Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 18 Temmuz 2022 40 dk.

Irk, belli bir toplum içindeki insanları, sahip oldukları fiziksel veya sosyal niteliklere göre kategorilere ayırmakta kullanılan bir kavramdır.[1] Ancak bugüne kadar birçok farklı ırk tanımı da yapılmıştır; bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir:[2]

Irk tanımıyla ilişkili olarak görülen, hatta birçok durumda eş anlamlı olarak kullanılan etnik köken veya etnik grup kavramıysa şu şekillerde tanımlanmaktadır:

259
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 1 Ocak 2021 6 dk.

Havayolu kullanan yolcuların sayısı, küresel salgın gölgesinde geçen 2020 yılını saymazsak, giderek artıyordu. 2017 yılında yaklaşık 4 milyar yolcu havayolunu kullanmışken bu sayı 2018 yılında 4.3 milyar, 2019 yılında ise 4.4 milyar yolcuya ulaştı. Sağladığı zaman tasarrufu, düşük maliyeti, uzak mesafeleri tek araçla erişilebilir kılması, havayolunun tercih edilmesindeki faktörlerden sayılabilir. Ancak hepsinin içinde en kritik faktörün güvenlik olduğunu varsaymak yanlış olmaz.

2019 yılında tüm dünyadaki ticari uçuşlarda 114 kaza gerçekleşti ve ne yazık ki 6 ölümlü kaza nedeniyle 239 kişi hayatını kaybetti. Geçmiş yıllara göre hem kaza oranları hem ölümlü kaza sayılarında önemli yol kat edilmiş gibi görünse de daha iyisi için durmaksızın çalışılıyor.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Yazar 21 Nisan 2020 27 dk.

Değerli okurlarımız, bu yazımızda sizlere FOTON-M3 projesinin tardigradlara odaklı üç misyonundan biri olan RoTaRad (Rotiferler, Tardigradlar ve Radyasyon) misyonundan bahsedilecektir. RoTaRad misyonu rotiferler ve tardigradlar üzerine gerçekleştirilmiş olmasına rağmen yazımızda sadece tardigradlar üzerindeki deneylere ve sonuçlara odaklanılmıştır. Uzay ortamındaki stres faktörlerinin tardigradlar üzerindeki etkilerini belirlemek adına oluşturulan diğer iki misyon olan TARDIS ve TARSE ile ilgili yazılarımıza linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Tardigradlar veya su ayıları, dünyadaki en zorlu hayvanlar olmaya adaydır. Bu metazoanlar, tüm dünyada derin deniz bölgeleri, gelgit bölgeleri, göller, nehirler, Himalaya dağları, tropiklerin yeşil yağmur ormanları, en kurak çöller ve Kuzey Kutbu'nun sert tundrası gibi çeşitli habitatlarda bulunabilmektedirler. Bununla birlikte, tüm tardigradlar aktif olabilmek için su filmine ihtiyaç duyar. Karasal habitatlarda, nemin fazla olduğu ortamlarda yetişen yosunlarda ve likenlerde bulunurlar. Çevresel strese maruz kaldığında bu yarı karasal tardigradlar kriptobiyoz adı verilen “askı” durumuna girebilirler. Kendilerini gözlemleme fırsatı bulduk. Yaşam Ağacı projemizdeki gözlem kaydımıza buradan ulaşabilirsiniz.

85
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Fazilet Toros
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Zaten Siz Hepiniz Böylesiniz

Yürüyen merdivenlerde katır kutur
dikenli bir dal gibi gülsüz
adımlarımın ahı var ve biriktirdiğim bir nehir

inanmak zorunda değilsiniz
-ey inan edenler! özgür değilsiniz.

tomruklar yoruldu akmaktan garul gurul
ferhat sizlere ömür, romeo hırtlamba kavga etmekten
doksanağustosotuzbir doğdu komada alabarda
ciğerleri rutubetten Akdeniz olmuştur, gülümseyiniz

dinlemek zorunda değilsiniz
-ey tulumba kafalar! froyd değilsiniz
.
döşümde cenaze bitmiyor harul hurul
bin kürek bin kazma bir çukur: mezarlık otuzüçşehir
yasinlerden yasin beğendi, toprak direndi
açılmaz yaralar üstünde çeper
ne papatya ne kasımpatı ne sümbül, ballı çiçek birdir
dışarıda ayaz içeride yokluktur

anlatmak zorunda değilsiniz
-ey ima edenler! meddah değilsiniz.
Kaynak: Cite De Pera Dergi/internet sitesi
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buse Çakmak
Buse Çakmak
132K UP
Yazar 3 gün önce 9 dk.

Kalp, sadece bir pompa olmadığı gibi, sandığımız kadar da yalnız değildir! