Merhaba,
Buradasınız, çünkü muhtemelen internette birilerine "Evrim yok, ara türler de zaten keşfedilemedi. Bir tane bile ara geçiş fosili yok!" tarzı bilimsel olarak geçersiz bir argüman ileri sürdünüz.
Merhaba,
Buradasınız, çünkü muhtemelen internette birilerine "Evrim yok, ara türler de zaten keşfedilemedi. Bir tane bile ara geçiş fosili yok!" tarzı bilimsel olarak geçersiz bir argüman ileri sürdünüz.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Doğada her an etrafımızda gerçekleşen pek çok olay, aslında basınç sayesinde ortaya çıkmaktadır. Basınç, sıvılar, gazlar ve katı cisimler arasındaki etkileşimlerin anlaşılmasında önemli bir yer tutar. İster deniz seviyesinde bir atmosferik basıncı ölçüyor olalım, ister bir sıvı içindeki basıncı inceliyor olalım, bu kavramın pratikteki yeri çok büyüktür. Peki, basınç tam olarak nedir ve günlük yaşamımızda nasıl bir rol oynar? Bu yazıda, basıncın tanımından, çeşitlerine ve hayatımıza olan etkilerine kadar detaylı bir inceleme yapacağız.
Topuklu ayakkabıyla yere basan ortalama kiloda bir kadın, 6.000 kilogram (6 ton) gibi devasa bir kütleye sahip filden daha fazla basınç uygular. Peki nasıl olur da 60 kilogram olan bir kadın, 6 tonluk devasa bir hayvandan daha fazla basınç yaratabilir? Bir kutup ayısının üzerinde yürüdüğü buzun kırılmaması için yürümek yerine sürünerek ilerlemesi, kedilerin ve diğer pençeli yırtıcıların pençelerinin sivri bir yapıda olması, martı ve ördek gibi canlıların ayaklarının perdeli olması bu ilginç karşılaştırmanın doğada gördüğümüz örneklerdir. Hayli ilgi çekici olan bu örnekleri anlayabilmek için katılarda basıncı anlamamız gerekmektedir.
İnsanın evrimi söz konusu olduğunda hep sözü edilen canlılar şempanzeler ve gorillerdir. Şanslılarsa, bonobolar ve orangutanların da az biraz lafı edilir. Ancak evrimle ilgili tartışmalarda tarafların evrimsel biyolojiyle ilgili teknik donanımı oldukça eksik olduğundan bundan pek öteye geçilemez. Uzaktan veya yakından akrabası olduğumuz yüzlerce maymun türü olsa da, şempanze, bonobo, goril ve orangutan dışındakilere "Maymun işte..." diyip geçeriz.
Peki kim bu maymunlar? Bizim şempanzeler ve gorillerden öte, en yakın akrabalarımız kimler? Gelin, bu videoda hep birlikte insanın Evrim Ağacı üzerindeki en yakın dallarını, yani evrimsel olarak en yakın akrabalarımızı tanıyalım.
Altın oran 1.618033... diye giden bir sayıdır. Yunanca φ\varphi veya ϕ\phi veya Φ\Phi işaretiyle gösterilen altın oran, "kutsal oran", "ilahi oran" veya "altın sayı" gibi isimlerle bilinmektedir. Bu abartılı isimlerin nedeni, 2400 yıl önce yaşamış Öklid'e kadar giden bir süredir insanların, Evren'deki olay, olgu ve süreçlerin bu sayı etrafında şekillendiğine inanmış olmasıdır. Gelmiş geçmiş en popüler kurgu yazarlarından Dan Brown'un Da Vinci Şifresi kitabı gibi eserleri bu inancın halk arasında pekişmesine katkı sağlamıştır. Bu inanca göre altın oran, elde edilebilecek en estetik, en ilahi geometrileri vermektedir.
Altın oranı veya φ\varphi sayısını elde etmenin 3 temel yolu vardır: Bunlardan ikisi geometriye, biriyse aritmetiğe dayanmaktadır. Önce geometrik altın orana bakalım. Bir şeyin altın orana uyduğunu bulmak için uzun ve kısa kenarlarının toplamını, uzun kenarına bölmeniz gerekmektedir. Örneğin elinizde, aşağıdaki gibi iki segmente bölünmüş bir doğru parçası olduğunu düşünelim:
Fosillerin keşfedilmesini konu alan filmlerde ya da hikayelerde genellikle birilerinin arka bahçesinde bütün bir dinozor kemiği bulduğu gösterilse de paleontologlar gerçekte, çoğunlukla bir iskeletin ufak tefek parçalarıyla uğraşır. Bu resim çoğu zaman eksik olsa bile, küçücük bir kemik parçası dahi yepyeni bilgiler ortaya çıkarabilir.
