Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Ali Ercedoğan
Ali Ercedoğan
1,560 UP
Üye
69

Büyü ve cin konularının gerçek olma ihtimali nedir?

Bir çok kişiden bizzat yaşadıkları olaylar dinliyorum ve büyüden kurtulmak için gittikleri farklı yerlerden birbirine tutarlı cevaplar almaları beni de şaşırtıyor. Saçma geliyor bana ama açıklaması ne olabilir?
160,959 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
30 Cevap
Sivasli Istari
Lise öğrencisi
Orijinal Soru: Büyü ,sihir,efsun gibi olayları bilimsel olarak nasıl açıklarız?

İnsanoğlu var olduğu günden itibaren bilinmeyene karşı merak içerisinde olmuştur. Nitekim bu merakın bir neticesi olarak; edebi ve kutsal metinler, arkeolojik kalıntılar, mağaraların duvarlarına yapılmış olan resimler, heykeller vb. incelendiğinde hemen her toplumda sihir, büyü ve tabiatüstü güçlere başvurulduğu görülmektedir. Bu noktada günümüz modern toplumunda yaşayan bireylerin sihir, büyü ve tabiatüstü güçlerle alakalı tutumlarının belirlenmesi, bu inançların sürekliliğini anlamak açısından önem kazanmaktadır. büyüsel inançların bir yükleme/atıf biçimi olduğu iddia edilmektedir. Yükleme faaliyetlerinin, kısmen de olsa insanın tanık olduğu olayları birtakım inançlara dayalı geniş çerçeveli anlam sistemleri içerisinde anlama, yorumlama ve açıklama gayretlerinden oluştuğu ileri sürülmektedir. Yükleme kuramının temel mantığı, ‘çevremizde yaşanan olayları anlamlandırırken veya başa çıkamadığımız süreçleri açıklarken kendimiz dışında, kontrol edemediğimiz bir merkeze atıf yaparak sorumluluktan kurtulmaya ve psikolojik olarak rahatlamaya çalıştığımız’ şeklindeki ilkeye dayanmaktadır. Bu anlamda büyüsel etkinlikler ve inançlar tabiatüstü güçlere atıf yapma seçeneği sunmaktadır ve bu şekilde kişi, başa çıkamadığı olayların ağırlığından kurtulmak için yüklemeye başvurur ve kaygısını gidermeye çalışır.

