Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı Akademi
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Nisan 2021 22 dk.

Bilim, en küçük atomaltı parçacıklardan en büyük galaksi kümelerine kadar, fiziksel ve doğal dünyanın yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yoluyla, sistematik bir şekilde inceleyen, entelektüel ve pratik bir faaliyet olarak tanımlanabilir.[1] Bilim, Evren'e, parçalarına ve varsa ötesine dair genel gerçekleri ve temel yasaları öğrenme yolunda çıkılan bir yolculuk; bir veri toplama, değerlendirme ve öngörü aracı olarak da düşünülebilir. Bir diğer deyişle bilim, doğal dünyada olan biteni ve bunların nasıl işlediğini öğrenmenin bir yoludur; bu bakımdan bilim, pul koleksiyonu yapmak gibi gerçekleri toplamaktan ibaret değildir; onları açıklayıp, anlamayı da hedefler.[2]

Çalışma biçimine yönelik yapılacak bir diğer tanımla bilim, olguları açıklamaya çalışan, bir yanıyla eylemsel (gözlem, deney, sayım, ölçme vb.), öbür yanıyla zihinsel (kavram, hipotez, indüktif ve dedüktif çıkarım) bir etkinliktir. Bilim, olgudan kurama gider. Bilim olgular hakkında doğrulanabilir kuramlar geliştirir. 

178
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
72K UP
İnceleyen 1 gün önce
Tek kelimeyle mükemmel . Totaliter bir devletin anlatıldığı güzel izlemeye değer bir filmdir.
9.7/10
(118 Kişi)
Puan Ver
Hatırla, hatırla... 5 Kasım'ı hatırla...
Yönetmen: James McTeigue
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çınar Civan
Çeviren 3 Ağustos
Bursa'daki Uludağ'a doğru yola çıkan bu motosikletliler, kendilerini haziran ayının sonlarında alçak bulutların ve sisin üzerinde buldular. Parlak Güneş tam arkalarındayken, büyük dağın yamacındaki manzara güzel, atmosferik bir ışık halkası ve sis gökkuşağını ortaya çıkardı. Bazıları tarafından "Heiligenschein ya da Brocken Hayaleti" olarak bilinen bu su damlacıklarının yarattığı ışık olayı (ya da kısaca “ışık halkası”), bazen uçaklardan ve hatta yüksek binalardan da görülebilir. Genellikle parlak bir hale ile çevrelenmiş karanlık bir dev gibi görünür. Tabii ki karanlık dev, sadece gözlemcinin Güneş'in karşısına düşen gölgesidir. Bulutlar ve sis, yağmur damlalarından çok daha küçük su damlacıklarından oluşur ve Güneş ışığını kırıp yansıtarak ışık halkasının renkli halesini ve bu daha geniş olan sis gökkuşağını oluşturur.
1
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İnceleme
Ahmed Saçan
İnceleyen10 4 gün önce
Bu kitap sadece askeri stratejilerin anlatıldığı bir metin değil; aynı zamanda insanlığın savaş ve barış arasındaki evrensel çatışmasını, tarih boyunca devam eden zaferler ve yenilgiler arasındaki o ince çizgiyi ustalıkla işleyen bir eser. Tarihsel anlatımın ötesine geçerek, derinlikle kuşatılmış karakterlerin hikayelerini takip etmek, okuyucuya sadece geçmişi değil, aynı zamanda insan ruhunun karanlık derinliklerini keşfetme fırsatı sunuyor. Özetle, birbirini tamamlayan unsurlar sayesinde, okuyucu bu karmaşık dinamiğin içine çekiliyor ve kendini tarihin akışında kaybolmuş gibi hissediyor. Özellikle Emir Timur'un torunları arasındaki çekişmenin getirdiği duygusal yük bambaşka bir seviyeye ulaşmış. Tavsiye ederim.
10.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Çin Seferi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Duygularım – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum

Evet küçük dostum, sen de bazen her şeyi kırıp dökmek, çılgınlar gibi koşmak, en iyi arkadaşına sımsıkı sarılmak, sevinçten zıplamak, hıçkıra hıçkıra ağlamak mı istiyorsun? Öyle mi? Bu yaşadıklarına duygu patlaması denir. Haydi, kitabı aç ve kendi içinde neler olup bittiğini anla.

