Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 23 Ağustos 2011 28 dk.

Tartışmalar, tarih boyunca, yaygın ve hâkim fikirlerin insanlarca sorgulanmasını mümkün kılmıştır. Tartışmalar, daha önce düşünülmemiş konuların gözden geçirilmesini, henüz yıkılmamış tabuların sarsılmasını sağlar. Günümüzde de büyük bir öneme sahip olan tartışmaları yakından incelediğimizde sık sık “kavga” şeklinde gerçekleştirildiklerini ve asıl amacın dışına çıktıklarını görebiliyoruz. Ama her şey kaybedilmiş değil. Bilimin ve felsefenin gelişmesi sayesinde, artık tartışmalar içinde yer alan argümanların temel aldığı çeşitli safsataları da tespit ve kategorize edebiliyoruz. Dolayısıyla, bu safsataları anlamak için, öncelikle halk arasında oldukça yanlış tanınan ”tartışma” kavramını ele almak gerekmektedir.

Bu yazı dizimizde, “bilimsel tartışma” nedir ve ne değildir, nasıl yapılmalıdır ve nasıl yapılmamalıdır gibi temel sorular üzerinde duracağız. Bu bilgiler sadece bilim dünyasında değil, aynı zamanda günlük yaşamınızda da karşılaşabileceğiniz tartışmalarda faydalı olabilecek konulardır. Amaç “fikir değiştirmek” olduğunda, argümanlarınızın başarısı karşınızdaki kişinin açık fikirliliğine bağlı bir durum olsa da, argümanlarınızı bilimsel verilerle ve mantıkla desteklemek, sürdürülen tartışmayı daha da etkili ve işe yarar kılacaktır. Elbette her fikir eşit değerde ve/veya eşit değildir, hatta bazı fikirler sadece öznel olarak değil, nesnel olarak bile ”saçmalık” denecek kadar abartılı olabilir. Böylesine durumların tartışıldığı konularda çıkmaza girildiğinde, ”Bana saygı duy!” gibi savunmalar da sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Halbuki hiç kimse, bir başka kişiye saygı duymak için o kişinin fikirlerine saygı duymak zorunda değildir. Futbol fanatiği bir dostunuzun spor sevdasının abartılı ve kendisine zarar veren düzeyde olduğunu ifade etmek, dostunuza saygı duymadığınız anlamına gelmez. Benzer şekilde, bir kişinin derinden inandığı inanç ve fikirleri sorgulamak, onlara saygısızlık etmek değildir. Bu kişi, sizden yaşça çok daha büyük ebeveynleriniz veya dedeniz olsa bile... Tam tersine, istisnasız olarak her türlü fikri sorgulamak, tartışmak, bu fikirlerin değeri ve geçerliliği üzerine kafa yormak, insanlığı ileri götüren, toplumları zenginleştirip güçlendiren, halkları aydın ve özgür kılan tutumlardır. Dolayısıyla, tartışma ve münazara kültürünün yer etmediği kültürler, diğerlerinden geri kalmaya mahkumdur.

