COVID-19 Salgınına Karşı Psikolojik ve Nörolojik Bağışıklığı Kullanmak da Önemli!

Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19'un dünya genelinde; virüsün gerçek veya algılanan tehdidine maruz kalan insanlarda endişe ve panik uyandıran bir pandemi olduğunu duyurdu. Yaşam tarzımız ve düzenimiz büyük ölçüde değişiyor ve COVID-19 salgınının etkisi, günlük rutinlerimizin her yönünü etkiliyor. Medya, grip veya diğer enfeksiyonların aksine, COVID-19'u benzersiz bir tehdit, panik, stres ve histeri kaynağı olarak vurguluyor.

Genel popülasyona kıyasla COVID-19; yaşlılar, çeşitli kronik hastalıkları veya ciddi akıl hastalıkları olan kişiler için daha ciddi ve ölümcüldür. Bunların yanında, kapalı birimlerde tutulan hastalar da COVID-19'a karşı savunmasız durumdadır.

Psikiyatrik Tedavi Sağlayıcıları da Psikolojik Tehlike Altında!

Çin Ulusal Sağlık Merkezi, 17 Şubat 2020'de; ciddi akıl hastalıkları olan 300'den fazla insanın COVID-19 ile enfekte olduğunu açıkladı. Kore'de ilk COVID-19 salgını yerel bir psikiyatri servisinde patlak verdi. Serviste tutulan 103 hastaya yapılan testte 102'sinin sonucu pozitif çıktı ve hastalardan yaşları 50 ile 60 civarında olan yedi kişi bir hafta içinde hayatını kaybetti. Bu salgın, tıbbi tedavi veya etik ile ilgili sorunların yanı sıra, psikiyatrik tedavi sağlayanların psikolojilerini de etkiledi.

Toplum içinde yaşayan şizofreni hastaları sağlıksız yaşam biçimleri sergiler. Ağır akıl hastalığı olan hastalar, bilişsel gerileme nedeniyle enfeksiyonun tedavisinin ve yayılımının önlenmesini zorlaştırabilir. Salgın korkusu ve olumsuz semptomlar nedeniyle azalan düzenli düzenli aktivite ve egzersiz, hastaların fiziksel sağlığını ve bağışıklık sistemini daha çok tehlikeye atar. Daha da kötüsü, yataklı psikiyatri servisleri virüs için mükemmel bir üreme alanıdır bu nedenle kapalı servislerde yatan veya ciddi akıl hastalıkları olan insanlar hem fiziksel hem de çevresel olarak bulaşıcı hastalıklara karşı son derece savunmasızdır.

Flickr

Hasta Olmayanlar da Psikolojik Olarak Etkileniyor!

İkinci olarak, COVID-19 enfeksiyonuna sahip olmayan hastalar da salgın tarafından psikolojik olarak etkilenmektedir. Toplumun korkularındaki çarpıcı artış ve sosyal-ekonomik faaliyetlerdeki düşüşler psikososyal sekelleri tetikleyebilir. Karantinaya alınanlar çevresindeki insanlara karşı depresyon, korku, suçluluk ve öfke durumları sergileyebilir.

Son olarak, psikoloji profesyonelleri de psikolojik sorunların riski altındadır. Pandemik viral enfeksiyon sürecinde psikolojik destek sağlayıcıları, COVID-19'un tedavisi ve önlenmesi üzerine odaklanarak enerji veya odak kaybı yaşayabilir ve bu sebeple hastalarını daha savunmasız hale getirebilir. Enfekte hastalara yardımcı olan bu tür profesyoneller travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) açısından yüksek risk altındadır.

Pandemi patlamaları sırasında birçok insan psikiyatrik bakım ihtiyacı duyabilir. Örneğin, Kore'de Mart 2020'nin sonuna kadar yaklaşık 9.000 kişi COVID-19 hastalığına yakalandı. Hafif COVID-19 semptomları olan hastalar hastanelerde veya karantina tesislerinde izole edildi.

Flickr

Kore Psikiyatri Derneği, Kore hükümetinin sponsorluğunda ücretsiz olarak mobil psikolojik danışmanlık hizmeti vermektedir. Akut stres reaksiyonları ve intihar eğilimi gösteren hastalara kriz müdahalesi uygulanmaktadır. COVID-19 salgını için genel nüfusa yönelik psikolojik destek hizmetleri; ulusal hastaneler ve ülke genelindeki ruh sağlığı merkezleri tarafından sağlanmaktadır. Tayvan'da Tayvan Depresyon ile Mücadele Derneği ve Tayvan Beslenme Psikiyatrisi Araştırmaları Topluluğu; Şubat 2020'nin başından beri zihin sağlığını destekleyici çeşitli programlar yürütmektedir.

SARS ve MERS Hastalarının Yarısınden Fazlasında Psikolojik Sıkıntılar Saptandı!

Bu salgının hem fiziksel hem de biyo-psikososyal yönlerini ele almalıyız. Virüs, merkezi sinir sistemini etkileyip sistemik enflamasyonu provoke edebileceğinden, psikiyatrik morbidite önemli bir sorundur; ayrıca bu salgının sonucunda yaşanan toplumsal değişikliklerin getirdiği psikososyal stresler, psikiyatrik sorunları arttırabilir. SARS ve MERS bulaşmış hastaların %50'sinden fazlasında psikolojik sıkıntılar saptandı dolayısıyla COVID-19'un psikolojik etkisi şimdilik belirsiz olsa da, enfekte hastalar anksiyete, depresyon ve öfke krizleri yaşayabilir. Duygusal problemler bağışıklığı azaltabilir ve iyileşmeyi tehlikeye atabilir.

COVID-19 oldukça bulaşıcıdır çünkü henüz çoğu insan bu yeni virüse karşı bağışıklığa sahip değildir. Mevcut COVID-19 tedavisi sadece semptomların tedavisini, destekleyici bakımı ve komplikasyonların önlenmesini içerir. Henüz hedefli bir tedavi mevcut değildir. Bu nedenle, en iyi strateji; önleme yani patojen maruziyetinin azaltılması ve bireysel bağışıklığın arttırılmasıdır. Çalışmalar sağlıklı bir yaşam tarzı, düzenli egzersiz, dengeli beslenme, kaliteli uyku ve sosyal çevre ile güçlü bir bağlantının bağışıklık sisteminin güçlü kalmasıyla yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Salgın sırasında sosyal izolasyon veya maske kullanımı enfeksiyonu önlememize yardımcı olabilir; ancak bu önlemlerin etrafımıza şefkat ve samimiyet göstermemizi engellemesine izin vermeyin.

Tüm psikolojik destek türleri yalnızca psikolojik dayanıklılığı göz önünde bulundurmak için değil aynı zamanda COVID-19'a karşı psiko-nöroimmün sistemi geliştirmek için rutin olarak uygulanmalıdır.