Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Fatih Birinci
Çeviren 19 Haziran 2018 24 dk.

Kuzey Pasifik Dev Ahtapotu (Enteroctopus dofleini) dişileri üç ya da dört yıllık bir ömüre sahiptir ve üreme döneminde tek seferde binlerce yumurta bırakır, ardından ölür. Öte yandan, olgunlaşmış bir kıyısal Sekoya ağacı (Sequoia sempervirens) asırlarca yaşayabilir ve her yıl milyonlarca tohum üretir (Şekil 1). [Editör notu: Sekoya ağacı ayrıca Amerikan kıyı çamı olarak da bilinmektedir.] Bu iki örneğin de göstermiş olduğu üzere organizmalar nasıl gelişim gösterdiklerine, büyümeleri için gereken sürelerde, olgunluğa ulaşma zamanlarına, belirli bir boyutta ne kadar yavru üretebildiklerine ve ne kadar süre yaşayabildiklerine göre çok belirgin farklılıklar gösterir. Bunların hepsini birden değerlendirdiğimizde organizmanın yaşam döngüsünü, yani yaşam öyküsünü; yaş, boyuta ve aşamaya bağlı gelişim, büyüme, olgunlaşma, üreme, hayatta kalabilme ve ömür uzunluğu oluşturmaktadır.  

Evrimsel ekolojinin bir dalı olan yaşam öyküsü kuramındaki esas gaye, türlerin yaşam öykülerindeki dikkate değer çeşitliliğin açıklanmasıdır. Öte yandan, yaşam öyküsü evrimini önemli kılan daha başka ve merak uyandrıcı bir sebep daha vardır. Doğal seçilim aracılı adaptasyon bireylerin Darwin Uyumu değişkenliğini temel almaktadır (Ç.N: Darwin Uyumu: Bir popülasyonun, takip eden nesiller boyunca kendisini oluşturan sayısını muhafaza edebilmesi ya da artırabilmesi) ve yaşam öyküsü karakterleri yaşama uygunluğun temel bileşenleri olan hayatta kalma ve üreme özelliklerini belirlemektedir. Bu nedenle yaşam öyküsü evrimi üzerine çalışmalar, evrimsel biyolojideki en temel konu olan adaptasyonu anlamakla ilgilidir.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Batuhan Piren
4 gün önce
İnce terbiyeden geçmemiş zeka, çoğu zaman acımasızdır. Zekayı zannedildiği gibi bilgi değil, merhamet, şefkat ve vicdanlı bir kalp terbiye eder…
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Mehmet Hamid
Mehmet Hamid
26K UP
Alıntıyı Ekleyen 9 Haziran 2023
Olgulardan doğanın kuvvetlerini keşfetmek, sonra da bu kuvvetler yardımıyla diğer olayları açıklamak...
Kaynak: Principia kitabının giriş kısmında, bilimin olması gereken amacını bu şekilde belirtmiştir. (Wikipedia)
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 6 Ekim 2023 19 dk.

Türdiriltimi (İng:"De-extinction") kavramı, belki de bilim dünyasının görmüş olduğu en olağandışı ve ilginç kavramlardan biridir. Nesli tükenmiş canlıları, bir nevi yeniden hayata döndürme fikri, ilk duyulduğunda hem ilginç hem de neredeyse imkânsız gibi gelebilir. Ancak genel kanının aksine, bu fikrin gerçekleştirilebilirlik potansiyeli vardır ve hatta bazı başarılar elde edilmiştir. 2023 yılı itibariyle, türdiriltimi oldukça popüler bir araştırma alanı haline gelmiştir ve aldığı yatırımlar sayesinde de hızla gelişmektedir. Türdiriltimi, gelecekte ekosistem mühendisliğinden yapay rahim teknolojilerine kadar hayatımızın her alanını etkileyecek bir bilimsel araştırma sahası olma yolunda önemli adımlar atmaktadır.