236
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
A. Ömer Yiğit
İnceleyen10 11 Aralık 2021
Hem prodüksiyon kalitesiyle hem de detaylara gösterilen özenle yüksek bütçeli sinema filmlerinin ayarında bir dizi. Benzer temaları işleyen pek çok yapımın aksine
"yaptık, oldu" gibi kaçamak yollara gitmemiş olması izleyeni dizinin evrenine daha çok çekiyor. Karakteristik olarak en sevdiğim yanı ise Yin&Yang'i oldukça gradyan bir yapıda sunması.
Dizi
9.8/10
(187 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
12
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Süleyman Gülbağ
6 gün önce
Sütlü kahve uykuyu açar mı yoksa getirir mi? (shorts)
3
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ender Mert Bektaş
İnceleyen1 3 gün önce
Yapılan diğer değerlendirmeler inanın beni ilgilendirmiyor ama gerçekten önemli bir filozofu o kadar berbat yorumlamışsınız ki nefret kusuyorum şunları yazarken! Epiktetos denilen adam 2000 yıl önce yaşamış o zamanın şartlarına göre kendi çizgisinde Allahçı bir insan olarak kendini doğada izole ederek yaşamış ve adam doğada kendini bulmuş. Bunu da öğrencilerine anlatmış kendiside kitap yazmama kararı almış ama arkadaş siz bu kitabı sanki Epiktetos yazmış gibi gösterip adamın o zaman ki fikirlerini bugünün yarattığı din karışıklığıyla açıklarsanız olacağı buydu işte! Kitabın önsözünden ortalarına kadar bu kitabı ön yargısız okuyun hayatınıza ön yargısız devam edin denmiş. Hayatımıza devam ederiz etmesine de bu kitabı hiçte ön yargısız okuyamıyorum ben. Adamı hayattan bezmiş sadece Tanrı’ya inanan onun için her şeyin gerisini zerre kadar umursamayan biri gibi göstermişsiniz. İşte kendi fikirlerinizi katarsanız ortaya çıkan bu oluyor. Gerçekten son sayfaları içimden küfür ede ede okudum. Aslı Perker Hanımefendi inanın sizin ne kadar Allahçı olduğunuz umrumuzda değil! İnsanları koyundan farksızmış gibi sadece yat kalk dua et mantalitesinin rayına sokmaya karşın manipüle edercesine bir üslup kullanmanız rahatsız edici seviyede olmuş bu kitapta. Yanlış anlaşılma olmasın asla Filozof’a değil benim bu puanım sadece bu rezalet kitaba
8.2/10
(5 Kişi)
Puan Ver
2000 Yıllık Huzurlu Yaşama Rehberi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ozan Zaloğlu
Ozan Zaloğlu
313K UP
Çeviren 11 Şubat 2016 2 dk.

Koşu bandında köle gibi çalışarak saatler harcamış olanlar bilecektir ki, daha fazla egzersiz yapmak her zaman daha fazla kilo kaybetmeyle sonuçlanmaz. Şimdi, yapılan yeni bir araştırma bunun sebebini açıklayabilir.

Bilim insanlarının bulduğu üzere, belirli bir noktadan sonra vücutlarımız daha yüksek hareket seviyelerine alışıyor ve aslında fazla kalori yakmayı durduruyor gibi görünüyor. Bunun sonucunda pek çoğumuz, yeni ve umut verici bir idman sürecine başladıktan sonra korkutucu bir durgunluk dönemi ile yüzleşiyoruz.

26
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hevi Elif Engin
Çeviren 14 Ağustos 2018 10 dk.

Biyolojik antropologlar, insanların büyük kuyruksuz maymunlarla ortak evrimsel ilişkilerini anlamak ve genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek için genetik verileri kullanırlar.

Kuyruksuz maymunlar ailesi, Hominidae, günümüzde hala var olan dört cinsten oluşur: Sumatra ve Borneo  orangutanlarının dahil olduğu Pongo (orangutanlar), batı ve doğu gorillerinden oluşan Gorilla (goriller), şempanze ve bonobolardan oluşan Pan (şempanze ve bonobolar) ve son olarak da insanlardan oluşan Homo (Görsel 1). Bu cinsler arasından, Afrika büyük kuyruksuz maymunları, Pan ve Gorilla yaşayan en yakın akrabalarımızdır. Biyolojik antropolojinin temel odak noktası, maymunlarla sahip olduğumuz ortak evrimsel ilişkileri göstermek, genetik geçmişimizin onlarınkinden nasıl farklılaştığını incelemek ve son olarak da ‘bizleri insan yapan’ eşsiz adaptasyonları anlamaktır. Bu soruları cevaplamak için, morfolojik, genetik, ekolojik ve davranışsal da dahil olmak üzere pek çok veri türü kullanılmıştır. 20. yüzyıl sonları, insan ve kuyruksuz maymunların ortak evrimsel geçmişine ışık tutan çok sayıda genetik çalışmaya şahit olmuştur. Bu çalışmalar, büyük kuyruksuz maymun türlerinde görülen çeşitliliğin hangi evrimsel süreç sonucunda ortaya çıktığı ve bu süreçlerin türler arasında nasıl farklılaştığı konularını da gündeme getirmiştir. Bu çalışmalar aynı zamanda, Pliyosen Çağ ve Buzul Çağı süresince bir arada yaşayan inanılmaz hominin çeşitliliğine katkıda bulunmuş olabilecek faktörlere ek olarak insanlar ve Afrika kuyruksuz maymunlarının son ortak atasındaki türleşmeyi teşvik etmede katkısı olabilecek faktörler hakkında tartışmalara da sebep olmuştur (Foley 2002).

