En Kurak Çöle Yağmur Yağınca, Hayat Yerine Ölüm Getirir!
Su... Her zaman yaşam ile suyu iç içe düşünürüz. "Yaşamın koşulu" diye tanımladığımız kriterleri belirlerken en başta suyu sayarız. Halbuki "yaşamı" tam olarak tanımlayamadığımız için, su koşulunu şart koymanın da anlamı yoktur.
Bu durum, yaşam için oksijen kriterini şart koymakla benzerdir. Fakat yaklaşık (2.5 milyar yıl önce) Büyük Oksitlenme Olayı'na neden olan fotosentezin evrimini hatırlamamız lazım. Atmosferde oksijen oranının yükselmesi ile birlikte oksijensiz solunum yapan mikroorganizmaların çok büyük bir kısmı yok olmuştur bu süreç içerisinde. Çünkü oksijen, onlar için hücre membranına ve organellere zarar veren toksik bir moleküldü. Aynı şekilde günümüzde de oksijen metabolizması sonucu hücreye zarar veren serbest radikaller oluşabiliyor. Bu yüzden süperoksit dismutaz ve katalaz gibi enzimler sayesinde söz konusu radikaller metabolize edilebiliyor. Sonuç olarak bu canlılar arasından benzer enzimleri bulunan, sürece ayak uydurabilen, oksijene bir miktar toleranslı olanlar hayatta kaldı, seçildi ve çoğaldılar.
En Kurak Çöl ve Habitatı
Güney Amerika'da Şili'nin kuzeyinde bulunan Dünya'nın en kurak çölü olan Atacama Çölü'nde işler farklı ilerliyor. İklim, habitat ve ekosistem farkı, canlıların çeşitliliği üzerine doğrudan etki ediyor. Örneğin konumuz olan kuraklığı ele alalım. Jeolojide aridite ifadesi, nem ve yağışın az olduğu veyahut hiç olmadığı alanları tanımlar. Bunun tam tersi ise bulunan nem oranını ifade eden humidite kelimesidir.
Dünya üzerinde en hiperarid non-polar bölge ise Atacama Çölü'dür. Zira kutuplar da bildiğiniz gibi kuraklığın çok yüksek olduğu arid bölgelerdir. Hiperarid habitatlarda bulunan canlılar, milyonlarca yıldır düşük yağış/su şartları ile karşılıklı evrimleşmişlerdir. Artık onların "normal" yaşam alanlarıdır. Biz primatlar için çok zor şartlar gibi gözükse de, onlar için olağandır.
Yağmur Yağınca Neden Öldüler?
Atacama Çölü'nün hiperarid ekosistemi, yaklaşık 15 milyon yıl önce evrimleşmiş ve bu süre zarfında söz konusu koşullarda bulunuyor. Üstelik bilindiği kadarıyla yaklaşık 500 yıldır doğrudan bu bölgede herhangi bir yağış kaydı yok.
Fakat 2015 yılının Mart ve Ağustos ayında ve geçtiğimiz sene Haziran ayında bölgeye yağmur yağdı! Yağdı ama, yağması ile yanında birçok can götürdü.
Yağmur yağmadan önce bölgeden örnekler alınmıştı ve 16 farklı mikroorganizma türüne ait bulgular tespit edilmişti. Yağıştan sonra ise nemli kalan bölgeden alınan örnekler üzerinden, türlerin Büyük Oksitlenme Olayı gibi bir yok oluşa gittiğini ve yaklaşık %-75-87 oranında çeşitliliğin azaldığı tespit edildi. Olay yerinden alınan örneklerde sadece 2 veya 4 mikroorganizma türü kaldığı görüldü.
Çünkü geriye kalan türler osmotik şok nedeniyle öldü. Yani onlar aşırı su ve neme dayanıklı değildi ve bütün suyu hücre içine alıp, patladılar! Zira hiperarid habitatlardaki mikroorganizmalar, osmotik basınç açısından en ufak miktarda suyu dahi hücre içine alabilecek şekilde evrimleşmişlerdi. Dolayısıyla fazlasını kaldıramadılar. Ancak aralarından çeşitlilik nedeniyle tolerans sahibi olanlar hayatta kaldı ve nesillerini aktarabildi.
Atacama Çölü ile Mars Benzerliği
Bu durumun aynısı Mars için de geçerli. Zaten bölgenin jeolojik şartları, Kızıl Gezegen ile o kadar benzerlik gösteriyor ki, Mars'ta kullanılacak araçlar ve analizler, önce söz konusu bölgede deneniyor. Dolayısıyla Mars'ı terraformlaştırma (Dünyalaştırma) ve kolonileştirme işlemi sırasında yapacaklarımız, -eğer varsa- oradaki mikroorganizmaların büyük çoğunluğunu yok edecektir.
Sadece Mars da değil... Sanılanın aksine yağmur, sadece Dünya'da gözlenen bir olay değildir. Ancak yağmur gibi hava ve iklim olaylarının görüldüğü her gezegendeki bu yağışlar, Dünya'da alışık olduğumuz sıvı su şeklinde de olmak zorunda değildir. Bir yağışın içeriğini, o gezegenin atmosferik şartları belirler.
Örneğin, 2003 yılında keşfedilen ve üzerinde sıvı demirden yağmurlar yağdığı tahmin edilen OGLE-TR-56b gezegeni, etrafında döndüğü yıldıza Dünya'nın Güneş'e olan mesafesinden 50 kat daha yakındır. Buna rağmen söz konusu gezegen, Jüpiter boyutlarındadır ve 1 yılı 29 Dünya gününe eşit olacak kadar hızlı bir şekilde yıldızının etrafında turlamaktadır. Kıyas olması bakımından, Merkür, Güneş'in etrafında 88 Dünya gününde dönmektedir. Yüzey sıcaklığı 2000 derece civarında olan bu gezegen, bizim Güneş Sistemi'miz ile kabaca aynı yaştadır (bizim sistemimiz 4.5-4.6 milyar yıl yaşındadır; OGLE-TR-56b'nin sistemi ise 4 milyar yıl). Jüpiter boyutlarında olan bu gazdan oluşan gezegenin kütlesi, Jüpiter'den %10 oranında daha azdır; yani yoğunluğu Satürn'ünkine daha yakındır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Oralarda bir yerlerde gerçekten ilginç gezegenler ve dolayısıyla bu gezegenlere özgü ilginç doğa olayları keşfedilmeyi bekliyor! Ve belki de oralarda bir yerlerde canlılar bu akıl almaz zorluktaki ortam şartlarına adapte oluyorlar. Darwin'e atfedilen (ama aslında muhtemelen onun söylemediği) şu harika sözü hatırlayalım:
Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir hayatta kalan...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 12
- 11
- 10
- 5
- 5
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Science Alert | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/12/2024 12:00:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7452
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.