Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Mehmet Yayla
Mehmet Yayla
34K UP
Oşinograf/uzaktan algılama uzmanı 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Kısa yanıt: kimyasal karışım, bileşik ve elementlerin tanımı bu şekilde olduğundan...

Saf elementler tek tip atomdan oluşur, örneğin saf altının her parçası altın atomlarından oluşur. "Au" altın elementini simgeler ve saf altın için kullanılabilir.

Kimyasal bileşikler, birbirine bağlanmış belirli ve sabit bir element oranını temsil ettikleri için formüllere sahiptir, örneğin saf su, iki hidrojen ve bir oksijen atomu içeren tek tip moleküllerden oluşur: H2O. Saf suda, hidrojen atomlarının sayısı her zaman oksijen atomlarının iki katıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Öte yandan kimyasal karışımlar, element ve molekül oranlarının değişebildiği karışımlar veya daha karmaşık maddeler olabilir. Bu nedenle, saf bir bileşikte olduğu gibi tek ve kesin bir formülleri yoktur. örneğin "tuzlu su" için belirli bir kimyasal fomül yoktur, tuz ve suyun oranı değişeblir. Litrede 1 miligram tuz içeren su da tuzlu sudur, litrede 35 gram tuz içeren deniz suyu da. İlkinde tuzun tadını hissetmezsiniz, diğeri ise içemeyeceğiniz kadar tuzludur, ancak ikisi de tanım olarak "tuzlu su" kategorisindedir.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Can Demirci
Seslendiren 1 Kasım 2023 4:13
Kedileri seviyorsanız yaptıkları "yoğurma" hareketini de görmüş olabilirsiniz. Yoğurma hareketi yapan bir kedi, ön ayaklarını uzatır ve olduğu...
60
Çağrı Mert Bakırcı
Analist 27 Mayıs 2013 3 dk.

İnsan yapımı hiçbir cisim, ne Ay'dan, ne de Dünya'nın yörüngesindeki uzay araçlarından çıplak gözle görülebilmektedir. Sadece çok nadir koşullarda ve çok ayrık arazilerde bulunan cisimler, çok dar zaman aralıklarında, geçici olarak uzay yörüngesinden görülebilmektedir. Ay'dan ise Dünya üzerindeki ve yörüngesindeki insan yapımı hiçbir cismi çıplak gözle görmek imkansızdır.

Bu mitlerin kaynağının ABD'nin meşhur Ripley'in İster İnan İster İnanma Müzesi'nin 1932 senesinde yayınladığı bir karikatürde, Çin Seddi'nin "insanlığın en ihtişamlı yapıtı, çıplak gözle Ay'dan bile görülebilecek tek eser" olarak lanse edilmesidir. Ancak bu tamamen hatalıdır.

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 6 gün önce
Bir karar verirken kafamdakileri temsil eden kişiler varmış gibiydi ama bir kişinin işini doğru yapmasının etkisini çok güzel gösterdi. Bir yargıya varırkem ne kadar çok etken ve şüphe olduğunu bizlere hatırlattı bu kısa sürede siyah beyaz şekilde bizlere kızgın adamlarla başa çıkmayı öğrettiği için sonuç ne olursa olsun sürecin inceliklerinin muhteşemliğini gösteren bu filme teşekkürler
9.8/10
(161 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : 12 Angry Men
Yönetmen: Sidney Lumet
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Mehmet Çağlar
Türü Ekleyen 8 Nisan 2023
İspinozgillerin renkli bir üyesidir. Vücut kahverengimsi tüylerle bezelidir, yüzün ön kısmında bulunan kırmızı maske ve kanat teleklerinin yanında bulunan sarı şeritle kolaylıkla ayırt edilebilir. Sarı kanat şeridi ve beyaz kuyruk sokumu uçarken belirgindir. Genci daha grimsi renktedir ve başında renklenme görülmez. Üreme dönemi dışında genellikle küçük sürüler oluşturur. Uçarken sık sık öter ve uçuşu dalgalıdır. Otsu bitkilerin zengin olduğu ağaçlık alanlar, bozkırlar, orman açıklıkları, bahçeler ve köylerde yaşar. Genellikle tek yıllık bitki tohumlarıyla ve filizlerle beslenir. Sonbaharda ise devedikenleri gibi yüksek ve otsu bitkilerin tohumlarıyla beslenir.
24
Nevzat Keskin
Seslendiren 11 saat önce 8:22
Video ve filmlerde oldukça önemli bir kavramdır saniye başına kare (fps: frame per second) kavramı. FPS miktarı arttıkça görüntü daha gerçekçi ve net...
0
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Haziran 2011 17 dk.

