Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Türkçe Alanında Yazılmış Önemli Sözlükler -Sayfa 1-

Kısa Açıklamaları, İçeriği veya Önemleri

49 dakika
203
Türkçe Alanında Yazılmış Önemli Sözlükler -Sayfa 1- Zero Kitap
  • Blog Yazısı
A. V. Paşa - V. Radloff - Ş. Sâmi
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Sözlük yazarlarına ve sözlüklere inanılmaz bir saygım vardır. Birçoğu, yoğun emekler ve adanmış yıllar neticesinde ortaya çıkar. Ve insanlar bu sözlükler sayesinde dil dağarcığını geliştirir. Sözlükler, dilin güvencesidir, tapusudur. Bizim onları koruma altına almamız, ülkenin ve dilde birliğin devamlılığını sağlayacaktır. Kendi dilini ilgilendiren sözlükleri bilen milletler, dağılamazlar, başka milletlerin buyruğuna girmez ve bağımsız olurlar. Benim bu görüşe inancım tamdır ve bu blogu yazmamın motivasyonudur.

Türkçe alanında yazılmış birçok sözlüğü taramaya çalıştım ve bulabildiklerimi sizinle paylaşmak istedim. Sözlüğün adı, yazarı, yazılma yılı, kısa açıklaması, neden önemli... Sözlükleri kısa kısa tanıtmak, ihtiyacınız doğrultusunda sizi doğru sözlüğe yönlendirebilmek, bakış açısı kazandırmak, genel kültürümüzü artırabilmek hedeflerimden olacaktır. Bu hazırlamanın leksikoloji meraklılarına faydalı olmasını umuyorum. [Sözlük adı, yazar, yıl(lar)] olarak başlıkları atıyorum ve açıklamayı altına yazıyorum. Ek bilgiler için 2. Sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Dîvânu Lugâti't-Türk, Kâşgarlı Mahmud, 1072-1074

Tüm Reklamları Kapat

Türkçenin bilinen en eski sözlüğüdür, Araplara Türkçe öğretmek amacıyla, Orta Türkçe Dönemi'nde Türkçe-Arapça olarak yazılmıştır. Halk arasında kullanılan Türkçe kelimeler derlenmiş; daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerden örnekler verilmiş ve bunların Arapça tercümeleri de yapılmıştır. Döneminin Türkçe dil bilgisi hakkında bilgi verdiği için aynı zamanda bir gramer kitabı özelliğindedir. Ayrıca yazıldığı devirdeki kişi, boy ve yer adları kaynağı; Türk tarihi, mitolojisi, coğrafyası, halk edebiyatı, tıp bilgileri ve tedavi usullerine dair bilgi veren ansiklopedik bir eserdir.[1]

Eserde yer alan harita, ilk Türk dünyası haritası olması bakımından büyük değer taşır (Kâşgarlı Mahmud, merkezi Balasagun alarak çizmiştir.)[2]

Kaşgarlı Mahmud sözlüğe şu sözlerle başlar:

"Esirgeyen, koruyan Allah'ın adıyla Tanrı'nın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları, Türklerin eline verildi. Türkler, Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır. Onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.[3]"

Tüm Reklamları Kapat

2024 yılı UNESCO tarafından "Dîvânu Lugâti't-Türk" yılı ilan edildi.

Mukaddimetü’l Edeb, Zemahşerî, 12. yüzyıl

Ön sözünde şu sözler yer alır: "Harezm Şahı Atsız bana mübarek emriyle -daha da yücelsin- kendisinin zengin saray kütüphanesi için dil öğrenimiyle ilgili bir nüsha yazmamı emretti. Ben de onun bu emrine uyarak bu kitabı ona ithaf ettim. Ben bu kitabın bütün kalplerde büyük hevesle kabul görmesini ve tüm memleketlerde ve taraflarda yayılarak Atsız'ın yüce adının her zaman her yerde ve tüm dillerde zikredilmesini maksat edindim."[4]

Bazı araştırmacılara göre Atsız bu sözlüğü Arapça öğrenmek amaçlı yazdırmıştır. Hem sözlük hem de gramer özelliği taşır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Arapça, Farsça ve Orta Türkçe söz varlığı bakımından oldukça zengindir. Mâverâünnehir ve çevresindeki Türk lehçelerinin bazı eski kelimelerini de içermektedir.[5]

Kitâbü'l-İdrâk li-Lisâni'l-Etrâk, Abū Ḥayyān Muḥammad ibn Yūsuf, 18 Aralık 1312

Kısaca el-İdrâk olarak da anılan Kitâbu’l-İdrâk li-lisâni’l-Etrâk, mukaddime, 2200 kelimelik bir sözlük, sarf ve nahivden oluşan gramer bölümü olmak üzere üç bölümden meydana gelmiştir.[6]

Memlûk sahasında Türk dilinin önem kazandığı bir devirde ünlü Arap filolog Ebū Ḥayyān tarafından Mısır-Suriye sahasında konuşulan Türk dilini incelemek amacıyla yazılmış sözlük ve gramer kitabı olan el-İdrâk, Türk dilinin en eski sözlük ve gramer kitaplarından biridir. Eser, Mısır-Kahire'de 20 Ramadan 712 (18 Aralık 1312) yılında Perşembe günü tamamlanmıştır.[7]

Eserin dili, içerisinde Türkmence (Oğuzca) özellikler bulunmakla birlikte, devlet idaresine hâkim unsur olan Kıpçakların konuştuğu Memlûk-Kıpçak Türkçesidir.[8]

Mısır ve Suriye bölgesinde iskân eden diğer azınlık Türk boylarının ve farklı coğrafyalarda konuşulan Türk lehçelerinin (Türkistan dili, Harizm dili, Tatar, Bulgar, Toksuba dilleri vb.) dil özelliklerine de değinmiştir.[8]

Tüm Reklamları Kapat

Kitabu Bulgatu’l-Muştak Fi Lugati’t-Turk ve’l Kıf-çak, Cemâlü’d-Dîn et-Türkî, 1451-1452

1451-1452 yıllarında veya bundan daha önce yazıldığı tahmin edilmektedir. Arapça-Türkçe bir sözlüktür (Memlük Kıpçak Türkçesi).

Eserin ilk sayfasına süslü bir şekilde eser ve müellifinin adı kaydedilmiştir. Burada müellif, eserinin adını Tercümān el-Lugat et-Türkiyye (Türk dilinin tercümesi) şeklinde yazmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

İsim ve fiil olarak iki ana bölüme ayrılmış olan eserde metin, zikzaklı ve alt alta iki satır hâlinde beş ve dörtlü kare şekiller oluşturacak biçimde baklava dilimlerine benzer şekilde üçer sütuna bölünmüştür. Her sayfadaki karelerin toplamı yirmi üçtür. Bir kenar Arapça, bir kenar Türkçe, tekrar bir kenar Arapça, bir kenar Türkçe yazılarak baklavanın dört kenarı tamamlanmıştır. Önceki baklava biçiminin kenarı, aynı zamanda yanındaki baklava biçiminin kenarıdır. Bu düzen içinde her sayfada 23 baklava biçimi yan yana ve alt alta sıralanmış; böylece kitaba estetik bir şekil verilmiştir.[9]

Memluk-Kıpçak sözlük ve gramer kitapları arasında önemli bir yere sahiptir. Çevirisi: Türk ve Kıpçak Dilini Merak Edenin Kaynak Kitabı

714 isim ve ~340 fiil içermektedir.[10]

Paris Bibliotéque Nationale Türkçe yazmalar bölümünde günümüze kadar bilinen tek nüshası bulunmaktaydı, sonrasında eserin Kastamonu Nüshası keşfedilmiştir.[11]

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Red Velvet Espresso Blend Kahve 1000 gr.

The Coffee Belt Red Velvet Espresso Blend Kahve 1000 gr.

Red Velvet filtre kahveyi Güney Amerika’nın aromatik Arabica çekirdekleri ve bir miktar tatlı Indian AA Cherry Robusta ile harmanladık. İsminin anlamı “Kırmızı Kadife” gibi yumuşak ve pürüzsüz bir kahve ortaya çıkarttık.

Red Velvet Güney Amerika kahvelerinin Kakao, Ceviz gibi tipik aromalarını barındıran, günün her saatinde keyifle tüketebileceğiniz, fiyat ve performans olarak sizi şaşırtacak bir kahve. The Coffee Belt Kalitesi ile şimdi sizlerle.

The Coffee Belt Nedir?

Kahve, kuzeyde yengeç, güneyde oğlak dönencesi boyunca uzanan ve Ekvator’a paralel bir kuşak oluşturan bölgede yetişir. Buna kahve kuşağı (Coffee Belt) denir. Onlarca farklı ülkenin sıralanarak oluşturduğu bu kuşakta, en seçkin kahveleri sizin için seçip titizlikle kavuruyoruz. The Coffee Belt yüksek kaliteli %100 orijin kahve çeşitleri ve blend (harman) kahveleri ile her zaman seçkin, her zaman taze.

Neden The Coffee Belt?

The Coffee Belt kahve çeşitlerimizde %100 o bölge ve ülkeye ait yüksek kaliteli kahve çekirdeklerini seçtik. Daha temiz ve lezzetli bir kahve deneyimi için çiğ çekirdek kahvelerde belli oranda bulunan kusurlu (defekt) kahve çekirdeklerini ayıkladık.

Taze Kavrulmuş Kahve

Her ülke ve bölgenin kahve çekirdekleri farklı karakteristik özelliklere sahiptir. Kahvenin içerisinde yer alan aromaları daha iyi ortaya çıkartmak için çekirdeğin karakteristik özelliğine, ülkenin ve bölgenin yapısına göre en iyi kıvamda taze taze kavurduk.

The Coffee Belt markalı kahvelerimizi “The Coffee Belt Roasting”de haftalık olarak kavurup sipariş anında taze taze paketliyoruz!

İçtiğin her yudum kahve nefis keşiflere dönüşsün diye.UYARI: Bu ürün, müşterilerimizin tercihine göre özel olarak öğütülerek (veya hiç öğütülmeden) temin edilmektedir; yani müşteri talebine özel olarak hazırlanmaktadır. Bu nedenle lütfen sipariş notlarına talep ettiğiniz öğütme türünü ekleyiniz:

  1. Çekirdek (Öğütme İstemiyorum)
  2. Filtre Kahve Makinesi,
  3. Espresso (Öğütülmüş),
  4. French Press,
  5. Moka Pot,
  6. Hario V60,
  7. Aeropress,
  8. Metal Filtre,
  9. Chemex – Pour Over.

Tercih belirtilmemesi halinde öğütülmemiş çekirdekler gönderilecektir ve tarafınızdan öğütülmesi veya değirmen olan bir yerde öğüttürülmesi gerekecektir.

