Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Mekteb-i Mülkiye'den Siyasal Bilgiler Fakültesine

164 Yılın Tanıklığı

16 dakika
39
Mekteb-i Mülkiye'den Siyasal Bilgiler Fakültesine Göktuğ Türkdağ - Histogram Studios
  • Blog Yazısı
Gece vakti Mekteb-i Mülkiye, Ocak 2023
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Ankara Üniversitesi içinde yer alan Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mekteb-i Mülkiye) köklü bir eğitim kurumudur.

Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı Devleti’nin çağdaşlaşma ve “Batılılaşma” gayretlerinin yoğun olduğu 19. yüzyılda, İstanbul’da kurulmuş olan bir eğitim kurumudur. Başından itibaren, kuruluş gayesine yakışır şekilde hizmet sağlayan, ülkedeki yenileşme ve iyileşme hareketlerinde baş çeken bir okul haline gelmiştir.

Bu değerli eğitim kurumunun başkent Ankara’ya getirilip, Ankara Üniversitesinin bir parçası haline gelmesini sağlayan kişi de Türkiye’nin birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Tüm Reklamları Kapat

Mülkiye Mektebinin, Atatürk ile münasebetlerindeki ilk önemli adım 1934 yılında atılmıştır. Bu gelişme şöyle olmuştur: her yıl Aralık ayının dördünde, Mektebi Mülkiye olarak bilinen okulun “kuruluş yıl dönümü” çeşitli anma törenleri ile kutlanmaktadır. Bu törenlerde,okulun kuruluş gayesi, hizmet ilkeleri ve kuruluşundan beri hizmeti geçenlere duyulan minnet duyguları ifade edilmekte ve yeni mezunlara da görev ve mesuliyetleri hatırlatılmaktadır.

1934 yılının 4 Aralık günü “Mekteb-i Mülkiye kutlamaları”, Ankara’da bulunan ve hükümette görev almış olan mezunları tarafından düzenlenmiştir. Bu kutlama töreni, o tarihte, Ulus’ta bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisinin tam karşısında ki Ankara Palas’ta düzenlenmiştir. 1934 yılının “Dört Aralık Mülkiye Töreni”ne, TBMM Başkanı Kazım Özalp, Başbakan İsmet İnönü ve birçok bakan da katılmıştır. Tören sırasında, meclis başkanı Kazım Özalp, Ankara’da bulunan Mülkiyeliler adına saygıdeğer Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e bir telgraf çekerek Mülkiyelilerin Atatürk’e olan bağlılık, sevgi ve saygılarını belirtmiştir.

Atatürk de gösterilen bu saygı ve sevgi jestine karşılık hemen bir telegrafla cevap vermiş ve yeni yapılmış olan Dil devriminin kurallarına uygun olarak hazırlattığı bir telegrafla “..siyasal bilgiler okulası çıkışlılarına, teşekkür ve takdirini” bildirmiştir.

Bu telgraf sonrasında okulun adı Türkçe ses uyumu kuralları da göz önüne alınarak “ Siyasal Bilgiler Okulu” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece TBMM’nin Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını vermesinden tam on bir gün sonra bizzat Atatürk, bu tarihî okula” Siyasal Bilgiler Okulu” adını vermiştir. 1935 yılında çıkartılmış olan 2777 sayılı kanunla okulun adı resmen “Siyasal Bilgiler Okulu” haline getirilmiş ve 1936-37 ders yılına bu isimle ve Ankara’daki yeni yerinde başlamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Atatürk’ün Ankara’ya kazandırdığı Mekteb-i Mülkiye’nin kuruluş tarihini bazı tarihçi ve araştırmacılar 15.yy da Sultan II. Murat döneminde kurulan Enderun Mektebi’ne kadar dayandırmaktadırlar. Ama asıl önem kazanmaya başlaması ise Fatih sultan Mehmet zamanına gerçekleşmiştir. Fatih döneminde, devletin korunması ve devlet işlerinin yürütülmesi için gerekli olan mülki ve idari kadroları yetiştirmek üzere bu okul yeni baştan düzenlenerek hizmete sokulmuştur.

