Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Söz
Emircan Direbol
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikbalini kaybetmeye mahkumdurlar.
Kaynak: Açıklama yoktur.
19
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Sizden Gelenler
Agakerim Sireliyev
Üye
Sizleri seviyorum ve temennim bu yönde ki Türkiye daha da bilim de muasır medeniyetler seviyesine ulaşacak.
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Bilime Dair Her Şey konusunda geliştirebilirsin.

Anıl Kocabaldır
Yazar 17 Şubat 2020 12 dk.

Bu yazımızda kaotik sistemlere örnek vermeye devam edeceğiz. Önceki yazımızda fiziksel bir örnek olan elektronik sistemlerde kaosu incelemiştik. Şimdi ise başka bir disiplin olan biyolojiden, kaotik davranış sergileyen, bir canlı grubuna ait popülasyondaki büyümede meydana gelen kaotikliği ele alacağız.

Biyolojik sistemlerde kaotikliği ilk defa inceleyen, biyolog R. M. May’dir. Kendisi 1970’lerin ortasında kompleks/ karmaşık davranış sergileyen biyolojik sistemlerin matematiksel bir modelini oluşturmuştur. Popülasyondaki canlıların sayısını zamana göre değişimini incelemiş ve 1976 yılında bunu bir makale olarak Nature dergisinde yayınlamıştır. Bu olay, aslında kaotik sistemlerin ilgiyi çekmeye başladığı bir dönüm noktasıdır. Çünkü basit ve karmaşık denklemlere sahip olmayan sistemlerde de hatta canlı maddelerde de kaotikliğin olabileceği ortaya konulmuştur.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Kalaycık
Çeviren 5 Ağustos 2021 14 dk.

Akdeniz tipi iklim bölgeleri (AİB) beş kıtaya yayılmıştır: Afrika, Avustralya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika. Bitki örtüsü (yakıt) büyümesini sağlayan serin ve yağışlı kışlar ve bitki örtüsünün tutuşabilirliğini artıran sıcak ve kuru yazlar ile karakterize edilen, güçlü bir mevsimsel iklimi paylaşırlar. Buna bağlı olarak, ekolojik ve evrimsel süreçler ile insan toplumları, Akdeniz tipi iklim bölgelerinin çoğunluğunda, ateş tarafından güçlü bir şekilde şekillendirildi.

Daha yakın zamanlarda, peyzaj ve iklimde yaşanan insan kaynaklı değişimler, yangın rejimlerinde ve dolayısıyla Akdeniz tipi iklim bölgelerinin beşinde de sosyo-ekolojik etkilerinde güçlü değişikliklere yol açmıştır. Son yıllarda artan nüfus, vahşi yaşam alanı ile kentsel alan arayüzüne (veya kısaca "VKA", yaban hayatı alanları ile kentsel alanların iç içe bulunmasını ifade eder) milyonlarca yeni insan ile barınak getirdi ve şiddetli yangın dönemlerinde ısınma ve kuruyan iklimler ve buna artı olarak meydana gelen tutuşmalar (çoğunlukla antropojenik), ekstrem orman yangını olaylarının (kısaca "EOO") yaygınlığının artmasına neden oldu. Ekstrem yangın olayları da, genellikle çok geniş yanan alanlara ve insan yaşamı ve onun varlıkları üzerinde önemli etkilere neden oldu.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Mayıs 2011 18 dk.

Türleri anlamak için ilk olarak, çeşitli tür tanımlarından bahsetmemiz gerekir. Çünkü doğa bilginleri ve biyologlar çok uzun yıllardır türleri tanımlamanın kolay bir yolunu aramışlardır. Ne yazık ki günümüzde hala türleri tanımlamak çok kolay bir iş değildir ve çok kapsamlı incelemeler gerektirmektedir.

