Evrimi Ders Olarak Hele Bir Anlatın…!
Görün, İnsan Olmak Evrimi Anlamayı Nasıl Kolaylaştırıyor!

- Blog Yazısı
Evrimi anlamayı zorlaştıran insan olmak değildir, insan olduğumuzun, doğanın bir parçası, etkileneni ve etkileyeni olduğumuzun iradi olarak unutturulmasıdır. Biz merkezli evrenin başta bize hoş gelen argümanının, esasında bu argümanı “ben sizin efendinizim” niyetiyle ortaya atan ve bunun üzerinden bize ve doğaya tahakküm kurmayı kendine hak gören erk sahiplerinin, bunu sürdürebilmesinin iradi koşullamasıdır. Bunu görmezden gelerek yol alamayız.
Evrimin gücü salt evrimsel süreçlerle sınırlı değil. Bugüne değin egemen , statükocu, gerici, durağan, teslimiyetçi, hükümran , ben merkezci vb. herkese ve her şeye ve haklı olarak bir meydan okumadır.
Bu haklı ve dayanaklı meydan okuma illa ki ( statükoyu bozacağından) karşıtını ; doğrudan reddiyetçi, mırın kırın edip bunu sürdüremeyen, altını güya “bilimsel” safsatalar ile boşaltmaya çalışan, evrimin konusu olmayan süreçlerle onu mahkum etmeye çalışan ve en tehlikelisi, ihtiyaç olmadığı halde, kendinden menkul hakemlik rolüne soyunan kılıflarla doğuracaktır ve doğurmaktadır.
Evrim her şey değildir elbet. Fakat gezegenimize ve yaşama özgü evrimin kavrandığı bir gezegende, tüm ilahi kitapların ön gördüğünün de ötesinde bir cennet yaratmak ve sürekliliğini sağlamak işten bile değildir.
Ne Şiş Yansın Ne Kebap!
Her şeyin bir yaratıcı tarafından tasarlanmış olduğuna inanmaya meyilli olduğumuz kanısında değilim, o yöne büküldüğümüz kanısındayım. Doğanın durağan olmayan kollektif yaratımına atfen ve izah edilebilir durumlar hariç. ( Hatta doğa kişiselleştirilerek de bu yapılabilir ki; ilksel atalarımızın geriye bıraktığı öğreti ve mitolojilerinde bunu görmek mümkün. Fakat orada asla bir başına buyruk, nedensiz, sonuçsuz, hesapsız, kitapsız ve özellikle yarattıklarından bağımsız bir yaratıcıya atıf yoktur.)
Ah şu kendinden menkul hakemlik rolüne soyunmak var ya; bir şeyi doğru bulmaz ve reddetmek istersin fakat dayanağın yok, doğru bulur ancak pozisyonun ( siyasi-ekonomik-ideolojik ve türevleri) reddetmeni gerektirir ve bunu açıktan yapamazsın çünkü yine dayanağın yok. İki arada bir derede kalırsın ve kurtuluş olarak Edison’un ( Yoksa Tesla’nın mı desek) ampülü ışıldar ve çıkar yolu bulur, ne şiş yansın ne kebap derdine düşersin. İşte kendinden menkul ve ihtiyaç olmadığı halde hakemliğe soyunmanın tam olarak anlamı budur.
1. BBC gibi profesyonel bir yayın organı evrimin yanlış anlatılmadığını adı gibi bilir. Adı gibi bildiği bir şey daha var ise o da , dolaylı da olsa hakemlik rolüne soyunmak zorunda oluşudur. Bin yaşa Nasreddin hoca: Parayı veren düdüğü çalar.
2. İlksel atalarımız , adına evrim dememiş olsalar da bugüne denk düşen ismi itibarı ile evrimin gayet bilincindedir. Eş seçiminden fiziksel yer değişikliğine, öğretilerinden mitolojilerine kadar , doğanın işleyişine ve evrimsel süreçlerin kendisinin nüvelerine yapılan atıfları günümüze kadar gelmiştir.
