Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Nadire Ceren Ünverdi
Aktaran 20 Kasım 2023 3 dk.

UCL araştırmacıları tarafından ortaklaşa yürütülen yeni bir çalışmaya göre, üç farklı gen varyantını miras alan kişiler, bazı ağrı türlerine daha duyarlı! Communications Biology dergisinde yayımlanan bulgular, geçmişte Neandertaller ile gerçekleşen çiftleşmenin, modern insanların genetiğini nasıl etkilediğini ortaya koyan en son bulgular olma özelliğini taşıyor.

Araştırmacılar; duyu nöronları ile ilişkilendirilen SCN9A geninde, üç adet sözde Neandertal varyantını taşıyan kişilerin hardal yağına önceden maruz kalınması sonucunda sonradan gelişen cilt delinmesinden kaynaklanan ağrılara daha duyarlı olduğunu tespit etti.

48
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Hasan Ayer
Hasan Ayer
3,495 UP
Çeviren 26 Aralık 2019 19 dk.

Bu metnin mizahi dili, okuyucuyu eğlendirebilir. Fakat bu mizahi dilin amacı meselenin ehemmiyetini gizlemektir. Medawark bu görüşlerini 1960’ların ekonomik açıdan gösterişli günlerinde dile getirmiştir. İngilizlerde bilime ayrılan bütçe, o dönemde her beş yılda bir %10 artış gösteriyordu. Daha düşük bir oranla olsa da, bu büyüme 1970’lere kadar devam etti. Ancak 1980’lerde şiddetli bir değişim meydana geldi. 1980’lerin ilk 5 yılında, Britanya’da bilim için yapılan kamu harcamaları %10 azaldı ve bütün göstergeler bu kesintinin devam edeceği yönündeydi. Fakat İngiliz bilim insanları da bu konuda uyarılmadıkları hususunda sitemde bulunamazlar. Dönemin parlamento üyesi ve daha sonra eğitim ve bilim bakanlığı yapmış olan Shirley Williams 1971’de açık bir uyarıda bulundu:

Bilim için yapılan kamu harcamaları diğer ülkelerde de azalma gösterdi. Britanya’ya özgü bir takım sebeplerin birleşimi, Britanya’nın durumunu gelişmiş ülkeler arasında belki de en kötüsü haline getirdi. Buradaki amacımız bütün bu sebepleri burada tartışmak değildir. Buradaki amacımız yalnızca Britanya’da değil, tüm dünyada, günümüzde bilimin düştüğü kötü durumun en temel ve aynı zamanda en az fark edilen sebebini tanımlamak ve ona savaş açmaktır. 1986’da İngiliz bilim insanları bu kesintilere “Save British Science” (İngiliz Bilimini Kurtar) adında bir kampanya başlatarak karşılık verdi. Kampanyanın belirtilen amaçları şunlardı:

99
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaman Göktaş
Üye 2 gün önce Henüz cevap yok.
Abiogenesiste cansız varlıklardan ilk olarak RNA, DNA gibi yapılardan sonra ilk hücreler oluşuyor. Peki bu tek hücreliler şu anki tek hücreli canlılar gibi üremeyi tercih etmeyip nasıl çok hücreli oldular? Hem de hiç bir yumurta veya embriyo benzeri olmadan? Ya da böyle bir tekniği oldu mu?
113 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 15 Ağustos 2014 18 dk.

Bilimsel yöntem, en azından 17. yüzyıldan bu yana bilimin gelişimini karakterize eden, Evren'e dair bilgi edinmeye yönelik, sistematik bir yaklaşımdır. Bilimsel yöntemin basamakları; genel olarak gözlem yapmayı, bir hipotez oluşturmayı, deneyler yapmayı ve bu deneyler yoluyla toplanan kanıtlara dayanarak sonuçlar çıkarmayı içermektedir. Bilimsel yöntemin basamakları şunlardır:

Elbette, bilimsel yöntemin bütün aşamaları boyunca eleştirel düşünme, şüphecilik ve etik hususlar esastır. Bilim insanları, bilimsel yöntemin her bir basamağında, kanıtlarla çelişen hipotezleri bir kenara atmaya veya revize etmeye istekli olmalı ve çalışmalarını sorumlu ve etik bir şekilde yürütmelidir.