Ancak aslında bu zorluk bize evrimin ne kadar güçlü bir doğa gerçeği olduğunu gösterir. Günümüzdeki bazı türler, akrabalarına veya atalarına o kadar benzerken, bazı diğer özellikleri bu canlıları aynı gruptan (türden) saymamıza engel olacak kadar farklıdır. Bu canlıları sınıflandırmak zorlayıcı ve hatta hararetli bilimsel tartışmalara sebep olabilir. Bu, evrimsel biyoloji açısından doğrulayıcı niteliktedir, çünkü zaten evrimsel biyoloji türler arasında kademeli ve yavaş bir değişimi öngörür. Doğada da tam buna uygun bir şekilde, birbirlerinden giderek farklılaşan nitelikleri barındıran, dolayısıyla birbirinden ayırmanın zor olduğu türler görmemiz mümkündür.

130
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mücahid Köse
İnceleyen1 2 gün önce
BBC News; İsrail'in ABD, İngiltere ve diğer batılı devletlerin desteğiyle Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırımın "üzerini örtmeye" çalışan, bunu yapamadığında ise gerçeği eğip bükerek veya çarpıtarak yanlı bir dille servis eden, kısacası tarafsız, objektif ve güvenilir olma gibi temel gazetecilik ilkelerinden ve buna bağlılık iddiasından uzak yayınlarda bulunan bir medya kuruluşudur. BBC News, faşist İsrail'in Filistin'de ve ötesinde işlediği savaş suçları ve insanlık suçlarına dair sözde "yaptığı" ve yapmadığı yayınlar; Filistinliler ve dünyanın dört bir yanından Filistin halkı ile dayanışanlara karşı her geçen gün artan lekeleme, karartma ve sansür girişimleri ile işlenen suçlara alenen ortaktır ve bir soykırım işbirlikçisidir.
Youtube Kanalı
2.1/10
(8 Kişi)
Puan Ver
@BBCNews
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
41K UP
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı ilçe merkezinde, dere yakınında gözlemlenmiştir.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
Eseri Ekleyen 4 gün önce Film
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : F1: The Movie
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bengisu Erdem
Bengisu Erdem
39K UP
Çeviren 2 Mart 2021 7 dk.

Dünya liderleri, 2015 yılının aralık ayında Paris'te iklim değişikliği anlaşmasının kabul edilmesini kutladıklarında, Eyfel Kulesi ve Zafer Takı, yeşil projektörlerle aydınlatıldı. Işıkların verdiği mesaj ise “Accord de Paris c'est fait!"("Paris anlaşması imzalandı!") oldu. Şimdi ise, aradan geçen beş çalkantılı yılın ardından, yeni slogan olsa olsa “travail en cours” ("Çalışmaya devam!") olabilir.

"Çalışmaya devam", Paris Anlaşması'nın ilk 5 yılında ne elde ettiğini incelemek ve daha da önemlisi gezegenin ısınmasına yol açan gaz emisyonlarını daha da azaltmak için uluslar bir araya geldiğinde verilen üstü kapalı bir mesaj oldu. Araştırmacılar, anlaşmanın ortalama küresel sıcaklıkların sanayileşme öncesi seviyelerin 2°C üzerine çıkmasını önleme hedefinde ilerleme kaydedilmesinde yardımcı olduğunu söylese de, birçok ülkenin 2015'te verdikleri taahhütleri yerine getirmediğine dair birçok kanıtla bu çabalar boşa çıkmış oldu. Uluslar sözlerini tutmuş olsalar bile, bazı araştırmacılar, daha sağlam bir eylem planı ihtiyacının altını çizerek, küresel sıcaklıkların yüzyılın sonuna kadar 2.6°C artacağını tahmin ediyorlar. Princeton Üniversitesi'nden iklim bilimci ve politika uzmanı Michael Oppenheimer, şöyle diyor:

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

2025 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma polimer bazlı plastik atıkların, mikrobiyal sistemler kullanılarak tıbbi açıdan önemli kimyasallara (özellikle ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan parasetamole) dönüştürülebileceği gösterdi.[1] Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Stephen Wallace’ın ekibi, Escherichia coli bakterisini genetik ve metabolik olarak yeniden düzenleyerek genellikle sadece laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen Lossen yeniden düzenleme reaksiyonu (İng: "Lossen rearrangement") adlı kimyasal reaksiyonu ilk kez canlı bir hücre içinde gerçekleştirmeyi başardı.[1]

Çalışmanın ilk aşamasında, yaygın olarak içecek ambalajlarında kullanılan PET (polietilen tereftalat) türevi plastik atıklar, kimyasal veya enzimatik hidroliz yoluyla temel monomer bileşenlerine (başlıca tereftalik asit ve etilen glikol) ayrıştırılmıştır. Bu monomer yapıtaşları, bakterinin yeniden programlanan metabolik yolları sayesinde çeşitli biyotransformasyon basamaklarından geçirilmiş ve ara ürün olarak p-aminobenzoik asit gibi farmasötik öncü moleküllere dönüştürülmüştür.

