Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?

Bilim Nerede Biter, Sahtebilim Nerede Başlar?

Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?
14 dakika
8,043
Evrim Ağacı Akademi: Bilim Nedir? Yazı Dizisi

Bu yazı, Bilim Nedir? yazı dizisinin 3. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Bilim, metodolojisi ve tarihi üzerine kafa yormuş herkesin varmak zorunda olduğu bir soru vardır: Bilimin sınırları nedir? Bilim, nerede biter, nerede başlar? "Bilim" olan ile olmayani, bilim ile "sahtebilimi" nasıl ayırt ederiz? Bilim felsefesinde buna, demarkasyon problemi veya sınır belirleme problemi adı verilir.

Eğer bilimin kesin bir reçetesi olduğunu düşünüyorsanız, net bir şekilde söyleyebiliriz ki hayır, bu şekilde evrensel bir reçete bulunmuyor. Dahası, tarihsel olarak bir şeyin bilim mi, sahtebilim mi, hatta felsefe dalı mı olduğu bolca tartışılmış olan, sıklıkla ateşli kavgalara ve hatta kimi zaman bilim dalları içerisinde ayrışmalara neden olan bir sorundur.

Demarkasyon Problemi Nedir?

Demarkasyon, "sınır belirleme" demektir. Bilim, din, felsefe, sanat gibi çeşitli bilgi türlerinin sınırlarını belirleme çabasına verilen bir isimdir. Demarkasyon problemi ise, bilim felsefesinde "bilim" ile genel olarak "bilimdışı"nı ayırt etmek için ne tip yöntemler kullanacağımızla ilgili anlaşmazlığa verilen bir isimdir. Bilimdışı; kimi zaman sahtebilim veya din gibi bilimle çoğu zaman uyuşmayan düşünce sistemlerine işaret etmek için kullanılabileceği gibi sanat, felsefe, edebiyat gibi bilime doğrudan uyumluluk/uyumsuzluk sorunu bulunmayan ancak düşünceleri ifade etmek için bilimden tamamen farklı yöntemler kullanan alanlara işaret etmek için de kullanılabilir. Özellikle de bu yazı dizimizde anlattığımız bilimsel metodolojinin temelleri bilim felsefecileri ve bilim insanları arasında tartışıldığı için, kimi zaman bu konularda genelgeçer yargılara varmak mümkün olmamaktadır. Ne var ki amacımız özellikle de halk arasında ve gündelik yaşamda karşılaştığımız problemler çerçevesinde bilim ile sahtebilimi ayırt etmek ise, genel bir çerçeve çizmek çok da zor değildir.

Tüm Reklamları Kapat

Bir uğraşı neden "bilim" olarak tanımladığımızı bir düşünün. Genelgeçer olarak "bilim" kabul edilen her sistem, insanlığın bilgi üretimine ve gerçeğe ulaşmasına pozitif bir katkıda bulunur. Ancak bunu yaparken test edilebilir, tekrar edilebilir ve yanlışlanabilir hipotezler üzerinden ilerler. Kendi kendini doğrulamaya çalışmaz; yanlışlamaya çalışır. Amaç, kendimizi kandırmak değil, gerçek olanı ortaya çıkarmaktır. Bilimsel bir argüman, tekrar tekrar söylendiğinde ve doğrulandığında güç kazanmaz! Tam tersine, durmaksızın çürütülmeye çalışıldığında ama bu bir türlü başarılamadığında güç kazanır. Öte yandan bir grup insan, insanlığın bilgi birikimine katkı sağlamaktan ziyade, halihazırda var olan bilgileri farklı bir şekilde yorumlayarak insanlara sunmaya çalışmaktadır. Bu çaba, normalde bilimsel yönteme uygun olarak yapıldığında takdire şayan olsa da, maddi ve manevi çıkar amacıyla yapıldığında ve bu işin gerçekten uzmanı olan insanların "büyük bir komplonun bir parçası olduğu" gibi hayalî ithamlara dayandırıldığında, sahtebilimin sınırları doğmuş olur. Her ne kadar bugün "sahtebilim" olarak tanımlanabilecek uğraşların tarihi, bilimden öncesine gitse de, modern zamanlarda sahtebilimin var olma nedeni bilimdir. Bilimsel gerçekler yayıldıkça, sahtebilimsel yorumlar da yaygınlaşmaktadır.

