Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Yaşam Ağacı Gözlemi
Nostalji Arabesk
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Çanakkale
Coğrafi koordinatlar Lapseki Enlem: 40.3439, Boylam: 26.6836
40° 20′ 38″ Kuzey, 26° 41′ 1″ Doğu
3
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Hasan Ayer
Hasan Ayer
3,500 UP
Çeviren 26 Aralık 2019 19 dk.

Bu metnin mizahi dili, okuyucuyu eğlendirebilir. Fakat bu mizahi dilin amacı meselenin ehemmiyetini gizlemektir. Medawark bu görüşlerini 1960’ların ekonomik açıdan gösterişli günlerinde dile getirmiştir. İngilizlerde bilime ayrılan bütçe, o dönemde her beş yılda bir %10 artış gösteriyordu. Daha düşük bir oranla olsa da, bu büyüme 1970’lere kadar devam etti. Ancak 1980’lerde şiddetli bir değişim meydana geldi. 1980’lerin ilk 5 yılında, Britanya’da bilim için yapılan kamu harcamaları %10 azaldı ve bütün göstergeler bu kesintinin devam edeceği yönündeydi. Fakat İngiliz bilim insanları da bu konuda uyarılmadıkları hususunda sitemde bulunamazlar. Dönemin parlamento üyesi ve daha sonra eğitim ve bilim bakanlığı yapmış olan Shirley Williams 1971’de açık bir uyarıda bulundu:

Bilim için yapılan kamu harcamaları diğer ülkelerde de azalma gösterdi. Britanya’ya özgü bir takım sebeplerin birleşimi, Britanya’nın durumunu gelişmiş ülkeler arasında belki de en kötüsü haline getirdi. Buradaki amacımız bütün bu sebepleri burada tartışmak değildir. Buradaki amacımız yalnızca Britanya’da değil, tüm dünyada, günümüzde bilimin düştüğü kötü durumun en temel ve aynı zamanda en az fark edilen sebebini tanımlamak ve ona savaş açmaktır. 1986’da İngiliz bilim insanları bu kesintilere “Save British Science” (İngiliz Bilimini Kurtar) adında bir kampanya başlatarak karşılık verdi. Kampanyanın belirtilen amaçları şunlardı:

100
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ömer Ekmel Kara
Yazar 5 gün önce 5 dk.

2024 yılının mayıs ayında Nielsen ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir araştırma, dövme yaptırmanın lenf kanseri riskini artırabileceği yönündeki bulgularıyla medyada geniş yankı uyandırdı.[1] Hemen ardından, Danimarka’da Clemmensen ve ekibi tarafından yapılan ve ikiz bireyleri kapsayan bir diğer çalışma da dövme ile lenf ve deri kanseri arasında istatistiksel bir bağlantı olabileceğini öne sürdü.[2] Peki, bu çalışmalar gerçekten dövme ile kanser arasında anlamlı bir ilişki kurabildi mi? Bu çalışmaların bulgularını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için öncelikle dövmenin vücuttaki genel etkisini ve araştırmanın neden dövme ile kanser arasında bir ilişki aradığını anlamak gerekir.

Dövme, binlerce yıldır insanlar tarafından dini, kültürel veya estetik nedenlerle kullanılan bir ifade biçimidir. En eski dövme örneklerinden biri, Alp Dağları’nda bulunan "Buz Adam Ötzi"ye aittir. MÖ 3370–3100 yılları arasında yaşadığı belirlenen Ötzi’nin vücudunda çeşitli dövme izlerine rastlanmıştır. Benzer figüratif dövmeler, Antik Mısır'da hem erkek hem kadın mumyalarında bulunmuştur.[3]

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 9 Aralık 2023 10 dk.

Jet lag terimi, birden fazla saat diliminin kısa süre içerisinde değiştirilmesi nedeniyle oluşan sirkadyen ritim bozukluklarını ifade eder. Özelikle uçak seyahatleri nedeniyle yaşanan hızlı zaman dilimi değişiklikleri için Jet lag terimi kullanılmaktadır.

Bugün, bir asır önce katedilmesi çok zor olan mesafeleri yarım günlük uçak yolculuklarıyla aşabiliyoruz. Kısa sürede binlerce kilometrelik yolculuklar yapabilmek pek tabii güzel; ancak yolculuk sırasında saat dilimlerini hızla değiştiriyorsanız çeşitli problemler yaşayabileceğinizin farkında olmalısınız. Jet lag kavramı tam da bu problemleri tanımlayabilmek adına hayatımıza dahil oluyor.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Mart 2012 27 dk.