Türdiriltimi, 21. Yüzyılda popüler hale gelen bir kavram olmasına rağmen, kökenleri çok daha eski zamanlara dayanmaktadır. Bu konseptin izleri, 1900'lerin başlarına ve hatta Nazi Almanya'sı dönemine kadar gitmektedir. Kulağa ütopik bir olgu gibi geldiği için birçok insan, türdiriltiminin gerçekleştirilebilir olup olmadığı sorusunu sormaktadır. Nitekim tarih boyunca çeşitli türdiriltim projeleri gerçekleştirilmiş; bazıları başarılı olmuş, bazıları ise başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

87
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ou4: Dev Kalamar Bulutsusu

Yakalanması zor olan bu gizemli, kalamar şeklindeki yıldızlararası bulut gökyüzünde neredeyse üç dolunay büyüklüğünde bir alan kaplıyor. 2011 yılında Fransız astrofotoğrafçı Nicolas Outters tarafından keşfedilen Kalamar Bulutsusu’nun çift kutuplu (bipolar) yapısı çift iyonize oksijen atomlarından kaynaklanan belirgin mavi salımı ile ayırt edilebiliyor. Görüntüde kırmızımsı hidrojen salım bölgesi olan Sh2-129’un içinde yer alsa da, Kalamar Bulutsusu’nun gerçek uzaklığı ve doğası belirlenmesi zor bir konu olmuştur. Bazı araştırmalar, Ou4 olarak da adlandırılan bu yapının gerçekten de yaklaşık 2.300 ışık yılı uzaklıktaki Sh2-129’un içinde yer aldığını öne sürüyor. Bu senaryoyla tutarlı olarak, kozmik kalamar, bulutsunun merkezine yakın konumda görülen ve HR8119 olarak kataloglanan sıcak, büyük kütleli üçlü yıldız sistemi tarafından yönlendirilen muazzam bir madde akışını temsil ediyor olabilir. Eğer öyleyse, bu gerçekten dev kalamar bulutsusu fiziksel olarak 50 ışık yılından fazla bir genişliğe sahip olurdu.

5 Temmuz 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Copyright: Massimo Di Fusco
Çeviren: Mehmet Emre Demir
Çeviri Editörü: Sabri Küsüroğlu

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Söz
Hatice Güler
Hatice Güler
20K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Dolu Dolu Yaşa
Bir büyüğümden duymuştum.
Bana dolu dolu yaşa demişti .
İçim, beynim taşana kadar doldum.
Ama yaşama konusunda sınıfta kaldım.
Kaynak: Sırtta Açan çiçek s.74
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 21 Ağustos 2021
Güneş sistemindeki gaz devi Jüpiter‘i gösteren bu üç panel, Dünya gezegeninden Filipinler’in Cebu kentinden 15 Ağustos tarihinde kaydedildi. O tarihlerde iyi bir zamanlama sayesinde teleskoptan alınan görüntüler, Jüpiter‘in Galilei uydularının meydana getirdiği dikkat çekici geçişleri ve karşılıklı olayları gösteriyor. Üst panelde, Io en sağda Jüpiter‘in gölgesinde kayboluyor. Jüpiter‘in diğer üç büyük uydusu ise, gezegenin şeritli diskinin karşısında görülüyor. Daha parlak olan Europa ve daha karanlık olan Ganymede en solda bulunuyor. İkisinin de gölgesi gaz devinin bulut tepeleri üzerine düşmüş. Jüpiter‘in yüzeyi üzerindeki üçlü uydu geçişi sırasında, Callisto da aşağıda gezegenin kenarının hemen yanında yer alıyor. Orta panelde, Europa ve Ganymede’nin gölgeleri merkeze yakın bir yerde halen görülüyor. Ancak Ganymede, Europa’nın önüne geçmiş. Alttaki panelde, Jüpiter’in önünden geçen tutulma halindeki uyduların nadir bir görüntüsü görülmekte. Ganymede’nin gölgesi, Europa uydusunun üzerine düşüyor. Dünya‘nın perspektifinden, Galilei uydularının birbirlerini örtmesi ve tutulma oluşturmaları gibi olaylar, Jüpiter kendi ekinoksuna yaklaştığında, her altı yılda bir görülebilir.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meriç Öztürk
Meriç Öztürk
327K UP
Yazar 7 Ocak 2023 20 dk.

