İrade Nedir? Kendinizi Nasıl Kontrol Edersiniz?
8 Mayıs 1963 tarihinde Vietnam'da 500'den fazla Budist, Buda'nın doğum gününü kutlamak için ellerinde bayraklar, ağızlarında ilahilerle Hue şehrinin en büyük meydanını doldurdu. Halk eğleniyor, Phat Dan denilen bu bayram gününde geleneklerini yerine getiriyordu.
Ancak çok uzun yılların bu geleneksel bayram gününü kutlamak Vietnam'da artık resmi olarak yasaktı. %90'ından fazlası Budist olan ülkenin başkanı Ngo Dinh Diem isimli bir Hristiyandı, kardeşi de Katolik bir başpiskopostu. Başkan, toplanan kalabalığın üzerine askerleri gönderdi, kalabalığa ateş eden askerler yedi kişiyi vurdu. İki çocuk da zırhlı askeri araçların altında ezilerek can verdi.
Thich Quang Duc, yakınlarda bir manastırda yaşayan Vietnamlı bir keşişti. Tüm zamanını meditasyona ve sadeliğe adamış, çevresinde saygı duyulan bir Budist idi. Son üç yılında da kendini tamamen dünyadan izole etmiş şekilde dağda yaşıyordu. Katliam haberi kendisine ulaştı ve Duc dağdan indi. Kendisine saygı gösteren 350 kadar keşiş de onu takip etti, 10 Haziran 1963'de şehir merkezine vardılar.
Duc keşişlerin biraz uzakta beklemesini isteyerek meydanın ortasına ilerledi. Arkasında sadece elinde bidon taşıyan bir keşiş kaldı. Duc'un elinde ufak bir kutu vardı, bu haldeyken meditasyon oturuşuna geçti. Arkasındaki keşiş elindeki benzin dolu bidonu Duc'un başından aşağı, tüm vücudunu kaplayacak şekilde boşalttı. Daha sonra Duc içinde kibrit olduğu anlaşılan kutuyu açarak bir kibriti tutuşturdu. Elbette ki tüm vücudu anında alevler içinde kaldı. Duc diri diri yandı. Bu sırada kılını kıpırdatmadı, hatta çığlık bile atmadı. Sakin sakin oturan bir insan pozunu hiç bozmadan yanarak öldü.
Bu olay, meydanda başka olayların da olacağı duyumunu alan Associated Press fotoğrafçısı Malcolm Browne tarafından kayıt altına alındı. Browne, Duc'un başından aşağı benzin döküldüğü anda neler olacağını anladığını ve bu yüzden bir sürü fotoğraf çekerek bu ana şahit olduğunu belirtti:[1]
Tam olarak ne zaman öldüğünü anlayamadım. Duruşundan ya da sesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Hiç acıyla bağırmadı. Yüz hatları artık seçilemeyecek ölçüde alevlerle kavrulana kadar yüzü sakindi.
"Yanan Keşiş" fotoğrafı tarihin akışını değiştirecekti. Duc'un görüntüleri tüm dünyaya yayıldı, dikkatleri Vietnam'ın üzerine çekerek hükümet üzerindeki baskıyı artırdı. Aynı zamanda bir iç ayaklanma da çıktı, başkan ve kardeşi öldürüldü ve hükümet devrildi.
Browne, fotoğrafların uyandırdığı dehşet ve hayret durumunun, orada olma deneyimiyle karşılaştırıldığında hiçbir şey olmadığını söyleyecekti. Bu görüntülerin, benzin kokusu ve yanan et kokusunun hayatı boyunca kendisini esir ettiğini belirtti.
İrade Nedir?
Bir insanın kendisini diri diri yakabilmesine, dahası bu olurken kılını bile kıpırdatmadan oturabilmesine imkân sağlayan bu irade nedir? Gerçek irade bu ise, alarmınız çaldığında sizi beş dakika erteleme düğmesine dokundurtan şey nedir? Dünyada milyonlarca insan gün doğumundan batımına bırakın bir şey yemeyi, su bile içmeden dururken sizin açlığınızı iki saat erteleyememenize neden olan şey nedir? Bir sürü insan etik nedenlerle hayvansal ürün tüketimini toptan ve süresiz olarak bırakabilirken, başka insanlar ise her gün belirli periyotlarla sigara içmeden yapamıyor.
Duc ile aynı doktrinden bir başka keşiş daha kendini yakarken kurtarılıp tutuklandığında, kendisini aç bırakarak hapishanede öldü. Peki ya siz yılbaşında karar aldığınız gibi o fazla kiloları verebildiniz mi? Önümüzdeki hafta gireceğiniz sınava çalışmak için son günü mü bekliyorsunuz? Kart borçlarınızı temizlemeden kendinize yeni bir çanta almama kararınızı uygulayabiliyor musunuz?