215
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Zeynep Taşdan
15 Ağustos 2022
Evrim ile hiçbir bilimsel bilgi yok diyen cehalet sahibi insanlara inanmayınız çünkü bugün bile elimizin altındaki teknolojiyi bilim ışığı altında araştırırsak görürüzki evrimle ilgili çok fazla eskiden günümüze kadar bilimsel makaleler mevcut evrim insanın maymundan gelmesi demekte değildir bunu da unutmayınız kaş evriminden tutun da gözün evrimine kadar çok fazla makale var
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 1 gün önce 5:04
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
2
Simay Aladağ
Çeviren 20 Eylül
Eylül ayının dolunayı, Kuzey Yarımküre'de yaşayan insanlar arasında “Hasat Dolunayı” (İng: "Harvest Moon") olarak anılır. 18 Eylül sabahının erken saatlerinde, o sırada güneş ışığı ile aydınlanmakta olan, yani dolunay evresinde bulunan Ay'ın, yakındaki yüzeyi gölgede kalacak şekilde Dünya'nın “gölgeli alan” (Lat: "umbra") adı verilen karanlık ve merkezî gölge konisini sıyırarak geçmesi nedeniyle bir kısmi Ay tutulması meydana geldi. Bu puslu sabahı süsleyen Hasat Dolunayı ve onun kısmi tutulmasının ön plana çıktığı bu manzaraysa, Doğu Slovakya'daki Spiš Kalesi yakınlarında tripoda sabitlenmiş bir kameranın şafaktan önceki iki buçuk saat boyunca gerçekleştirdiği çoklu pozlamayla elde edildi. Birçok festival, hikâye ve şarkıya konu olan Hasat Dolunayı, sonbahar ekinoksuna yakın gerçekleşen dolunayın geleneksel adıdır. Bu adın ortaya çıkışıyla ilgili anlatılan hikâyelerde çiftçilerin, büyüme mevsiminin sona ermesiyle birlikte gün ışığının da azalmış olmasına rağmen dolunay ışığından faydalanarak akşam karanlığından şafak vaktine kadar ürünlerini hasat edebildikleri söylenir. Bu bağlamda düşünülürse, “Hasat Dolunayı” isminin son derece anlamlı olduğunu söylemek mümkün. Eylül ayında gerçekleşen bu Hasat Dolunayı'nın halk arasındaki bir diğer adı olan “süper Ay” ise zamanla yerberi (İng: "perigee") noktasına yakın gerçekleşen dolunaylar için kullanılan geleneksel bir isim haline gelmiştir.
3
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begum Aktas
Begum Aktas
81K UP
1 gün önce
Gaziantep’e Gidenler! Hangi Tarihi ve Kültürel Noktaları Görmeli?

Gaziantep’e yaptığım gezide Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep Kalesi ve Bakırcılar Çarşısı’nı gezip blogumda yazdım. Ama sizden de öneri almak isterim! Mutlaka görülmesi gereken başka yerler, tarihi yapılar ya da lezzet durakları varsa paylaşır mısınız? 😊 Linki yorumlara bırakıyorum, beklerim!

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zəhra Əzizova
Öğrenmeye meraklı biri 9 saat önce Sen de Cevap Ver

Market raflarında parlayan o bisküvi, cips ve çikolata paketleri… Dışarıdan bakıldığında masum bir atıştırmalık gibi görünür. Ama içeriği ve ambalajı biraz dikkatli incelendiğinde, karşımıza düşündürücü detaylar çıkar.