Devamını Göster
₺1,100.00
Red Velvet Espresso Blend Kahve 1000 gr.

Codex Cumanicus, Kolektif ve Anonim, 14. yüzyıl

Kıpçak ve Kuman Türklerini Hıristiyanlaştırmak için misyonerler tarafından hazırlanmış Farsça-Türkçe (Kıpçakça) ansiklopedik bir sözlüktür.[12] ("Hıristiyanlaştırma" ortaya atılmış bir tezdir.)

Codex Cumanicus başlıca iki bölümden oluşmaktadır. İlk sayfasında 11 Temmuz 1303 tarihi yer alan birinci bölümde Latince, Farsça ve Kumanca (Kıpçak Türkçesi) sözlük ve Kumanca gramer kuralları, sosyal ve ekonomik hayata dair çeşitli kelimeler yer almaktadır.

İkinci bölümde Hıristiyanlığa dair Kumanca (Kıpçak Türkçesi) metinler ve 47 tane Kumanca bilmece yer almaktadır. Bu bölümün başında Kumanca-Latince ve Kumanca-Almanca sözlük bulunmaktadır.[13]

Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fil-Lûgati’t-Türkiyye, Anonim, 15. yüzyıl

Memluk-Kıpçak sahasında 15. yüzyılda yazılmış; ayrıntılı gramer bilgisi ve zengin sözlük malzemesiyle önemli eserlerden birisidir.[14]

'Türk diline güzel kokulu hediye' diye çevrilebilir. ...Başka hiçbir kaynakta yer almayan Türkçe kelimeler barındırması ve çeşitli dil bilgisi kurallarını aktarması dolayısıyla tarihî dil araştırmalarına önemli bir kaynak teşkil edebilecek niteliktedir.[15]

Bilinen tek nüshası, İstanbul’da Bayezid Umumi Kütüphanesi'ndedir. Arapça sözcükler siyah, Türkçe sözcükler ise kırmızı mürekkep ile yazılmıştır.[16]

Eserde yaklaşık 3500 Türkçe kelime yer almaktadır. Gramer bölümü çok kısa olup klasik Arap dil bilgisi ayırımına göre Kıpçak Türkçesi’nin isim ve fiille ilgili belli başlı konuları işlenmiştir.[17]

Eserin bazı yerlerinde Kıpçak ve Türkmen Türkçeleri yanında Tatar Türkçesine de yer verilmiştir. Memlûk Türkçesi sözlükleri içinde Kıpçak konuşma diline ait özellikler en çok bu eserde mevcuttur.[18]

Tüm Reklamları Kapat

Ed-Dürretü’l-Mudiyye Fi’l-Lügati’t Türkiyye, Anonim, ?

“Türk dilinde parlak inci” anlamına geliyor.[19]

Memlukler döneminde (1250-1517) Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmış bir sözlüktür.[20]

Eser 24 bölüme ayrılmıştır. İlk 23 bölüm konulara göre yapılmış sözlük, son bölüm ise kısa cümlelerin bulunduğu konuşma kılavuzudur.

Tüm Reklamları Kapat

Eserin sonunda bulunan, 220 cümleden ibaret olan ve konuşma kılavuzu denilebilecek kısım eserin orijinal bir tarafıdır. Sözlük ve konuşma kılavuzu özellikleri gösterir.[21]

El-Kavâninü’l-Külliyye li Zabti’l-Lügati’t-Türkiyye, Anonim, 15. yüzyıl(?)

El-Kavânînü’l-Külliyye li-Zabti’l-Lûġati’t-Türkiyye’nin Memlûk Kıpçak Türkçesi sahasında Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla Arap filolojisi metoduyla 15. yüzyılda Kahire'de yazıldığı düşünülmektedir.

Nesih hattıyla yazılan ve 84 yapraktan meydana gelen eserin her sayfasında 13 satır bulunmaktadır. Türkçe örnekler kırmızı mürekkeple, Arapça açıklamalar siyah mürekkeple yazılmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Eserin müellifi belli değildir ve kendisi Türk olmadığını, yalnız Türklerle çok düşüp kalktığını ve ısrar üzerine bu eseri telif ettiğini söylemiştir.[22]

(Not: Sözlük değil gramer kitabıdır. Memluk-Kıpçak alanında yazılmış sözlükleri paylaşmışken bunu da eklemem gerek diye düşündüm.)

Lehçetü’t-Türk, Celâlüddin Han (?), 1414 (?)

Eserin son kıt’asında, Şâhruh Sultan zamanında hicrî 817 yılının Receb ayında (M.1414) yazıldığı kayıtlıdır. Eserin ilk bölümünde şeyhlerden veya hocalardan olan Celâlüddin Han isimli birisinin bu eseri nazmettiği yazmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Eser, “Farsça-Çağatay Türkçesi” manzum bir sözlüktür. Farsça bilenlere Türkçe öğretmek amacı ile yazılmıştır. Ancak iki dilli bir eser olduğu için Türkçe bilenler de Farsça öğrenebilir. Metinde geçen bazı ifadeler eserin özellikle Farsça bilenlere Türkçe öğretmek amacı ile yazıldığını göstermektedir.

Çok hacimli olmayan bu sözlük, Çağatay Türkçesini yeni öğreneceklere günlük hayatta lazım olacak temel bilgileri vermek amacıyla ve oldukça sâde bir yöntemle hazırlanmıştır.[23]

Hilyetü’I-İnsân ve Heybetü’I-Lisân, İbn Mühennâ, ~14. yüzyıl

"İnsanın Güzel Sıfatları ve Dilin Büyüklüğü" anlamına gelmektedir. 13. yüzyılın sonunda 14. yüzyılın başlarında yazıldığı düşünülüyor.

Tüm Reklamları Kapat

Farsça, Türkçe ve Moğolca sözcükleri içeren üç bölümden oluşan eserde ayrıca Karahanlı, Azerbaycan ve Türkmen Türkçesine ilişkin özellikler de yer alır. Eserde Azerbaycan Türkçesinden ‘bizim Türkçe’ olarak söz edilir ve 100’den çok Azerice sanat ve tarım terimi verilir. Dil bilgisi bölümü ve günlük yaşamla ilgili sözcüklerin yer aldığı bölümler de vardır.

Sözlükte tümevarım yöntemi kullanılmıştır. Sözlük, günlük yaşamla ilgili sözcükleri içermesi açısından pratik amaçlı Türkçe öğretimini amaçlamakla birlikte birçok sanat terimin içermesiyle de edebî Türkçe öğretimine yöneliktir. Dil öğretim yöntemi olarak dil bilgisi çeviri yöntemi ağırlıklı olarak göze çarpmaktadır.[24]

Türk dili tarihi bakımından, kendi dönemini en iyi toparlayan ve ortak Orta Asya Türkçesinin İran sahasındaki şivelerini belirten, Türk kültürüne ışık saçan tek eserdir.[25]

Muhâkemetü'l-Lugateyn, Ali Şîr Nevaî, Aralık 1499

Tüm Reklamları Kapat

Etimolojik sözlük özelliği gösterse de çoğunlukla gramer kitabıdır.[26] Ali Şîr Nevaî, Türkçeyi dönemin hâkim kültür ve edebiyat dili Farsça ile karşılaştırıp edebî sanatlar, kelime hazinesi, gramer ve fonetik bakımından Farsçadan üstün olduğunu örneklerle ortaya koymuştur. Kelime zenginliği, yapım ekleriyle yeni sözcükler üretilebileceği vb. özellikleriyle Türkçe, Farsçadan ayrılmaktadır.[27]

Abuşka Lügati veya Lügat-i Çağatayi, Anonim, 16. yüzyıl(?)

Çağatay Türkçesi ile yazılmış eserleri anlamak için Hindistan ve İran’da Çağatay Türkçesi’nden Farsça’ya, Anadolu’da ise Çağatay Türkçesi’nden Osmanlı Türkçesi’ne bazı sözlükler kaleme alınmıştır. Bunlardan biri olan ve yaklaşık 2250 madde başı kelime ihtiva eden Abuşka Lugatı’nın hangi tarihte ve kimin tarafından tertip edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ali Şîr Nevâî’nin eserlerinde geçen kelimeleri barındırır.[28]

Birçok adla anılmakta ve birçok yazılı nüshası bulunmaktadır. Bazı ediplerin eserlerinden örnekler de vermektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Mensur mukaddimede Çağatay Türkçesi’nin (Doğu Türkçesi) özellikleri anlatılmaktadır. Sözlüğün bazı maddelerinde de Doğu Türkçesi’nin gramer özelliklerinin açıklandığı görülür. Kendisinden sonraki bütün Çağatay sözlüklerine kaynaklık etmiştir.[28]

Eserde bulunan bazı kelimeler, başka eserlerde rastlanamayacak ve ilk defa burada geçen kelimelerdir.

(Yorum: Başlıca Çağatay Lügatleri için M. Güzeldir'in doktora tezinin sf. 6-9 incelenebilir.)

Vankulu Lugatı, Vankulu Mehmed Efendi, 31 Ocak 1729

Tüm Reklamları Kapat

Tercüme-i Sıhâh-ı Cevherî, Cevherî’nin, Tâcü’l-luġa ve ṣıḥâḥu’l-ʿArabiyye (kısacası Sıhâh) adıyla da bilinen Arapça sözlüğünün Türkçe tercümesidir.[29] Osmanlı Dönemi'nde Türkçe kitapların basımı ilk bu eser ile başlamıştır. Çevirmesi yaklaşık 2 yıl sürmüştür. Bugün halen daha edebiyat, dil anlamında eski dönemlere ait eserlerin incelenmesinde kullanılan başvuru niteliğindeki önemli bir kaynak olarak değer taşır.[30]

Tuhfe-i Vehbî, Sünbülzâde Vehbî, 1783

Öğrencileri olan, Sadrazam Halil Hamîd Paşa’nın iki oğlu için kaleme alınmış, değişik vezinlerde elli sekiz kıtadan oluşan Farsça-Türkçe bir sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelime ve ifadelere yer vermesi dolayısıyla çok tutulmuş, medreselerde ve rüşdiyelerde ders kitabı olarak okutulmuştur.[31]

Şiir formunda olup ezberlenmesinin kolay olması dolayısıyla yaygın bir teveccüh görmüştür. ... kültür ve düşünce dünyamıza nüfuz edilebilmesi için bir temel taşı olan Farsçaya ait geniş bir kelime hazinesi, “asrının reîsü’ş-şuarâsı” (şairlerin reisi) olarak nitelenmiş bir Osmanlı şairinin kaleminden sunulmaktadır.[32]

Tüm Reklamları Kapat

Senglah Sözlüğü, Mirza Mehdi Han Esterâbâdî, 18. yüzyıl (~1740)

Çağatayca-Farsça çok zengin bir lügattir. Çağatay dili tarihi için çok kıymetli bir eserdir. Tali Herevî, Mirza Abdul Celil Nasırî, Ferarî ve Nasr Ali gibi yeterince araştırılamayan ve haklarında bilgi sahibi olunmayan kişilerin Çağatayca lügatlerinden yararlanarak hazırlanmıştır.