3. Bunu son süreçte Avusturalya yerlileri olan Aborjin’lerde somut olarak görmek mümkündür. Hatta daha da ilerisine giderek kendilerini doğanın bir bileşeni olarak konumlandırmış ve dışlarındaki canlı cansız doğaya eş hürmeti bir yaşam felsefesi haline getirmiştir.
4. Ta ki yerleşik yaşama geçene ve güçlü olanımızın tahakkümünü gerekçelendirecek bilinmez bir varlık icat edilene dek. Sonraları göksel , tek tanrılı dinlerin doğuş evresi bunu tartışılmaz toplumsal bir norm haline getirmiştir . Yani mutlak ve göksel tek bir tanrının yaratıcı misyonu ile ve aslında insani argümanlar ile sahneye çıkışı, çıkarılması. Nitekim bunu öne sürenler daha sonra yeryüzünde kendi yaratılarının adına tahakkümü de kendilerine hak göreceklerdir. İnsanlık tarihi bunlarla doludur.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
5. Bizi, evrimin göreli olarak, besin zincirinin ise tartışmasız tepesine oturtan şey toplumsallığımızdır. Birlikten kuvvet doğurmuştur. Bunu destekleyecek zihinsel evrimimiz ve alet (icat) yapmaya yatkın bedensel evrimimiz bizi sosyal olan diğer canlılara nazaran öne çıkarmıştır. Evrimseldir…Burada bir tasarım ihtiyacı yoktur. “Ol dedi ve oldu’ ya da ihtiyaç yoktur. Bir basit şekilsiz tohum bir ayda muazzam bir meyveye dönerken şaşırmıyoruz da , milyonlarca yıllık sürecin azar azar yaratısı olan değişim neden bizi şaşırtsın.
6. Şayet olanı “ol dedi ve oldu” şeklinde bir anda oluveren olarak ve kafamıza kazındığı üzere değerlendirirsek ve bunu insan psikolojisine dayandırırsak elbette ki “bu mümkün değil, mutlak surette bir yaratıcı olmalı” sonucuna varırız. Ancak evrimsel gelişimi , gelişime sebep olan süreye bölersek, emin olunsun ki; “Bir değişim, devinim, gelişim, uyum veya her ne ise , bu kadar da uzamaz yahu” deriz.
7. Çocuk psikolojisi yetişkin psikolojisinin aynasıdır. Boşuna dememişler: Şapı kaynatmakla olmaz ki şeker, aslını sevdiğim aslına çeker. Eğitim ömür boyu süreğen iradi bir etkinliktir ve aile ile toplum ( ötesi egemen ideoloji) ne ise çocuk sadece onu yansıtır. Tıpkı bir ayna gibi…Felsefi, sosyal, psikolojik ve ya siyasal fark etmeksizin.
8. Dil gelişimi de bir neden değil evrimsel bir sonuçtur. Evrene içkin her şeyde tasarruf öncüldür. Bir alacak yere iki harcamaz. Bizim fiziksel ve buna dayalı biyolojik evrimimiz, yetersiz uzuvlarına ( kol, bacak, kanat, kuyruk, burun, göz vb. diğer hayvanlarda belirleyici olan) gereksiz enerji harcayıp başarılı olamayanları elemiş, aksine el, dil ve zihin için harcayanları günümüze taşımıştır. Hepsi bu.
9. Evrimi anlamak için olgunluğa ihtiyaç yok. Hatta söyleyebilirim ki aynı anda ve iki farklı ders olarak (zorunlu olsun) evrimi ve yaratılışı anlattığımızda, yaratılış hikayelerinin anlaşılması daha zor olacaktır. Çünkü sorunludur, dayanaksızdır ve anlatıcının asla cevap veremeyeceği sayısız soruya gebedir. Ve yine söyleyebilirim ki işinin ehli bir anlatıcı ile hiçbir öğrenci, evrime dair ( gelecek öngörüsü haricinde) bugüne ve düne dair güvensizlik içerikli tek bir soru bile sorma ihtiyacı duymayacaktır.