62
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 7 Nisan 2022 13 dk.

Radyasyon, insanlar için her zaman büyük bir ilgi konusu olmuştur. Keşfedilmesi ve silah haline getirilmesinden bu yana pek çok bilim insanı, radyasyonun canlı organizmalar ve özellikle de insanlar üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Radyasyonun canlılar üzerindeki etkilerini tam olarak aydınlatma çabamızın bir sonucu olarak birçok canlı, bu deneyler sırasında acı çekmek zorunda kalmıştır.

Onlarca yıla yayılan bu radyasyon deneyleri, ağırlıklı olarak denek hayvanları üzerinde yapılmıştır; çünkü böyle bir şeyi insanlar üzerinde test etmenin etik bir yolu bulunmamaktadır. Buna nedenle Hiroşima ve Nagazaki'nin bombalanması veya nükleer santraller kazaları gibi büyük nükleer olaylar dışında, radyasyonun insanlar üzerindeki etkisini kontrollü olarak görmenin bir yolu da bugüne kadar tespit edilememiştir.

56
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ozan Zaloğlu
Ozan Zaloğlu
313K UP
Uyarlayan 21 Ekim 2016 3 dk.

Bazı günler, kendinizi hayli önemli biriymiş gibi hissedebilirsiniz. Belki birçok arkadaşınız vardır. Belki önemli bir işiniz veya gerçekten son model bir arabanız vardır. Fakat bütün bunların, arkadaşlarınızın, büronuzun, gerçekten büyük olan arabanızın, sizin kendinizin ve hatta bu inanılmaz, uçsuz bucaksız Evren'deki her şeyin, neredeyse tamamen, %99.9999999 oranında boşluktan oluştuğunu bilmeniz, kibrinizi kıran bir aydınlanma olabilir. 

Durum şu: Bir atomun boyutuna, yani çekirdek ile atomun şekilsiz olan dış kabuğu arasında ne kadar alan bulunduğuna elektronlarının ortalama konumu karar verir. Çekirdek, içinde bulunduğu atomun toplam hacminden yaklaşık 100.000 kat daha ufaktır.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 24 Mart 2013 37 dk.

Balina ve yunusların ataları dört üyeli (tetrapod) ve karalarda yaşayan hayvanlardı. Bu hayvanlar, günümüzden 54 milyon yıl kadar önce su yaşantısına geri dönmeye başladılar ve buna bağlı olarak arka bacaklarını yitirmeye başladılar.[1][2][3][4][5][6][7] Bu makalemizde, balina ve yunusların evrimini inceleyecek ve bugüne kadar en detaylı olarak çözmeyi başardığımız evrimsel patikalardan birini aydınlatacağız.

Balinalar ve yunuslar, denizlerde yaşayan memeli hayvanlardır. Yani onlar da bizler gibi yavrularını sütle beslerler, bizler gibi hava solurlar, bizler gibi iç kulak kemiklerine ve en azından yavruyken kıllara sahiptirler, ana rahminde yavruları plasenta sayesinde beslenir ve yavrular doğduktan sonra annelerinin memelerini emerler.[8][9][10] Yani memeli bir hayvan olmak bakımından bizden tamamen farksızdırlar.

