Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Öykü .
Öykü .
4,580 UP
Üye
8

20 yaş dişi ya da 20'lik diş nedir?

1,407 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
9 Cevap
Ali Bayraktar
Öğrenci

20 Yaş Dişleri (İng: Wisdom Teeth), insan türünün hem alt hem üst çenesinde bulunan azı dişleri arasında en arkada, üçüncü azı dişleri olarak çıkan dişlerdir. Ağıza sürme yaşı ortalama 17-25 arasında olduğundan ve insan bu yaşlarda daha eğitimli ve dolayısıyla nispeten akıllı olduğundan buna “akıl dişi” de denilmektedir.

Normal olarak, her bir çenenin iki köşesinde de birer tane olmak üzere 4 tanedirler. Ancak kimi yetişkinde bu sayı daha da artabilir. 

Tüm Reklamları Kapat

Yirmi yaş dişlerinin sıklıkla gömülü kalırlar, çıktıkları zaman doğru şekilde çıkmazlar ve diğer dişlere sürtünerek onların yapısını bozabilirler. Bu nedenle de ağrı ve enfeksiyona neden oldukları bilinmektedir. Bunun haricinde ise hiçbir işlevleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla ağrıya neden oldukları zaman, diş hekimleri tarafından çekilerek hasta rahatlatılabilmektedir. 20 yaş dişleri çekilen kişilerin ağız fonksiyonlarında hiçbir azalma olmamaktadır. Aşağıda bu dişleri görmektesiniz:

Uzun yıllar insanlar bu dişlerin en başından neden var olduğunu anlayamamış ve bir çeşit "lanet" olarak görmüşlerdir; zira 20 yaş dişlerinin çıkmaya başlamasından çekilene kadar verdiği acıyı, bu dişleri sorunlu olarak çıkan kişiler gayet iyi bilirler. Ancak evrimsel biyolojinin gelişimiyle birlikte öncelikle insan evrimine ışık tutulmuş, daha sonra da bu tip körelmiş organların varlığı açıklanmıştır. 20 yaş dişleri de, insanda görülen 40'tan fazla körelmiş organ ve yapıdan sadece birisidir. Aşağıda, bu körelmiş yapıların ne şekilde hatalı oluşabileceklerine örnekler görülmektedir:

Tüm Reklamları Kapat

20 Yaş Dişleri ve Evrim

Evrimsel biyolojinin üzerine kurulduğu ve doğada her yerde görülen evrim yasasını açıklayan Evrim Kuramı'nın ortaya koyduğu üzere, insan türü günümüzden 6 milyon yıl kadar önce şempanzeler ve bonobolarla ortak olan atamızdan ayrılarak, günümüzdeki insana kadar evrimleşmiştir. Bu süreçte pek çok değişim geçirmiş, evrimi sırasında pek çok özellik edinip, pek çok özellik yitirmiştir. Bunlardan biri de, diyetin (beslenmenin) değişimine bağlı olarak yapısal evrim geçirmesidir.

İnsanların en ilkin ataları halen hem ağaçlarda, hem yerde yaşamaya uygun bir anatomiye sahiptiler. Genellikle meyveler ve yeşillikler ile beslenmektelerdi. Vücutlarında bulunan apandiks organı, yeşillik içerisinde bolca bulunan selülozun (glikozdan oluşan bir polimolekül) sindirimi için bazı enzimler salgılıyordu. Ancak selülozun sindirimi asla kolay olmadığı için, sadece bu enzimler yeterli olmuyordu.

Bu sebeple hayvanların pek çoğunun özel adaptasyonlar geçirmesi gerekti. Örneğin bir takım hayvan türünde bu sorun geviş getirmenin evrimleşmesi sonucu besinlerin birden fazla defa öğütülmesiyle çözülmüştür. Bazı diğerlerinde ise selüloz sindirebilen bakterilerle mutualist yaşam evrimleşmiştir ve bu bakterilerin üretebildiği selülaz enziminden faydalanmışlardır. Bu konuda daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz. Bir diğer hayvan türü olan insanda ise bu sorun, güçlü bir çene ile, daha fazla mekanik kuvvet uygulayarak çözülme yoluna girmiştir.

