Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!

Memeliler arasında yayılabilen ve üreme hücrelerini enfekte eden tarih öncesi bir virüsün ortadan kaybolması, 15 milyon sene sürdü!

Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi! M. Chrienova
Virüs şeklinde Dünya
10 dakika
4,169
Tüm Reklamları Kapat

COVID-19 hastalığına sebep olan SARS-CoV-2 sayesinde öğrendiğimiz üzere, virüsler gerçekten baş belası olabiliyor. Genlere işleyecek kadar baş belası! 2016 yılında yapılan bir araştırmada, birçok memeli DNA'sında ortak bir virüsün genetik kodu olduğu fark edildi.[1] Yalnız bilim insanları şaşırtan bu virüsün varlığı değildi; zira virüsler zaten devamlı ortaya çıkıp, sonra onlara karşı gelişen bağışıklık tepkisi dolayısıyla er ya da geç ortadan kalkarlar. En azından teoride olması gereken budur. Hatta hayvanların ve diğer canlıların genomlarında virüslerin izlerini görmek de o kadar şaşırtıcı değildir; öyle ki, şu anda vücudunuzu oluşturan DNA'nın %8'i virüslere ait genlerden oluşuyor.[2] Bilim insanlarını bu örnekte asıl şaşırtan şey, bu virüsün 15 milyon yıl boyunca varlığını sürdürebilmesiydi!

Virüsler ve Etkileri

Virüsler, DNA ve RNA virüsleri olmak üzere iki kısımda incelenirler. Virüslerin kendilerini kopyalama mekanizmaları olmadığı için, diğer canlıların kopyalama mekanizmalarını kullanırlar. RNA virüsleri (retrovirüsler) bir hücreye girdiklerinde, özel enzimleriyle, önce RNA’larından DNA oluştururlar. Oluşan DNA, normal hücre sistemleriyle RNA üretir ve yeni virüsleri oluşturur. Retrovirüslerin çoğu normal hücrelere girerler; ancak bazı retrovirüsler üreme hücrelerinin DNA’sına girebilir ve evrimsel sürece dâhil olabilirler.

Virüslerin etkileri, ufacık boyutlarının aksine, devasadır. Bakteriden insana her türün evrimsel süreci, bir noktada virüslerle kesişmiştir. Fakat, ne yazık ki virüsler, diğer türlerin aksine kayalarda fosil izler bırakmazlar. Bu yüzden geçmiş virüsleri keşfetmek, diğer antik organizmaları keşfetmekten daha zordur. Onları keşfetmenin mümkün olan yollarından birisi, DNA'ya bakmaktır; çünkü virüsler üremek için hücrelerin protein sentezi mekanizmasını kullanırlar ve bunu yapmak için konak hücrelere bulaştıklarında, virüsün cinsine de bağlı olarak o konak canlının DNA'larında bazen kendi genetik kodlarından kalıntılar bırakırlar. Yani bu, onların bir nevi "genetik fosilleridir".

Tüm Reklamları Kapat

Fakat bu kısmen nadir görülen bir olaydır; çünkü taşıyıcının hücrelerinde, bulaşan virüslerin endojen viral elementleri (İng: "Endogenous viral element" ya da kısaca "EVE") kalsa bile, bu genetik kalıntıların sonraki nesillere geçebilmesi için virüslerin, taşıyıcının üreme hücrelerine de bulaşması ve onlarda da genetik kodundan kalıntılar bırakması gerekir. Üstüne üstlük genetik bilgisini değiştirdiği bu üreme hücresinin, zigot olmayı başaran şansı hücrelerden olması gerekir - ki bu genetik materyal, sonraki nesle de geçiş yapabilsin ve evrimsel sürece dahil olabilsin. Tabii bir de bu yavrunun hayatta kalması ve bizim de keşfedebilmemiz için genetik bilgisini popülasyon içinde iyice yayması lazım. Yani aslında ortaya çıkmış olan virüslerin çok azının "genetik fosillerinden" haberdarız.

Fakat ERV-Fc isimli bir virüs grubunun genetik fosillerinin türler arasında çok yaygın olduğu bulundu. 50 modern memelinin DNA'ları, bu genetik fosilleri bulabilmek için tarandı. ERV-Fc virüs grubunun bu 50 türün 28'inin ataları tarafından kapıldığı ve kalıntıların günümüzde mevcut olduğu bulundu. Üstelik bulaşma süreci, 30 ila 15 milyon yıl öncesi aralığı boyunca sürmüştü; yani tam 15 milyon yıl boyunca! ERV-Fc virüslerinin pek de tür veya sınıf ayrımı yapmadığı; etçiller, kemirgenler, primatlar gibi farklı gruplara bulaştığı ve 20'den fazla kez türden türe sıçradığı bulundu![3] Ayrıca diğer araştırmacılar, bağışıklık sisteminin sadece dış faktörlerin bizi etkileyen virüsleriyle savaşmadığını; aynı zamanda endojen virüsleri kontrol altında tutmak için çaba sarf ettiğini ortaya koydu.[4]

Endojen Retrovirüsler Neden Bu Kadar Önemli?

