşme, hareket ya da yapısal destek sağlamada görev alırlar. Örneğin çoğu zaman protein yapıda olan enzimler olmasaydı, canlılık da mümkün olmazdı.

122
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen8 5 gün önce
Atatürk'ün hayatının özellikle de sinemada dramatik şekilde ele alınmasının eksikliğini hep vurgularım. Hatta bu eksikliği özellikle de @lordsinow kitap serisini okuduktan sonra hep ben kapatmayı hayal ederim. Zaten karakterleri daha dramatik şekilde ele alan kurgular 2010'dan geriye gitmez. Bunlardan dolayı bu yapımın haberi beni çok heyecanlandırmış ama izleyebilmem bugünü bulmuştur. Her şeyden önce Atatürk gibi bir karakteri sinemaya aktarmak gerçekten kolay değil ama elzem bir şeydir. Çok da dikkatli olunması gerekir. İzleyenin ise aslında öncesinde kendisini iyice anlamış olması önemlidir çünkü hayatındaki yoruma açık noktalar kurguya dökülürken yapılan yorumlamalar yanlış yönlendirmeye çok açık olacaktır. Diziyi izlemeden önce @lordsinow 'un film hakkındaki incelemesinin ilk kısımlarını okuduğumda da bunun yaşandığını anlamış olduğumu hatırlıyorum.

Filme gelindiğinde, etiket detaylara girmiyorum, filmin teknik ve prodüksiyon detayları gerçekten yeterli derecede güzel. O atmosferi hissediyorsunuz. Çekimlerde sıkan fazla zorlama teknikler yok. Oyunculuklar gerçekten şahane ve Aras gerçekten çok yakışmış. Corinne gibi diğer roller de aynı şekilde. Hikaye ve senaryo kısımları da çok güzel. Bir Türk'ün sık sık böyle ritüellere ihtiyacı varmış. Bana birçok noktada çok ilham oldu diyebilirim. İnsanların izlemesini teşvik etmek isterim. Kullanılan temalar, mesajlar, günümüzle paralel yorumlamalar çok isabetli. Yalnız özellikle karaktere yönelik bazı kişisel detaylar çok problemli. Bunu da zaten @lordsinow yazmış. Bazı yorumlamalar yanlış yönlendiriyor. Bunun bilincinde olmak lazım. Ayrıca Mustafa Kemal'i, ki kendisi gerçekten modern bir Türk peygamberidir, çok mitleştirdik. Biraz insansı görmek çok öğretici olacaktır. Bunu takdir ettim. Ama dramasının hala yeterli olmadığını düşünüyorum. Ayrıca nörofarklı olduğuna iyice emin oldum.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 4 Ocak 2015 4 dk.

Evrimsel biyoloji dahilinde homoloji, atasal bir türün özelliklerinin torun türlerde de bulunması anlamına gelir. Aslında daha teknik tanımı, bunun tersinden yapılır: türlerdeki benzer karakterlerin, ortak atalardan miras alınması durumudur. Fakat atadan toruna doğru düşünmek daha kolaydır. Örneğin yarasalar ile kuşlar kanatlarını ortak bir atadan almamışlardır. Yarasalar ile kuşların ortak atası kabaca 296 milyon yıl önce yaşamıştır ve bu ortak ata, dinozorlardan bile önce yaşamış, kanatları olmayan, uçamayan bir ortak atadır. Dolayısıyla bu iki grubun kanat yapısı homolog değildir. Öte yandan kargalar ile serçelerin ortak atası 44.1 milyon yıl önce yaşamış bir başka atasal kuş türüdür. Onun da kanatları vardır; dolayısıyla torunlarına kendisininkine benzer (ancak tabii ki evrimsel süreçte farklılaşmış) kanatlar bırakmıştır. Dolayısıyla bu iki kanat yapısı, homolog organlardır.

