Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Esat Kudret
Esat Kudret
725.0K UP
Üye 2 gün önce 1 Cevap
Lütfen, hayatta kal ve üre diyen genetiğimize sadakat gereği aceleci davranıp hemen cevap vermeyin. Şu an kabul etmeseniz bile hangi koşullarda kabul ederdiniz onu da ekleyin.
133 görüntülenme
Cevap Ver 1,000 UP
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Zişan Işık
Zişan Işık
104.7K UP
Yazar 4 gün önce 4 dk.

Zihnimizde beliren her duygu ve düşünce milyarlarca nöronun ürettiği elektriksel sinyallerin sonucudur. Düzen bakımından son derece sert, uyum sağlayabilirlik bakımından son derece esnek olan beyinde tüm bu sinyaller doğal yollarla oluşur ve nörobilimin başta gelen gözlem alanlarındandır. Geleneksel nörobilim, beynin işleyiş mekanizmalarını anlamak için bu doğal yollarla oluşmuş kodları okumaya odaklanır. Bu, beyin tarafından yazılan elektriksel bir sinyal dilinin çözümlenmesi ve deşifre edilmesine çabalayan bir çeşit kriptanaliz sanatıdır fakat modern bilim ve mühendislik ışığında bu doğal sinyaller artık yalnızca gözlem alanı olmanın ötesine geçmiş ve belirli sinir hücresi tipleri doğrudan davranışsal kontrole alınmaya hatta bazı durum ve araştırmalarda programlanmaya başlanmıştır. Bu devrimsel çalışma sahası, genellikle nöromodülasyon, optogenetik gibi "nöron kodlama" olarak adlandırılmaktadır. Bu makale, nöron kodlamanın temel prensiplerini açıklayacaktır.

Nöron kodlama, bir sinir hücresinin temel davranış ve işleyişini; ışık, kimyasal maddeler, elektrik ve genetik araçlar gibi kasıtlı bir dış müdahale ile değiştirme faaliyetlerinin tümüne verilen isimdir. Burada nörona bizzat ve doğrudan bir program yüklenerek kendi halinde doğal uyaranlara verdiği reaksiyonlar baskılanıp yeni bir komut seti ile belirli bir anda spesifik bir kimyasalı üretmeye, ateşlenmeye veya susmaya zorlanır. "Program yükleme" ifadesi ile gerçekte nöronun çeşitli girdilere verebileceği tepki ihtimali ve zamanlamasını değiştiren biyolojik müdahaleler kast edilir.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kerem Girgin
Kerem Girgin
142.4K UP
Yazar 5 saat önce 13 dk.

İnsanoğlu, varoluşunun şafağından bu yana, doğanın kudreti karşısında hem hayranlık hem de derin bir korku duymuştur. Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında, ayaklarımızın bastığı toprağın sarsılmaz olduğuna dair inancımız, jeolojik zamanın o acımasız tiktakları arasında zaman zaman yerle bir olur. Evren'in uçsuz bucaksız karanlığında sürüklenen bu toz zerresinin üzerinde yaşam, incecik bir kabuğun kararsız hareketlerine pamuk ipliğiyle bağlıdır. Özellikle Anadolu gibi tektonik plakaların sürekli bir itiş kakış halinde olduğu coğrafyalarda, deprem gerçeği sadece jeofiziksel bir olay değil, kültürel kodlarımıza işlemiş kolektif bir travmadır.

Marmara Denizi, bu travmanın merkez üssünde, tarihin ve jeolojinin kesiştiği noktada uyanmayı bekleyen bir dev gibidir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batıya doğru uzanan ve milyonlarca yıldır Avrasya ile Anadolu blokları arasındaki gerilimi düzenleyen bu devasa kırık sistemi, insanlık tarihi boyunca imparatorlukları sarsmış, surları yıkmış ve şehirleri yutmuştur. 1509 yılında, Osmanlı tarihçilerinin "Kıyamet-i Suğra" yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırdığı o günde, İstanbul’un surlarını yerle bir eden güç ile 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te binlerce canımızı alan güç aynıdır. Bu güç ne mitolojik bir canavarın öfkesi ne de ilahi bir cezalandırma aracıdır; bu, gezegenimizin ısıl dinamiklerinin, çekirdekten yüzeye doğru akan enerjinin ve plaka tektoniğinin kaçınılmaz bir sonucudur.

3
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Oğuzhan Kiper
57.7K UP
Yazar 14 Ağustos 2017 10 dk.

Eski bir müzisyen şakası şöyle der: “Üç tip davulcu vardır: Sayabilenler ve sayamayanlar.”

