ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI - DEĞERSİZLİK
DEĞERSİZLİK

- Blog Yazısı
Dünya, 4,54 milyar yaşında koca yaşlı dev… İnsan (Latince: Homo sapiens, lit. 'bilen insan'), yeryüzünde en baskın türlerden biri haline gelmiş, oldukça zeki primatlar. İnsanın bugün evimiz olarak adlandırdığımız dünyaya gelişi ile ilgili birçok anlatı birçok efsane söz konusu. Varoluşçulara göre biz zeki primatlar dünyaya öylece fırlatılmıştık. Fırlatılışımızdan bu yana bir heykel tıraş edasında şekil verdik evimize. Sadece yaşadığımız yer küreye değil kendi türümüze de şekil verdik. Yaşam mücadelesi içinde birçok anlam yükledik insanoğluna. Güçlü, zeki, korkak, mücadeleci, güzel vb. bütün iyi veya kötü sıfatlarla donattık kendi varlığımızı. Tüm bu sıfatlarda aslında kendimizi aradık. Biz kimiz?
Yaşadığımız çağ korkunç olanaklara sahip bir dönem. Burada korkunç olarak bahsettiğimizde elbette sadece kötü şeyler akla gelmemeli. Bugün yer kürede bulunduğumuz bir noktadan binlerce kilometre, binlerce mil uzaklıkta bulunan türümüze veya istediğimiz bilgiye erişim gibi birçok olanağı da bulunmakta. Teknoloji ve uzay çağı adını verdiğimiz bu dönemde insan tüm bu olayların ana merkezinde yer alıyor. Bizler bu teknolojiyi daha çok yaşantılarımızı duyurmak için kullanıyoruz. Bugün neredeyiz, ne yedik, ne içtik, ne yaptık, kimi sevdik, kimden nefret ettik… Hepimizin elinin altında bir cihaz ve bu cihazlarda binlere, milyonlara hatta milyarlara seslenebilecek paylaşım platformları bulunuyor. Fırlatıldığımız günden bugüne kadar devam eden anlam arayışımızı bu dijital dünyalarda inşa ediyoruz. Peki, bu inşa ettiklerimiz gerçek bizler mi, yoksa olmak istediğimiz bizler mi? Giyiminden, yediğine her şeyini rahatça paylaşabilen insan tüm dijital dünyanın arkasında gerçekten o şekilde bir yaşama mı sahip?
Gerçeklik en çok korktuğumuz ancak tümüyle içinde yaşadığımız bir kavram. Hepimiz gerçeğiz ama yansıttığımız hayatlarımız gerçeğe yapılan en büyük inkar. Çağımızda yaş grubu fark etmeksizin herkesin bir yaşamı var bu dijital platformlarda. Ancak benim en çok dikkatimi çeken bir fabrikadan çıkmış gibi giyinen, gezen, yiyen, içen erkek ve kadınlar. Bir kabul algısı oluşturuldu. Bu kabul nasıl bir fiziğe nasıl bir eve nasıl bir arkadaş çevresine nasıl bir dünya görüşüne sahip olacağınızın temel formülü haline geldi. Bu kalıplara uymayan zeki primatlar kendine içsel dünyalarında şu sıfatı yapıştırdı: Değersiz. Yoğun bir arayışın hazin sonu olarak bakıyorum ben bu sıfata. Tek bir fabrikadan çıkan güzel, çekici, alımlı, farklı vb. ancak düşünme yetisini köreltmiş bir kalıptan söz ediyorum. Çünkü önemli olan onay görmek ve yer edinebilmek. Bunları karşılamak üzere kendi benliğimizden vazgeçiyoruz ve bunu da çok doğal bir eylem içinde gerçekleştiriyoruz. Kalıplara uyuyorsan güzelsin, akıllısın, talep edilensin. Çevreme baktığımda daha hayatlarının başında bulunan erkek-kadın tüm bireylerin bu onay çerçeveleri içinde yaşamaya çalıştığını görüyorum. Çerçeveye giremeyenin ise değersizlik, kabullenilmemişlik duygularına hapsolduğunu görmek çok da zor değil. Paylaşılan tüm resimlerde herkes çok mutlu herkes çok varlıklı. Ancak resimlerin arka planı daha hüzünlü bir kareyi barındırıyor. Tamamen özgün olarak dünyaya gelen insanoğlunu tek tip robotlar haline dönüştürdüğümüz bu çağda yapay zekâya ihtiyaç olduğunu görmüyorum. Bir zamanların temel sloganını hatırlıyorum ‘insanların yerini robotlar alacak.’. Bu sözle kast edilenin demir parçasından yapılan bir varlık olmasını isterdim. Ancak bizler yaşayan, nefes alan robotlar inşa ettik. Bugün geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımıza da bunları aşılıyor olmak büyük bir felaketi uyandırıyor. Onların nasıl olursa olsun değerli olduklarını anlatmak yerine kalıplara uyduklarında değerli olduklarını ilmek ilmek işliyoruz bilinçlerine, kişilerine, hayat görüşlerine.
Değer, anlam arayışımızda en çok bulmak istediğimiz kavram. İnsanoğlunun bu çağda yaşadığı en büyük hastalık değersizlik… Hepimizin sahip olması gereken personalarımız haline gelen kalıp yargılar. Bizim hastalığımızın temel nedenidir. Güzel, çirkin, becerikli, beceriksiz, varlıklı, fakir ne olursak olalım biz olmanın çok ötesinde bir nesil ile bu dönemde yaşıyoruz. Soyadlarının değersiz etiketine büründüğü yaşayan robotlar olarak yaşadığımız bu çağa ve fırlatılıp terk edildiğine inanıp bataklıkta açmaya çalışan insanoğlunu karşıma alıp şunu demek istiyorum: Sen evrenin bir mucizesisin, sen sensin…
Sizi siz yapan değerlerle değerli olmanız dileği ile.
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/07/2025 15:20:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15226
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.