Burada "çözmüştür", "çalışmıştır" gibi etken fiiller kullanmamız sizi yanıltmasın. Elbette evrim, bir türün "istekleri" ve "çabaları" doğrultusunda yaşanmaz. Dolayısıyla az önce söylediklerimizi daha doğru ifade edecek olursak: Her zaman daha geniş, daha çok ve güçlü diş barındırabilen çenelere sahip olan bireyler, yedikleri yeşilliklerden daha fazla enerji üretebilmeyi başarmışlardır (daha fazla sindirebildikleri için) ve bu sayede de gerek hayatta kalma konusunda, gerek üreme konusunda daha avantajlı konuma geçmişlerdir. Böylece kendilerine bu avantajı sağlayan genler gelecek nesillere daha sık aktarılmış ve türün popülasyonları, bu özelliği giderek daha sık göstermeye başlamışlardır. İşte bu, evrimdir!

Yani buradan anlamamız gereken şudur: Eskiden türümüzün çenesi çok daha genişti ve daha fazla diş barındırıyordu. İşte 20 yaş dişleri dediğimiz üçüncü azı dişlerimiz de bu zamanlarda otların daha güçlü bir şekilde, daha hızlı ve daha etkili parçalanmasını ve öğütülmesini sağlamaktaydı. Yani bunlar, o zamanlar son derece işlevsel yapılardı.

Ancak evrimsel sürecin bir noktasında, şempanzelerden ayrılmamızdan çok da uzun olmayan bir süre sonra, insan türü ağaçlardan inerek savana yaşantısına başladı. Bu ortamda uzun mesafelerde göç etmeye, savananın kısa otları arasında hayatını sürdürmeye ve uzun zamanlar saklanacak veya meyvelerinden faydalanacak tek bir ağaç bile bulamadan yaşamaya başladı. Bu sebeple de eskiden yiyebildiği yeşillikleri ve meyveleri bulabilmesi giderek zorlaştı. İşte bu yüzden, türümüzün atalarının popülasyonları içerisinde, savana ortamında bolca bulunan ete yönelebilen bireyler avantajlı konuma geçmeye başladılar.

Et, otlara ve meyvelere göre çok daha farklı bir besin kaynağıydı, başa çıkması güç bakterilere sahipti ve hatta ilk defa et yemeye başlayan atalarımız için mide bulandırıcıydı. Ancak içerisindeki ot ve meyvelerle kıyaslanmayacak kadar fazla olan besin maddesi ve yeni yaşam ortamında bolca bulunabilmesi açısından o günlerde yaşayan bireyler için bir zorunluluktu. Öte yandan, bazı araştırmalara göre belki de atalarımız ormanlarda yaşadığı zamanlarda da et tüketiyordu; ancak bu et tüketimi, diyetlerinin çok küçük bir yüzdesini oluşturuyordu. Örneğin yaşayan en yakın kuzenimiz olan şempanzeler, ormanlarda yaşayıp aslen meyve-kökenli besinlerle beslenseler de, sıklıkla et de tüketmektedirler. Biz de, bu şekilde eti çok da zorlanmadan tüketmeye ve hatta ana besin kaynağımız haline getirmiş olabiliriz.

Ancak her nasıl olursa olsun, savana yaşantısına geçiş, otlara göre sindirimi çok daha kolay olan etlerle beslenmeye başlamamız ile sonuçlanmıştır. Bunu yapan atalarımız avantajlı konuma geçmişlerdir. Eğer ki halen ot-temelli beslenmek isteyen atalarımız olmuşsa, bunlar muhtemelen kısa sürede açlık dolayısıyla elenmişlerdir. Tabii avlanmanın bir güç gösterisi haline dönüşmesi, cinsel seçilimi de tetiklemiş olabilir. Bu durumda, etin türümüz evrimindeki rolü katlanarak artmış olacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç olarak insan türü yavaş yavaş et tabanlı bir diyete başlamış oldular ve bunun çok önemli sonuçları oldu. Bunlar arasında açık ara en önemlisi, etin içerisinde bulunan bol proteinin sinir hücrelerinin üretimi için gereken enerjiyi bolca sağlaması ve böylece beynin harcayacağı enerji için yeterli miktarda besin maddesi bulunabilmesi oldu. Tabii zekamızın evrimi sadece et diyetine geçişle ilgili değildir, bu konuda daha fazla bilgiyi buradaki makalemizden alabilirsiniz.