Bilimlerin Tarihindeki Sahtebilimler

Bilim ile sahtebilim arasındaki çizgiyi tanımlamayı zorlaştıran sebeplerden birisi, bazı sahtebilim yöntemlerinin, bazı bilim sahalarının tarihinde yer almasıdır. Örneğin bir elementi diğerine dönüştürme çabası olarak tanımlanabilecek olan ve başlı başına bir sahtebilim dalı olan simya, modern kimyanın temellerini atmıştır.

Ne var ki sadece tarihsel bir ilişkiden yola çıkarak sahtebilim-bilim bağlantısını kurmak tehlikelidir. Zira o sahtebilimsel uğraşın yeni gelişen bilimsel yöntemler süzgecinden geçirilip damıtılması sonucunda modern bilimin bazı alt başlıkları doğmuştur.

Dolayısıyla elbette ki insanların rastgele bir şekilde bilinmeyenlere saldırması ve onlarla ilgili çıkarımlarda bulunması, kimi zaman sonradan bilimin içine dahil edilecek keşiflerin önünü açabilir. Ne var ki bu, zaten bilimin uğraşlarından da birisidir. Bilim, bilinmeyeni ele almak konusunda çekingen değil, tedbirlidir. Sonuçta sahtebilimin güvenilmez yöntemleri ve hızlı yayılan "viral" argümanları nedeniyle evrendeki olgulara yönelik hatalı algıların halk arasında yayılması, bilimin işini kolaylaştırmamaktadır; tam tersine, zorlaştırmaktadır. Bilim insanları, sahtebilimcilerin hatalı argümanlarını düzeltmek amacıyla yaptıkları incelemelerde olay ve olgularla ilgili gerçekleri keşfedebilirler; ancak bu durumda yapılması gerekecek olan sadece o gerçeklerin keşfi değil, aynı zamanda bu gerçeklerin halk arasında halihazırda yer etmiş sahtebilimsel iddiaların yerini almasıdır. İkincisi, ilkinden çok daha zorlu bir süreçtir. Bir hatanın bilim tarafından tespit edilip düzeltilmesi belki en fazla birkaç yıl alacaktır ancak bir hatalı algının halk kültüründen defedilmesi kimi zaman birkaç nesil (onlarca, hatta kimi zaman yüzlerce yıl) boyunca sürebilmektedir. Bu nedenle bilimsel gerçekler ve yöntemler üzerinden bilinmeyenleri anlamaya çalışmak, eğitilmemiş bireyler tarafından geliştirilen büyük argümanlarla mücadele amacıyla bu keşifleri yapıp da sonradan hatalı bilgileri düzeltmeye çalışmaya daima yeğdir.

Tüm Reklamları Kapat

Bilimlere Duyulan Saygı ve Bilimsel İndirgemecilik

Bilimin sınırlarının belirlenmesiyle ilgili bir diğer zorluk, her ne kadar bolca düşmanlık olsa da, halk arasında bilimin el üstünde tutulmasının da çok yaygın olmasındandır. Öyle ki bazı bilimseverler, bilimsel argümanları bağlam dışına çıkararak olduğundan daha genel bir düzleme oturtmaya çalışmaktadırlar. Bu bakımdan bilimsel verilerin abartılması, bilim içerisinde bir sahtebilimin oluşmasına neden olmaktadır.

Bu durumun en tipik örneklerinden birisi, bir çeşit "bilimsel indirgemecilik" olarak düşünülebilecek olan, her şeyi temel bilimler düzleminde açıklamaya yönelik çabadır. Örneğin bir hükümetin aldığı bir kararın arkasında yatan biyolojik nedenleri irdeleyip her şeyin bu biyolojik nedenden kaynaklandığını söylemek, çoğu zaman tehlikeli bir tutumdur; çünkü insan toplumlarını ve bunların siyasi etkileşimlerini en etkili seviyede inceleyen bilim dalı biyoloji gibi temel bilimler değil, sosyoloji gibi beşerî bilimlerdir. Ne var ki bilim dalları arasındaki yöntemsel farklılıklar, halk arasında (ve hatta bilim camiasında da) bu bilim dallarına yönelik algıları olumsuzlaştırabilmektedir. Birçokları fizik, kimya ve biyoloji gibi bilim dallarına güvenmekte tereddüt etmezken, politika bilimi ya da sosyoloji gibi bilim dallarından gelen veriler içsel bir kuşkuyla karşılanır.

