Bilim Devrimi ve Modern Bilimin Kökeni - John Henry
Kitap Tahlili

- Blog Yazısı
John Henry: 1950 yılında İskoçya’da doğmuştur. Hâlen Edinburgh Üniversitesinde akademisyen olarak görevini icra etmekte olan yazar; bilim, tıp ve rönesans üzerinde çalışmalar yapmaktadır. 18-19.yy içerisindeki bilim insanlarının ilgisinde olan tüm konular onunda uğraş alanıdır.
Kitap, John Herny’nin yıllarca süregelen akademik uğraşlarının bir sonucu olarak doğmuştur. Henry’nin bu uğraşları ortaya temelleri sağlam bir eser çıkarmıştır. Lakin okuyucu açısından bu ciddi eser belli başlı temel konuların detayının bildiği varsayımına göre hazırlandığı için, başlangıç seviyesindeki okurlarımızın için durumun zorlaştığını ifade edebilirim. Değerlendirilen eserin tercümesi dilimize yine aynı basım yılında yapılmış olmakla beraber, tercümanımızın Türkçeyi, güzel ve akıcı bir şekilde kullanıp kattığını söylemekte fayda görmekteyim.
Eser Bilim Tarihinin önemli dönüm noktalarını ve bilimin bugünkü halinin nasıl ortaya çıktığını ele alan bir kitaptır. Kitap, Avrupa'daki 17. yüzyıldaki bilim devriminin ortaya çıkışını ve bu dönemdeki bilim adamlarının yaptıkları önemli keşifleri incelemektedir. Ayrıca, bu dönemdeki filozofların ve düşünürlerin bilimsel düşünceye nasıl bir katkıda bulunduğu da ele alınmaktadır. Çalışma, modern bilimin kökeninin Ortaçağda olduğunu ileri sürmektedir. Bu kökenin nasıl ortaya çıktığını ve bugünkü haline nasıl geldiğini açık, anlaşılır bir dille anlatmaktadır.
Yazarımız kitabın ilk bölümlerinde “Bilim” kavramına yoğunlaşır ve 18-19.yy’lara dayanan kavramın önceli hakkında soru sorar, bununla beraber bu soruya doğal olarak bilimlerin ana kurucusu olan “Mantık/Doğa Felsefesi” temellendirmesi ile cevap verir. Sonraki dönemlerde ise “Bilim” kavramının adım adım dillere(dilimize) dahil olması için, Ortaçağ devrindeki şuan Bilim İnsanı dediğimiz kişilerin Skolastikliğe/Engizisyon’a karşı verdiği mücadeleye de değinmektedir yazarımız.
15.yy’larda Rönesans’ın varlığı ile(sanat akımı) bu devirdeki sanatçı kişiler ile “sanat dairesinde eskiyi terk” düşüncesinde olduğundan ötürü bu dolaylı yolla Protestan Reformunun doğumuna sebep olan bir düşünce oldu. Çünkü zâhiren veya bâtinen “farklılık” adımını izleyen bu kişiler yazara göre o zamanlara “bilim” diyememiştir. Bugün bu tabir ile uğraşan kişilerin, din temelli düşüncelere ters düşen hümanizmaya sarılıp farklılaşmasıyla gelişim için büyük bir adım atılmıştı. Daha sonralarında ise bu rönesanstan bilime geçen yöntemlerin temelleştirilmesi arayışına başlanılmıştı. Burada yazarımız Kopernik’in mühim katkılarından genişçe bahsetmektedir. Kopernik dünya merkezli evren anlayışından ziyade çoğunluğa güneş temelli evren merkezini yerleştirmesiyle belli başlı algıların kırılmasına yardımcı olmuştu ve tabiki bunu da Matematik ile temellendirerek yapmıştı.
Matematiğin söz konusu felsefe ve bilim için ayrılmaz bir aracı yapı olduğunu söyleyen yazarımız bu konuda “Antik Düşünürler” ile harekete geçmekte ve Eflatun, Aristoteles, Eflûtinus, Batlamyus ve Ortaçağ’a kadar dahil olacak şekilde geliştirilen doğa felsefesinin dahilinde matematiğin olduğunu, bu matematiğin sürecinin “Yeni Organon” yani yeni bir mantık devrimi ile artık doğa filozofunun şuan matematikçilerle eş olduğunu bizlere sistematiksel olarak açıklamaktadır.
Sonraki bölümlerde yazarımız “büyü-doğal büyü” kavramlarını ele almaktadır. Gizlice olan bu deneyimlerin felsefecilerle doğru/dolaylı şekilde aktarımsal bilgi dahilinde olduğunu söylemekte ve bunu güncel mekanik felsefe dahilinde ele almaktadır. Mekanik felsefede ise artık fizikle dünyanın yani Aristoteles’den beri uğraşılan “hareket etmeyen ilk hareket ettirici/bir” kavramının dünyevi tarzda, dünyevi tüm mevcutlara cevap vermesiyle modern biliminin güncel statükosunu bizlere söylemektedir. Böylece bir çok düşünürün artık din-evren-fiziki dünya temalı düşüncelerinin ufak mukayeseleriyle bu konuyu çerçevelemede. Yazar “bilimin içindekileri” din temelli, yani aslında zâhiren ondan doğduğunu ele almakta ve buna ağırlık vermektedir, esasında fiziki ve din dahilinde olmayan düşünürlerinde bilim denilen şeyin dinin cabasını çekerek ne kadar emek verdiği de bilhassa pozitivist akımda gözler önüne sermektedir.
Son olarak, bu kâdim uğraş olan Bilim’e ve Bilim Tarihine şunları söylemek isterim. Aristoteles’in kurucusu olduğu Mantık ve bu perspektifte ilerleyen Bilimin ilk esaslarından olan tecrübe(gözlem) ve kümülatif tecrübe kaidelerinin hep zihinlerinde olması. Yani Bilimin dahi oluşuna sebebiyet veren “Yanlışlamanın” ve bu şekilde ilerleyen, gelişen bir yapı olduğunu başta Bilim İnsanlarımıza sonrasında tüm insanlara temenni olması dileğiyle.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 07/05/2025 07:28:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14465
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.