Diğer bazı araştırmacılara göre ise Mülkiye Mektebi daha çok 19. yüzyılın yani Islahat ve Tanzimat hareketlerinin bir ürünü olarak gelişmiş olduğu şeklindedir. Her iki tezde de öne çıkan müşterek hususlar şunlardır: Mülkiye mektebi çok köklü ve eski bir tarihe dayanmaktadır. Bu eğitim kurumu, kaliteli devlet adamı ve üst düzey yönetici yetiştirmek için kurulmuş, planlanmış bir kurumdur.

1856 Islahat Fermanı’ndan sonra özellikle eğitim ve bilim alanlarında yenilikler yapılması zarureti devletin üst makamlarınca kabul edilince, bu alanda gerekli adımların atılmasına karar verilmiştir. 1858 yılında modern anlamda bir iç işleri bakanlığı kurulmuştur. Bu karar ve işlemin, Mekteb-i Mülkiye’nin gelişiminde doğrudan etkili olmuştur. Devlet idaresinde etkili olabilecek vali, mutasarrıf, kaymakam ve kaza müdürlerinin yetki ve görevleri bir kanunla belirlenmiş ve bu makamlara eleman yetiştirecek bir okulun (Mekteb-i Mülkiye’nin) kurulması için de inceleme yapmak ve teklifte bulunmak üzere Meclis-i Ali-i Tanzimat ‘a görev verilmiştir. Yapılan hazırlıklar padişaha sunulup, onayı alındıktan sonra bakanların katılımı ile Meclis-i Tanzimat tarafından Mekteb-i Mülkiye’nin tüzüğü hazırlanmıştır. Okula sınavla alınan 50 öğrenci 12 Şubat 1859 yılında eğitime başlamıştır.

İlk defa Mekteb-i Fünun-u Mülkiye olarak faaliyete geçen bu okulda kaymakamlık mesleği “kariyer bir meslek” haline getirilmiştir. Ders müfredatı ile derhal dikkat çekmeye ve fark yaratmaya başlamış ve ekonomi politik dersi adı altında yeni bilgiler öğrencilere sunulmuştur.1868 de eğitim 4 yıl olarak belirlenmiştir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Yaklaşık 10 yıl sonra 1877 tarihinde sultan II. Abdülhamit’in buyruğu ile Mekteb-i Mülkiye yüksekokul konumuna getirilmiş ve Mülkiye okulu daha geniş olanaklara kavuşturulmuştur. Okulun gösterdiği başarılar sonucunda eğitim 5 yıla çıkartılarak toplam 250 öğrenci ile devam edilmesine karar verilmiştir. Devletin çeşitli bakanlıklarına ve özellikle de içişleri, dışişleri, maliye bakanlıklarının üst düzey bürokrat mevkilerine atanabilecek, iyi eğitim almış, iyi lisan bilen, diplomalı ve yetenekli eleman yetiştirilmesi için okul geliştirilmiştir. Bu mektebin önemi ve özellikleri 19 Mart 1877 de açılan Meclis-i Mebusan’da yapılan konuşmalarda yer almış, özellikleri meclis üyelerine anlatılmış ve tutulan zabıtlarla bu okul tarihe geçmiştir. Statüsü yükseltilmiş olan bu okulun masrafları bizzat Sultan tarafından karşılanmış olması sebebiyle de, o tarihten itibaren bu okul, “Mektebi-Mülkiye’yi Şahane” adı ile anılmaya başlamıştır.

O dönemde Paris’te yayımlanan “Deba” gazetesi Mekteb-i Mülkiye’ye geniş yer vermiştir. Osmanlıda kurulan yeni kurumlardan, Tıbbiye ve Mülkiye okullarından ve onların eğitim kalitesinden övgü ile bahsedilmiştir. Profesörlerin derslerini hiç bir baskı altında kalmadan öğrettikleri ve öğrencilerin tutumlarının çok ciddi olduğu gibi hususlar üstünde durulmuştur.