Himen veya hymen, vajinal açıklığın dış kısmını saran ve kimi durumda kısmen kapatan bir mukoza dokusudur. Bu doku, bazı durumlarda ilk cinsel birleşme (coitus) sırasında yırtılır, genişler veya açıklığı büyür. Ancak bu durumun her cinsel ilişkide yaşanmadığına dikkat etmek gerekir. Eğer hymende bir hasar oluşursa bu kişide kanama ve acıya neden olabilir.[11][12]

Seks ile ilişkisinden ötürü birçok toplumda bu dokuya kültürel anlamlar yüklenmiştir ve halk arasında hakkında birçok hatalı bilgi dolaşmaktadır. Örneğin birçok kültürde himen perforasyonu ("kızlık zarı yırtılması"), bir tür "bakirelik testi" gibi değerlendirilir ve bu kültürlerde kadınlara cinsellik konusunda çeşitli baskılar uygulanır. Ne var ki himen, aynı zamanda sert düşmeler ve sarsmalar ile, vajinal tampon kullanımı ile veya at binme ve bisiklet gibi sporlarla uğraşma nedeniyle de yırtılabilir. Ayrıca ilerleyen kısımlarda göreceğimiz gibi, bazı kadınlarda himen daha esnektir ve ilk seks sonrasında da (hatta birden fazla seks sonrasında da) korunmaya devam edebilir. Dolayısıyla himenin varlığı veya yokluğu, "bakirelik" veya cinsel deneyim konusunda güvenilir bir belirteç değildir.

252
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Rüzgâr Özkarakaş
Eseri Ekleyen 4 gün önce Kitap
6.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Vie de Michel-Ange
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 Ekim 2015 31 dk.

Marslı; Andy Weir tarafından 2011'de roman olarak yayınlaşmış, Ridley Scott tarafından sinemaya uyarlanmış ve başrollerinde Matt Damon, Jessica Chastain, Kristen Wiig gibi isimlerin olduğu, 2 Ekim 2015'te Türkiye'de sinemalara girmiş olan, Hollywood'un köşe taşı kabul edilebilecek "bilim-gerçek" filmlerinden birisi. "Bilim-gerçek", son zamanlarda giderek yükselişte olan bir sinema çeşidi diyebiliriz. Bilimkurgu sözcüğüne ithafen geliştirilen bu sözcük, filmde "kurgu" elementlerinin olabildiğince azaltılıp, bilimsel gerçeklere en fazla miktarda dikkat ve önem vermeyi içeriyor. Dolayısıyla uzay patlamalarının uzay içerisinde duyulabilmesi veya farklı boyutlardaki gezegenlerdeki kütleçekimi gibi basit ve temel konulardan tutun da, karadeliklerin kütleçekim kilidi, uzak gezegenler arası iletişim gecikmeleri ve gezegenler etrafında yapılabilecek sapan manevrası gibi daha karmaşık konulara kadar geniş bir yelpazedeki konuları işlerken hayalgücüne dayalı kurgu unsurlarından olabildiğince arınmış, bilimsel gerçekleri birebir takip eden (ama elbette bunları dramatize ederek sanatsal içeriği koruyan) filmlerden söz ediyoruz... Buna yönelik girişimleri çok eski zamanlara kadar takip etmek mümkün; fakat yakın geçmişte bu film türü furyasını çok başarılı olmasa da başlatan Yerçekimi (Gravity) oldu, sonrasındaysa Yıldızlararası (Interstellar) filmi bu tür filmlerin bilimkurgunun gidişatına yön vereceğini net bir şekilde Dünya'ya ilan etti. Şimdiyse Marslı (Martian), bu filmlere bilimsel açıdan son derece başarılı ve tutarlı; ancak elbette incelenmeye değer bilimkurgu elementlerini de içeren harika bir eklenti yaptı. 

