Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Şule Ölez
Çeviren 2 Temmuz 2018 16 dk.

Bir zamanlar biyolojik uyumsuzlar olarak görülen melezler başı dertte olan birçok hayvan türünün gizli kurtarıcıları olmuşlardır. Bu gerçeği koruma politikalarıyla uzlaştırmak, bilimin önünde çözülmesi gereken zor bir durum olarak durmaktadır.

2006 yılında Kanada’nın kuzeybatı bölgesinde bir avcı, kutup ayısı sandığı bir hayvan vurdu. Fakat ayrıntılı incelemeler sonucunda hayvanın beyaz kürkünde kahverengi lekeler bulunduğu, pençelerinin alışılmadık biçimde uzun ve sırtının biraz kambur olduğu ortaya çıktı. Hayvan, aslında bir melezdi; annesi bir kutup ayısı, babası ise bir bozayıydı. Bu çaprazlamanın mümkün olduğu bilinse de -iki tür daha önce korumalı yetiştirme programı altında çiftleşmiştir- bu, doğada rastlanan ilk vakadır. Sonradan bu vakanın münferit bir vaka olmadığı anlaşılmıştır. Çevreciler ve diğer doğa koruma grupları, iklim değişikliği nedeniyle bozayıların kutup ayılarının yaşadığı yerlere sokulması devam ederse bu tip melezleşmenin daha da yaygınlaşacağından ve sonunda kutup ayısı popülasyonunu tahribata uğratacağından endişe duymaktadırlar. Hatta türü korumak amacıyla melezlerin öldürülmesini teklif edenler bile olmuştur.

79
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen10 5 gün önce
Sayfada paylaşımını ilk yaptığım serilerdendi. Hiç uzatmadan tüm yaş gruplarına önermiştim. Live action ve imax versiyonu çıkacak diye çok heyecanlandım. Orijinal üçlemenin ne kadar eski ve animasyon kalitesi olarak ne kadar basit olduğunu unutmuşum. Fark aklını kaybettirir. Böyle güzel ve orijinal bir hikayeye böyle bir film şarttı. Yine de ejderhaların biraz daha gerçekçi ve sert resmedilmesini isterdim. Bu hala animasyon tadı verdi. Bu arada ejderhaların hareket dinamiklerinde muhtemelen kedi gibi vahşi evcil bir hayvanın imite edilmesini tekrar çok beğendim. Çok yakışıyor ve gerçekçi duruyor. Hele ejderha türlerinin en serserlerinden olan Night Fury'nin bir ve özellikle de benim smokin Bruce'umu andırması beni daha da içine çekiyor. Film sonrası şiddetli şekilde ev köpeği ya da kedi aşerdim.

Filmi izlememin üstünden bir süre geçtiği için yazacağım birçok şeyi unuttum. Hepsini olmasa da özellikle başrol oyuncusu seçimini beğendim. Güzel bir genç yıldız. Hikaye aslında topluluklarında aykırı kalan iki parçanın birleşmesini işliyor. Bazı temel ideallerin nasıl sağlanabileceğini de gösteriyor. Bu aslında yapay zeka insanlık savaşlarını işleyen hikayelerde de çoğunlukla kullanılan bir teknik. Düşmanı anlayabilen bazı aşkın varlıkların barışı sağlama uğraşını konu almaktır. O yüzden çok kıymetli bir seridir. Eğlenceli ve heyecanlı şekilde akan bir tarzla yapıyor bunu. Epik bir anlatı diyebiliriz. Galiba final savaşında değiştirilen bir şeyler olmuş gibi ama gayet güzel işlendi.
9.8/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : How to Train Your Dragon
Yönetmen: Dean DeBlois
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Babür Erdem
Babür Erdem
218K UP
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce AnkaraÜcretsiz4 Temmuz
Biyohibrit Sürü Sistemleri Yaz Okulu (İngilizce)
04 Temmuz 2025 09:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 18:00 tarihine kadar.

Biohybrid Swarm Systems Summer School will bring together experts and students to delve into the fascinating intersection of biology, robotics, and computer sciences.

This summer school aims to advance research at the intersection of robotics, artificial intelligence, and biological systems by exploring how biohybrid swarms—where robots and living organisms interact—can be leveraged for collective intelligence. Participants will gain hands-on experience in swarm robotics, bioinspired algorithms, and real-world applications, contributing to the development of innovative methodologies for studying complex adaptive systems.

