Cesur Bir Yeni Dünya
Sadece zevklerin ve tüketimin ön planda olduğu bir toplum size de tanıdık geliyor mu?

- Blog Yazısı
Cesur Yeni Dünya'nın Yazıldığı Dönem
Kitabın konusuna başlamadan önce yazıldığı dönem hakkında bilgi sahibi olmak bize kitabı anlamamızda fayda sağlayacaktır.
Kitap 1932 yılında yazılmış. Yani bir Birinci Dünya Savaşı bitmiş ve Dünya yeni bir savaş hazırlığındadır. Huxley kardeşi Julian’a Ağustos 1918’de yazdığı bir mektupta 1. Dünya Savaşının en kötü sonuçlarından birinin ‘’Amerika’nın dünya egemenliğinin kaçınılmaz hızlanışı’’ olacağını söyler. Bu yüzden Cesur Yeni Dünyayı yazmasındaki asıl amacının Amerikan Yaşam biçimine yergilerde bulunarak dönemin sistemini ve toplumunu eleştirmek olduğu söylenebilir.
Devlet baskısı, insan değerlerinin gittikçe yok sayılmaya başlanması ve devletin topluma yaptığı manipülasyonlar Huxley’in İkinci Dünya savaşı öncesi karşılaştığı temel problemlerdir. Bu problemler kitapta sıkça ele alınmıştır ve kitapta karşımıza çıkan bu sorunlar aslında aynı zamanda günümüz dünyasının en büyük sorunlarındandır. Bu noktada Huxley’in öngörülerinde haklı çıktığı söylenebilir.
Cesur Yeni Dünya ve Konusu
Cesur yeni Dünya ismini Sheakspare’in ‘’Fırtına’’ adlı eserinde geçen Miranda’nın çok ünlü sözünden alıyor :
“Hey cesur yeni dünya ki, içinde böyle insanlar var.” Bu söz aslında Huxley’e kitabın adı için ilham vermekle kalmayıp yazar tarafından kitapta bir kaç kez anılıyor.
Kitabın konusuna gelecek olursak da, “Ford’dan sonra 632” yılında, yani 26. yüzyılda Londra'da geçen distopik bir dünya anlatılır. Burada milat Ford olarak alınır çünkü romandaki dünyanın temelini oluşturan Amerikan Araba sanayicisi Henry Ford'dur. Henry Ford eski dünya devletini standartlaştırmış ve kitaptaki adıyla Dünya Devletini kurmuştur. Bu dünyadaki asıl sorun ise zaten bu standartlaştırmadır. Bu dünyada aile, tek eşlilik, yoksulluk, yaşlılık, doğal yollarla doğma gibi kavramlar artık söz konusu değildir.
Bu yeni dünyada eski dünyanın en büyük problemi aile olarak alınır. Çünkü ebeveyn-çocuk düzeninde anne ve baba çocuğu kendi istediği gibi yetiştirebilir. Bu da 26. yüzyılda adeta dehşeti temsil eder. Kitaptaki birey ve toplum ilişkisini saat ve çarkları metaforuyla bağdaştırabiliriz çünkü her birey toplumun işlemesini sağlayan bir çark görevi görür. Bu yüzden kitapta da sürekli ‘’Herkes herkes içindir’’ sözünün altı çizilir.
Tüm çocuklar Central London Kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde doğal yolla doğum yerine tüpler içinde dünyaya gelir. Gebelik dönemi boyunca embriyolar, fabrika benzeri bir bina boyunca şişelerde seyahat eder ve beş kasttan birine ait olmak üzere şartlandırılır: Alfa, Beta, Gama, Delta veya Epsilon.
Alfa embriyoları, kast sisteminin en üst tabakasını oluşturur ve Dünya’nın liderleri olmaya şartlandırılır. Alfa embriyoları uzun ve kalıplı bir yapıya sahiptir. Kast sisteminin altına doğru inildikçe embriyoların hem fiziksel özellikleri hem de entelektüel özellikleri değişir. Kast sisteminde bu değişimlerin hiçbiri şansa bırakılmaz. Embriyoların sahip olacağı sosyal ve genetik özellikler onlar daha dünya gelmeden önce belirlenmiştir.
‘’Ne kadar alt sınıfa aitse o kadar az oksijen verilir’’
İnsan vücudunda oksijen yetersizliğinden ilk etkilenen organ beyin olur daha sonra da iskelet etkilenir. Kast sisteminde epsilonlar en alt sınıfı oluşturur ve kitapta da geçtiği gibi epsilonlarda insan zekasına ihtiyaç duyulmaz çünkü epsilonlar dünya devletinin az eğitilen ve hizmet işlerini gören bireylerini oluştururlar. Bu yüzden epsilonlara embriyo iken çok az oksijen verilir. Bu da epsilonların fiziklerinin ve akıllarının gereğinden fazla gelişmesinin önüne geçer.
Yumurtadan çıkan çocuklar “Sosyal Belirleme Merkezi”ne gönderilir ve orada eğitimden geçirilir. Çocuklar burada, “Hipnopedya” denilen uykuda öğretme yöntemi ile eğitilir ve bu eğitim sonrası her çocuk istenilen şekilde şartlandırılır. Çocukların yastıklarının altındaki ses cihazlarıyla gece defalarca tekrarlanan cümlelerle şartlandırma gerçekleştirilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu şartlandırmalar sayesinde çocukların bulundukları gruptan hoşlanmaları sağlanır ve aidiyet duyguları geliştirilir. Bu sayede sınıflar arası çıkabilecek çatışmaların da önüne geçilir. Bu şartlandırma o kadar iyi bir şekilde sağlanır ki tüm sınıflardaki insanlar ; “Ford’a şükür bu konumdayım, kim bilir diğer insanlar ne büyük dertler yaşıyordur.” derler.
