Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bilim İnsanının Politik Sorumluluğu

"Bilim insanı halka karşı sorumludur."

12 dakika
19
Bilim İnsanının Politik Sorumluluğu FKF
  • Blog Yazısı
Odtü mezuniyeti
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

1. Giriş: Bilim, İktidar ve Sorumluluk

“Tarafsızlık, zalimin tarafını seçmektir.” — Desmond Tutu

Bilim, modern toplumlarda en yüksek meşruiyet alanlarından birini temsil eder. Gerçeklik üzerine kurduğu söylem, yalnızca doğa yasalarını değil, toplumsal düzenin de ‘doğal’ olduğu fikrini destekleyebilir. Bu nedenle bilim insanının politik bir sorumluluğu olup olmadığı sorusu, yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda tarihsel ve ideolojik bir sorudur.

Kapitalist üretim ilişkileri içinde bilginin üretimi de metalaşmıştır. Bilimsel bilgi artık salt gerçekliğin anlaşılması için değil, çıkar gruplarının, devletlerin, şirketlerin stratejik hedefleri doğrultusunda yönlendirilmekte, kâr maksimizasyonunun bir aracı hâline gelmektedir. Bilim insanı, bu süreçte yalnızca bir “uzman” değil, aynı zamanda bir toplumsal özne olarak şekillenmektedir. Dolayısıyla, bilimin üretimi ve sunumu, onun politik karakterini göz ardı edemeyeceğimiz bir noktaya taşımaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Sosyalist teori açısından bilim, yalnızca doğayı açıklama aracı değil, aynı zamanda insanın özgürleşme potansiyelini açığa çıkaran bir etkinliktir. Bu bağlamda bilim insanı, yalnızca ‘ne bildiğiyle’ değil, ‘ne için ve kimin adına bilgi ürettiğiyle’ sorumludur.

2. Kapitalist Düzen İçinde Bilim: Bilgi mi, Meta mı?

“Kapitalizmde bilim, ya meta üretiminin hizmetindedir ya da bir şekilde yok sayılır.” — Richard Levins

Kapitalist sistemde bilimsel araştırmanın yönü ve içeriği, temelde piyasa dinamikleri ve kâr beklentisi tarafından belirlenir. Bu durum, bilimi salt bir "hakikat arayışı" olmaktan çıkarır ve onun ürünü olan bilgiyi alınıp satılabilen bir metaya dönüştürür. Bu metalaşma süreci, üniversitelerin giderek ticarileşen kurumlar haline gelmesi, kamu kaynaklarıyla yapılan araştırmaların bile özel şirketlerin çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesi ve patent sisteminin bilgiye erişimi kısıtlayarak onu özel mülkiyet konusu yapması gibi somut mekanizmalarla işler. Araştırma fonları, "piyasa potansiyeli" yüksek alanlara akarken, toplumsal faydası yüksek ancak kârlılığı düşük veya riskli konular geri plana itilir veya tamamen göz ardı edilir.[2]

Bu eğilimin en çarpıcı örnekleri tıp ve çevre bilimlerinde görülür. İlaç endüstrisinde, hastalıkları kökten iyileştirmek yerine, uzun süreli (hatta ömür boyu) ilaç kullanımını gerektiren kronik durumların tedavisine öncelik verilir. Bu, "ömür boyu müşteri" yaratma mantığının bilimsel araştırmanın önüne geçmesidir. Benzer şekilde, çevre bilimleri ve sürdürülebilirlik araştırmalarında, gerçek ekolojik dönüşümü hedefleyen radikal çözümler yerine, mevcut üretim ve tüketim modelini esas alan "yeşil kapitalizm" veya "eko-verimlilik" gibi sistem içi yaklaşımlar öne çıkarılır.[1] İklim krizinin kökenindeki aşırı üretim ve tüketim sorunlarına değil, bu sorunları teknolojik yamalarla hafifletmeye yönelik, genellikle yeni pazarlar açan "çözümler" desteklenir. Temel bilimler (teorik fizik, saf matematik gibi) ise doğrudan kısa vadeli ticari uygulaması olmadığı gerekçesiyle fon bulmakta giderek daha fazla zorlanır ve akademide meşruiyet krizi yaşar.