Evrimsel süreçle ilgili anlaşılması en güç kavramlardan biri, bir özelliğin nasıl değiştiği ve türlerin nasıl farklılaştığıdır. Örneğin ortalama boyu 20 santimetre olan bir canlının boyu nesiller içerisinde nasıl 2 katına, 40 santimetreye çıkabilir? Daha kritik bir soru, eğer ki popülasyon içerisinde yeterince çeşitlilik olmaması durumunda, bu tür bir evrimin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğidir. Yani boy ortalaması 20 santimetre olan bir popülasyonun içerisindeki en uzun bireyler 22 santimetreyse ve daha uzun bireyler yoksa, nasıl olur da popülasyonun boy ortalaması 40 santimetreye çıkabilir? Diyelim ki yeterli çeşitlilik var, bu durumda evrim nasıl meydana gelir? İşte bu makalemizde bu konuları inceleyerek, evrensel olarak evrimin nasıl işlediğini anlamanızı sağlamayı hedefleyeceğiz. Eğer ki bu yazımızı tam olarak sindirebilirseniz, evrimin nasıl işlediğini ileride karşınıza çıkabilecek herhangi bir örnek dahilinde, rahatlıkla yorumlayabileceğinizi umuyoruz. Fakat bu yazıyı okumadan önce, evrimin temel mekanizma ve işleyişini öğrenmek adına bu dizimizin ilk yazısı olan "Evrim'in İşleyişi - 1: Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler" başlıklı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. Hemen konuya girelim:

Evrimin nasıl meydana geldiği üzerinde kafa yorarken insanların düştüğü temel hatalardan birisi, evrimi türümüz üzerinden düşünmektir. Esasında bunu elbette yapabilirsiniz, zira insan türleri de evrimsel süreç sonunda var olmuş hayvan türleridir; ancak insan üzerinde düşünmenin ufak bir sıkıntısı vardır: türümüz, vahşi doğadan izole bir yaşam stiline geçtiği ve buna adapte olduğu için, istisnasız olarak geriye kalan tüm türlerin geçirdiği evrimsel değişimlerden bir miktar uzaklaşmıştır. Elbete türümüz halen, her nesilde evrim geçiriyor; ancak söz konusu Homo sapiens olduğunda bu evrim daha çok mikroevrim düzeyinde, fiziksel değişimlerin çok çok daha yavaş yaşandığı bir evrim olmakta. Bu yüzden bir türün dış görünümünün evrim sebebiyle değişimi görülmek isteniyorsa, insan türü üzerinden gitmek pek de mantıklı bir "ilk adım" olmayacaktır. Yine de, bu konuyla ilgili olarak "İnsanların evrimi sona mı ermiştir? İnsan üzerinde Evrim Mekanizmaları nasıl işler?" başlıklı makalemizi okuyarak, bu yazımızda vereceğimiz örnekleri nasıl insanlara genişletebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Uzun lafın kısası, tıpkı genetik deneylerinde yaptığımız gibi, gözlemlemek istediğimiz unsuru (evrimi) kolaylıkla görebileceğimiz, uygun bir model organizma seçmek, incelememizin kolay ve sıkıntısız gerçekleşebilmesi için önem arz eder. Bu sebeple, insan gibi bir tür üzerinden evrimi incelemek yerine, vahşi yaşam dahilinde bulunan bir türü ele almak çok daha kolay olacaktır.

86
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 16 Ocak 2019 15 dk.

DNA, ya da uzun adıyla deoksiribonükleik asit, Dünya üzerinde var olan bütün canlılarda bulunan ve hepsinde kalıtsallığı sağlayan moleküldür. Yani canlılar, DNA isimli bu kimyasal maddeyi kullanarak, kendi biyolojik özelliklerinin bir kısmını veya tamamını yavrularına aktarırlar. Ancak biyolojik organizmalara genetik yapısını kazandıran bu molekül, tek bir yapıda bulunmaz. Genetik ile ilgilenen birisi gen, kromatit ve kromozom gibi birçok diğer terimle de karşılaşmış; hatta bunların sayılarıyla ilgili kafa karışıklığı yaşamıştır. Bu yazımızda, DNA ve genlerle ilişkili tüm kavramları açıklayacağız.

