Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ali Ferruh Ekiz
Aktaran 19 saat önce 2 dk.

Bir yapay zeka sistemi, iki bronz sütunun üzerine işlenmiş ve Roma tarihi boyunca kopyaları yapılmış en ünlü Latin yazıtlarından biri olan Res Gestae Divi Augusti (Tr: "Yüce Augustus'un Fiiliyatı", "Augustus'un Eylemleri") isimli yazıt hakkında yeni detaylar ortaya çıkardı. Araştırmacılar, otobiyografik olduğu düşünülen yazıtı analiz etmek için Aeneas adlı bir yapay zeka kullandı. Diğer Latin yazıtlarıyla karşılaştırıldığında Augustus'un Eylemleri, Romanın yasal belgelerinde kullanılan dil ile benzerlikler gösteriyor. Ayrıca, emperyal siyasi söylemler veya emperyal gücü sürdürmeye yönelik bir mesajlar içeriyor. Google DeepMind'da bilgisayar mühendisi olarak çalışan ve bu makalenin ortak yazarı olan Yannis Assael şöyle söylüyor:

Assael ve ekibi daha önce antik Yunan yazıtlarını restore ve kategorize etmeye yarayan Ithaca isimli bir yapay zeka sistemi geliştirmişti. Adını Romalıların efsanevi atası, Truva kahramanı Aeneas'tan alan sistem ise Ithaca'nın sistemi ile benzer şekilde çalışıyor ancak Yunanca yerine Latince kullanıyordu.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 22 Şubat 2015 5 dk.

Bunun sayısız nedeni var; ancak tüm şahsi engeller bir kenara bırakıldığında, genel olarak evrim gibi bir süreci anlamayı güçleştiren olgu, ömrümüze nazaran çok daha uzun zaman aralıklarında gerçekleşen, aşırı yavaş olayları algılama konusundaki genel yetersizliğimizdir.

Evrim, tıpkı Güneş'in gökyüzündeki rotası, bir galaksinin/yıldızın ömrü boyuncaki değişimleri, kıtaların ayaklarımızın altındaki hareketi, bir ağacın ya da insanın büyümesi veya iklimin değişimi gibi çok (ama çok) yavaş ilerleyen bir süreçtir.

45
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Semih Can Aktepe
Semih Can Aktepe
3,385 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 14 dk.

Son 30 yılda biyolojiye olan felsefi ilginin artması, biyolojik bilimlerin aynı dönemde artan önemini yansıtmaktadır. Günümüzde birçok farklı biyoloji konusunda geniş bir literatür vardır ve bu literatürdeki çalışmaların bütününü tek bir kalemde özetlemek imkânsızdır. Bu yüzden bu yazı biyoloji felsefesinin ne olduğunu açıklamayı amaçlamaktadır. Biyoloji neden felsefe için önemlidir ya da tam tersi, felsefe neden biyoloji için önemlidir?

Biyoloji felsefesinin genel başlığı altında üç farklı felsefi sorgulama vardır. İlk olarak bilim felsefesindeki genel tezler biyoloji bağlamında ele alınır. İkinci olarak biyolojinin kendisindeki kavramsal bulmacalar felsefi analize tabi tutulur. Son olarak geleneksel felsefi sorular tartışılırken biyolojiye başvurulur. İlk iki felsefi çalışma sıklıkla gerçek biyolojinin ayrıntılı bilgi bağlamında yürütülür. Üçüncüde bu daha azdır.

77
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
396.6K UP
Aktaran 19 saat önce 3 dk.

Yapay zeka modelleri, dünyanın en önde gelen matematik yarışmalarından biri olan Uluslararası Matematik Olimpiyatları'nda (İng: "International Mathematical Olympiad", IMO) tarihte ilk kez altın madalya seviyesinde prestijli bir başarıya imza attı. Bu başarı, yapay zeka teknolojisinin en büyük destekçileri için inkar edilemez bir övünç hakkı olsa da şu anda, Google ve OpenAI'nin en gelişmiş yapay zeka programları bile hala son derece zeki bir genci geçebilmiş değil.

Her ne kadar kulağa tuhaf gelse de karmaşık matematik, yapay zekanın hâlâ en büyük engellerinden biri. Bunun neden böyle bir sorun olmaya devam ettiğine dair pek çok analiz mevcut, fakat genel olarak bu durum, yapay zeka teknolojinin çalışma prensiplerinden kaynaklanıyor. ChatGPT ve Google Gemini gibi yapay zekalar, bir komut aldığında kelimeleri ve harfleri "token" denilen küçük parçalara ayırıyor, sonra bunları analiz edip uygun bir cevap tahmin ediyor. Yapay zeka için bir cevap, sadece en olası token dizisi demek. Ancak biz insanlar; kelimeleri, cümleleri ve düşünceleri bir bütün olarak algılıyoruz.

