İnancın Psikolojisi
İnanmaya Neden İhtiyacımız Var?

- Blog Yazısı
Hayatımıza Anlam Katmak İçin Hikayelere İhtiyacımız Var
İnsan zihni hikayelerle şekillenir ve bu hikayeler, hem kendimize hem de başkalarına dünyayı nasıl gördüğümüzü anlatmamızın bir yoludur. Aslında, hayatın anlamı dediğimiz şey, çoğu zaman inandığımız hikayelerden doğar. Tarih boyunca insanlar, karmaşık ve zorlayıcı dünyayı anlamlandırmak için efsanelere, mitlere ve dini anlatılara başvurmuşlardır. Bu hikayeler, insanın kendini bir bütünün parçası olarak görmesini sağlar.
Psikolog Jonathan Haidt’in The Happiness Hypothesis (Mutluluk Hipotezi) adlı eserinde, insanların, yaşadıkları olaylara anlam katmak için hikayeler kurdukları ve bu hikayelerin onlara bir amaç verdiği anlatılır. Haidt’e göre, inançlar, bizim için birer "hayat hikayesi" işlevi görerek hayatımıza yön verir. Anlam arayışımızın temelinde bu hikayelere ihtiyaç duyarız çünkü her hikaye, bizleri bir amaca bağlayan, zihnimizde bir düzen kurmamıza yardımcı olan bir yapı sunar.
Anlam Verme Çabası
Düşünsenize, kendinizi tarih öncesi çağlarda hayal edin. Gökyüzünde aniden çakan şimşekler, karanlık ormanda duyulan gizemli sesler gibi herşey bilmediğimiz bir tehdit gibi görünürdü değil mi? İnsan, evrende ve doğada açıklayamadığı şeylerle karşılaştıkça, kendini daha güvende hissetmenin bir yolunu aramış. İşte bu noktada, inanç sistemleri devreye girmiş.
Bu konuda antropolog Bronisław Malinowski’nin Magic, Science and Religion (Büyü, Bilim ve Din) adlı çalışması, ilkel topluluklarda insanların doğa olaylarını ve anlaşılmaz fenomenleri anlamlandırmak için inanç sistemleri geliştirdiğini gösteriyor. Malinowski’ye göre inanç, insanlar için korkutucu olan bilinmeyene karşı bir çeşit ''anlam perdesi''yaratıyor. Yani, evrenin çözülemeyen gizemlerine birer hikâye, bir anlam yüklemek, insanların zihinsel rahatlığını sağlıyor.
Bilinmeyen ya da açıklanamayan olaylar karşısında insan beyninin güven arayışına yöneldiği ve bu arayışın da inanç sistemlerini doğurduğu gözlemlendi. Sonuçta, evrendeki gizemleri açıklayamamak çoğu zaman insanda bir boşluk yaratır. İnanç ise bu boşluğu anlamla doldurmanın en etkili yollarından biridir.
İnanç Beynimiz İçin Bir Yoga Gibidir
Yapılan araştırmalarda inanç sistemleri insanların kaygı ve stres düzeylerini düşürmekte büyük bir rol oynadığı görülüyor. Güçlü inanç sistemlerine sahip olan bireylerin stresli durumlarla karşılaştıklarında beyinlerinin daha az ''savaş ya da kaç'' tepkisi verdiği gözlemlendi. Bu da, inançların bize zihinsel bir "nefes alma" alanı sağladığını ortaya koyuyor.
Toplumsal Bağları Güçlendirir
Susan Fiske’nin araştırması, ortak inanç ve değerlere sahip insanların birbirine daha bağlı olduklarını ve birlikte çalışırken daha işbirlikçi olduklarını gösteriyor. Özellikle zor zamanlarda dayanışmayı artıran bu bağlar, toplumsal dayanıklılığı da güçlendiriyor. Bu bulgular, aynı değerlere inanmanın toplulukları bir araya getiren önemli bir unsur olduğunu destekliyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ölüm Korkusuyla Baş Etmenin Bir Yolu
Ölüm, hepimizin içten içe üzerinde düşündüğü ama pek de konuşmak istemediği bir konu, değil mi? İşte tam burada inanç devreye giriyor. İnsanın bir sonu olduğu gerçeğiyle yüzleşmek, oldukça ürkütücü bir düşünce olabilir. Ancak ölümden sonra bir yaşam ya da ruhun ölümsüzlüğü fikri, bu korkuyla başa çıkmamız için güçlü bir dayanak sağlıyor.