İrade kendinizi denetleyerek hedeflerinize ulaşmayı sağlayan güçtür. İrade yerine bazen özdenetim, özdisiplin ve özkontrol gibi terimler kullanılsa da hepsi büyük ölçüde örtüşen bir kavrama işaret ediyor. Amerikan Psikoloji Derneği (APA), iradeyi, "kişinin uzun vadeli olarak ulaşmak istedikleri için kısa vadeli arzularına, dürtülerine, isteklerine direnebilmesi" olarak tanımlıyor.[2]
Günlük hayatta irademizi kullanmamıza ilişkin somut örnekler verelim: Sıcacık yatakta uyumak yerine kışın karanlıkta kalkıp, sıkışık bir otobüse biniyorsunuz. Kahvaltıyı dışarıdan atıştırmak yerine evde kendinize sağlıklı bir şey hazırlamaya çalışıyorsunuz. Derste hayal kurmak ya da uyumak yerine hocanın söylediklerine dikkat etmeye çalışıyorsunuz. İş ya da okul çıkışı yatıp uzanmak yerine egzersiz yapmak için kendinizi zorluyorsunuz. Gürültü yapıp kafanızı şişiren çocuğunuza kızmak yerine ona sakince böyle yapmaması gerektiğini izah ediyor ya da onunla oynamaya girişiyorsunuz. Gece oturup dizi izlemek yerine sabah aynı silsileyi yaşamak üzere erkenden kalkmak için yatağa giriyorsunuz. Yatakta da uyumadan önce sosyal medyada dolanmak yerine, bir süredir bitirmeye çalıştığınız o kitabı okuyorsunuz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yani irade sadece sigarayı bırakma, öfke kontrolü, sınavlara çalışma, eşinize sadık kalma gibi süreçlerde karşınıza çıkan bir durum değil. Araştırmalara göre sıradan bir insan ortalama olarak günde üç dört saatini kendisine hâkim olmaya çalışarak geçiriyor.[3]
Yine de genel olarak insanlar, bu konuda istedikleri kadar başarılı olamıyor. Yılbaşında aldığınız kararları düşünün. İnsanların sadece %25'i bu kararlarını bir ay boyunca uygulayabiliyor. Sadece %8'i ise bunlara yıl boyunca sadık kalıyor.[4] Diyet yapanların çoğu başarısız oluyor, başarılı olanların çoğu da birkaç yıl içinde eski kilosuna dönüyor. Hatta ciddi bir kısmı önceki ağırlığını da artırıyor.[5] Herhangi bir yıl içinde sigarayı bırakmaya çalışan insanların %92.5'i başarısız oluyor.[6] Kısaca, insanın iradesini kullanarak davranışlarını kontrol etmesi oldukça zor bir işe benziyor.
Peki tüm bu irade süreçlerinde beynimizde neler olup bitiyor?
İradenin Nöroanatomik Altyapısı: Prefrontal Korteks
Çok teknik ayrıntıya ve terimlere girmemeye çalışarak, iradenin temel olarak yer aldığı beyin bölgesine bakalım. Prefrontal korteks tam alnımızın ardında yer alan beyin bölümüne verilen isim. Primatlar arasında en çok insanlarda gelişmiş durumda. İnsanlarda da, bahsettiğimiz gibi çocukluktan yetişkinliğe geçerken hızla gelişiyor. Bu bölgede soyut düşünme, kendi düşüncelerini analiz etme, odaklanma ve davranışlarımızı kontrol etme gibi “Yönetici İşlevler” (İng: “Executive Functions”) gerçekleşiyor.
Yönetici işlevler; kişinin düşündüklerini, hissettiklerini ve dikkat ettiklerini analiz ve kontrol etmesini sağlayan süreçler bütünü olarak tanımlanıyor.[7] Bu bölgenin tam gelişmiş haline ulaşması 25 yaş civarına denk geliyor. Bu yaştan geriye gittikçe kişinin özdenetimi, kendini kontrol gücü, isteklerini dizginlemesi ve hedeflerine odaklanması daha zor oluyor. Bölge olgunlaştıkça kişinin yönetimsel işlevleri yani iradesi güçleniyor.
Stanford Üniversitesi'nden nörobiyolog Robert Sapolsky, prefrontal korteksin esas görevinin “daha zor olanı yapmak” olduğunu belirtiyor.[8] Size kanepeye uzanıp film izlemek yerine kalkıp egzersiz yapmanızı söyler, tatlı yerine çay sipariş ettirir.