6
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Haziran 2021 19 dk.

Daha önceki bir yazımızda, Maxwell Denklemleri'ni kullanarak ışık hızının nasıl hesaplanabileceğini anlatmıştık. Ancak o yazıda, Maxwell Denklemleri'ni matematiksel olarak manipüle edip de ışık hızına tam olarak nasıl eriştiğimizin detaylarını atlamıştık, bunun sadece "matematiksel bir büyü" olduğunu söylemiştik, böylece anlatım kolaylığı sağlamıştık. Şimdi, o büyünün "büyü" olmadığını göstereceğiz ve işin matematiğini biraz daha yakından anlamaya çalışacağız.

Maxwell Denklemleri'nden ışık hızını nasıl çıkarabileceğimizi anlamak için, öncelikle 4 denklemde de karşımıza çıkan 2 önemli operatörü tanımamız gerekiyor. Çünkü önceki yazımızda Maxwell Denklemleri'ndeki tüm denklemlerin anlamını vermiştik; ancak ∇\nabla işaretinden bashetmemiş ve bunun anlamını es geçmiştik. Benzer şekilde, ∇⋅\nabla\cdot ve∇×\nabla\times şeklindeki işlemlerin (veya operatörlerin) anlamını da es geçmiştik. İşte burada, bu kavramlara odaklanacağız ve bu sayede konuyu çok daha sağlam bir şekilde anlayabileceğiz. Öncelikle, hatırlatma olması açısından Maxwell'in 4 denklemini de yazalım:

104
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Yetişkin
İnceleyen10 28 Mart 2024
Bu öyküde bu kadar acı olduğu için üzgünüm. Çapraz ateşe yakalanmış ya da zorla parçalanmış bir beden gibi parça parça olduğu için de üzgünüm. Sana hiç yoktan bir şeyler anlatmakla en azından inanıyorum sana, inanmakla var ediyorum seni. Bu öyküyü sana anlatmakla, varoluşunu da sağlama alıyorum. Anlatıyorum, öyleyse varsın.
10.0/10
(6 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Handmaid's Tale
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.9K UP
İnceleyen10 6 gün önce
Borges Suç ve Ceza'yı, “Kahramanları bir katil ve bir orospu olan roman” diye tanımlıyor ve ekliyor: “Bana çevremizdeki savaştan daha yıkıcı ve etkileyici geldi.”
Klasikler… “700 sayfalık kitabı nasıl okuyayım vaktim mi var benim?” “Gider filmini izlerim.” “E özeti var her yerde.” Artık bilgilerin hap gibi önümüze sunulduğu internet çağında bu cümleleri kurmak olağandışı değil. Ancak aslında en çok da bu dönemde sabra, anlayışa, sanata ve edebiyata ihtiyaç var. Modern insanın yalnızlığından sıyrılmak, dünyaya ve en çok da kendi içimize ayna tutmak için, edebiyata sığınmamız gerek. İnsanların “Okudum,” derken yalan söylediği kitapların çoğu, klasik dediğimiz romanlardan. Italo Calvino, Ama klasikler öyle güçlü kitaplardır ki, diyor, okumadan okudum diyenin de hemen yüzünü kızartırlar. Binlerce uyarlaması, kısaltılmışı, filmi, dizisi, tiyatrosu, manga versiyonları bile var klasiklerin. Belki klişe bile oldular. Peki bunlar nasıl eserler ki bu denli üzerinde oynanmış, uğraşılmış, filmi yapılmış, kırpılmış, biçilmiş. Niçin? Sanata el atmış herkesin bir bildiği vardır. Biz de herkesin herkesleştiği şu günlerde, yaygın olarak Dostoyevski'nin en önemli romanı görülen Suç ve Ceza gibi taşırken bile zorlanacağınız bu romanı elinize almanıza değecek nedenleri derledik.