1899’larda ise Türkiye’de sivil yüksek okul olarak, ilk kez olmak üzere spor dersleri müfredata eklenmiş ve okula bir kapalı spor salonu yaptırılmıştır. Aynı yıl, Milli Eğitim bakanlığı, istedikleri takdirde, Mülkiye mezunlarına, ülkede ki liselerin müdür ve öğretmen kadrolarına atanabilme hakkını tanımıştır. Böylece Mülkiye mezunlarına çeşitli alanlarda, yurdun her tarafında hizmet verebilme ve aydınlatma hareketlerinde öncü olma şansı tanınmıştır.

1908’de başlayan II. Meşrutiyet döneminde ise ülkede yer alan siyasî değişimlerden okul da etkilenmiş ve şekil değiştirmeye başlamıştır. Meşrutiyet dönemi yıllarında okul, ilk defa kendisini çok özel yapan “şahane” sıfatını kaybetmiş, adı sadece “Mekteb-i Mülkiye” olarak tescil edilmiştir. Bu isim değişikliği ardından okulun özel sınavla öğrenci seçme hakkı kaldırılmış ve başvuran herkes okula alınmıştır (yıllık 40 kişilik kontenjan yerine, başvuran 413 kişinin okula alınması gibi). Bu olay okulun kalite ve hizmet ölçülerini son derece olumsuz etkilemiş ve sarsmıştır. Sonuçların kötülüğü sebebiyle iki yıl içerisinde bu yanlış uygulamadan vazgeçilmiştir. O dönem içinde ülkede ki siyasi karışıklıklar ve kamplaşmalar Mekteb-i Mülkiye’ye de yansımış ve okul “siyasi kamplaşma merkezlerinden birisi” haline gelmiştir. Bu kamplaşma ve çekişmelerin okula verdiği en büyük zarar, 1915 yılında bütçeden hiçbir ödenek alamayarak, kapanması olmuştur. Bu durum ortaya büyük bir boşluk çıkartmıştır.

Duyulan acil ihtiyaç üzerine, okul 1918 yılında tekrar açılarak, adeta bıraktığı noktadan eğitime devam etmeye başlamıştır. Yalnız, bu defa, açılan okulun tekrar parasızlık sebebi ile kapanmaması için çeşitli idari önlemler alınmış ve okula sadece seçkin öğrenci kabul edebilecek kısıtlı kontenjan sistemi yeniden yürürlüğe konmuştur. Mülkiye Mektebi ilk defa yeni bir kanunla Dâhiliye Nezaretine (İç İşleri bakanlığına) bağlanmış ve daha sonra, 1920 yılında bir kanunla Maarif nezaretine yani Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması sağlanmıştır.

Meşrutiyet döneminde bazı gruplar mülkiyenin prestijini düşürmeye çalışırken, diğer bazı gruplar da bu değerli tarihi okulu modernize ederek onu Paris Siyasal Bilgiler Serbest okulu seviyesinde bir tüzel kişiliğe kavuşturmaya gayret etmişlerdir. Bu ikinci grubun gayretlerinin üstün gelmesi sonucunda, Mekteb-i Mülkiye (MM) okulunda büyük yenilikler gerçekleştirilmiş, eğitim programı yeniden düzenlenerek 4 yıla çıkartılmış ve son iki yıl içinde ihtisaslaşma sağlanmıştır. Böylece Mülkiye Mektebi resmi olarak 1913 yılından itibaren İdarî, Malî ve Siyasî şube olmak üzere 3 şubeye ayrılarak, devletin çok çeşitli alanları için üstün eğitimli eleman yetiştirmeye başlamıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Bütün bu karışıklık ve dalgalanmalar sırasında beklenilmeyen bir gelişme daha olmuştur. Bu da, Mülkiye Mektebinin öğrenci derneğidir. Bu kuruluş, 14 Aralık 1908 yılında resmen faaliyete geçerek, öğrenci ve mezunlarına sahip çıkmış, onlarla etkili iletişim kurarak onları yönlendirmiştir. Mülkiye Öğrenci Derneği, Türkiye’de kurulan ilk öğrenci derneği olup “müdavimin-i mülkiye cemiyeti” adı altında faaliyete geçmiştir. Bu dernek yaptığı çalışmalarla hem okulun gidişatı ve hem de ülkede ki gelişmeler üstünde etkili olmaya başlamıştır. Bu dernek sayesinde öğrenciler okul yılları içinde örgütlenme kültürünü de öğrenip, kullanmaya başlamışlardır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında, milliyetçi güçlerin ve Anadolu kuvvetlerinin düşman karşısındaki zaferlerini, bütün yasaklamalara ve ellerinde ki kısıtlı olanaklara rağmen yaptıkları törenlerle kutlayan Mülkiyeliler, İstanbul’daki işgal güçlerinin öfkesine hedef olmuşlar fakat tutumlarından vazgeçmemişlerdir.

