Gelecek 20 Sene, Okyanusları Kurtarmak için Kritik Önem Taşıyor!
Bu haber 3 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Deniz çimleri, mangrovlar, yosun ormanları, resifler… Sadece denizde değil, karada da dünya hayatının devamı için süreklilikleri son derece önemli olan bu alanlar, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Mercanlar, diğer canlılar gibi, yaşamak için beslenmek zorunda; ancak genellikle bulundukları tropik sular besin içeriği bakımından zayıf olduğundan, besin ihtiyaçlarını alglerle kurdukları simbiyotik ilişkiyle karşılıyorlar. Bu algler, mercan dokusunu bir barınak gibi kullanarak mercanın içinde yaşıyor, mercanın ürettiği karbondioksiti absorbe ederek karşılığında fotosentezle ürettiği besini veriyor. Sadece besin de değil, resiflerin sahip olduğu renklere de alglerin sahip olduğu pigmentler kaynaklık ediyor.
Son 35 yıldır, okyanuslar sıcak hava dalgalarına maruz kalıyor. Bu sıcak hava dalgalarının yarattığı stres, alglerin mercanlar için zehirli etki yaratacak bileşikler açığa çıkarmasına sebep oluyor. Bu sebeple mercanlar alglerden dokularını ayırıyor: böylece hem renklerini hem birincil besin kaynaklarını kaybediyorlar. "Mercan ağarması" (İng: "coral bleaching") olarak isimlendirilen bu olay, son yıllarda daha sık ve şiddetli olarak gerçekleşiyor.
Mercan ağarması, Avustralya’nın Büyük Set Resiflerinde kendisini 1998, 2002, 2016, 2017 yıllarında en belirgin haliyle gösterdi. Küresel sıcaklıklar yükselmeye devam ettikçe daha sık ve şiddetli olarak devam edeceği ön görülüyor. ARC Centre of Excellence for Coral Reef Studies’in son hava araştırmaları, 2020 yılında büyük bir alandaki resiflerin ısı stresine maruz kaldığını ve dikkate değer miktarda ağardığını gösterdi. Ancak bu olay, direkt olarak mercanların ölümüne sebep olmuyor. Şartlar normale döndüğünde, simbiyotik alg popülasyonu eski haline gelebiliyor. Ne var ki sıcaklık artışları devam ederse veya kirlilik gibi bir başka faktörler işin içine dahil olursa, mercanların hayatta kalması her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Avustralya’nın kıyısındaki sıcaklık değerleri yüz yıl öncesine göre ortalama 2°C yüksek. Bilim insanları bunu, sera gazlarının salınımındaki artışa bağlıyor. 2°C‘lik bir değişim küçük gibi görünse de birçok tür, bu sıcaklık değişimiyle baş edemeyebilir. Suların ısınması sadece deniz yaşamı yok etmekle kalmıyor, küresel iklim değişikliklerini de beraberinde getiriyor. York Üniversitesinden biyolog Callum Roberts şöyle söylüyor:
Eğer ısı, okyanuslar tarafından soğrulmuyor olsaydı, şu anda hepimiz Ölüm Vadisi'nde yaşıyor olurduk.
Tazmanya’nın yosun ormanlarının %95’i ve Avustralya Büyük Set Resifi’nin üçte biri yok oldu. Bunun önünü kesmek için Avrupa Birliği 2020 yılında birtakım iklim konferansları yapılmaya başlamıştı; ancak koronavirüs salgını, görüşmeleri sekteye uğrattı. Aslında bu salgınla doğanın bir parçası olduğunu hatırlayan insanlar için okyanuslar, her zamankinden daha çok önem kazanmalıydı.
Amerika ve Çin arasında salgın ile daha çok artan jeopolitik gerilim, okyanusların ve dünyamızın geleceğiyle alakalı radikal" kararlar alınmasında bir engel olarak gözükse de çevre aktivistleri, 1959’daki Atlantik Antlaşması'nı hatırlatıyor: Bu antlaşma, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaşa rağmen onların da içlerinde bulunduğu 12 ülke tarafından imzalanmıştı. Yani söz konusu gezegenimizin sağlığı olduğunda, ülkeler arasındaki geçici jeopolitik gerilimler göz ardı edilebilmektedir.
Ne var ki zaman değişti. Daha yakın zamandaki tecrübeler, iklim konulu anlaşmalara büyük ekonomilere sahip bu iki ülkenin (ABD ve Çin'in) sıcak yaklaşmadığını da gösteriyor. Antarktika etrafındaki suların korunması çabalarını ele alın: Antarktika kıtası, uluslararası anlaşmalarla koruma altında olsa da, etrafındaki sular korumaya dahil değil. 25 ülkeden ve Avrupa Birliği'nden oluşan Antartika Deniz Yaşamı Koruma Komitesi (CCAMLR), dokuz büyük ölçekte denizel bölgenin koruma altına alınmasıyla ilgili olarak kararlar almaya çalışmıştı. Aralarında Texas eyaletinin iki katı büyüklüğünde olan Ross Denizi de bulunan çok sayıda deniz, koruma altına alınmak istenmişti; ancak on sene içerisinde bu hedefler, özellikle Rusya ve Çin’in isteksizliğiyle gerçekleştirilemedi.