Gelin "Amerika Matt Damon'ı kurtarmaya ne çok para harcıyor! Önce Er Ryan'ı Kurtarmak, sonra Interstellar, şimdi de Marslı!" gibi geyiklere fazla girmeden, Interstellar'dan beri çekilmiş, bilimsel açıdan en değerli sinema filmlerinden birini delik deşik edelim ve bilimsel analizini yapalım. Hatırlayacak olursanız, aynısını Interstellar filmi için burada ve burada tüm detaylarıyla yapmıştık. Gravity filmini de, çok daha yüzeysel olsa da (tıpkı filmin kendisi gibi), buradaki yazımızda incelemiştik.

108
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
206K UP
13 saat önce
Küçük olan büyük olanı algılarken büyümüyorsa işimiz gerçekten çok zor!!
Ya büyük olan büyük değil, yada küçük olan küçük değil veya büyün olan küçük olana sığıyor. Başka bir çözüm yoktur. 

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

Kaliforniya Üniversitesi'nden bir bilim insanının öncülük ettiği bir çalışma, insanların vahşi yaşamla etkileşime girmesinin tehlikelerine dair yeni uyarılar sunuyor. Biyolojik Bilimler Fakültesi'nden Yardımcı Doçent Shermin de Silva, nesli tükenmekte olan Asya filleri üzerinde araştırmalar yürütüyor. Daha önce bu hayvanların yaşam alanlarının küçülmesi konusunda raporlar yayınlayan de Silva, bu küçülmenin insanlar ve filler arasında bölgesel çatışmalara yol açtığını söylüyor.

De Silva, Ecological Solutions and Evidence dergisinde yayınlanan şimdiki çalışmasında insanların yabani hayvanlara yiyecek vermesinin ciddi sonuçlarını olduğuna dair yeni kanıtlar sunuyor. Rapor, bu tür bir beslemenin yaban hayvanlarının insanlara alışmasına yol açarak sorun çıkarma konusunda daha rahat davranmalarına neden olduğunu gösteriyor. Çalışma, sadece fillerin yaşadığı bölgeler için değil, aramızda yaşayan tüm yaban hayatı türleriyle etkileşimler konusunda da önemli bir uyarı niteliği taşıyor.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Bingül Kemiksiz Uzel
Blog Yazarı 2 dk.

İnsanlar yaslarını nasıl yaşar? Yitirdiklerinin ardından duygularını nasıl paylaşır, hayata tekrar nasıl tutunurlar? Bizimki gibi acısını içine gömerek yaşamayı çok iyi bilen toplumlar bile gün gelir öyle büyük kayıplar yaşarlar ki bu ağır soruyla yüzleşiverirler. Çünkü bazen acılarımız öyle derindir ki nefes almaya devam edebilmek için bir şeyler yapmak zorunda hissederiz kendimizi; kaybımızın ardından sadece ağlamak yeterli gelmez.

Tıpkı yaşlı bahçıvan Itaru Sasaki gibi..

13
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
389K UP
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Kedi Pepper yine iş başında. Avcılık becerileri sayesinde virologların Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk jeilongvirüsü tanımlamasına yardımcı olan virüs avcısı kedi, yeni bir orthoreovirüs türü tespit etti.

Pepper'ın sahibinin Florida Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi'nde virolog olan John Lednicky olması da buna yardımcı oluyor. Pepper, Everglades kısa kuyruklu kır faresi (Blarina carolinensis) yakaladı ve Lednicky bu küçük memeliyi laboratuvara test için götürdü. Lednicky'nin araştırmaları arasında, geyik çiçeği virüsü virüsünün incelenmesi de olduğu için, su faresindeki bulguların bu virüsün memeliler arasında nasıl yayıldığına dair ipuçları verebileceğini düşündü.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Melisa Arslan
İnceleyen 3 gün önce
Konusu
Mindhunter 1970’lerin sonunda ve 1980’lerin başında, FBI’ın gerçek hayatta kurduğu Davranış Bilimleri Birimi’nin kuruluş hikâyesini kurgusal bir anlatıyla sunar. Hikâyenin merkezinde ajan Holden Ford (Jonathan Groff) ve Bill Tench (Holt McCallany) yer alır. Bu ikili, henüz yeni sayılabilecek bir fikir olan seri katil profil analizini geliştirmek için ülke çapında dönemin en kanlı katilleriyle yüz yüze görüşmeler yapar. Yanlarında psikoloji hocası Wendy Carr (Anna Torv) da vardır.

Dizi, gerilim unsurunu şiddet sahnelerinden çok, karakterlerin zihnine girerek ve katillerin motivasyonlarını irdeleyerek kurar. Gerçek hayattan alınmış Edmund Kemper, Jerry Brudos, Richard Speck, Dennis Rader (BTK Killer) gibi birçok ünlü seri katil dizide birebir diyaloglarla işlenir.