Türümüzün (Homo sapiens) genomunda endojen retrovirüslere ait genlerin, tüm genomun %8’ini oluşturduğu ve bunun tüm genomda protein şifreleyen kısmın yaklaşık 4 katı kadar bir yer tuttuğu göz önünde bulundurulursa, bu yapıların önemi daha iyi kavranır.[5]

ERV'lerin oluşum mekanizmasına bakıldığında; DNA'ya giren endojen retrovirüslerin nesilden nesile aktarılabildiğini görüyoruz. Peki, endojen retrovirüslerin DNA'mıza sızması bize ne anlatır? Evet, basitçe evrim kuramının kanıtlarından birine bir kere daha şahit oluruz. Bu olayın bize anlattığı şudur: Endojen retrovirüslerin DNA'larımıza sızması, bir bireyin çocuklarında ve gelecek tüm nesillerinin DNA’larında bu virüsün izlerini bulacağız demektir. Yani eğer iki farklı tür, ortak bir atadan geliyorsa; bu iki türün DNA’sında, aynı yerde, aynı virüsü bulacağız demektir.

Tüm Reklamları Kapat

Peki bu varılan sonuç gerçekten doğru mu? Gelin 2007'de C. Romano ve meslektaşlarının ortaya koyduğu çalışmaya kulak verelim: Çalışmada şempanze (Pan troglodyte), Rhesus maymunu (Macaca mulatta) ve insan (Homo sapiens) ERV-K endojen retrovirüs oranları karşılaştırıldı.[6]

ERV-K oranları
ERV-K oranları
PubMed

C. Romano ve meslektaşları, araştırmalarını şöyle özetliyorlar:

Rhesus maymunlarının (Macaca mulatta) genomunda K ailesine ait 19 tam endojenik retrovirüs (RhERV-K), yaygın şempanzelerin genomunda 12 tam uzunlukta eleman (CERV-K) bulduk. Bu sekansları insanda bulunduğu daha önce raporlanmış olan 55 HERV-K ve 20 CERV-K ile kıyasladık ve böylece 106 tam-uzunlukta ERV-K genomuna ait veri setini ürettik. Toplamda insandaki elemanların %61'i, şempanzedekilerin %21'i, rhesus maymunlarındakilerin %47'si günümüzden 4.5 milyon yıl öncesinden daha az bir süre önce genoma entegre olmuştur. Ortalama entegrasyon zamanı HERV-K için 7.8 milyon yıl, CERV-K için 13.4 milyon yıl, RhERV-K için 10.3 milyon yıldı. Kromozomal duplikasyon sonucu oluşan ERV-K sekanslarını çıkardığımızda, elimizde 106 sekanstan 63'ü kaldı ve bunları türler arasındaki ERV-K popülasyon dinamiğini incelemekte kullanabildik. Bu analizimiz sonucunda hem HERV-K hem de RhERV-K sekanslarının CERV-K ile benzer demografik tarihleri olduğunu, ama CERV-K'ye nazaran dikkate değer miktarda küçük efektif popülasyon büyüklükleri olduğunu gördük. Bu çalışma sonucunda ileri sürdüğümüz şey, ERV-K dinamiklerindeki değişimin konak türlerin evrimsel ekolojisindeki farklardan kaynaklandığıdır. Bu konak ekolojisi ve demografisi, ERV-K dinamiklerinde önemli belirleyicilerdir.

Evrimin bilimsel kanıtları elbetteki saymakla bitmez. İzleyeceğiniz bu video, C. Romano ve meslektaşlarının çalışmasını yineler niteliktedir.

ERV-Fc'nin Yayılımı

ERV-Fc'nin hangi canlılara bulaştığı, ne zaman bulaştığı, tür içi mi yoksa türler arası mı yayıldığı gibi soruları cevaplayabilmek için, tamamlanan veya büyük oranda hesaplanmış memeli genomlarından düşük kapsamda bilinen memeli genomlarına bakıldı ve toplamda 50 türün DNA'ları incelendi. Genom incelemeleri için nükleik asit ve protein dizilerini barındıran GenBank'ın BLAST isimli arama aracı kullanıldı. Bu aramanın sonucunda, Xenarthra haricinde, tüm öteriyen süpertakımlarını temsil eden 28 türde ERV-Fc genetik kalıntılarına rastlandı, keseliler kladından ise hiçbir bulgu bulunamadı (Figür 1).