Sihir kavramı, sözlükte "bir şeyi olduğundan başka türlü göstermek, aldatmak, oyalamak; birinin ilgisini çekmek, gönlünü çelmek" manalarında kullanılmaktadır. Büyü kavramı ise, Eski Türk dilinde büyü; bügi, bügü seklinde yazılmakta ve "sihirbaz, din adamı” anlamına gelmekteydi. Malinowski, büyüyü, “bir amacın aracı olarak yapılan bir dizi saf pratik eylem” olarak tanımlamaktadır. Frazer, ilkel büyü konusundaki klasik çalışmasına (The Golden Bough), büyüye inanmanın iki tip yanlış zihinsel çağrıştırmaya bağlı olduğu teziyle başlar. Bunlar, benzerlik yasasına bağlı olan homeopatik büyü ile temas yasasına bağlı olan bulaşıcı büyüdür. Din fenomenolojisi bakımından büyüsel davranışları ele alındığında, insanın çevresinde olan nesne, kötü ruh ve hatta tanrıları kendi istediği şekilde değiştirebileceği düşüncesine dayandığı görülür. Tanımları birlikte değerlendirdiğimizde büyü için, ‘’tabiatüstü gizli güçlerle ilişki kurularak yahut kendilerinde gizli güçler bulunduğuna inanılan bazı tabii nesneler kullanılarak zararlı, faydalı veya koruma gayeli bazı sonuçlar elde etmek için yapılan işler’’ denebilir. Arkeolojik eserler insanoğlunun her zaman hayatında var olan sihir ve büyünün tarihinin M.Ö. binlerce yıl geriye gittiğini göstermektedir. Eski Asur ticaret kolonilerinin merkezi olan Kültepe’nin aşağı şehrinde yani kārum alanında bazı Asurologlar tarafından okul metinleri olarak değerlendirilen, ikisi henüz yayımlanmamış 8 adet büyü metni, farklı tüccarlara ait arşivlerde ele geçmiştir (Erol 2014). Şanlıurfa arkeoloji müzesinde bulunan Yeni Asurlular Döneminde çıkan pişmiş toprak tabletleri incelediğimizde kötü gözlere karşı yapılan büyü örnekleri, kapanmış ağıza yapılan büyü örnekleri, çift dilli büyü örnekleri gibi büyüsel birtakım işlemler karşımıza çıkmaktadır. Frazer, “insanlık tarihinde büyü çağının din çağından önce geldiğini” iddia etmektedir. Eserinde büyüyü, ilk çağlardan itibaren insanların dinlerinin ve dini ayinlerinin bir parçası olarak gördüğünü belirtmiştir. Malinowski, bu konuda “ne kadar ilkel olursa olsun büyüsüz ve dinsiz toplum yoktur” demektedir. İnsanlar her zaman kendi kontrolleri dışında gerçekleşen olaylara anlam bulma çabasındadırlar. Bu sebepten bireyler olaylara anlam yükleme çabasına girmiş ve büyücülüğün ilk adımlarını atmışlardır. Büyücülüğün ilk olarak nerede başladığı bilinmemekle beraber başlangıç yeri olarak özellikle Mısır ve Sümer uygarlıklarının inanç sistemlerinde bu tür işlemlere yer verilmesinden dolayı Orta Doğu kabul edilir. Babil diyarında yani Irak’ta ise bölgede yaşayan “Keldaniler” isimli topluluğun Astronomi ve Astroloji’ de çok ileri gittiği ifade edilmektedir. Tılsım; nazar boncuğu, üçgen şeklinde sarılmış dualar, iğde çekirdeği, Meryem ana eli, Fatma ana eli gibi şekillerde ve isimlerde karşımıza çıkar. Ülkemizde yaygın olanları göz şeklinde olan nazar boncuğu ve üçgen şeklinde sarılmış dualardır. Bunların taşıyan kişileri kötülüklerden korumasının yanında kişiye, mutluluk, bereket, uğur getirdiğine inanılmaktadır. Uğurluğun muskadan farkı kötülüklerden koruma özelliğinin olmamasıdır. Uğur eşyası genellikle kişisel ve tesadüfîdir. Uğur eşyasının koruyuculuğu inancı Türkiye’de önemli sayılabilecek oranda kabul görmektedir. Nazar (Göz Değmesi), parapsikoloji dilinde “Psikokinezi” denilen nazar yani göz değmesi de bir çeşit büyülemedir. Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan nazar inancının ülkemizde çok yaygın olduğu söylenilmektedir. İnsanlar her dönemde nazardan korunmak için çeşitli yollara başvurmuştur. Westermack, İslam dünyasında kadınların peçe takmasını nazarla ilişkilendirmiş ve kadınların evlerinin dışında, düğünlerde, panayırlarda yabancı erkeklerin kem gözlerinin etkisinden korunmak için peçe taktığını söylemiştir.

Bazı antropolog ve araştırmacılar, büyünün sistematik felsefi düşüncenin başlangıcından önceki kaynaklarından biri olduğunu savunurken, bazı araştırmacılar buna karşı gelerek, dinin ve bilimin büyüden doğduğunu söyleyip, büyü için bilimden önceki bilim demişlerdir. Orta çağda sihir yapanlar ve sihre başvuranlar çok ağır bir şekilde yargılanıyordu. Bununla beraber bu çağda zaman geçtikçe şatolarda büyücü bulundurmak moda haline gelmiştir. Büyüsel işlemlerinin yaygınlaşması ve bunun bir müessese haline gelmesi zamanla din dünyasını daha da rahatsız eder hale gelmişti. Papa IX. Gorigirius’un 1374 senesinde yayımladığı kararla birlikte büyücülerin ceza olarak yakılması yaygınlaşmıştır. Bu ceza sonucunda Cenova’da üç ay içerisinde beş yüz sihirbaz yakılmıştır. İngiltere hükümeti büyücülüğü suç sayan ‘’Büyücülük Yasasını’’ 1951 yılında iptal etmişti. Bu konuda Russell şöyle demektedir, “Büyücülüğün kanıtları (Avrupa’da) hiçbir zaman çürütülmedi; yalnız, üzerinde durulmaya değer bir konu olmaktan çıktı.”

Tüm Reklamları Kapat

Sonuca gelirsek; yaşadığı deneyimleri ve gözlemlediği olayları anlama ve açıklama ihtiyacıyla güdülenen kişi büyük ölçüde kendisini rahatlatacak bir takım açıklamaları arama, bulma ve bunları deneme ile meşguldür. Çünkü o, gerek fiziksel gerekse toplumsal çevresinde olup biten olaylara anlam vermek zorundadır. Aksi takdirde kendisini psikolojik ve bilişsel bir boşlukta hissedecektir. Kuşkusuz bu durum, insanın fiziksel ve sosyal çevresiyle iyi giden ilişkilerini alt-üst eden bir durumdur. Bundan dolayı bireyler hem fiziksel dünyada cereyan eden olayları hem de kişileri, grupları ve toplumsal yaşamda meydana gelen olayları kendileri için anlamlı kılacak açıklamalara ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç ise onları zaman zaman büyüve tabiatüstü güçlere başvurma yoluna götürmektedir. Yane arkasında hiçbir bilim yoktur insan sadece kendini tatmin etmek için böyle yollara başvurur.

