Dünyalı olmak felsefesi
Dünyalı olmak nedir? Olabilir miyiz?

- Blog Yazısı
Soru dünyalı olmak nedir?
Başlangıç; neden dünyalı olmalıyız?
Bu sorunun temel cevabını vermek için öncelikle doğrudan yeni fikirlere açık idealist olmayan çok görüşlü, objektif düşünebilen bir insan olunması gerektiğini düşünüyorum. Ben bu gerekçeleri karşılayan birisi olarak bunun cevabını bildiğim veya öğrendiğim kadarıyla saçmalıyorum. Çünkü bana kalırsa temel olarak dünya üzerinde üretilmiş tüm fikirler, bilim, ve "lolojik" dallar, felsefe ve daha daha fazlası büyük bir saçmalıktır. Evet bilerek bu kadar radikal konuşuyorum çünkü bu fikire bakış açısı geliştirebilmek için bu kadar dünyalı olmamız ve doğal yaşama gelmiş bir sapiens olmalıyız, avcı toplayıcı dönemin yeni bittiği ve tarıma geçilen MÖ 10000-8000 kadar öncesinde yaşamalayız, bu konuyu oldukça felsefi,biraz psikolojik ve de çok çok az tez(sel) bir bakış açısı ile kurcalayacağız. Bol bol hayal kurup mantıklı argümanlarla ile ayrılacağız, genel konsepti anladıysak başlayabiliriz.
NEOLİTİK DEVRİM
Evet dostum neolotik devrime hoş geldin
şu an 17 yaşında bir sapiens'sin. Son yüzyılda içinden çıktığınız son buzul çağının erimesiyle iklim değişikliği sizin ve kabilenizin bereketli topraklara yönelmesine neden oldu. Orda kabilenizi doyurmak için daha fazla yabani bitki, tropikal bitki ve buğday vardı. Yabani bitkişinin artış gösterdiği bölgelere sizlerle beraber avladığınız hayvanlarda doğal olarak göçte bulundu ve nesillerini sizlerin yapacağı gibi bu bölgelerde devam ettirmek istedi, bunu fark eden sizlerde bu bölgere yöneldiniz. Sizler hayvanların aksine onların yediği vahşi arpanın ekilebilir olduğunu gözlemlediniz, ve tıpkı doğal süreçte olduğu gibi tohumları yaydınız, sürdünüz ve büyümesi için beklediniz. Artan yiyecek ile kabile üyelerimiz daha fazla üremeye başladı ve üredikçe de popülasyonunuzu beslemek için daha fazla ekti, sizlerin ektiklerinden yiyen hayvanlarında popülasyonu arttıkça ortada açıkça yerleşik hayat geçtiniz. (Tabi ki bu süreç binlerce yılda gerçekleşti)
Elbette bu muhteşem bolluk içinde ki hayatın eksi yönleri de vardı, kırlarda koşup avlanmak için evrimleşen bedeniniz ve analitik plan yapma zekanız gibi temel sahiplikleriniz zamanla körelecekti, gelecek nesillere aktaracağınız kronolojik fiziksel sıkıntılar doğuracaktı. Onun dışında aktif olarak gözlemleyeceğiniz kontrolsuz nüfus artışı ile gerçekleşen çocuk ölümleri, en ufak hastalıkta zaten zayıf olan bağışıklığınızın çökümüne neden olacak salgın hastalıklar, hijyensizlik ve fazla yer işgali gibi oldukça sıkıntılar gerçekleşecek. Ancak bizim ilgilendiğimiz kısım bu değil, bu aşırı ilkel fakat sosyal toplumda ki bu kaynak artışı farklı kabileleri sizin bölgenize çekecek ve zorunlu bir bölge paylaşımı gerektirecek. Zaten aktif olarak hastalıklarla mücadele eden zengin fakat zayıf toplumunuzun onların aksine 100 yıl önce geçtiği yerleşik hayattan kaybettiği savaşçılık özelliklerinin aksine, halen aktif olan bu toplumla savaşmanız garanti olarak soyunuzun sonu demektir. Bu yüzden kabile büyükleri bir araya gelip ufak bir sohbet gerçekleştirir.
ZORUNLU SOSYAL BİRLEŞİM
Tanrıya! Şükür ki kabileniz aynı coğrafyada şekillendiğinden ve geçmişinizin aynı kabileye dayandığı kabile ile aynı dili konuşur ve anlaşırlar (farklı bir aksanları ve kelimele hazneleri var , gelecekte dilinize işleyecek)Bu yeni toplum daha çok dış güvenliği sağlarken sizin toplumunuz daha çok yemek ve gelişime bakacaktır, aranızda yaptığınız bu ufak ilkel anlaşmanın karmaşası yavaşça kendini gösterecektir...