Fransa’da pozitif ebeveynlik yönteminde öncü psikoterapist Isabelle Filliozat ile psikoterapist ve çocuk terapisti Virginie Limousin tarafından kaleme alınan, yayımlandığı günden bu yana pek çok ülkede çoksatanlar listelerinde bulunan Duygularım – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum, 100’den fazla etkinlik ve ebeveyn kitapçığıyla birlikte çocukların içlerinde neler olup bittiğini anlayabilmeleri, “duygularının efendileri” olabilmeleri için özel olarak hazırlandı.

“Duyguyu anlama ve aktarma becerisi için kıymetli bir kitap bu. Ebeveynlerin de mutlaka okumasını dilerim.” Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer

Kitabın arka bölümündeki ayrılabilir ebeveyn kitapçığından:

Çocukların duygusal beyin gelişimleri devam ettiği için dünyaları zengin ve coşkundur. Bu coşkuyu doğru yönlendirebilmek ve günlük yaşamı onlarla birlikte keyif içinde yaşamak için,çocukların duygusal zekâlarını beslemek son derece önemlidir. Büyüdüklerinde onlara profesyonel ya da özel hayatlarında başarı ve mutluluk getirecek olan şey iyi notlardan ziyade kalp zekâsıdır. Tanımlamak gerekirse duygusal zekâ,verilen duygusal ve strese dayalı tepkileri yönetebilme kapasitesi,kendimize ait hisleri tanımlayabilme ve ifade edebilme, nereden kaynaklandıklarını anlayıp onları anlık tetikleyen unsurları ve en derinlerde yatan sebepleri sezinleyebilme yetisidir. Ne hissettiğimizin başkalarını kırmadan anlaşılmasını sağlamak, onları uygun bir şekilde ifade etmeyi bilmektir. Başkalarına davranışlarımızın karşı tarafta ne tür bir etki bıraktığını ölçebilmektir. Aynı zamanda başkalarına ait duyguları da anlayabilme ve empati kurarak doğru tepki verebilme kapasitesidir. Artık korkularımızdan korkmamanın ve onları aşmanın yollarını bilmektir. Bizi kızdıran kişinin yüzüne karşı bunu söyleyemediğimiz için, alakasız birine karşı öfkelenmemeyi bilmektir. Üzgün olduğumuzda ağlamayı bilmek, neşeli olduğumuzda ise sevinçten zıplamaktır. Tepkilerimizin ölçüsü kaçtığında kendimizi sakinleştirmeyi bilmektir. Kısaca kendimiz ve başkalarının içinde olup bitenlere karşı bir farkındalık geliştirmek ve duruma uygun davranış modelini oluşturabilmektir. Elbette ki her şey bu etkinlik kitabı sayesinde öğrenilemez. Bu eser bir serinin başlangıcıdır, duygu dünyasına bir giriştir. Çocuğunuzun duygusal zekâsını besleyecek ve yeni duygusal beceriler edinmesini sağlayacak eğlenceli etkinlikler sunmaktadır.

Devamını Göster
₺280.00
Duygularım – Oynuyorum ve Kendimi Tanıyorum
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen9 31 Temmuz
iyi bir film beğendim ama devamı gelebilirdi
Film
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Hanife Özsoy
Hanife Özsoy Seslendiren 15 Ekim 2021 14:10
19 Şubat 1964’de Washington’da doğdum. Yedi yaşımdayken ailemle birlikte Hawaii'nin en büyük adasında, küçük bir kasaba olan Hilo'ya taşındık. Müthiş...
39
Tüm Reklamları Kapat
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 2 gün önce 10 dk.

Yeryüzü biyotasının evrimsel tarihçesi, belirli dönemlerde dev boyutlara ulaşan çok sayıda organizmanın ortaya çıkışına sahne olmuştur. Bu devasa türler arasında özellikle Mezozoik Zaman'da baskın olan Sauropoda kladına ait dinozorlar, ekstrem morfolojik oranları ve dev vücut kütleleriyle öne çıkmaktadır. Uzun servikal omurlar ve kitlesel hacimleriyle Diplodocus, Brachiosaurus ve benzeri sauropodlar kara ekosistemlerinin tarihsel olarak en büyük tetrapodları arasında sayılmaktadır. Bunun yanında, Tyrannosaurus rex ve Spinosaurus gibi yırtıcı türler, hem bilimsel araştırmaların hem de popüler kültürün etkisiyle "devlik" denince zihinlerde yer eden isimler olmuştur.