4,938 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Büyü Ve Tabiatüstü Güçlere Başvurma Nedenleri Üzerine Bir Saha Araştırması. (2 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 2 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Orijinal Soru: Herhangi bir büyüye şahit olan var mı?

Hem güya büyü ve cin çağırma seanslarına katılmış, hem de büyü gibi bir şeyin neden ve nasıl olabileceğine kafa yormuş gibi olarak, büyünün tıpkı astroloji gibi uydurma bir inanç sistemi olduğunu söyleyebilirim. Hüsnükuruntu ("olacağına inanıyorum, demek ki olacak" düşüncesi), ideomotor etki ve telkine açık zihinlerin soğuk okuma veya aldatılma yoluyla kandırılmasının bir kombinasyonundan ibaret. Bugüne kadar büyü yapabildiğini ispatlamış 1 kişi bile yok; tarihte de yapıldığı iddia edilen şeylerin gerçekten büyü olduğunu kesin olarak gösterebilecek 1 tane kanıt yok. Herkes mistisizmin ördüğü gizemli masallar üzerinden anlatıların peşine takılıyor; ancak bir anlığına inanmak için okumayı bırakıp, şüpheci bir gözlükle bakıldığında, hiçbir iç tutarlılığı olmayan, sadece zaten inanmak isteyen kişilerin inatçı iddiaları üzerine kurulmuş, dayanaksız bir inanç sistemi ortaya çıkıyor.

Büyü dediğimiz şey nedir? En klasik anlamıyla belirli malzeme ve sözcükleri bir araya getirerek, belirli bir uzamsal mesafeden çeşitli nedensellik örüntülerini etkileme iddiası, öyle değil mi? Sorulacak ilk şey, bunun mekanizması olmalı: Birbirine karıştırılan malzemeler ve söylenen sözcükler ile, bunların etki edeceği iddia edilen kişi veya durumlar arasında nasıl bir etkileşim var? Çünkü fiziksel bir evrende yaşadığımızdan eminiz ve bu evrenin kurallarını biliyoruz. Mezo ve makro boyuttaki olayların nedenselliğini etkileyebilmek için, o kişi ve durumlara doğrudan değecek, doğrudan etki edecek bir mekanizma gerekiyor. Düşünün, Güneş'in kütleçekimi bile Dünya'ya anlık olarak etki etmiyor, 8 dakika 20 saniye gecikmeli bir şekilde etki ediyor ve biz, bunu ölçebiliyoruz. Büyüde bu etkiyi taşıyan şey nedir? Nasıl çalışır? Nasıl "akıllı bir ajan" gibi davranabilir? Bunların cevaplarını verebilen kimse yok. Sadece sözde metodoloji anlatılıyor ("şunu yaparsan bu olur" gibi iddialar); ancak bunları sistematik olarak inceleyen, bu metodolojinin geçerliliğini ve mekanizmalarını sınayan, sonuçları sistemli bir şekilde raporlayıp, tekrar edilebilirliğini gösterebilen, bu sonuçların ne anlama geldiğinin ve nasıl çalıştığının tartışmasını yapan kimse yok.

Büyüyle ilgileniyorsanız size sık sık söylenecek şey, sadece çalıştığına inanmanız ve fazla sorgulamamanız. Hikmet, yücelik, gizem, evrenin bilinmezlikleri gibi bir dolu zırva sayılıyor. Evet, evrene dair bilmediğimiz çok fazla şey var; bunu kimse reddetmiyor. Ancak evrendeki hiçbir kural, bize bu bilmediklerimizi sorgulamamamız veya test etmememiz gerektiğini söylemiyor. Yani büyü fanatikleri, cehalete başvurma safsatasına da düşüyorlar: Bilmiyoruz, demek ki gerçek olabilir. Bilmediğimiz bir şeyin gerçek olduğunu değil, gerçek olmadığını varsayarız; sonra bu pozisyonumuzu çürütmeye çalışırız (bkz: bilimde boş hipotez kavramı).