Eser hem Çağatay, hem de Turan ve Maveraünnehir Özbekleri ile Run ve Arran Türkleri Türkçeleri için önemli bir kaynak sayılır. Fuzulî'nin dilinden de örnekler alınarak Azerbaycan Türkçesi de ihmal edilmemiştir.[33]

Lehçe-i Osmânî, Ahmed Vefik Paşa, 1873-1876

Tüm Reklamları Kapat

Bu sözlüğün iki baskısı bulunuyor; ilk baskıda Türkçe, Arapça ve Farsça kelimeleri birlikte ele alan A. V. Paşa, ikinci baskısının ilk cildine Türkçe kelimelerle Türkçeleşmiş kabul ettiği Arapça ve Farsça kelimeleri, ayrıca Batı dillerinden gelip günlük dile yerleşen kelimeleri almış, sadece yazı dilinde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelere de II. ciltte yer vermiştir.

...Osmanlı Türkçesi’nin, batıya uzanan Türkmen lehçesinin Anadolu’da oluşturduğu bir şekli olduğu ifade edilmiştir. Unutulmuş veya kullanılmaz olmuş kök kelimeler de yer almaktadır. Birçok batılı Türkoloğa kaynak kitap olmuştur. Türk tarihi, etnolojisi, lehçeleri ve coğrafyasına dair maddeler de içermektedir.[34]

ilk milli sözlük” kimliğiyle geçerliliğini hâlen koruyan temel bir kaynak olarak görülür. Türkçeden Türkçeye telif edilen ilk lügat kabul edilmektedir.[35]

Lugat-i Naci, Muallim Naci, 1891-1899

Tüm Reklamları Kapat

Sözlük, dönemin ilklerinden biri olması, bu yönüyle önemli bir boşluğu doldurmuş olması hasebiyle haklı bir şöhret kazanmış ve peş peşe baskıları yapılmıştır.[36] 960 sayfadan ve 18917 kelimeden oluşmaktadır.[37]

Lügatta yaklaşık 18.000 madde başı mevcuttur. Bunların 14.000 kadarı Arapça, 3000 kadarı Farsça, geri kalanı da Batı kaynaklı kelimelerdir. Eserde madde başlarının edebî dilde kullanılan kelimelerden seçilmesine özen gösterildiği belirtilmektedir. Muallim Nâci’nin eserde bazı kelimelerin asıl (fasih) şekillerini değil Türkçe’deki telaffuzlarını esas alması bir yenilik sayılmıştır. Müellif lügatın bu özelliğini bizzat kendisi de belirtmiş ve hangi kelimenin nasıl kullanılması gerektiği hususunda girişte bilgi vermiştir. Kelimelerin asıl dillerindeki anlamları değil Türkçede kazandıkları mânalar gösterilmiştir.

1306 (Miladi 1891) yılında Çocuklar İçin Lugat Kitabı adıyla ve fasiküller halinde yayımlanmaya başlanan sözlüğün ancak “fetvâ” kelimesine kadar olan yarısı basılabilmiş, Nisan 1893’te Muallim Nâci’nin ölümü üzerine geri kalan kısmı notlarına ve müsveddelerine dayanılarak 1894’te arkadaşı Müstecâbîzâde İsmet tarafından tamamlanmıştır.[38]

Kamûs-ı Türkî, Şemseddin Sâmi, 1899 - 3 Aralık 1901

Tüm Reklamları Kapat

1574 sayfa olup, toplam 29038 ana kelimeden oluşmaktadır. Şemseddin Sami, Kamus-ı Türkî’yi meydana getirerek Türk dilinin sadeleşmesi ve yazı dili ile konuşma dilinin birbirine yaklaşmasını sağlamanın yanı sıra, Batı Türkçesi için “Osmanlıca” adlandırmasını yanlışlığına değinerek Türkçenin, Osmanlı Devletinin kuruluşundan da önce var olduğunu ve Lisan-ı Türkî deyiminin daha doğru olacağını savunmuştur.[37]

...Yaklaşık üçte biri Türkçe, geri kalan kısmı Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca, İtalyanca ve diğer yabancı dillerden giren kelimelerden ibaret olup bu aynı zamanda XIX. yüzyılın sonlarındaki Türkçe’nin söz varlığını göstermektedir.[39] ...Arapça ve Farsça kelimeleri, dildeki yerine ve kullanım alanlarına göre Türkçeleşmiş kelimeler olarak kabul etmiştir.[37] ...Yerli veya yabancı kaynaklardan derlediği Türkiye Türkçesine ait kelimeleri 20 senelik tecrübesi ile bir araya toplayarak muntazam bir terkip meydana getirmiştir.[40]

"Sözlüğü ve dilbilgisi sağlam olmayan dilin hiçbir zaman edebî dilden sayılmak gibi bir iddiaya yetkisi olamaz; çünkü bu iki kitap edebiyatın temelidir. Edebiyatın yapısı ancak bunlar üzerine kurulabilir. Dilin gerilemesine karşı bir set görevini üstlenecek olan ancak bu iki kitaptır. Yetkin bir sözlüğü olmayan dil, doğal zenginliği demek olan kelimelerini günden güne kaybederek kendi varlığı ile bir şey anlatamayacak derecede dar kalır; ve düzgün bir dilbilgisi kitabı olmayan dil, doğru kullanmayı sağlayamayıp gittikçe daha yanlış söylenir ve büsbütün yanlışlarla dolu bir dil hâlini alır." (Kamûs-ı Türkî'nin Ön Sözünden)[41]

Türk Lehçeleri Sözlüğü Denemesi, F. Wilhelm Radloff, 1859-1864

Tüm Reklamları Kapat

Türk Ağızları İçin Sözlük Denemesi diye de geçer.

Opıt Slovarya Tyurkskih Nareçiy (ОПЫТ СЛОВАРЯ ТЮРКСКИХ НАРЕЧИЙ); Versuch eines Wörterbuches der Türk-Dialecte; Türk Lehçeleri Sözlüğü Denemesi.

W. Radloff Türkoloji alanında yaptığı hizmetler dolayısıyla ve bu alanda öncü olması sebebiyle “Türkolojinin babası” olarak adlandırılır.

Bu sözlük dört cilt ve toplam sekiz bölümden oluşur. Radloff, eserine Ön Söz bölümüyle başlamıştır. Bu bölümde 1859 yılında Altay'daki Türk lehçelerini incelemeye başladığını, sadece halk edebiyatı ürünleriyle yetinmeyip sözlük malzemesi de topladığını ifade etmiştir.[42]

Tüm Reklamları Kapat

İçeriğinde Arapça dizinler, Karaim (Karay) Türkçesine ait ve Karay sözlüklerinde yer almayan birçok sözcük, Trakay ve Haliç ağızları yer almaktadır.[42]

Eski Türkçe (Orhon yazıtları ve Uygurca), Orta Türkçe (Kutadgu Bilig) metinleri, Codex Cumanicus, Osmanlıca ve Çağatayca gibi yazı dillerinin sözlüklerini de tarayıp bu eserini oluşturmuştur. Türk lehçeleri alanında büyük bir ihtiyacı karşılayan ve bugüne kadar değerini koruyan eserde Türkçe kelimeler ve bu kelimelerin kullanılışına dair verilen örnekler Almanca ve Rusça tercümeleriyle birlikte kaydedilmiştir.[43]

1864'te sözlüğü tamamlamış ve ilk cildi 1893'te basılmıştır.

Lehcetü’l-lügat, Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi, 1723-1732

Tüm Reklamları Kapat

18. yüzyılda yazılmış 1801 yılında basılmıştır. Esad Efendi'nin “Türkçeleşmiş ve halk arasında kullanılan her kelime Türkçedir” düşüncesiyle hazırladığı eserinde 3.661 madde başına yer verilmiştir ve 851 büyük boy sayfadan oluşmaktadır.[44], [45]

1723-1732 yıllarında yapılmış bir sözlük çalışmasıdır. I. Mahmud’a sunulan bu eser Türkçeden Arapça ve Farsçaya bir eserdir. M. E. Efendi, önemli sözlükler, atasözlerini ihtiva eden eserler, Farsça sözlükler, tercüme sözlükler, tıp kitapları vb. kaynaklardan yararlanmış. Esad Efendi bu sözlükte kendinden önce yazılan sözlüklerden farklı bir yöntem izlemiş, Türkçe kelimeleri madde başı yapmış, bu kelimeleri de halkın telaffuz (ağız) özelliklerine göre kaydetmiştir.[44]

Müntahabât-ı Lügât-i Osmâniyye, James W. Redhouse, 18??-1842

1842'de tamamlanmış sözlük.[46]

Tüm Reklamları Kapat

1852-53 yılında Müntahabât-ı Lügât-ı Osmâniyye adıyla yayımlanmıştır. (Redhouse bu sözlüğün adını Müntahabât-ı Türkiyye olarak hazırlamış.)[47]

25.658 kelimenin yer aldığı bir sözlüktür. Sade ve anlaşılır bir dille yazılan sözlüğün 18.197 madde başını Arapça, 6761 madde başını Farsça kökenli kelimeler oluşturmaktadır. Sözlük, Osmanlı Türkçesinde kullanılan yabancı kökenli kelimelerin sadece Arapça ve Farsça olanlarının büyük çoğunluğu oluşturması bakımından sözlükçülük tarihimiz açısından önemli bir yere sahiptir.[48]

Burhân-ı Katı (Tercümesi) , Mütercim Âsım Efendi (Seyyid Ahmed Âsım Efendi), 1799

Asıl adı Tıbyân-ı Nâfi' der Terceme-i Burhân-ı Kâtı' olan eser, Muhammed Hüseyin b. Halef-i Tebrizî tarafından 1652’de yazılan Farsça sözlüğün (Burhân-ı Katı) tercümesidir.[49] Güney Hindistan’da kurulan Kutubşâhîler Devleti sultanlarından Abdullah adına yazılmıştır.[50]

Tüm Reklamları Kapat

Halef-i Tebrîzî, İran Edebiyatının geliştiği dönemde halihazırda bulunan, sözcük ve nitelik bakımından yetersiz sözlüklere kıyasla daha kapsamlı bir sözlük oluşturmuştur.

... lügat, sadece tercümeden ibaret değil, hem eksiklikleri giderilerek daha kullanışlı bir hâle getirilmiş hem de Türkçenin bir sözlüğü olarak kabul edilecek kadar yapı ve kelime ile zenginleştirilmiştir. Bununla birlikte otuzdan fazla sözlükten yaralanarak eseri farklı bir tertibe de sokmuştur.[49]

Tercümenin ne zaman yazıldığı belli değil ama 1799'da ilk basımı yapılmış.