Yaşlılığa çare bulunmuştur. Eşeylik hormonları, genç kan nakli, magnezyum tuzları sayesinde yaşlılığın tüm izleri silinmiştir. Bu sayede insanlar ne yaşlanır ne de hasta olur.
Ölüm normalleştirilmeye çalışılmıştır. Çocuklar ölümün iyi ve normal bir şey olduğuna şartlandırılmıştır. Ölen insanlar yakılarak fosfora dönüştürülmüş ve enerji olarak kullanılmıştır. Bu sayede insanlar ölürken bile topluma hizmet ederler.
“Bir santimetrekübü bin dert savuşturur. Gevşeticiydi, uyuşturuyordu ve keyifli halisünasyonlar sağlıyordu. Hristiyanlık ve alkolün bütün avantajlarına sahipti ama yan etkilerini taşımıyordu. Döndüğünde ne başın ağrıyor ne de anlatacak mitolojilerin oluyordu.”
Kitapta herkes ‘’Soma ‘’ adı verilen yukarıda bahsedilen ilacı kullanır ve bu ilaç insanların kendilerini kötü hissettiklerinde aldıkları onlara mutluluk veren bir ilaçtır.
Tek eşlilik kavramları kaldırılarak herkesin istediğiyle olabileceği yeni bir düzen kurulmuştur. Bu düzende aşk ve sevgi duygulara yer yoktur yani herkes herkesle olabilir ama kimse kimseye sahip olamaz.
”Sadece tüketmek için yaşa. Eski eşyalar toplumsal statüyü düşürürler bu yüzden tamir etme yenisini al. Atıp kurtulmak onarmaktan iyidir”
Dünya devleti bize günümüz kapitalizmine atıfta bulunur. İnsanlar tüketmek için ve zevk almak için yaşarlar. Her zaman yeniye ve tüketime bir açlık vardır.
Dünya devletinin en önemli ilkesi ise :
“Cemaat, Özdeşlik, İstikrar”.
İstikrarın sağlanması için de insanların düşünmemesi, sanatla, edebiyatla, tarihle, müzikle ilgilenmemesi ve bu tür eserleri okumaması gerekir. Çocuklar kitaplardan ve tarihten nefret etmesi sağlanır çünkü zaten şartlandırma eğitimi almış çocukların kendi eğitimleri dışına çıkmaları ya da kısaca düşünmeleri ve sorgulanmaları istenmez. Değişim istikrar için bir tehdittir. İnsanlar okursa yaratılan bu dünyaya uyum sağlayamaz ve isyan ederler. Böyle bir durumda istenilen istikrar, barış ve huzur ortam sağlanamaz.
Tüm bu Dünya devletinin dışında hayatını sürdüren ve bu devletten elektrikli tellerle ayrılmış bir yer daha vardır. Bu yer kitapta ‘’Vahşi Bölge’’ bu toplumda yaşayanlar ise ‘’Vahşiler’’ olarak geçer. Vahşiler Dünya Devleti’nin aksine eski dünyadaki düzen gibi yaşamaya devam eder. Hala Hristiyanlığa inanıyor, evleniyor ve doğal yollarla çocuk sahibi oluyorlardır. Bu toplumsa kitabın yazıldığı dönemin toplumunu temsil eder.
Huxley'in Kitapta Bizi Gelecekle İlgili Uyardığı Konular
Huxley bu geleceğin yani Yeni Dünya'nın mevcut toplumumuzla benzerlikleri paylaştığı fikriyle, nihayetinde bizi kapitalist bir ideolojinin genişlemesi ve gelişmesinin toplum üzerinde yaratabileceği zararlı etkiler konusunda bizi uyarır.
Yeni düzenin bizi baskılayarak değil aksine zevklerimizi ve hırslarımızı kamçılayarak bizi uyutacağının altını çizer. Teknolojinin bizi başarılı bir şekilde kurtaracak güce sahip olmadığı fikrini anlatmaya çalışır.
Kitap bize gerçekliğin ve mutluluğun uyumsuzluğunu yansıtır. Bu düzende yaşayan insanlar gerçekten mutlu mudur yoksa mutlu olmaya mı şartlandırılmıştır? Gerçek mutluluk, mutsuzluğun olmadığı yerde olabilir mi? İnsan Özgür olmadan nasıl mutlu olabilir? Kitap bu sorulardan sonra üst düzey bir özgürlük isteyenlere karşı şu cevabı verir:
Aslında siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz. Eklemek gerekirse ihtiyarlama, çirkinleşme, iktidarsız kalma hakkını da istiyorsunuz; kansere ya da frengiye yakalanma haklarını; açlıktan nefesi kokma hakkını, sefil olma hakkını ve sürekli yarın ne olacak korkusu ile yaşama hakkını da…
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. Huxley. (1932). Cesur Yeni Dünya.
- dergipark.org.tr. Aldous Huxley (Brave New World) Cesur Yeni Dünya. Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2022. Alındığı Yer: dergipark.org.tr | Arşiv Bağlantısı
- themegrill. "Cesur Yeni Dünya" Üzerine | Akıl Defterim. (25 Mart 2016). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2022. Alındığı Yer: Akıl Defterim | Arşiv Bağlantısı
- T. O. -. M. A. M. D. Com. Brave New World Dizisi Iptal Edildi. (31 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2022. Alındığı Yer: Oyun Haberleri - merlininkazani.com | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2025 09:51:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12287
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.