Bilimsel Gerçeklere Yönelik Felsefi İnkarcılığa Bir Bakış
İkna Edilemez Kişiler Neden Sizi de İkna Edemez?
Bilim, felsefeden doğan ve diğer felsefi akımların aksine bulunduğumuz bu evren veya doğada nelerin nasıl olup bittiğini incelememizi ve anlamamızı sağlayan bir sistemler bütünüdür. Bu sebeple bilim, etkileşimde bulunduğumuz ve bize etki eden gerçekleri; elinden geldiğince kontrollü, geçerli bir şekilde ortaya koyar. Elbette bilimin ve yöntemlerinin ve nasıl iyileştirilebileceği ve nasıl yorumlanabileceği gibi konular bilim felsefesinin alanına girer ve sürekli tartışılır. Her ne kadar tartışılsa da bilim için kusursuz arabulucu olan doğadır. Ezici miktarda bilimsel kanıt ile kütleçekiminin olduğu bilimsel olarak ortaya koyulursa bilim için kütleçekiminin bir gerçek olduğu ortaya koyulmuş demektir.
Felsefe ise doğrudan bilimin uğraşı ve yöntemi ile sınırlanan bir alan olmadığından düşünme yetisine sahip herkes tarafından yapılabilir. Bu bağlamda, herkesin bilim yapamayacağını ancak herkesin felsefe yapabileceğini söylemek mümkündür. Felsefe doğada, evrende ve hayatımızda işe yarar bir araç olarak kullanılabileceği gibi; uğraş, çaba, emek gerektirmeden bilimi kestirip atmak için de kullanılabilir. Ben buna felsefi inkarcılık diyorum.
Felsefi inkarcılık, "Bilimin söylediği şeyler %100 kesin değil, o yüzden aktarılan kanıtlar geçersizdir; bilimsel gerçek olarak anılan bu bilgiye inanmıyorum, ikna olmadım." tutumu ile özetlenebilecek, deneyimlenen bilimsel gerçekler hakkında inkarcılık ve paranoya içeren veya bunu oluşturmayı amaçlayan her türlü argümanı kapsayabilir.
Felsefi İnkarcılığın Argümanları
Felsefi inkarcılığa giden yolda aslında gayet mantıklı adımlar bulunur ancak argümanlar şüpheciliğin inkarcılığa dönüşmesinde olduğu gibi aşırıya kaçırılan paranoya, inkarcılık seviyesine kaymıştır. Bir felsefi inkarcı ile uğraşmanıza neden değmeyeceğini anlamak için öncelikle buna giden yolu ve ne yapmanız gerektiğini anlamanız gerekir. Argümanları parça parça inceleyelim:
İnsan Kusursuzluktan Çok Uzaktır.
Bilim bizim çok işimize yarayan bir sistem olsa da sonuç olarak bilimi ve araçları yapan da kullanan da insandır. Gerek kullanılan bilimsel araçlar gerek toplanan bazı yanlış veriler gerek düşülen bilişsel önyargılar bizi yanlış yerlere götürebilir. Bu durumda bilimin kesinliğine nasıl güvenelim ki?
Haklı bir eleştiri olsa da düşünceyi aşırı uçlara götürmeden önce düşünmek gerek. Evet, hatalar ve yanlışlar yapabiliyoruz. Ancak bilimin marifeti bu hatalara, yanlışlara ve kimi zaman sahtekarlıklara çok takılmadan genel durumu ortaya koyabilmesidir. Bilimsel yöntemin temel motivasyonu kendini kandırmamaktır. İnsanların düşebildiği bu sorunlar bilinmekte ve her seferinde gerçekler daha net şekilde ortaya koyulmaktadır.
Bunu basit bir şekilde anlamak istiyorsanız annesinden ve babasından şüphelenen bir çocuğun her ihtimali kafaya takıp akrabalığı farklı alanlardan zor testlere tabi tutmasına rağmen kabul etmemesi gibi düşünebilirsiniz. Belki tekil bir çalışmada hata, yanlış, sahtekarlık olabilir ancak makul şüphenin çok ötesinde ortaya koyulan bu gerçek ile artık yüzleşmek gerekir.
Bilim Zaten Sürekli Değişiyor.
Hadi veri alırken, toplarken bir hata olmadı. Ama mesela bir çalışmada şu kanser yapar deniyorken başka bir çalışmada kanser yapmadığı söylenebiliyor. Veriler eksik olabiliyor, yeni veriler ile bazı şeyler değişebiliyor. Neden güvenelim ki?
Bilimin değişmesi, bilimsel gerçeklere yönelik algıyı bozmaz. Tam tersine, onları daha iyi anladığımızı gösterir. Bilim aslında dedektiflik işidir. Elimizde olan verilerle en iyi şekilde doğayı açıklarız ancak bütün ayrıntılara yönelik aynı eminlik seviyesinde olmayız. Tıpkı bir cinayet davasında olduğu gibi, elde edilen yeni veriler cinayet ile ilgili daha fazla bilgi edinmemizi sağlayabilir. Bu durumda bazı ayrıntıların doğruluk oranı azalırken, bazılarının doğruluk oranı artar ancak ortada olan vaka nettir. Biz sadece bu vakanın ayrıntılarına daha iyi hakim oluruz.
Newton'ın hatalarını öğreniriz, ona daha yeni bilgiler katarız ama Newton'un teorisi, bir kısmını gerçeklerden aldığı için kütleçekim olgusu ve bu olgu ile ilgili öğrenmiş olduğumuz diğer gerçekler değişmez. Atom Teorisi geliştikçe bazı hatalarımızı anlarız, öğrendiğimiz yeni bilgileri katarız ancak atomun var olduğu, daha sonraki modellerdeki pozitif ve negatif yüklerin varlığı, çekirdeğin varlığı gibi gerçekler de değişmez. Biz sadece ayrıntıları daha iyi anladığımız için fotoğrafı daha yüksek çözünürlükte görüp fark etmediğimiz detayları fark ederiz. Büyük resmi görsek de resmin temelleri aynıdır. Belki o büyük resmin görmediğimiz bazı kısımlarını da bir gün o kadar net göreceğiz ki, o kısımlardaki temeller de aynı kalacak.
Bilimde de Bilmediğimiz Şeyler Var.
Değişen şey olgular değil ayrıntıları oluyormuş genelde tamam ama ya bilmediğimiz değişkenler varsa? Ya aslında değişkenleri yanlış anlamışsak? Gerçekten onu gösterdiğini nereden bileceğiz? Ya bilmediğimiz değişkenler farklı bir şey gösteriyorsa?
Evet, bilimde de her zaman bilmediğimiz değişkenler olabilir. Bilim bunu hiçbir zaman inkar etmedi. Ancak sadece bilimde değil, her şeyde belli bir sınır ve varsayımlar bulunuyor. Sabah uyandığınızda ayağınızı koyduğunuz zemin gerçek olmayabilir, yürürken birisi sizi yürütüyormuş gibi yapabilir. Matrix'deki gibi her şey bir illüzyon olabilir. Bütün gerçekliğimiz bilinmeyen bir şeyler perdesinin etrafında geçiyor olabilir. Ancak etkileşimleriniz bu dünyada olduğu sürece bu "simülasyonda" yaşadığınız sürece sizin gerçekliğiniz burasıdır. Sırf bu fantastik olasılıktan dolayı sadece korelasyonlarla ilgilenseydik ve nedenselliği ortaya koyamasaydık yaşanan olaylar ve geliştirdiğimiz teknolojilerdeki sorun ve geliştirmelerin kaynağını asla bulamazdık. Gerektiğinde bazı gerçekleri ve hataları kabul edemeseydik asla gelişemezdik.
İnkarcılık, size pek bir etkisi olmadığı zamanlarda sadece keyifli birtakım bilişsel etkilerden dolayı tercih ettiğiniz bir aktivite olabilir ama gerçek hayata etki eden bir sorun ile karşılaşırsanız pek işinize gelmeyecektir.
Eğer yaşanan kalp krizinin olunan aşıdan kaynaklı bir sorun olup olmadığını çözemezseniz buna uygun geliştirme, iyileştirme ve önlemleri yapamayacağınız için sonuçları kötü olacaktır ve bu her türlü kritik konuda geçerlidir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Dişiniz ağrıyorsa bunu inkar edebilirsiniz ancak bu, sizi gerçek soruna yönelik gerçek çözüme yakınlaştırmaz, hatta etki etmez bile. O yüzden doğal olan bu sorunu çözmek için evreni doğal olarak anlar ve uygun şekilde çözersiniz.
Anladık da Ne Yapabiliriz?
İletişim, iki taraflı olduğu için oluşan iletişim sorununa yönelik yapılması gerekenler de iki taraflıdır. İki taraf için de yapılabileceklere göz atalım.
Felsefi İnkarcılardan Ne Bekliyoruz?