Müziğin eski çağlardan beri bazı ruhsal sorunların tedavi edilmesinde gerek ana etken, gerekse yardımcı olarak kullanıldığını bilmekteyiz. Günümüzde de benzer çalışmalar sürdürülmekte ve müzik terapisi doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Bunu belki de tıbbın söylemesine gerek kalmadan bizler zaten uygulamaktayız. Stres altında kaldığımızda, öfkelendiğimizde veya konsantrasyon sorunları yaşadığımızda müziğin bize yardımcı olacağını umuyoruz.

50
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Efe Yağız
Efe Yağız
231.0K UP
Yazar 17 Ekim 2022 26 dk.

Klasik mekanik veya Newton fiziği, makroskobik boyutlardaki cisimlerin hareketleri, davranışları ve bu cisimler etkiyen kuvvetleri, hem deneysel hem de matematiksel olarak inceleyen ve araştıran fizik dalıdır. Klasik mekanik, bilim insanlarının sadece birkaç denklem kullanarak havada uçan bir topun hareketini ve bir mıknatısın çekimini tanımlayabilmesini ve Ay tutulmalarını tahmin edebilmelerini sağlamaktadır.

Klasik mekanik çoğu "normal" veya "klasik" nesnenin davranışlarını tam olarak açıklar. Bir nesnenin "normal" veya "klasik" kabul edilebilmesi için:

125
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sosyal Bilimler konusunda geliştirebilirsin.

Sizden Gelenler
Emre Aka
Emre Aka
20.5K UP
Üye
Bilimi ciddiye almaya başladığım andan itibaren birçok konuda merakımı gidermek için Evrim Ağacı'nı kullandım. Benim için birçok konuda yazılar bulabileceğim mükemmel bir kaynak oldu Evrim Ağacı. Tabii ki okudukça ve yeni bilgilen edindikçe hayata bakış açınız da ister isteme değişiyor. Her yeni yıla girdiğimizde geçen yıldaki benin şu anki ben olmadığının farkındayım. Evrim Ağacı'na çok teşekkür ediyorum.
Nevzat Keskin
Seslendiren 1 gün önce 12:17
Kuantum fiziği, genellikle baştan sona göz korkutucu bir saha olarak görülür. Her gün bunlarla uğraşan fizikçilere bile alandaki bazı konular hem ilginç...
1
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yasin Erkmen
Uyarlayan 5 gün önce 3 dk.

Arkeoloji, eski dönemlerde yaşamış insanları ve onların geride bıraktığı eserleri inceleyen bilim dalıdır. Bilimsel çalışmalar, pek çok kalıntının incelenmesiyle gerçekleştirilir. Basit eşyalar, piramitler, tapınaklar ve mezarlar; incelenen kalıntılar arasında yer alır. Yapılan çalışmalar sayesinde geçmiş insan yaşamlarıyla ilgili detaylı bilgilere ulaşılır. Peki ama arkeoloji tam olarak nedir? Kapsamı ve daha fazlası![1]

Eski zamanlarda yaşamış insanlar hakkında nasıl bilgi sahibi oluyoruz? Eğer ki geride yazılı herhangi bir kayıt bırakmadılarsa hangi tanrılara taptıktıklarını, ne yiyip ne içtiklerini veya ne tür kıyafetler giydiklerini nasıl biliyoruz?

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
60.4K UP
İnceleyen 5 gün önce
Michel de Montaigne . Denemeler, kesin doğruların değil, insanın kendi üzerine dürüstçe eğilmesinin kitabıdır. Montaigne bu eserde felsefeyi soyut ilkeler alanından çıkarır; gündelik hayatın, korkuların, alışkanlıkların ve çelişkilerin içine taşır. Denemeler, düşüncenin tamamlanmış bir sistem değil, sürekli yoklanan bir yolculuk olduğunu gösterir.

Montaigne’in yazma gerekçesi daha ilk satırlarda açıkça dile getirilir:

“Bu kitabın konusu benim.”

Bu cümle, eserin hem cesaretini hem de sınırını belirler. Montaigne kendini anlatırken aslında insanı anlatır; çünkü ona göre insan doğası bireysel olanda evrensel olarak görünür. Bu yaklaşım, Orta Çağ’ın dogmatik düşünce geleneğine karşı sessiz ama derin bir kopuştur.

Denemeler’in merkezinde kuşku vardır. Montaigne bilgiye, geleneğe ve otoriteye temkinli yaklaşır. Onun ünlü sorusu şudur:

“Que sais-je?” (Ne biliyorum?)

Bu soru, bir cehalet itirafı değil; entelektüel alçakgönüllülüğün ifadesidir. Montaigne için insanı özgürleştiren şey kesinlik değil, kuşku yetisidir. Bilgiden çok bilgelik peşindedir ve bu bilgelik, sınırlarını bilmeyi gerektirir.

Eserde stoacı dinginlik ile epikürcü yaşam sevinci iç içedir. Montaigne aklı yüceltir ama onu mutlaklaştırmaz. İnsan doğasının zayıflıklarını kabullenir:

“İnsan ne kadar kendini yukarı çıkarırsa, düşüşü o kadar sert olur.”