52
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 5 gün önce 35:16
Dijital çağda çocuk olmak da zor ebeveyn olmak da... Kaç yaşından itibaren çocuklara tablet-telefon verilmeli? Teknoloji sınırlandırılması nasıl yapılmalı?...
10
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 6 saat önce 32 dk.

Büyük Bizon Katliamı, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika'da milyonlarca Amerikan bizonunun sistematik olarak yok edilmesi sürecidir. Bu katliam yalnızca avcılığın kontrolsüz yayılmasından değil aynı zamanda Amerikan hükümetinin ve ordusunun bilinçli politikalarından kaynaklanmıştır. Bu süreç, günümüzde literatürde Büyük Bizon Katliamı (Ing: Great American Buffalo Slaughter) olarak tanımlanmakta ve hem ekolojik tarih hem de sömürgecilik çalışmaları açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Amerikan federal hükümeti ve askeri otoriteler, yerli halkların başlıca geçim ve kültürel yaşam kaynağı olan bizonları hedef alarak direniş gücünü kırmayı ve rezervasyon sistemine geçişi hızlandırmayı amaçlamıştır. Özellikle demiryollarının batıya doğru genişlemesiyle birlikte, endüstriyel düzeye ulaşan avcılık faaliyetleri bizon nüfusunda çok ciddi bir düşüşe neden olmuş; türün tahmini 30 ila 60 milyon arasında olan birey sayısı 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde 1.000’in altına kadar gerilemiştir. Bu durum Kızılderili kabilelerin ekonomik bağımsızlıklarını yitirmelerine ve zorla yerinden edilmelerine zemin hazırlamıştır.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Burak Başkan
Alıntıyı Ekleyen 8 Mart
Kadınlık meselesi bu kadar saçmaysa, bunun nedeni erkeğin kibrinin bunu bir tartışma haline getirmesidir.
Kaynak: İkinci Cinsiyet
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Kasım 2013 16 dk.

Tüm Dünya'daki Anglikan Hıristiyanlar'ın "ana kilisesi" ve İngiltere'nin resmi kilisesi olarak kabul edilen "İngiltere Kilisesi" (The Church of England), Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayımlayarak Evrim Teorisi'ni ilk defa sistematik olarak ortaya koymasından ve evrimsel biyolojinin temellerini atmasından 149 yıl sonra, 15 Eylül 2008'de, başlangıçta bu bilimsel teoriyi şahsi inançlara dayalı olarak reddettikleri için özür dileyen bir makale yayınladı. Bu makalenin yalnızca kilisenin görüşünü yansıttığı; ancak resmî bir özür yerine geçmediği vurgulandı.

Kilise, Darwin evrim yasasını net olarak izah edip, bu yasayı açıklamak üzere Doğal Seçilim'e dayalı olarak geliştirdiği Evrim Teorisi'ni ortaya koyduğunda, sert bir şekilde bu fikre karşı çıkmış ve Darwin'in dine saldırmayı hedeflediğini ileri sürmüştü. Dönemin bazı diğer kiliseleri ise Darwin'in keşfini, "Tanrı'nın Yaratış Biçimi" olarak değerlendirmiş ve bilimsel bir gerçeğe sırt çevirmek yerine onu inançlarına dahil etmişlerdi. Ancak din cemaatinin neredeyse tamamı, hem doğadaki evrim yasasına, hem de bunu açıklayan teorilere net bir şekilde sırt çevirmiş, görmezden gelmiş ve gerçekleri savunanlara karşı kampanyalar başlatmıştı. Bu da, bilimin ilerleyişi açısından ciddi engellerin doğmasına neden olmuştu.

164
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
MS 79’daki Vezüv patlamasında Herculaneum’da ölen bir gencin kafatasında camlaşmış beyin dokusu bulundu.