Bunun nedeni, "nicel" araştırmalar ile "nitel" araştırmalar arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Nicel, yani sayısal/kantitatif araştırmalar, insanların kolaylıkla kabul edebileceği, daha doğrusu kolay kolay karşı çıkamayacakları araştırmalardır. Birçok temel bilim bu şekilde çalışır. Öte yandan sosyoloji ya da beslenme bilimi gibi beşerî bilimler nitel, yani kalitatif araştırma sahalarıdır. Bu alanlarda katı veriler ve sayısal bulgular azınlıktadır, daha ziyade istatistiki dağılımlar ve örneklemler bulunur. İşte bu iki araştırma yöntemi arasındaki farklılıklar, bir yerde bilimlerin "kesinlik düzeyini" belirler.

Bu, amiyane bir tabirdir çünkü hiçbir bilim dalında "kesinlik" bulunmaz. Fakat bazı bilimler, diğerlerine göre daha somut, net ve genellenebilir sonuçlar vermektedir. Örneğin kütleçekimin genellenebilirliği ile bir çocuğa fazla oyuncak almanın o çocuğun ileri yaşlarda yaşayacağı cinsel ilişkilerde sıkıntı doğurabileceğine yönelik bir argümanın genellenebilirliği farklı düzeylerdedir. Benzer şekilde, 3 büyük temel bilim dalı (fizik, kimya, biyoloji) içerisinde de bu konuda bir hiyerarşi bulmak mümkündür. Fizik çok daha somut ve kesin sonuçlara sahipken, kimyada bu birazcık daha azdır; biyolojide ise olasılıkçı ve istatistiki sonuçlar dikkate değer miktarda bulunmaktadır. Her bilim dalı içerisinde belli noktalarda nitel ve nicel araştırmalar birbirine girebilir. Fakat halk arasında bu bilim dallarına yönelik algı, sahtebilim ile bilim arasındaki çizginin belirlenmesi konusunda zorluklar yaratabilmektedir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Parabilim: Bilim-Harici Uğraşlar

Bu durumda, bilimsel olmayan her çalışma sahtebilim midir? Elbette hayır. Edebiyat, din, felsefe, sanat gibi diğer uğraşlar, bilimsel olmamalarına rağmen "sahtebilim" alanında olmayan bilgi bütünleridir. Bu noktayı netleştirmek için Martin Mahner, Demarcating Science from Non-Science başlıklı makalesinde "parabilim" sözcüğünü önermiştir.[1] "Para-" öneki, bu bağlamda "haricinde, dışında" anlamındadır. Yani "parabilim", bilimdışı demektir ve "sahtebilim" sözcüğüne, olumsuz anlamı olmayan bir alternatif yaratır. Parabilim, bilimsel olmayan ama sahtebilimsel de olmayan bilgi bütünlerini kapsamaktadır. Bu yaptığımızla kelimelere takıldığımızı düşünüyor olabilirsiniz; ancak bu tip felsefi tartışmalarda kelimelerin ve terimlerin doğru tanımlanması önemlidir.

Sahtebilimi Nasıl Tanımlayacağız?

Bu durumda, sahtebilimi tanımanın bir yolu var mıdır? Sven Ove Hansson’ın Defining Pseudo-science and Science başlıklı makalesinde, bir argümanın sahtebilimsel olabilmesi için şu iki koşuldan söz edilmektedir:[2]

  • (a) Bilimsel olmamalıdır.
  • (b) En önde gelen savunucuları, argümanları sanki bilimselmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışmalıdır.

Görebileceğiniz gibi, bunlardan ilki zaten sorunun ana kaynağıdır. Neyin bilimsel olup neyin olmadığını anlamanın genelgeçer bir yolu olmadığı için, özellikle de bilim felsefesi dahilinde bu konu hararetli bir şekilde tartışılmaktadır.