Yeni birleşmenin gecesi kabile büyükleri bir eğlence ateşi yakmak ister ve tüm halk yaklaşık 230 kişi bir araya gelir, Tanrılara dua ayini başlıyacağı anda o da ne!!!! Aynı tanrılara inanmadığınız gerçeği ortaya çıkar..
Sizler doğanın tanrıçası Triticum'a inanırken onlar ormanların tanrısı Venatio'ya inanırlar. Kabile büyükleri aralarında gerçekleştirdiği ufak bir diyaloglar silsilesinin ardından iki tanrının da gerçek olduğu bilgisini halk'a paylaşır. (İlkel insanlar bile günümüzün aksine konuşa konuşa anlaşıyor ne yazik ki)
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Halk bunu coşkuyla karşılar ve her kabilenin kendi yemekleri gelip birlikte yenir, her kabileden dualar okunur, ve danslar edilir kutlamalara başlar, artık kabileniz olan cearules kabilenizin alın boyası beyazın yanına bir de ruber kabilesinin kırmızı boyasını eklersiniz. O da ne! İlkel olarak ilk kozmopolit hareketi başlattınız tebrikler.
Çünkü eğer bunun aksine başta kabileye red beyanında bulunsaydınız kanla çözümlenecek ve soyunuzun sonu gelecekti ancak bu birleşme sonucu artık dininizde, dilinizde, kültürel eğlence ve ayinlerinizde, mutfağınızda, sanatınızda yeni gelişimler var.
Merak etmeyin bu büyük bir imparatorluk haline gelene kadar başlatığınız ilk birleşim, uzun dönemde yaklaşık 1000 tane daha eklemeniz gerekecek o kadar!!!
Evet belkide bundan dolayı imparatorlukların soylarından türeyen modern toplumlarımızın içinde bu kadar çeşitlilik vardır.
MODERNLEŞME
Yüzyıllar boyunca önce insanlık, kabileler, beylikler, şehirler, devletler, imparatorluklar, uluslar ve küresel toplum olarak gelişti. Ve tabiki buna binlerce hatta onbinlerce kültür sığdırdı. Modern bir örnek vermek gerekirse modern hindistanda günümüzde bilinen 4.000' den fazla din ve inanç sistemi vardır tabi bunun ana nedeni kast sistemidir ama bu şu an konumuz değil.
Demek istediğim durum böyleyken günümüzde insan oğlunun en temelden ürettiği her hangi bir topluma nasıl ait hissedilebilir? Tabi ki buna zamane insanı olmak ya da zeitgeist olmak denencesi yüzünden diye bir cevap verilecektir.
" Ben bu devirde bu ulusta, bu kültür ve din'i altında büyüdüm ve böyle öleceğim. Her zaman kendi ulusumu en üst diğerlerini ise kendi ulusumun aksine cahil veya yobaz olarak lekeleyeceğim" gibi cevaplar gayet normaldir. Peki neden sürekli teistlere ve dini vurgu yapıyorum? Çünkü hayal sistemlerinin başını çeken din kültürlerinde ana oluşum kaynağıdır, günümüz Türkiyesi kanunen seküler ve laik bir devlet olmasına rağmen maalesef hem kendi halkının çoğu ve Dışarı ülkelerce müslüman bir toplum olarak bilinir ve yargılanır. Ancak bunun temel nedeni Osmanlı Devleti'nin devamı olan Türklerin büyük bir kısmının "Sözde" müslüman olmasıdır. Hatta inançsız pek çoğunun aslında İslami tabirler olan "İnşallah, maşallah, çok şükür" gibi tabirleri kültürel bir alışılmışlık ve maruz kalınmışlık sonucu kullanıldığını görürsünüz. Bu tamamen kültürel bir deformasyon durumudur.
Ana konumuz!
Dünyalı olmak durumuna gelirsek, bu aslında bir tür ruhsal kozmopolitlik durumu ve daha ilerisi özgür hissetme biçimi denebilir. Aslında her insan dünyalıdır, fakat hepsi hayal ürünü olan ve kısa vadede değiştirilemeyecek toplumlarda belli başlı Ahlak normları,dinler, kültür, sanat, sosyolojik ideoloji durumlarında büyürler. Ve her şeyin temelinde tüm bunların öğretimleri eğitimde başlarki ben okul için Beyin yıkamanın ilk merkezi diyorum, çünkü hiç bir okul kendi ülkesinin karanlık geçmişini yerel okullarında 7 yaşında ki çocuklara olduğu gibi anlatmaz! Ve sürekli bir beyin yıkama durumu vardır, okullara girerken okunan ulusal marşlar, din derslerinde objektiflik yerine açıkça ulusun dininin pozitif ayrımcılığı ve tarihi önemli figürlerin her yerde asılı portleri.