129
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Evrim Ağacı
İnceleyen10 6 Ocak 2022
Richard Dawkins'in kişiliği ve bilim haricinde kalan görüşleri insanları ikiye bölmek için yeter de artar bile. Ancak iki tarafın da kabul etmek zorunda kalacağı bir önerme, Ataların Hikayesi'nin Dawkins'in evrimsel biyoloji yazınına yaptığı en kıymetli ve büyük katkı olduğudur. Dawkins, Evrim Ağacı'nın en uç dallarından başlayıp, zamanda geriye giderek ve türlerin soy hatlarının birleştiği noktaları anlatarak, evrim tarihinin olabildiğince bütün ve eksiksiz bir anlatısını, harika bir şekilde yapmayı başarmaktadır. Bu kitap, Dünya dediğimiz bu gezegen üzerindeki yaşamın evrimsel tarihini net bir şekilde anlamanızı sağlayacak bir şaheser niteliğindedir.
9.8/10
(117 Kişi)
Puan Ver
Yaşamın Kökenine Yolculuk
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
116
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Gökhan Demirbilek
Çeviren 6 gün önce 29 dk.

Evrenin başlangıcından bu yana, hidrojen çok açık arayla en baskın element olagelmiştir. Hidrojenin hemen ardındansa helyum gelir. Şaşırtıcı şekilde, evrendeki üçüncü en baskın elementi oksijendir ve onun arkasından da karbon gelir. Aşağıdaki grafik, atom numarası düşük elementlerin evrendeki yoğunluklarını göstermektedir. Bu grafikte dikey eksenin logaritmik ölçekte olduğuna dikkat edilmelidir. Bu, dikey düzlemde bir birim artışın evrendeki asıl yoğunluk değerinin on katı bir artışı temsil ettiği anlamına gelir.

Bu grafikte bazı eğilimler çok barizdir. Bunlardan bir tanesi, testere dişi gibi bir örüntüye neden olan, çift atom numarasına sahip elementlerin komşuları olan tek sayılı elementlere göre kayda değer şekilde daha baskın olduğu gerçeğidir. Bunun nedeni, yıldızlardaki birçok temel füzyon reaksiyonunun, helyum-4 atomlarının çekirdekleri (2 proton + 2 nötron) olan alfa parçacıkları (a) ile yüksek miktarda kinetik enerjinin (çok hızlı hareket ederler) birleşimi olmasıdır. İki alfa parçacığı, birlikte berilyum atomunun çekirdeğini (4Be8) oluşturabilir. Ancak, böyle bir kombinasyon çok kararsızdır ve neredeyse anında yine iki alfa parçacığına ayrılır. (Yarı ömrü 7 x 10-17 sn'dir.)