Peki ya parmak sayısı? Neden çok sayıda canlıda 5 parmak bulunur? Neden 4 ya da 6 değil? Aslında ilk olarak şu "çok sayıda canlı" tanımlanmalıdır. Çok sayıda canlıda 5 parmak bulunuyor gibi gelmesi, canlılığa dair halk olarak çok az bilgiye sahip olmamızdır. Aslında 5-parmaklı uzuv yapısı çeneli omurgalı hayvanların sadece belirli bir alt grubunda görülür. Bu alt-grupta amfibiler (kurbalağalar, semenderler, vb.) ile amniyotlar (kuşlar, memeliler ve sürüngenler) bulunur. Bu alt-grupta toplamda 27400 civarında tür bulunmaktadır.. Bu, tüm ökaryotik (gelişmiş hücre yapısına sahip) türlerin %0.3 civarına eşittir. Tüm Hayvanlar Alemi'nin ise %0.4 civarına eşittir. Dolayısıyla "canlılığın çoğu" derken ne kast ettiğimiz iyi anlaşılmalıdır.

170
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.2M UP
Aktaran 13 saat önce 4 dk.

Domates ve patatesin sadece isimleri birbirine benzemekle kalmıyor, aynı zamanda birlikte de çok iyi gidiyorlar. Her ne kadar birinin meyvesi, diğerinin ise yumruları yenilebilir olsa da bu durum birbirlerinin en yakın akrabaları olmalarını değiştirmiyor. Cell dergisinde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, domatesin patatesin ortaya çıkmasını sağlamış olabileceğini belirtiyor.[1] Ekibe göre erken dönem domates bitkileri, yaklaşık 9 milyon yıl önce başka bir atasal grup ile melezleşti ve bu birleşmeden yumru yapma özelliği için doğru gen kombinasyonuna sahip melez yavrular oluştu. Yeni araştırmayı yürüten Çin Tarım Bilimleri Akademisi'nden genom biyoloğu ve bitki ıslahçısı Sanwen Huang, şöyle özetliyor:

Yazarlar, bu melezleşmenin ilk patateslerin atalarının normal şartlarda ulaşamayacakları yeni bölgelere ve iklim koşullarına (sıcak çayırlardan soğuk dağ çayırlarına) yayılmasına yardımcı olduğunu savunuyor. Araştırmaya katılmayan Arkansas Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Jeremy Beaulieu, çalışma ile ilgili yorumlarını şöyle aktarıyor:

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Haziran 2015 2 dk.

Aslında örümcekler tavanda öylece yürümekten çok daha fazlasını yapabiliyor: Kendi vücut ağırlıklarından 170 kat fazlasını bile yerçekimine karşı taşıyabiliyor. Örümcekler, diğer eklembacaklılar gibi (böcekler, kabuklular, vs.) bir dış iskelete sahipler. Bu dış-iskelet içeriyi dışarıdan koruyan bir zırh görevi görüyor. Bu iskeletin iç yapısı katman katman yüzeylerden oluşurken, dışı mumsu bir tabakayla kaplı haldedir. Bu tabakanın taşıdığı ilginç özellikler, bizim sorumuzun cevabını da içinde barındırıyor. Mumsu tabakanın adezyonu (cisimler arası "yapışma" kuvveti) oldukça kuvvetli ve bu durum örümceğin, üzerinde bulunduğu tüm yüzeylere yapışmasını sağlıyor. 

Genel olarak teknik, su-itici güçlerin örümceğimizi yüzeye sabitlemesine dayanıyor. Tabii ki, durum aslında bu kadar basit değil, arka planda sistemin işlemesini sağlayan daha karmaşık süreçler de dönüyor. Örümceklerin bacaklarındaki kılsı yapılar (scopulae) bu noktada devreye giriyor. Her bir kılsı yapı, kendinden çok daha küçük başka kılsı yapılardan (setulae) oluşuyor. Bu yapılar, nano-boyuta kadar inebiliyor ve bu sayede örümceğin duvarla temas halinde olduğu yüzey alanını inanılmaz miktarda arttırıyor. Bu kadar büyük bir yüzey alanına etki eden çekim kuvvetleri öylesine güçlü oluyor ki, örümcek rahatlıkla duvarda baş aşağı asılı kalabiliyor. Dahası bu esnek kılsı yapılar sayesinde örümcek, üzerinde olduğu yüzeyin yapısı nasıl olursa olsun (pürüzsüz, kaygan yada tırtıklı hiç fark etmez), temas alanını minik kıllarıyla kat kat genişleterek tutunma kuvvetini ayarlamayı başarabiliyor. 