Tuhfe-i Âsım, Mütercim Âsım Efendi (Seyyid Ahmed Âsım Efendi), 1798

Tüm Reklamları Kapat

Arapça-Türkçe manzum sözlük. Arapçayı öğrenmek isteyenlere yardım etmek amacıyla kaleme alınan Tuhfe-i Âsım, 94’ü mukaddime, 1156 tanesi ise sözlük kısmında olmak üzere toplam 1250 beyitten müteşekkildir. 3400 civarında Arapça kelimenin Türkçe karşılığı bulunmaktadır. Daha çok isimler, sıfatlar, fiiller ve bunların çekimli hâllerine yer verilmiştir. Âsım Efendi; zıt, aynı kökten türemiş, anlam ilişkisi bulunduran sözcükleri şiirlerinde yer vererek rahatça öğrenmeyi amaçlamıştır.[51] 1798 yılında kaleme almıştır.[52]

Kâmûsu'l-Muhît (Tercümesi), Mütercim Âsım Efendi (Seyyid Ahmed Âsım Efendi), 1814

Firûzâbâdî’nin, Cevherî’nin es-Sıhah olarak bilinen Tâcü’l-luga adlı sözlüğüne ilaveler yaparak geliştirdiği meşhur el-Kâmûsü’l-Muhît adlı Arapça sözlüğün tercümesidir.[53] Tam adı el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ ve’l-ḳabesü’l-vasîṭ el-câmiʿ limâ ẕehebe min luġati’l-ʿArab şemâṭîṭ 'tir.[54]

Firûzâbâdî kapsamlı bir sözlük hazırladığını iddia etmiş ama; Tâcü’l-luga'da bulunan ~40.000 kelimeye ek ~20.000 kelime daha eklemişse de ~80.000 kelimelik Lisânü’l-ʿArab'ın gerisinde kalmış.[54]

Tüm Reklamları Kapat

Âsım Efendi bu büyük sözlüğü tercüme etmekle yetinmeyip zaman zaman ansiklopedik bilgilere de yer vererek hacmini oldukça genişletmiştir.[55] Tercümeden çok daha üstün, metne tenkit metodu ile yaklaşılan, başka kaynaklarla zenginleştirilen, eksikleri giderilen ve yerli unsurlarla süslenen bir hale ulaşmıştır. Âsım Efendi yer yer görüş ve fikirler belirtmiştir.[53]

Beş yılda tamamlanan çeviri 1814’te II. Mahmud’a takdim edilmiş.[56]

(Asırlar Boyu Tarihî Seyri İçinde) Misalli Büyük Türkçe Sözlük , İlhan Ayverdi, 1971-2005

Kubbealtı Lügatı diye de geçer.

Tüm Reklamları Kapat

... 61.000 madde, bunlardan türetilmiş 35.000 deyim ile 400 müellifin 1.000'e yakın eserinin taranmasıyla elde edilen 100.000 misalli bu temel başvuru eseri, Türkçemize bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı önemli bir hizmet olması bakımından dikkate değerdir. Kubbealtı Lugatı'nın ilk bilimsel danışma toplantılarına 1971 yılında ilim ve fikir adamları ile Türk dili üzerinde çalısmış akademisyenlerden olusan 12 kişilik bir heyetle başlanmıştır. Hazırlığı 1971, yazılması ise 1976 yılında başlayan Kubbealtı Lugatı, 34 sene süren ciddi ve zahmetli bir çalışmanın sonunda 2005 yılında tamamlanmıştır.[57]

13. Yüzyıl Öncesi Türkçenin Köken Bilgisi Sözlüğü, Sir Gerard Clauson, 1972

An Etymological Dictionary Of Pre Thirteenth Century Turkish.

1950’lerde Radloff’unkinin yenisi ve daha mükemmeli olmak üzere[58] ve en eski devirlerden günümüze kadar bütün Türk lehçelerini içine alan bir sözlük oluşturma düşüncesiyle yola çıkan Clauson, altı yıl kadar süren bir çalışmanın ardından, bu projesinin gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını anlamıştır. Bu sebeple daha basit bir çalışma olan Türk dilinin sadece 13. yüzyıl önceki tarihî ve etimolojik sözlüğü üzerine yoğunlaşmıştır. Eserde yaklaşık 10.000 kelime geçmektedir. Sanskritçe, Arapça ve Farsçadan doğrudan doğruya alınmış olanlar hariç, Türkçe yazılı metin ve belgelerde geçen bütün kelimeleri toplamış ve bunların etimolojik açıklamalarını yapmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Clauson, düzen olarak sözlüğünde kelimeleri a, b, c sırasıyla değil de hece sayısı ve ünsüzleri esas alarak sıraya koymuştur.

... kelimelerin orijinal olarak içinde geçtikleri metinlerden seri alıntılar yaparak, kelimelerin geçirmiş oldukları ardıl semantik evrimlerini de takip etmiştir. Sözcüklerin gerçek, varsa mecazi anlamlarını verdikten sonra günümüz Türk dillerinden hangisinde ya da hangilerinde yaşadığına değinip, sonra yazıtlardan başlayarak Kıpçak dönemi eserlerine değin örnekler vermektedir ve daha sonra da 13. yy. sonrası metinlerden, Osmanlıcadan, Çağataycadan sözcüğün yaşadığı biçimlere örnekler vermiştir. Her sözcüğün türemiş olduğu kök ya da gövde, başka bir dilden alınmışsa alındığı dili mutlaka belirtmiştir. Türkoloji çalışmalarının temel kaynak kitabı gösterilen sözlüğün baş kısmında kullanılan çalışmaların detaylı tanıtımı ve onu izleyen bir son ekler listesi de bulunmaktadır.[59] 1940’lardan beri süren çalışmalarının bir ürünüdür.

Clauson'un ölümünden iki yıl önce yayımlanmıştır (1972).

Ötüken Türkçe Sözlük, Yaşar Çağbayır, 2007

Tüm Reklamları Kapat

... Türkiye ve dünyada Türk diliyle yazılmış "Orhun Yazıtları'ndan çağdaş edebî metinlere kadar yaklaşık 1700’den fazla eserin incelenmesiyle hazırlandı. Sözlükte; Göktürk, Eski Uygur, Hakaniye, Oğuz, Eski Anadolu, Osmanlı, Çağdaş Türkiye Türkçesi ile Anadolu, Rumeli, Kıbrıs ve Kerkük Ağızları'ndan alınan kelimeler sadece bugünkü anlamlarıyla değil, kullanılmaya başlandıkları ilk dönemlerden bugüne kazandıkları bütün anlamlarıyla veriliyor. ... toplamda 316 bin kelimenin farklı okunuş ve anlamlarına kolayca ulaşılabiliyor. Kelimelerin alındığı kaynak da belirtiliyor.[41] Çağbayır, Ön Söz'de 38 yıldır bu sözlük üzerine çalıştığını söylüyor. 2007'de basılmış. 5 ciltten oluşuyor ve toplam 7095 sayfadan oluşuyor.

ÖTS’nin diğer sözlüklerden en büyük farkı tarihî ve etimolojik bilgileri sunması ve yerel kelimeleri de bir arada barındırmasıdır. ÖTS, hem akademik çalışma yapanlara hem öğretmenlere hem de öğrencilere hitap edecek bir düzeyde olup mevcut bilimsel çalışmaların verilerinden yararlanılarak ortaya konmuştur.[60]

Yeni Tarama Sözlüğü, Cem Dilçin, 1935-1977

XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıla değin Türkiye Türkçesiyle yazılmış yapıtlardan taranan ve bugün kullanımdan düşmüş ya da anlamı, yapısı değişik olarak kullanılan Türkçe sözleri tanıklarıyla birlikte veren bir çeşit tarihsel sözlüktür. 1935'ten 1977'ye değin 42 yıl süren bir çabanın ürünüdür.[61]

Tüm Reklamları Kapat

Türkoloji alanında büyük bir bölümü doldurmuş, yerli ve yabancı uzmanlarca sürekli aranan ve kullanılan bir başyapıt olmuştur. Birçok kişi bu sözlüğün basılmış diğer ciltlerinin düzenlemesinde rol almıştır.

TDK sitesinde kullanılan sözlüklerden biridir.[62]

Büyük Türkçe Sözlük, D. Mehmet Doğan, 1981

... Doğan, alternatif bir sözlük yapma iddiasıyla ortaya çıkar ve Büyük Türkçe Sözlük’ü hazırlar.[63] Günümüze kadar 26 baskıya ulaşmış. Osmanlıca Yazılışlı Doğan Büyük Türkçe Sözlük’ün söz varlığı 130 bine ulaştı. (Osmanlıca yazılışlı versiyonu 26. baskıya özeldir.) 1970’lerden itibaren neredeyse elli yıllık sürekli bir emeğin mahsulü. İlk basılıştan beri sürekli yenilendi ve geliştirildi. Deyim, terkip, atasözleri, 1135 şair, yazar, düşünce ve bilim insanından seçilmiş on binlerce örnek bulunuyor.[63], [64]

Tüm Reklamları Kapat

Edebiyat tarihimize mâl olmuş şair ve yazarlardan seçilen mısralar, beyitler, cümleler, türkü veya şarkı gibi anonim metinlerden alınan örneklerle benzersiz bir güldeste ortaya çıktı.[64]

İlk basımı 1981'de gerçekleşmiş.

(Büyük) Türk Lügati, Hüseyin Kâzım Kadri, 1898-1926

Hüseyin Kâzım‘ın bireysel çabalarıyla hazırladığı Büyük Türk Lügati‘nin I. ve II. ciltleri Osmanlı Türkçesi alfabesi ile III. ve IV. ciltleri ise Lâtin harfleri ile yayımlanmıştır. Lügat, Türkçe, Arapça ve Farsça kelimelerle Türk dilinin Uygur, Çağatay, Azerî, Kazan, Yakut, Koybal, Çuvaş, Altay, Kırgız lehçelerine ait kelimeleri tanıklarıyla ve örnekleriyle veren kıymetli bir eserdir.

Tüm Reklamları Kapat

Yazar, bu eseri ortaya koyabilmek için otuz seneden fazla çalışmıştır.[65]

Müellif, eserine yazdığı uzunca önsözde amacının çeşitli Türk lehçelerindeki dil bilgisi özellikleriyle Batı Türkçesi’nin söz dizimi kurallarını ortaya koymak, Türk dillerinin bir asıldan türediğini göstermek ve bu yolla dil birliğine gitme imkânını sağlamak olduğunu söyler.[66]

Bu eseri, 1895‟te Tevfik Fikret, Beyrut valisi Nurettin Bey ve Şevki Bey'le birlikte hazırlamaya karar vermiş olmasına rağmen, bu karar yerine getirilememiş; arkadaşlarının vazgeçmesi üzerine Hüseyin Kâzım, kızılelmasına doğru tek başına yola çıkmıştır. Hüseyin Kâzım, dîbâcesinin baş kısmında bu eseri yazma sebebini ve kapsamını şöyle ifade etmektedir:

“Türk Lûgati, Garb lehçesinden başka Uygur, Çağatay, Âzerî ve Kazan dillerinin ve Uygurcadan ayrılan ve bu nokta-i nazardan bütün Türk dilleriyle uzak yakın bir münâsebet arzeden Koybal, Yakut, Çuvaş, Kırgız gibi lehçelerin iştikākî (türetmeli), mukāyesevî ve edebî bir lugātnâmesidir. Otuz beş senelik mütemâdî (aralıksız) bir sa'yin (çabanın) hâsılası olan bu kitabı Türk dillerinin bir asıldan türediğini göstermek ve âtiyen (gelecekte) bir vahdet-i lisâniyyeye (Tek veya bütünleşmiş dil) doğru gidebilmek imkânını hazırlamak için yazdım..[67]

Tüm Reklamları Kapat

Hüseyin Kâzım Kadri, 1898‘de başladığı sözlüğünü 1926‘da tamamlamıştır.[65]

Sözlük etimolojik ve mukayeseli şekilde hazırlandığı için diğer sözlüklerden ayrılır. Madde başları kelimelerin kök biçimlerinden oluşmakta, türemiş kelimeler bunun altında verilmektedir. Sözlük maddelerinde kelimelerin çeşitli Türk lehçelerindeki biçimleri ayrı ayrı kaydedilmekte, bu maddelerle ilgili örnek metinler, atasözleri ve deyimler yazılmakta, ayrıca yabancı kelimelerin hangi kökten geldiği açıklanmaya çalışılmaktadır. Başka sözlüklerde bulunmayan birçok kelime, terkip ve terimi içermesi eserin zenginliğini ve farklılığını ortaya koymaktadır.[66]

Eser, bilhassa Doğu Türkçesi’yle ilgili birçok eksik ve yanlışlıklarına rağmen lehçelerin mukayesesi alanında ilk önemli çalışmadır.[68]

“Beş altı sene evvelsi, Hüseyin Kâzım Bey'in Türk Lügati çıkmağa başlayınca, Türkiyatta çalışkanlığının ve bilgisinin derecesine hayran oldum. Bu kitap hakikaten bir okyanustur.” (Yusuf Akçura).[67]

Tüm Reklamları Kapat

Konuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü, İclâl Ergenç, 2002

... Konuşulan dil, bir ulusun çeşitli söyleyiş özelliklerini içeren ve yazılan dille sınırlı olmayan dildir. Her ne kadar geleneksel dilbilgisi uzmanları yazılan dili konuşulan dile yeğlemişlerse de, dilbilimle bu görüşün yanlışlığı ve asıl olanın konuşulan dil olduğu, yazının konuşmanın imlere dökülmüş biçimi sayılması gerektiği görüşü yaygınlaşmıştır.

Bu denli önemli olduğu kabul edilen konuşulan dilin de, yazılan dil için hazırlanmış yazım kılavuzu ve sözlükler gibi, ölçünlü söyleyişi gösteren bir sözlüğe sahip olması gerektiği düşüncesi hemen akla geliyor. ...İstanbul ağzının örnek alındığı ölçünlü konuşulan dilin en doğru biçimde nasıl söyleneceğini, yani doğru söyleyiş biçimlerini gösteren bir sözlük ise bugüne değin hazırlanmamıştır.

Ancak, dilimizde kullanılan sözcüklerin doğru söyleyişleri ve vurgulanma biçimleri kurallar çerçevesinde bir sözlükle ortaya konabilir. Hazırlanacak böyle bir sözlüğün, ister Türk ister yabancı olsun Türkçeyi öğrenenlere, öğretenlere, tiyatro oyuncularına, toplu iletişim araçlarında görevli olanlara ölçünlü Türkçenin doğru söyleyişini kullanmada yardımcı olacağı açıktır. Konuşulan dilin doğru ve eksiksiz kullanımının gerektiği pek çok alanda, bu tür bir sözlük yol gösterici olacaktır.[69]

Tüm Reklamları Kapat

(Kitap Yurdu'nun gösterdiği sözlük 2002'de basılmış ama daha öncesinde yazıldığı kesin.)

Türkçe Kökler Sözlüğü, İsmet Zeki Eyüboğlu, 1989

Köklü düşünce kökü bilinen dilden kaynaklanır, beslenir, üretici, geliştirici odağa varabilir. Düşünmeye alışmamış, yalnızca başkalarından edindiği sözcükleri aktarmakla yetinen bir bilimsel anlayış için «kök» önemli sayılmaz, kökün önemi anlamını kavrayacak yeterlikte olmaya dayanır.

Sözgelişi, dilimizde, tut diye bir kök vardır. Bu kökten tutmak, tutunmak, tutku, tutum, tutucu, tutuculuk, tutsak, tutuş, tutak (dudak, t/d dönüşmesiyle), tutkun bg. ayrı ayrı anlamları kapsayan sözcükler üretilmiştir, üretilmektedir de. İşte, biz, bu ayrı ayrı anlamlar içeren sözcüklerin başladığı ilk kökü (tut'u) açıklarken bunların hepsini anlam içeriği başlığı altında topladık. Demek anlam içeriği denince kökün ekli, eksiz bütün sözcüklerini düşünmek gerekir.[70]

Tüm Reklamları Kapat

(Ben bu sözlüğü okumuştum ve kendi yorumlarımı yazıyorum.) Yazar, yerli yabancı birçok kaynaktan her bir kökün ayrıntılı araştırmasını yaptıktan sonra bu eseri oluşturmuş. Girişte, dilin, etimolojinin, düşüncenin, kültür, anlamak vd. kavramların önemini vurguluyor. Eyüboğlu bu eserde ufkunuzu genişletebilecek dil ve kültür bilgileri sunmakta. ... Köklerin hangi anlama gelen kelimelerin başına gelebildiğini söylüyor lakin kelimenin ta kendisini vermiyor. (Yukarıda yazıldığı üzere.)

Ben bir kelimeden örnek vereyim. kev-, Anadolu halk ağzında üretken bir köktür. Öncül sesleri e-i, eylem eki mek'tir. Anlam içeriği: ağrı, sızı, üzülme, sıkılma, daralma, yorgunluk, kuruma, katılaşma, yumuşak taş, kötü, kaba, çekinmek, sakınmak, kaçınmak (SDD).

Kökleri kaynaklarıyla beraber verdiği çok yer vardır.

Tarihî ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati, Andreas Tietze, 2002

Tüm Reklamları Kapat

Tietze’nin ömrünün büyük kısmını verdiği ve metin tarama yöntemiyle 700 yıllık bir döneme ait çok sayıda kitabın incelenmesini içeren titiz bir çalışmanın ürünü olan Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati; 60 bin civarında maddeyi içeriyor. Eser, 14. yüzyıldan başlayarak Eski Anadolu ve Rumeli Türkçesi ve 20. yüzyıl sonuna kadar standart Türkiye Türkçesini kapsıyor, 19. yüzyılda Yunan ve Ermeni harfleriyle yayımlanmış bazı kitapların ve 20. yüzyılda Anadolu’da ve Rumeli’de derlenmiş diyalekt metinlerdeki kelimeler ve argo kelimeleri de içeriyor. Tietze ayrıca Lugat'ta “eski-yeni” ve köken ayrımı yapmaksızın bulduğu Türkiye Türkçesinde kullanılan tüm kelime ve örneklere yer veriyor.[71]

Tietze, ömrünün yaklaşık yetmiş yılını, yayıma hazırlığı tamamlandığında sekiz cilt olacak sözlükteki kelimeleri toplayarak geçirmiş ve Türkçenin sözlükçülük alanında müstesna isimlerinden biri olmuştur.[72]

Lügatin ilk cildi, Tietze hayattayken 2002 yılında Avusturya Bilimler Akademisi tarafından yayımlanmıştı.[73] (Diğer baskılar, ciltler, düzenlemeler için TÜBA'nın çalışmalarına göz atınız.)[71]

Eserin Ön İzahatında şu sözler yer alır: Lügatimizde Türkçenin her kelimesini bulamayacaksınız. Bu lügate sadece şeklinde veya mana gelişiminde açıklanacak bir husus veya hususlar bulunan kelimeler alınmıştır. Nadir kullanılan veya diyalektlere ait bazı kelimelerin edebi dile girmiş olduklarını, yeni yazarların eserlerinden bunlara dair örnekler vererek ispatlamaya mümkün olduğunca çaba gösterdik.[73]

Tüm Reklamları Kapat

Okyanus Ansiklopedik Sözlük, Pars Tuğlacı, 1971

Önce "Okyanus 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlük" adıyla ve fasikül halinde yayınlandı.

Sözlük, bir kelimenin Türkçe anlamını vermekle kalmayarak Osmanlıca, İngilizce, Fransızca ve Latince karşılıklarını da vermektedir. Etimolojik ve ansiklopedik bir sözlük olup, sözcüğün Türkçeye nereden girdiğini ve varyantlarını da bildirmektedir.[74]

Kabaklı; eser hakkında, halk dilimizde olduğu kadar ilmi, edebî, meslekî kitaplarımızda da bugün kullanılmakta olan bütün kelime, terim ve deyimleri içine almasının sözlüğü değerli kıldığını ayrıca 180 bin kadar kelimeyi açıklayacak olan sözlüğün aynı zamanda bu kelimelerin İngilizce, Fransızca, Latince ve Osmanlıca karşılıklarını vererek ilimde ve pratikte mühim bir ihtiyacı karşıladığını belirtir.

