Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Çınar Ege Bakırcı
Uyarlayan 30 Kasım 2019 4 dk.

Sevdiğimiz birisinin mutluluğunu paylaştığımızda, değer verdiğimiz bir ilişkinin sonunda, bir başarı sonrası gururlandığımızda, etkileyici bir evlilik töreninde veya "Yukarı Bak (Up)" filmini izlerken vücudumuz, hissettiğimiz duyguların karşılığı olarak gözyaşlarımızı dışarı salıverir.

Ancak vücudumuzda bu mutluluk veya üzüntü sırasında verdiğimiz tek tepki göz yaşları değildir. En duygusal anlarda boğazımıza saplanan keskin ağrı da duygularımıza eşlik eder. Peki ağladığımız zaman göz yaşlarımız dökülürken nasıl olur da vücudumuzun başka bir noktasında bir ağrı hissederiz? Gelin bunu açıklayalım.

123
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Şu ana kadar Evrim Kuramı'nı çürütebilen bir argüman var olmadı. Ancak eğer ki bir gün olursa, bunu keşfeden bir bilim insanı olacaktır, bir aptal değil.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
71
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Orçun Deniz Can
İnceleyen10 1 gün önce
Dizi, insanların ve hayvanların yan yana yaşadığı alternatif bir dünyada geçiyor ve çoğunlukla Hollywoo'da geçiyor (isim D tabelasından çalındıktan sonra değişiyor). BoJack Horseman dizisi ismini aldığı ana karakterimiz olan BoJack Horseman'ın, yetim kalmış üç insan çocuğu yetiştirmeye çalışan genç bir bekar atı merkez alan, 1990'larda yayınlanmış bir sitcom olan Horsin 'Around'un eski yıldızı'nın başarılı oyunculuk günlerini geride bırakmasının ardından girdiği varoluşsal krizle başlar. Ayrıca BoJack içki ve uyuşturucuya olan bağlılığı ve bunun doğurduğu umursamazlıkla hayatına devam eder. Aynı zamanda BoJack'in evindeki kanepesinde bir süredir onunla beraber kalan Todd'la tanışırız, kendisi pek başarılı değildir aynı zamanda hep birilerine yük olmuştur ve BoJackta tam bu sebepten dolayı Todd'a karşı sürekli ileri geri laf eder ama içten içede onsuz yapamaz. Elbette birde hem menajeri hemde sevgilisi aynı zamanda bir kedi olan Prenses Carolyn var, ki oda BoJack'e ne kadar aşık olsada bir yandan da asla BoJack ile bir geleceği olamayacağı gerçeğinin farkındadır, ki öyle ya da böyle bu karakterlerin BoJack'in bu dizide anlatılan hikayesinde çok ama çok büyük rolleri vardır. Hikaye bir gün BoJack'in kendi oto-biyografi kitabını yazma serüveniyle başlıyor. BoJack'in hayatında çok büyük role sahip olacak hayalet yazarı Diane Nguyen ilede bu oto-biyografi vesilesiyle tanışıyor. Zaten tanışıklığı olan aynı zamanda Diane'inde erkek arkadaşı olan Mr.Peanutbutter da var tabi sevimli sempatik bir köpek. Genel hatlarıyla dizi bu karakterler etrafında dönüyor, dolanıyor.

Hepsinden öte benim gibi sık sık hayatın anlamını sorgulayan ve genelde bir anlamı olmadığını ve eninde sonunda ölüm varsa uğraşmanın gereği olmadığını savunan birisine ilaç gibi gelmiş bir dizidir. Ne zaman BoJack'e baksam hep kendimden bir parçamı görürüm, hayattan ve kendinden vazgeçmiş, kendini salmış ve bu düzenden kurtulmayı denesede bir türlü kurtulamamış bir kişidir BoJack Horseman ve bu bana hep kendimi ve olası sonumu hatırlatıyor. Ayrıca bölümlerin başındaki İntro müziğiyle, bölümlerin sonundaki Outro müzikleri dizinin temasını ve tonunu adeta yaşatıyor, o boşluk hissini bölüm sonunda bir anda gelen siyah ekran ve o başlayan mistik outro müziğiyle izleyicilere hissettirebilen nadir eserlerdendir, arada açar dinlerim, hatta Mr.Peanutbutter'ın telefon müziğini kendim kullanmaya başladım diziyi bitirdiğim gün, bu güzel deneyimi asla unutmayayüm diye şahsen ben o derecede seven birisiyim ve sizinde sevebiliceğinize inanıyor ve izlemenizi sonuna kadar öneriyorum.