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eren Taş
Eren Taş
11.0K UP
Araştırma 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Vücudumuzu,hücrelerimizi bir bilgisayar programı gibi düşün.Bilgisayar programı önceden nasıl kodlanmışsa ona göre çalışır.Hücrelerimizde öyle ve bu milyonlarca yıl bpyunca gelişen bir program.Bundan belki evrimimizin ilk aşamalarında gözlerimiz aynı düzende değildi,hatta insanı geçtim modern hayvanlara bile benzemiyorduk.Hücrelerimiz,DNA'mız ise milyonlarca yıllık evrim sonucu ihtiyaçlarımız doğrultusunda bizi kodladı ve vücudumuz,zekamız her şeyimiz ona göre şekillendi.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Bahar Yüksel Çakmak
Türü Ekleyen 20 saat önce
Maltese terrier tüyleri yoğun, parlak, ipeksi ve ışıltılıdır, vücut boyunca kıvrımlar veya alt tüyler olmadan ağır bir şekilde düşer . Renk saf beyazdır, ancak soluk fildişi rengi veya açık kahverengi lekelere izin verilir.
0
Ege Can Karanfil
Ege Can Karanfil
133.8K UP
Çeviren 21 Ekim 2021
Sıcak, devasa bir yıldızdan gelen hızlı rüzgarlarla üflenen bu kozmik balon son derece büyüktür. Sharpless 2-308 olarak kataloglanan bu yıldız, Canis Major (Büyük Köpek) takımyıldızına doğru yaklaşık 5.000 ışıkyılı uzaklıkta yer alır ve gökyüzünün bir Dolunay’dan biraz daha fazlasını kaplar. Bu, tahmini uzaklığında 60 ışıkyılı çapa karşılık gelir. Balonu oluşturan devasa yıldız, bir Wolf-Rayet yıldızıdır ve bulutsunun merkezine yakın olan parlak yıldızdır. Wolf-Rayet yıldızları, Güneş’in kütlesinin 20 katından fazla kütleye sahiptirler ve bu yıldızların, büyük kütleli yıldız evriminin süpernova öncesindeki kısa bir aşamasında olduğu düşünülmektedir. Bu Wolf-Rayet yıldızından gelen hızlı rüzgarlar, daha önceki bir evrim aşamasından kalmış olan ve daha yavaş hareket eden materyalleri süpürürken kabarcık şeklindeki bulutsuyu yaratır. Rüzgarla savrulan bulutsunun yaşı yaklaşık 70.000’dir. Derin görüntüde dar bant filtreler tarafından yakalanan nispeten zayıf emisyona, iyonize oksijen atomlarının mavi tonlu parıltısı hakimdir. Çoğunlukla zararsız bir görüntü sunan SH2-308, Kozmik Kabarcık ya da Yunus Başı Bulutsusu olarak da bilinir.
6
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Metin Haktan Vural
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Devlet adamıyla devlet, kral ve ona bağlı olanlar, aile reisi ve diğer ev halkı ya da efendi ve köle arasındaki ilişkinin aynı olduğunu sanmak yanlışhr. Aralarında sadece büyüklük değil aynı zamanda nicelik farkı da vardır.
Kaynak: Politika (Birinci Kitap).
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 2 gün önce
düşüncenin izini sürmek yazıyla kaydedilemeyecek kadar hızlı konuşan birinin sesini izlemek gibiydi.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close