Ancak devasa canlılar sadece kara ile sınırlı değildir. Günümüz denizlerinde yaşayan ve şimdiye dek var olmuş en büyük hayvan olarak kabul edilen mavi balina (Balaenoptera musculus), bu unvanın yaşayan temsilcisidir. Yine de 2023 yılında keşfedilen ve boyutlarıyla mavi balinayı tahtından edebileceği düşünülen Perucetus colossus gibi türlerin buluntuları, doğanın büyüklük rekorlarının sürekli kırılmasına neden olmaktadır.[1]

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Avc1 _
Avc1 _
101K UP
Bilimsel kaynaklara dayanan simülasyon yazılımcısıyım 5 gün önce Sen de Cevap Ver

Silikon temelli çalışan transistörlerin işlevlerini karşılayan birkaç alternatif vardır: Moleküler transistör, optik bilgisayarlar, kuantum bilgisayarlar, spintronik.

  • Moleküler transistör: Bir molekül, transistör görevi yerine getirerek elektron geçişi sağlar. Atomik boyutlara sahip olması, hem mikro hem de düşük enerjili devreler için idealdir.[1]
  • Optik bilgisayarlar: Devrede elektrik enerjisi iletimi yerine ışık kullanan bu bilgisayarlar, daha yüksek hız potansiyeline sahiptir.[2]
  • Kuantum bilgisayarlar: Kuantum bilgisayarlar klasik transistörlerden farklı olarak kübitlerle çalışır. Bu kübitler farklı yöntemlerle oluşturulabilir; bunlardan biri de silikon tabanlı sistemler. Ama şu an en çok kullanılanlar süperiletken devreler gibi farklı teknolojiler. Silikon tabanlı kuantum bilgisayarlar ise hâlâ geliştirme aşamasında bulunmakta.[3]
  • Spintronik: Veri işlemeye elektronların spin değerlerini de dahil eden bu yöntem, MRAM bellekler gibi teknolojilerde iyi bir alternatiftir.[4]

Kısacası, alandan alana daha iyi alternatifler bulunabilir. Ancak günümüz hayatına adapte olabilecek teknolojiler oldukları pek söylenemez. Bu yöntemlerin çoğu stabil laboratuvar ortamı gerektiriyor.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. S. Gibbs. At The Limit Of Moore's Law: Scientists Develop Molecule-Sized Transistors. (21 Temmuz 2015). Alındığı Tarih: 17 Mayıs 2025. Alındığı Yer: the Guardian | Arşiv Bağlantısı
  2. Wikipedia. Computer That Uses Photons Or Light Particles. (10 Ekim 2005). Alındığı Tarih: 17 Mayıs 2025. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
  3. J. Schneider, et al. What Is Quantum Computing? | Ibm. Alındığı Tarih: 17 Mayıs 2025. Alındığı Yer: ibm | Arşiv Bağlantısı
  4. sciencedirect. Spintronics Based Random Access Memory: A Review. Alındığı Tarih: 17 Mayıs 2025. Alındığı Yer: sciencedirect | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 3 gün önce 5:04
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
8
Oğuzhan Kiper
Yazar 14 Ağustos 2017 10 dk.

Eski bir müzisyen şakası şöyle der: “Üç tip davulcu vardır: Sayabilenler ve sayamayanlar.”

Müziğin eski çağlardan beri bazı ruhsal sorunların tedavi edilmesinde gerek ana etken, gerekse yardımcı olarak kullanıldığını bilmekteyiz. Günümüzde de benzer çalışmalar sürdürülmekte ve müzik terapisi doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Bunu belki de tıbbın söylemesine gerek kalmadan bizler zaten uygulamaktayız. Stres altında kaldığımızda, öfkelendiğimizde veya konsantrasyon sorunları yaşadığımızda müziğin bize yardımcı olacağını umuyoruz.

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Ağustos 2020 33 dk.

Diyelim ki hayatınızla ilgili veriler toplamayı seven birisiniz ve içtiğiniz kahve miktarını gün gün takip ediyor, notlar alıyorsunuz. Ayrıca, işe gitmek için harcadığınız süreyi de her gün ölçüyor ve not alıyorsunuz (veya akıllı telefonunuz bunu sizin için yapıyor). Aradan 3 ay geçtikten sonra, hayatınızla ilgili topladığınız verilere dönüp baktığınızda, ilginç bir gerçekle karşılaşıyorsunuz: Kahve içme miktarınız arttıkça, trafikte geçirdiğiniz süre de artıyor! Hmm, demek ki kahve içmenizi azaltarak, trafikte kaldığınız süreyi azaltmanız mümkün!