Anlatım Tekniği ve Atmosfer
Mindhunter’ın en güçlü yanlarından biri, David Fincher’ın yönetmenliğinde kurduğu atmosferdir. Soğuk renk paletleri, titiz kadrajlar ve neredeyse klinik bir anlatı dili, izleyiciyi hem 70’ler Amerikan banliyö karanlığına hem de insan zihninin en uç noktalarına sokar. Dizi, klasik suç dizilerinden farklı olarak olay anlarını göstermek yerine karakterlerin ifadelerine, ince detaylara, sessizliklere ve diyaloglara odaklanır. Bu, hikâyeyi yavaş ama hipnotize edici bir şekilde ilerletir.

Karakterler ve Dönem Eleştirisi
Ford’un yenilikçi ve zaman zaman saf idealizmi, Tench’in pratik gerçekçiliğiyle çatışır. Bu ikili arasındaki dinamik, sadece suç psikolojisinin değil, dönemin FBI bürokrasisinin de eleştirisini içerir. Kadın bir akademisyen olarak Wendy Carr’ın hem FBI içindeki erkek egemen kültüre hem de kendi özel hayatına dair yaşadıkları, dizinin alt metnini zenginleştirir.

Ayrıca, dönemin toplumsal ve siyasi gerilimi - Vietnam sonrası Amerika, ataerkil düzen, medyanın suçu nasıl yansıttığı gibi temalar - her karakterin hikâyesine ince ince yedirilir.

Dizinin Gerçekçilik Düzeyi
Dizideki katillerin çoğu, gerçek röportajlardan esinlenen diyaloglarla aktarılır. Özellikle Edmund Kemper karakterinin tüyler ürpertici sakinliği ve zekâsı, gerçek kayıtlardan alınan diyaloglarla oluşturulmuştur. Bu durum, dizinin kurgu ile gerçeği ustaca harmanladığını gösterir.

Zayıf Yönler
Bazı izleyiciler için Mindhunter’ın en büyük handikapı tempodur. Dizi, hızlı aksiyon ya da sansasyonel şiddet sunmaz. Çoğu zaman iki insanın bir odada oturup saatlerce konuşmasına tanık olursunuz. Bu, dikkatini kolay dağıtan ya da yüksek tempo bekleyen izleyici için yorucu olabilir.

Ayrıca, Netflix’in üçüncü sezonu iptal etmesi, diziyi bir bakıma yarım bırakmıştır. BTK Katili’ne dair açılış ve kapanış sahneleri, planlanan bir sonraki sezon için zemin hazırlıyordu. Bu hikâyenin yarıda kalması, dizinin potansiyelini tam olarak gerçekleştirememesine neden olmuştur.

Neden İzlenmeli?
Suç psikolojisine ve kriminolojiye ilgin varsa Mindhunter tam anlamıyla bir altın madeni gibidir.
Karakter odaklı, diyalog merkezli anlatımları seviyorsan keyif alırsın.
David Fincher’ın yönetmenlik anlayışını, detaycılığını, kadraj ve atmosfer kurma yeteneğini hissetmek istiyorsan kaçırmamalısın.
Gerçek suç hikâyelerine ve bu olayların toplumsal yansımalarına meraklıysan, dizi hem öğretici hem de düşündürücü bir deneyim sunar.

Eleştirel Sonuç
Mindhunter, televizyon dizilerinde suç türüne yeni bir derinlik getiren, neredeyse akademik bir titizlikle yazılmış, sinematografik bir başyapıttır. Ekrandaki şiddetin pornografisine değil, şiddetin nedenine odaklanır. Bu sayede rahatsız edici derecede dürüst bir anlatı sunar: Bazı kötülükler asla tam olarak anlaşılamaz, sadece incelenebilir.

Kapanış olarak şunu söylemek yerinde olur: Mindhunter seni izleyici koltuğunda bırakmaz; seni soru soran, anlamaya çalışan bir gözlemciye dönüştürür. Ve belki de bu yüzden, bitirdikten sonra karakterlerin gerçek hayattaki karşılıklarını saatlerce araştırırken kendini bulursun.
Dizi
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hong Kong’dan bilim insanları, kimya dünyasında önemli bir
başarıya imza attı: kararlı ve benzersiz yapıda yeni bir bor döngüsü sentezlendi.
6 üyeli bu halka yapısı, 3 bor ve 3 karbon atomundan oluşuyor.