Tüm Reklamları Kapat

Bu durum bilginin toplumsal bir ortak mülkiyet olması gerekliliğinin önünde ciddi bir engeldir ve bir sömürü biçimidir. Bilim insanı, "tarafsız uzman" kimliğiyle aslında sermayenin teknik ihtiyaçlarını karşılayan, onun kâr mantığına hizmet eden bir aktör konumuna indirgenir. Bilgi üretiminin ve dağıtımının özelleştirilmesi, toplumsal eşitsizlikleri derinleştirir ve bilgiye demokratik erişimi kısıtlar. Buradaki temel politik sorumluluk, bilimin bu metalaşma sürecini ve onu besleyen mekanizmaları açığa çıkarmak, bilginin özel mülkiyet konusu olmasına karşı çıkmak ve bilimi piyasa baskısından bağımsız, tamamen kamusal kaynaklarla finanse edilen, toplumsal ihtiyaçlara yanıt veren ve üretilen bilginin herkesin ortak malı olduğu demokratik bir modele doğru dönüştürmek için mücadele etmektir. Bu, açık erişim, katılımcı araştırma yöntemleri ve bilginin özgürce paylaşımını savunan pratiklerin desteklenmesini de içerir.

"3. Bilimin Tarihsel Rolü: Egemen Sınıfın Hizmetinde mi?

“Bilim, egemen sınıfların hizmetinde olduğu sürece insanlığı özgürleştiremez.” — J.D. Bernal

Bilimin tarih boyunca egemen güçlerin iktidarını pekiştiren bir araç olarak kullanıldığı gerçeği, onun "nesnel" ve "tarafsız" olduğu mitini sorgulatır. Newton mekaniği, evreni matematiksel yasalarla açıklarken, bu düzen fikri 18. yüzyıl burjuvazisi tarafından kendi yükselişini ve kapitalist pazarın "doğal" düzenini meşrulaştırmak için kullanıldı; evrendeki düzen, toplumsal hiyerarşinin kaçınılmazlığına bir kanıt gibi sunuldu. Benzer şekilde, Darwin'in evrim teorisi, doğal seçilim mekanizması üzerinden, 19. yüzyılın acımasız emperyalist yayılmacılığına ve sınıf eşitsizliklerine "bilimsel" bir kılıf sağladı. "En güçlünün hayatta kalması" ilkesi, sömürgeciliği ve işçi sınıfının sefaletini, sanki biyolojik bir zorunlulukmuş gibi gösteren Sosyal Darwinizm'e dönüştürüldü.[3] Genetik biliminin erken dönemlerindeki ırkçı öjeni teorileri veya istatistiğin sosyal kontrol aracına dönüşmesi, bilimsel bilginin egemen ideolojilerle nasıl iç içe geçtiğinin diğer çarpıcı örnekleridir. J.D. Bernal'ın vurguladığı gibi, bilimin teknik içeriği belirli bir nesnellik taşıyabilir, ancak bu bilginin yorumlanışı, finansman kaynakları, hangi soruların sorulup hangilerinin sorulmadığı ve en önemlisi kimin yararına uygulandığı derinden sınıfsal ve politik bağlamlarla şekillenir. Bernal, bilimsel ilerlemeyi salt teknolojik gelişme olarak değil, toplumsal üretim ilişkileri ve insanın doğa üzerindeki denetimiyle birlikte ele alır. Ona göre, bilim ancak üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırıldığı, üretimin toplumsal ihtiyaçlara göre planlandığı sosyalist bir toplumda, insanlığın kolektif özgürleşmesinin gerçek aracı haline gelebilir. Bilim insanının politik sorumluluğu, sadece laboratuvarda "doğru" veri üretmekle sınırlı değildir; bu bilginin hangi iktidar yapılarını güçlendirdiğini, kimin çıkarına hizmet ettiğini ve toplumsal eşitsizlikleri nasıl yeniden üretebileceğini sürekli olarak analiz etmek ve bilgiyi insanlığın çoğunluğunun özgürleşmesi için kullanma yönünde bilinçli bir tercihte bulunmaktır. Bu, bilimi kendi içinde "iyi" veya "kötü" olarak nitelemekten ziyade, onun toplumsal üretim ilişkilerindeki konumunu ve işlevini radikal bir şekilde sorgulamayı gerektirir.[4]

