ÖTEKİ GÖZÜMÜN GÖRMEK İSTEDİĞİYDİN
Gidiyor musun?

- Blog Yazısı
Gittin mi?
Camların arkasından gidişini izlemek bir hayli ağır geldi yaşlı bedenime. Cam kırıldı, gözlerime doldu un ufak. Kristal bir vazodan içirmiştin hayat suyunu, o suyu alıpta gitmiştin, beni sana bağımlı hale getirmiştin. Kahve içtiğin fincanı yıkamak istedim, gittiğin geldi gözümün önüne, beni hayata bağlayan cam kırıklarının gittiği geldi gözümün önüne, bir ceylanın vuruluş karesi geldi gözümün önüne, kanlar içinde kalmış yerde yatan bedenimi gördüm senin yanında, elim titredi yapamadım. Sonra aldım fincanı, dudaklarının değdiği her yeri üç defa öptüm, başıma koydum. Sen benim kutsalımdın artık. Yere göğe sığdıramadığımdın artık. Sen benim bulunamayan yedi parçamdan biri, öteki gözümün görmek istediğiydin. Haberin ola.
Hayatta bazı anlar vardır, insanın aklında bir film karesi gibi kalır. O anları ne kadar silmek istesen de ne kadar yok saymaya çalışsan da her detayını zihninde yeniden ve yeniden yaşarsın.
İşte ben de tam olarak böyle bir andan bahsedeceğim bugün.
Camların arkasından gidişini izlediğim o an… Sadece o an değil aslında; o andan sonra gelen her saniye, her nefes, her düşünce…
İçimde bir şeylerin eksildiğini hissettiğim o süreç.
Gidişin… Bu kelimeyi bile yazmak ağır geliyor. Bazen düşünüyorum; bu kadar kelimenin içinde neden en acıtanlar hep en kısa olanlar? Gittin demek, ayrılık demek, kayıp demek… Sanki dilimin ucunda bir diken taşıyorum. Söylemesi kolay ama taşıması öyle ağır ki.
Camın arkasından seni izlerken gözlerim dolmuştu. Ama sadece gözlerim değil, içimdeki tüm hayaller de un ufak olmuştu sanki. Cam kırıkları diyorum ya hani… İşte o cam kırıkları sadece gözlerime değil, ruhuma da dolmuştu.
Sen benim için yalnızca “birisi” değildin. Hayatımda herkesin ulaşamadığı özel bir yerin vardı senin. Belki de kimseye anlatamadığım duygularımı anlamıştın ya da hiç kimsenin dolduramayacağı boşlukları fark etmiştin bende. O yüzden sen gidince sadece biri gitmedi; sen gidince ben yarım kaldım anlıyor musun?
Kahve fincanına gelmek istiyorum şimdi… Evet, kahve içtiğin fincanı yıkamak istedim o gün. Ama yapamadım! Elim varmadı. Fincanın üzerinde kalan dudak izlerin vardı belki de hâlâ…
Bir insanın izi ne kadar değerli olabilir ki diye sorar bazen insanlar. Oysa bilmiyorlar; bazen bir fincandaki iz bile insana dünyaları hatırlatabilir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
O fincanı elime aldığımda zaman durdu sanki. Sen gittikten sonra geriye sadece birkaç küçük detay kalmıştı ve ben onlara tutunuyordum artık. Hani derler ya “küçük şeylere anlam yüklemek” diye… İşte tam olarak öyleydi bu durum benim için. Fincanı üç defa öptüm, dudaklarının değdiği yerlerden ve başıma koydum onu, kutsal bir emanet gibi… Çünkü artık sen benim için yere göğe sığdıramadığım biriydin.
Bazen düşünüyorum; neden bu kadar bağımlı hale geldim sana? Hayatta kimseye bu denli bağlanmamışken neden seni böylesine merkezime koydum? Aslında cevabı basit: Sen bana hayat suyunu içirdin çünkü… Kristal bir vazodan verdiğin o suyu alıp gittin yanına ve beni susuz bıraktın.
Bir ceylanın vuruluşu geldi gözümün önüne… Neden bilmiyorum ama işte tam da öyle hissettim kendimi: Yaralı, savunmasız ve çaresiz… Kanlar içinde kalmış yerde yatan bedenimi gördüm sanki sen giderken; ama aslında ruhum kanıyordu, bedenim değil.