Tüm Reklamları Kapat

Bu tür kişilere yapılabilecek en iyi şey, meydan okumak olur: Bilimsel standartlara uygun gözlem koşulları ve bağımsız gözlemcilerin varlığı altında, iddialarını tekrar edebiliyorlar mı? Bilimsel olarak tertiplenmiş bir deneysel ortamda "büyülerini" yapabiliyorlar mı? Bugüne kadar yapabilen olmadı; ancak bu yapılabilirse, ancak o noktadan sonra ciddiye almaya başlayabiliriz. O zamana dek, çocukluk hayallerinden kurtulamamış büyükler için bir masaldan fazlası olarak görülmemeli... Ve tabii çaresiz insanları ağına düşüren, tehlikeli bir para tuzağı...

22,311 görüntülenme
85
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Hasan Dağtekin
Ordinaryus

Bahsetmiş olduğunuz konuların hiç bir şekilde bilimsel bir yönü veya geçerliliği yoktur. Bu tür şeyler yaptığını iddia eden sahtekarlar çeşitli merdiven altı psikoloji taktikleri uygulayarak karşı taraftaki kişiyi manipüle ederek kandırmayı hedeflerler.

15,544 görüntülenme
47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Mehmet Ünlü
Mehmet Ünlü
12K UP
Araştırma Sever (Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Öğrencisi)

    Sıfırdır. Hemen açıklayalım, bu kadar gerçekliği iddia edilen hiçbir büyü, cin olayı; hiçbir cinci hoca, rahip, imam veya herhangi biri tarafından niçin şimdiye kadar bir heyet karşısında bile bilimsel olarak kanıtlanamamış, yaptıkları hiçbir şey bir işe yaramamıştır. Hatta kandırmaya çalıştıkları açıkca görülmüştür. Bunu açıklamak için başlıca bilimsel 3 şeyden bahsedelim:

  1. Şartlanma etkisi: Eğer bir şeyin varlığına gerçekten şartlanır ve onun o etkiyi oluşturabileceğine inanırsanız beyniniz sizi yanlış çıkartmamak, doğrulamak için uğraşıcaktır. Haliyle bu durum; var olan olayları açıklamaya çalışmak, arkasındaki fiziki ve doğal etmenleri incelemektense üstüne gitmeyip inanmanıza yol açar. Bu şartlanmışlık refleksi sadece yaşadığınız olayları değil gördüğünüz rüyaları da gerçek olarak algılamanızı sağlar. Haliyle, gördüğünüz rüyayı gerçek olarak algılayabilirsiniz. Bu etki sizin çevrenizden duyduğunuz olaylara da daha kolay inanmanızı ve haliyle benzeri şeylerin siz de yaşadığınızda, beyninizin rahatlama isteği için oluşturduğu tanrı ve cin gibi figürlere sığınmanıza yol açar. Aynı zamanda bu etki 2. maddede bahsedeceğim olaya yardım eder ve cinler daha büyük bir aşk duymamızı sağlar.
  2. Beynin tam anlaşılmayan görsele olan etkisi: Bu etki aslında her an karşılaştığımız bir şey; göz reseptörlerinden gelen sinir atımı beyne ulaştığında beyin derinlik ve boyut katmanın yanı sıra daha önceki ve beynimiz sinir ağında yer kaplayan birçok bilgiyi kullanarak onları, sentezlemeye hem anlaşılabilir hem de kendince doğru olan duruma sokar. Ama bu her zaman doğru olan durum değildir. Aslında bu etkiyi sosyal medya da dahi göz yanılması adı altında paylaşılan birçok görselle yaşıyorsunuz. Bu olay, beynin gelen bilgiyi sentezlemesinden kaynaklanan bir hatadır. Haliyle tam görülmeyen, alacakaranlıktaki veya görüş açılarımızın kenarlarına denk gelerek tam görülmeyen vb. durumlardaki nesnelerin ve olayların sentezlemesi sırasında beynin kullandığı bilgilerin yanlış sonuca götürmesi olayıdır. Aslında bu olayları hepimiz yaşıyoruz? Düşünsenize, kaç kere  çok değişik bir cin veya cinimsi obje olarak gördüğünüz paranormal nesnelerin yanlarına gidildiğinde, ışık açıldığında veya daha net bakıldığında aslında bir ceket, yanlış yerde duran bir kitap, su bardağı vb. olduğunu fark etmişizdir.
  3. Rahatlama etkisi: İster tanrı, ister cin veya diğer tüm mitolojik ögeler olsun aslında ortaya çıkış amaçları budur (Elbette, sizin Tanrınızdan bahsetmiyorum, O gerçek). İlkel insan olduğumuz çağlardan beri açıklayamadığımız olaylarda, umuda ihtiyacımız olduğu zamanlarda, korktuğumuzda, ölmek istemediğimizde (ah, kim ister!) vb. durumlarda kullandığımız bu ögeler, aslında bizim zihnimizi koruma amacı güderler. Cin de bunlardan birisi, açıklayamadığımız olayları bunlar yapıyor biz de bunlardan tanrıya sığınalım, diye bizi rahatlatıyor aslında çünkü. Hem kimin yaptığını hem de nasıl korunacağını biliyorsun (ohh, double ferahlama! bedava reklam oldu ya.)