Bilim insanları bu parçaların nereden geldiğini anlamak için fosil içinde korunmuş antik kemikleri incelemek için kullanılan görece yeni bir yöntem olan palaeoproteomik yöntemini kullanıyor. Frontiers in Mammal Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, bu tekniğin Avustralya’nın nesli tükenmiş keseli dev hayvanlarına (İng: "Megafauna") ait kemiklerde ilk kez başarıyla kullanıldığını ortaya koyuyor.[1] Bu türler, günümüz Avustralya keseli hayvanlarının dev ataları olarak biliniyor.
Aşağıdaki sevimli orangutan kuzenimizin (insanlara ve şempanzelere gidecek soy hattı, orangutanlardan 15.7-12 milyon yıl kadar önce ayrılmıştır) ismi Elijah. O, Borneo'da yaşayan çok ama giderek azalan sayıda orangutandan sadece bir tanesi... Fotoğraf, "Büyük Kuyruksuz Maymunlar Gazetesi" (Great Apes Gazette) için Jay Weston tarafından çekildi. Fotoğrafta Elijah'ın yaptığı çeşitli jest ve mimikler gözüküyor.
İnsanlar ile yakın kuzenlerinin yüz ifadelerinin birbiriyle son derece benzer olduğu uzun zamandır biliniyor ve ilk defa Darwin tarafından bilimsel olarak tartışıldı. Günümüzde ise Yüz Hareketleri Kodlama Sistemi (FACS) adı verilen bir sistem ile farklı türlerin yüz ifadeleri ve bunları yapmak için kullanılan kas hareketleri kıyaslanabiliyor. İnsanlarda, yakın kuzenlerine kıyasla çok daha fazla sayıda yüz ifadesi bulunuyor. Buna rağmen yapılan araştırmalar; insanların yüz ifadelerinin tamamının, şempanzelerin yüz ifadelerinin farklı kombinasyonlarıyla elde edilebileceğini gösteriyor.
Eşeyli üreme, iki ayrı organizmadan gelen iki hücrenin birleşmesi olan döllenme ile gerçekleşir. Bu iki hücrenin her biri bir set kromozom içeriyorsa, ortaya çıkan hücre iki set kromozom içerir. Bir hücredeki kromozom setlerinin sayısına "ploidi seviyesi" denir. Haploid hücreler bir set kromozom içerir. İki set kromozom içeren hücrelerse diploid olarak adlandırılır. Üreme döngüsü devam edecekse diploid hücre; döllenme tekrar gerçekleşmeden önce kromozom setlerinin sayısını bir şekilde azaltmalıdır, aksi takdirde her nesilde kromozom setlerinin sayısı sürekli bir ikiye katlanacaktır. Dolayısıyla eşeyli üreme, döllenmenin yanı sıra kromozom setlerinin sayısını yarıya indiren Mayoz bölünme olarak bilinen bir çekirdek bölünmesini içerir.
Çoğu hayvan ve bitki diploiddir, yani iki set kromozom içerir. Her somatik hücrede (çok hücreli bir organizmanın üremeyen hücreleri) çekirdek, homolog kromozomlar olarak adlandırılan her bir kromozomun iki kopyasını barındırır. Somatik hücreler bazen "vücut hücreleri" olarak da adlandırılır. Homolog kromozomlar, aynı yerlerinde aynı özelliklerin genleri bulunan eşleşmiş çiftlerdir. Diploid organizmalar her ebeveynden her homolog kromozomun bir kopyasını miras alır; bunların birleşmesiyle tam bir kromozom seti ortaya çıkar. Hayvanlarda, her bir homolog kromozomun tek bir kopyasını içeren haploid hücreler yalnızca gametlerde bulunur. Gametler, diploid bir hücre üretmek için başka bir haploid gametle birleşir.
Nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz.
Geçmişteki şeyleri hatırlamak, o şeyleri geçmişte olduğu şekilde hatırladığınızı garanti etmez.
Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.