Ancak evrimsel süreçte et tüketilmesinin başlamasının tek etkisi, zeka üzerine olmadı. Sindirim sistemimiz boyunca pek çok organın evrim geçirmesi ve bu yeni besini sindirmeye adapte olması gerekti. Hatta bağışıklık sistemimiz bile evrimleşmek durumunda kaldı, çünkü ette bol miktarda bakteri ve virüs bulunuyordu ve sadece bunlara karşı bağışıklık geliştirebilecek bireyler hayatta kalmayı başardılar.

Tüm bunlar sonucunda etkilenen organlardan biri de, çene ve diş yapımızdı. Beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. Artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. Otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. İşte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. Zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı.

Ne var ki evrim süreci asla birkaç günde olabilecek bir süreç olmamıştır; bu, doğa yasasının "doğasından" dolayı böyledir. Nasıl ki kıta kaymaları birkaç günde gözlenebilir olaylar değilse (ve bu durum, kıtaların hareketinin doğasından ötürü böyleyse), evrim yasası da kısa sürede aşırı hızlı değişimlerin gözlenebildiği bir yasa değildir. Bunun önemiyle ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Organizmaların bütün yapıları ani çevresel değişimlere aynı hızda cevap veremezler. Çok ani değişimler, diğer yapıların bu değişime ayak uyduramamasına neden olacak ve türün elenmesiyle sonuçlanacaktır. Ancak ayak uydurabilenlerin yapıları yavaş yavaş değişmeye başlayacaktır.

Tüm Reklamları Kapat

Evrim sürecinin yavaş olmasından ötürü, körelmiş organların da öyle birkaç günde veya yılda kaybolması veya körelmesi beklenememektedir. Ancak canlılara baktığımızda, köreldiği belli olan organlar evrimsel süreçte varlık-yokluk skalasında farklı noktalara düşmektelerdir. Yani bir organ/yapı/mekanizma henüz işlevini yitirmeye başlamışken, bir organ/yapı/mekanizma körelmenin ileri düzeylerindedir, bir diğer organ/yapı/mekanizma yok olmak üzeredir. Pek çok organ/yapı/mekanizma da bu süreçte çoktan yok olmuştur ancak çoğu zaman yok olan bir organın eskiden orada olduğunu tespit etmek zor olabilmektedir. Körelmiş organlarla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki makalemizden alabilirsiniz.

20 Yaş Dişleri Körelmeye Devam Ediyor!

20 yaş dişleri de popülasyon içerisinde yok olmaya doğru adım adım gitmektedir. Et ile beslenmeye 2.5 milyon yıl önce başladık ve bu sürede, artık işe yaramadığı için ve çenenin küçülebilmesi için yer açmanın avantajlı hale gelmesiyle, insan popülasyonu içerisinde 20 yaş dişleri giderek yok olmaya başladı. Eskiden popülasyonlarda bireylerin %99'undan fazlasında 20 yaş dişlerinin var olduklarını bilmekteyiz, ancak günümüzde, Dünya geneline baktığımızda bazı insanlarda ömürleri boyunca hiç 20 yaş dişinin çıkmadığını görmekteyiz.

İstatistik vermemiz gerekirse, günümüzde insanların %35'inde bu diş hiç oluşmamaktadır. Buna, evrimsel biyolojide agenez denmektedir. Yani popülasyon normları aksine, aynı popülasyon içerisindeki bireylerin, belirli bir organ/yapı/mekanizmayı embriyonik dönemde ya da zamanı geldiğinde üretememesi... 

Genel olarak insan popülasyonunda ise Tazmanya'da yaşayan Aborjinlerde 20 yaş dişleri hiçbir bireyde çıkmamaktadır. Öte yandan Meksika yerlilerinde popülasyon içerisindeki tüm bireylerde 20 yaş dişleri çıkmaktadır. Diğer tüm toplumlarda ise bu dişlerin varlığı geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Örneğin bazı ailelerde anne tarafında 20 yaş dişleri hiç çıkmazken, baba tarafında bu dişler tamamen ağrısız olarak çıkabilmektedir. Yavrular da buna bağlı olarak çeşitlilik spektrumunda belirli noktalarda yer alabilmektedir.