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Figür 1: Genomları incelenen canlıların filogenetik tablosu. Yeşiller, ERV-Fc kalıntılarına sahip olanlar; kırmızılar, sahip olmayanlar. (Detaylar için linke tıklayabilirsiniz)
Figür 1: Genomları incelenen canlıların filogenetik tablosu. Yeşiller, ERV-Fc kalıntılarına sahip olanlar; kırmızılar, sahip olmayanlar. (Detaylar için linke tıklayabilirsiniz)
eLife

Tabloda görülebildiği üzere, her ne kadar türlerin yarısından fazlası bu virüsü kapmış olsa da, boşluklu bir yapı var. Bu durum, virüsün yayıldığı tarih aralığını saptamakta işe yarıyor; çünkü tablodaki her hayvanın genomunda ERV-Fc kalıntılarına rastlanmadığına göre, çok eski bir ortak ataya bulaşmış olamaz. Eğer öyle olsaydı, kalıntıların hayvanların belki tümünde değil ama neredeyse tamamında bulunması gerekirdi.

Ayrıca, ERV-Fc virüs grubu yalnızca tek bir tür değildi; birden fazla seferde yayılan birden fazla türe sahipti. Hatta insanlar, köpekler ve pandalar dahil 12 hayvan arasında, bu virüs grubunun birkaç farklı türü yayılmıştı (en azından bilindiği kadarıyla; çünkü bıraktıkları genlerin üzerimizde etkileri yok). Demek ki bu virüsler, bu hayvanlar zaten evrimsel olarak çeşitlenmişken yayılmıştı. Buna da ERV-Fc'nin uyum sağlama yeteneği sebep olmuştu!

ERV-Fc Nasıl Oldu da Bu Kadar Yayıldı?

ERV-Fc, Avustralya ve Antarktika hariç her kıtadan memelilere bulaşmıştı. Hatta bazı türlere dönüp, tekrardan bile yayılmıştı. Örneğin bu virüsün bir soy hattı, 20-16 milyon yıl öncesinde, günümüz kuyruksuz maymunları ve insanların ortak atasına bulaşıp, sonrasında 16-9 milyon yıl öncesinde bir kez daha Afrika kuyruksuz maymun ve insanlarının ortak atalarına bulaşmıştır (Figür 2).

Figür 2: A) ERV-Fc tahmini yayılım ağı B) Zamana ve türlere dayalı ERV-Fc filojenleri
Figür 2: A) ERV-Fc tahmini yayılım ağı B) Zamana ve türlere dayalı ERV-Fc filojenleri
eLife

Virüsün tam olarak hangi türden, nereden ve ne zaman ortaya çıktığı sorularına kesin cevaplar verilemese de bu virüsün çok çabuk yayıldığını ve 15 milyon yıl gibi uzun bir süre de dayandığını biliyoruz (Figür 2). Aynı şekilde bu yayılım hakkında da net harita çıkaracak yeterince bilgiye sahip değiliz, çünkü milyonlarca yıl önce DNA'larımıza katılan genler bu sürede değişikliğe uğrayabilir veya hasta bazı türlerin sonradan soyu tükenebilir - ki bu da virüsün yayılım haritasında boşluklara sebep olur.

Elimizdeki bilgiler ışığında, ERV-Fc'nin viral rekombinasyon yoluyla bu derece yayılabildiği düşünülüyor (Figür 3). Hatta bugünlerde muzdarip olduğumuz SARS-CoV-2 de viral rekombinsayon sonucu oluşmuş olabilir; yani birden fazla virüsün genetik materyalinin, doğal bulaşım zincirleri boyunca birbirine kaynaşması yoluyla! Zira SARS-CoV-2'nin çoğu özelliği, yarasalarda rastlanan koronavirüslerle ortak olsa da, hedef hücreye girişi kolaylaştıran bazı özellikler de pangolinlerdeki virüslerden gibi görünüyor. ERV-Fc virüs grubunun da benzer işlemleri birden fazla kez yapmış olabileceği ve sonucunda farklı tip canlılara bulaşabilecek türlerin ortaya çıktığı düşünülüyor.

Yapılan genetik incelemelerde, tıpkı SARS-CoV-2 gibi, hedef hücreye girişi kolaylaştıran genlerin sonradan eklendiğine dair bulgular var. Yani bir genin "sonradan eklenmiş" gibi gözükmesi, o genin illâ laboratuvar şartlarında insan eliyle tasarlandığı anlamına gelmiyor; doğada da öyleymiş gibi gözükmesine neden olabilecek viral rekombinasyon süreçleri işliyor. Bu durum, SARS-CoV-2'nin kökenleriyle ilgili olarak sağlam bilimsel kanıtlara dayanmaksızın komplo teorileri inşa edenlerin konudan ne kadar bihaber olduğunu bambaşka bir açıdan gösteriyor.