Vatan Marşı veya Mülkiye Marşı olarak bilinen marş, 1919 yılında İstanbul’un düşman kuvvetleri tarafından işgal edilişi sırasında 19 yaşındaki bir Mülkiye öğrencisi tarafından yazılmıştır. İşgal şartları altında yazılan ve bestelenen çok etkili marşlardan birisidir. Güftesinde “Başka bir aşk istemez aşkınla çarpar kalbimiz, Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik, çünkü biz…” diyen satırlar da, Mülkiyelilerin geleneksel düşünce ve inançlarını yansıtmaktadır. (Güfte: Mülkiye mektebi talebelerinden Cemal, Nisan 1919; Beste: Mülkiye Mektebi müzik öğretmeni Musa Süreyya)

Tüm Reklamları Kapat

4 Kasım 1922 yılında İstanbul yönetimine TBMM’nin el koymasından sonra, Mülkiye Mektebi, TBMM hükümetinin Maarif yani Eğitim bakanlığına bağlanmıştır. Yeni hükümet bu okul için hiç bir özveriden kaçınmamıştır. Bu geçiş dönemi içinde okuldaki öğrenciler, okul taksitlerini ödememek için greve gitmişlerdir. Bu olay Mülkiye tarihinde ki ilk öğrenci grevidir. Bu grev, çok hızlı bir şekilde değişen kararlar karşısında öğrencilerin tepkisidir. Aslında, grev İstanbul Hükümeti ile Ankara hükümeti arasında ki yetki alanı çekişmesi sonucunda ortaya çıkan bir karışıklığın ürünü olup, öğrencilerin “taraf olmalarının” da ifadesidir. Yani, Mülkiye öğrencilerinin, İstanbul hükümetine karşı direnme hareketidir. Bu kriz, ancak hocalarının yardımı ile atlatılabilmiştir.

Ankara Hükümetinin hazırlattığı Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıktıktan sonra dersler 1924’te yeniden düzenlenmiştir. Zaten çok ilerici ve çağdaş bir yapı ve programa sahip olan Mülkiye Mektebi daha belirgin bir sisteme oturtulmuştur. 1926’dan sonra özellikle daha “Batılı bir karakter” verilen okulda yabancı dil şart hale gelmiş ve müfredat eğitiminin yanı sıra “iyi bir insan olmak” ve “görevde verimlilik” olguları da büyük önem kazanmaya başlamıştır. Bu olgular okulun hedefleri arasına girmiş, yetiştirdiği elemanlarda bulunan ve onları farklı kılan unsurlar haline gelmiştir.

Okulun tarihinde çok önemli bir dönüm noktasını teşkil edecek olan gelişmeler ise 1935 yılında başlamıştır. 1935 yılının Meclis bütçe görüşmeleri sırasında yer alan müzakerelerde Mülkiye Mektebinin Ankara’ya getirilmesi, adına ve geçmişine yaraşır bir yerde yeniden kurulup, teşkilatlanması dile getirilip, müzakere edilmiştir. Bu okulun Ankara’da olmasının önemi vurgulanmış ve bu işlemler için yeterli fonların ayrılması talep edilmiştir.