Bu bölgenin alt orta kısımları kişinin ne istediğiyle, üst sol tarafı yapacaklarıyla, sağ tarafı ise yapmayacakları ile ilgili görünüyor. Yani kabaca kişi ne istediğini tespit ediyor, buna uygun olarak neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğine karar veriyor. Bölgenin işlevlerini ne kadar güçlü ve muntazam gerçekleştirdiğine göre de kişi istediklerine ulaşmak için davranışlarını o denli düzenleyebiliyor: Yani iradesini kullanabiliyor. İradesi daha kuvvetli kişilerde bu bölgede daha yüksek seviyede aktivite gözleniyor.[9]
Nöroloji tarihinde ünlü Phineas Gage vakasında, 1848 yılında bir demiryolu işçisinin kafasına kazayla uzunca bir demir giriyor. Sol yanağını deliyor, prefrontal korteksi delip geçiyor. Demir parçası kafasının arkasından, işçinin beynindeki bazı gri maddeler ile birlikte çıkıyor. Gage ölmüyor ancak bazı tuhaf semptomlar gösteriyor. Bunlardan konumuzla en ilgili olanını, vakayı inceleyen Dr. Harlow'dan dinleyelim:[10]
Entelektüel yetenekleri ve hayvani eğilimleri arasındaki denge yok olmuş gibi görünüyor. Yerinde duramıyor, saygısız, bol küfürlü konuşuyor. Kazadan önce böyle bir kişiliği olmadığını söylüyorlar. Geleceğe ilişkin yapması gerekenleri yapamıyor. Kararlarını hemen terk ediyor, uygulayamıyor…
Yani prefrontal korteksin iradeyle ilgisi çok sağlam görünüyor, hasarı durumunda kişinin kendini denetleme gücü ciddi darbe alabiliyor.
Yaşam süreci içinde organizmanın karşılaştığı stres olayları da bölgenin nasıl gelişeceğini çarpıcı biçimde etkiliyor.[11] Günlük yaşamda stresli bir olayla karşılaşınca bölgenin aktivasyonu artıyor, yeni sinaptik bağlantılar oluşuyor yani güçleniyor. Eğer stresin süresi uzarsa, süreklilik arz ederse bölgede zayıflama gözleniyor. Yani olumlu bir değişiklik için orta seviyelerde bir stres durumu ideal gibi duruyor. Bu haliyle stresin, iradeyle ilgili beyin bölümleri üzerindeki etkisi fiziksel iş yapmanın kaslar üzerindeki etkisine benziyor: Eğer hiç yapmazsanız yeterince gelişmez, orta seviyede ideal bir durumda gelişir, aşırı zorlanırsa da işlevsel ve anatomik bozukluklar başlar.
Gerçekten de dikkat eksikliği, şizofreni, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi uzun vadeli stresli durumlarda bu bölgede anomaliler ve işlev yetersizlikleri gözlenmiştir.[12]
Marshmallow Deneyleri
İrade konusuyla ilgili önemli ve diğer araştırmalara da ışık tutan bir deney 1970 yılında gerçekleştirildi.[13] Stanford Marshmallow Deneyi ismindeki bu çalışmada okul öncesi bir grup çocuğun önüne beğendikleri bir şekerleme konularak, eğer 15 dakika boyunca bunu yemeden dururlarsa kendilerine ikinci bir tanesinin verileceği ve ikisini birden yiyebilecekleri; ancak eğer dayanamayıp yerlerse başka bir tanesinin verilmeyeceği söylendi. 15 dakika boyunca kendine hâkim olanlar ve olamayanlar olarak iki grup belirlendi.
Zaman içinde bu çocuklar, büyüme süreçleri boyunca izlendi ve yıllar geçtikçe yetişkin oldular. Bu bireylerden iradesini kullanıp 15 dakika bekleyenlerin hayatta daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu oldukları bulundu. Aynı zamanda stresle başa çıkma yetenekleri daha yüksek idi.[14], [15], [16]
Ancak bu deneyle ilgili zaman içinde birçok eleştiri gelmiştir. Kimisi deneyi benzer koşullar altında tekrarladığında paralel sonuçlara ulaşamamıştır.[17] Kimisi ise orijinal deneyde bazı değişkenlerin yeterince kontrol altına alınmadığını belirtmiştir. Yine de konu ile ilgili araştırmaların büyük çoğunluğu, iradeye hâkim olabilme davranışının kişinin yaşamındaki olumlu yansımalarına işaret etmektedir.[18]
Kısaca, genel bir kanı olarak ve iradenin incelendiği başka araştırmaların ortak ve yaygın sonuçlarına göre, kendini daha fazla kontrol edebilenlerin hayatın önemli birkaç alanında diğerlerinden daha avantajlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
2011 yılında, orijinal Marshmallow deneyindeki bu bireyler 40'lı yaşlardayken yapılan bir fMRI incelemede beyinlerde prefrontal korteks aktivasyonun daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
İradeyi Etkileyen Faktörler
İrade, hayatta istediklerimize ulaşmak için çok merkezi bir öneme sahip. Gördüğümüz gibi prefrontal korteks, irade ile ilgili yönetici işlevleri gerçekleştiriyor. Bu bölgede işlevin artması da daha yüksek irade ile ilişkili görünüyor. Daha yüksek işlevselliği etkileyen genetik veya çevresel birçok faktör var. Bu faktörler bazı noktalarda yüksek derecede örtüşük olsa da konuyu basitleştirmek adına bunların başlıcalarına değinelim.