Alüminyum ambalajlar, ürünün raf ömrünü uzatmak, nemden ve ışıktan korumak için tercih edilir. Ancak bazı durumlarda – özellikle ürün uzun süre sıcakta kalmışsa ya da asidik bir içeriğe sahipse – çok az miktarda da olsa alüminyumun yiyeceğe sızma riski vardır. Bu durum, uzun vadede sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği düşünülen bir faktördür.

Ama sadece ambalaj değil, içerik de bir o kadar endişe verici. Bu ürünlerde genellikle şu maddeler yer alır:

Tüm Reklamları Kapat

Trans yağlar: Kalp damar sağlığına zarar verir, kötü kolesterolü artırır.

Yüksek fruktozlu mısır şurubu: Kan şekerini hızla yükseltir, insülin direncine ve obeziteye yol açabilir.

Yapay tatlandırıcı ve aroma vericiler: Bazıları sinir sistemi üzerinde etkili olabilir, bağımlılık hissi yaratabilir.

Aşırı tuz ve katkı maddeleri (E-kodları): Böbrek sağlığını zorlayabilir, vücutta iltihaplanmayı artırabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Peki, bu alışkanlıkları bırakırsak ne olur?

İyi haber şu ki, vücut kendini onarma konusunda muazzam bir sisteme sahiptir. Zararlı gıdaları hayatından çıkardığında, sindirim sistemin rahatlar, hücrelerin yenilenmeye başlar. Özellikle karaciğer ve bağırsaklar, bu toksinleri zamanla temizleyebilir. Tabii ki bu bir günde olmaz ama düzenli ve dengeli bir beslenmeyle aylar içinde büyük değişimler görmek mümkündür.

Son olarak: Bazen parlak bir paket, aslında yavaş ilerleyen bir zararın maskesi olabilir. Bu gıdalardan uzaklaştığında sadece bedenin değil, zihnin de daha berrak hale gelir. Alışkanlıkları kırmak zordur, ama yerine sağlıklılarını koyduğunda vücudun teşekkür eder.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pınar Cakova
Çeviren 10 saat önce 5 dk.

Gıda takviyeleriyle ilgili reklamları izlediğinizde veya süpermarket reyonlarında dolaştığınızda yediklerinizin yeterince besleyici olmadığı izlenimine kapılabilirsiniz. O halde antioksidanlar gibi faydalı bileşenleri pratik bir hap haline getiren takviyelerden destek almak varken kendinizi neden sadece meyve sebze tüketmekle sınırlayasınız ki?

Bu mantıklı bir fikir gibi görünüyor. Eğer brokoli ve havuç gibi yiyeceklerde doğal olarak bulunan antioksidanlar sağlığımız için faydalı ise aynı bileşenleri içeren bir takviyeler de faydalı olmalı, değil mi? Ancak durum tam olarak öyle değil!

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ela Kursak
Seslendiren 9 Kasım 2022 12:43
Ela ile Eddie, Bu Bölümde Galaksi Nedir, Onu Öğrenoyorlar!
41
İnceleme
Ahmed Saçan
İnceleyen10 2 gün önce
Bu kitap sadece askeri stratejilerin anlatıldığı bir metin değil; aynı zamanda insanlığın savaş ve barış arasındaki evrensel çatışmasını, tarih boyunca devam eden zaferler ve yenilgiler arasındaki o ince çizgiyi ustalıkla işleyen bir eser. Tarihsel anlatımın ötesine geçerek, derinlikle kuşatılmış karakterlerin hikayelerini takip etmek, okuyucuya sadece geçmişi değil, aynı zamanda insan ruhunun karanlık derinliklerini keşfetme fırsatı sunuyor. Özetle, birbirini tamamlayan unsurlar sayesinde, okuyucu bu karmaşık dinamiğin içine çekiliyor ve kendini tarihin akışında kaybolmuş gibi hissediyor. Özellikle Emir Timur'un torunları arasındaki çekişmenin getirdiği duygusal yük bambaşka bir seviyeye ulaşmış. Tavsiye ederim.
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Çin Seferi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 21 Ocak 2019
Yasa, düzendir. İyi yasa, iyi düzen demektir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Samet Acar
Çeviren 23 Ağustos 2021 6 dk.