4. Bilim İnsanının Toplumsal Sorumluluğu: Sessizlik de Bir Tutumdur

“Bilim insanının sessizliği, zorbalığa verilmiş bir onaydır.” — Noam Chomsky

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Bilim insanlarının sıklıkla savunduğu "politik tarafsızlık" veya "mesleğime odaklanma" tutumu, pratikte çoğu zaman egemen güçlerin eylemlerine ve baskı mekanizmalarına dolaylı veya doğrudan rıza göstermek anlamına gelir. Bu sessizlik, "nesnellik" kisvesi altında gerçekte bir seçimdir ve statükonun devamına hizmet eder.[6] Chomsky'nin vurguladığı gibi, özellikle adaletsizlik, baskı ve insan hakları ihlalleri karşısında suskun kalmak, bu uygulamaları meşrulaştıran veya en azından kabul edilebilir kılan bir ortam yaratır. Bilimin özünde yatan özgür sorgulama ve eleştirel düşünce ruhu, bu tür bir "tarafsızlık" maskesiyle bağdaşmaz. Tarih, bu sessizliğin yıkıcı sonuçlarını gösteren örneklerle doludur: Nazi Almanyası'nda, "sadece bilim yapıyoruz" diyerek ırkçı politikaların ve meslektaşlarının tasfiyesine ses çıkarmayan bilim insanlarının çoğunluğu; ABD'de McCarthy döneminde, anti-komünist cadı avları ve akademik özgürlüğün çiğnenmesi karşısında korkuyla susan akademisyenler; günümüzde de dünyanın çeşitli yerlerinde, otoriter rejimlerin baskısı altında, insan hakları ihlallerine veya çevre katliamlarına karşı sesini yükseltmeyen araştırmacılar.[5] Bu örnekler, sessizliğin aslında aktif bir işbirliği biçimi olduğunu ve bilimsel etiğin temel ilkeleriyle çeliştiğini gösterir.

Sosyalist perspektif, bilim insanının bu "sessizlik" tuzağına düşmemesi ve toplumsal konumunun gerektirdiği sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini savunur. Bu sorumluluk, birkaç temel eksende şekillenir: Birincisi, emekçi sınıfların ve ezilen grupların yanında açıkça yer almak, onların mücadelesini bilimsel bilgi ve analizle desteklemek. İkincisi, üretilen bilgiyi, iktidarın gizlemeye çalıştığı toplumsal eşitsizlikleri, sömürü mekanizmalarını ve adaletsizlikleri ifşa etmek için kullanmak. Üçüncüsü ve belki de en kritik olanı, iktidarların kendilerine "bilimsel" bir kılıf uydurma çabalarına karşı direnmek; devletlerin, şirketlerin veya diğer güç odaklarının, bilimi manipüle ederek veya seçici bir şekilde kullanarak kendi politikalarına meşruiyet sağlama girişimlerini teşhir etmek. Bilim insanı, laboratuvarın veya kütüphanenin ötesine geçmeli, toplumsal mücadelenin içinde aktif bir özne olarak yer almalıdır. "Sessizlik", sistemin dayattığı bir uyum biçimidir ve bilimin özgürleştirici potansiyelini köreltir. Gerçek tarafsızlık, bilimin ve bilgiye erişimin herkes için olduğu, baskının ve sömürünün olmadığı bir toplum için mücadele etmekten geçer. Bu mücadele, bilimsel çalışmanın kendisini de daha anlamlı ve insani bir temele oturtur.