Yaş
İrade genel olarak yaş ilerledikçe güçlenme eğiliminde oluyor.[19] Çocuklar, olgunlaşma sürecinde giderek daha aktif olarak kendilerini nasıl kontrol edeceklerini öğreniyor, hazlarını ertelemek için mental stratejiler geliştiriyor.[20]
Çocukların zaman algısı, yetişkinlere göre daha dar bir çerçeveye odaklanmış durumda. Buna bağlı olarak bir çocuk, o an canı çok istediği için bir tatlıyı fazla miktarda yiyebilir. Bundan dolayı yarım saat sonra midesinin bozulabilecek olması onun için uzun vadeli bir sonuç gibi görünür ve zaman aralığı büyüdükçe, anlık davranışlar üzerindeki kontrol yetisi de zayıflar.
Eğitim
Yaş ile çok yakından ilişkili olarak iradeyi büyük ölçüde etkileyebilen diğer bir değişken ise eğitimdir. Freud 1959 yılında, çocukların kendilerine hâkim olmak için zihinlerinde arzu nesnesini değiştirdiğinden bahseder.[21] Marshmallow deneylerinden önce çocuklara iradelerine daha iyi hâkim olabilmek için zihinsel stratejiler öğretildiğinde, çocukların başarı düzeyinin ciddi boyutta arttığı görülmüştür. Örneğin; çocuklara önlerinde bekleyen şeyin aslında tatlı gibi görünen acı bir şey olduğunu, tatlının içinde bir böcek olduğunu düşünmeleri istendiğinde ya da çocuklara beklerken tatlıya değil başka bir yere bakmalarını denemeleri söylendiğinde başarım düzeyleri çok yükselmiştir. Mischel bunu şöyle özetlemiştir:
İrade gücünün sadece dikkatinizi ve düşüncelerinizi nasıl kontrol edeceğinizi öğrenme işi olduğunu fark ettiğinizde, onu gerçekten güçlendirmeye başlayabilirsiniz.
Mischel, çocuklara önceden irade hakimiyeti tavsiyeleri verilmediği deneylerde, daha başarılı olan çocuklara başarılarının kaynağı sorulduğunda bu çocukların, kendi kendilerine bunlara benzer stratejileri uyguladığını görmüştür. Yani iradeyi güçlendirme, dışarıdan kişiye öğretilebilmekte ya da kişinin kendi kendine öğrenmesi şeklinde gerçekleşebilmektedir.
Bu durumda çocuk eğitimi için tavsiye edilen, çocuğun kısa vadeli istek ve arzularının ertelenerek tatmin edilmesi veya uygunsuz olanların hiç tatmin edilmemesi olabilir.
Örneğin; çocuk dondurma görüp yemek istediğinde bir sonraki dondurmacıdan dondurma alacağınızı söylemek, istediği bir oyuncağı ileri bir tarihte almak, sevdiği yemeği sadece belirli periyotlarla yapmak çocuğun kendine hâkim olma gücünü artırabilir.
Meditasyon
2008 yılında uzun süredir meditasyon yapan kişilerin acı tepkileri, kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde düşük bulundu.[22] 2020 yılında, kronik ağrıdan mustarip bir gruba 8 hafta boyunca meditasyon kursu verildi. 8 haftanın sonunda ağrı algılaması skorlarında düşüş bulundu.[23] 2017 yılında konu ile ilgili araştırmaları toparlayan bir meta-analizde, meditasyon yapanlarda stres ve ağrı algılamasının daha düşük olduğu bildirildi.[24]
2022 yılında anestezi uzmanları bir araştırma yaptılar ve şu sonuca ulaştılar: Meditasyon yapanlarda beynin ağrı algılamasından sorumlu bölgeleri yine benzer oranda aktivasyon gösteriyor; ancak kişi sadece bu ağrının farkında oluyor, ağrı kişinin benliğini kaplamıyor.[25] Araştırmayı yürüten Zeidan şunları söylüyor:
Kronik ağrıyla mücadele eden birçok insan için yaşam kalitelerini en çok etkileyen şey acının kendisi değil, beraberinde gelen zihinsel ıstırap ve hayal kırıklığıdır. Acıları, birey olarak kim olduklarının bir parçası haline gelir. Bu kendilerini alamadıkları bir şeydir ve bu döngü onların acılarını şiddetlendirir.