Tüm Reklamları Kapat

Karayavuz, bu eseri hazırlamak için Pars Tuğlacı'nın Sovyet Rusya ve Amerika'da uzun süreli çalışmalar yaptığını ve on yıllık mesaiden sonra bu dev eseri meydana getirdiğini belirtir.[75]

Pars Tuğlacı, eserinin ön sözünde sözlüğü hazırlama amacını ve hedef kitlesinin okuryazar aydınlar olduğunu şöyle açıklar:

Bilindiği gibi, bilimde köklü amaç, düşünün insanın yalnız düşüncelerini kendisine saklaması değil, en iyi ve en yararlı şekilde çevresine yaymasıdır. Düşünce “kelime” ile anlatıldığına göre, bu amacı en istenen ölçüde başarabilme yetkisine ancak söz hazinesi zengin olan insan sahiptir. Tıpkı uluslar gibi, aynı bilim dalında çalışanların da birbirleriyle kolayca anlaşmalarını sağlayacak özel meslek dilleri vardır. İşte bilimde kuvvetli uzman, bu meslek dillerini de en doğru ve en geniş ölçüde bilen ve bu suretle düşüncelerini en uygun ve tam yerinde açıklayan insandır. Bu amaca çeşitli yollarla varılır. Bu çarelerin en önemlilerinden biri şüphesiz ki dikkatli ve amaçlı hazırlanmış sözlüklerdir. Bunca engel ve olanaksızlıklara rağmen aranılan nitelikte bir Türkçe sözlüğü meydana getirip Türk aydınına armağan edebilmekle duyduğumuz kıvanç gerçekten sonsuzdur.[75]

Nişanyan Sözlük, Sevan Nişanyan, 2002

Tüm Reklamları Kapat

İlk basım 2002'de yapılmış ve ilk adı Sözlerin Soyağacı'ymış.

(Yeni basım (2025)) tarihî metinlerden derlenen 22.000’i aşkın metin örneği, her sözcüğün Türkçede tespit edilebilen en erken tanıklıklarını temsil eden bu metinler, yazılı Türkçenin evrimine ilişkin eşsiz bir kaynak sağlamaktadır. 8.000 dolayında maddede iyileştirmeler yapıldı. 120 kadar kelimenin etimolojisi yeniden ele alınarak esastan düzeltildi. 150 civarında yeni madde eklendi.

Sözlükte halen 15.361 madde başlığı altında toplam 32.257 Türkçe sözcük bulunmaktadır.[76]

Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Ömer Asım Aksoy, 1965

Tüm Reklamları Kapat

İlk basımı 1965, yedinci baskısı 1993'te yayınlanmış.[77] Söz sayısı 8977'ye çıkarılmış.

Aksoy, hem öğretmen kimliğiyle hem de Türk Dil Kurumu'ndaki çalışmalarıyla onlarca gencin, Dil Devrimcisinin başöğretmeni, ustası oldu.[78]

Ön Sözünde şu ifadeler yer alır:

Her dilde atasözleri ve deyimler vardır. Toplumbilim, ruhbilim, eğitbilim, ekonomi, felsefe, tarih, ahlak, folklor... gibi birçok konuları ilgilendiren ve birçok yönlerden inceleme konusu edilmeye değer olan bu ulusal varlıklar, deyiş güzelliği, anlatım gücü, kavram zenginliği bakımından pek önemli dil yapılarıdır. ...

Tüm Reklamları Kapat

Sonraki yazılarında atasözleri ve deyimler arasındaki farklar inceleniyor, birçok yazar ve eserden alıntılar yapılıp onlar üzerinde duruluyor (burası önemli geldi bana). Sonra sözlüğe geçilip atasözleri verilip açıklanıyor. 2 ciltten oluşan sözlüğün 1. cildi atasözlerine ayrılmış, 2. cildi deyimlere. Daha ayrıntılı incelemek elbet gerekiyor.

Istılâhât-ı Edebiyye, Muallim Naci, 1890

Istılâhât-ı Edebiyye: Edebiyat Terimleri, yazı yazma kuralları ile Türk edebiyatında kullanılan nazım şekilleri ve edebiyat terimlerini devrinde en iyi açıklayan kitaplardan biridir.[79]

Tanpınar’ın “eski belâgatın bizde en iyi eseri” şeklindeki değerlendirmesine rağmen Istılâhât-ı Edebiyye sadece eski belâgat çerçevesinde yazılmış bir kitap değildir. Eserde klasik belâgat kitaplarına göre beyân ve meânî bahisleri hemen hiç bulunmamakta, sadece bedî‘ ilmine ait terimler yer almaktadır. Buna karşılık belâgat kitaplarında rastlanmayan klasik nazım şekilleri örnekleriyle beraber kırk sayfayı bulan bir hacmi işgal etmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Ağırlıklı olarak bir divan edebiyatı sözlüğü olmakla beraber örneklerinin çoğunu çağdaşlarından, hatta Batılı yazar ve şairlerden seçmesiyle de eski belâgat kitaplarından ayrılır. “Şiir” maddesinde nazım ve şiir kavramlarının birbirinden ayrılması ve nesir halinde de şiir bulunabileceği düşüncesine yer verilmesi eserin dönemin yeniliklerine kapalı olmadığını göstermektedir.[80]

Eserde 184-186 madde başlığı yer almaktadır. İlk basımı 1890'da yapılmış.

Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Hasan Eren, 1999

İlk basımı 1999'da gerçekleşip 2.891 madde bulunmaktaydı. Ama TDK 2020 basımıyla 3738'e çıkarıldı.[81]

Tüm Reklamları Kapat

Ön Sözünde Hasan Eren şunları aktarıyor:

...

Değerli okurlara sunduğum bu sözlükte, bir yandan yerli ve yabancı bilim erlerinin, Türk dilinin söz dağarcığının kökenlerine ilişkin çalışma ve yayınları gözden geçirilerek değerlendirilmiş, bir yandan da kişisel çalışmalarım sonunda topladığım belli başlı veri ve bilgiler özet olarak verilmiştir.

...[82]

Tüm Reklamları Kapat

Madde başı sözcüğün çağdaş Türk lehçelerindeki ve tarihî Türk yazı dillerindeki biçimleri ve anlamları gösterilmiş ardından köken açıklaması yapılmıştır. Kimi maddelerde Türk yazı dillerinde farklı sözcüklerin kullanılması durumunda bunların da köken açıklaması yapılmıştır.[81]

Girişte şu sözleri yazıyor Hasan Eren (Ankara, Çankaya 25 Ağustos 1998):

... Özetle, bu sözlük uzun ve yorucu bir emek sonunda ortaya çıkmış bir denemedir. Eski ve yeni yayınları toplama ve değerlendirmeye yönelik bir deneme... M. Sir Gerard Clauson, sözlüğünü deneme olarak yayımladığını başlığında belirtmemişti. Daha sonra E. V. Sevortyan da etimolojik sözlüğünün bir deneme olduğundan söz etmemişti. Bu yolda çıkacak olan sözlüklerin, Gerhard Doerfer'in özellik ve koşullarını yazıya döktüğü "ideal etimolojik sözlük" yolunda atılmış bir adım olarak yer alacağı açıktır. "Türk Dilinin İdeal Etimolojik Sözlüğü" de bir ideal olarak kalacaktır. Ancak bu durum, ideal etimolojik sözlüğü gerçekleştirmek için "deneme" basamaklarından geçmek gerektiği gerçeğini örtemez.

(Yorum: Etimoloji meraklılarının bu sözlüğü duyması gerektiğini düşünüyorum.)

Tüm Reklamları Kapat

Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, Tuncer Gülensoy, 2007

Sözlük Türkiye Türkçesinde, Gülensoy’ca Türkçe kökenli kabul edilen bütün kelimeleri içine alıyor ve çok zengin ağız malzemesiyle de destekleniyor. Gülensoy tabii ki tarihî ve yaşayan Türk lehçelerine de uzanıyor. Hatta sık sık Moğolcaya da başvuruyor.

Gülensoy’un eseri, 45 yıllık birikiminin sonucu oluşmuş.[83]

... öncelikle kelimenin manaları belirtilmiş ve sırasıyla Eski Türkçe, Orta Türkçe biçimleri gösterilmiştir. Ardından kelime tahlili, kelimenin varsa Ana Altay ve Ana Türkçe biçimlerine değinilmiş, daha sonra ağızlarda görülen ses ve yapı bilgisi bakımından farklılıklar açıklanmıştır. Madde başı sözün Türk lehçelerinde biçimleri farklı anlamları, ses bilgisi değişimleri verilmiş ve mevcut durumuna göre Altay dilleri ile bağlantısı ifade edilmiştir. Son bölümde daha önce kelime hakkında yapılan köken bilgisi değerlendirmelerinden bahsedilmiştir. Gülensoy’a göre bu değerlendirmelerde yanlış olanlar belirtilmiş ve niçin yanlış olduğu açıklanmıştır.[84]

Tüm Reklamları Kapat

Uydurma Olan Ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü, Faruk Kadri Timurtaş, 1979

... Daha önceki bahislerde Türkçe'de kelime yapma yolları (türetme) meselesi üzerinde durmuş, dilimizin yapısını, eklerin çeşitlerini göstermeğe çalışmıştım. Yeni türetilen bir kelimenin doğru olabilmesi için bilinen bir kökten canlı (İşlek) bir ekle yapılması, ekin fonksiyonuna göre mânâsının uygun olması icab etmektedir. Ayrıca teşkil edilen kelimenin ses bakımından da güzel olması lazım gelmektedir. Bu dört şartı ihtiva etmeyen yeni türetilmiş bir kelime doğru değildir; hatalıdır veya uydurmadır. Uydurma ve yanlış kelimeler dilin gramerine aykırı olarak türetilen kelimelerdir. Dilin yapısına uygun ve mânâca da elverişli olan kelimeler uydurma değil, türetilmiş (müştak) kelimelerdir. Normal yolla türetilen ve dile mal olan kelimelerle; ek, mânâ ve ses bakımından yanlış olan uydurma kelimeleri birbirine karıştırmamak gerektir. (Sözlüğe geçmeden önce yazar açıklama yapıyor.) (Bu metnin öncesinde Türkçenin özelliklerine değiniyor; yapısı, kelime türetme, ekler...)

... Dikkat çekici yanlış ve uydurma kelimelerin neden yanlış ve uydurma olduklarını belirmek ve izah etmek faydalı olacaktır. ( Yazar, ~140 sayfalık sözlüğün ~40 sayfasında örnek kelimeler vererek Türkçenin özelliklerini pekiştiriyor.)

Araç - Gereç

Tüm Reklamları Kapat

... Her iki kelime de teşekkül bakımından yanlıştır. Çünkü, ekleri gramer kaidelerine aykırıdır, kökleri ise aydınlık değildir. Kelimeler ilk bakışta «-aç, eç» ekiyle yapılmış hissini vermektedir. Fakat, kendilerine yakıştırılmak istenen mânâlara dikkat edilirse, «-ç» ekiyle türetildikten ortaya çıkmaktadır. Halbuki, dilimizde bir «-ç» eki mevcut değildir. ...

Egemen

... hem kök hem de ek bakımından yanlış olan kelimelerdendir. Bir kere Türkçe’mizde «yapan, eden, olan» mânâsı ifâde eden bir «- man, - men» eki mevcut değildir. Böyle bir ek Almanca, İngilizce gibi Batı dillerinde görülmektedir. Farsçadaki «- mend» eki de bu mânâyadır. ...

...