“Mülkiye’nin Ankara’ya taşınması projesinde” özellikle Mülkiye’nin 1911 mezunlarının ve o sırada Milli Eğitim bakanı olarak görev yapan Abidin Özmen’in rolü ve etkisi büyük olmuştur. Milli Eğitim ve Maliye bakanlıklarının birlikte hazırladıkları bir kanun tasarısı, TBMM’ye sevk edilmiş ve mecliste onaylanarak, yasalaşmıştır. Bu yasaya dayanılarak, Ankara’nın Cebeci semtinde, Topraktepe mevkiinde Mülkiye mektebinin ana binasının yapımına başlanmıştır. Bugün, halen hizmet vermekte olan bina ve ekler, sonraki yıllarda bu ana bina etrafında geliştirilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
21. Yüzyıl İçin 21 Ders (Ciltli)

21. yüzyılın en çok ses getiren düşünürlerinden Yuval Noah Harari, ilk kitabı Sapiens’te insanın nasıl önemsiz bir hayvandan dünyanın efendisine dönüştüğünü, ikinci kitabı Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle insanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu ele almıştı. 21. Yüzyıl İçin 21 Ders ise yüzyılımızın eşi benzeri görülmemiş teknolojik ve ekonomik kırılmalarıyla ve yaşanan aralıksız değişimlerle başa çıkabilmek için elzem soruları tartışmaya açıyor.

Tanrı geri mi dönüyor?
Bilgisayarlar ve robotlar insan olmanın anlamını nasıl değiştirecek?
Yalan haber salgını karşısında ne yapabiliriz?
Büyük Veri bizi sürekli izlerken, seçme özgürlüğümüzü nasıl geri kazanabiliriz?
Dünyayı anlayamıyorsak doğruyla yanlışı, haklıyla haksızı nasıl ayırt edeceğiz?
Ufkumuzu aşan, bütünüyle insan kontrolünün dışında dönen ve tüm tanrılarla ideolojilere gölge düşüren bir dünyada sağlam bir etik zemin bulmak mümkün mü?
Homo sapiens yarattığı dünyayı anlamlandırma yetisine sahip mi? Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin bir sınır kaldı mı?
Eşitsizlik ve iklim değişikliğinin açtığı dertlere milliyetçilik deva olabilir mi?
Eski anlatıların çöküp yerine yenilerinin gelmediği bir çağda ne tür becerilere ihtiyacımız var?

Harari bu ve benzeri çok temel soru(n)ları, her biri birbirinden kışkırtıcı ve derinlikli 21 bölümde ele alırken, daha önceki kitaplarında ortaya koyduğu fikirlere dayanarak siyasi, teknolojik, toplumsal ve varoluşsal zorluklara açıklık getiriyor.

Devamını Göster
₺450.00
21. Yüzyıl İçin 21 Ders (Ciltli)

Başından beri ilerici ve yapıcı hizmetler vermesi için kurulmuş olan Mülkiye mektebi, Atatürk döneminde kurulmakta olan yeni başkent Ankara’nın dinamik ve yenilikçi atmosferinden fazlasıyla etkilenmiştir. Okul, bu ortam içinde kalıcı bir yerleşim merkezine ve çok daha sağlam bir kurumsal yapıya kavuşturulmuştur.

Yasal temeller kurulduktan sonra, Mülkiye Mektebi’nin okul binası süratle tamamlanmış ve 15 Kasım 1936 yılında, eğitim bu yeni binada başlatılmıştır. Okul kullanıma hazır olduktan sonra, okulun öğrencileri özel bir merasimle İstanbul’dan ayrılmış ve kendilerine tahsis edilen özel bir trenle Ankara’ya ulaşmışlardır. Mülkiye Mektebinin öğrenci ve hocaları Ankara garında da büyük bir merasimle karşılanmış, büyük bir heyet eşliğinde yeni kalacakları okul ve yatakhaneyi barındıran binaya götürülmüşlerdir.

Atatürk de bizzat gönderdiği bir telgrafla Mülkiyelilerin Ankara’ya gelişlerini kutlamış ve onlara olan güven ve sevgisini tekrarlamıştır. Ankara’da, 1936 yılından itibaren eğitime başlayan okul, tekrar 4 yıla çıkartılmıştır. Atatürk’ün bu kadar önem verdiği Mülkiye okulu, bundan sonraki yıllarda devletin ihtiyacı olan kaliteli devlet kadrolarını yetiştirmekte çok önemli bir rol oynamıştır.

Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) tarihi boyunca daima üç ana hedefe hizmet etmeye çalışmıştır:

1-Devlet örgütünü, yönetim ve yöntemlerini Batılı anlamda yenileştirmek

2-Devletin çalışmalarını sistemleştirmek,

3-Kurulan yönetim mekanizmasını bilgi ve beceriklilikle işletecek gücü ve kafaları yetiştirmek.

4-Bir de yazılmayan ama ana hedefler içinde varlığı kabul edilen prensiplerden birisi de “kaliteli iyi ve dürüst insan” yetiştirmek amacını gerçekleştirmek olmuştur.

Üstün kaliteli, iyi bir öğretimin yanı sıra dernekleşme, organize olma yetenekleri ve deneyimlerinin sağlandığı okulda bir de “Mülkiye dergisi” çıkartılmaya başlanmıştır. Bu dergi tamamen öğrencilerin kendi gayret, tertip ve yazıları ile gerçekleştirilmiştir. Baskıları ise okulda taşbaskı olarak bilinen kendi matbaalarında yapılmıştır. Bu gayretler sonucunda öğrenciler, kitle iletişiminin önemini ve bunun kullanılma yol ve metotlarını daha okul yıllarında öğretmeye başlamışlardır. Dergi adeta uygulamalı eğitim ve öğretim yöntemi haline gelmiştir.

Ayrıca Mülkiye mektebinde ve sonra Siyasal Bilgiler Fakültesinde düzenli aralarla konferanslar, anma toplantıları ve sergiler gibi kültür etkinlikler de gelenekselleştirilmiştir. Bunların yanı sıra, okulun her yıl yurt içi ve yurt dışı inceleme gezileri düzenlemesi, onun en önde gelen ayrıcalıklarından olmuştur. Bu gelenekler bugüne kadar devam etmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Atatürk’le kurulan yakın temas ve onun destek ve teşviki ile Ankara’ya taşınan Mülkiye Mektebi, yeni Başkent’te, kendi yeni binasında faaliyete geçtikten sonra bu yeni ortamda çok iyi organize olmuş ve faaliyetlerini sağlam temellere oturtmuştur. Böylece, Mülkiye Mektebinin devlet idaresinde ve önemli bürokratik yapılanmalarda çok etkili hale gelmesi de kaçınılmaz olmuştur.

Atatürk döneminden sonra Siyasal Bilgiler Okulu (Mekteb-i Mülkiye)’nin diğer bir dönüm noktası 3 Nisan 1950 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5627 sayılı “Siyasal Bilgiler Okulu’nun, Siyasal Bilgiler Fakültesi adıyla Ankara üniversitesine katılması hakkında kanun” la gerçekleşmiştir. Böylece, Mülkiye Mektebi, Ankara Üniversitesine bağlanmış, onun bünyesinde modern bir Siyasal Bilgiler fakültesi olarak görev yapmaya başlamıştır. Bu işlemlerin gerçekleşmesinde, Prof. Dr. Fethi Çelikbaş’ın ve Prof. Dr. Fadıl Hakkı Sur’un büyük emekleri bulunmaktadır.

1970’lerde Mülkiye’yi ayrı bir üniversite yapma girişimleri olmuş hatta arazi tahsisi bile yapılmıştır. Lakin 1980 sonrasında bu projeden tamamen vazgeçilerek fakültenin Ankara Üniversitesi içinde devamı sağlanmıştır.

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin birçok önemli kurum için bir başlangıç noktası olma özelliği de mevcuttur. Mesela, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi enstitüsü (TODAİE), Bir Aralık 1954 yılında, Siyasal Bilgiler Fakültesine bağlı olarak hayata geçirilmiş, sonra ki yıllarda özerk hale gelmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Aynı şekilde 1962 yılında Basın, Yayın Yüksek Okulu, Siyasal Bilgiler Fakültesine bağlı olarak kurularak, hayata geçirilmiştir. 1982 yılına kadar devam eden bu işbirliğinden sonra yüksekokul, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi adı altında bağımsız bir fakülte haline getirilmiştir.

