Bir Frankenstein olmasam da, benim de dirilttiğim bir ölü var

- Blog Yazısı
Garip, tuhaf... Hayat çok tuhaf. Doğup büyüdüğüm evddeyim şuan. Öyle aradan yıllar falan geçti de ben buraya gelmedim. Uzun diyebileceğimiz en azından dizilere, filmlere konu olacak bir dram kadar bir zaman değil. Ama gitmek istiyorum. Geri dönmek istiyorum kendi hayatıma daha bir gün bile dolmadan. Kendi hayatıma, bana ait olan hayata...
Hep gideceğim günü hayal etmiştim, kapıyı kapatıp arkama bile bakmadan gideceğim o günü. Yaptım da. Fakat hayal ettiğim gibi hissetmedim. Farklı herhangi bir duygu canlanmadı içimde. Ne heyecanlandım, ne mutlu oldum ne de üzüldüm. Sanki hep bu hayatı yaşıyordum, oysaki daha birkaç saat olmuştu ilk adımlarımı atalı. Tuhaf olduğunu düşündüm başta. Fakat sonradan anladım ben aslında hep bu hayatı yaşadım. Rüyalarımda, düşlerimde, gerçekliğimde... Her anımı bu günler için planladım. Şimdi bu anları yaşıyor olmam daha önce yaşamadığım anlamına gelmiyordu bu yüzden. Peki yine de bir şeyler hissetmemem tuhaf değil mi? Gülmedim, ağlamadım, devam ettim hayatıma geçmiş hiç yaşanmamış gibi. Çektiğim acılar, hayal kırıklıkları, döktüğüm yaşlar kapattığım kapının ardında kalmış gibiydi. Hiç yaşanmamış yıllar beni sürüklemişti yeni hayatımın kumsalına sanki. Okyanusun ortasında yüzlerce kez boğulmamışım gibi, onlarca kez batmamış gibi dibe sanki. Tam çıktığımda kırık tahta parçasına beni ölümün kucağından alan, dalgalar beni oradan oraya savurmamış gibi.
Ben öldüm. Hayat tuttu benim yakamdan bir sağa çarpttı bir sola, her soluklanmama izin verdiğinde, bu sefer bitti dediğimde tekrar başladı. Çocukmuşum, acı çekiyormuşum hiç umurunda olmadan. Peki şimdi bu olanlar ne? Yaşamamışım gibi tüm bu anıları, hafızamdan silme çabası ne? Çocukluğumu değil sadece duygularımı da almış benden. Hatta bir şey itiraf edeyim mi? Ben çoğu şeyi hatırlamıyorum bile geçmişimden.Bende kalan sadece hissiyatlar. İnsanlar başlıyorlar anlatmaya sonra da ekliyorlar " Hatırlıyorsun değil mi, şuraya gidip bunu yapmıştık." Hatırlamıyorum. "Hasta olduğunda sana ben bakmıştım hatta sırtımda taşımıştım seni, hatırlamıyor musun gerçekten?" Hatırlamıyorum. Anılarım binip kayıklara uzaklaşmış gibiler benden, sahiplerinden. Hırçın bir fırtınanın esiri olup batmışlar derin okyanusun dibine. Bana bıraktıkları da sadece bir kelime, insanları tatmin etmeyen.
Çok düşündüm bu hazıfa kayıplarının sebebini. Alzheimer olmaktan, olabilecek olmaktan korktum. Sonra bunun sevgili beynimin beni korumak için yaptığı bir yöntem olduğunu öğrendim. Beni acılaarımdan koruyup sağlıklı olmamı sağlamak içinmiş. Bir tramva belirtisiymiş yani. Tramvam varmış benim. Hah bu zamana kadar hiç böyle düşünmemiştim. Hâlâ da düşündüğüm söylenemez. Her sıkıntısına, problemine tramvam var benim diyip sıyrılmaya çalışan, durmadan dile getiren insanlara sinir olmuşumdur çünkü. Çıkıp benim de tramvam varmış o yüzden hatırlamıyorum bana yapmış olduğunuz karşılıksız iyilikleri(!) diyemem. Zayıf bir davranış gibi gözükürdü gözüme. Güçlüyüm ben çünkü. Çok güçlüyüm. Öyle miyim? Bilmiyorum. Tek bildiğim artık hayattan zevk almak istediğim. Her ne olursa olsun yaşamak istediğim. Aldığım her nefesin ciğerlerime doluşunu hissetmek istediğim.
Hah hatırlamıyormuşum geçmişimi ne âlâ! Unutmuşum işte o tramvatik(!) anıları, var mı bundan iyisi? Ben de o boşalan yerleri yeni anılarla doldururum o zaman. Bu sefer mutlu olduğum, güldüğüm nice güzel anılarla doldururum. Ağladığım anılarla da doldururum. Kendi hayatımda, kendi başıma yaptığım canım hatalarımla doldururum. Sadece bana ait olan o anılarla doldururum. Tekrar başlarım hissetmeye, iyileşmeye. İyileştikçe, yaşadığım her duygu için şükran dolarım. Neşemle, üzüntümle, nefretimle yaşarım ama her birini ruhumun en derinlerinde hissederek yaşarım. Bu sefer plan yapmam hayat hakkında. Ne çıkarsa bahtıma! Uçarım uçsuz bucaksız gökyüzünde, yüzerim sonu olmayan okyanuslarda, koşarım nereye çıkacağı meçhul yollarda. Yaparım, tekrar diriltirim ben kendimi bir başıma.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 09/06/2025 14:01:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16545
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.