Sahtebilim vs. Kötü Bilim

Bunun yanı sıra bu iki maddeyle ilgili fark edebileceğiniz bir sıkıntı, bunların aşırı geniş tanımlar olmasıdır. Örneğin bir bilim insanının araştırması sırasında yaptığı bir sahtekârlık (örneğin verileri kendi istekleri çerçevesinde değiştirmesi), bilimsel olmayan bir sonuç yaratmaktadır; dolayısıyla birinci (a) kriterini sağlamaktadır. Bu araştırmacı, bu sahte verilere dayalı sonucu yayınlayarak, sanki doğruymuş ve bilimselmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadır; bu da, ikinci (b) kriterini sağlamaktadır. Ancak bu yapılan "sahtebilim" değil, "kötü bilim" olarak tanımlanmaktadır. Çünkü sahtebilim, daha önceden de tanımlarını yaptığımız gibi, bir inanç sistemidir. Sahtekârlık ile inanç sıklıkla bir arada bulunabilse de aynı şeyler değildir.

Kötübilimden Sahtebilime Bir Köprü...

Buna rağmen kötü bilim ile sahtebilim arasında kademeli bir geçiş yaratmak mümkündür. Örneğin, az önce sözünü ettiğimiz, verileri kafasına göre değiştiren bilim insanı, eğer ki durmaksızın aynı şeyi tekrar ederse ve bundan yola çıkarak sürekli argümanlarını tekrarlar, genişletir, takipçi kitlesi kazanır ve onlara yanıltıcı bilgiler vermeyi sürdürürse, artık kötü bilimin sınırlarının dışına çıkıp sahtebilimin sınırlarına girmiş olacaktır. Dolayısıyla, Hansson, ikinci maddeyi şu şekilde düzenlemektedir:

  • (b2) En önde gelen savunucularının, argümanları sanki bilimselmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığı, bilimsel olmayan bir öğretinin parçası olmalıdır.

İşte bu noktada, bilimsel olmayan alanlarda çalışan sahtebilimcilerin, sanki kendi argümanları, bilimin sunduklarından daha kıymetli, etkili ve isabetliymiş gibi davrandıkları, daha geniş bir sahtebilim tanımı da devreye girmektedir. Çünkü sahtebilim, bilim ile durmaksızın bir yarış halindedir. Ancak bu yarış, kabul edilir benzerlikteki kulvarlarda sürdürülmemektedir. Sahtebilim, durmaksızın bilimden beslenerek argümanlarını karmaşıklaştırır; ancak bunu yaparken herhangi bir ispat, deney, gözlem çabasına girişmez. Bunların sergilendiği durumlar da genellikle gösteriş için yapılmaktadır. Elde edilen "bulgular" herhangi bir akran incelemesinden geçmez, hakemli dergilerde yayımlanmaz, herhangi bir tekrara tabi tutulmaz ve güvenilir kaynaklar sunulmaz. Hansson, başlıklı makalesinde, bir önceki ikinci maddeyi bu çerçevede biraz daha genişletmektedir:

Tüm Reklamları Kapat

  • (b3) En önde gelen savunucularının, sanki eldeki konu hakkında en doğru bilgi kendi sundukları bilgiymiş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığı, bilimsel olmayan bir öğretinin parçası olmalıdır.

Sahtebilimin en güzel örneklerinden birisi yaratılışçılık akımıdır. Yaratılışçılar, canlıların son halleriyle, birdenbire var olduklarını ileri süren koyu dindarlardır. Bu kişilerin yazdıkları kitaplarda, biyolojik türlerin ortak atalardan evrimleşerek var olduğu gerçeği inkâr edilir. Yaratılışçılığı üstte yaptığımız tanımlar çerçevesinde ele alacak olursak:

  • (a) Bilimsel değildir.
  • (b) En önde gelen savunucuları, argümanları bilimselmiş gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadırlar.
  • (b2) Söz konusu argümanlar, bilimsel olmayan bir öğretinin parçasıdır.
  • (b3) Söz konusu savunucular, konu hakkındaki en doğru bilgi kendi sundukları bilgiymiş gibi davranmaktadırlar.

İşte bu nedenle yaratılışçılık, sahtebilime en güzel örneklerden biridir ama ne yazık ki tek örnek değildir.

Demarkasyon Problemini Çözme Çabaları

Tüm bunlardan sonra, bilim ile sahtebilimi ayırt etmek için ne tip yöntemler kullanabileceğimize dair ne öğrendik? Pek fazla şey değil. Çünkü söylediğimiz gibi, halen bu ayrımın nihai bir reçetesi bulunmuyor. Ancak bugüne kadar bu ayrımın nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili olarak bol miktarda öneri geldi. Örneğin Falsification and the Methodology of Scientific Research Programmes başlıklı kitabında Imre Lakatos, bilimin ayırt edici özelliğinin araştırma programı olması gerektiğini belirtmektedir.[3] Mario Bunge, bilimin ayırt edici özelliği olarak bilgiye (epistemik) veya bilişe (kognitif) yönelik disiplin olması ileri sürülmüştür.[4], [5] Karl Popper, bilimin ana özelliğinin "teorisi" olduğunu belirtmektedir.[6], [7] Ancak bu konuda bir uzlaşı bulunmamaktadır zira Andrew Lugg, teoriden ziyade bilimsel pratiğin ayırt edici ve sınırı belirleyici rolü olduğu belirtilmiştir.[8] Arto Siitonen, elde var olan bilimsel problem veya soruların bu ayrımı yapmakta kullanılabileceğini önermektedir.[9]

Tüm Reklamları Kapat

Bu noktada belirtilmesi gereken şudur: Bilimi sahtebilimden ayırmak için illa tek bir yola başvurmak zorunda değiliz. Bilim, sahtebilimden birçok farklı seviyede ayrılmaktadır. Bir önceki paragrafta yer verdiklerimiz, bunlardan sadece birkaçıdır. Bilimsel yöntem ile, bu bölümde ele aldığımız ve sahtebilim yöntemleri arasındaki uyuşmazlıkları tespit etmeye çalışacak olursanız, az önceki paragrafta sözünü ettiğimiz konuların her birinin karşınıza çıktığını görebilirsiniz.

Yine de, sahtebilimcileri ayırt etmekte çok temel bir yöntem olarak, mantıksallığı ve eleştirel tutumu kullanmak mümkündür. Ortaçağ’da, hatta ondan daha öncesinde, günümüzde sahtebilim olarak değerlendirilen büyücülüğü icra eden bir "büyücü"nün yaptıkları, günümüzde bir bilim insanının yaptıklarından özünde çok farklı değildir. Tarihsel olarak incelendiğinde toplumun gözünde her ikisi de "çılgın" ve "uçuk" olarak görülmektedir. Bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın dediği gibi:

Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez.

Dahası, bir Ortaçağ büyücüsünün kendisini geliştirebileceği, mantıksallığı teşvik eden ve karşılıklı eleştiriyi el üstünde tutan entelektüel bir ortamı bulunmamaktadır. Bu bakımdan, tarihsel olarak sahtebilimi bir suç olarak görmek hatalıdır. Buna karşılık, 21. yüzyılda bilimsel gerçekleri şahsi inatlara dayanarak reddetmek, elbette büyük bir hatadır ve toplumun bunu aşması gerekir.

Bilimin Sahtebilimden Ayırmak İçin Bir "Reçetemsi"

Buraya kadar tartıştıklarımızın ötesinde, bugüne kadar birçok diğer yöntem kullanılarak bilim ile sahtebilim birbirinden ayırt edilmeye çalışılmıştır. Bunu yaparken birçokları, sahtebilimin "ne" olduğuna odaklanmış, böylece temel bir düzeyde bilimden ayırt etmeye çalışmışlardır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
One Peach a Thousand Peaches (Samed Behrengi)

One Peach, A Thousand Peaches is a story of a friendship between two poor boys and a peach tree. Sahip Ali and Polat find a peach in the landlord of the village's garden which is protected by a greedy gardener, and they decide to plant its seed. However, one day life separates them and the peach tree whose only aim is to grow fruit for his friends says:

“That greedy gardener will have never got a fruit from me. I will not surrender. He can do whatever he want I am not afraid if he scare me, threaten me, even cut me with his saw. I do not care if he does the opposite and decides to treat me well. I will not fall for it. I will not surrender.”

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺90.00
One Peach a Thousand Peaches (Samed Behrengi)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Bilimsel yöntem dahilindeki yanlışlanabilirlik, Karl R. Popper tarafından öne sürülen en önemli ayrım noktalarından birisidir. Bu noktadan yola çıkarak, bazı diğer bilim felsefecileri sahtebilimin önemli özelliklerini tespit etmiştir. Bunların her biri, bilimle uyuşmayan noktalara işaret etmektedir ve sahtebilim türleri arasında genelgeçer olarak karşımıza çıkmaktadır. Stanford Felsefe Ansiklopedisi, bu özellikler arasında şunları saymaktadır:[10]

Otoriteye İnanç

Sahtebilimciler, bazı kişilerin doğru ve yanlış olanı belirlemek konusunda özel bir yetenekleri olduğuna inanırlar. Onlara göre diğer insanlar, bu otoriter figürlerin görüşlerini kabul etmek zorundadır. Bilimde otoriteye inanç minimal düzeydedir ve en önde gelen bilim insanları bile, bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak amansız bir yapıcı eleştiri yağmuruna tutulabilir.