Her kimyasal maddenin kendine özgü bir fiziksel yapısı vardır. Deoksiribonükleik Asit (DNA) isimli kimyasal yapının fiziksel şekline ise "ikili sarmal" adını vermekteyiz; çünkü birbiri etrafına örülmüş gibi gözüken iki şerit ve bu şeriti birbirine bağlayan moleküler köprülerden oluşmaktadır. Bu yapıyı oluşturan alt birimler, nükleobazlardır (kimi zaman sadece baz da denebilir; ancak "baz" sözcüğünün kimyada anlamı oldukça geniş olduğu için bu kısa kullanım kafa karıştırıcı olabilir).

323
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
MS 79’daki Vezüv patlamasında Herculaneum’da ölen bir gencin kafatasında camlaşmış beyin dokusu bulundu.

Aşırı ısıyla sıvılaşan doku, ani soğumayla cam benzeri hale gelmişti. Bu nadir olay, yalnızca felaketin şiddetini değil, ölüm anının olağanüstü hızını da gözler önüne seriyor.

Yapılan analizlerde, camlaşmış kalıntıların içinde bazı protein ve yağ moleküllerine rastlandı. Bu da, binlerce yıl öncesinden kalmış bir beyin örneğinin yalnızca yapısal değil, biyokimyasal açıdan da incelenmesini mümkün kılıyor.

Böylesi bir korunum, arkeolojik kayıtlarda son derece nadir görülen bir durum.
Bu çarpıcı keşif, yalnızca felaketin fiziksel etkilerini değil, bireylerin ölüm anına dair detayları da ortaya koyuyor; Herculaneum’un yok oluşunu sadece bir tarihsel olay olmaktan çıkarıp, insan hikâyelerine dayanan somut bir felakete dönüştürüyor.

📝 Aktaran: Ufuk Derin

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Sadık Berk Evren
Çeviren 15 Mayıs 2023
Uzaktan bakınca her şey bir kartal gibi gözüküyor. Ancak Kartal Bulutsusu'na daha yakından bakıldığında, parlak bölgenin aslında daha büyük, karanlık bir toz kabuğunun merkezine açılan bir pencere olduğu görülüyor. Bu pencereden bütün bir açık yıldız kümesinin oluştuğu parlak ışıklı bir atölye görünür. Bu boşlukta, yıldızların oluşmaya devam ettiği yerde, uzun sütunlar ve yuvarlak şekilli koyu renkli toz ve soğuk moleküler gaz kürecikleri kalır. Işığı ve rüzgarları ile kalan iplikçikleri, gaz ve toz duvarlarını geri iten birkaç genç, parlak mavi yıldız şimdiden görülebiliyor. Bir salma bulutsusu olan M16 kodlu Kartal, yaklaşık 6.500 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor ve yaklaşık 20 ışık yılı genişliğe sahip. Yılan (Serpens) takımyıldızı yönünde dürbünle gözlemlenebilir. Bu fotoğraf, uzun ve derin pozlamalar içeriyor ve kükürt (sarı), hidrojen (kırmızı) ve oksijen (mavi) tarafından yayılan üç belirli rengi bir araya getiriyor.
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatma Nur İnakçı
Aktaran 8 saat önce 2 dk.

Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yaklaşık %10'u herhangi bir zamanda majör depresif bozuklukla (MDD) mücadele ederken insanların %20'si yaşamları boyunca bu bozukluğun belirtilerini gösterebiliyor.[1]

Ancak bu kadar yaygın olmasına rağmen MDD tedavisinde kullanılan yöntemler, toplumun azımsanamayacak bir kesiminde yetersiz kalmaktadır. Standart tedavi yöntemi olan antidepresanlar, MDD hastalarının %30’unda etkili olmamaktadır.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İrem Öznur Kılıç
Seslendiren 26 Mayıs 2023 6:41
Yeni bir konuyu öğrenmek; birçok bilgi parçacığının, kavramın, konu başlıklarının ve bunlar arasındaki bağlantıların anlaşılmasını gerektirir. Bu amaca...
Bionluk Logo sponsorluğunda seslendirildi.
103
Arda Küçükoğlu
Fizik öğrencisiyim 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Güldiyar Arslan tarafından sorulmuştur.