Velhasılıkelam, cin olsun büyü olsun ve daha niceleri olsun, hiçbiri bilimsel bir gerçeklik atfetmediği gibi Harry Potter dünyasında çıkma varlıklar gibidir. Benden bir tavsiye, ''AVADA KEDAVRA!'' demek işe yarayabilir. Bir düşünün bunu. Biraz komik bir dille yazayım dedim, güzel bir cevaptır umarım.

Tüm Reklamları Kapat

10,512 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Efe. (11 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 11 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (11 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 11 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
44
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ufuk Derin
Skeptik
Orijinal Soru: Cinci hocaların sırrı nedir?

Metafizik, akıl ile madde arasındaki ilişki, töz ile nitelik arasındaki ve potansiyellik ile güncellik arasındaki ilişki dahil olmak üzere gerçekliğin temel doğasını inceleyen felsefe dalıdır. "Doğal olanın ötesinde veya arkasında" anlamına gelir.[1]

Felsefi açıdan bakarsak tabii ki olabilir ama bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Bu tür videolar hiçbir kanıt barındırmaz. Zaten bu tür videolar kelimenin tam anlamı ile "sihirbazlık numarası"dır ve hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Sadece basit "sihirbazlık numaraları" ve tiyatro ile "tık" kazanma çabası.

Birkaç tık uğruna, sırf birkaç kişi kanar belki diye Youtube videosu çekerek hiçbir şey kanıtlanamaz. Madem gerçek neden bu kişiler bağımsız bilim insanlarının denetiminde "tiyatro" veya "sihirbazlık numarası" gibi durumlar için alınan önlemlerin karşında yapmamış bu cin çağırma deneyini de sadece birkaç tık uğruna Youtube'da video çekmiş? bugüne kadar böyle bir paranormal olayı yaşadığını söyleyen tek bir insan bile bunu bilimsel bir ortamda ispatlayamamıştır hem de milyon dolarlık ödül koyulmasına rağmen.

Tüm Reklamları Kapat

https://evrimagaci.org/james-randi-kimdir-paranormal-olgular-neden-bilimsel-olarak-ispatlanamiyor-1507

https://evrimagaci.org/kahve-fincani-ve-ouija-cin-tahtasi-kullanarak-ruhcinolu-cagirmak-mumkun-mudur-2808

15,211 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Metaphysics. Metaphysics. (17 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 20 Kasım 2020. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Emir Güngör
Emir Güngör
4,126 UP
Lise Öğrencisi
Orijinal Soru: Herhangi bir büyüye şahit olan var mı?

Babama olduğu söyleniyor.Biz çocuğuz diye bizi (kardeşimle beni) olaydan uzak tuttular ancak söyleyebilirim ki: Kişinin yaşadığı psikolojik travma ya da rahatsızlıklarının böyle şeylere sebep olduğunu düşünüyorum.Dini altyapısı bence çok sakat.İslam büyünün varlığını kabul eder, cinlerin varlığını kabul eder, ve Müslümanlara Allah'ın korumasında oldukları söylenir ancak Allah'ın lanetlediği kimselerin dua ve isteklerini Allah kabul eder ve büyü olmuş olur. İnsan kendine sormadan edemiyor: niye? Kuran'da bundan korunma yolları açıklanır ancak büyüye maruz kalan kişinin hoca hoca dolaşması ve para dökmesi gerekir.Tamamen anlaması güç ve bana sorarsanız saçmadır. Büyü geleneği Orta Doğu coğrafyasının kadim geleneklerindendir. Sümer,Babil,Asur,Mısır... uygarlıklarından gelen bu gelenek binlerce yıldır insanların içine öylesine işlemiştir ki bugün bile hala insanların bundan bahsettiklerinde yüreklerine korku serpmektedir. Bence psikolojik rahatsızlıkların toplumda bilinmeyişi ve bunun büyü olarak adlandırılmasından başka bir şey değildir.

22,158 görüntülenme
27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close