Bu bakış, insanı kusurlarıyla birlikte sevme çağrısıdır. Montaigne ahlakı buyurgan kurallar toplamı olarak değil, yaşanmış deneyimlerden süzülmüş bir denge olarak görür.

Ölüm, Denemeler’in en merkezi temalarından biridir. Montaigne ölümü karamsar bir son değil, yaşamı anlamlandıran bir sınır olarak düşünür:

“Ölüm, yaşamın amacı değil; ölçüsüdür.”

Bu yaklaşım, insanı ölüm korkusundan özgürleştirmeyi amaçlar. Ölümü düşünmek, Montaigne’e göre hayattan kopmak değil; onu daha bilinçli yaşamaktır.

Sonuç olarak Denemeler, okura hazır cevaplar sunmaz. Montaigne düşüncesini sürekli geri alır, düzeltir, çelişir. Bu nedenle kitap bir “öğreti” değil, düşünmenin ahlakıdır. Okuyucuyu kendini yargılamaya, başkalarını yargılamadan önce insan olmanın kırılganlığını kabul etmeye çağırır.

Montaigne’in asıl mirası şudur: Kesinlik insanı katılaştırır; kuşku ise insan kılar. Bu yüzden Denemeler, yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ en samimi, en özgürleştirici felsefe metinlerinden biridir.
Kitap
8.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Les Essais
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Okan Alver
Okan Alver
185.8K UP
Mec.Eng. 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Evliliğin “aşkı öldürdüğü” iddiası aslında biyolojinin, psikolojinin ve sosyolojinin kesiştiği yerde duran çok katmanlı bir meseledir. Bilimsel olarak bildiğimiz şu: Aşkın ilk evresi, nörokimyasal bir fırtınadır. Dopamin, norepinefrin, feniletilamin… Beyin adeta yüksek gerilim hattına bağlanmış gibi çalışır. Bu dönem, ortalama 1-3 yıl arasında sürer. Yani, çoğu insan ilk tutkunun azalmasını evlilikle değil, beynin kendi biyolojik tasarımıyla karıştırır. Evlilik devreye girdiğinde olan şey, çoğu zaman aşkın ölmesi değil; form değiştirmesidir. Yoğun dopaminin yerini oksitosin ve vazopressin gibi bağlanma hormonları alır. Bu hormonlar tutkudan çok bağlılık, güven, ortaklık hissi üretir. Yani bilimsel resimde aşk bir anda sönmüyor; maraton koşusuna uygun bir kimyaya evriliyor. Ama işin duygusal yüzünde sizin sezginiz çok güçlü bir noktaya dokunuyor. Evlilik, aşkı öldüren şey değil; aşkın altına sorumluluk, alışkanlık, gündelik tekrarlar koyan bir kurum. Eğer iki insan, kendi ilişki ritüellerini canlı tutamazsa, bu eklenen yükler aşkı boğan bir gölgeye dönüşebilir. Çünkü insan zihni, rutinleşen her şeyi tehlikesiz ve alışıldık kategorisine koyar ve bu da tutkunun en büyük düşmanıdır. Yani evlilik aşkı öldüren bir mekanizma değil aksine aşkı hayatta tutmak için iki kişinin kendi emek versin mi, yoksa akışa mı bıraksın sorusuna verdiği cevabı görünür hale getirir.[1]

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
İlker Kara
İlker Kara
104.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.
Kaynak: Otomatik Portakal-Anthony Burgess
9.6/10
(31 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : A Clockwork Orange
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evren Cemil Çayırlı
5 gün önce
1971'e kadar doların arkasında "in gold we trust" yani "biz altına güveniriz" yazarken 1971'den sonra doların arkasına "in god we trust" yani "biz tanrıya güveniriz" yazıldı❗ Kısacası; 1971'den beri Amerikan Merkez Bankası'nın basılan dolarlara eşdeğer altın rezervinin olması gerekmiyor❗
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Alper Kaan Selçukoğlu
Uyarlayan 30 Ekim 2024 9 dk.

At nalı yengeçleri, mavi kanlarında bulunan özel bir madde sayesinde, aşıların güvenliğini test etmede önemli bir role sahiptir. Bu özellik, onları ilaç endüstrisinde çok değerli hale getirir. Ancak bu canlılara olan talep arttıkça popülasyonları azalır. Çünkü bu yengeçler doğal yaşam alanlarından alınarak kullanılırlar. Öyle ki her yıl, yarım milyon at nalı yengeci yakalanır ve benzersiz bir biyomedikal teknoloji yaratmak için canlı olarak "kanatılır".

