İntihar Genetik mi? İntihar Eğilimi, Nesilden Nesle Kalıtılıyor mu?
İntihar, kişinin gönüllü ve kasıtlı olarak yaşamına son vermesi, öz canına kıyma eylemi olarak tanımlanabilir. Önemli bir halk sağlığı tehdidi olan intihar; intihar düşüncesinden, intihar girişimine ve tamamlanmış intihara varan kompleks bir eylemler bütünüdür. İntihar eğilimine; biyolojik/genetik, psikolojik ve sosyolojik (toplumsal koşullar ve stres etkenleri) olmak üzere biyopsikososyal ve tümleşik bir etmen öbeğinin etkimesi nedeniyle, intihar olgusu multidisipliner bir araştırma alanının konusudur.
Her yıl dünya genelinde yaklaşık olarak 1 milyon insanın intihar ettiği bilinmektedir ve yapılan çalışmalar, ilk 10 ölüm sebebi arasında olan intihar sonucu ölümlerin, tüm ölümlerin %1.5’luk kısmını oluşturduğunu; 15-44 yaş aralığında görülen ölüm sebepleri arasında ise önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
İntiharın Genetik Temelleri
İntihar davranışının nörobiyolojik (sinirbilim) mekanizmalarını aydınlatmak amacıyla genetik ve epidemiyolojik araştırma başlıkları altında yapılan; aile, ikiz ve evlat edinme çalışmalarından elde edilmiş ve birbirini destekleyen nitelikteki kanıtlar, "intihar eğilimine genetiğin de rol oynadığının" kuvvetli bir göstergesi olmuştur. Aile çalışmaları; intiharda aile içi riskin, yani aile bireyleri arasında bu davranıştan sorumlu olabilecek riskli-aday genler yoluyla genetik geçişin, genel populasyondaki risk ile kıyaslandığında ailesel bir kümelenme gösterdiğini ortaya koymuştur. İkiz çalışmalarında; monozigotik (tek yumurta) ve dizigotik (çift yumurta) ikizler arasında genetik ve çevresel etkenler değerlendirilmiş, monozigotik ikizlerde intihar riskinin daha yüksek olduğu bildirilmiştir.
Evlat edinme çalışmaları kapsamında ise, yine genetik ve çevresel faktörleri değerlendirmek amacıyla, aynı çevrede ve biyolojik ailesiyle büyüyen kardeşler ile doğumdan hemen sonra ayrılan biyolojik kardeşlerle bunların biyolojik ve biyolojik olmayan (evlat edinen) aileleri üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlarda evlat edinilmiş çocukların biyolojik ailelerinin de intihara genetik yatkınlığı gözlemlenerek diğer sonuçlara katkıda bulunulmuştur.
Bu çalışmalar, uzun yıllar boyunca, intihar davranışının kişide ve ailesinde bulunan duygudurum bozukluklarından kaynaklandığı düşüncesini tersine çevirmiştir. Sonuçlar intihar eğilimine tek başına psikiyatrik bozuklukların kısmi bir etkisi olduğu ve artırdığı gerçeğini dışlamamış ancak bu ikincil psikiyatrik bozuklukları etkileyen genetik etmenlerden bağımsız olarak, intihar davranışına etkileyen genetik faktörlerin (aileden kalıtılan genler aracılığıyla) yaklaşık %30-55'lik yüksek bir oranla etkili olduğu belirlenmiştir.
İntiharın genetik temelleri, olası genlerin belirlenmesi ve araştırılmasıyla kanıtlanmıştır. Çünkü çevresel etkilere genomun verdiği epigenetik yanıtıyla intiharın kompleks genetik fenotipi tamamlanmaktadır. Son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle, genetik etkenlerin rolünü belirlemeye yönelik olarak yapılan sitogenetik ve moleküler genetik çalışmalarda büyük aşamalar katedilmiştir. Sitogenetik çalışmalarıyla, intihara aday genlerin hangi kromozom bandında yerleştiği tespit edilerek kromozomlardaki kırık noktalar üzerinden gen haritalamaları yapılmaktadır. Moleküler genetik çalışmalar ise DNA metilasyonu, histon modifikasyonları, gen ifadesinin bozulması ve linkaj dengesizliği yaklaşımlarıyla intihara neden olmaya aday/riskli genlerin belirlenmesinde yoğun olarak kullanılmaktadır.