10. Neden her yaş grubuna özgü alternatif ders kitabı yazılmaz bilmem. Yazılırsa mutlaka yayılır.
Tasarlama işine gelince: Tasarlayan da tasarlanan da biziz. Etkiyen ve etkilenen … Sadece gezegenimiz değil evrenimiz bile bundan muaf değil. Tasarım elbette ki matematiksel olarak olası ve fakat böyle olsa bile her şey bu denklemin bir parçası, biz dahil…Dışında olanın hükmünün geçmediği bir denklem.
Haliyle dışında olan hükümsüz ise tasarlama koşulu yok, içinde ise tasarımın bir parçası ve kolektif tasarımın bir sonucu olabilir ancak…
Ki tasarım dediğimiz şey de bir anda oluveren değildir. Fıstık ezmesi bile yüz yılların deneme yanılma ve denk gelme süreçlerini içerir. Ekleye çıkara ve milim milim…
Dil gelişimi ve buna bağlı zihinsel soyutlamalar da aynı sürece tabidir ve milim milim gelişmiştir. Dil ve buna tabi zihinsel soyutlamaların işe yaramamış olanları günümüze kadar gelememiş ancak mutlaka olmuştur. Günümüze kadar gelebilen türümüzü hayatta tutma ve üreme işine yarayandır.
Burada da bir yaratım olmak zorunda değil. Bir kere yaratım, yaratma eylemi olarak bir irade içerir, irade de önceden bir planlamayı zorunlu kılar. Bu irade her tür “yaratımın” vücut bulduğu doğa için bile ihtiyaç değildir.
Doğanın diyalektiği evrenin bir bütün olarak deviniminin bir zorunluluğudur. Zorunluluğun olduğu yerde tercihin ürünü bir yaratım olamaz. Türümüzün her alanda bugün için “yaratım” olarak var ettiğini iddia ettiği her şey aslında doğanın kendisinin de içinde ve tabi olduğu taklidinin evrimsel süreçleridir. Temelinde ihtiyaç vardır. Tıpkı bilimin kaynağının da ihtiyaç oluşu gibi. Ve hiçbirinde iradi bir tercih ve gönüllülük yoktur. Tüm canlılarda olduğu üzere türün varlığını koruması ve sürdürebilmesinin dayattığı zorunluluk vardır.
Ancak bu zorunluluk uzun bir zaman süresince sürekliliğinden dolayı ve her alanda oluşundan o kadar çok kanıksanmıştır ki; sıradanlaşmış ve zihnimizde iradi, gönüllü yanılsaması yaratmıştır. Tıpkı acıktığımızda yemek yeme, uykumuz geldiğinde uyuma ihtiyacının kendisinde olduğu gibi. Yapmayı verelim de bir görelim…
Türümüze özgü dil dahil şiir, felsefe gibi soyut “yaratımlar da “ ki buna artık yaratım değil ürün demeliyiz, yine ihtiyaç temellidir ve maddi temelli zihnimizin sağlıklı ve dinç kalabilmek için mecbur olduğu egzersizlerdir.
İlksel olarak doğanın taklidinden ve çok ilkel olarak başlayıp ,üstüne eklene eklene günümüzde karşımıza sanat, edebiyat, müzik vb. olarak çıkan her ürünün kendi disiplininde evrimi vardır.
Mitolojilerimiz bundan muaf değil. Mitolojilerdeki yaratıcı –yaratılış ile ilgili olarak da mitolojileri üçe ayırmak zorundayız.
İlkel komünal dönem mitolojileri, sınıfların doğuşunu müteakip döneme denk gelen çok tanrılı dönem mitolojileri ve tek tanrılı dinlerin doğuşu sonrası mitolojiler.