Yukarıdaki paragrafta sondan ikinci cümlede ("Kahve içme miktarınız arttıkça, trafikte geçirdiğiniz süre de artıyor!"), bir korelasyon (ilişki) ifadesi mevcut. Eğer ki veri toplama yönteminizde bir hata yoksa, yani yanlış ölçümler yapıp, yanlış notlar almadıysanız, tartışmasız bir gerçekten söz ediyorsunuz demektir: Kahve miktarınız ile trafikte geçirdiğiniz süre koreledir (ilişkilidir). Bu ölçüm, başlı başına bir gerçektir ve ek bir kanıtı gerektirmez (tabii daha fazla veri toplayarak, bu ilişkinin ne kadar güçlü olduğunu daha iyi tespit edebilirsiniz).

101
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Çeviren 28 Temmuz 2019 6 dk.

İnsanların parlak şeylere olan tutkusuna dair kanıtları moda dergisi sayfalarından tutun da parlak cilalı arabalara kadar etrafımızda bolca görebiliriz. Bu kültürel tutkunun ardında yatan mantıklı bir açıklama parlaklığı zenginlik ve lüks ile bağdaştırdığımız olgusudur. Ancak hikaye burada bitseydi, bebeklerin parıl parıl parlayan nesnelerden neden bu kadar hoşlandıklarını ya da Avustralya’nın Yolngu kabilesi gibi uzak toplulukların sanatlarını icra ederlerken parlaklığa niçin bu kadar düşkün olduklarını açıklayamazdık. Öyle görünüyor ki sırça köşkün altında başka bir şeyler var…

2014 yılının Nisan ayında bir grup Pazarlama bölümü öğrencisi bu soruya evrimsel bir perspektiften bakarak yanıt vermeye çalıştı. Houston Üniversitesi araştırmacısı Vanessa M. Patrick, “kendilerine parlak nesneler uzatılan çocukların onları yaladıklarını” gösteren önceki bir araştırmadan oldukça etkilendiklerini söyledi. 2003 yılında Ecological Psychology adlı dergide yayımlanan bu çalışmada, yaşları 7 ila 12 aylık arasında değişen bebekler ağızlarını, albenisi olmayan tabaklardan ziyade, parlak tabaklara daha çok götürüyordu. Bebekler, ayrıca, tıpkı su birikintisinden yalanarak su içen bir kedi gibi, yerde duran parlak oyuncakları da o şekilde yalıyorlardı.

65
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü
Etkinliği Ekleyen 3 hafta önce İstanbulÜcretsiz23 Mayıs
Öğrenci Matematik Çalıştayı XI
23 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 23 Mayıs 2025 16:00 tarihine kadar.

İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü olarak bu yıl 11. ‘sini düzenlediğimiz Matematik Çalıştayımızda, birbirinden değerli konuşmacılarımız ve panelistlerimiz sizlerle.

Konuşmacılarımızın ve panelistlerimizin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak istersen aşağıdaki formu doldur, etkinlik gününde aramızda yerini al.

Katılım formu;

https://forms.gle/b4dLBBKKKeLodRQ18

Daha detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.https://www.instagram.com/iumatematik/

Devamını Göster
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yusuf Taha Yılmaz
İnceleyen9 24 Ağustos
Siyah beyaz bir film olmasına rağmen modern hissettiren bir yapımdır. Çok basit bir şüphenin 12 jüryi nasıl bir değişikliğe ittiğini harika bir şekilde ve güzel diyaloglarla anlatılmış. Felsefi bir altyapısı olan bir film. Sürü psikolojisine karşı aklındaki şüpheye dayanarak bir davanın seyrini değiştiren ve bunu geri kalan 11 jüriye karşı tek başına yapan bir karakter olmasına rağmen bu karakter öylesine heybetli falan değildir, hatta onun da aklında "acaba bu çocuk gerçekten suçlu mu?" sorusu geçmektedir. Zaten filmin sonunda da net bir sonuç seyirciye beyan edilmez. Çocuğun suçlu olup olmadığı kesin olarak bilinmez.

Filmin belki de en sevdiğim özelliği sadeliğidir: Çok fazla mekan ve olay yoktur. Bu sayede jürilerin arasındaki konuşmalara daha yakından bağlanırız ve toplandıkları masada sanki biz de varmışız gibi hissedebiliriz.

Eski bir yapım olmasına karşın kesinlikle izlenmesi gereken yapımlardandır. İyi seyirler.
9.8/10
(154 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : 12 Angry Men
Yönetmen: Sidney Lumet
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close