Tüm Reklamları Kapat

Dil kendi kanunları içerisinde gelişen içtimai ve tabii (canlı) bir varlıktır. Dil içerisindeki gelişmeler, değişmeler ve yenilenmeler elbette ki, gramere akseder. Bunlardan zamanla yeni kaideler de çıkarılabilir. ... şu veya bu adamın, veya falan kurumun meydana sürdüğü, uydurduğu her kelime dilin kelime hazinesi içerisinde yer alacak ve bu, türetme bakımından yanlış ve uydurma ekler için yeni kaideler çıkarılacaktır? Dilde, kendi kanunlarına göre cereyân eden hadiseler için kaideler tespit edilir. Şahısların uydurmalarını kaidelere bağlamak imkânsızdır. Dili sadeleştirmeyi uydurmacılık haline getirenler istiyorlar ki, uydurdukları her kelime ve ek için yeni kaideler konsun. Dünyanın neresinde böyle bir iş görülmüştür ve bu adamlar kendilerini ne sanıyorlar?

...

Başta Türk Dil Kurumu mensupları olmak üzere bizim uydurmacıların saçmalarını te'vil etmek , kitaba ve kaideye bağlamak, bunlarda bir mânâ olduğunu göstermek kolay değildir. [85]

(tevil etmek: sözünün ya da davranışının görünür anlamını başka bir anlama çevirmek.)

Tüm Reklamları Kapat

(Not: Bu sözlüğü açıklayan veya tanıtan başka bir kaynak bulamadım, yazılanların hepsi sözlüğün içeriğindendir.)

Türk Argosu (İnceleme ve Sözlük), Ferit Devellioğlu, 1945

İlk basımı 1945'te yapılmış. Kaç tane basım olduğunu bulamadım ama 6'ncısına kadar var.

...

Tüm Reklamları Kapat

Argo da, durmadan değişen ve daima gelişen bir dil ve sosyal bir kurumdur. Üzerinde, büyük titizlikle, yılmadan, sebat ve feragatle çalışmak gerekir. İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerimizden başka, diğer şehirlerde de, yaşayan ve argo niteliğini taşıyan gereçleri geniş ölçüde topladıktan sonra, genel argoyu doğuran hapishane, şoför, bahriye, balıkçı ve öğrenci argosunu, programlı bir metotla, bağlı oldukları kategori çerçevesi içerisinde ayrı ayrı sınıflandırıp bastırmanın, olabildiği kadar da, her birinin etimolojisini hazırlamanın, kültür dünyası için çok hayırlı bir iş olacağını söylemeye lüzum bile görmüyorum. Bu arada, demirci, leblebici, kalaycı, kuyumcu, marangoz... gibi her türlü sanat ve meslek insanlarının, argo niteliğindeki terminolojisini aramak ve taramak da, dilimizin yetkinleşmesi bakımından büyük kazanç sayılmalıdır. (Altıncı Baskı İçin Birkaç Söz kısmından) ...

İçindekiler (Altıncı basım (genişletilmiş) 1980):

Altıncı Baskı İçin Birkaç Söz 7 , Giriş 9 , Dilin tabakalanmasında argonun yeri 9 , Argonun tanımı 13 , Argot kelimesinin kökeni ve etimolojisi 14 , Jargon 17 , Avrupa'da argo 21 , Türkiye'de argo 23 , İstanbul ve argo 32, Türk edebiyatında argo 37 , Türk argosunun özellikleri 45 , Sözlük 49, İndeks 163 , Kaynaklar 193 [86]

Kelimelerin hangi dilden geldiğini de belirtip ve anlamını açıklayıp, birçok argo sözcükleri örnek cümle içerisinde kullanmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Örnek: Santıralını işletmek, çalıştırmak (fr. tr. dey.) Aklını kullanmak. Herifçioğlu santıralını iyi işletti, çalıştırdı. (bk. Fıstığını kullanmak, Toriğini çalıştırmak, Torik işletmek).

(Yorum: Argo sözcüklere meraklı birinin muhakkak göz atması gereken bir eser.)

(Not: Bu sözlüğün 6. basımının içerdiklerini yazdım. Başka kaynak bulamadım.)

Büyük Argo Sözlüğü (Tanıklarıyla), Hulki Aktunç, 1998

Tüm Reklamları Kapat

İlk basımı 1998'de yapılmış ve 15. basıma kadar gelmiş (2025).

Toplam 5237 madde başı, 7290 tanım, 3960 tanık cümleden oluşan Büyük Argo Sözlüğü, eşsiz bir “argo antolojisi” niteliği de taşıyor. Önemli bir başvuru kaynağı olmasının yanı sıra, baştan sona okunacak keyifli bir yapıt. coğrafyamız insanının ruhsal, cinsel, toplumsal yapısı ve bakışını tarihten bugüne doğrudan yansıtan bir kaynak… Türkçenin “diller arası” ilişkilerine büyük bir ayna.[87]

(7. baskı, Ön Söz 2'den)

Yaklaşık 30 yıldır bu sözlükle uğraşıyorum (artık, Kasım 2007). Uğraşmayı da sürdüreceğim. Argo, bitmez ki. Çünkü yaşam bitmez, dil bitmez, söz bitmez. Ben bitmedikçe, bu sözlük de bitmez. Sonrası, sevgi dolu, dürüst ve çalışkan kişilerin işi olacak.

Tüm Reklamları Kapat

Sevgi dolu derken, işin öznel yanını, dürüst, çalışkan derken de işin nesnel yanını vurgulamak istiyorum. ...

(Yorum: Argo sözcüklere meraklı birinin muhakkak göz atması gereken bir eser. Kaynaklarından biri de Devellioğlu'nun Türk Argosu'ndan.)

(Not: 7. baskıyı internetten buldum. Kaynak veremiyorum.)

(Tanıklarıyla) Osmanlı Argosu Sözlüğü, Filiz Bingölçe, Kasım 2011

Tüm Reklamları Kapat

(Sunuş kısmından) ... Elinizde tuttuğunuz bu çalışma sadece eşmeye deşmeye meraklı bir sözlükçünün "kifayetsiz çabalarının yetersiz raporundan" başka bir şey değil!

Bu sözlük sadece, "yaşadığımız topraklar üzerinde eski zamanlarda ne gibi argolar kullanılmış ki?" sorusunun bir oranda içini dolduruyor. Tüm yaptığım, nemli kütüphanelerde, tozlu kitap raflarında, sararmış Osmanlıca sayfalarda bulduklarımı alt alta sıralamak oldu. Adına da okuyana fikir verebilecek bir seçki büyüklüğüne ulaştığını düşündüğüm için "Osmanlı Argosu Sözlüğü" dedim.

... sayıları 1800'ü geçen deyim ve kalıp söz bu sözlüğün içeriğini oluşturuyor. Meraklısına ufak da olsa bir Osmanlı Argosu seçkisi sunma amacını taşıyor.[88]

Sözün Latince ve Osmanlı Türkçesinde nasıl yazıldığını ve açıklamasını gösterip, kaynağını da belirtmektedir. (İlk basımı 2011'de yapılmış.)

Tüm Reklamları Kapat

Kadın Argosu Sözlüğü, Filiz Bingölçe, Ekim 2001

İlk basım Ekim 2001'de yapılmış. Ve kitap Hulki Aktunç'un sunuşuyla...

Açıklamada şu ifadeler yer alıyor: "Bu sözlüğün öncelikli kaynakları kadınlardır. Etrafımızda gördüğümüz, karşılaştığımız, bildiğimiz, büyük kent merkezlerinde ya da ilçelerinde yaşayan kadınlar. Yüz yüze görüşüp, sözcük topladığım bu kadınların anneleri, anneanneleri, babaanneleri de dolaylı olarak bu sözlüğün 'eski toprak' kaynakları olmuş oldular... 'Argo en mazlum olduğu anda en saldırgan olabilendir,' diyor Hulki Aktunç. Bence de öyle. Kadınların yaratıcılıklarını, fantezilerini, neyle nasıl alay ettiklerini görmek mümkün bu sözlüğün sayfalarında."

Haminnemin meşhur lafıydı, diyerek andığımız sözler vardır; Kadın Argosu Sözlüğü işte o sözleri, sözcükleri bir araya getiriyor. "Kadın dili" kategorisinin Türkçe sözlüklerde hiç işlenmemiş olduğunu düşünürsek konusunda bir ilk Filiz Bingölçe'nin çalışması.

Tüm Reklamları Kapat

Hulki Aktunç ise kitap için yazdığı sunuşta şöyle diyor: "Yaşamın ve dilin içinde gizlenen büyük bir ada keşfediliyor. Çılgın, alaycı, dramatik, şen şakrak, melul mahzun bir ada. Bir sürü aptal herifin ve kızın ve kadının derinliğine duyumsayamadığı ama yaşamakta olduğu bir ada. Son derece önemli bir dilsel kategori, yazı'nın kalıcı alanına taşınıyor ilk kez. Bir erkek (hele bir 'herif'), böyle bir keşfi asla başaramazdı. Olsa olsa, o adaya kazara düşebilirdi, Robinson Crusoe gibi. Bir Cuma bulabileceği de kuşkuludur.".[87], [89]

(Yorum: Argo sözcüklere meraklı birinin muhakkak göz atması gereken bir eser.)

(Not: Sözlüğe yapılmış yorum ve eleştiriler için 62. kaynağa bakabilirsiniz.)

Türkçenin Kayıp Kelimeleri I-II, Ahmet Dinç, 2014 ve 2023

Tüm Reklamları Kapat

I. Kitabın Açıklaması:

... Bir gazetecinin 20 yıllık meslek yaşamı boyunca Anadolu'nun hemen her köşesinden topladığı bu sözcükler, hem giderek halk nezdinde ve hem de Türkçe'yle ilgilenen kurum ve kuruluşlar nezdinde gerçekten 'yitik'tir. Bu bir sözlük çalışması değildir; bir kültür ve medeniyetin yüzyıllarca ses/söz yükünü sırtlamış, son onyıllarda ilgisizliğe ve teknolojik istilaya yenik düşmüş Türkçe kelimeleri kurtarma çabasıdır.

Bugüne kadar yapılmış tüm dil çalışmalarının ve sözlüklerin, Türkiye topraklarında kullanılan sözcüklerin hepsini içerdiğini düşünüyorsanız, eserimiz yanıldığınızın kanıtı olacak. ...[90]

(Basım Yılı 2014)

Tüm Reklamları Kapat

II. Kitabın Açıklaması:

Asırlar boyunca dilimizde yaşayan söz varlığımız; medya ve kitle iletişim araçlarını yaygınlaşması, okur yazarlık oranının artması, yabancı dillere gösterilen yoğun ilgi, köyden şehre yoğun göç ve daha birçok nedenden ötürü giderek yok olmaktadır. Bu gerçeğin farkında olarak gazeteciliğe başladığımız 1990’ların başlarından itibaren gazeteci olarak gittiğimiz her yöreden binlerce sözcük, deyim, ikileme, kargış-alkış, argo, çocuk dili, kalıp söz, yemek tarifi, halk inanışı, masal, çocuk oyunu, bitki ve hayvan adlarının yanı sıra pek çok öge kayıt altına alınmış ve sözlük formunda, bir kültürel kavram/terim çalışması olarak 2013 yılında yayımlanmıştır.