Objectives

  • Provide a foundational understanding of biohybrid swarm intelligence.
  • Explore the latest advancements in swarm robotics and bioinspired systems.
  • To facilitate communication between students, researchers and experts in the fields of artificial intelligence, robotics and biology.
  • Develop hands-on experience with biohybrid swarm experiments and simulations.
  • Investigate real-world applications of biohybrid swarms.
Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ebrar Özgen Arslan
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

James Webb Uzay Teleskobu sayesinde araştırmacılar "anormal", "kaotik" ve "garip" olarak tasvir edilen 14 Herculis gezegen sistemine daha yakından bir bakış atabildi. Dünya’dan 60 ışık yılı uzakta bulunan 14 Herculis yıldızının yörüngesinde yer alan 14 Herculis c gezegeni Webb’in NIRCam’i ile başarıyla gözlemlendi. Keşfedilen yaklaşık 6 bin dış gezegenin yalnızca bir kısmı doğrudan görüntülenirken bu gezegenlerin pek çoğunun sıcaklıkları yüzlerce hatta binlerce Fahrenheit değerindeydi. 14 Herculis c ise bu dış gezegenlere kıyasla çok daha soğuk ve bugüne kadar görüntülenen en soğuk gezegenlerden biri. Ulaşılan yeni verilere göre bu gezegen -3 °C sıcaklığında ve Jüpiter’in 7 katı büyüklükte. Johns Hopkins Üniversitesi'nde lisansüstü öğrencisi William Balmer 14 Herculis c hakkında şöyle söylüyor:

Çeşitli gözlemevleri tarafından detaylıca incelenen 14 Herculis c astrofizik camiasında alışılmadık bir gezegen sistemi biçimine işaret ediyor. Merkez yıldızı olan 14 Herculis yörüngesinde 14 Herculis c ile birlikte 14 Herculis b de bulunuyor. Alışılmadık olan ise bu gezegenlerin yıldızları çevresinde aynı düzlemde ilerlememesi, gezegenlerin yörüngeleri ana yıldızı merkezde bırakacak şekilde bir X şekli oluşturarak birbirlerini kesiyor. Yanı 14 Herculis b ve 14 Herculis c gezegenleri birbirlerine 40 derecelik bir açıyla eğimli yörüngelerinde ana yıldızın etrafını dolanırken birbirlerini bazen çekerken bazen de itiyorlar.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Beril Dursunkaya
Yazar 1 Mart 2014 1 dk.

Yapılan bir araştırmaya göre yunuslar ıslık çalmıyor, insanlarınkine çok benzeyen bir şekilde birbirleriyle “konuşuyorlar”.

Çoğu yunus sesi ıslık gibi gelse de araştırmaya göre bu sesler insanlar ve diğer birçok kara hayvanlarındaki ses tellerinin çalışmasına benzer şekilde dokuların titreşmesiyle oluşuyor. İnsanlardakine benzer bir şekilde iletişimde bulunmak yunuslarda büyük bir problemi önlemektedir. Royal Society Biology Letters’da yayınlanan araştırmanın baş yazarlarından Peter Madsen şöyle anlatıyor:

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Yalnızca başkalarına adanmış bir hayat anlamlıdır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
40
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Yazar 12 Ekim 24 dk.

Masal sonlarında dendiği gibi, sonsuza dek mutlu mesut yaşamak mümkün mü? Bunu en çok sağlayabileceğini düşündüğümüz sıra dışı bir duruma bakalım: Piyangoda büyük ikramiyeyi kazandınız! Artık hiçbir sıkıntınızın kalmayacağını varsayabilirsiniz. Hayatınızın geri kalanında istediğinizi yer içer, istediğiniz yere gider, istediğiniz her şeyi alırdınız. Eh, bu durumda artık sürekli mutlu bir insan olurdunuz…

Bir de bu durumun duygusal olarak tam tersi bir şey düşünelim: Bir kaza sonucu bacaklarınız felç oluyor ve artık yürüyemeyeceğinizi öğrendiniz. Bu durumda, kalan hayatınızda sizi sürekli bir mutsuzluğun bekleyeceğini düşünebilirsiniz. Öyle ya, sadece bir hayatınız var ve dünyadaki sürenizin kalanında hayattan tat almanızı engelleyecek çok travmatik bir deneyim yaşadınız.

