Uzayın insan psikolojisi ve fiziyolojisine etkisi nelerdir? Uzay ebedi yaşamı insanlığa sunabilirmi?

- Blog Yazısı
Uzay veya feza, Dünya'nın ötesinde ve gök cisimleri arasında var olan, sonsuz olduğu düşünülen fakat sonsuz olduğu konusunda kesin yargılara varılamayan genişliktir.
Uzay düşüncülerin aksine tamamıyla boş bir alan değildir; düşük yoğunluklu parçacıklar, ağırlıklı olarak hidrojen, helyum ve plazma, ayrıca elektromanyetik radyasyon, manyetik alanlar, nötrinolar, kozmik toz ve kozmik ışınlar içeren sert vakumsu bir alandır.
Uzayın insan psikolojik ve fizyolojik etkileri nelerdir?
Uzay Yolu’nun ünlü doktoru McCoy “uzay, karanlığa ve sessizliğe gömülü bir hastalık ve tehlikedir” diyordu. Haklı; uzay yolculuğu insanı güçsüz ve yorgun düşürür, hasta eder, hatta depresyona sokabilir.
Psikolojik etkileri
Uzaydaki insan sonsuz karanlık ve derin bir sessizlik içinde yüzmekte, dar bir kapsül içinde mahsur bulunmaktadır. Aidiyet hissettiği ve sevdiği her şeyinin, dün, bugün ve yarınının aşağıda nokta gibi görünen bir gezegende kaldığını ve oradan gittikçe uzaklaşmakta olduğunu görmekle tarifi zor duygu ve düşünceler yaşar (kopma fenomeni). Gece-gündüz-mevsim ritimleri ve zaman algısı bozulmuş, dış uyaranlar azalmıştır (sensory deprivation). Silinerek banyo yapma, tüpten beslenme, kemerlerle bağlanarak veya ped kullanarak tuvalet ihtiyacını giderme, tulumlar içinde uyuma, cinsellikten uzak kalma, özel yaşam, kişisel bölge ve mahremiyetini kaybetme, arıza-kaza vs. nedenlerle geri dönememe ve ölüm olasılığı, yatkınlığı olanlar için paniği, depresyonu, intiharı, somatoform bozuklukları, hallusinasyon ve hezeyanlarla birlikte psikozu başlatabilecek son derecede müsait bir psikoloji yaratır. Sadece basınçlı uzay giysileri içinde bulunmak bile klostrofobi ve panik oluşturmaya yeter. Yerçekimsizlik, öfori, yabancılaşma, çaresizlik, heyecan ve davranış bozuklukları; uzay tutması, dehşet hissi ortaya çıkarır.
Astronotların uzun uzay görevlerinde psikolojik direnç ve tepkilerini belirlemek amacıyla uzay analogu sayılan Antarktika’da, çöllerde, havuzlarda, denizaltılarda ve parabolik uçuşlarda testler yapılmış, birlikte uzun otomobil yolculuklarına çıkarılarak gözlenmişlerdir. Astronotluğa uygun kişilik yapısını belirlemekte kullanılan testler ise PCI, NEO-FFI’dir.
Bazı astronot ve kozmonotlar, iş yoğunluğu, aşırı bitkinlik ve fazla strese bağlı performans düşmesini “kişisel başarısızlık” olarak değerlendirip, yardım istemezler ve direnmeye çalışırlar. Diğer taraftan, uzay yolculuğu gibi çok zorlu ve yaşamsal risk taşıyan işleri başaran kişilerde salutogenezis olarak adlandırılan bir yetinin oluştuğuna dikkat çekilmiştir. Bu kavram, baş edilen streslerin, sonraki streslerle daha iyi baş etme becerisi ve psikolojik direnç kazandırdığını ifade etmektedir. Gizemli ve heyecanlı bilimsel çalışmaların aktörü, elit bir grubun üyesi olma, toplumsal övgüler alma gibi doyumlar, uzay adamlarının stresini azaltan unsurlar olmalıdır. Uzay deneyimi yaşayan bazı astronotların, ruhsal dengelerinde ve ailevi ilişkilerinde bozulmalar olduğu (E.Aldrin) da, evrenin büyüklüğü karşısında alçakgönüllüce, dünya, Tanrı ve yaşamın anlamı üzerinde filozofça düşüncelere daldıkları da görülmüştür.
Fizyolojik etkileri
Yerçekimindeki hızlı değişiklik, astronotların ayda yüzde 1 oranında kemik yoğunluklarını kaybetmesine yol açabiliyor. Bu da osteoporoz (kemik erimesi) bağlantılı kırıklara ve uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Yerçekimi olmaması ayrıca vücut sıvılarının yukarı doğru gitmesine, bu da şişkinliklere, yüksek tansiyona, görmede ve organlarda sorunlara neden olabiliyor. Beslenme ve ilaçlarla birlikte vücudun bağlanması kas ve kemik kaybıyla ilgili uzun vadeli tıbbi sorunların önlenmesinde çok önemli hale geliyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kapalı çevre mikropların daha kolay geçmesine neden oluyor. Çevre, bağışıklık sistemini yavaşlatabiliyor dolayısıyla, idrar, tükürük ve kan örnekleri uyur haldeki virüslerin yeniden aktif hale geçmesini önlemek için yakından izleniyor.
Uzayda dünyadakinden çok daha yüksek miktarlarda radyasyona maruz kalınıyor. Dünya atmoferinin koruması olmazsa, kanser riski ve sinir sistemi hasarlarına daha açık bir hale geliniyor. Uzay radyasyonu ayrıca mide bulantısı ve yorgunluğa da yol açabiliyor.
Uzaydaki bir orbitte bir yıl yaşayan insanın DNA’larında bazı mutasyonlar oluyordu. Yani Evrim Teorisi’ni doğrulayacak bazı gelişmeler yaşanıyordu. Uzayda 340 gün kalıp yeryüzüne dönen Scott Kelly’nin telomer testi yapıldığında şu gerçek ortaya çıktı.
O 340 gün boyunca yeryüzünde kalan ikiz kardeşinin telomerleri kısaldığı halde, uzaya giden kardeşinki tam aksine uzamıştı.
Yani adam resmen gençleşmişti...
Peki ne kadar gençleşmişti?
Araştırmacılara göre yeryüzündeki kardeş 1 yıl yaşlanırken, uzaydaki kardeşi aynı süre içinde sadece 6 ay yaşlanmıştı.
Peki bu nasıl mümkün oldu uzay ebedi yaşamı insanlığa sunabilir mi?
SONUÇ:
Uzay insanı psikolojik ve fiziyolojik olarak etkilemesinin yanında genlerinde mutasyona sebep olmaktadır.Genlerde meydana gelen mutasyon sonucu telomerlerinin boyunun uzaması insanlığa ebedi yaşamı vadettiği düşünülmüş fakat Scott Kelly’nin uzayan telomeri, yeryüzüne dönüşünden 48 saat sonra tekrar kısalmış ve kardeşininkinin normal haline gelmiştir.
Bu da dünyada ebedi yaşam düşüncesini çürütmüştür.Sonsuza kadar uzay da kalınırsa belki…
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/05/2025 08:34:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12208
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.