5. Kamusal Bilim ve Kolektif Bilgi Üretimi

“Bilimi halka götürmeyen bir bilim insanı, gerçeğin tekeline soyunmuştur.” — Stephen Jay Gould

Modern akademik sistem, bilginin üretimini ve dağıtımını giderek daha dar uzmanlık alanlarına hapsederek, kendine özgü bir jargon, karmaşık yayın mekanizmaları ve erişim engelleri (yüksek abonelik ücretli dergiler, kapalı arşivler) ile bilgiyi etkili bir şekilde "profesyonel" bir sınıfın tekelinde tutan hiyerarşik bir yapıya dönüşmüştür. Bu durum, bilimi toplumsal gerçeklikten ve gündelik hayattan kopararak, "sıradan" insanın anlayamayacağı ve ulaşamayacağı bir faaliyet alanı olarak konumlandırır. Stephen Jay Gould'un işaret ettiği gibi, bu tekel, bilim insanını gerçeğin bekçisi konumuna getirir ve bilginin demokratikleşmesinin önünde bir engel oluşturur. Oysa bilimsel bilgi, tarihsel olarak toplumsal ihtiyaçlar, kolektif emek ve birikimler üzerinde yükselir; bu nedenle, üretilen bilginin nihai sahibi ve yararlanıcısı tüm toplum olmalıdır. Bilim insanının temel politik sorumluluklarından biri de, bu tekelin kırılması ve bilginin aktif olarak kamusallaştırılması için çaba göstermektir.[8]

Kamusal bilim, sadece karmaşık fikirleri basitleştirip halka anlatmak (popüler bilim) değildir; daha derin ve dönüştürücü bir süreci ifade eder. Bu süreç, bilim insanı ile halk arasında karşılıklı öğrenmeye dayalı, ortak bir dil ve anlayış geliştirmeyi; bilimsel araştırmanın yönünü ve önceliklerini belirlemede toplumsal ihtiyaçların ve katılımın etkin bir rol oynamasını sağlamayı; ve en önemlisi, üretilen bilgiye herkesin ücretsiz ve engelsiz erişimini (açık erişim, açık veri, açık kaynak) garanti altına almayı hedefler. Ne var ki, neoliberal akademik modelin dayattığı aşırı rekabet, performans baskısı, "yüksek etki faktörlü" dergilerde yayın yapma zorunluluğu ve sürekli fon bulma kaygısı, bilim insanlarını bu kamusallaştırma çabasından uzaklaştırmakta, içe kapanık ve sadece meslektaşlarına hitap eden bir pratiğe yönlendirmektedir. Üniversitelerin giderek şirketleşmesi ve araştırmanın ticarileşmesi de bilginin kamusal karakterini aşındırmaktadır.[7]

Tüm bilgi birikimi tarihsel ve kolektif bir emeğin ürünüdür. Hiçbir bilimsel keşif veya teori, tamamen bireysel deha ürünü değildir; önceki kuşakların birikimi, toplumun sağladığı altyapı ve kaynaklar, sayısız insanın dolaylı veya doğrudan katkısı üzerinde yükselir. Dolayısıyla, bu kolektif emeğin sonucu olan bilgi de, özel mülkiyet konusu olamaz; toplumun ortak çıkarına sunulmalı, toplumsal sorunların çözümüne ve insanlığın kolektif ilerlemesine hizmet etmelidir. Bilim insanının tarihsel sorumluluğu, bu temel ilkeden hareketle, uzmanlık bilgisini toplumla aktif olarak paylaşmak, bilimsel süreçleri şeffaflaştırmak, ezilen sınıf ve grupların bilgiye erişim hakkını savunmak ve bilgiyi iktidarın veya piyasanın tekelinden çıkararak özgürleştirmek için mücadele etmektir. Bu, sadece etik bir tercih değil, bilimin toplumsal meşruiyetinin ve özgürleştirici potansiyelinin gerçekleşmesinin zorunlu koşuludur. Bilimin gerçek gücü, kulelerin içinde değil, halkın arasında ve onun hizmetinde olduğunda ortaya çıkar.