Bu konuda sosyal psikolog Ernest Becker’in Ölümün İnkarı adlı ünlü kitabında şöyle bir görüş öne sürülür: İnsanlar, ölüm korkusunu bastırmak ve ölümsüzlük arayışlarını sürdürebilmek için inanç sistemlerine tutunurlar. Becker’e göre inanç, ölümün kaçınılmazlığı karşısında insan ruhunun kendini güçlü hissetmesine yardımcı olan bir ''koruma kalkanı''görevi görür.
Dünyadaki Hazlardan Vazgeçmek İçin Ebedi Bir Vaadin Gücü
Düşünelim; insanoğlu, anlık zevklerin peşinde koşmaya o kadar yatkın ki... Peki, bizi bu hazlardan vazgeçmeye ikna eden nedir? İşte burada devreye, inançların sunduğu "ebedi mutluluk" vaadi giriyor. Birçok inanç sistemi, geçici dünyevi hazlardan uzak durmamız için sonsuz bir cenneti veya ebedi bir huzuru vaadeder.
Bu konuda Freud’un Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları adlı eserinde, insanların geçici hazları terk edip uzun vadeli bir tatmine yönelmesi için ''ebedi bir ödül'' fikrinin motive edici bir unsur olduğu savunulur. Freud’a göre, bu vaat, insanın içgüdüsel haz arayışını dizginlemeye yardımcı olur. Yani inanç, bizleri anlık tatminlerden alıkoyarak daha yüksek, daha uzun vadeli bir ödüle yönlendiren bir işlev görür.
Ayrıca Yale Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, ebedi bir mutluluğa inanan bireylerin, günlük yaşamlarındaki geçici hazlardan daha kolay vazgeçebildiğini göstermiştir. Sonsuz bir ödül düşüncesi, insanın kendini kontrol etmesine ve daha büyük bir iyilik duygusuna ulaşmasına yardımcı olur. Böylece, dünyadaki hazlardan vazgeçmeyi sağlayan bu inanç, insanlara huzur ve dayanma gücü kazandırır.
İnançlar Beynimizi Mutlu Kimyasallarla Doldurur
Stanford Üniversitesi’nden yapılan bir araştırmada, pozitif bir inanca sahip olan bireylerin beyinlerinde dopamin gibi mutluluk hormonlarının daha fazla salgılandığı tespit edildi. Bu kimyasallar, inanç yoluyla olumlu beklentiler geliştiren kişilerin duygusal olarak daha mutlu hissetmelerine yardımcı oluyor. Yani, hayata ''iyi şeyler olacak'' diye bakmak, gerçekten bizi mutlu ediyor.
Peki İnançsız Yaşamak Mümkün mü?
Bu soruya yanıt aradığım bir dönemdeyim. Çoğumuz inançlı ailelerin içine doğar ve kendi ailelerinin inanç sistemlerini benimser. Hepimiz aslında hazır bir anlamın içine doğarız. İnsan kendisine sunulmuş hazır bir anlamı kabul edebilir. Ama benim felsefem yaşam kendi anlamını bulma ve yaratma yoludur. Bu yolda bana rehberlik eden ''Yaşam bir nehir,sen ise bir küçük çakıl taşısın'' cümlem aslında kendi yaşam amacımı aramamda bana rehberlik ediyor.
Kendi inacınızı arama süreciniz olsun isterseniz onu arayıp ve bulmanız lazım. Yaşam bir yolculuk bu yolculukta öncelikle anlamlı olan önceliklerinizi belirleyin ve bir çerçeve arayın. Umut ediyorum ki Nihilizm çukuruna düşmeden anlamlı bir hayat herkes için mümkün.
Sevgiler.
Felsefe ile kalın.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 09:50:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19183
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.