Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Elif İnan
Elif İnan
26.7K UP
Çeviren 17 Ocak 2018 10 dk.

Biyolojideki güncel anlamıyla evrim, genellikle bir popülasyonun zaman içerisinde biyolojik çeşitlilik oranındaki değişiklikler anlamına gelir. Evrim, tek bir yazı ile enine boyuna değinilmeyecek kadar geniş bir konu olduğu için, bu yazının başlıca amacı, daha derin tartışmaların bulunduğu diğer yazı bağlantılarıyla birlikte evrimdeki güncel meselelere geniş bir bakış açısı sağlamaktır. Bu yazı, evrimin tanımları üzerine kısa bir araştırmayla başlayıp evrimin farklı modlarının ve ilişkili felsefi sorunların irdelenmesiyle devam eder. Daha sonrasında, özellikle bu ansiklopedide verilen konulara odaklanılarak evrim felsefesindeki diğer konuların bir özetiyle sonlanır.

Bu yazının başında verilen evrim tanımı fazlasıyla geneldir. Literatürde, bazılarının bu genel tanımlamayla uyuşmadığı daha spesifik tanımlar da vardır. Birkaç örnek verelim.

79
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Mert Özel
Mert Özel
19.8K UP
Çeviren 13 Kasım 2016 17 dk.

Bizim kadar akıllı olan bir bilgisayar yaratmanın ne kadar inanılmaz derecede zor olduğunu öğrenmek kadar insan zekasını takdir ettirecek bir şey yok. Gökdelenler inşa etmek, uzaya insan yollamak, Büyük Patlama'nın nasıl gerçekleştiğinin detaylarını bulmak — bunların hepsi beynimizin nasıl çalıştığını anlamaktan ve onun kadar havalı bir şey yapmaktan çok daha kolay şeyler. Şu an itibarıyla insan beyni, evrende bilinen en karmaşık cisim.

İlginç olan şey şu, YGZ (yalnızca tek bir alanda değil, genel olarak insanlar kadar akıllı bir bilgisayar) yaratmanın zor kısımları, düşündüğünüz şeyler değil. Bir salisede iki tane on basamaklı sayıyı çarpabilen bir bilgisayar yapmak — inanılmaz derecede kolay. Bir köpeğe bakıp onun köpek mi kedi mi olduğunu söyleyebilen bir tane yapmak — zor bir iş. Satrançta herhangi bir insanı yenebilecek bir YZ yapmak mı? Tamamdır. Altı yaşında çocuklar için hazırlanan resimli bir kitaptan bir paragrafı okuyup yalnızca kelimeleri değil, anlamlarını da kavrayabilecek bir YZ yapmak mı? Google şu an bunun için milyarlarca dolar harcıyor. Zor şeyler — hesap, finansal piyasa stratejileri, dil çevirmek — bir bilgisayar için son derece kolay, fakat kolay şeyler — görme, hareket etme, algılama — çıldırtıcı derecede zor. Veya, bilgisayar uzmanı Donald Knuth'un sözleriyle, “Yapay Zeka şimdiye kadar ‘düşünme’ isteyen neredeyse her şeyi yapmayı başardı, fakat insanlar ve hayvanların 'düşünmeden’ yaptığı birçok şeyde başarısız oldu.”

80
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 22 Nisan 2020 2 dk.

COVID-19 salgınıyla ilgili en önemli konulardan birisinin klinik/tıbbi testler olduğunu biliyoruz. Ancak COVID-19 tespitini mümkün kılan testler için örneklerin nasıl toplandığı konusunda yeterli bilgi bulunmuyor. Bu nedenle, hastalığa sebep olan SARS-CoV-2'ye yönelik testlerin nasıl yapıldığını kısaca anlatmakta fayda görüyoruz.

Amerika Hastalık Önlem ve Koruma Merkezi (CDC) tarafından yayınlanan yönergelere göre, özellikle de asemptomatik (henüz semptomları görülmeyen) hastalara yönelik olarak yapılan COVID-19 testleri için nazofarinjal sürüntü/örnek (İng: "nasopharyngeal swab") veya orofarinjal sürüntü/örnek (İng: "oropharyngeal swab") toplanması gerekmektedir.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 21 Ocak 2019
Her şeyi keşfettiğini söyleyip hiçbir ispat üretemeyenler; imkansızı keşfetme sahtekarlığında bulundukları için tekzip edilebilirler.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
24
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 6 gün önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kerem Girgin
Kerem Girgin
142.4K UP
Yazar 1 saat önce 13 dk.