Tüm Reklamları Kapat

6. Sosyalist Bilim Mümkün mü?

“Gerçekten özgür bir bilim, ancak gerçekten özgür bir toplumda gelişebilir.” — Helena Sheehan

Sosyalist bir toplum projesinin merkezinde, bilimin piyasa mantığından ve özel mülkiyetin kısıtlamalarından kurtarılarak, doğrudan toplumsal ihtiyaçlar ve kolektif refah temelinde örgütlenmesi fikri yatar. Bu modelin temel dayanakları şunlardır: Üretim araçları (laboratuvarlar, araştırma enstitüleri, veri kaynakları) üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılması, böylece bilimsel altyapının ve kaynakların tüm toplumun ortak malı haline gelmesi; araştırma önceliklerinin kâr beklentisi yerine, toplumsal sorunların çözümü (sağlık, eğitim, ekolojik denge, temel ihtiyaçların karşılanması), insani gelişme ve uzun vadeli kolektif çıkarlar doğrultusunda demokratik bir planlama süreciyle belirlenmesi; bilimsel faaliyetin kamu kaynaklarıyla finanse edilmesi ve bilim insanlarının, toplumsal hedeflerle uyumlu ancak mesleki özerkliği koruyan bir çerçevede çalışmasının sağlanması. Helena Sheehan'ın vurguladığı gibi, bilimin gerçek anlamda özgürleşmesi ve insanlığın yararına tam potansiyeliyle işlemesi, ancak sınıf sömürüsünün, baskının ve yabancılaşmanın ortadan kalktığı özgür bir toplumda mümkündür.

Bu modelin tarihsel tezahürleri karmaşık ve tartışmalı dersler sunar. Olumlu yanlarıyla, bu deneyimler, piyasa baskısı olmadan da bilimsel ilerlemenin (özellikle temel bilimlerde, uzay araştırmalarında, kitlesel aşı üretiminde, bazı altyapı projelerinde) kayda değer başarılar elde edebileceğini; kamusal kaynakların büyük ölçekli araştırma programlarına tahsis edilebileceğini; ve bilimin toplumsal kalkınma hedefleriyle (okuryazarlık, sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, sanayileşme) doğrudan bağlantılandırılabileceğini göstermiştir. Ancak, bu deneyimler aynı zamanda ciddi eleştirilere ve sorunlara da işaret eder: Tek parti yönetimlerinin ve merkezi bürokrasinin, bilimsel araştırmanın özerkliğine ve özgür sorgulamasına müdahale etmesi (Lysenkoizm gibi ideolojik dayatmalar); siyasi otoritenin "resmi" ideolojisiyle uyumlu olmayan disiplinlerin veya teorilerin (sosyoloji, genetik, sibernetik gibi) baskı altına alınması; askeri ve jeopolitik rekabetin araştırma önceliklerini çarpıtması; ve demokratik katılım eksikliği nedeniyle "toplumsal ihtiyaç" tanımının bürokrasi tarafından keyfi belirlenebilmesi. Buradaki kritik zorluk, bilimin içsel dinamiklerini ve özerk gelişimini korurken, onu toplumsal faydayla organik bir şekilde bütünleştirecek demokratik ve katılımcı bir mekanizmayı inşa etmektir. Bilimin, siyasi iktidarın bir aracına dönüşmesi engellenmelidir.