Tekrar Edilemez Deneyler

Sahtebilimciler arasında kimi zaman yapılan "deneyler"in sonuçlarına yönelik argümanlar bulunabilir. Ne var ki bu deneylerin hiçbiri tekrar edilebilir değildir veya tekrar edildiklerinde, argümanın temel aldığı sonuçlar elde edilemez. Sahtebilimciler, özellikle de bu şekilde olan, kimi zaman nasıl çalıştığını bile izah edemeyecekleri deneyler geliştirerek argümanlarına bilimsellik süsü verirler. Bilimde ise akademik dergilerde yayımlanan her bir deney, tekrar edilebilirdir ve çoğu zaman diğer bilim insanlarınca tekrar edilir ve sınanır.

Elle Seçilmiş Örnekler

Sahtebilimciler, çok az sayıda örnekten yola çıkarak çok büyük argümanlar inşa ederler. Buna mantık felsefesinde "Aceleci Genelleme" denir. Dahası, bu örneklerden yola çıkılarak varılan sonuçlarla çelişen örnekler göz ardı edilir. Kimi zaman bilimde de, özellikle sosyal bilimlerde az sayıda örnekten yola çıkılarak genellemelere ulaşmaya çalışırız ancak bunu yaparken istatistik bilimini kullanarak kendi önyargılarımıza yenik düşmediğimizden emin oluruz. Dahası, argümanlarımızı çürütecek verileri görmezden gelmeyiz; onları da açıklayabilecek teoriler inşa etmeye çalışırız.

Argümanı Çürüten Bulguların İnkârı

Sahtebilimciler arasında görülen en yaygın tutum, bariz bir şekilde argümanlarını çürütecek olan bulguları inkâr etmeleri ve görmezden gelmeleridir. Bilimde ise asıl akademik değeri olan bulgular, bu şekilde çürütmeleri yapabilen araştırmalardır. Yoksa aynı şeyi tekrar tekrar doğrulamanın bilimde pek bir değeri bulunmaz.

İçsel Hilecilik ve Dalavere

Sahtebilimcilerin argümanları, özenle inşa edilir. Amaç, verilerden yola çıkarak teori geliştirmek değildir; teoriler geliştirip ona uygun veriler uydurmaktır. Teoriyi özellikle test edilemez ve yanlışlanamaz şekilde geliştirirler. Bu yapıldığında birçok tutarsızlık baş gösterir. Sahtebilimciler, bu tutarsızlıkların üzerini örtmek için içsel bir şekilde hileciliğe ve dalavereye yatkındırlar. Bilimde ise bunun tam tersini görürüz: Yanlışlanamayacak bir teori, bilimsel olamaz.

Açıklamaları Düzeltmeden Terk Etmek

Bilimde bir konuyla ilgili yeni bir teori geliştirdiğimizde, bu teori genellikle bir öncekini kökünden silip atmaz; onu genişletir ve onun yapabildiği açıklamaları da kapsar. Sahtebilimciler ise, teorilerine meydan okunduğunda ve çıkış yolu bulamadıklarında, yepyeni bir açıklamaya geçerler. Bu açıklama, bir önceki açıklamanın ele aldığı konuları tam kapsamıyla ele alacak metodolojiden yoksun olduğu için, genellikle daha fazla sayıda soru işareti ve tutarsızlık yaratır.