1. Felsefesi için
Suç ve Ceza, yalnızca kurgusal bir hikâye değil. Konusu ve yazım tarzı bir yana, felsefesi de oldukça değerli. Ki bu iki etmeni de şekillendiren, kitabın sadece önemli bir öyküye değil, sağlam bir düşünceye de sahip olması. O da yine Dostoyevski’nin yaşamı ve birikimi sayesinde oluşuyor. Sibirya’daki sürgün zamanlarında Dostoyevski, Hegel’in “Olağanüstü İnsan” fikriyle tanışıyor: Hegel’e göre insanlar ikiye ayrılır: ahlaka dayalı sıradan insanlar ve yaptıklarıyla çığır açan ve kanunların da üstünde “kahramanlar”. Hegel bu fikre bağlı olarak, hayranı olduğu Napolyon içinse şöyle der: “Saltanatını sürmek için şehirden çıkan imparatoru –dünyanın ruhu o adamı– gördüm; bir atın üstünde otururken yalnızca tek bir noktaya konsantre olmuş halde, dünyaya uzanan ve ona hükmeden böyle bir bireyi görmek harikulade bir his.” Buna ek olarak Tarihin Felsefesi kitabında Hegel, bir davranışın doğruluğuna ya da yanlışlığını, ancak kişinin vicdanının belirleyebileceğini savunuyor. Örneğin birinin kendi çıkarı ya da sadist zevkleri uğruna cinayet işlemesi yanlış, çünkü vicdan böyle bir davranışın arkasındaki motivasyonun acı vermek olduğunu farkında. Ancak öte yandan vicdan, cinayeti masum birini kurtarmak ya da masumların acı çekmesini engellemek olarak da addedebilir –böylelikle bu doğanın faydası içindir– bu durumda takdir edilmesi gereken bir davranış olur, çünkü arkasındaki motivasyon iyi niyetlidir. Raskolnikov bir “kahraman” olmasa da, Hegel’in “Olağanüstü İnsan” kavramının vücut bulmuş hali. Romanın felsefesi de bütünüyle bu fikre dayanıyor ve sizi de sorgulamaya itiyor. Gerçekten iyi amaçlar uğruna işlenmiş suçlar, suç sayılmalı mıdır? Ya da “hakkaniyetli” suç diye bir şey var mıdır? Zaten bu sorular cevaplanabilseydi, ahlaklı bir katil de ahlaksız bir katil gibi vicdan azabı çekmeyecekti. Dostoyevski de aslında roman boyunca bunu çevresinde dönüyor ve sizin de dönmenizi sağlıyor, zira bu felsefe olmasa, yani Raskolnikov “ahlaksız” bir katil olsa, hiç acı çekmeyecekti. Ve Suç ve Ceza hiç yazılmamış olacaktı.

2. Eşsizliği için
Suç ve Ceza’yı herhangi bir türe sokmak mümkün değil. Hem psikolojik hem felsefi hem polisiye hem gerilim hem de edebi bir roman. Rus edebiyatında dönemin öbür romanlarının tersine, bölüm bölüm ama ayrılmaz bir bütün halinde yazılmış. Her bir parçası da kendi içinde eşsiz, özgün karakterlerden, farklı temalardan ve Raskolnikov’un ruhsal süreçlerinden oluşuyor. Ayrıca her bir bölüm bir başkasıyla bağlantılı ve okuyanı merak içinde bırakan beklenmedik, dramatik sonları var. Dostoyevski’nin ustalıkla yaptığı bir başka şey ise, dramayı yükseltişi, ruh hali ve sahne betimlemeleri. Kitapta karakterler kurnaz ve rahatsız edici bireyler olarak olarak ortaya çıksalar da, en ham halleriyle gösteriliyor ve hiçbir şekilde okuru ürkütüp uzaklaştırmıyor. Dostoyevski sahneleri öyle bir duyarlılık ve maharetle anlatıyor ki, size öfkeyi, acımayı, gerginliği, şefkati ve hüznü, her duyguyu tattırıyor. Raskolnikov başlı başına bir başyapıt olsa da, romandaki her karakter nevi şahsına münhasır. Rusların isim geleneği sizi şaşırtmasın. Raskolnikov’un kardeşi örneğin, annesi için Dunechka, toplum için Avdotya Romanovna, abisi içinse Dunya. Her karakter hissedilir bir gerçeklikle tasvir edilmiş ve aslında hepimizin içinde olduğu “ötekiler”i temsil ediyor. Küçük yaşta bir seks işçisi, bir pedofil, itibarını yitirmiş ve yoksulluk nedeniyle çıldıran bir kadın... olay örgüsünü belirliyorlar ve çoktan Raskolnikov’un suçuyla lekelenmişler, ki bu da durumu çok daha çarpık ve şok edici yapıyor ve bizleri şu sonuca getiriyor: bu karakterler olmadan, Suç ve Ceza da olmazdı.