Örnek verelim: Dişiniz çok hafif ağrıyor. Ama siz bu sırada “Of şimdi diş hekimine mi gideceğim, nefret ediyorum, bir şey yapmazsam da hepten kötü olur!” gibi bir düşünce ve duygulanım içine girersiniz. Boşuna mı her gün dişinizi düzenli olarak fırçaladığınızı düşünürsünüz. Duygusal ve düşünsel dünyanızın çoğunu bu ağrı ele geçirir. Tüm keyfiniz kaçar, yani siz ağrı olursunuz.
Benzer bir durum sporcularda da görülür; zaman içinde belirli bir mental disipline sahip olurlar ve aktivite sırasındaki acıyı ve ağrıyı algılamalarına rağmen bunun performanslarını etkilemesine, yani o sıradaki bilinçlerini kapsamasına izin vermeyebilirler.
Benlik Kaynaklarının Tükenmesi
Roy Baumeister tarafından 1998 yılında yapılan bir deneyde, katılımcılar önce bir bekleme odasına alındı. Burada mis gibi kokan bir sürü çikolatalı kurabiye, birkaç da turp gördüler. Biraz bekletildiler, daha sonra bir araştırmacı gelip katılımcılardan bir kısmına kurabiyelerden ikram etti. Diğer bir kısmına ise kurabiye yerine turp verdi.
Daha sonra bu iki gruba da bir bulmaca verildi. Aslında çözülmesi imkânsız olan bulmacayla katılımcılar uğraştı, ancak belirli bir süre sonra yılgınlık gösterip vazgeçtiler. İlginç olan nokta, kendilerine turp verilen katılımcıların daha erken yılgınlık göstermesiydi.
Baumeister bu durumu benlik kaynaklarının tükenmesi (İng: “Ego Depletion”) olarak ifade etmiştir. Buna göre insan iradesi sınırlı bir potansiyeldir, başka şeyler için de kullanıldığında bu kaynağımız azalır, arzulara karşı koymak zorlaşır.
Bu konu ile ilgili yapılan 83 araştırmayı inceleyen bir meta-araştırmada, benlik kaynaklarının tükenmesi iradeyi etkileyen önemli bir değişken olarak doğrulanmıştır.[26] Fakat durun, hemen “Demek ki bir süre diyet yaptıktan sonra kendimi ödüllendirip hafta sonu tatlı yemem normalmiş” sonucuna ulaşmayın. Daha güncel araştırmalara göre, benlik kaynaklarının tükenmesi ancak kişi böyle bir kavrama inanırsa etkili oluyor.[27]
Yani eğer siz belirli bir konuda irade kullandıktan sonra artık “iradenizin azaldığını” düşünüp buna inanırsanız iradeniz gerçekten de zayıflıyor. İradeyi sınırlı bir kaynak olarak görmeyen insanlar, yukarıdakine benzer deneyler yapıldığında sonuçtan olumsuz etkilenmiyor. Bir sürü deneyde benlik kaynaklarının tükenmesi gerçek bir olgu olarak karşımıza çıkıyor, çünkü bir sürü insan zaten irade hakkında böyle bir önyargıya sahip.
Genetik Faktörler
Hemen her insan davranışında olduğu gibi, irade konusunda da genetik bazı yatkınlıklar söz konusu. Buna göre kimi insanlar daha dürtüsel davranıp anlık isteklerini tatmin etme eğiliminde oluyor. Kimileri ise davranışlarını daha uzun vadeli planlarına göre düzenleyip, buna göre modifiye edebiliyor.
2010 yılında yapılan bir araştırmada, kişilerin ne kadar uzun vadeli yatırım yapabildikleri, sigara bağımlılığı ve obezite eğilimlerine bakılmış ve hepsi de birbiriyle bir ölçüde ilintili bulunmuş.[28] Ayrı çevrelerde yetişen tek yumurta ikizlerini kapsayan bu araştırmanın sonunda araştırmacılar, bu tür iradi davranışlarda anlamlı genetik farklılık tespit ettiklerini belirtiyor.
Sosyoekonomik Düzey
2018 yılında Marshmallow deneyi, 900'den fazla çocuk içeren bir deneyle tekrarlandı.[17] Deneyde başarılı ve başarısız olan çocuklar, annenin ve babanın eğitim durumu, cinsiyet, ırk, din, etnisite gibi birçok düzlemde karşılaştırıldı. Sonuçta, çocukların başarısını etkileyen en önemli faktörün sosyoekonomik düzey olduğu görüldü: Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları iradesini yeterince kullanamıyordu.
Araştırmacıların yorumuna göre fakir ailelerin çocukları, deneydeki lezzetli tatlı gibi bir ödülle daha az karşılaştıkları için iradeleri daha çok zorlanıyordu. Ayrıca yine fakir ailelerde bireylerin, fırsat bulduğunda hemen onu kullanma tarzında bir refleksleri gelişmişti; çünkü hayatta daha az fırsatla karşılaşıyorlardı. Bunların yanı sıra çocuklar, ebeveynlerinin “Şimdilik kalsın, ben sana yarın daha iyisini alırım.” şeklindeki ertelemelerinin -finansal yetersizlikten dolayı- çok zaman gerçekleşmediğini belirtiyor. Yani sosyoekonomik düzeyi düşük insanlar, ebeveynleri dahil diğer insanlara daha az güvenme eğiliminde oluyor.