Okyanusları korumak için yapılacak olan buna benzer uluslararası bir anlaşma büyük bir adım olabilir; ancak en nihayetinde her antlaşma, hedefe giden yolda ufacık birer adım görevi görüyor. Manoa’daki Hawaii Üniversitesinden Camilo Mora, denizel sistemleri koruma bölgeleri olarak ilan etmenin beyin kanseri için aspirin almaya benzediğini söylüyor:
İşe yaradığını sanırsınız; çünkü baş ağrınız gider. Ancak tümör, hala büyümektedir. Sera gazı salınımlarını kesmedikçe, tehdit sürecektir.
Acilen Yapılması Gerekenler ve Engeller
Sulak alanlar, mangrovlar ve seagrass çayırları da aynı zamanda önemli karbon tutucu alanlar olduğundan, okyanusların korunması ekstra önem taşıyor. Okyanuslar, geçtiğimiz yüzyılda sera gazlarının %93'lük bölümünü emmiştir.
Öte yandan okyanuslar, sadece bir oksijen kaynağı veya sera gazı tutucusu değil; aynı zamanda gelecek için önemli bir besin kaynağı olarak da görülüyor. Her 3 kişiden 1'i, besin ihtiyacını okyanuslardan karşılıyor. Ancak atmosferdeki yükselen CO2 seviyesi, okyanusları daha asidik yaparak besin zincirlerini tehdit ediyor. Sürdürülebilir kültür balıkçılığı yöntemlerine geçilebilir, deniz yosunu yetiştiriciliği yapılabilir, böylece, küresel emisyonların %6’sını oluşturan çiftlik hayvanları tüketiminde azalma yaşanabilir. Ancak elbette bu, büyük fast-food besin zincirlerinin onayını almadan gerçekleşecek bir hedef değil.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Alınabilecek önlemlerden diğeri, gemi ile nakliye endüstrisinin hibrit batarya teknolojisiyle karbondan arındırılması olabilir. Uluslararası Enerji Ajansı'na göre türbinlerden ve deniz altında yüzen platformlardan yararlanarak endüstri küresel elektrik talebinin 11 katı kadar tedarik sağlanabilir.
Tehdit Büyüyor ve Zaman Daralıyor!
Alınması gereken önlemler bir yana dursun, insanlar denizlerdeki yaşamı hızlanarak yok etmeye devam ediyor. Atmosferdeki yükselen CO2 seviyesi okyanusları daha asidik yaparak, besin zincirlerini tehdit ediyor. Suların ısınması sadece deniz yaşamı yok etmekle kalmıyor, küresel iklim değişikliklerini de beraberinde getiriyor. Yılda 8 milyon atık okyanuslara boşaltılıyor, 2050 itibariyle okyanuslarda balıktan çok plastik olacak.
Amerika Birleşik Devletleri'nden araştırmacılar, iklim değişikliği panelinde ekonomik ve endüstriyel dönüşümler olmazsa okyanus ve deniz buzulların geri dönüşü olmayacak şekilde zarar göreceği şeklinde uyarıda bulundular. 2020 yılının bu dönüşümlerin başlayacağı yıl olması gerekiyordu. Balık popülasyonlarını kontrol altına almak, biyoçeşitliliği restore etmek ile alakalı küresel önlemleri "hayata geçirmek" adına bir dizi uluslararası politik toplantılar yapılmıştı. Ancak koronavirüs krizi sebebiyle bu toplantılar sekteye uğradı. Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden biyolog Carlos M. Duarte şöyle söylüyor:
Ekonomiyi yeniden başlatır başlatmaz sağlıklı okyanuslar için harekete geçmemiz gerek. Şimdi tam sırası. Yirmi yıl sonra, her şey için çok geç olacak.
Sağlıklı okyanuslar, sadece büyüyen popülasyonlar yaratmayacak, aynı zamanda iklim değişikliğine karşı savaşımızda bizi daha güçlü kılacaktır. Koronavirüs pandemisinin küresel ekonomiyi askıya almasıyla karbon salınımları azaldı, ancak okyanusların bu dinginlik hali uzun sürmeyecek. Pandemi, en azından endüstriyel bölgelerde mavi, temiz bir gökyüzü görmenin imkansız olmadığını bize gösterdi. Küresel popülasyonu tehdit eden bir kriz karşısında insanların kolektif olarak hareket edebildiğini COVID-19 kriziyle öğrenmiş olduk. Unutmayın: Kişisel sağlığımız ve gezegenimizin sağlığı, aslında birbiri ile sıkı sıkıya ilişkili!
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 7
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Time | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:13:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10169
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.