dostoyevski suç ve ceza

3. Zamansızlığı ve evrenselliği için
Romanın hikâyesi Rusya’nın karanlık bir döneminde geçiyor olabilir. Orada anlatılan günlük yaşam, şimdiki zamanla örtüşmüyor olabilir. Siz Türkiye’de yaşayan Alman bir ailenin Protestan çocuğu da olabilirsiniz. Bu roman ilk kez 1866’da basılmış, yani üzerinden 150 yıl geçmiş, kuşaklar atlamış, fakat bugün hâlâ dünya edebiyatının en büyük eserlerinden biri sayılıyor. Sayılmaya da devam edecek. Her zamandan, her ulustan, ırktan ve kültürden insana hitap ediyor. Çünkü insanlık aynı insanlık, duygular aynı duygular, hikâye tam olarak bugün dünyanın her yerinde yaşanabilir. Anlayamadığınız, yabancıladığınız hiçbir şey olmayacak. Üstelik şimdilerde kullanılan birçok yazım tekniğini, belki şu an klişe sayılan birçok unsuru Dostoyevski o zamanlarda ilk kez yapmış, ilk kez denemiş. Bu nedenle Suç ve Ceza’yı okurken hem edebiyatın önemli bir evresinde geziniyor, hem de zamansızlığı sayesinde kendinizi 1800’lerin Rusya’sına bile ait hissediyorsunuz.

4.Dostoyevski için
Eskiler, “En iyi bildiğin şeyi yaz” derler. Dostoyevski de her romanında en iyi bildiği şeyden, kendinden pek çok iz bırakmış. Suç ve Ceza’yı hakkaniyetli bir klasik yapan nedenlerden biri de bu, Dostoyevski’nin suç ve ceza kavramlarıyla bizzat tanışıyor olması: 1821 yılında Moskova’da doğan Dostoyevski, gaddar, alkolik ve disiplinli bir baba ve hasta bir anneye sahipti. Çok geçmeden annesini tüberkülozdan kaybetti. St. Petersburg’da mühendislik okuduğu dönemlerde zamanını sık sık okuyarak ve düşüncelere dalarak geçirdi. Bu dönemde arkadaşları ona, sinirli ve hassas bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" adını taktı. St. Petersburg’dayken babasının şaibeli ölüm haberini aldı. Birçok kaynak, Dostoyevski’nin babasının ölümünü içte içe istediği için depresyona girdiğini ve ilk sara nöbetlerini bu nedenle geçirdiğini yazıyor. Okuldan sonra ise St. Petersburg'daki İstihkâm Müdürlüğü'nde görev aldı, ancak bir yıl sonra istifa etti ve yazarlığa yöneldi. İlk kitabı İnsancıklar büyük övgü topladı, ancak sonrakiler sertçe eleştirildi. Bu nedenle hayal kırıklığına uğrayan Dostoyevski yeraltına ve politikaya yöneldi. 1849’da devlet aleyhine bir komploya karıştığı iddiasıyla tutuklandı. Sekiz arkadaşıyla beraber idam cezasına çarptırıldı. Ancak son anda af kararı okundu ve cezası dört yıl kürek ve altı yıl adi hapse çevrilerek Sibirya’ya sürüldü. İşte tam bu zamanda da, suç ve ceza kavramlarıyla tanıştı. Sürgünde geçirdiği dört yılın ardından 1854 yılında kürek cezasından kurtularak er rütbesiyle kışla hizmetine verildi. Semipalatinsk'te (Semey) zorunlu ikamete mahkûm edildi ve özgürlüğüne ancak 1859’dan sonra kavuşarak St. Petersburg’a geri döndü. Burada sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntılı bir hayat sürmeye başladı. Yayıncılardan aldığı avanslarla yaşıyordu. Başlarda Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarladığı Suç ve Ceza’yı harmanlayıp bir romana dönüştürdü ve roman ilk kez 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, psikolojisinin oldukça gergin olduğu bir dönemde yazdığı Suç ve Ceza’da kendi ruhunu Raskolnikov’a yansımıştı. Trajedilerle dolu ve alışılmadık bir hayatı olan Dostoyevski’nin biyografisini yazan E.H. Carr ise, Suç ve Ceza’daki Dostoyevski etkileri için şöyle diyor: “Wiesbaden’de her gün, giyeceklerinin ya da ufak süs eşyalarının karşılığı olarak onu açlıktan kurtaracak birkaç thaler alma ümidiyle rehincileri dolaşıyordu. Bu katı kalpli tefecilerden biri, Raskolnikov’un kurbanının ilk modeli olmalı ve bu korkunç gerginlik ânında, Dostoyevski kendi yüreğinde, bir Raskolnikov’un potansiyelini sezmiş olmalı.”

5. Bir insanı anlamak için
Akşam haberlerini izlerken ya da gazetenin üçüncü sayfasını okurken, “Bir insan bunu nasıl yapar” diye sorduğunuz olmuştur. Ya da belki en yakınınızın yaptığı şeyi bile anlayamayıp, “Niçin yaptı” sorusuyla uykularınız kaçmıştır. Birisinin sizi anlayamadığını düşünmekse apayrı bir duygu. Eğer sık sık bu duygulara kapılıyor, çıkmaza düşüyorsanız, bir an evvel Suç ve Ceza’yı okumalısınız. Çünkü aslında yoğun bir psikolojik roman olan bu roman bize, tıpkı çevremizdeki çelişkilerle dolu insanlar gibi bir karakterin, bir yanda özverili, çalışkan bir öğrenci, öbür yanda cinayet işleyen idealist bir yoksul olan Raskolnikov’un iç dünyasında öyle derin yolculuklar yaptırıyor ki, gerçek hayatta insanlara karşı algınız, bakış açınız genişliyor. Bir süre sonra Raskolnikov sanki yıllardır hayatınızdaymış gibi hissediyorsunuz ve hatta okuyan birçok insan, rüyalarına bile girdiğini söylüyor. Son sayfalara geldiğinizdeyse neden o baltayı eline aldığını, neden soğuk terler döktüğünü, neden içine kapandığını, neden vicdanını susturamadığını, neden haklı düşüncelerinin bir yandan içini kemirdiğini, yani tamamen o çelişkili Raskolnikov’u anlamış, özümsemiş, tanımış oluyorsunuz. Bir de Suç ve Ceza’yı, Suç ve Ceza yapan o şeyi.

6. Unutulmazlığı için
Belki yüzlerce film izlediniz, yüzlerce kitap okudunuz. Kısa, uzun ya da bir proje, bir makale için belki. Kaçı aklınızda? Kaçıyla ilgili bir sohbet açıldığında, “Okudum ama tam olarak hatırlayamıyorum şu an” demek zorunda kalıyorsunuz? Muhtemelen birçoğu. Suç ve Ceza okuyanlarınsa söyleyeceği en ortak şey, kuşkusuz bugün bile hatırlayabilmeleri olacaktır. Çünkü bu romanı ikna edici ve tamamlayıcı anlatımı, temposu, karakterleri, muazzam psikolojisi ve derin felsefesi nedeniyle bütünüyle özümseyerek, algılayarak okuyorsunuz. Yarattığı atmosfer sayesinde gözünüzde canlandırmamanız ise mümkün değil, Dostoyevski’nin bizzat kendi çizdiği bir yana, herkesin zihninde bir Raskolnikov vardır.


7. Empati kurabilmek için
“Sen olsan ne yapardın?” Bu soruyla kim bilir kaç kez karşılaştınız. Ya da siz söylediniz birisine, “Kendini benim yerime koy” dediniz. Peki alevli bir tartışma sırasında ya da belki de içinde olmadığınız başka bir durumda, kendinizi bir başkasının yerine gerçekten koyabiliyor musunuz? Hele bir suçlunun yerine? Peki ya bir katilin? Tüm yargılardan arınarak empati kurmanın kolay olmadığını bütün yaşantınız boyunca hissetmişsinizdir. Ama 700 sayfalık bu klasik size, “Raskolnikov’un yerinde olsam ne yapardım” sorusunu defalarca sorduruyor. Ve defalarca yanıtlıyorsunuz. Belki kuşkuya düşerek, kafanız karışarak, anlamayarak, zorlanarak. Ama yanıtlıyorsunuz. Çünkü tam olarak bu nedenle Suç ve Ceza bir klasik. Ve tam olarak bu nedenle onu okumalısınız. Klasiklerin çocuklar için uyarlandığı Hepsi Sana Miras serisinde, Suç ve Ceza’yı uyarlayan Abraham B. Yehoshua ise kitap hakkında şöyle diyor: “Suç ve Ceza’yı torunlarıma (on yaşındaki Tamar ve sekiz yaşındaki Gaia) okuduğumda, beni elektrik çarpmış gibi dinlediler. Eşim ve ben işte o zaman şunu fark ettik: Onların böylesine etkilenmelerine sebep olan şey, işlediği suçun bilincine vararak, bunun cezasını çekmek ve pişmanlığını yaşamak isteyen genç öğrenci Raskolnikov’un onlarda uyandırdığı derin empati duygusuydu.”

dostoyevski suç ve cezaDostoyevski'nin St Petersburg'daki mezarı.

