Zamanın Hormonal Yüzü: Endorfin, Adrenalin ve Algılanan Zamanın Evrensel Karşılığı
Endorfin ve Adrenalin ve Algılanan Zamanın Evrensel Karşılığı

- Blog Yazısı
Giriş
Zamanın mutlak mı, göreli mi olduğu sorusu fizik biliminin temel sorularından biridir. Einstein’ın görelilik kuramı, zamanın hız ve kütleçekim gibi fiziksel değişkenlere bağlı olarak bükülebileceğini ortaya koymuştur. Ancak daha az tartışılan bir mesele, zaman algısının biyolojik bir karşılığı olup olmadığıdır. Bu yazıda, özellikle endorfin ve adrenalin hormonlarının zaman algısı üzerindeki etkileri üzerinden, zamanın hormonal düzlemde nasıl “hissedildiği”ne odaklanılacaktır. Bu karşılaştırma, hem sinirbilimsel hem de varlık felsefesi açısından zamanın “gerçekliğine” dair yeni bir pencere açabilir.
1. Zaman Algısı: Nörobiyolojik Temeller
Zamanı “ölçülebilir bir fiziksel akış” olarak değil, beynin işlediği bir deneyim olarak düşünürsek, onun subjektif yapısını daha iyi kavrayabiliriz. İnsan beyninde zaman algısı, özellikle prefrontal korteks, beyincik (cerebellum) ve bazal ganglionlar gibi bölgelerin etkileşimiyle oluşur. Fakat bu yapılar bir “saat” gibi işlemiyor. Onlar, içsel ve dışsal uyarıcılar ışığında zamanı tahmin etmeye çalışıyor.
Bu uyarıcılardan en önemlileri, nörotransmitterler ve hormonlardır. Özellikle adrenalin ve endorfin, zamanın farklı koşullar altında nasıl algılandığını şekillendirir.
2. Adrenalin: Zamanı Hızlandıran Hormon
Adrenalin, “kaç ya da savaş” tepkisiyle ilişkilendirilen bir hormondur. Tehlike anında salgılanır ve bedenin enerji mobilizasyonunu artırır: kalp atışı hızlanır, solunum derinleşir, kaslara daha fazla kan pompalanır. Bu yüksek uyarılma haliyle birlikte, insanlar zamanı daha uzun ve ayrıntılı algılamaya başlar. Örneğin kaza anlarında “zamanın yavaşladığını” söyleyen çok sayıda insan, bu fenomeni deneyimlemiştir.
Bu paradoksun nedeni aslında şudur: Adrenalin, beyindeki veri işleme hızını artırır. Beyin birim zamanda daha fazla bilgi alır; bu da subjektif olarak zamanın “yavaşlaması” gibi algılanır. Fakat fiziksel zaman akışı aynıdır; değişen şey “içsel kayıt hızı”dır.
3. Endorfin: Zamanı Yavaşlatan Hormon
Endorfinler, vücutta doğal olarak üretilen opioidlerdir. Ağrı kesici ve mutluluk verici etkileri vardır. Koşucu yüksekliği (runner's high), meditasyon, orgazm veya yoğun kahkaha gibi durumlarda salgılanır. Bu hormonun en dikkat çekici özelliği, zaman algısını silikleştirmesidir.
Endorfin etkisindeyken zaman genellikle daha hızlı geçmiş gibi algılanır. Bu, dikkat dağılımının gevşemesinden kaynaklanır. Beyin, dış çevreyle daha az etkileşim kurar, içsel olarak “şimdi”de kalma hissi artar. Bazı kullanıcılar için, yüksek endorfin düzeyi “zamanın durması” ya da “akış hissi” yaratabilir. Bu deneyim, meditasyonun hedeflediği bilinç düzeyleriyle benzerlik gösterir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
4. Zamanın Hormonal Haritası: Bir Doğrusal Gerilim Çizgisi
Bu iki hormon, zaman algısında zıt kutuplarda yer alıyor gibi görünür:
Adrenalin → Zaman hızlandırılmış gibi algılanır.
Endorfin → Zaman yavaşlatılmış, hatta durdurulmuş gibi hissedilir.
Bu eksen, tıpkı bir uzay-zaman çizgisi gibi düşünülebilir. Fizikte, uzay ve zaman birbirinden ayrı varlıklar değil; bir bütün olarak “uzay-zaman” olarak ele alınır. Benzer şekilde, biyolojik sistemimizde de "zaman-mekan deneyimi", hormonal düzlemde düzenlenmiş bir algılar bütünü olarak yeniden tanımlanabilir.
5. Endorfin ≈ c²: Zamanın Durağanlığına Yaklaşmak?
Einstein’ın ünlü denklemi
E = mc²
enerjinin kütle ve ışık hızının karesiyle ilişkisini kurar. Teorik olarak, ışık hızına yaklaşıldığında zaman “durağanlaşır”. Bu fikir, endorfinin yarattığı “şimdiye sıkışma”, geçmiş ve geleceğin erimesi” hissiyle çarpıcı biçimde örtüşür.
Bu sezgisel benzerlik, endorfinin fizyolojik olarak “ışık hızına yakın bilinç deneyimleri” yaratabileceği iddiasını doğurmaz. Ancak şunu söyleyebiliriz:
Endorfin etkisi altındaki zaman deneyimi, fiziksel zamanın yapısına dair bazı ipuçlarını taşıyor olabilir.
6. Zaman Gerçek mi?
Eğer hormonlar zaman algısını bu kadar dönüştürebiliyorsa, zaman yalnızca bir “zihin ürünü” müdür? Cevap, hem evet hem hayır olabilir.

Evet, çünkü beynin zamanı algılayış biçimi görecelidir ve biyolojik etkenlere bağlı olarak değişebilir.
Hayır, çünkü hormonların etkilediği şey yalnızca algıdır; fiziksel zaman dışımızda var olmaya devam eder.
Bu noktada, zamanın “gerçekliği” ile “deneyimi” ayrışır. Tıpkı ışığın hem dalga hem parçacık gibi davranması gibi, zaman da hem fiziksel bir akış hem de nörobiyolojik bir kurgu olabilir.
Sonuç: Zaman Algısı, Zamanın Varlığına Tanıklık Eder
Zamanın farklı hormonlar altında farklı biçimlerde algılanabiliyor olması, onun öznel doğasına değil, tam tersine gerçekliğine işaret eder. Eğer zaman yalnızca bir yanılsama olsaydı, hormonlarla bu kadar tutarlı biçimde değişmesi gerekmezdi. Onun yerine her deneyim tamamen rastgele olurdu. Oysa zamanın hormonal etkilerle sistematik olarak bükülüyor oluşu, tıpkı yerçekimi gibi onun da evrende “kütlesi olan” bir olgu olduğunu düşündürür.
Bu bağlamda:
Endorfin ve adrenalin, zamanın biyolojik kütleçekimidir.
Zaman, yalnızca dışsal bir değişken değil, içsel bir hissediştir. Ve hissedilen her şey gibi, varlığına dair iz bırakır.
Kaynakça:
Wittmann, M. (2009). The inner experience of time. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences.
Buonomano, D. (2017). Your Brain is a Time Machine. Norton.
Craig, A. D. (2009). How do you feel—now? The anterior insula and human awareness.
Einstein, A. (1905). On the Electrodynamics of Moving Bodies.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/06/2025 21:57:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20760
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.