20 Yaş Dişlerinin Popülasyondaki Dağılımı Çeşitliliğe Örnektir

İşte bu, popülasyon içi varyasyon (çeşitlilik) demektir. Bu çeşitlilik içerisinde, ortam koşullarına en uygun olan bireyler hayatta kalacaklardır. Örneğin insan türü de diğer hayvanlar gibi halen vahşi hayatta yaşıyor olsalardı ve et kıtlığı yaşansaydı, 20 yaş dişlerine sahip ve bunları az çok acısız kullanabilen bireyler yeşil bitkileri çok daha etkili bir şekilde sindirebileceklerdir ve vahşi ortamda diğer insanlara göre avantajlı konuma geçeceklerdir. Belki bu kıtlık ya da yeni yaşam biçimi milyonlarca yıl sürecek olsa, bir diğer körelmiş organ olan apandiks yeniden işlevini kazanmak üzere seçilim baskısına uğrayacaktır (çünkü halen apandiks eser miktarda da olsa selüloz sindirimi için salgı sağlamaktadır; ancak bu salgı hiçbir işe yaramayacak kadar azdır). Veya daha önce olanın aksine, belki apandiks değil ama karaciğerimiz ya da pankreasımız bunu yapabilecek şekilde evrimleşecektir.

285 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (13 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 13 Kasım 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ertuğrul Fındıkcı
Kendi fikrimi paylaşıyorum.
Orijinal Soru: Neden 20'lik dişlerimiz var?

Merhaba, kısaca anlatacağım çünkü sitemizde bununla ilgili biri içerik mevcut, kaynak olarak bırakacağım.

Bir zamanlar ağaçta yaşayıp meyve ve yeşillik ile beslenen insan, bir süre sonra savanalara göç etti. Bundan sonra et ağırlıklı bir beslenme düzenine geçiş yapıldı. Otların daha güçlü ve hızlı sindirilmesini sağlayan bu fazladan azı dişlerimiz, hem et ağırlıklı beslenmeye geçiş yüzünden, hem de insan beyninin büyüyüp çenesinin küçülmesinden dolayı şuan ki hallerine dönüştüler.

Tüm Reklamları Kapat

Yazıdan not aldığım kısımlar;

1) "Beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. Artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. Otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. İşte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. Zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı."

Tüm Reklamları Kapat

2) "Eskiden popülasyonlarda bireylerin %99'undan fazlasında 20 yaş dişlerinin var olduklarını bilmekteyiz, ancak günümüzde, Dünya geneline baktığımızda bazı insanlarda ömürleri boyunca hiç 20 yaş dişinin çıkmadığını görmekteyiz.

İstatistik vermemiz gerekirse, günümüzde insanların %35'inde bu diş hiç oluşmamaktadır."

3) "Genel olarak insan popülasyonunda ise Tazmanya'da yaşayan Aborjinlerde 20 yaş dişleri hiçbir bireyde çıkmamaktadır."

4) "...apandiks eser miktarda da olsa selüloz sindirimi için salgı sağlamaktadır; ancak bu salgı hiçbir işe yaramayacak kadar azdır)."

456 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ç.M. Bakırcı. 20 Yaş Dişi Nedir? Neden Sorun Çıkarır?. (4 Ekim 2011). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2021. Alındığı Yer: evrimagaci.org | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ecem @Cadıbozmasıı
EvrimSever
Orijinal Soru: insanda evrime dair ne gibi bulgular vardır?20 yaş dişi buna mı örnek?

Evet 20 yaş dişi harika bir örnektir

Ayrıca Alıntı yaparak diğer örnekleri de ortaya koymak gerek .