8. Kasveti için
Evet, kasveti. Bu özelliği Suç ve Ceza’nın eksikleri arasında görüyor olabilirsiniz. Ancak Suç ve Ceza, tam olarak da bu gerçekçi kasveti nedeniyle okunmalı. Bu roman çok karanlık, hazırlıklı olun, mizaha denk gelemeyebilirsiniz. Hatta baş kahramanın tek anlar, yalnızca delilik anlarına denk geliyor. Eski Rusya’da insanların yoksulluk çektiği, sarhoş olduğu, yaşamak için bedenini sattığı bir yerde geçiyor roman. Hastalıklı ve hüzünlü olaylarla dolu. Borges Suç ve Ceza'yı, “Kahramanları bir katil ve bir orospu olan roman” diye tanımlıyor ve ekliyor: “Bana çevremizdeki savaştan daha yıkıcı ve etkileyici geldi.” Size bir peri masalı sunmuyor Dostoyevski, gerçek hayatın içine çekiyor, her esaslı romanın yaptığı gibi. Üstelik bunu gerçek bir hikâyeyle değil, kurgusal bir hikâyeyle yapıyor. Zaten belki de bu, Dostoyevski’yi dünyaca ünlü bir yazar yapan yeteneğin ta kendisi.
Kitap
9.3/10
(22 Kişi)
Puan Ver
Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi XLV (45) - Rusça Aslından Çeviren: Mazlum Beyhan
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
83.3K UP
Gözlemi Yapan 6 gün önce Türkiye, Çankırı
Çankırı merkezde, Sultan Süleyman Camii bahçesindeki birkaç asırlık çınar..
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berat Mutluhan Seferoğlu
Yazar 9 Şubat 2020 49 dk.

Metafizik, günümüzde felsefedeki anlamından farklı imalara sahip olan bir terim. Günlük hayatta metafizik denince pek çok insanın aklına gelen ilk şeyin fizikötesi, doğaüstü, mistik, okültist, ‘uçuk kaçık’ şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle felsefeyle ilgilenen biri metafizik çalıştığını söylediği zaman birbirine zıt iki tür tepki geldiğini görüyoruz. Ya bu kişinin saçma sapan şeylerle uğraştığı, bir tür bilim karşıtı olduğu ve ‘uçuk’ bir takım inançlara sahip olduğu düşünülüyor; ya da metafiziğin gündelik hayattaki anlamına sıcak bakan insanlar bu kişiyi ‘kendilerinden biri olduğu’ düşünülüyor.

Ancak felsefedeki anlamıyla metafizik böyle bir şey değil. Burada metafizik teriminin gündelik kullanımının yanlış olduğunu ve felsefedeki kullanımının doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Sadece bu yazıda kastettiğimiz anlamıyla metafiziğin farklı bir şey olduğunu söylüyoruz. Ancak kastettiğimiz şey bir metafizikçinin doğaüstü inançlarının olamayacağı ya da bilim karşıtlığı yapamayacağı da değil. Kastettiğimiz şey, bunların felsefedeki anlamıyla metafiziğin asli unsurları olmadıkları...

214
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Barış Can Mandacı
Çeviren 22 Eylül 2016 4 dk.

Dünya'nın en dayanıklı hayvanları olarak bilinen tardigradların bir çok süper gücünden biri olan radyasyona karşı direnç mekanizmasının sırrı ortaya çıktı.

Sekiz minik ele sahip olan tardigradlar, aynı zamanda "su ayısı" ve "yosun domuzcukları" olarak da biliniyor. Tardigradlar, dünyanın her yerinde nemli bölgelerde (örneğin yosunların içinde) yaşadıkları gibi olağanüstü yaşam becerileriyle de ünlülerdir.

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Helin Ezgi Çullu
Çeviren 17 Ocak 2021 4 dk.

Bazı durumlarda "Herkes aynı şeyi yapsaydı ne olurdu?" diye sormak, bir davranışın doğru olup olmadığına karar vermek için kullanılan yaygın bir yöntemdir: Trene bineceğinizi ve bilet parası ödememek için turnikeden atlamaya karar verdiğinizi hayal edin. Ödemediğiniz bilet parası, muhtemelen şehrinizdeki ulaşım sisteminin mali refahını büyük bir ölçüde etkilemeyecektir. Şimdi ise kendinize "Ya herkes aynısını yapsaydı?" diye sorun. Cevabınız büyük olasılıkla "Ulaşım sistemi iflas ederdi ve bir daha kimse trene binemezdi." olacaktır.

Ahlak felsefesi düşünürleri, uzun zamandan beri evrenselleştirme olarak bilinen bu akıl yürütme yönteminin ahlaki kararlar vermek için en iyi yol olduğuna inanıyorlar. Peki sıradan insanlar böyle bir ahlaki karar mekanizmasını günlük yaşamlarında kullanıyor mu?

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Mayıs 2014 27 dk.