İnsanoğlu, varoluşunun şafağından bu yana, doğanın kudreti karşısında hem hayranlık hem de derin bir korku duymuştur. Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında, ayaklarımızın bastığı toprağın sarsılmaz olduğuna dair inancımız, jeolojik zamanın o acımasız tiktakları arasında zaman zaman yerle bir olur. Evren'in uçsuz bucaksız karanlığında sürüklenen bu toz zerresinin üzerinde yaşam, incecik bir kabuğun kararsız hareketlerine pamuk ipliğiyle bağlıdır. Özellikle Anadolu gibi tektonik plakaların sürekli bir itiş kakış halinde olduğu coğrafyalarda, deprem gerçeği sadece jeofiziksel bir olay değil, kültürel kodlarımıza işlemiş kolektif bir travmadır.

Marmara Denizi, bu travmanın merkez üssünde, tarihin ve jeolojinin kesiştiği noktada uyanmayı bekleyen bir dev gibidir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batıya doğru uzanan ve milyonlarca yıldır Avrasya ile Anadolu blokları arasındaki gerilimi düzenleyen bu devasa kırık sistemi, insanlık tarihi boyunca imparatorlukları sarsmış, surları yıkmış ve şehirleri yutmuştur. 1509 yılında, Osmanlı tarihçilerinin "Kıyamet-i Suğra" yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırdığı o günde, İstanbul’un surlarını yerle bir eden güç ile 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te binlerce canımızı alan güç aynıdır. Bu güç ne mitolojik bir canavarın öfkesi ne de ilahi bir cezalandırma aracıdır; bu, gezegenimizin ısıl dinamiklerinin, çekirdekten yüzeye doğru akan enerjinin ve plaka tektoniğinin kaçınılmaz bir sonucudur.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Özkaya
Ahmet Özkaya
165.3K UP
Yazar 12 Ağustos 2020 41 dk.

İlk kuramsal düşünürlerden günümüzdeki modern düşünürlere kadar, tüm kültürel unsurları anlamak için birbirinden farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ana çıkış noktası olarak bu görüşlerin hepsi de anlamayı amaçlar. Anlamak için ise düşünürler, çeşitli kategorizasyonlar vasıtasıyla var olan fenomenleri zihinsel olarak anlaşılır hale getirir. Sosyal olan olgular kompleks yapısı sebebiyle sürekli olarak bu çeşitli kategorizasyonları aşar. Sosyal fenomenleri, tıpkı her olgunun birbirine geçmiş karmaşık ağlarla örülmesi olarak betimleyebiliriz. Bu sebeple zihinsel olarak bu karmaşık ağları çözmeye çalışarak anlamaya çalışırız. Çözüldükçe hangi ipin nereden çıktığını ve bu ipin, çıktığı yerdeki diğer iplerle olan ilişkiselliğini biliriz ya da keşfettiğimizi varsayarız. Birkaç ipucu buldukça diğer etkenlerin “tereyağından kıl çeker gibi” kolay anlaşılması da büyük düşünürlerin istediği şeydir.

İlk sistematik düşünme biçimini Antik Yunan’dan başlattığımızda, günümüze kadar gelen büyük düşünürlerin temelci (foundationalist) olduğunu söyleyebiliriz. Anti temelci (anti-foundationalist) ve anti özcü (anti-essentialist)olan düşünürler ise daha geri planda kalmış ve bu düşünürlerin etkisi daha az olmuştur. Örneğin sofistler Antik Yunan’da anarşinin kaynağı olarak düşünüldüğü için özellikle Sokrates ve Platon tarafından ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Çünkü sofistler göreceliliği ve kuşkucu düşünme tarzını benimsemişlerdir.

67
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Mart 2012 27 dk.