Aşırı ısıyla sıvılaşan doku, ani soğumayla cam benzeri hale gelmişti. Bu nadir olay, yalnızca felaketin şiddetini değil, ölüm anının olağanüstü hızını da gözler önüne seriyor.

Yapılan analizlerde, camlaşmış kalıntıların içinde bazı protein ve yağ moleküllerine rastlandı. Bu da, binlerce yıl öncesinden kalmış bir beyin örneğinin yalnızca yapısal değil, biyokimyasal açıdan da incelenmesini mümkün kılıyor.

Böylesi bir korunum, arkeolojik kayıtlarda son derece nadir görülen bir durum.
Bu çarpıcı keşif, yalnızca felaketin fiziksel etkilerini değil, bireylerin ölüm anına dair detayları da ortaya koyuyor; Herculaneum’un yok oluşunu sadece bir tarihsel olay olmaktan çıkarıp, insan hikâyelerine dayanan somut bir felakete dönüştürüyor.

📝 Aktaran: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
İnceleme
Şahin Demirkoç
İnceleyen 2 gün önce
Kitabını okumadan izlemeyin çünkü film aşırı hızlı şekilde ilerliyor ekstra kitapta olup filme eklenmeyen kişiler var o yüzden direk filmi izlerseniz anlamsız gelebilir ama kitabı okuduktan sonra izlerseniz kitaptaki ortam ve anbiyansı gayet güzel aktarmışlar.Başrol Tom Hanks karakterin özelliklerini güzel bir şekilde yansıtmış.
8.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Angels & Demons
Yönetmen: Ron Howard
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yusuf Öksüz
1 gün önce
Yapay zeka hiç olmasaydı keşke. 
2
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Tüm Reklamları Kapat
Abdullah Vatansever
Lise mezunu, biyoloji hedefleyen bir öğrenciyim 15 saat önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Yusuf Asaf Güven tarafından sorulmuştur.

Adrenalin (epinefrin) vücudumuzun algılanan tehlikeye karşı "dövüş yada kaç" tanıtıdır. Tehlike algılandığında hipotalamus, böbreküstü bezi olan adrenal medullayı sinirsel olarak uyarır. Sinirsel uyarı olması tepkinin çok çok hızlı olabilmesinden ötürüdür. Adrenal medulla epinefrin ve norepinefrin (noradrenalin) salgılar ve bu hormonlar biyolojik sistemi hayatta tutmayı amaçlar. Epinefrin ve norepinefrin acil kullanım için mevcut kimyasal enerji miktarını arttırır. Depolanan glikojen glikoza çevrilerek kana verilir. Bununla beraber epinefrin bazı hücre tiplerinde farklı sonuçlar doğurur. Karaciğer üzerinde uygun reseptöre bağlanan epinefrin glikoz salınımını arttırır. Öte yandan iskelet kaslarına kan sağlayan damarları oluşturan hücrelere bağlanan epinefrin, hücreleri gevşetir. Böylelikle iskelet kaslarına daha çok kan gitmesi sağlanır. Bunun tersi bir etki ise bağırsaklara kan sağlayan damarlarda görülür, bu damarlara bağlanan epinefrin damar hücrelerini kasarak bağırsaklara daha az kan gitmesini sağlar. Bu yanıtların amacı hayatı organ olan kalp, akciğer ve beyine daha çok kan ve kaynak gitmesi içindir.[1] Bu durumda vücut tam gücünü kullanır, yaşama ihtimalini yükseltmeye çalışır. Örneğin normalde koştuğundan daha hızlı koşup kaçmak yada hiç olmadığın kadar güçlü bir halde olmak gibi.

Bu savaş yada kaç durumu farklı duygular olarak isimlendirilmiştir. Korku, öfke heyecan gibi.

Bu tehlike durumlarında hissedilen epinefrin ve norepinefrin kesinlikle yaşamın temel içgüdülerindendir ve canlıyı hayatta tutmak ister.

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. Neil Allison Campbell, et al. (2022). Campbell Biyoloji - 12. Baskıdan Çeviri. ISBN: 9786052828335. Yayınevi: Palme Yayınevi. sf: 1490.
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Tüm Reklamları Kapat
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close