10/10
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: Amy Winfrey
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
S. Buğra Baltacı
Yazar 8 Eylül 2020 11 dk.

Olayları, yerleri ve kişileri tüm detayları ile hatırlayamamak yaygın bir insan tecrübesidir. Yakın zamanda katıldığımız bir dersin genel içeriğini hatırlayabiliriz ancak konunun detaylarını dereceli olarak zamanla unuturuz. İlk bakışta bu olayın bellek kapasitemizin sınırlı olmasından kaynaklanabileceğini ve duyusal girdileri büyük bir kesinlik ve bütünlük ile kodlayabilen bir sinir sisteminin çok daha avantajlı olacağını düşünebiliriz. Açıkça, belleğimizin kapasitesi, depoladıklarımızdan çok daha yüksektir. Detayları hatırlayamamak bir yetersizlikten öte, adaptif bir özelliktir; yani unutmak, evrimsel süreçte avantajlı olduğu için özellikle seçilmiştir ve bu durum, güçlü bilimsel kanıtlar ile desteklenmiştir.

Pek çok koşul altında olayların detayları yerine, genelini hatırlamak daha faydalı olabilir. Kırsal bir arazide bir kayanın altında saklanan bir yılanın saldırısına maruz kaldığınızı hayal edin. Sinir sistemi bu olayda korku belleğini oluştururken sadece gerekli kısımları kodlamalıdır: Size hangi yılanın saldırdığı veya yılanın hangi kayanın altında saklandığı önemli değildir. Sinir sisteminin gelecek adına doğru davranışsal adaptasyonları sağlayabilmesi için, detayları ortadan kaldırarak daha sonraki olaylar için genel bir şema çıkarması gereklidir. "Genelleştirme" adı verilen bu fonksiyon bellek sistemlerinin önemli özelliklerindendir ancak kontrol atında tutulmadığı takdirde belirsiz anıların oluşturulmasına yol açar ve artık faydalı bir fonksiyon olmaktan çıkar. Bu nedenle beyin, genellik ve spesifiklik arasında bir denge kurmalıdır.

137
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
İnceleme
Umut Kuzu
Umut Kuzu
134K UP
İnceleyen10 29 Eylül 2023
Hayatım da izlediğim en iyi psikoloji filmlerinden birisidir kesinlikle izleyin.
Film
9.6/10
(160 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İrem Soylu
İrem Soylu
16K UP
Çeviren 18 Aralık 2021 5 dk.

Geçmiş yarım milyar yılda Dünya, tekrar tekrar canlı türlerinin çoğunu yer yüzünden silen kitlesel oluşlarla sarsıldı.[1] Her seferinde hayat toparlanmayı başardı ve sonunda çeşitlilik artarak yoluna devam etti.[2] Peki bunu mümkün kılan şey, yaşamın son derece dayanıklı olması mı, yoksa başka bir şey mi oluyor? Kitlesel yok oluşlar aslında çeşitliliğin artmasına yardım ediyor ve bunda başarılı oluyor olabilir mi? Eğer öyleyse bunu nasıl yapıyor? Şu anda başka bir yok oluşla karşı karşıya olduğumuzu göz önünde bulundurursak, yok oluşların çeşitliliği nasıl etkilediğini bir an önce anlamamız çok önemlidir.[3]

Kitlesel yok oluşlar, fosil kayıtlarındaki muhtemelen en çarpıcı örüntüdür. Çok sayıda tür, hatta bazen bütün familya, dünya üzerinde aynı anda ve hızla ortadan kaybolur. Bu kadar büyük ölçekli bir yok oluşun olması için genelde küresel bir çevre felaketinin meydana gelmesi gerekir. Bu felaketin o kadar şiddetli ve o kadar hızlı yaşanır ki, türler evrimleşemezler ve yok olurlar.