Her şeyden önce şunu söylemeliyim: İnsan sevdi mi gerçekten seviyor işte! Mantığın hiçbir önemi kalmıyor o noktada; akıl devreden çıkıyor ve sadece kalbin konuşuyor. Kalbinle hissettiklerin ise bazen seni hayata bağlayan tek şey oluyor.
Şimdi düşünüyorum da belki de tüm bunları yaşamam gerekiyordu, hayatta daha derinden anlamak için bazı şeyleri… Sevginin ne olduğunu, özlemin nasıl yakıcı olabileceğini, hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu öğrenmek için belki de böyle yaralanmam gerekiyordu.
Ama yine de sana kızgın değilim biliyor musun? Gidişine bile kızamıyorum bazen… Çünkü sen bana yaşattığın güzelliklerle öyle büyük bir miras bıraktın ki geride… Şimdi oturup düşündüğümde görüyorum ki aslında beni ben yapan şeylerden biri de sensin artık.
Hayat garip gerçekten! Bir gün karşınıza biri çıkıyor ve sizin bütün dengelerinizi alt üst ediyor. Ama işte asıl mesele şu: O dengeler bozulurken siz kendinizi buluyorsunuz aslında… Ben de öyle yaptım sanırım; sen giderken seni kaybettim ama kendimi buldum belki de…
Yine de itiraf etmeliyim ki çok zor geliyor bazı günler… Sabah uyanıp odada boşluğunu görmek mesela… Ya da alışkanlıkla telefona sarılıp sana mesaj atmak istediğim anlar… Sonra durup hatırlıyorum: Artık yoksun! Bu gerçekle yüzleşmek her seferinde ilk kezmiş gibi acıtıyor canımı ama buna alışmam gerektiğini biliyorum.
Peki ya şimdi?
Şimdi ne olacak?
Sana olan sevgimle nasıl baş edeceğim?
Bilmiyorum açıkçası… Bildiğim tek şey şu: Seni unutmak istemiyorum! Çünkü seni unutursam kendimi unuturum gibi geliyor bana…
İnsan sevdi mi gerçekten unutabilir mi zaten? Belki zamanla alışır yokluğuna ama unutamaz bence… Unutmak demek yaşananları yok saymak demek çünkü; oysa ben yaşadığım hiçbir şeyi yok saymak istemiyorum.
Sen benim bulunamayan yedi parçamdan biri oldun artık… Öteki gözümün görmek istediği manzara gibisin adeta… Hayat yolculuğumda hep eksik olan ama varlığını hep hissettiğim parçamsın!
Bugün bu satırları yazarken bile hala elim titriyor bazen; çünkü seni düşünmek bile beni hem mutlu ediyor hem hüzünlendiriyor aynı anda… Ama yine de iyi ki varsın diyorum içimden; iyi ki yollarımız kesişmiş zamanında…
Bu yazıyı okuyan herkes belki kendi hikayesinden parçalar bulacak burada ya da belki hiçbir şey anlamayacak söylediklerimden… Ama önemli değil! Ben sadece içimde kalanları dökmek istedim kâğıda bugün…
Sevgi böyle bir şey işte sevgili ! Bazen sizi göklere çıkarır bazense yerle bir eder ama yine de ondan vazgeçemezsiniz… Çünkü sevgi hayatımızdaki en güçlü duygulardan biridir ve bizi biz yapan en önemli unsurdur!
Eğer siz de hayatınızda böyle özel biri varsa kıymetini bilin lütfen! Onu sevin, ona değer verin ve asla kaybetmeyin onu çünkü kaybettiğinizde geriye sadece hatıralar kalıyor…
Ve hatıralar güzel olsa bile insan dokunabildiği gerçekliği özlüyor en çok…
Sizlere Gelecekte Görüşmek üzerine Meydan Okuyorum.
Orada Görüşelim…[1]
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Şafak GENÇ. Öteki Gözümün Görmek İstediğiydin – Mersin Gazetesi. (8 Ağustos 2025). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2025. Alındığı Yer: mersingazetesi | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/08/2025 18:51:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21199
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.