Evrimsel süreçle ilgili anlaşılması en güç kavramlardan biri, bir özelliğin nasıl değiştiği ve türlerin nasıl farklılaştığıdır. Örneğin ortalama boyu 20 santimetre olan bir canlının boyu nesiller içerisinde nasıl 2 katına, 40 santimetreye çıkabilir? Daha kritik bir soru, eğer ki popülasyon içerisinde yeterince çeşitlilik olmaması durumunda, bu tür bir evrimin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğidir. Yani boy ortalaması 20 santimetre olan bir popülasyonun içerisindeki en uzun bireyler 22 santimetreyse ve daha uzun bireyler yoksa, nasıl olur da popülasyonun boy ortalaması 40 santimetreye çıkabilir? Diyelim ki yeterli çeşitlilik var, bu durumda evrim nasıl meydana gelir? İşte bu makalemizde bu konuları inceleyerek, evrensel olarak evrimin nasıl işlediğini anlamanızı sağlamayı hedefleyeceğiz. Eğer ki bu yazımızı tam olarak sindirebilirseniz, evrimin nasıl işlediğini ileride karşınıza çıkabilecek herhangi bir örnek dahilinde, rahatlıkla yorumlayabileceğinizi umuyoruz. Fakat bu yazıyı okumadan önce, evrimin temel mekanizma ve işleyişini öğrenmek adına bu dizimizin ilk yazısı olan "Evrim'in İşleyişi - 1: Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler" başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. Hemen konuya girelim:

Evrimin nasıl meydana geldiği üzerinde kafa yorarken insanların düştüğü temel hatalardan birisi, evrimi türümüz üzerinden düşünmektir. Esasında bunu elbette yapabilirsiniz, zira insan türleri de evrimsel süreç sonunda var olmuş hayvan türleridir; ancak insan üzerinde düşünmenin ufak bir sıkıntısı vardır: türümüz, vahşi doğadan izole bir yaşam stiline geçtiği ve buna adapte olduğu için, istisnasız olarak geriye kalan tüm türlerin geçirdiği evrimsel değişimlerden bir miktar uzaklaşmıştır. Elbete türümüz halen, her nesilde evrim geçiriyor; ancak söz konusu Homo sapiens olduğunda bu evrim daha çok mikroevrim düzeyinde, fiziksel değişimlerin çok çok daha yavaş yaşandığı bir evrim olmakta. Bu yüzden bir türün dış görünümünün evrim sebebiyle değişimi görülmek isteniyorsa, insan türü üzerinden gitmek pek de mantıklı bir "ilk adım" olmayacaktır. Yine de, bu konuyla ilgili olarak "İnsanların evrimi sona mı ermiştir? İnsan üzerinde Evrim Mekanizmaları nasıl işler?" başlıklı makalemizi okuyarak, bu yazımızda vereceğimiz örnekleri nasıl insanlara genişletebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Uzun lafın kısası, tıpkı genetik deneylerinde yaptığımız gibi, gözlemlemek istediğimiz unsuru (evrimi) kolaylıkla görebileceğimiz, uygun bir model organizma seçmek, incelememizin kolay ve sıkıntısız gerçekleşebilmesi için önem arz eder. Bu sebeple, insan gibi bir tür üzerinden evrimi incelemek yerine, vahşi yaşam dahilinde bulunan bir türü ele almak çok daha kolay olacaktır.

89
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Güven Soner
Güven Soner
40.1K UP
Yazar 2 gün önce 4 dk.

Hastanede muayene olurken sağlık çalışanının iki dakika sessizce ekrana bakması size belki sıradan gelir. Peki ya görme engelli olsaydınız?

Seslerden başka hiçbir ipucunuz yokken o sessizlik sizde nasıl bir his yaratırdı?

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 22 Aralık 2014 7 dk.

Charles Darwin'in Türlerin Kökeni'nin ilk baskısı daha yayınlandığı gün tükendiyse bile, kitabın ortaya koyduğu gerçeklerin etkisi ilk birkaç ay/yıl boyunca pek fazla hissedilmedi, üzerinde çok fazla durulmadı. Ancak aradan 1-2 sene geçtikten sonra, bilim camiasında müthiş bir patlamaya neden oldu ve kısa sürede en çok tartışılan konu haline geldi. Aradan 10 sene geçmemişti ki, Dünya çapındaki tüm bilim insanlarının ezici bir çoğunluğu, doğadaki evrim yasasını ve bunu izah eden Darwin'in Evrim Teorisi'ni, canlılığın çeşitliliğini ve değişimini açıklayan tek teori olarak kabul etmişlerdi.