Moleküler genetik çalışmalar, aday genlerin nükleotid dizilimlerinin belirlenerek gen polimorfizmlerinin saptanması prensibine dayanır. Çalışmalarda PCR (İng: "polymerase chain reaction") ve RFLP (İng: "restriction fragment length polymorphism") yöntemleri sıklıkla kullanılmakla birlikte, en çok tek nükleotid polimorfizmlerinin (İng: "SNP-single nucleotide polymorphism") gösterildiği aday-gen ilişkilendirme analizleri yapılmaktadır.
Aday gen ilişkilendirme analizleri, intihar gibi kompleks fenotiplere yol açan gen varyasyonlarını belirlemek amaçlı yapılmaktadır. Bu çalışmalar koruyucu ve risk etmeni polimorfik varyantların belirlenmesinde büyük önem arz etmektedir ve intiharın genetik faktörlerinin incelenmesinde hâlâ en popüler metoddur.
İntiharın Nörobiyolojisi
Son otuz yılda yapılan çalışmalar, intihar davranışı ve etiyolojisinde birtakım nörobiyolojik yolların sorumlu olduğunu göstermiştir. Serotonerjik, Dopaminerjik, Noradrenerjik, GABAerjik veya Nöroimmün Sistemler gibi bu nörobiyolojik yollar ve disfonksiyonlarıyla ilişkili genler, hastalıklar veya endofenotipler (hastalığa yatkınlığı gösteren biyolojik belirteçler/işaretler) öncelikli olarak çalışma konusu olmuştur.
Norepinefrin, dopamin ve serotonin gibi monoaminerjik transmitter sistemlerin deregülasyonu, nörotransmitter sistem inhibitörü GABA, glutamaterjik eksitatör sistem, nörotrofik sinyal faktörleri, kannabinoid sistem, lipid metabolizması ve HPA aksı (Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks) intiharın nörobiyolojisinde riskli ve olası nedenler olarak değerlendirilmektedir.
İntihara aday genler olarak; dopaminerjik, adrenarjik sistem reseptörleri ve çoğunlukla serotonerjik nörotransmisyonun düzenlenmesinden sorumlu genler/gen ifadeleri üzerinde çalışmalar yürütülmüştür. Bunlar arasından; serotonin metabolizması genleri (TPH), serotonin transport (5-HTT) ve serotonin reseptörü (5-HTR) genleri yapılmış çalışmalarda en fazla dikkat çekenleridir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Serotonin (5-hidroksitriptamin; 5-HT); vasküler düz kaslarda, gastrointestinal sistemde ve beyinde tanımlanmış bir nörotransmitterdir. Merkezi sinir sisteminde önemli işlevleri olduğu bilinen bu biyolojik aminler anahtar bir role sahiptir. Yapılan postmortem (Tür: "ölüm sonrası") çalışmalarda; beynin orbital prefrontal korteksindeki serotonin etkinliğinin azlığının ve serotonerjik disfonksiyonun, intihar orijinli ölüm olgularını artırdığı, bununla birlikte dürtüsel ve saldırgan davranışlara eğilimle de ilişkili olduğu bildirilmiştir.
Sonuç
Sonuç olarak; genomun çevresel etkilere epigenetik yanıtını anlamlandırmak amacıyla yapılan bu gen düzeyindeki araştırmalarla, intiharın genetik temellerine yönelik artan kanıtlar sunulmuş ancak, henüz spesifik biyobelirteçler belirlenememiştir. Geniş örneklemli ve sonucun güvenilirliğini azaltacak faktörlerin dışlandığı yeni ve daha ileri nörobiyoloji çalışmalarına ihtiyaç vardır. Böylelikle; öncelikli olarak intihar girişiminin önceden belirlenerek önlenmesi, öte yandan ise ölümle sonlanan intihar olgularında olayın orijini ve soruşturmanın derinlik kazanması sağlanacaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 30
- 8
- 7
- 6
- 5
- 5
- 5
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- B. Bondy, et al. (2006). Genetics Of Suicide. Molecular Psychiatry, sf: 336-351. doi: 10.1038/sj.mp.4001803. | Arşiv Bağlantısı
- C. Ernst, et al. (2009). Suicide Neurobiology. Progress in Neurobiology, sf: 315-333. doi: 10.1016/j.pneurobio.2009.09.001. | Arşiv Bağlantısı
- S. Tsai, et al. (2011). Recent Molecular Genetic Studies And Methodological Issues In Suicide Research. Progress in Neuro-Psychopharmacology and Biological Psychiatry, sf: 809-817. doi: 10.1016/j.pnpbp.2010.10.014. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:38:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11510
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.