Etik değerlerin oluşumu, türlerarası etkileşimler ile çok uzun zaman öncesine dayanabilir. İlk insanların ticareti, kabile topluluklarda törelerin etkisi altında (töreler ile birlikte) ortaya çıkmış olabilir.

İnsanlığın ilk topluluk olmaya başladığı dönemlerde kendilerini idare edebilmek maksadı ile bir takım kanun ve yasalar çıkartmışlardır bu durum ise adalet etiğini ortaya çıkartmıştır.

Etik değerleri bir bütün olarak incelenmesi yanlış olacaktır çünkü her etik belli sonuçlar altında doğmuştur örneğin; atalarımızın kendini beğenmiş avcı erkekleri dışlaması[1] veyahutta az önce bahsettiğim adalet etiği...

Tüm Reklamları Kapat

Kısacası ETİK dediğimiz kavram insanlığın birbirleri ile etkileşimleri sonucu hep vardı.

Kaynaklar

  1. A. Druyan. (2023). Cosmos: Possible Worlds. ISBN: 9781426219085.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499K UP
Yazar 29 Temmuz 2021 21 dk.

Önyargı Azaltma, bilişsel önyargıların etkisinin azaltıldığı, insanların rasyonel ve ideal şekilde düşünmelerine yardımcı olmayı hedefleyen bir süreçtir.[1][2]

Önyargılardan arınmak genellikle birçok bilişsel önyargıya etki eden Önyargı Azaltma Teknikleri'nin kullanımıyla gerçekleşir. Örneğin diğer insanların bizden farklı düşünme ihtimalini hafife alan bir önyargı için teknik belli bir durumun başkası tarafından nasıl görüleceğini görselleştirmektir.

42
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Discord
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
6 gün önce
Bilim insanları, iki erkek fareden alınan spermlerin DNA’sını düzenleyerek sağlıklı yavrular elde etmeyi başardı. Araştırmacılar, normalde yalnızca bir anne ve bir babadan gelen DNA ile gelişebilen embriyolarda “genetik damgalama” adı verilen metilasyon desenlerini, özel enzimler yardımıyla yeniden programladı. CRISPR benzeri sistemlerle yapılan bu hassas düzenleme sayesinde 250 embriyodan 3’ü canlı doğdu. Başarı oranı düşük olsa da, çalışma memeli gelişiminde damgalamanın ne kadar kritik olduğunu ve epigenetik düzenlemelerin potansiyelini ortaya koyuyor. Bu yöntem ileride, genetik hastalık araştırmalarında ya da dişi bireylerin doğurganlık sorunlarını aşmakta kullanılabilir.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Emircan Direbol
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikbalini kaybetmeye mahkumdurlar.
Kaynak: Açıklama yoktur.
19
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Emircan Direbol
İnceleyen8 3 gün önce
Türkiye'de değer verilmesi gereken nadide kitaplardan biri benim için. Genç bir okur olarak iddia ediyorum okuyacak olanlar içinde listenin yüksek sıralarına yerleşebilir olan bir kitaptır. Şöyle ki Anadolu'da yani Ülkemizde görmezden gelinen oldukça ciddi problemler var. Eğitimden başlayarak her alana her konuya her şeye sıçrayan bir cehalet, liyakatsizlik, verimsiz eğitim, üretken olmayan bir nesil ve nesiller var, var olmaya da devam ediyor. Bu ilahiyat fakültesi okumuş ilim sahibi, üretken, milli bilincini ve en önemlisi "işini ibadet aşkıyla yapan bir öğretmen (Mehmet Yazıcı)" olarak akademisyenlerin hatta eğitimin içinde yer alan kişilerlerin bile göremediği, gözünden kaçırdığı noktaları kendi deneyimleri ve yaşanmışlıklarından yola çıkarak kendi görüşleri ile yerinde tespitler yapmış. Özelikle eğitim sisteminin gelişimi için bu kitap bugün her yerde abartısız okunmalı. Tavsiyemdir. Yeni öğretmen adayları da okumalılar bence. Gününüz üretkenlik ile geçmesi dileğiyle... Not: kitap gözükmüyorsa kitabın ismi "Silinmeyen İzler" yayınevide "Tılsım Yayınevi"
7.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 6 gün önce 35:16
Dijital çağda çocuk olmak da zor ebeveyn olmak da... Kaç yaşından itibaren çocuklara tablet-telefon verilmeli? Teknoloji sınırlandırılması nasıl yapılmalı?...
10
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close