Sonradan, 1900 yılında Hugo de Vries tarafından Mendel Genetiği'nin yeniden keşfiyle bilim insanları kısa bir süreliğine Biyometriciler ve Mutasyoncular olarak ikiye bölündülerse de, kısa bir süre sonra Thomas Morgan Hunt, Sergei Chetverikov, Theodosius Dobzhansky, Ledyard Stebbins, George Gaylord Simpson, Ronald Fisher, JBS Haldane ve Ernst Mayr gibi büyük evrimsel biyologların araştırmaları sayesinde bu kutuplar ortak bir paydada bir araya getirilerek Modern Sentez inşa edildi. Bu sentez, Mendel Genetiği'nin, Darwin'in Evrim Teorisi'ni birebir desteklediğini ve bütünlediğini tüm Dünya'ya ispatlamış oldu. Bu birliktelikten doğan popülasyon genetiği, modern bilimin en güçlü sahalarından biri olarak çalışmalarını sürdürmekte ve biz de dahil olmak üzere tüm türlerin nereden geldiğini, nasıl geldiğini ve şu anda nasıl değiştiğini açıklamayı başarmaktadır.

228
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Toplumsal aydınlanmanın eğitimle birlikte belki de en önemli bileşeni olan popüler bilim içeriği üreticiliğini büyük bir profesyonellikle devam ettiren Evrim Ağacı gibi bir oluşumun varlığı, ülkemizdeki bilgi kirliliğinin ve sahte-bilim üreticilerinin yarattığı dezenformasyonun yaratabileceği potansiyel sosyo-kültürel yıkımın önüne geçilmesi açısından çok kıymetli.
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
59.9K UP
İnceleyen 4 gün önce
Dante Alighieri – İlahi Komedya, yalnızca bir ahiret yolculuğu anlatısı değil; insanın ahlaki bilincinin, siyasal düzenin ve ruhsal arınmanın alegorik haritasıdır. Dante, Cehennem–Araf–Cennet üçlemesi boyunca bireysel günahı da, toplumsal çürümeyi de aynı etik terazide tartar.

Eserin en çarpıcı başlangıç dizeleri, hem bireysel hem de insanlığa özgü bir krizi dile getirir:

“Hayat yolunun yarısında, karanlık bir ormanda buldum kendimi,
doğru yol yitmişti bende.”

Bu “karanlık orman”, sadece Dante’nin kişisel bunalımı değil; ahlaki pusulasını kaybetmiş insanlığın metaforudur. İlahi Komedya, tam da bu kayboluş anından başlar; çünkü Dante’ye göre kurtuluş, insanın önce kaybolduğunu kabul etmesiyle mümkündür.

Cehennem bölümü, adalet fikrinin en sert ve sembolik biçimde işlendiği yerdir. Cezalar keyfi değil, işlenen günahın mantıksal sonucudur (contrapasso). Kapıdaki ünlü uyarı bunu açıkça belirtir:

“Buraya girenler, bütün umutlarınızı geride bırakın.”

Bu söz yalnızca cehenneme değil, sorumluluktan kaçan her zihinsel duruma yöneltilmiş bir ikaz gibidir. Dante için umudu kaybettiren şey, günahın kendisi değil; bilinçli tercihlerle hakikati reddetmektir.

Cehennem’in en sarsıcı pasajlarından biri, tarafsız kalanlara ayrılan yerdir. Dante bu insanları açıkça küçümser:

“Ne iyilikte ne kötülükte yer aldılar;
Dünya onlardan söz etmeye değmez.”

Bu dizeler, Dante’nin ahlak anlayışını net biçimde ortaya koyar: Erdemsizlik kadar tehlikeli olan şey, kayıtsızlıktır. Dante’ye göre etik duruş almaktan kaçınmak, insan olmanın inkârıdır.

Araf’a geçişle birlikte ton değişir. Burada cezadan çok arınma ve umut hâkimdir. Ruhlar acı çeker ama kurtulmayı bilirler. Araf’ın ruhuna uygun şu söz dikkat çekicidir:

“Burada acı vardır, ama umutsuzluk yoktur.”

Bu ifade, Dante’nin insan anlayışını özetler: İnsan düşebilir, hata yapabilir; fakat bilinç ve iradeyle yükselme kapasitesine sahiptir.

Cennet bölümünde ise akıl sınırına gelir, sözü teslim eder. Burada Beatrice rehberdir; aşk, Tanrısal bilgiyle birleşir. Dante’nin vardığı son noktada şu satırlar yer alır:

“Aşk ki güneşi ve öteki yıldızları hareket ettirir.”

Bu dize, İlahi Komedya’nın nihai felsefesidir. Evrenin merkezinde güç, korku ya da ceza değil; aşk ve düzenleyici bir anlam vardır. Dante için aşk, duygusal bir hâl değil; varoluşu ayakta tutan kozmik ilkedir.