29
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 2 gün önce 35:16
Dijital çağda çocuk olmak da zor ebeveyn olmak da... Kaç yaşından itibaren çocuklara tablet-telefon verilmeli? Teknoloji sınırlandırılması nasıl yapılmalı?...
0
Esat Kudret
5 gün önce
Reel Yalnızlık ve Darwin'in Kemikleri!
Düşünün ki büyük bir çoğunluk sizle hem fikir ve kalbi sizinle atıyor fakat cismen ortalıkta yok.
Türümüzün modern versiyonunun onanmaz hastalığının eseri: Reel yalnızlık...
Hele ki toplumsallığımızı dayanışmaya borçlu iken...
Ki dayanışma her lugatta ve tartışmaya yer vermeyecek alenilikte duygu ve davranış birliğini şart koşarken...
Fakat bunlardan biri bir eksik olmaya görsün, hele ki eksik olan reele doğrudan etki eden davranış olmaya görsün daha bir acı veriyor.
Türümüze özgü tüm değerler bazında bile bu durumu aklayacak bir gerekçemiz yok yok yok...
Daha acı olanı, bu zaafımızın, kusurumuzun veya adına ne dersek diyelim, zımni veya kerhen tercihimizin, türümüzün bindiği dalı asırlardır kesme realitesini ve keyfiyetini arzulamadıklarımıza, tarafsızlık veya sessizlik adı altında tanıyışımızdır.
Oysa " dur" diyebilme erdemidir bizi biz eden ve bugüne taşıyan evrimsel sihir. Korkarım ki yitmek üzere olan.
Oysa dayanışma yaşatır. Adına yaraşır olanı: Duygu ve davranış birliğini içeren. Emperyalizmin bizde yok etmek istediği en önemli ve güçlü varoluşsal ilke.
Hala şansımız var...Bu şansı tüketmemek lazım...
Yanlış olan her şeye, hiç bir gerekçeye sığınmadan dur de. Kalben de bedenen de...
Bu olup biten doğal değil, seçilim hiç değil. Darwin'in kemiklerini daha ne kadar sızlatacağız!

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Talha Çakırca
Seslendiren 16 Ekim 4:28
Hayır. En azından çok büyük ihtimalle hayır. Eğer yumurtayı marketten alıyorsanız, döllenmiş yumurta yeme ihtimaliniz sıfırdır; çünkü yumurta çiftliklerinde...
19
Övgü Kayadelen
Çeviren 21 Ocak 2014 2 dk.

Yeni araştırmalar gösteriyor ki kuşlar, köpekler gibi küçük hayvanlar ve küçük çocuklar, dünyayı geri kalanımızdan daha yüksek bir çerçeve hızıyla (kare hızı, frame rate) algılıyor. Bunun sonucunda, bu küçük hayvanlar hayatı kalıcı bir Matrix kurşunu hızında yaşayıp etraflarındaki her şeyi yavaş çekimde hareket ediyor gibi görüyorlar. Bu, evrimsel olarak küçük hayvanlar ve böceklerin kendilerinden büyük fakat hızlı yırtıcılardan sakınabilme ihtiyacı ile açıklanıyor. 

Bu algı farkı, Dublin Trinity Koleji'nce (TCD) yapılan araştırmalara göre, görsel sistemin işlediği zaman bilgisinin maksimum hızındaki farklılık dolayısıyla oluşmaktadır. Muhtemelen farkında olduğunuz gibi, insanlardaki görsel sistemin hızı oldukça düşüktür; yaklaşık 100 fps'ye(saniye başı görülen çerçeve hızı) kadar çıkan değişim algısı ile saniyede ortalama 10 tekil görüntü görür. TCD araştırmacılarına göre, bedeni küçük ve metabolik hızı yüksek olan hayvanlardaki hız daha yüksektir, bunun tersi de doğrudur. 

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ahmet Kerem Algüzey
Yazar 30 Eylül 2021 22 dk.

