İntihar ve İnsan Evrimi: İnsanlar İntihara Karşı Doğal Savunma Yöntemleri Geliştirdi mi?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Uyarı: Eğer intihar etmeyi düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz! Ücretsiz olarak yardım alabileceğiniz kaynaklara başvurun. Eğer acil tıbbi yardıma ihtiyacınız varsa, şimdi 112'yi arayın.
***
Evrimsel psikoloji alanında çalışmalar yürüten psikolog Nicholas Humphrey, yıllar önce bir sempozyum düzenleyeceği zaman kökleri Charles Darwin'e dayanan bir gizemi çözmek için bir uzman arıyordu. Darwin, Türlerin Kökeni'nde şöyle yazmıştı:
Doğal seçilim asla kendine zararı olan bir canlıyı üretmez.
Ancak doğal seçilim, insanlarda tam olarak bunu yapmış görünmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her yıl savaşlardan ve cinayetlerden çok daha fazla can alan intihar, yılda 800,000 kişinin ölüm nedeni olmaktadır.
Humphrey, bu paradoksu çözme yolunda birçok evrimci düşünürün kafa yorduğunu biliyordu. Ancak, bu düşünürlerin fikirleri arasından, intiharın çeşitli boyutlarına uyacak bir cevap bulamadı. Nihayetinde, bu konuyu kendine üstlendi.
Epidemiyolojik verilere ve insan kültürlerine evrimci bir bakışla bakan Humphrey, intiharın muhtemel sorumlusunu buldu: Sofistike insan beyni. Sempozyum sonrasında çalışmalarıyla ilgili bir makale hazırlayan Humphrey onun gibi düşünen bir diğer araştırmacıya rastladı. Psikoterapist Clifford Soper doktora tezini, intiharın tahribatının insan zekasının bir sonucu olduğu ve zihinlerimizi ve kültürlerimizi şekillendirdiği sonuçlarına vararak noktaladı.
Bu düşünceler, intiharın başlıca nedeni olarak psikolojik rahatsızlıkları gören tıbbi görüşlerle çelişebilir. İlaveten, bazı doktorlar, intiharın ''doğal'' olduğunun ileri sürülmesinden endişe duyabilirler. Oysa, Humphrey ve Soper, insanları riske atan her şeyin aynı zamanda onları kurtardığını düşünüyor. İnsanların, intihar tehlikesine karşılık kültürlerimizin ve psikolojimizin önemli elementlerinden olan dini inanışları geliştirdiklerini öne sürüyorlar.
İnsanlarda intihara pek sık rastlanmamasının nedeni bizlerin hayattan gelen her şeyle mücadele etmek üzere tasarlanmış olmamız. Ancak, intihar karşıtı önlemlerimiz o kadar da güvenilir değil.
Soper, bu hipotezlerin intiharın neden fevri bir hareket olduğunun açıklanmasında ve daha etkili önlem stratejilerinin geliştirilmesinde kullanılabileceğini söylüyor.
Evrimsel psikoloji alanında çalışan Todd Shackelford da bu görüşlerin alanı çalkaladığını belirtiyor. Soper'ın görüşlerinin insanların intihara karşı geliştirdikleri savunma mekanizmalarına dayanmasının evrimsel psikoloji alanında yeni yollar açacağını düşünüyor.
Soper, insanlara yardım etmek için intiharın kökenini araştırmaya başladığında kendini evrimsel düşünmenin gücüne kapılmış hissettiğini ve bunu "herhangi bir şeyden çok daha faydalı" bulduğunu söylüyor.
Soper modelini acı ve beyin olarak açıklıyor: Bir acıyla karşılaştığında sofistike bir beyin kaçış olarak intiharı düşünebilir. Soper, modelini geliştirirken aşina olunan durumlarla başladı. Tüm organizmalar acıyı hisseder; çünkü bu tehditlerden kaçınmak için önemlidir. Ancak insan beyni eşsizdir; beynimiz bizlerin karmaşık sosyal ilişkiler kurmasına, kültürler oluşturmasına ve ölüme dair farklı bakış açılarına sahip olmamıza neden olmaktadır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Humphrey de Soper'a benzer bir sorgulamanın içine girmiştir. Soper ve Humphrey, avcı-toplayıcı gruplardan endüstri toplumlarına kadar her tür insan topluluğunda görülen intiharın neden insanlara özgü ve aynı zamanda bu denli yaygın olduğunun birkaç nedenle açıklanabileceğini düşünüyor. 4000 yıllık Mısır şiirlerinde ve o dönemden bu yana her tarihi kayıtta intihardan söz ediliyor. Humphrey, intihara yönelik düşüncelerin ve davranışların intihar eylemini gerçekleştirmekten daha yaygın olduğunun da altını çiziyor. National Survey on Drug Use and Health raporuna göre, 2017 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde yetişkin nüfusun %4'ü, yani yaklaşık 10 milyon insan, intihar etmeyi ciddi anlamda düşündüğünü belirtmiştir. Bu istatistik o yıl intihar edip ölen kişilerin sayısından 200 kat daha fazladır.
İnsanların intihar yatkınlığının aksine Humphrey ve Soper diğer hayvanların kasten hayatlarını sonlandırdıklarına dair ikna edici kanıt bulamamıştır. Buna ilaveten, ergenlik dönemindeki Amerikalılarda intihar oranları yükseliyor olsa da intihar, çocuklar arasında son derece nadir görülüyor: 2017'de Amerika'da intihar sonucu ölen 47,000'den fazla insandan yalnızca 17 tanesi 8-10 yaşlarındaydı. Daha küçük çocuklarda intihar görülmedi.