Bu durum ampirik bir tespit olmanın yanında akla da uygun görünüyor: Fakirlerin kaynaklara erişimi daha sınırlı ve belirsiz, gelecekte aynısını bulma ihtimalleri daha az, diğer insanların güvenirlikleri -bazen onların da elinde olmadan- daha düşük. Mesela bir baba, çocuğuna kendisine sevdiği bir şey, mesela oyuncak alacağını söyleyip daha sonra alamayabiliyor. Zengin bir çocuk ise bu tür kaynaklara çok daha rahat ve sıklıkla erişebiliyor, çevresindekiler de onun istediklerine ulaşması için kolaylıkla yardımcı olabiliyor. Kısaca sosyoekonomik düzey de insan iradesini büyük ölçüde biçimlendirebiliyor.
Kültür
Genel olarak doğu kültürlerinde, iradenin kullandıkça daha da güçlendiği inancı yaygınken, batı kültürlerinde kullandıkça iradenin giderek zayıfladığı inancı daha yaygın görünüyor.[29] Bu da bir kendini doğrulayan kehanet örneği olarak kişiyi nasıl inanıyorsa o doğrultuda etkiliyor.
2003 yılında Li'nin yaptığı bir araştırmada, ABD'li ve Çinli öğrencilere “öğrenme” kavramıyla en yakından ilişkili olarak gördükleri diğer kavramlar soruldu.[30] ABD'li öğrencilerin %2'si buna “sebat” yanıtını verirken, Çinli öğrencilerin %30'u aynı yanıtı verdi. “Sebat” kelimesinin sözlük anlamının “kişinin, kendi verdiği kararlara bağlı kalma gücü” olduğunu göz önünde bulundurursanız, kavramın irade ile ne kadar yakın bir anlam taşıdığını göreceksiniz.
ABD'li ve Japon öğrencilere uygulanan bir Marshmallow testinde, Japon öğrencilerin büyük çoğunluğu azami süre olan 15 dakikayı iradelerine hâkim olarak başarıyla geçirdi. ABD'li öğrencilerin büyük çoğunluğu ise, 4 dakika bekleyemeden önlerindeki tatlıyı yedi. Deneyi yürütenlerden Munakata bu farkı şöyle açıklıyor:[31]
Japon kültüründe sofraya herkes oturmadan yemek yenilmez. Bu yüzden çocuklar önce herkesin sofrada hazır olmasını bekler, herkes gelince 'Itadakimasu' (Tr: "Afiyet Olsun") diyerek yemeye başlar. Bu da Japon çocukların yeme içgüdülerine hâkim olmalarını etkilemişe benziyor.
Sıradışı Bir İradenin Dayanakları
Yazımızın başında bahsettiğimiz kendini yakan keşiş örneği üzerinden gidelim ve bu faktörlerin nasıl bir araya gelerek uç derecede iradi bir duruma yol açabildiği hakkında tahminlerde bulunalım.
Thich Quang Duc, 7 yaşından itibaren hayatını Budist manastırlarda, buralarda da vaktinin ciddi bir kısmını zihinsel bir eğitimle ve iradesine hâkim olmakla geçiriyor. Küçüklüğünden itibaren tüm bu yıllar boyunca, nöroplastisite sayesinde sinir sisteminde önemli bazı değişiklikler olacağını kestirmek güç değil. Daha önce bahsettiğimiz gibi, iradeyi belirli bir odak noktası için kullanmak kısa vadeli olarak zor olabiliyor; ancak iradenin formal bir süreçte bilinçli ve periyodik olarak zorlanması, uzun vadede iradeyi çok güçlendirebiliyor.[32]
Duc, kendine hâkimiyet üzerine önce başkalarından eğitim alıyor, sonra kendini eğitmeye başlıyor. İçinde bulunduğu kültür de zaten özdenetime çok büyük vurgu yapıyor, kendisi de bu kültürün içinde söz konusu vurgunun en etkili olduğu yerlerde, manastırlarda kendini geliştiriyor.
Yukarıdaki faktörlerin bir tek sosyoekonomik düzeyde Duc'un biyografisi ile uzlaşmadığını düşünebilirsiniz. Zira keşişler, maddi açıdan yaşamlarını devam ettirebilecek asgari düzeyde imkânlara sahip bir hayat sürüyor. Sosyoekonomik düzeyi düşük insanlar, arzularına ulaşmaları göreli daha zor olduğundan iradelerine hâkim olmakta zorluk çekiyorlar.