Sonuç olarak İlahi Komedya, bir ölüm sonrası anlatısı değil; yaşarken verilen ahlaki kararların haritasıdır. Dante, okuru seyirci konumunda bırakmaz; her okur sanki kendi karanlık ormanında ilerliyormuş gibi sorgulanır. Bu yüzden eser, Orta Çağ’ın ürünü olsa da zamansızdır: Çünkü günah, adalet, umut ve aşk hâlâ insanın merkezindedir.
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Divina Commedia
Derleyen: Rekin Teksoy
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İzmir
📍 Yer bilgisi: İzmir
📅 Tarih ve saat: 7 Aralık 2025
🌡️ Hava durumu: Parçalı bulutlu / hafif yağışlı
🌡️ Sıcaklık: 12 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Orta–yüksek nem
🌿 Habitat tipi: Maki+odunsu bitki örtüsü
🪨 Zemin özellikleri: Humuslu, organik maddece zengin toprak
🧭 Yön / konum: Kuzey
15
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ece Müker
Ece Müker
580.3K UP
5 gün önce
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, evren yalnızca 730 milyon yaşındayken patlayan bir süpernovayı gözlemleyerek şimdiye kadar tespit edilen en erken süpernovayı belirledi. Gözlem, Mart 2025’te kaydedilen GRB 250314A adlı bir gama ışını patlamasının ardından yapıldı.

Webb’in yakın kızılötesi görüntüleri, patlamanın kaynağının dev bir yıldızın çökmesiyle oluşan bir süpernova olduğunu ve ona ait çok sönük ana galaksiyi ortaya koydu. Böylece Webb, daha önce 1,8 milyar yıl ile elinde tuttuğu kendi rekorunu da aşmış oldu.

Araştırmacılar, bu kadar erken bir dönemde gerçekleşmiş olmasına rağmen süpernovanın, günümüz evrenindeki süpernovalara şaşırtıcı derecede benzer özellikler taşıdığını belirtiyor. Bu bulgu, erken evrendeki yıldızların yapısına dair önemli yeni sorular gündeme getiriyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yaşam Ağacı Türü
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Türü Ekleyen 5 gün önce
Psathyrella microrrhiza, Tiny Psathyrella olarak da bilinen, higrofan şapkalı küçük, narin bir agarik mantardır. Başlangıçta, şapkanın dış kısmında dağınık beyaz fibriller veya fibrilloza pullar bulunur ve bunlar kenarlarda kalıcıdır. Bu mantar, ormanlardaki yol kenarlarında veya ruderal alanlarda, genellikle odun kalıntıları veya yaprak örtüsü üzerinde yetişir.

Şapka başlangıçta küt konik olup, olgunlaştıkça çan şeklinde veya dışbükey-umbonat hale gelir. Şapka başlangıçta dış kısmında dağınık beyaz lifler veya fibrillo pullarla süslenmiştir ve bunlar kenarlarda kalır. Kururken, şapka kenarlarında pembemsi bir renk alabilir ve bazen solungaç kenarları pembemsi ve flokülöz görünebilir. Higrofan, orta kahverengi, soluk bej kahverengiye dönüşür. Lameller ekli, orta genişlikte, sıkışık, soluk kirli bej, yaşlandıkça kahverengimsi griye dönüşür. Sap ince, narin, kırılgan, olgunlaştığında dolgunlaşır, aşağı yukarı eşit uzunluktadır ve sapın alt kısmında peçe kalıntıları bulunabilir. Spor izi koyu kahverengi ila mor kahverenginde olur.

Şapka (cap) çapı: Genellikle 1 – 3 cm arası. Kimi kaynaklar “yaklaşık 1 ila 3 cm” diyor.

Sap (stipe) + dip özelliği: Sap — oldukça ince — ve bazen dipte küçük, kökümsü bir uzantı (rootlet / micro-rhiza) olduğu bilinir.

Görünüş ve hygrophanous özellik: Şapka ıslakken nemli, koyu kahverengi/ kızıl kahverengimsi; kuruyunca açıla-solar (farklı tonlara geçer). Bu “nemle renk değişimi (hygrophany)” bu tür için bildirilmiştir.

Çıkış biçimi: Genelde “tek tek veya çok küçük gruplar (ikili, üçlü vb.)” hâlindedir

Sporları 11-14 x 6-7 μm boyutlarında ve pürüzsüz şekillidir, bir germ gözenekleri vardır.

Türün ilk tanımlandığı ve yaygın olarak gözlemlendiği yer Avrupa'dır.

Psathyrella türlerinin çoğunu yenmez, düşük değerli veya riskli olarak sınıflandırır.
3
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close