Tüm Reklamları Kapat

Sosyalist bir bilim anlayışının özü, bilimi salt teknolojik ilerlemenin veya üretkenlik artışının bir aracı olarak gören kapitalist indirgemeciliğin reddidir. Bunun yerine, bilimsel faaliyetin merkezine insanın bütünsel gelişimini, doğayla uyumlu ve sürdürülebilir bir ilişkiyi, toplumsal adaleti ve özgürleşmeyi koyar. Bilgi üretimi, etik değerler ve uzun vadeli kolektif sorumlulukla sıkı sıkıya bağlantılı olmalıdır. Bu nedenle, sosyalist bir bilim perspektifi, nükleer silahlanma, genetik determinizm, doğanın metalaştırılması gibi insanlık ve gezegen için tehdit oluşturan araştırma yönelimlerine karşı çıkar. Bilim insanının politik sorumluluğu, sadece mevcut sistemi eleştirmekle kalmaz, bu alternatif vizyonu hayata geçirecek mücadelenin aktif bir parçası olmayı gerektirir. Bu, bilimi piyasanın ve devlet baskısının tahakkümünden kurtaracak, onu insanlığın ortak mirası ve özgürleşme aracı haline getirecek demokratik, eşitlikçi ve ekolojik temelli bir toplumsal dönüşüm projesine katılmak anlamına gelir. Sosyalist bir düzlem, bilimi teknoloji fetişizmine ve araçsal akla indirgemeyen, onu etik, toplumsal ve ekolojik bağlamına yeniden yerleştiren bir anlayışın yeşerebileceği zemin sunar.

7. Sonuç: Bilimsel Etik, Politik Etiğin Bir Parçasıdır

“Bilimsel dürüstlük, yalnızca deneysel değil, toplumsal sorumlulukla da ölçülür.” — Richard Lewontin

Bilim insanı, yalnızca bir bilgi üreticisi değil; aynı zamanda bir toplumsal faildir. Laboratuvarlarda geliştirilen teknolojiler, savaşlara hizmet edebilir; genetik araştırmalar, ırkçılığın yeni biçimlerini doğurabilir; ekonomi modelleri, halk yoksulluğunu rasyonelleştirmek için kullanılabilir. Bu nedenle bilimsel etik, yalnızca deneylerdeki doğrulukla sınırlı değil; bilimin toplumla kurduğu ilişkinin adilliğiyle ölçülmelidir.

Sosyalist bir perspektifle bilim insanı, sistemin dayattığı tarafsızlık kisvesini reddeder. Bilim, ezenlerin değil; ezilenlerin yanında olduğunda etik bir karakter kazanır. Bilgi üretiminin eşitlikçi, paylaşımcı ve halkçı bir niteliğe bürünmesi için mücadele etmek, bilim insanının etik yükümlülüğüdür.

Tüm Reklamları Kapat

Politik sorumluluk, yalnızca teorik bir tavır değil; eylemle, toplumsal dayanışmayla ve hakikat mücadelesiyle birleştiğinde anlam kazanır. Gerçek anlamda bilimsel olan, aynı zamanda devrimcidir.

Okundu Olarak İşaretle
8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 2
  • Bilim Budur! 2
  • Muhteşem! 1
  • Umut Verici! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ Ahmet Cengiz. ‘Yeşil Kapitalizm’: Bir Yanılsamanın Gerçekliği Üzerine. Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2025. Alındığı Yer: Teori ve Eylem | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Fikret Başkaya. Paradigmanın İflası. ISBN: 9786051722603. Yayınevi: Yordam Kitap.
  • ^ zafer toprak. Cumhuriyet Ve Antropoloji Darwin'den Dersime. ISBN: 9786050906257. Yayınevi: Doğan Kitap.
  • ^ J.D. Bernal. Bilimin Toplumsal İşlevi. ISBN: 9786054156986. Yayınevi: Evrensel Basım Yayın.
  • ^ Noam Chomsky. Amerikan Müdahaleciliği. ISBN: 9789758242146. Yayınevi: Aram yayınları.
  • ^ Ümit Hassan. İbn Haldun Metodu Ve Siyaset Teorisi. ISBN: 9789758717590. Yayınevi: Doğu Batı Yayınları.
  • ^ Taner Timur. Toplumsal Değişme Ve Üniversiteler. ISBN: 9789755331522. Yayınevi: İmge Kitabevi.
  • ^ Stephen Jay Gould. Darwin Ve Sonrası. ISBN: 9786050202397. Yayınevi: Say Yayınları.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/08/2025 20:01:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21182

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close