Kök hücreler, çok hücreli canlıların vücudunda bulunan, tüm doku ve organlarının temelini oluşturan, farklı hücre tiplerine dönüşebilen, kendini yenileyebilen, değişik yapı ve gelişim aşamalarındaki hücrelerdir. Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse kök hücreler, vücutta bulunan ve gelişme ve büyüme esnasında birden fazla hücre tipine dönüşme potansiyeli olan hücrelerdir. Embriyonik gelişim esnasında en önemli rolü bu hücreler üstlenirken, büyüme esnasında dokuların gelişimine, vücut yetişkin olduğunda ise dokuların kendilerini yenilemelerine yardımcı olur.

Kök hücreler, diğer hücre tiplerinden bazı özellikleri ile farklılık gösterir. Örneğin bu hücreler özelleşmemiştir ve hücre bölünmesi geçirerek kendilerini yenileyebilirler. Ayrıca doğal veya laboratuvar ortamında özel sinyaller ile özelleşmemiş hücreler "özelleşmiş doku veya organ hücrelerine" dönüştürülebilirler. Diğer hücre tiplerinden bir diğer farkı ise kök hücrelerin bazı doku ve organlarda devamlı olarak bölünüp ortamın devamlılığını sağlaması, bazı doku ve organlarda ise özel durumlar haricinde hiçbir zaman bölünmemesidir.

140
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ela Kursak
Seslendiren 29 Kasım 2022 8:45
Ela ile Eddie, Bu Bölümde Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Alfabeleri Öğrenmeye Devam Ediyorlar!
42
İnceleme
Umut Ök
Umut Ök
24K UP
İnceleyen10 1 Mart 2022
Kitabın konusu İnorganikten organiğe biyokimyasal süreci okuyucuya anlatmak.
10.0/10
(8 Kişi)
Puan Ver
Kimyanın Biyolojiye Dönüşümü
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Yunus Sahin
Seslendiren 17 saat önce 6:08
Eğer Dünya'daki ülkeleri incelediyseniz, bir Türkiye vatandaşı olarak Turks & Caicos isimli ülkenin ismi dikkatinizi çekmiş olabilir. Elbette Türkmenistan...
1
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,006 Temmuz
Modern Fizikten Parçacık Fiziğine
06 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 13 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

İnsanoğlu tarihi boyunca etrafında gördüğü maddeyi ve gökyüzünde gördüklerini anlamaya, anlamlandırmaya çalıştı. Bu hedefte 20. yüzyılla beraber maddenin temel yapısı ve evrenle ilgili bilgilerimiz büyük oranda arttı. Bu bir haftalık derste, özel görelilik ve kuantum fiziğinin ortaya çıkışından, parçacık fiziğinde yaptığımız keşiflere kadar son yüz yıl içerisindeki gelişmeler anlatılacak, henüz cevabını bulamadığımız sorulara olası cevaplar anlatılacaktır.

Devamını Göster
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Nisan 2021 26 dk.

Bilimin ne olduğunu ele aldığımız yazımızda, bilimle ilişkilendirilen birçok temel özelliği aktarmıştık. Ancak bilimi sadece ne olduğuyla değil, ne olmadığıyla da tanımlamak önemlidir. Elbette, bazen "değil"leri verirken, ne olduğunu anlatırken söz ettiğimiz noktalara tekrar değinmemiz gerekecek; ancak bu, hem konuyu tekrar yoluyla pekiştirmek açısından iyidir hem de farklı bir açıdan yaklaşarak aynı sonuca varabileceğimizi görmek bakımından önemlidir. Dolayısıyla gelin bu yazımızda, bilimin özet bir tanımını hatırladıktan sonra, bilimin ne olmadığı konusuna odaklanalım.