36
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Zəhra Əzizova
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
En büyük özgürlük, korkularımızla dans etmektir; çünkü özgürlük, zincirlerin kopması değil, onları anlamaktır.
Kaynak: Beloved, 1987
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anonim
Anonim Üye 3 gün önce Henüz cevap yok.
Bazı bilim insanları, 7 Temmuz’da Güneş patlamalarının zirveye ulaşacağını ve büyük bir koronal kütle atımıyla elektrik kesintilerine yol açabileceğini söylüyor. Ayrıca, Dünya’nın yok edici etkileri olabilecek presesyon dönemine yaklaştığı belirtiliyor. Bu etkileri biz de yaşayacak mıyız? Araştırmalarınız var mı?
114 görüntülenme
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 10 Nisan 2011 33 dk.

Giderek artan bir endişe: Büyük İstanbul Depremi. Tarihin en yıkıcı depremlerinden birisinin İstanbul'da yaşanması bekleniyor. Büyük sayılabilecek bir ülkenin neredeyse bütün ekonomisinin kalbine bir hançer gibi saplanacak, belki de hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını garantileyecek bir deprem bekleniyor.

Televizyon kanalları deprem konusunun reyting kaymağından yiyedursun, işin bilimsel yanı her zamanki gibi göz ardı ediliyor. Bir deprem, muhtemelen bir "mega deprem", bir magazin haberiymiş gibi sunuluyor. Biz bu yazımızda size işin bilimsel taraflarını göstermeye ve uzmanların neden İstanbul'da büyük bir deprem beklediğini anlatmaya çalışacağız.

266
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tam Ay Tutulması Tacı

Bu Ay çok tuhaf görünüyor. Yılın bu zamanında gerçekleşen bu dolunay, Çiçek Ay’ı olarak adlandırılıyor. Ancak bu durum onu tuhaf yapmıyor, dolunaylar ayda (ay-da) bir meydana gelir. Bu bir süper Ay’dı. Yani Ay, hafif eliptik olan yörüngesinde ilerlerken Dünya’ya en yakın olan konumunda tam evresine erişti. Biraz tuhaf olan süper Ay, sıradan bir dolunaydan biraz daha büyük ve daha parlak görünür, böylece Süper Çiçek Ay ismini alır. Bu görselde Ay, tam tutulma esnasında çekildi. Tutulan bir Ay, oldukça tuhaf görünebilir. Karanlık, düzensiz aydınlanmış, sıklıkla kırmızı olan Ay kimi zaman da kan kırmızısı olarak adlandırılır. Bu nedenle ince bulutların arasından görülen bu Ay’a, Süper Çiçek Kanlı Ay denebilir. Bu bulutlar, Ay’ın etrafında soluk bir taç oluşturur ve sadece garip değil aynı zamanda renkli görünmesini de sağlar. Bu görselde Samanyolu galaksisinin kalbi sağ alt tarafta görülebiliyor. Bu Ay, bu gölge, bu galaksi ve bu renklerin hepsi, geçen Ay Cassilis, NSW, Avustralya yakınlarında tek bir çekim ile yakalandı. (Daha sonra Samanyolu’nu daha iyi yakalayan iki çekimle birleştirildi.)

9 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Helmut Eder
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Nevzat Keskin
Seslendiren 1 gün önce 6:56
İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır....
0
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Ekim 2016 5 dk.

İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır. Çoğumuz dişlerimizi günde en az 1, muhtemelen 2 defa fırçalarız; fakat bunun mantığı ne, hiç düşündünüz mü? Sonuçta savanalarda yaşayan atalarımızın diş macununa ve diş fırçasına erişimi yoktu. Biz neden dişlerimizi fırçalamak zorundayız ki?

Öncelikle, dişlerimizi ne sıklıkla fırçalamamız gerektiği sorusunu cevaplayalım ve ardında yatan mantığı izah edelim: Hem Türk Dişhekimleri Birliği hem de Amerikan Diş Birliği, günde 2 defa, flüorürlü diş macunlarıyla, her biri en az 2 dakika sürmek kaydıyla dişlerinizi fırçalamayı önermektedir.[1][2] Dişlerinizi fırçalamanızın nedeni, dişlerimiz arasına sıkışan yemek parçacıklarını ve dişlerimiz üzerinde biriken beyaz renkli, yapışkan ve içi bakteri dolu plakları temizlemektir. Özellikle de yemek yedikten veya yüksek şeker içerikli içecekler tükettikten sonra, bu plaklar içerisindeki bakteriler asitler üreterek diş minesine saldırır. Nihayetinde bu asit, mine tabakasının parçalanmasına neden olur ve çürük dediğimiz yapıları oluşturur. Temizlenmeyen plaklar ise sertleşerek tartar adı verilen daha kalın tabakalar üretirler; bunların temizlenmesi çok daha zordur. Diş etinizde biriken tartar, nihayetinde iltihaplanmaya ve diş eti hastalıklarına yol açar.

169
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ulaş Şaroğlu
Etkinliği Ekleyen 1 gün önce IstanbulÜcretsiz31 Mayıs
Uluslararası İTÜ Bilim ve Mühendislik Zirvesi (İngilizce)
31 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 02 Haziran 2025 16:00 tarihine kadar.

📅 31 Mayıs – 2 Haziran 2025 tarihlerinde, İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi'nde düzenleyeceğimiz International ITU Science and Engineering Summit (SES 2025) etkinliğimiz sizlerledir.

📌 Etkinliğimizin programı ve konuşmacı listesine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

🔗 https://indico.itu.edu.tr/event/5

📌 Bu ve bu tarz etkinliklerimizden haberdar olmak için kulübümüzün İnstagram sayfasını takip edebilirsiniz:

🔗 https://www.instagram.com/itufmk/

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pınar Cakova
Çeviren 4 gün önce 5 dk.

Gıda takviyeleriyle ilgili reklamları izlediğinizde veya süpermarket reyonlarında dolaştığınızda yediklerinizin yeterince besleyici olmadığı izlenimine kapılabilirsiniz. O halde antioksidanlar gibi faydalı bileşenleri pratik bir hap haline getiren takviyelerden destek almak varken kendinizi neden sadece meyve sebze tüketmekle sınırlayasınız ki?

Bu mantıklı bir fikir gibi görünüyor. Eğer brokoli ve havuç gibi yiyeceklerde doğal olarak bulunan antioksidanlar sağlığımız için faydalı ise aynı bileşenleri içeren bir takviyeler de faydalı olmalı, değil mi? Ancak durum tam olarak öyle değil!

8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ceyda Özay
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Kastamonu
1
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zəhra Əzizova
Öğrenmeye meraklı biri 2 gün önce Sen de Cevap Ver

Samanyolu ve Andromeda galaksileri şu an birbirine doğru yaklaşıyor. Her biri milyarlarca yıldıza sahip, dev yapılar. Bu iki galaksi yaklaşık 4 milyar yıl sonra çarpışacak. Ama bu çarpışma, sandığın gibi yıkıcı olmayacak. Çünkü galaksiler her ne kadar kalabalık gibi görünse de, içlerindeki yıldızlar arasında çok büyük boşluklar var. Yani yıldızların çarpışma ihtimali çok düşük. Bu olayda ne Samanyolu kazanacak ne de Andromeda. Kazanan bir taraf olmayacak. Yerçekimi bu iki galaksiyi birbirine yaklaştıracak, iç içe geçirecek ve sonunda yepyeni bir galaksi ortaya çıkacak. Bilim insanları buna “Milkomeda” diyor. Bu galaksi, Samanyolu ve Andromeda’nın birleşiminden oluşacak daha büyük ve daha farklı bir yapı olacak.

Çarpışma sürecinde: yıldızların yolları değişecek, bazı yıldızlar dışarı savrulacak, yeni yıldızlar doğabilecek, belki Güneş Sistemi bambaşka bir yere sürüklenecek. Ama Dünya’nın bu olaydan etkilenip etkilenmeyeceği bile kesin değil çünkü o zamana kadar Güneş’in ömrü zaten sona yaklaşmış olacak.

Sonuç: Bu bir yok oluş değil, bir dönüşüm. İki büyük sistem, birleşerek daha büyük bir sistem oluşturacak. Yani evrende üstün gelen değil, birleşerek yeniden var olan kazanacak.

Tüm Reklamları Kapat

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Uyarlayan 24 Ağustos 2019 27 dk.

Rusya ve Avrupa'dan fizikçiler, elektronik biliminin post-silikon/silikon-sonrası çağına girecek olan spin-dalga cihazlarının çekirdeğinde yer alan magnonik kristalleri oluşturmak için süperiletken/ferromanyetik sistemlerin kullanılma olasılığını gösterdiler.

Magnonikler, kısaca, bilgi iletmek ve işlemek için spin dalgalarını kullanma olanaklarını araştırır. Modern katı hal fiziğinin bir alt alanı olarak düşünülebilecek modern bir manyetizma alanıdır; dalgaları ve manyetizmayı birleştirir, asıl amacı nano yapılı materyallerdeki spin dalgalarının davranışını araştırmaktır. Fotonikler, fotonlar ve elektromanyetik dalgalar ile ilgilenirken, magnoniklerin odağı, manyetik momentlerin oryantasyonunun harmonik salınımlara olan dönüş dalgaları veya magnonlar üzerindedir. Ferromanyetik malzemelerde, elektronların manyetik momentleri, yani bunların dönüşleri manyetik bir alanda hizalanır. Manyetik bir sistemde gözlemlenen spin/dönüş hizalama dalgalarına, spin dalgaları denir.

48
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
Aras Bekişoğlu
İnceleyen10 4 Eylül 2023
Bence serinin en can alıcı ve en anlam dolu filmi. Heyecan dolu son iki filmin temelleri bu filmde atılmış gibi. Diğer bazı filmler çıkartılıp içeriği diğer filmlere bölünebilecek gibiyken bu filmi seriden çıkartınca büyük bir parça eksik kalıyor. Harry'nin Dumbledore ve Snape ile ilişkileri, üçlünün aşk hayatının karışıklığı, Draco'nun hikayedeki yerinin başka bir boyuta taşınması ve keskin dönüşler. Harry Potter serisine genel bir yorum yapmak gerekirse bence serinin en güzel tarafı tamamen hazır, her şeyi tamam bir dünya olması ve sizi bu dünyanın içine çekmesi.
9.2/10
(33 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Harry Potter and the Half-Blood Prince
Yönetmen: David Yates
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Ocak 2023 9 dk.

Organel, genellikle bir hücrenin içinde bulunan ve spesifik bir görevi bulunan alt birimlerin her birine verilen isimdir. Bu yapılara "organel" denmesinin nedeni, tıpkı vücudumuzdaki organların kendilerine has görevleri olması gibi, organellerin de hücre içinde kendilerine has görevleri olmasıdır. "Organ" sözcüğünün sonuna eklenen "-el" eki, bir küçültme ekidir.

Organeller ya kendi lipit çift tabakaları ("zara bağlı organeller" olarak da adlandırılır) içinde ayrı ayrı çevrelenirler veya çevreleyen bir lipit çift tabakası ("zara bağlı olmayan organeller") olmadan uzamsal olarak farklı fonksiyonel birimlerdir. Organellerin çoğu hücre içinde işlevsel birimler olsa da, hücrelerin dışına uzanan bazı işlev birimleri de genellikle organel olarak adlandırılır (örneğin kirpikler, flagellum, arkelum ve trikosist).

96
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close