İlk kitabın devamı olan Türkçenin Kayıp Kelimeleri II’de yaklaşık yirmi bir bin madde ilk defa olarak kayıt altına alınmış olup bunların çoğunun Türk Dil Kurumu sözlükleri dâhil hiçbir yerde bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca bu eserde madde başlıklarının hangi yöreye ait olduğunu gösteren kaynak bilgisi eklenmiş; Türkçemizin, varlığını sürdürdüğü Bulgaristan, Irak, Kıbrıs, Kosova, Kuzey Makedonya ve Yunanistan gibi ülkelerden derlenen çok sayıda sözcüğe de yer verilmiştir.

Eserde yer alan madde başlıklarının Türk dili ile ilgili etimoloji çalışmalarına yeni kapılar açacağı ve hem çok sayıda sözcüğün kökenini aydınlatmada ve değişim süreçlerini izlemede hem de yapım ve çekim ekleri ve sözcük oluşum biçimleri hakkında yeni veriler sunacağı kuşkusuzdur.[91]

Tüm Reklamları Kapat

(Basım Yılı 2023)

(Türkçenin VIII-XVI. Yüzyıllar Arasında) Sözcük Dağarcığı, Burhan Paçacıoğlu, 2016

... Türkçenin VIII-XVI. yüzyıllar arasındaki söz varlığını tespit etmeye yönelik önemli bir adımdır. Bu çalışmada, Orhun, Uygur, Karahanlı, Harezm, Kıpçak, Çağatay ve Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmış 100'e yakın eser taranmış, bu eserlerdeki Türkçe kökenli kelimeler bir araya getirilmiştir. ... Çalışmada, Türkçenin söz varlığının yanı sıra kelime türetme açısından ne kadar işlek bir dil olduğu da gösterilmek istenmiştir. Bu amaçla Türkçe kelimelerde bulunan yapım ekleri belirtilerek bu sahada inceleme yapacaklara yararlı olması düşünülmüştür. Bu yönüyle âdeta bir etimolojik sözlük işlevini yüklenmiştir. Sözlükte artık Türkçeleştiği düşünülen bazı alıntı kelimelere de yer verilmiş ve onların hangi dilden geldikleri gösterilmiştir. Ayrıca kelimelerin tespit edildiği kaynak eserlerin verilmiş olması da araştırmacıların işini hayli kolaylaştırmıştır.[92]

Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü I-II, Ahmet Bican Ercilasun, 1991 ve 1992[93]

Tüm Reklamları Kapat

Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Türkiye Türkçesindeki kelimelerin sekiz Türk lehçesindeki ve Rusçadaki karşılıklarını gösteren bir sözlüktür. Bu haliyle sözlükten sadece Türkiye Türkleri veya bizdeki bir kelimenin mânasını anlamak isteyen diğer Türkler faydalanabilirler. ... (Dizin Hakkında Birkaç Söz (II.cilt) kısmından)

(II. ciltte sadece kelimeler var. Bu kelimelerin I. ciltte hangi sayfada olduğunu belirtmekte.)

Türkiye, Azerbaycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçesi ve Rusça dillerini barındırmaktadır.

(Kılavuz alarak oluşturdukları veri tabanı.[94])

Tüm Reklamları Kapat

(Bu sözlükle ilgili ne yazık ki bir kaynağa ulaşamadım. Bu yazılanlar II. cildin içeriğindendir.)

Türkçe Verintiler Sözlüğü, Günay Karaağaç, 2008

Türkçeden başka dillere giren kelimelerin yer aldığı "Verinti Sözlüğü" , Türkçeden yabancı dillere verilmiş 20 binin üzerinde kelime tespit ederek göstermektedir. Prof. Dr. Günay Karaağaç tarafından gerçekleştirilen bu çalışmada Türkçeden Ermenice, Sırpça gibi başka dillere verilen kelime sayılarının fazlalığının göze çarpmaktadır.

Örneğin, bir Sırpça sözlüğüne açıp bakıldığında Türkçe sözlüğü zannedersiniz. Türkçeden Sırpçaya giren 9 binin üzerinde kelime var. Aynı şekilde İngilizce, Fransızca ve diğer dillere de çok sayıda kelime vermişiz. Rusçaya 2 bin 500, Bulgarcaya 3 bin 500, Sırpçaya 9 bin, Rumenceye 3 bin, Farsçaya 3 bin, Çinceye 300, Ukraynacaya 800, Finceye 118 kelime vermişiz. Sadece Ermeniceye 4 bin 262 kelime vermişiz, ama onlardan 25 kelime bizim dilimize girmiş. O kelimeler de zaten `madik` gibi argo kelimeler. Türkçenin başka dillere verdiği kelimeler, `döner, yoğurt ve dolmuş` gibi birkaç kelimeden ibaret değildir.[95] (Hakkında)

Tüm Reklamları Kapat

(İlk basımı 2008'de yapılmış.)

Türkçenin Alıntılar Sözlüğü, Günay Karaağaç, 2015

... Zamanla, eski komşuluk veya akrabalıktan uzaklaşıldığı, yeni komşulukların ise, akrabalık düzeyine tırmandığı görülür. Böylece, yeni kavim ve uluslar, yeni diller ortaya çıkar. Birden çok dil arasında gerçekleşen etkileşim, dil ilişkileri olarak bilinir. Dillerin etkileşimi, jest ve mimikten vurguya, sesten söz, söz öbeği veya cümleye kadar dilin bütün alanlarında görülebilmektedir. Aynı söz ve özelliklerin birden çok dil tarafından paylaşılıyor olması ise, dil akrabalıkları kavramının tartışılmasını gündeme getirmiştir. İnsanlık tarihine bir bütün olarak bakmak, dil ilişkilerini, dil bölünme ve birleşmelerini daha doğru değerlendirebilmek için son derece önemlidir. Türkçenin Alıntılar Sözlüğü, Türkiye Türkçesi konuşurlarının başka dillerden öğrendikleri bilgilerin adlarını kapsamaktadır.[96] (Açıklama'dan bir kısım)

(İlk basımı 2015'te yapılmış.)

Tüm Reklamları Kapat

Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ferit Devellioğlu, 1962

İlk baskısı 1962 yılında yapılan ve zaman içerisinde Aydın Sami Güneyçal’ın emekleriyle genişletilen Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’ı basıldığı ilk yıllardan itibaren adeta nesiller yetiştiren bir okul, araştırmacıların ve akademi dünyasının vazgeçilmez temel kaynaklarından biri olmuştur.

Alanında Cumhuriyet döneminde hazırlanmış en kapsamlı ve başarılı sözlüklerden biri olarak kabul edilen Lûgat, dilimizde kullanılmış ve kullanılmakta olan Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yazılışlarını, okunuşlarını ve anlamlarını içeren en güvenilir kaynaklardan biridir. Sözvarlığı, tamlama ve örnekleriyle zengin bir içeriğe sahip olan sözlük, renkli basımı ve sonunda yer alan Arap harfli diziniyle de okuma ve kullanma kolaylığı sağlamakladır. (Açıklama)[97]

Kitab-ı Türkiyat Dili, Anonim, 1748

Tüm Reklamları Kapat

Eser, Bosna-Hersek, Gazi Hüsrev Paşa Kütüphanesi Türkçe yazmaları kolleksiyonu, R-7695/2 numarada kayıtlı olan ve iki eserden oluşan bir mecmuanın içindedir. Yazarı belli değildir. ...

Eser, 1748 yılında yazılmış, başı ve sonu tam olan, 10 varaktan meydana gelen pratik bir sözlük ve dilbilgisi kitabı özelliği taşır. ... 26 varaktan oluşan başka bir eserle aynı mecmua içerisinde yer alır. Aynı zamanda ve aynı kişi tarafından yazıldığı anlaşılan bu iki eser birbirinin devamı niteliğindedir. ...

Öncelikle metin Latin alfabesine çevrilmiştir. Metinde geçen Boşnakça sözcüklerin tespitinde, Zenica Üniversitesindeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı öğretim üyesi Doç. Dr. Edina Solak’tan yardım alınmıştır. Bazı Boşnakça sözcüklerin metindeki karşılıkları bulunamamış, bunun yerine bugünkü Boşnakçası verilmiştir.[98]

(Yorum: Boşnakçaya ve Balkanlarda ve Bosna-Hersek’te Yabancılara Türkçe Öğretimi konusuna meraklılar göz atabilir.)

Tüm Reklamları Kapat

Kitâb-ı Mecmû-ı Tercümân-ı Türkî ve Acemî ve Mugalî, Anonim, 1343 (?)[99]

Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eser her sayfasında 13 satır bulunan 76 yapraktan oluşmaktadır. ... Eserin 63 sayfadan oluşan birinci kısmında Arapça-Türkçe sözlük, kalan 13 sayfada ise Moğolca-Farsça ve Arapça-Moğolca sözlük yer alır. Eserin kelime hazinesi 2000 kelime civarındadır. Birinci kısım, kelime kategorilerine göre tasnif edilmiş 26 alt bölümden oluşur. İkinci kısmı ise yukarıda belirtildiği gibi kelime kategorilerine göre; 9 alt başlık içeren Moğolca-Farsça bölümü ile 12 alt başlık içeren Arapça-Farsça bölümünden oluşur.[99]

Dil malzemesi olarak kitabın birinci bölümünde 26 tema başlığı altında 1110 isim ve 18 fiil; ikinci bölümünde 455 fiil ve 14 isme yer verilmiştir. Gramer bölümünde geçen ve birkaç anlamı bulunan kelimelerle birlikte kitapta toplam 1674 Türkçe kelime bulunmaktadır.

Temalar incelendiğinde, günlük hayatta sık sık karşılaşılabilecek ve öğrenilmesi gereken birçok alana ait kelimelere yer verildiği görülmektedir. Bu durum, günümüzde yabancı dil öğretiminde kullanılan iletişimci yaklaşımın benimsediği, öğrenicinin iletişim kurma ve günlük konuşma ihtiyacına yönelik yabancı dil unsurlarının verilmesi tavsiyesinin, ta yüzyıllar öncesinde uygulandığının bir kanıtı olarak gösterilebilir.[100]

Bu sayfa sona erdi. Türkçe Alanında Yazılmış Önemli Sözlükler -Sayfa 2-'ye geçeceğiz.

Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 16/07/2025 12:05:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20960

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close