Bilim, gerçek olanın doğasını öğrenme amacıyla icra ettiğimiz, en temel amacı kendi kendi kandırmadan gerçeklere ulaşmak (veya onlara olabildiğince yaklaşmak) olan, bunu yapmak için deney, gözlem ve akılcı analizlere önem veren, yanlışlanabilir ve test edilebilir argümanlara odaklanan, kendi kendini denetleme ve düzeltme mekanizmaları olan, insanlar tarafından icra edilen, birikimli olarak ilerleyen, entelektüel bir uğraştır. Bilim, gerek teoride gerekse pratikte bunu yapabilmek konusunda kusursuz değildir ve bu, bilimin ne olmadığını anlamak için anlaşılması gereken ilk basamaktır.

55
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 8 Ağustos 2018 12 dk.

Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi ve Kuantum Teorisi, Evren’in nasıl işlediğini açıklayan iki temel kuramdır. Büyük ölçekli Evren’i açıklayan Genel Görelilik Kuramı’nda Einstein, uzay-zamanı bir kumaşa benzetir. Nasıl ki dört tarafından tutularak gerilmiş bir kumaşın ya da bir örtünün üzerine ağır bir cisim bırakırsanız kumaş ağırlıktan dolayı eğilir, işte kütle de uzay-zaman dokusunu benzer şekilde eğer. Buna “kütleçekimi” denir. Daha doğrusu, cisimlerin bu bükülmüş uzay-zaman dokusu içerisinden geçerken birbirlerine doğru hareket etme meyline "kütleçekim" denir. Yani, Evren’deki her şeyin kütleçekimi sebebiyle bir diğerinin üzerine düştüğünü söyler. Örneğin, topu bıraktığınızda, Dünya’nın yerçekiminden (kütleçekiminden) dolayı onun yere düşeceğini bilirsiniz. Ve bu size hiç de garip gelmez. 

Diğer taraftan, atomun ve atom altı parçacıklarının davranışlarını açıklayan Kuantum Teorisi’nde olaylar böyle işlemez. Daha açıklayıcı olmak için, örneğimizdeki topun atom altı bir parçacık olan bir elektron olduğunu düşünün. Atom altı dünyada bu topun konumu için “burada” veya “şurada” diyemezsiniz çünkü o “aynı anda” “her yerde”dir. Gelin bu durumu, atom altı dünyasından çıkarıp kendi dünyamıza taşıyalım. Diyelim ki şu anda, evinizdesiniz. Eğer atom altı bir parçacık olsaydınız aynı anda evde, işyerinizde, Everest’in tepesinde, kısacası her yerde, olabilirdiniz.

211
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Sizden Gelenler
Emre Aka
Emre Aka
21K UP
Üye
Bilimi ciddiye almaya başladığım andan itibaren birçok konuda merakımı gidermek için Evrim Ağacı'nı kullandım. Benim için birçok konuda yazılar bulabileceğim mükemmel bir kaynak oldu Evrim Ağacı. Tabii ki okudukça ve yeni bilgilen edindikçe hayata bakış açınız da ister isteme değişiyor. Her yeni yıla girdiğimizde geçen yıldaki benin şu anki ben olmadığının farkındayım. Evrim Ağacı'na çok teşekkür ediyorum.
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 16 Ekim 2013 1 dk.

Jurassic Park filminin ikonik görüntüsü olan dinozor kanı emdikten sonra fosilleşen sivrisineğin bir kurgu olduğu düşünülüyordu... Şimdiye dek. Bilim tarihinde ilk defa, araştırmacılar bir sivrisinek fosilinin şişmiş karnı içerisinde kan izleri bulmayı başardı. ABD Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden Dale Greenwalt önderliğindeki ekip, fosil bulgularını bugün Proceedings of National Academy of Sciences dergisine yayımladı. 

Her ne kadar bilim insanları bugüne kadar kan emici böceklerin fosillerini bulmuş olsalar da, genellikle bu türlerin beslenme alışkanlıkları anatomik özelliklerine veya midelerindeki kanla taşınan parazitlerin varlığına bakılarak çıkarılıyordu. Ancak Greenwalt'un keşfettiği sivrisinek fosili, bu böceklerin günümüzden 46 milyon öncesinde kan emdiklerini net olarak gösteren güçlü bulgulara sahip. Oldukça şanslı bir keşif olan bu fosili Greenwalt şöyle anlatıyor:

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close