Çevre ve doğanın korunması, insanlık için hayati öneme sahiptir. Hayatımızın hemen her yerinde kimyasalları ve kimyasallar sayesinde üretilmiş ürünleri kullanırız. Genellikle "kimyasal" sözcüğünü duyduğumuz zaman pek çoğumuzun aklına doğaya ve insan sağlığına zararlı bileşikler gelir. Ancak hayatta gördüğümüz her şey kimyasal moleküllerden oluştuğundan, esasında bu düşünce yapısı bizleri zararlı ve yararlı kimyasallar arasında doğru ayrımı yapmaktan uzaklaştırmaktadır (bu konuda algılarınızı daha isabetli hâle getirmek için buradaki yazımızı okumanızı öneririz).

Örneğin su, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşan bir kimyasaldır ve hayat için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Ancak 2 hidrojene ek olarak 1 yerine 2 oksijen atomundan meydana gelen hidrojen peroksit, antiseptiklerde ve çamaşır suyu üretiminde kullanılan çok önemli bir ticari kimyasaldır ve tüketilmesi hâlinde hızlı bir şekilde zehirlenmeye neden olabilir. Sadece 1 adet oksijen atomu fazlalığı, suya kıyasla çok daha farklı özelliklere sahip bir kimyasal oluşumuna sebep olmaktadır. Su molekülü çevre, doğa ve yaşam için kilit öneme sahipken, hidrojen peroksit çevreye boşaltıldığında canlılığa kalıcı zararlar verebilir, temas hâlinde ciddi cilt yanıkları ve göz hasarına sebep olur. Hidrojen peroksit buna rağmen hayatımızın pek çok alanında sıklıkla kullandığımız, önlem alındığı takdirde zararları kolaylıkla engellenebilecek ve faydaya çevrilebilecek bir kimyasaldır. Bu noktada çevreye ve insan sağlığına görünür düzeyde zararları olan kimyasalların tehlikelerinin önlenmesi, azaltılması ya da alternatiflerinin bulunması konusunda "yeşil kimya" terimi karşımıza çıkmaktadır.

71
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Merve Arıcıbaşı
PhD Veterinary Sciences 30 Eylül 2021 Sen de Cevap Ver

Kediler, kuşlar, tavuklar ve bir çok tüylü ve kürklü hayvanın hava yalıtımını sağlamak için düzenli olarak tüylerini / postlarını temizleyip düzgün tutmaları gerekir.

Hayvanlar soğuk havalarda tüylerini kabartırlar. Bu şekilde tüylerinin arasına dolan hava vücutlarının ısısıyla ısınır ve dışarıdaki havayla deri arasında yalıtkan sıcak bir katman oluşur.

Eğer tüylerini dilleriyle düzeltmezlerse iç tüyler birbirine yapışır, tiftiklenir ve havanın girmeyeceği, yalıtım sağlayamayan bir kürk olur.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca bu şekilde birçok dış paraziti de bir nebze uzaklaştırıp ayıklayabilirler.

Tükürükte yer alan bazı enzimler tüylere yapmış bazı organik dokuları da parçalayabilecek özellikltedir. Bu da bakteri üremesini engeler.

Ayrıca kuşlar tüylerini temizlerken kuyruk üstündeki yağ bezlerinden salgılanan yağlı bir sekresyonu tüylerine dağıtarak tüylerin su geçirmez bir özellik almasını da sağlayabiliyor.

191 görüntülenme
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Söz
Firdevs Güven
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Demek ki öğrenmeye boyun eğmek gerekiyormuş.
Kaynak: Sayfa 85
10.0/10
(41 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Zapiski Yunogo Vracha
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
34K UP
Gözlemi Yapan 20 saat önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi Akyazı Köyü Yolu üzerinde gözlemlenmiştir.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
2 gün önce
Amerikalı fizikçi Martin Lewis Perl 24 Haziran 1927'de doğdu. Deneysel parçacık fiziği alanında yürüttüğü çalışmalarla üçüncü nesil lepton olan tau lepton'un keşfini gerçekleştirdi, bu bulgu Standart Model'in doğrulanmasında kritik rol oynadı. Keşif, yüksek enerjili parçacık çarpışmalarında tutarlılık sağlayarak kuark-lepton simetrisini tamamladı. 1995'te Nobel Fizik Ödülü'nü Frederick Reines ile paylaştı.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close