At nalı yengeçlerinin kanında bulunan özel madde gibi, doğadaki birçok canlı da kendine özgü biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özellikler onları yalnızca ekosistemin önemli bir parçası haline getirmekle kalmaz; aynı zamanda genetik yapılarında sakladıkları bilgi sayesinde insan sağlığı, tarım ve kozmetik gibi alanlarda oldukça değerli kılar. Şirketler bu biyolojik hazinelere giderek daha fazla ilgi göstermektedirler çünkü canlıların sahip olduğu genetik bilgi, ticari ürünler geliştirmek için çok cazip fırsatlar sunar.

16
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Mart 2014 3 dk.

Çoğu insan tarafından timsah avcısı olarak da bilinen Steve Irwin, 2006 yılında bir vatoz saldırısı nedeniyle Avusturalya'nın kuzeydoğu sahilinde hayatını kaybetti. Saldırı sırasında yanında bir tek kameramanı ve yakın dostu Justin Lyons vardı. Yıllar sonra Lyons, Steve Irwin'in ölümüyle ilgili ilk defa açıklamalarda bulundu. Şöyle söylüyor:

Irwin, yırtıcı hayvanlarla sayısız defa karşı karşıya gelerek kariyerini inşa etmişti. Öldüğü sırada da Okyanusun En Ölümcül Canlıları başlıklı bir belgesel çekiyordu. Lyons devam ediyor:

27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İzmir
📍 Yer bilgisi: İzmir
📅 Tarih ve saat: 7 Aralık 2025
🌡️ Hava durumu: Parçalı bulutlu / hafif yağışlı
🌡️ Sıcaklık: 12 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Orta–yüksek nem
🌿 Habitat tipi: Maki+odunsu bitki örtüsü
🪨 Zemin özellikleri: Humuslu, organik maddece zengin toprak
🧭 Yön / konum: Kuzey
16
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
400.0K UP
Yazar 30 Ağustos 2020 1 sa.

Ülkemizdeki felsefeci ve epistemologların büyük bir kısmı epistemoloji tarihi ile ilgilenmeye eğilimli gibi duruyor. Bu durumun doğal bir sonucu olarak çağdaş epistemolojiye dair temel metinlerin büyük bir kısmı hala dilimize çevrilmemiş durumdadır. Bu nedenle çağdaş epistemolojiye dair Türkçe literatür taraması yaptığımızda birçok kavramın Türkçeleştirilmesinin hala bir hayli zor olduğunu fark edeceksinizdir. Lütfen bu çalışmamızı okurken bu hususu aklınızda bulundurunuz.

Bu yazı sürekli güncellenecek olup çağdaş epistemolojiye ilgi duyan okuyucular ve genç felsefecilere bir izlek sunmak amacıyla Öncül Analitik Felsefe Dergisi yazarlarından Taner Beyter, Zeynep Vuslat Yekdaneh ile Asım Dilmaçünal tarafından hazırlanmıştır. İçeriğimizde hem çağdaş epistemoloji ile temas etmek adına bazı temel kavramlar ile yaklaşımları tanıtmak hem de uygun Türkçe karşılıklarını tespit etmek istedik. Bazı kavramların ve kelimelerin Türkçe karşılığının hatalı olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize ulaşarak görüş bildirin.

67
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Busranur Oturak
Busranur Oturak
3,450 UP
Çeviren 14 Ağustos 2018 10 dk.

Günümüzde insan yaşantısı sembolik ifadeler ve gelişmiş planlama yetenekleriyle karakterize olmuştur. Peki, bu yaratıcı ve yenilikçi kültür için gereken yeterlik ne zaman gelişti?

Paleoantropoloji ve arkeolojinin başlıca çalışma konularından biri hominin atalarımızın ne zaman bizim gibi olduğudur. Günümüz insanı ‘modern davranış’ için gereken yeterliği geliştirmiştir. Modern davranış yaratıcı ve yenilikçi kültür, dil, sanat, dini inançlar ve karmaşık teknolojilerden belirlenebilir (d'Errico & Stringer 2011). Modern davranışın altında yatan evrimleşmiş yetilerden biri, alışılmış bir şekilde ve çaba harcamadan semboller üzerinden iletişim kurma yetisidir. Arkeologların sıklıkla “sembolik aracılı davranış”ı yansıtan eserler aramalarının nedeni, sembolizmin günümüz insan kültüründe yaygınlaşmasıdır (Henshilwood & Marean 2003). Modern davranış aynı zamanda ileri düzeyde problem çözme ve uzun dönemli planlama yetenekleri gibi diğer bazı unsurları da içerir (Wynn & Coolidge 2011). Gelecek eylemleri önceden düşünüp problemleri sezerek ve bu problemlere cevaplar hazırlayarak üretilmiş arkeolojik eserler modern planlama yeteneklerinin kanıtı niteliğindedir (Wadley 2010).

90
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close