Öncelikle inkarcı tavrınızın koca bir bilim sahasına veya bilimin yapısına yönelik büyük bir iddia olduğunu unutmayın. Bilimin ince eleyip sık dokuyup ortaya koyduğu gerçekler ve bilgilere, aletlere ve bilimsel gerçeklere ihtiyacınız olduğunda inkarcılık yapmayıp kullandığınızı ve bunları ne kadar geçerli olduğunu gördüğünüzü unutmayın. Bu işe yarar gerçeklerin ortaya koyulması, çok sıkı bir çalışma gerektirirken inkar etmenin hiçbir çaba, emek gerektirmediğini anlayın.
Bu büyük iddianızda gerçekten ısrarcı iseniz kahvehanede büyük oyunu çözdüğünü iddia eden veya iddiasını daha en temelde bile ortaya koyamadan "Einstein'ı çürüttüm." diye gezen içi boş bir özgüvene sahip kişiler gibi "serbest iddia atışı" gibi rahat davranışlarda bulunmak yerine özgüveninizin içini doldurarak, bütün literatürü ve kanıtları sıkı çalışmalar ile çürütüp ortaya koymalı ve bunları akademik olarak yayınlamalısınız.
İsterseniz kendince bir yöntem veya anlayış oluşturun, gerçek hayattaki gerçek sorunlara karşı gerçeği daha iyi anlamamızı sağlıyorsa bilim onu kabul edecektir ve bu durum gerçek hayata da yansıyacaktır. İtirazlarınız sadece homurdanma olarak kalırsa bilim gerçeği daha iyi anlayacak, siz yerinizde sayarken bilim gelişecektir.
Büyük iddialarınızı sadece sosyal medya gibi daha rahat platformlarda savunabiliyor, sadece basit felsefi numaralara başvurabiliyorsanız bu rahatlığınızın özgüvenden beklenmeyen bir kaçış olduğunu unutmayın. Bu kaçış, yüzleşemediğiniz bilimsel gerçekleri kabul etmemek için bahane bulmaktan daha fazla bir işe yaramıyorsa kaçmak yerine doğadaki arabulucu ile yüzleşmeyi seçebilirsiniz.
İkna Edemeyeceğiniz İnkarcılara Karşı Ne Yapabilirsiniz?
Tabii ki üst paragraflardaki bilgileri ve anlatımları uygun şekilde aktarmak ile başlayabilirsiniz. Sadece anlatmaya çalıştıktan sonra sizin onu ikna etmenizi istediğini ama ikna olmaya niyetinin olmadığını görüyorsanız ikna etmek için ekstra bir çabaya girmeyin. İkna edemeyeceğiniz kişi için boşa harcayacağınız enerji ile gerçekten bilim iletişimine meraklı bir topluluktan daha iyi bir verim alabilirsiniz. Bu, öğrenme için de öğretme için de fikir alışverişi için de geçerlidir. Böyle kişiler ile karşılaştığınızda dikkate bile almayıp enerjinizi korumanız en sağlıklı yöntem olacaktır ancak yine de kullanabileceğiniz bir felsefi yöntem daha bulunuyor.
Felsefi literatürde reductio ad absurdum olarak geçen bu yöntemde, kişinin muhtemelen "kesin" olarak kabul ettiği bariz gerçekleri de inkar edip etmediğini sorgularsınız. Eğer bunları inkar etmiyorsa aynı yöntem ile ortaya koyulan diğer gerçeklerin de inkar edilmesi saçmadır. Eğer o gerçeklerin bile gerçek olduğunu inkar ediyorsa o kişi ile tartışmak felsefi olarak saçmadır.
Tartışma yapılabilmesi için en azından tarafların bazı temel konularda anlaşmış olması gerekir. Bir taraf, diğer tarafın temellerini her ne koşulda olursa olsun reddederse tartışma yapılamaz. Diğer tarafın tartışma yapmak, hatasını düzeltmek, bilgilenmek gibi bir amacı yoksa ve tek amacı inkar ise, sizin de aynı tutumu takınmamanız için bir sebep yoktur.
Bunu basit bir şekilde "Dünya düz, NASA bizi kandırıyor." diyen birine "Sen hâlâ Dünya'nın gerçek olduğuna mı inanıyorsun?" demek gibi düşünebilirsiniz. Felsefi inkarcıların "Bilim; tümevarım, analoji veya başka yöntemler gibi yöntemler kullandığı ve bunlar da kesin olmadığı için bunların gerçek oluşu geçersizdir." tarzı bütün argümanları aynı felsefi yöntemler kullanılarak ortaya atıldığı için onların argümanları da aynı şekilde rahatlıkla reddedilebilirdir. İnkarcılık, kendini sonsuza kadar tekrar edebilen veya sonsuza kadar büyüyebilen bir yapıdadır. Bu durumun absürtlüğü, aslında her şeyi ortaya koymaktadır.
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 15:37:06 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16148
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.