ABD'nin Alabama eyaleti eğitim müdürlüğü aşağıdaki metni, 1996'nın güz eğitim döneminden itibaren eyalet sınırlarında basılacak bütün biyoloji ders kitaplarının başına "uyarı" olarak dahil edilmesini eğitim kurumlarına 1995 senesinde emretti:

Bu ders kitabında, bazı bilim insanlarının bitkiler, hayvanlar ve insanlar gibi canlıların kökenini açıklamak üzere bilimsel açıklama olarak sunduğu tartışmalı bir teori olan evrim işlenecektir.

137
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Güliz Ayk
3 gün önce
Evrim
2
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Melanargia larissa, Nymphalidae familyasına bağlı, genellikle kara ve beyaz desenli kanatlara sahip bir kelebek türüdür.

“Dama kelebeği” olarak da bilinir. Türkiye’de yaygın olarak step ve dağlık bölgelerde, özellikle 1000 m üzeri rakımlarda görülür.

Tırtılları buğdaygil familyasındaki bitkilerle beslenir. Kanatlarındaki göz benekleri ve dama desenleriyle kolayca tanınır.

Gözlemi Yapan: Pelin Yaşar

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
İnceleme
Blog ~ Mek
Blog ~ Mek
50.9K UP
İnceleyen9 6 gün önce
Kürk Mantolu Madonna’da Neyi Severiz?

Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali’nin en çok sevilen romanıdır desek herhalde yanlış olmaz. Günümüzde hâlâ kitap en çok satanlar listesinde yerini almaktadır. Bu kitabı bu kadar çok sevdiren ne, diye sorduğumuzda yazarın karakterlerin iç dünyasını şiirsel bir üslupla, başarılı bir şekilde yansıtması diyebiliriz. Öyle ki kitapta geçmişe yapılan geri dönüşle gençlik yılları anlatılan Raif’in içine düştüğü bunalımlar, yaşamı sorgulamaları, aşık olunca hissettiklerinde herkes kendinden bir parça bulabilir. Anlatılanlar oldukça gerçekçi ve samimidir.

Sabahattin Ali Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış; buna rağmen yazdığı romanlarında o dönemi anlatmak yerine bireyin iç dünyasını anlatmayı tercih etmiştir. Kitaplarındaki karakterlerinde derin psikolojik tahlillere yer vermiştir. Küçük yaşta babasından aldığı uyarı onu gördükleri ve hissettiklerini yazma konusunda cesaretlendirmiştir. Bir yıl kadar Berlin’de yaşamış oradaki gözlemlerinin etkisiyle Kürk Mantolu Madonna’yı yazmıştır. Romanda tüm hisleriyle çırılçıplak karşımızda duran Raif Bey dışardan bakıldığında kimseyle pek münasebet kuramayan, içe dönük, etliye sütlüye karışmayan biridir. İçini döktüğü defteri olmasa, o ve hayatı hakkında kimsenin bir şey bileceği yoktur. Hâlbuki herkes gibi kafasının içinde dönüp duran türlü düşünceleriyle kendine has bir dünyası vardır. “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” Bu dünya aslına bakarsak çok da iç açıcı değildir. Raif her daim kendisini toplumdan soyutlanmış, yalnız hissetmekte, insanlarla yakınlık kurmaktan çekinmektedir. Kitabın sonlarına doğru yazar Raif’in aile yapısından söz ederek insan psikolojisinde içinde büyüdüğü aile ve çocukluk yaşantılarının ne kadar önemli olduğuna işaret etmiştir. Raif’in babası ailesiyle gerçek bir ilişki kuramayan, bir gölge gibi onların yanında duran –ne var ki Raif de ileride evlenip böyle bir baba olacaktır- oğlunda hiçbir güzel hatıra bırakamamış bir babadır. Raif onun öldüğünü duyduğunda bile pek bir şey hissedemez. Annesi ise pasif ve zavallı bir kadın olarak karşımızdadır. Ailesinde aradığını bulamayan bu genç bir türlü içindeki değersizlik hissinden kurtulamaz. O resminden hayran kaldığı, sonra tanışıp aşık olduğu Kürk Mantolu Madonna’ya (Maria) en yakın olduğu anda bile içindeki huzursuzluk devam eder. Terk edilmekten korkar. “Yalnız onun yanındayken içimi müthiş bir korku, onu kaybetmek korkusu sarardı.” Her an içinde bunun tedirginliği vardır. Nitekim bu tedirginliği kendini gerçekleştiren kehanet misali yaşadıkları güzel anlara rağmen çok sevdiği kadının ondan uzak durmayı istemesiyle neticelenecektir.