İşte dünyalı insan olmak kendini geliştirmişliğin öyle bir göstergesidir ki, devlet otoritesininin on yıllarca okulda beynini yıkama çabalarından sıyrılıp kendi doğrularının ve arzularının peşinden gidip kendini belli bir otorite ve ulusa ait değil dünyaya ait hissetme durumudur.
KİMDİR DÜNYALI İNSAN?
Dünyalı olmak her şeyden önce muazzam bir öğrenme becerisi ve yargısızlık gerektirir. En yargısızım diyen insanın bile yargılı olduğu toplumsal düzende bunu sağlayan bireyin ekstra olarak entelektüel bilgi birikimi ve öğrenme arzusu ile de dolup taşması gerekir, kendine bir topluma ait hissetmek kolayken kendini hiç bir topluma ait hissetmemek fevkalde zordur. Çünkü böyle bir insanı ben Niesztche'nin üstü insanına benzetiyorum ki bu da zor.
Tamamı ile kendi kuralları ve ahlakine normuna sahip, gelişim açlığı çeken, ruhani bir açlık çeken, kendini bulmuş ve tamamlamış, yargılardan arınmış efendi ahlakıne sahip bir birey. Her dünyalı üst insan fikrine tamamen uymaz elbette ancak en temel fikir yargısızlıktır burada, sözgelimi yargısızlığa ufak bir alt başlık açmak istiyorum.
Yargısızlık durumu
Yargı en başta evrimsel süreçte kendimizi savunmamız için oluşmuş bir bilişsel savunma mekanizmasıdır denebilir, ilkel toplumlarda bilmediğin toplumlara karşı geliştirdiğin yargılara günümüzde sosyal Darwinizm denir (ırkçılık fikrinin de temelidir) daha doğrusu kabilecilik denebilir ama o zamanlar oluşmuş bu yargı farkı birey ve canlıların sana zarar verip veremeyeceğini kafanda tartmak ve ona göre hareket etmen için oluşmuş ve oldukça kullanışlı bir mekanizmadır. Gece mesainden dönüşte karşından sana doğru dik adımlarda gelen üstünde yırtık pırtık elbiseleri bulunan, elinde demir bir fırça sapı bulunan, yamalı bereli, yüzü kömür karası izlerle dolu, kirli paslı adamı bir tehdit olarak algılayıp yürüdüğün kaldırımı değiştirirsin çünkü iki ihtimal var. Ya bu adam bir katil ya da gece karton toplayan bir emekçi , ama bu ikilemde kalıp sağlığını riske atmamak için hemencecik bir yargı ile en mantıklı ve olası eylemi gerçekleştirirsin.
Tabi bahsettiğimiz üst insan bu hayatta kalma mekanizmasını reddetmiş olan değil, aksine daha gereksiz yargıları reddedendir.
Ben onlara gereksiz yargı diyorum örneğin, bir insanın ne giydiği, neye inandığı,nereli olduğu, cinsel yönelimi, ideolojisi, yaşı ve daha fazla tamamen kendi hayal ürünümüz olan gerekçeler. Oysa ki hayatta kalmamızı gerektiren yargı "hayali" değil!
SONUÇ
Dünyalı olmak ve kendinizi öyle tanımlamak hayat görüşünüz ve idealsizliğiniz, çok yönlülüğünüz ve kendi doğrularınızın olduğu ve ona göre yaşadığınız bir durumda söz konusudur. Herkes dünyalı olsa daha arsitokrat ve gelişmiş bir uygarlık olup belki de çoktan kardeshev skalasının type.1 ölçekli uygarlığına erişebilirlik. Yargılar olmasaydı savaşlar ve şiddette olmaz, herkes hak ettiği hayatı yaşardı,
keşke herkes dünyalı olsa ait olmadığımız bu dünyada.
Not: Bu yazı deneme niteliğindedir, sadece bildiğim ve öğrendiğim kadar bilgileri sizlerle paylaştım. Akademik geçerliliği kısıtlıdır, ve bana ait bir felsefi bakış açısı olduğunu savunmuyorum sadece daha önce bu tabiri duymadım. Umarım anlatabilmişimdir, teşekkürler.
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Y. N. Harari. (2015). Sapiens: A Brief History Of Humankind. Yayınevi: Vintage.
- S. B. Carroll. Sansli Olaylar Dizisi;Rastlanti Ve Gezegenin, Hayatin Ve Sizlerin Varolusu. ISBN: 9786057164148.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/07/2025 05:06:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18731
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.