1978 yılında Gelişme ve Toplum Araştırma Merkezi (GETA) ve daha sonra da İnsan Hakları ile 1981 yılında kurulan Sosyal Politika Enstitüsü de yine Siyasal Bilgiler Fakültesine bağlı Enstitüler niteliğinde kurulmuş ve daha sonraları yarı bağımsız veya tam bağımsız hale gelmişlerdir. Bu enstitüler ve 1987’de kurulan ATAUM, yani Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi halen Siyasal Bilgiler Fakültesi bünyesi ve genel çatısı altında faaliyet göstermektedirler.

Mekteb-i Mülkiye veya Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak bu kurumun öğrenci ve hocaları her zaman ülke siyasetinin içinde olmuşlardır. Olayları, siyasi dalgalanmaları, krizleri ve aşamaları yakinen yaşayıp, tepki vermişlerdir.

1950’li yıllar, fakülte öğretim üyeleri ve öğrencilerinin, ülkenin güncel siyasal etkinliklerine yoğun bir şekilde girmeye başladıkları ve dönemin iktidarı ile ters düştükleri yıllar olmuştur. 1960 darbesi sırasında bu fakülte ön planda yer almış hatta 30 Nisan-30 Mayıs 1960 arasında bir ay için kapatılıp, sonradan tekrar açılmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mekteb-i Mülkiye) çok uzun yıllar devlet bürokrasisinin kilit noktalarına hâkim olmuş bir eğitim müessesidir. Bu hususu ilave bilgilerle aydınlatmak gerekirse, Mesela:

Vali ve Kaymakamlar: uzun yıllar bu makamlar yüzde doksan oranında Mekteb-i Mülkiye mensupları tarafından doldurulmuştur. Hatta, bu makamlara göre idareci yetiştirmek için kurulan bir okul olduğu için adeta yıllarca bu görevin tekelini de elinde tutmuştur.

Mali Amirler: aynı şekilde büyük ölçüde Mülkiye mensupları arasından çıkmıştır. Mülkiye mensupları devlet mekanizmasını yönetmek için yetiştirildikleri için bir çok bakanlıkların başına getirilmiş veya çeşitli üst düzey yönetici kadrolarında istihdam edilmişlerdir.

Dışişleri Bakanlığında,1990’lara kadar büyükelçilerin ve konsolosların yüzde doksan beşi yine Mülkiye Siyasî şube mensupları arasından seçilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu durum ancak 1980’li yıllarda başbakan Turgut Özal’ın gayretleri ile değişmeye başlamıştır. Başbakan Özal, Mülkiyenin etki ve fiili tekelini kırmak için birçok üniversitede siyasal bilgiler fakülteleri açtırmıştır. Yine, YÖK kanunun da yaptırdığı değişikliklerle birçok diğer fakülte mensubunun da Dış işleri bakanlığında görev alabilmeleri sağlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinde, 1920 den itibaren, halen makamda olan kişi dahil tam 42 kişi dış işleri bakanı olarak görev almış bulunmaktadır. Bunlardan bazıları birkaç dönem bakanlık yapmıştır. Bu 42 kişinin 16 tanesi Mekteb-i Mülkiye veya Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Bunların isim ve görev yıları şöyledir:

·Ahmet Muhtar Mollaoğlu 09.02.1921- 16.05.1921

·Şükrü Saraçoğlu 11.11.1938- 13.08.1942

Tüm Reklamları Kapat

·Hasan Saka 13.09.1944- 10.09.1947

·Fatin Rüştü Zorlu 25.11.1957- 27.05.1960

·Osman Olcay 26.03.1971- 03.12.1971

·Ü. Haluk Bayülken 11.12.1971- 25.01.1974

Tüm Reklamları Kapat

·Gündüz Ökçün 21.06.1977- 21.07.1977

·Hayrettin Erkmen 12.11.1979- 05.09.1980

·İlter Türkmen 21.09.1980- 24.11.1983

·Vahit Melih Halefoğlu 13.12.1983- 21.12.1987

Tüm Reklamları Kapat

·Mesut Yılmaz 22.12.1987- 20.02.1990

·Hikmet Çetin 21.11.1991- 27.07.1994

·Mümtaz Soysal 27.07.1994- 28.11.1994

·Murat Karayalçın 12.12.1994- 27.03.1995

Tüm Reklamları Kapat

·Şükrü Sina Gürel 12.07.2002- 19.11.2002

·Yaşar Yakış 19.11.2002- 14.03.2003

Bir de Mülkiye Mektebinde akademisyen olarak görev yapanları arasından (Fuat Köprülü, Ali Bozer, Coşkun Kırca ve Deniz Baykal) gibi isimler, dışişleri bakanı olarak görevlendirilmişlerdir. Bu kişiler de, Mülkiye ekolü içinde sayılacak olursa Mülkiyeli dış işleri bakanı sayısı 20’e yükselmiş olur.

Türkiye Cumhuriyeti devletinde, 1920’den bu yana Başbakan olarak görev yapan 28 kişiden dört tanesi de Mülkiyeli olup, isim ve görev dönemleri şöyledir:

Tüm Reklamları Kapat

* Şükrü Saraçoğlu 09.07.1942- 09.03.1943

09.03.1943- 07.08.1946

·Hasan Saka 10.08.1947- 10.06.1948

10.06.1948- 16.01.1949

Tüm Reklamları Kapat

·Ferit Melen 17.04.1972- 15.04.1973

·Mesut Yılmaz 23.06.1991- 20.11.1991

06.03.1996- 28.06.1996

30.06.1997- 11.01.1999

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca, Mülkiye Mektebi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunları veya Siyasal Bilgiler Fakültesinde başlayıp, gelişip sonradan bağımsız kurumlar haline gelen eğitim kurumlarından mezun olanlar arasından her siyasi parti içinçok sayıda milletvekili çıkmıştır. Bu durum halen devam etmektedir.

[1], [2], [3], [4], [5], [6], [7], [8], [9], [10]

Okundu Olarak İşaretle
13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ C. Aslantepe. (2009). 1959-2009 150 Yılın Tanıklığı, Bilgiler, Belgeler, Görüşler. Yayınevi: Ankara Üniversitesi Basımevi.
  • ^ M. Çandırcı, et al. (1982). Ankara Üniversitesi Gelişim Tarihi. Yayınevi: Ankara Üniversitesi Basımevi.
  • ^ Komisyon. (Davetiye, 2001). Mülkiye Marşı Hakkında Bilgi. Not: Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin 142. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla düzenlene tören davetiyesinden.
  • ^ M. A. Çankaya. (1954). Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler (I. Cilt Tarihçe) 1859-1949. Yayınevi: Örnek Matbaası.
  • ^ M. A. Çankaya. (1954). Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler (Ii. Cilt ) (Hal Tercemeleri Kısmı) 1860-1949. Yayınevi: Örnek Matbaası.
  • ^ T. Öztürk. (1999). Ankara’nın Mülkiyesi 1936-2007. Yayınevi: Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları.
  • ^ M. Tıraş. (2013). Mekteb-I Mülkiye’nin İstanbul Yılları. Yayınevi: İmge Kitabevi.
  • ^ M. A. Çankaya. (1970). Yeni Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler ( Mülkiye Şeref Kitabı) (Iv. - Viii. Ciltler) Mekteb-I Mülkiye Mezunları. Yayınevi: Mars Matbaası.
  • ^ M. H. Yavuzyiğit. (1999). Mülkiye Tarihi (1859-1999). Yayınevi: Mülkiyeliler Biriliği Vakfı Yayınları.
  • ^ M. Baskıcı. Mekteb-I Mülkiye’den Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne 150 Yıllık Kronoloji. Alındığı Tarih: 12 Kasım 2023. Alındığı Yer: Ankara Üniversitesi Web Sitesi | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/04/2025 17:42:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16046

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close