İlkel komünal döneme ait günümüze ulaşan çok az mitoloji vardır ve bütünlüklü değildir. Burada bilinmeyene yönelik doğa içerikli atıflar vardır ve korku ile ilişkilendirilir. Gök gürültüsü, deprem gibi… Ancak zamanla ve bunların işleyişine yönelik uzun süren gözlemler o dönem insanını bunlarla barıştırmıştır. O dönemlerde bile bu tanımlanamayan olaylara yaratıcı misyonu yüklenmemiştir. Tek yaratıcı doğa anadır.
Sınıfların ortaya çıkışı ile köleci toplumdan başlamak üzere yaratıcılar; toplumun kendi içindeki çelişkilerinin, egemenlerin konumlarını koruma mecburiyetinin ve hiçbir şeye sahip olmayanların kurtuluş arayışının, yani toplumsal ilişkilerin tıpa tıp bir yansıması olarak çeşitlenerek ve alanları farklı olmak üzere sahneye çıkarılmıştır.
Tek tanrılı dinlerin doğuşundan sonraki süreç de bundan farklı değildir. Tek fark yaratıcıdaki tekelleşmedir. Aslında bu o dönem açığa çıkan ve halen devam edegelen tahakkümdeki tekelleşmenin bir yansıması ve besleyenidir.
Hepsinde de evrimsel süreçlerin toplumsal süreçleri azar azar şekillendirmesi temeldir.
Türümüzün buradaki rolü ile herhangi bir canlının doğadaki rolü arasında doğa ve evrim açısından niteliksel hiçbir fark yoktur. Niceldir ve nitelik atfı bize aittir.
Sonuç olarak evrimin anlaşılamamasının türümüzün genetiği ile tek bir ilişkisi kurulabilir. Evrimin bizde sınıflı toplumların sahneye çıkışı ve tahakkümün sürekliliğinin sağlanmasının bir argümanı olarak . Hangi yaratıcıya bakarsanız bakın; ona atfedilen gücün, erişilmezliğin ve dokunulmazlığın tıpa tıp yansısını toplumsal ilişkilerde, egemen olarak görürsünüz. Egemenliğin yitirilebilecek olmasından duyulan korkunun kendisi ve egemenliğin sarhoşluğunun yarattığı kibir olarak…
Evrende çok daha farklı niteliklere sahip bir yaratıcı olup olmadığı konusunda elbette ahkam kesemeyiz. Zira bu konu ne bilimin ne de evrimin konusu da değil . Ancak bugüne değin türümüzün farklı zaman ve zeminlerde konu edindiği içerikte ve ona biçtiği misyon üzerinden bir yaratıcı ve yaratma eyleminin tek somut karşılığı türümüzce ve egemenlik ihtiyacından üretilmiş olmasıdır.[1]
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Albert A. Renner. Mısır Mitolojisi. ISBN: 12088. Yayınevi: Mitoloji Tarihi Yayınları. sf: 214.
- Ramasvami R. Bose. Hint Mitolojisi. ISBN: 12088. Yayınevi: Mitoloji Tarihi Yayınları. sf: 272.
- Johannes E. Ingemann. İskandinav Mitolojisi. ISBN: 12088. Yayınevi: Mitoloji Tarihi Yayınları. sf: 236.
- Şefik Can. (1994). Klasik Yunan Mitolojisi. Yayınevi: İnkılap Kitabevi. sf: 543.
- Doğan Cüceloğlu. (1996). İnsan Ve Davranışı Psikolojinin Temel Kavramları. Yayınevi: Remzi Kitabevi. sf: 591.
- Server Tanilli. (1994). Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası 1. Cilt. Yayınevi: Cem Yayınevi. sf: 644.
- Richard Dawkins. (2007). Tanrı Yanılgısı. Yayınevi: Kuzey Yayınları. sf: 366.
- George Thompson. (1996). Marksizm Ve Şiir. Yayınevi: Adam Yayıncılık. sf: 78.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/06/2025 08:55:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18064
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.