Sonuç

Uzun lafın kısası sahtebilim, sistematik bir yöntemden yoksundur. Bilim ile sahtebilimin yapısal özelliklerinden yola çıkarak demarkasyon problemine çözüm bulmak mümkün olabilir. Bu çözüm, nihai olmasa da, yol gösterici ve genel amaçlar çerçevesinde yeterli olacaktır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Bilim Nedir? Yazı Dizisi

Bu yazı, Bilim Nedir? yazı dizisinin 3. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
113
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 22
  • Bilim Budur! 12
  • Muhteşem! 6
  • Umut Verici! 4
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • İnanılmaz 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ M. Mahner. (2007). Demarcating Science From Non-Science. North-Holland, sf: 515-575. doi: 10.1016/B978-044451548-3/50011-2. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. O. Hansson. (2015). Defining Pseudoscience And Science. University of Chicago Press, sf: 61-78. doi: 10.7208/chicago/9780226051826.003.0005. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ I. Lakatos. (1980). The Methodology Of Scientific Research Programmes: Volume 1. ISBN: 9780521280310. Yayınevi: Cambridge University Press.
  • ^ M. Bunge. (1991). What Is Science? Does It Matter To Distinguish It From Pseudoscience? A Reply To My Commentators. New Ideas in Psychology, sf: 245-283. doi: 10.1016/0732-118X(91)90030-P. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ M. Bunge. (2001). Philosophy In Crisis: The Need For Reconstruction. ISBN: 9781573928434. Yayınevi: Prometheus Books.
  • ^ K. Popper, et al. (2002). Conjectures And Refutations: The Growth Of Scientific Knowledge. ISBN: 9780415285940. Yayınevi: Routledge.
  • ^ P. A. Schilpp, et al. (1974). The Philosophy Of Karl Popper: Vol. 1. ISBN: 9780875481418. Yayınevi: Open Court (The Library of Living Philosophers).
  • ^ A. Lugg. (1987). Bunkum, Flim-Flam And Quackery: Pseudoscience As A Philosophical Problem. Dialectica, sf: 221-230. doi: 10.1111/j.1746-8361.1987.tb00889.x. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ A. Siitonen. (1984). Demarcation Of Science From The Point Of View Of Problems And Problem-Stating. Philosophia Naturalis. | Arşiv Bağlantısı
  • ^ S. O. Hansson. Science And Pseudo-Science. (3 Eylül 2008). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • J. D. Stemwedel. Drawing The Line Between Science And Pseudo-Science.. (4 Ekim 2011). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: Scientific American Blog Network | Arşiv Bağlantısı
  • M. Kreidler. Distinguishing Science And Pseudoscience | Quackwatch. Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: QuackWatch | Arşiv Bağlantısı
  • M. Shermer. What Is Pseudoscience?. (1 Eylül 2011). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
  • D. L. Phillips. (1977). The Demarcation Problem In Science. Palgrave, London, sf: 142-168. doi: 10.1007/978-1-349-03160-3_7. | Arşiv Bağlantısı
  • R. Coker. Science Versus Pseudoscience. Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: University of Texas | Arşiv Bağlantısı
  • T. Lombrozo. What Is Pseudoscience?. (8 Mayıs 2017). Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: NPR.org | Arşiv Bağlantısı
  • S. O. Lilienfeld. (2005). The 10 Commandments Of Helping Students Distinguish Science From Pseudoscience In Psychology. APS Observer. | Arşiv Bağlantısı
  • S. O. Lilienfeld, et al. (2012). Distinguishing Science From Pseudoscience In School Psychology: Science And Scientific Thinking As Safeguards Against Human Error. Journal of School Psychology, sf: 7-36. doi: 10.1016/j.jsp.2011.09.006. | Arşiv Bağlantısı
  • J. A. Lee. Science And Pseudoscience. Alındığı Tarih: 30 Ekim 2021. Alındığı Yer: Weber State University | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/04/2024 22:36:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11117

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Yeni Doğan
Hayvan Davranışları
Işık Yılı
Bağırsak
Virüs
Psikanaliz
Maske Takmak
Yeşil
Saldırı
Zeka
Solunum
Köpekler
Arkeoloji
Bebek Doğumu
Karar Verme
Genel Görelilik
Mistik
Epistemik
Besin
Evrim Ağacı
Ağrı
Mers
Akıl
Algoritma
Güneş
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı, et al. Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?. (30 Ekim 2021). Alındığı Tarih: 26 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11117
Bakırcı, Ç. M., Acar, . (2021, October 30). Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?. Evrim Ağacı. Retrieved April 26, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11117
Ç. M. Bakırcı, et al. “Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 30 Oct. 2021, https://evrimagaci.org/s/11117.
Bakırcı, Çağrı Mert. Acar, . “Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, October 30, 2021. https://evrimagaci.org/s/11117.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close