Tüm Reklamları Kapat

İnsanların Apandis Organı

İnsanların ataları ve aslında yakın kuzenleri, yeşillik tabanlı diyetlerindeki yeşil bitkileri sindirebilmek için özel adaptasyonlara sahiptirler; bunlardan biri de apandis organıdır. Bu organın asıl görevi selülozu sindirecek enzimler üretmektir ve insanın tüm yakın akrabalarında (şempanzeler, bonobolar, goriller ve orangutanlar) bu işe yaramaktadır. Ancak insanlar, et tabanlı diyete geçtiklerinden bu yana, bu organa gerek kalmamıştır. Günümüzde apandiks gittikçe küçülmektedir ve yok olacağı öngörülmektedir. Yapılan birkaç araştırma, apandiksin bakterilerin depolanmasıyla ilgili bazı işlevleri olduğunu ortaya koysa da, alındığında hiçbir soruna sebep olmaması, hayati bir önemi olmadığını ve yok olması için de bir sebep olmadığını göstermektedir. Organla ilgili daha ayrıntılı bilgi aşağıda bulunabilir:

Tüm Reklamları Kapat

https://www.facebook.com/note.php?note_id=194370560621027

8) İnsanların Kuyruk Sokumları (Coccyx)

İnsanlar ve yakın akrabaları, kuyruksuz maymunlardır ve kuyruklu maymunlarla akrabadırlar. Yani tüm bu türlerin en eski ataları, kuyruklu maymunsulardır. İnsanlara kadar gelen kolda kuyruklarımızı çok önceleri kaybettik; ancak hala kuyruklara ait izleri üzerimizde taşıyoruz. Bunun en güzel örneklerinden biri de kuyruk sokumu. Teknik olarak hiçbir işe yaramayan bu çıkıntı, eskiden var olan kuyruğumuzun tam olması gereken yerde bulunmaktadır ve kuyruklu maymunlarla anatomik benzerlik göstermektedir. Bu kemik, günümüzde bölgede bulunan kaslarla karşılıklı olarak evrimleşmiş ve az da olsa işe yarar bir hal almıştır. Çünkü kuyrukların yitirilmesi yeterli değildir, yeni postür ve görüntümüzün, yaşadığımız çevreye de adapte olması gerekmektedir. Bu yüzden buradaki kemik özelleşerek kasların bir kısmını tutucu bir yüzey haline gelmiştir. Ancak bu, körelmiş bir organ olduğu gerçeğini etkilememektedir.Daha ayrıntılı bilgiyi şuradan alabilirsiniz:

https://www.facebook.com/note.php?note_id=192785900779493

9) İnsanlarda Bulunan Darwin'in Noktası

Darwinin noktası memelilerin çoğunda bulunmaktadır ve insanlar da bunun dışında değildir. Hayvanlarda büyük ihtimalle seslere odaklanmak için kullanılmaktadır ancak insanlarda artık herhangi bir fonksiyonu yoktur. İnsanların sadece %10.4ünde geçmişimize ait bu kalıntı görünür durumdadır fakat muhtemelen insanların çok daha fazlası bu kulak yumrusunu üreten, ancak belirgin olmasını herzaman sağlamayan geni taşımaktadır. Bu nokta (şağıdaki fotoğrafta görülen) küçük kalın bir yumrudur ve kulağın yukarı ve orta bölümlerinin birleştiği yerde bulunmaktadır.

10) İnsanlarda Bulunan Üçüncü Gözkapağı

Eğer bir kedinin göz kırpmasını izlerseniz, beyaz bir zarın gözü kapladığını göreceksiniz, buna üçüncü göz kapağı denir. Memelilerde oldukça nadir görülmekle birlikte, kuşlar, sürüngenler ve balıklarda ortaktır. İnsanlarda kullanım dışı olan bir üçüncü gözkapağı kalıntısı mevcuttur (aşağıdaki resimde görebilirsiniz). İnsanlarda oldukça küçülmüştür ancak bazı topluluklarda diğerlerine oranla daha belirgin parçalar mevcuttur. Bilinen primat türleri içinde üçüncü gözkapağını fonsiyonel olarak kullanan tek primat, Batı Afrikada yaşayan Calabar angwantibo (lorisler ile yakın akrabadır) isimli türdür

Tüm Reklamları Kapat

11) İnsanlarda Bulunan Plantaris Kası

Plantaris kası hayvanlar tarafından, nesneleri ayakları ile tutmak ve kontrol etmek için kullanılır (maymunlar ayaklarını elleri kadar iyi bir şekilde kullanabilir). Bu kas insanlarda da aynı şekilde mevcuttur ancak o kadar az gelişmiştir ki, vücudun diğer bölümlerinden herhangi birinin yeniden oluşturulmasında dokuya ihtiyaç olduğunda, doktorlar tarafından yerinden alınarak kullanılırlar. Bu kas insan vücudu için öylesine önemsizdir ki, insanların %9u bu kasa sahip olmadan doğarlar.