Oysa Budist uygulamaların temel amacı zaten insanların arzularından vazgeçmesi, bunlara bağlılığını kırmasına dayanıyor. Budizmdeki “Dört Yüce Gerçek”in ikisi, kişinin arzularından vazgeçmesi üzerine kurulu.[33] Yani maddi olanaksızlığın insanlar üzerinde uyguladığı, arzuları yerine getirme fırsatı bulduğunda hemen eyleme geçme etkisi, ciddi derecede eğitilmiş bir zihin üzerinde çok daha az zayıf olabilir. “Ateş Denizinde Lotus” (İng: “Lotus in a Sea of Fire”) isimli kitapta Thich Nhat Hanh, Duc'un eyleminin dinamiklerini açıklamak için şunları söylüyor:[34]
Duc, Mahayana geleneğinden geliyor. Bu gelenekte keşiş adayları Bhikshu'nun 250 kuralını ezbere söylerken, bir yandan da vücutlarının bazı noktalarında kendilerini dağlayan mumlar yakarlar.
Dikkat edin, bu acıya katlanması beklenenler keşiş adayları. Bu aşamayı geçebilenlerin bir de üzerine onlarca yıl eğitim alıp acı sinyallerini bloke etmekte ustalaştıklarını düşünün. Sonuçta Vietnam'daki hükümetin devrilmesine kadar giden bir olaylar silsilesini başlatan bu eylem ile ilgili olarak ABD Başkanı John F. Kennedy şunları söylüyor:[35]
Dünya tarihinde hiçbir resim tüm dünyada bu denli duygusal bir tepki oluşturmamıştır.
İnsanın iradesini kullanabilme kapasitesi gerçekten çok yüksek. İrade, kendi hayatınızı bir düzene koyabilmeniz, kendinizi daha arzuladığınız bir insana dönüştürebilmeniz için gerçekten çok güçlü bir potansiyel. Bu potansiyelinizden yeterince faydalanabilmeniz, kendi hayatınızda hatta diğer insanların hayatında önemli etkiler uyandırabilir. Hatta Duc'un durumundaki gibi uç bir örnek olarak, bir rejimi değiştirme kudretine bile sahip olabilir. Thich Nhat Hanh kitabında bir başka bölümde Duc'un sarsılmaz iradesiyle erişmeye çalıştığı nihai amacından şöyle bahsediyor:
Kendini yakan keşişler zalimce uygulamalarda değişiklik istediler. Düşmanları bireyler değildi. Düşmanları, bireylerin zihnindeki hoşgörüsüzlük, fanatizm, diktatörlük, hırs, nefret ve ayrımcılıktı. Duc'un eylemi bir intihar değil. Hatta bir protesto türü bile değil. O sadece bir meşale olmaya çalıştı: Baskıya ve zulme ışık tutmaya çalıştı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 37
- 17
- 11
- 11
- 9
- 5
- 3
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- ^ P. Witty. Malcolm Browne: The Story Behind The Burning Monk. (28 Ağustos 2012). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: Time | Arşiv Bağlantısı
- ^ American Psychological Association. What You Need To Know About Willpower: The Psychological Science Of Self-Control. (1 Ocak 2012). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: American Psychological Association | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Weir. The Power Of Self-Control. (1 Ocak 2012). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: American Psychological Association | Arşiv Bağlantısı
- ^ Penn Medicine. How Willpower Works. (2 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: Penn Medicine | Arşiv Bağlantısı
- ^ University of California - Los Angeles. Dieting Does Not Work, Researchers Report. (5 Nisan 2007). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. R. Creamer, et al. Tobacco Product Use And Cessation Indicators Among Adults - United States, 2018. (15 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 5 Mart 2024. Alındığı Yer: Centers for Disease Control and Prevention | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. McGonigal. (2013). The Willpower Instinct: How Self-Control Works, Why It Matters, And What You Can Do To Get More Of It. ISBN: 9781583335086. Yayınevi: Avery.
- ^ R. M. Sapolsky. (2023). Determined: A Science Of Life Without Free Will. ISBN: 9780525560975. Yayınevi: Penguin Press.