🔬 Molekül, içeriğindeki bor atomlarının düzlemsel yapıda yer almasıyla dikkat çekiyor.

Bu yapı, klasik benzen halkasına benzer bir aromatiklik gösteriyor.

Bor elementinin farklı bağ yapıları kurabilmesi, onu malzeme bilimi ve ilaç tasarımı gibi alanlarda oldukça değerli kılıyor.

💻Yazar: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
İlhan Çağlar
Üye 5 gün önce Henüz cevap yok.
Parçaların büyüklüğü ve uzunluklarına bakarsak bu maddelerin rektal yoldan karın boşluğunun doldurulması bana biraz imkan dahilinde gelmedi. Bu kısmı detaylandırırsanız sevinirim.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simay Aladağ
Çeviren 5 Nisan 2024
Açılmış Güneş Tacı iki ayrı tam Güneş tutulması sırasında kaydedilerek Güneş'in dinamik dış atmosferinin haritasını çıkaran bu yaratıcı kompozit görselde ayrıntılı olarak gösteriliyor. Görsel, 2017 yılında Jackson Hole, Wyoming'den görülen Güneş tutulması (altta) ve 2023 yılında Exmouth, Batı Avustralya'dan görülen Güneş tutulması (üstte) sırasında Güneş tacının tutulma sırasında tam daireden bir dikdörtgene açılması ve yansıtılması ile oluşturulmuştur. 2017 tutulması, Güneş 11 yıllık aktiflik döngüsünde minimuma yakınken gerçekleşmişken 2023 tutulması solar maksimuma daha yakın olduğu bir zamanda gerçekleşmişti. 2023 yılına ait görüntüdeki Güneş tacı, ortaya çıkan birçok şerit ve pempemsi çıkıntı ile aktif Güneş'in çarpıcı karakterini vurgulamaktadır. Tabii ki Güneş tacını çıplak gözle kolayca görülmez ancak Ay'ın gölgesinde dururken kolayca görebilirsiniz.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 3 Ocak 2022 5 dk.

Sarı kantaron (Hypericum perforatum), Hypericaceae ailesinden, yaklaşık olarak 30-100 cm boylarında, çiçekli bir bitkidir. Geniş, sürünen rizomları olan, çok yıllık, otsu bir bitkidir. Kırmızımsı gövdeleri dik ve üst kısımda dallanmıştır ve 1 metreye kadar büyüyebilir. Sarı kantaron bitkisinin gövdesi, taban kısmında odunsudur ve yaprak izlerinden ötürü eklemli gibi gözükebilir.[1]

Anadolu’da binbirdelik otu, kan otu, kılıç otu, koyun kıran, kuzu kıran, mayasıl otu, püren, sarı kantaron, yara otu, gibi isimlerle bilinen H. perforatum türünün tarihçesi, etnobotanik kullanımı, kimyasal bileşimi ve aktiviteleri ile ilgili birçok çalışma bulunmaktadır.

45
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Mustafa İğraç
Alıntıyı Ekleyen 17 saat önce
Kendini bilmeye çalışmak, insanın katlanabileceği en tehlikeli maceradır. Çünkü gerçekle yüzleşirse, ya paramparça olacaktır ya da özgürleşecektir.
Kaynak: Goodreads - Böyle Buyurdu Zerdüşt
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Anıl Ölmez
Anıl Ölmez
119K UP
Öğretmen 25 Temmuz 2021 Sen de Cevap Ver

Her telefonun insan vücuduna yayılan radyasyon miktarını temsil eden SAR (Specific Absorption Rate, Özgür Emilim Oranı) değeri farklıdır.

Radyasyon Nedir?

Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya atom altı parçacıklar yoluyla yayılan enerjiye verilen isimdir. Yaygın radyasyon kaynakları arasında radon gazı, dış uzaydan gelen kozmik ışınlar, tıbbi X-ışınları ve stabil olmayan, yani dengesiz kimyasal element atomlarının bozunarak daha dengeli (stabil) hâle gelmesi sırasında yayılan ışınlar bulunmaktadır. Radyasyon, kontrolsüz bir şekilde saçılırsa hücrelere zarar verebilir; ancak kontrol altına alındığında, aynı zamanda kanser türlerinin teşhisi ve tedavisinde de kullanılabilir.