BONUS

Körelmiş organlar üzerine kısa ama çok çarpıcı bir video.

https://www.youtube.com/watch?v=ohBn4qussmc

304 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Ağacı . (25 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 25 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Hüseyin Açar
Fizik Öğrencisi
Orijinal Soru: 20'lik dişler neden ergenlik döneminde çıkmaz daha sonra çıkar? Bunun evrim ile bir ilişkisi var mı?

Merhabalar,

akıl dişi diyerek de adlandırdığımız bu ağrı veren kullanılmayan bir organa dönüşmüştür insanlarda.

Tüm Reklamları Kapat

Bu dişimizin kendi fonksiyonunu yitirmesinin sebeplerinden birisi elbette atalarımızdan günümüze kadar olan beslenme alışkanlıklarımızdır.

Atalarımız otçul olarak beslendikleri ve bizlerin ise hem etçil hem de otçul olmamızdan dolayı 20 lik dişimiz fazlalık haline gelmiştir. Umarım en kısa sürede kurtulur rahatlarsınız.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca kaynak kısmına evrim ağacından yayınlanmış 20 lik diş ile alakalı çok güzel bir içeriğin linkini bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar.

Sağlıklı günler.

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (17 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Rahmi Eren Çakır
Öğrenci
Orijinal Soru: Neden 20lik dişlerimiz var?

Ateş keşfedilmeden önce atalarımızın yediği besinler genellikle sert ve çok çiğnenmesi gereken besinlerden oluşmaktaydı. Çiğnemenin kolaylaşması için daha fazla dişe ihtiyaç duyduk ve 20'lik diş dediğimiz dişler evrimleşti. Ateşin keşfedilmesi; çatal, kaşık, bıçak gibi yemeyi kolaylaştırıcı aletlerin icat edilmesiyle birlikte çiğneme ihtiyacımız azaldı ve 20'lik dişlerin bir önemi kalmadı.

Zamanla insan çenesinin daha küçük olmaya doğru evrimleşmesiyle beraber 20'lik dişlerin çıkacağı yerler genellikle başka dişler tarafından bloklandı ve bu dişlere baskı yapan 20'lik dişler şu anda sizin muzdarip olduğunuz ''20'lik diş ağrılarını'' ortaya çıkarttı.

Tüm Reklamları Kapat

Umarım yardımcı olabilmişimdir. Diş ağrılarınızın yakın zamanda geçmesini temenni ediyorum. İyi günler...

209 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Science Line. (14 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 14 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Barış Akman
Barış Akman
12K UP
Öğrenci - Okur
Orijinal Soru: insanda evrime dair ne gibi bulgular vardır?20 yaş dişi buna mı örnek?

Günümüzde insan anatomisinde evrime dair yüzlerce bulguya rastlamak mümkündür.20 yaş dişlerinin sorun olmaya başlaması atalarımız ve bizler arasındaki beslenme farkından süregelen bir sorundur .Kuyruk sokumu dediğimiz körelmiş organa sahip olma sebebimiz ise kuyruksuz maymun (Hominoidea) grubunun bir üyesi olmamızdan kaynaklanmaktadır.Başka bir örnek olarak bizim ikinci kromozomumuzun primatlardaki 2a ve 2b dediğimiz kromozomların kaynaşması ile oluştuğu gerçeğidir(Çağrı Mert Bakırcının konuyla ilgili konuşmasını aşağıya bırakıyorum) .Örnek sayılarını istediğiniz kadar artırabilirsiniz benim verdiğim örnekler yüzlercenin arasından bir kaç tanesi.

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Çağrı Mert Bakırcı. (23 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 23 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close