16. yüzyılın ilk yarısında Barbaros Hayreddin, Kuzey Afrika'da yer alan Cezayir'deki üssünden, Batı Akdeniz'i kasıp kavurdu. Korkusuzca gemileri ele geçirdi ve limanları yağmaladı. Kadırgalarını, devasa hazinelerle ve köleliğe mahkum edilmiş tutsaklarla doldurdu. Fakat Barbaros, bir paralı askerden çok daha fazlasıydı. Osmanlı İmparatorluğu ile ittifakı sonucu müreffeh bir krallık kuran, siyasi içgüdüye sahip, yetenekli bir savaşçıydı. Ayrıca, Hristiyan Avrupası'nın en güçlü hükümdarlarından olan İspanya İmparatoru V. Karl'a da alenen karşı koydu.

Barbaros, pek de ihtişamlı bir soydan gelmiyordu. Osmanlı ordusuna katılan Hristiyanlıktan dönme birinin oğlu olarak, Yunanistan'ın Midilli adasında doğdu. Barbaros'un abisi Oruç, macera arayışıyla denize ilk atılan kardeş oldu. Oruç'un güçlü Osmanlı donanmasına mı, yoksa bir ticaret gemisine mi katıldığı belli değil; ancak 1503'te gemisi, o zamanlar günümüz Yunanistan sınırlarındaki Rodos'ta kurulmuş bir Hristiyan askerî düzen olan Hospitalier Şövalyeleri tarafından saldırıya uğradı ve ele geçirildi. Oruç, şövalyelerin gemilerinden birinde kadırga kölesi olarak iki sıkıntılı yıl geçirdi ve en sonunda kaçmayı başardı. Kardeşiyle tekrar bir araya gelerek, Tunus kıyılarındaki Cerbe adasına yerleştiler. Bulundukları yer, hakiki bir korsan sığınağıydı ve o korsanların saflarına, büyük bir şevk ile katıldılar.

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 12 Mayıs 2015 5 dk.

2 adet ebeveyniniz var: anne ve babanız. Onların da 2'şer tane ebeveyni var, dolayısıyla sizin 4 tane büyük-ebeveyniniz var: anneanneniz, babaanneniz, annenizin babası olan dedeniz ve babanızın babası olan dedeniz. Bu şekilde geriye gidecek olursanız, sadece 10 nesil önce 1000'den fazla, 20 nesil önce 1.000.000'dan fazla, 30 nesil önce 1 milyardan fazla atanız var demektir! Dünya'da şu anda 7 milyar insan var. Akrabalık ilişkilerini kenara bıraktığımızda 1 milyar özgün soy hattı olduğunu varsayalım. bunların her birinin sadece 30 nesil önce 1 milyar atası varsa, Dünya nüfusunun 1 kuintilyon (101810^{18}) veya 1.000.000.000.000.000.000) olması gerekirdi. Ancak bundan 30 nesil önce, yani kabaca 1000 sene önce Dünya nüfusu'nun sadece 300 milyon (300.000.000) olduğunu biliyoruz. Dahası, insan popülasyonunun günümüzde en fazla olduğunu ve tarihte hiçbir zaman bu sayının üzerine çıkılmadığını, dolayısıyla 7 milyardan büyük bir insan popülasyonunun tarihte hiçbir zaman yaşamadığı biliniyor. Bu durumda tüm bu insanların tüm bu ataları nerede?