Cep Telefonları Ne Tür Radyasyon Saçıyor?

Cep telefonlarından yayılan radyasyon, elektromanyetik spektrumun radyo frekansı bölgesindedir. Elektromanyetik spektrum, Evren'de var olan bütün radyasyon türlerini barındıran skalanın adıdır. Bu spektrum, radyo dalgaları veya mikrodalgalar gibi, uzun dalgalar halinde yayılan, düşük enerjili ve düşük frekanslı dalgaları içerdiği gibi; X-ışınları veya gama ışınları gibi kısa dalgalar halinde yayılan yüksek enerjili ve yüksek frekanslı dalgaları da içerir.

Tüm Reklamları Kapat

Cep telefonlarının saçtığı radyo frekansları, teknolojiye bağlı olarak değişir: 2G, 3G ve 4G olarak bilinen teknolojiler, 0.7 - 2.7 GHz frekansında radyasyon saçar. 5G teknolojisi ise 80 GHz frekansa kadar çıkabilmektedir. Bu frekans aralıklarının hepsi (5G de dahil), düşük frekanslı ve düşük enerjili olan, iyonize olmayan radyasyon seviyesindedir. Bu tür radyasyonun enerji düzeyi, DNA gibi moleküllere zarar veremeyecek kadar düşüktür.

Cep telefonu gibi radyo frekansında, iyonize edici olmayan radyasyon yayan kaynaklar arasında radyolar, televizyonlar, radarlar, uydular, mikrodalga fırınlar, bilgisayarlar ve kablosuz internet ağları (Wi-Fi) bulunur. Her ne kadar bazı sağlık endişelerine yol açsa da, bu türden radyasyonun kanser de dâhil kritik sağlık sorunlarına yol açmadığı gösterilmiştir.

İnsan vücudu, radyo frekansında olan radyasyonun taşıdığı enerjiyi emebilir. Bu nedenle, radyo frekansında yayılan cep telefonu dalgalarının sebep olabildiği bilinen tek biyolojik etki, telefonun tutulduğu yerde (örneğin kulakta, bacakta veya kafada) ısınmaya neden olabilmesidir. Ancak bu ısınma miktarı, vücut sıcaklığını değiştirebilecek düzeyde değildir. Buna bağlı olarak, radyo frekansında yayılan radyasyonun insan vücudunda tehlikeli etkileri olduğunu gösteren hiçbir net sonuç tespit edilememiştir ve bunu mümkün kılacak bir mekanizmada da henüz bilim camiasında görüş birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle cep telefonundan yayılan radyasyon, genel olarak güvenli kabul edilmektedir.

Diğer Sebepler

Telefonun yaydığı ısıdan kaynaklı verebileceği zarar ise genelde bataryanın çok ısınması ve bundan dolayı şişmesinden sonra bataryanın patlamasıdır. Her yıl bu şekilde dünyada onlarca vaka bildirilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Radyasyon ve ısıdan ziyade elde uzun süre telefon tutmak el ve kolda bulunan sinirlerin(Ulnar ,Median ,Radial sinir vb.) sıkışmasına yol açabilir .Sonucunda ise ağrı, elektriklenme hissi ,uyuşma , güç kaybı, vb. etkilerle kendini belli eder. Etkileri hafifletmek için kolu yormamak ve düz tutmak önemlidir

Eğer etkiler uzun sürerse ortopedi ,nöroloji ,Beyin cerrahisi veya fizik tedavi birimlerine başvurulabilir.

770 görüntülenme

Kaynaklar

  1. M.Ş.ŞAHİN, et al. (Derleme, 2015). Kübital Tünel Sendromu Ve Ulnar Sinirin Diğer Tuzak Nöropatileri. Not: http://dergi.totbid.org.tr/20156/totbid.dergisi.2015.77.pdf.
  2. H.Somay. Sinir Sıkışması. (13 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 13 Temmuz 2020. Alındığı Yer: www.medicana.com.tr | Arşiv Bağlantısı
  3. J.Ryan. Smartphone Radiation. (29 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 25 Temmuz 2021. Alındığı Yer: www.cnet.com | Arşiv Bağlantısı
  4. Ç.M.Bakırcı. Cep Telefonlarının Yaydığı Radyasyon. (23 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 23 Haziran 2021. Alındığı Yer: evrimagaci.org | Arşiv Bağlantısı
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close