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Orhan Aydın
Orhan Aydın
1,095 UP
İnceleyen10 6 gün önce
Yedi edebiyat tutkununun bu güzel yolculuğunu içtenlikle kutluyorum. Zincir öykü tekniği, her birimizin hayata farklı açılardan bakmasına rağmen bir araya geldiğimizde nasıl bir uyum yakalayabildiğimizi gösteriyor. Bu birliktelik, farklılıklar içinde nasıl bir bütün oluşturabileceğimizi ve edebiyatın birleştirici gücünü ortaya koyuyor. Yolunuz açık olsun...
Kitap
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Erim Başkütük
Alıntıyı Ekleyen 15 Ağustos 2023
O zamanlar bir kurt görünce fırsatı hiç kaçırmazdık... Çiftelerimiz boşaldığında yaşlı kurt yerdeydi ve bir yavrusu asla aşamayacağı bir kayanın üzerinde yaralı ayağını sürüklüyordu... Yanına geldiğimizde kurt'un gözünde öfkeli yeşil bir ateşin yavaş yavaş söndüğünü gördüm. O zaman anladım ki ve o günden beri hiç unutmadım, o gözlerde ilk kez rastladığım bir şey vardı, öyle bir şey ki onu yalnız o ve dağ biliyordu.
Kaynak: Solucanlara Piyango Çalan Adam Ekolojinin Vicdanı bölümü sayfa 85
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
3 gün önce
Reel Yalnızlık ve Darwin'in Kemikleri!
Düşünün ki büyük bir çoğunluk sizle hem fikir ve kalbi sizinle atıyor fakat cismen ortalıkta yok.
Türümüzün modern versiyonunun onanmaz hastalığının eseri: Reel yalnızlık...
Hele ki toplumsallığımızı dayanışmaya borçlu iken...
Ki dayanışma her lugatta ve tartışmaya yer vermeyecek alenilikte duygu ve davranış birliğini şart koşarken...
Fakat bunlardan biri bir eksik olmaya görsün, hele ki eksik olan reele doğrudan etki eden davranış olmaya görsün daha bir acı veriyor.
Türümüze özgü tüm değerler bazında bile bu durumu aklayacak bir gerekçemiz yok yok yok...
Daha acı olanı, bu zaafımızın, kusurumuzun veya adına ne dersek diyelim, zımni veya kerhen tercihimizin, türümüzün bindiği dalı asırlardır kesme realitesini ve keyfiyetini arzulamadıklarımıza, tarafsızlık veya sessizlik adı altında tanıyışımızdır.
Oysa " dur" diyebilme erdemidir bizi biz eden ve bugüne taşıyan evrimsel sihir. Korkarım ki yitmek üzere olan.
Oysa dayanışma yaşatır. Adına yaraşır olanı: Duygu ve davranış birliğini içeren. Emperyalizmin bizde yok etmek istediği en önemli ve güçlü varoluşsal ilke.
Hala şansımız var...Bu şansı tüketmemek lazım...
Yanlış olan her şeye, hiç bir gerekçeye sığınmadan dur de. Kalben de bedenen de...
Bu olup biten doğal değil, seçilim hiç değil. Darwin'in kemiklerini daha ne kadar sızlatacağız!

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Burak Albayrak
Ekleyen 26 Ocak 2022 22 dk.

Rothmund-Thomson Sendromu (RTS), vücudun birçok bölümünü etkileyebilen nadir bir genetik bozukluktur. Bozukluk, belirgin cilt anormallikleri, seyrek saç, kirpikler ve/veya kaşlar, kısa boy, iskelet ve diş anormallikleri ve artan kanser riski, özellikle kemik kanseri (osteosarkom) ile karakterizedir.

Hastalar tipik olarak bebeklik döneminde Rothmund-Thomson Sendromu belirtileri göstermeye başlar ve ortaya çıkan ilk özellik, yanaklarda başlayan ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine yayılan bir döküntüdür. Döküntü yavaş yavaş kronikleşir ve ömür boyu devam eder.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Batuhan Piren
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Vücudunuza sonsuza kadar yaşayacakmış gibi iyi bakın. Ruhunuza yarın ölecekmiş gibi iyi bakın.
Kaynak: Augustine of Hippo > Quotes > Quotable Quote (Goodreads)
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arif Can Keskin
Yazar 29 Ekim 2018 2 dk.

Marmara Bölgesi'nin Erdek yarımadasında yaptığımız keşif dalışları esnasında, yaklaşık 25 metrelerde karşımıza çıkan Lebetus guilleti türü. Kendisi Marmara'nın bilinen en küçük balığı ünvanına sahiptir.

Lebetus guilleti kaya balığıgiller (Gobiidae) ailesine aittir ve çoğu kaya balığı gibi yarıklarda, boş deniz kabuklarında ve saklanabileceği buna benzer kovuklarda yaşamayı sever. Bu yüzden bugüne kadar gözlem ve kaydı çok az yerden bildirilebilmiştir. Ortalama 12.1 mm boyutundadır. Gobiidae üyelerinin boyutları genelde 10 cm altında olsa da 30 cm ulaşan istisnalar da vardır.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Şahin İrki!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 1 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Şahin İrki!
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 25 Ocak 2019
Hiçbir iş, yeterince küçük parçalara bölünebilirse, zor değildir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Üzeyir Yazıcı
Eseri Ekleyen 3 gün önce Kitap
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close