Bu soru, evrimsel biyoloji hakkında fikri olmayanlar için kafa karıştırıcı; evrimsel biyolojiden anlayanlar içinse komik bir sorudur. Cevabı çok basit ve açıktır: tüm canlılarda olduğu gibi, insanların soy hatları da birbirinden bağımsız değildir. Her birimiz ortak atalardan geliyoruz ve bu ortak ataların torunlarıyız. Bir diğer deyişle, günümüzdeki 1 milyar bağımsız soy hattı, zamanda ve nesillerde geriye gittiğimizde çok hızlı bir şekilde birbiriyle kaynaşacaktır. Sadece birkaç yüz nesil geriye gittiğinizde, günümüz Meksikalıları ve Japonları gibi Anadolu'dan uzak medeniyetlerle bile soylarımız kesişecektir. Yaklaşık sadece 10.000 nesil geriye gittiğinizde, şu anda yaşayan bütün insanların Mezopotamya bölgesinde yaşadığını düşündüğümüz ortak atalarına varırız. Bu bir kadın ve bir erkektir. Ancak bu kadın ve erkek, muhtemelen aynı zamanda yaşamış insanlar değildir ve hatta birbiriyle eş bile değildir! Dahası, bu kadın ve erkek, kendi dönemlerinde yaşamış tek kadın ve tek erkek de değildir. Muhtemelen on binlerce insandan oluşan popülasyonların üyesidirler. Bu kadına, mitolojiye gönderme olarak "Mitokondriyal Havva", erkeğe ise "Y Kromozomu Ademi" adı verilir. Bu konudaki detayları buradaki yazımızda izah etmiştik, tekrar etmeyeceğiz.

123
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gelişmiş Akrep

Eğer Akrep çıplak gözle bu kadar güzel görünseydi, insanlar onu daha iyi hatırlayabilirdi. Akrep daha tipik olarak birkaç parlak yıldız şeklinde görünür. İyi bilinen ancak nadir olarak gösterilen bir zodyak takımyıldızıdır. Bunun gibi muhteşem görüntüleri elde edebilmek için iyi bir kamera, karanlık bir gökyüzü ve karmaşık görüntü işleme gereklidir. Dijital olarak geliştirildikten sonra elde edilen görüntü, pek çok nefes kesici özellik gösteriyor. Sağda kalan çapraz bölüm, Samanyolu galaksimizin düzleminin bir parçasıdır. Görünürde parlak yıldızlardan oluşan uçsuz bucaksız bulutlar ve karanlık, karmaşık tozdan oluşan uzun iplikçikler vardır. Sol tarafta dikey olarak yükselen koyu toz bantları, Karanlık Nehir olarak yükseliyor. Soldaki parlak yıldızların çoğu, Akrep’in başının ve pençelerinin bir parçasıdır. Parlak yıldız Antares de onlardan biridir. Çok sayıda kırmızı emisyon bulutsusu, mavi yansıma bulutsusu ve koyu iplikçikler, toplam pozlama süresi 17 saat olan bu görselde, işlenirken görünür hale gelmiştir. Akrep yılın ortasında gün batımının ardından güney göklerinde belirgin bir biçimde görünür.

16 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Stefan Lenz
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Ağustos 2021 14 dk.

Işık, 1 saniyede 299.792.458 metre yol alabilir.[1][2][3] Yani kabaca 1 saniyede 300 milyon metre... Saatte 1 milyar kilometre. Bu, Dünya etrafında 1 saniyede 7 tura karşılık gelir! Dolayısıyla ışığın 32 santimetre uzunluğundaki 2 litrelik bir kola şişesinin bir ucundan diğerine ulaşması 1 nanosaniye sürer. 1 saniyenin milyarda biri...

Siz, modern bir videoyu en yüksek ayarlarda izlerseniz, genellikşe saniyede 60 tane fotoğraf karesi görürsünüz ("60 fps" denen kavram budur). Bu yüksek hızlı kare değişimini beyniniz fark edemez ve bu nedenle o fotoğraf karelerini, "akan bir video" gibi algılarsınız. Eğer saniyede 60 kare değil de, saniyede 1 milyar kare kaydeden bir kameramız olsaydı, bir ışık huzmesinin kola şişesinin bir ucundan girdiği ânı görebilirdik ama bir sonraki karede ışık çoktan diğer uca ulaşmış olurdu. Bu, az çok şöyle gözükürdü:

117
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close