''BİLİNEN'' SON

- Blog Yazısı
Olan oldu biten bitti. Bağıra çağıra geldiği söylenen bir deprem için hiçbir önlem alınmadan onca insanın ölümüne şahit olduğum. Ben birçok insan adına utanabilirim ama bu neyi çözecek diye sorarsınız gerçekten bilmiyorum. Tamamen siyaset üzeri sorulmuş bir soru ve genç bir coğrafya öğretmeni olarak aklıma takılan düşünceler.
Suçlular kim sorusu çok kafaları kurcalayacak. İnsanların belki de uzun süre cevap bulamak istemeyecek oldukları bir soru olarak kalacak. Oy uğruna imar veren belediyeler mi? Bir miktar para için incelemedikleri projelere imza atan yapı deneyim şirketleri mi? Yapılan evleri incelemeden imar affına bakan devlet aklı mı? Bir miktar kâr etmek için yapılan evin malzemesinden çalan müteahhit mi? Suçlu kim gerçekten bilmiyorum ama bu durum yüzünden hayatını kaybeden o kadar çok çocuk, aile ve yaşlı var ki insanın aklına geldikçe boğazı düğümleniyor.
İnsanın aklına takılan daha kötü sorular da var biliyor musunuz? Hemen bir tane örnek vermek istiyorum. Acaba bizler bu depremlerden kendimize ders çıkaracak mıyız? Akıllara hemen Dilara Gönder Hanım geliyor.17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden sonra çıkardığımız dersler geliyor. Veya bir diğer soru yine bağıra çağıra gelen bir İstanbul depremi geliyor biz ne yapacağız? Aslında bunları yazarken naçizane kendi fikirlerimi dile getirerek bu süreçte içimde yuttuğum acı ve siniri hafifletmek için bu soru üzerinde durmak istedim.
Aşağı yukarı şu an 15 milyon nüfusa sahip bir şehirden bahsediyoruz. Beklenen depremin gelecek olduğu zamana kadar bu nüfusun 25 milyon olması beklemek pek uçuk bir düşünce olmayacak sanırım. Peki size can alıcı bir soru. Bu deprem sonrasın 25 milyon nüfusun içinde kaç kişi vefat edecek? Kaç kişi enkaz kurtarılmayı bekleyecek günlerce? Yardım gelebilirse değil mi o da? Şu an hanginiz oturduğunuz binanın 7.4 şiddetinde bir depreme dayanacağını düşünüyorsunuz? 7.4 biraz açmama müsaade edin lütfen. Bu büyük Hiroshima kentine atılan Fatboy atom bombasını baz alırsak, 18.000 ton olan bu bomba yerin altında 100.000’lercisi patladığını düşünün. Sizce eviniz bu şiddete dayana bilecek mi? Hadi bütün ilgiyi başka bir noktaya çekelim. Sanayi tesisinin ve nüfus yoğunluğunun bu kadar fazla olduğu bir yerin bu derece bir şiddetle yıkıldığını düşünelim. Sizce bu yıkılış ülke geleceğine bırakacak olduğu hasar ne olacak? Gelin 10 ay boyunca siyasi düşünceler ve çıkarlardan uzak Marmara bölgesini ve İstanbul’u hafifletecek çözüm önerisi bulmaya çalışalım. Sanki depremin gelmesi için 10 ay varmış gibi hareket ederek bu bölge insanı ve ülke geleceğini kurtaracak hamlelerde bulunalım.
Mesela bunları bilim insanlarını dinleyerek başlayabiliriz. Evet bu durumlarda en az nasıl hasar alarak çıkacağımızı planlayan afet uzmanlarımız var. Sadece İstanbul üzerine çalışmalar yapan buradan nasıl daha az hasar alarak çıkarız diye düşünen onca bilim insanı ben biliyorum. Gerçi kime ne anlatıyorsak 2020 yılında Giresun’da meydana gelen sel felaketinde, evler derenin taşkın yatağına yapıldığı için büyük bir felaketle sonuçlanmıştır ama gelin görün ki yerine yapılan evler, yıkılan evlerle aynı yere yapıldığını görüyoruz. Aslında bakacak olursak İstanbul depremi 1999 yılından beri yahu bırakın İstanbul depremini lise yıllarınızda gördüğünüz Coğrafya derslerinizi aklınıza getirin. O kırmızı harita aklınıza gelsin hatırlamanıza yardımcı olacağım şimdi ''FAY HATTI HARİTASI'' Her şeyin bu kadar açık ve net olduğu hatta yıllar öncesinden bu tehlikeye öngererek yorum yapan onca bilim insanı varken, hiçbirinin dinlenmediği göz önüne aldığımızda 1 ay gibi bir süre herkesin bu deprem düşüncesini unutacağını tahmin etmeyen yoktur. Yine de bir umut olarak umarım bundan sonraki kaderden bağımsız olarak gerçekleşecek olan bütün doğal afetlere karşı bir korunma planı hazırlanacağını umuduyla yaşayacağım.
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 01/05/2025 08:00:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14036
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.