Her ne kadar insan kültürleri arasında izi görülse de intihar aynı zamanda oldukça nadir gerçekleşen bir eylemdir. Soper ve Humphrey, birçok kültürün intihara karşı kınama ve düşünülemez hale getirme karşı stratejiler geliştirdiğine işaret etmektedir. Soper şöyle diyor:
Tüm büyük dinler ve birçok kabile intiharın en azından birkaç şeklini yasaklamıştır. Örneğin, Uganda'nın Bagandalı insanları, intihar eden kişinin evini yıkıp yok ediyor ve soylarını yasaklı ilan ediyor.
Doktorlar ve diğer bilim insanları uzun süredir intiharın bulaşıcılığından endişe etmektedir. Örneğin, Plos One'da yayınlanan bir araştırmaya göre, aktör Robin Williams'ın intiharı ardından gerçekleşen 1800 intihar, onunkiyle ilişkilendirildi. Soper ve Humphrey tarafından alıntılanan araştırma şaşırtıcı yıllık intihar oranlarını da gözler önüne sermektedir. Filipinlerin Palawan adasının bazı köylerinde yıllık oran %1.7 kadar yüksektir. Antropologların araştırmalarına göre, bu köylerde intihar gündelik hayatta herkes tarafından konuşulabilen bir olgu ve köylülerin ölümden sonraki yaşama dair inancı çok düşük. 2014 yılından uzun süreli bir çalışmaya göre de, ergenlik dönemindeki Amerikalı çocukların aile ve arkadaşları aracılığıyla şahit oldukları intihar eylemleri, onların intihara yönelik düşüncelere sahip olma ve intihar etme olasılıklarını güçlendiriyor. Indiana Üniversitesi'nden sosyolog Anna Mueller:
İntihara karşı yaratılmış kültürel koruma mekanizmaları var ve bunların farkına zayıfladıkları zaman varabilirsiniz.
Indiana Üniversitesi'nden Bernice Pescosolido'ya göre dinin intihara etkisi biraz karmaşıktır. Çalışmalarının sonucu, bir dinin doktrini ne olursa olsun yakın sosyal ilişkileri güçlendirdiği sürece insanları intihardan koruyabildiğini göstermektedir.
Soper, akıl hastalıklarının bile intihara karşı savunma mekanizmaları olabileceğini öne sürmektedir. Bazı akıl hastalıklarının intiharla ilişkilendirilmesinin nedeninin bu hastalıkların doğal seçilim tarafından intihara karşı son savunma bariyerleri olarak tasarlandığını düşünmektedir. Örneğin, Soper, depresyona eşlik eden girişkenlik eksikliğinin intiharı engellemede etkili olabileceğini öne sürmektedir.
Royal College of Psychiatrists'in evrimsel psikoloji grubunu yöneten Riadh Abed'e göre Soper'ın argümanı bazı intihar türleri için gayet akla yatkın görünmektedir. Ancak, Abed ve diğer psikiyatrlar bu argümana diğer bozukluklar söz konusu olunca şüpheyle yaklaşmaktadır. Örneğin, kompülsif ilaç kullanımı ve bağımlılığın bazen katlanılmaz acıları yatıştırabileceğine, dolayısıyla intiharı da engelleyebileceğine yönelik fikre şüpheyle yaklaşmaktadırlar.
Shackelford, bu fikirlerin daha fazla teste tabi tutulması gerektiğini söylemektedir. Fikri eleştiriye tutan bilim insanlarından biri de Florida Devlet Üniversitesi'nden psikolog ve intihar bilimci Thomas Joiner'dır. Joiner babasının intiharı sonucu bu alan üzerinde çalışmaya yönelmiştir ve tıpkı Soper gibi intiharın evrimini anlamanın hastalara büyük ölçüde yardımcı olacağını düşünmektedir. Ancak, Joiner, intihara eğilimli davranışların doğal insan halinden kaynaklanmadığını savunmaktadır.
Joiner intiharın, yuvalarına girmeye çalışan işgalcileri sokarak kendilerini feda eden bal arılarınınki gibi, özgecil olmayan, fedakar bir davranış olduğunu düşünmektedir. İntihara meyilli insanların sevdikleri kişilerin acılarını hafifletmek için intihar etmeye yönelik hatalı düşünceleri olabileceğini söylemektedir. Joiner'a göre, bu tarz ölümlerin psikiyatrik hastalıklardan kaynaklandıkları, dolayısıyla bu şekilde ele alınmalarının gerektiği daha açık olamazdı.
Evrimsel psikiyatri alanında çalışan Randolph Nesse, Soper'ın fikri sonucunda merakının uyandığını ancak ikna olmadığını belirtmiştir. Nesse, intiharın birçok nedeni olabileceğini, dolayısıyla birleştirici tek bir evrimsel teorinin bu davranışı açıklamada yeterli olmayacağını söylemiştir. Humphrey, tüm bu eleştirilere rağmen bu çalışmanın hastalara yardımcı olabileceği umuyor:
İntihara meyilli bir kişi beyninin bu korkunç ve kısa süreli çözümü seçebilecek şekilde evrildiğini anlarsa, bu çalışma ona yardımcı olabilir. Bir kişi, intihar düşüncelerinin ardında yatan mantığı görürse bunlara direnmekte daha başarılı olabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 40
- 26
- 14
- 10
- 9
- 8
- 7
- 4
- 3
- 3
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: Science | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:46:48 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7936
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.