- ^ W. Mischel, et al. (2011). "Willpower" Over The Life Span: Decomposing Self-Regulation. Social Cognitive and Affective Neuroscience, sf: 252-256. doi: 10.1093/scan/nsq081. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. O'Driscoll, et al. (1998). “No Longer Gage”: An Iron Bar Through The Head: Early Observations Of Personality Change After Injury To The Prefrontal Cortex. BioMed Central, sf: 1673-1674. doi: 10.1136/bmj.317.7174.1673a. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. McEwen, et al. (2013). The Brain On Stress: Vulnerability And Plasticity Of The Prefrontal Cortex Over The Life Course. Elsevier BV, sf: 16-29. doi: 10.1016/j.neuron.2013.06.028. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. F. T. Arnsten. (2009). Ameliorating Prefrontal Cortical Dysfunction In Mental Illness: Inhibition Of Phosphotidyl Inositol-Protein Kinase C Signaling. Psychopharmacology, sf: 445-455. doi: 10.1007/s00213-008-1274-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Mischel, et al. (2006). Attention In Delay Of Gratification.. American Psychological Association (APA), sf: 329-337. doi: 10.1037/h0029815. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Mischel, et al. (2006). Delay Of Gratification In Children. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 933-938. doi: 10.1126/science.2658056. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. R. Schlam, et al. (2012). Preschoolers' Delay Of Gratification Predicts Their Body Mass 30 Years Later. Elsevier BV, sf: 90-93. doi: 10.1016/j.jpeds.2012.06.049. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Mischel, et al. (2005). The Nature Of Adolescent Competencies Predicted By Preschool Delay Of Gratification. American Psychological Association (APA), sf: 687-696. doi: 10.1037/0022-3514.54.4.687. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b T. W. Watts, et al. (2018). Revisiting The Marshmallow Test: A Conceptual Replication Investigating Links Between Early Delay Of Gratification And Later Outcomes. SAGE Publications, sf: 1159-1177. doi: 10.1177/0956797618761661. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Magen, et al. (2014). Behavioral And Neural Correlates Of Increased Self-Control In The Absence Of Increased Willpower. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 9786-9791. doi: 10.1073/pnas.1408991111. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Mischel, et al. (2006). Preference For Delayed Reward As A Function Of Age, Intelligence, And Length Of Delay Interval.. American Psychological Association (APA), sf: 425-431. doi: 10.1037/h0045046. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Bucciol, et al. (2010). Willpower In Children And Adults: A Survey Of Results And Economic Implications. International Review of Economics, sf: 259-267. doi: 10.1007/s12232-010-0103-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Dietrich. (2009). Simulating The Mind: A Technical Neuropsychoanalytical Approach. ISBN: 9783211094501. Yayınevi: Springer.
- ^ D. W. Orme-Johnson, et al. (2006). Neuroimaging Of Meditation's Effect On Brain Reactivity To Pain. NeuroReport, sf: 1359-1363. doi: 10.1097/01.wnr.0000233094.67289.a8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Marske, et al. (2020). Mindfulness-Based Stress Reduction In The Management Of Chronic Pain And Its Comorbid Depression. Journal of Osteopathic Medicine, sf: 575-581. doi: 10.7556/jaoa.2020.096. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. L. Sperling, et al. (2023). The Effect Of Mindfulness Interventions On Stress In Medical Students: A Systematic Review And Meta-Analysis. PLOS One, sf: 1-24. doi: 10.1371/journal.pone.0286387. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Riegner, et al. (2022). Disentangling Self From Pain: Mindfulness Meditation–Induced Pain Relief Is Driven By Thalamic–Default Mode Network Decoupling. PAIN, sf: 280-291. doi: 10.1097/j.pain.0000000000002731. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. S. Hagger, et al. (2010). Ego Depletion And The Strength Model Of Self-Control: A Meta-Analysis.. American Psychological Association (APA), sf: 495-525. doi: 10.1037/a0019486. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Job, et al. (2013). Beliefs About Willpower Determine The Impact Of Glucose On Self-Control. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 14837-14842. doi: 10.1073/pnas.1313475110. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Cronqvist, et al. (2013). The Origins Of Savings Behavior. Elsevier BV. doi: 10.2139/ssrn.1649790. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Savani, et al. (2017). Reverse Ego-Depletion: Acts Of Self-Control Can Improve Subsequent Performance In Indian Cultural Contexts.. American Psychological Association (APA), sf: 589-607. doi: 10.1037/pspi0000099. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Li. (2003). U.s And Chinese Cultural Beliefs About Learning.. American Psychological Association (APA), sf: 258-267. doi: 10.1037/0022-0663.95.2.258. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Y. Munakata, et al. How Culture Affects The "Marshmallow Test". (14 Haziran 2023). Alındığı Tarih: 6 Mart 2024. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Ozdenoren, et al. Willpower And The Optimal Control Of Visceral Urges. (24 Ekim 2007). Alındığı Tarih: 6 Mart 2024. Alındığı Yer: National Bureau of Economic Research doi: 10.3386/w12278. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Thera. (2012). The Book Of Protection: The Cuta-Bhanavara Or Pirit Potha. ISBN: 9789552403774. Yayınevi: Buddhist Publication Society.
- ^ T. N. Hanh. (1967). Vietnam: Lotus In A Sea Of Fire. ISBN: 9780809013340. Yayınevi: Hill and Wang.
- ^ Z. J. Toong, et al. (2024). Overthrown By The Press: The Us Media’s Role In The Fall Of Diem. Australasian Journal of American Studies, sf: 56-72. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 19:26:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17047
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.