Tüm Reklamları Kapat

Figür 3: Viral rekombinasyon
Figür 3: Viral rekombinasyon
Viral Zone

Endojen Retrovirüslerinin İnsan Sağlığı İçin Önemi

Kalp nakliyle hayatları kurtulacak yaklaşık her 3 kişiden biri, kalp naklini beklerken hayatını kaybediyor.[7] Bu durumu önleyebilecek yollardan biri, hayvanlardan gelen kalpleri yedek organ olarak kullanabilmemizdir. Bu işleme xenotransplantasyon denir. Kalp nakli için tercih edilen hayvan türü çoğu zaman domuzlardır. Çünkü domuz kalbi neredeyse insan kalbiyle aynı güç ve büyüklüktedir (diğer nedenleri için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz). Ancak transplantasyon olayıyla birlikte gelen etik, dini ve inanç sorunlarının yanı sıra teknik engeller vardır.[8] Teknik engellerin en önemlisi, domuz hücrelerini insan kardiyovasküler sistemine sokarken bağışıklık sisteminin çok saldırgan bir şekilde tetiklenmesidir.

Ancak sorun, bununla da bitmiyor. Domuz genomunda da tıpkı bizlerde olduğu gibi endojen retrovirüsleri mevcuttur. Burada sorun yaratan kısım, domuz ERV'lerinin insan ERV'leri ile karşılaştırıldığında yapı olarak farklılık göstermesidir. Ancak yapılan son çalışmalarda, yeterli ortam oluşturulduğunda, domuz ERV'lerinin bazılarının insan hücrelerini enfekte edebileceği görülmüştür.[9]

Kalp Doku
Kalp Doku
Fine Art America

Teorik olarak bu çalışmalar bizleri umutlandırsa da, pratikte durum halen zorludur. Çünkü evrimleşirken endojen retrovirüslerimizi az çok kontrol altında tutabilme yeteneğini kazanmış olsak da, bunlar domuz genomunda kontrol edilemeyebilirler. Tam tersine domuz genomlarından kaçıp, daha geniş popülasyonlara sızarak, kontrol edilemez olayların sonuçlarını doğurabilirler. Bu noktada bilim insanlarının izledikleri yegâne yöntem, DNA'larımızın %95'ten büyük olan ve işe yaramaz gibi görünen kısmının yapısını anlamaya çalışmaktır.[10]

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç

Bilimde her geçen gün üzerine bir şeyler koydukça ne kadar az şey bildiğimizin farkına varıyoruz. Görüldüğü gibi bu gözle görülemeyecek kadar küçük, canlı bile kabul edilmeyen varlıkların yapısını dahi tam kavrayabilmiş değiliz. Ancak bilimin her konusunda olduğu gibi, bu konuda da çalışmalar hız kesmeden sürmektedir.

ERV-Fc'nin sebep olduğu hastalıklar ve ölümcüllüğü konusunda ise henüz yeterli bilgiye sahip olmasak da, günümüzde bu virüslere benzeyen virüslere bakılarak, ERV-Fc'nin kansere dahi sebep olabileceği tahmin ediliyor. Tabii araştırmalar devam etse de, eldeki bilgiler ışığında günümüzde bu genlerin bize bir etkisi olmadığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak virüsler, tıpkı bugün oldukları gibi, geçmişte de hayatımızın bir parçalarıydılar. Tabiatta her organizma ve yapı gibi virüslerin de yerleri vardır. Genetik kod ise, bu örnekten de görebileceğiniz gibi, biyolojik tarihin devasa bir kayıt defterinden ibarettir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 15
  • İnanılmaz 7
  • Muhteşem! 4
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • Umut Verici! 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2024 11:18:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10101

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Matematik
Gazetecilik
Diyabet
Aile
2019-Ncov
Zehir
Deniz
İklim Değişikliği
Kedigiller
Mikrobiyota
Popülasyon
Ekonomi
Malzeme
Evrimsel Tarih
Hayvanlar
Mavi
Hücreler
İspat
Köpekler
İnsan Sağlığı
Adaptasyon
Amerika Birleşik Devletleri
Yer
Kitap
Oksijen
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
M. Tuzla, et al. Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!. (13 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 24 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10101
Tuzla, M., Bakırcı, Ç. M., Yılmaz, . (2021, February 13). Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!. Evrim Ağacı. Retrieved April 24, 2024. from https://evrimagaci.org/s/10101
M. Tuzla, et al. “Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 13 Feb. 2021, https://evrimagaci.org/s/10101.
Tuzla, Melih. Bakırcı, Çağrı Mert. Yılmaz, . “Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, February 13, 2021. https://evrimagaci.org/s/10101.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close