Maria ile beraberken hissettiği korkuyla karışık mutluluk yine de ona başka bir hayatın mümkün olduğunu sezdirir, bir ruhu olduğunu hatırlatır. Türkiye’ye döndüğünde yıllarca onunla yaşamak için hayal kurar, tüm acılarının onunla yaşarsa son bulacağına inanır. Ona kavuşamamanın verdiği ızdırapla yaşamına hep bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı eşlik eder. Acaba hayal ettiği gibi Maria ile beraber yaşasa içindeki yalnızlık son bulacak ve aradığı huzuru bulabilecek midir? Bu sorunun cevabı bu romanda olmasa da ” İçimizdeki Şeytan” romanında verilmeye çalışılmıştır. Oradaki başkişi Ömer yine iç dünyası karanlık tereddütler içerisinde bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bir tesadüf sonucu vapurda karşılaştığı Macide’ye aşık olan Ömer, uzun ve etkileyici konuşmalarıyla onun gönlünü alır ve kısa zamanda evlenirler. Ancak bu aşık genç maddi yükümlülüklerin de altında ezilerek zamanla değişmeye başlar. O beklediği huzura bir türlü kavuşamaz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olmaz ve bu evlilik son bulur. Kürk Mantolu Madonna’da ise yazar her ne kadar Raif’in yaşadığı mutsuzluğun aşık olduğu kadına kavuşamadığı için olduğunu vurgulasa da gerçekleri bilir ve İçimizdeki Şeytan’da zaten bunu işlemiştir. İnsanın içindeki boşluğun kapanması bir başkasıyla hayatını birleştirerek olacak bir şey değildir. Daha derin, daha ulvi bir boşluktur. Yazar bunu İçimizdeki Şeytan’da şöyle ifade eder: “İnsan bu dünyaya yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Romanlarında kişilerinin iç dünyasını yansıtmakta ve derin psikolojik gözlemlerle onların kafasındaki düşüncelere ışık tutmakta başarılı olan Sabahattin Ali, karakterlerini sadece iyi ya da kötü olarak değil her yönüyle romanlarında işlemiştir. İnsan bir yandan acizliği ve içine düştüğü bunalımlarla kendine kötülük ederken; diğer yandan sevince sevdiğinden hiçbir yardımı esirgemeyecek kadar merhametli de olabilmektedir. Ki Maria hastalanınca tutarsız davranışlarına rağmen Raif ona günlerce bakmıştır. Romanın sonunda Maria’nın bu tutarsız davranışlarının aslında bir sebebe bağlanması yine bu karaktere karşı içimizde bir merhamet duygusu uyandırır.

İnsan kendini tanıma arzusunda olan, başkalarının iç dünyasını da merak eden bir varlıktır. Aslında bu merak da yine kendini anlamaya yöneliktir. Öyle ki kitaplarda kendimizden bir şeyler buldukça ve hatırladıkça içimizi anlaşılmış olmanın huzuru kaplar. Ortaklıklar bulduğumuz karakterler bize yalnız olmadığımızı fısıldar. Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna’da tam olarak bunu yapar. İçimizi okuyan bir dost gibi bize insanlık hallerimizi anlatır. Tüm eksikliklerimiz, acılarımız ve iyi ve kötü yanlarımızla insan…
9.7/10
(170 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Sena Küçükkıvanç
Blog Yazarı 4 dk.

Ekim 2021'de Microsoft tarafından tanıtılan Windows 11, kullanıcıların kafasında pek çok soru işareti oluşturdu. Windows 10'dan gelen alışkanlıklarımızla yeni sürüme geçmek isteyenler arasında "Windows 11, Windows 10'dan daha mı sorunlu?" sorusu sıkça duyulmaya başladı. Şimdi her iki işletim sistemini performans, kullanıcı deneyimi, uyumluluk, güvenlik ve kullanıcı yorumları üzerinden ele alarak hangisinin bizim için daha uygun olduğunu anlamaya çalışalım.

Performans, çoğumuz için en önemli kriterlerden biri. Windows 11'in en dikkat çekici özelliklerinden biri, sistem kaynaklarını daha verimli kullanacak şekilde tasarlanmış olması. Aktif olan pencereye öncelik tanıyarak işlemci ve bellek gücünü daha etkili kullanıyor; bu da özellikle yeni cihazlarda gözle görülür bir hızlanma sağlıyor. Ayrıca SSD hızlarında artış ve cihazın uyku modundan daha hızlı uyanması gibi iyileştirmeler de mevcut.

16
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Genel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Sorgulanamayan cevaplardansa, cevaplanamayan soruları tercih ederim.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
31
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close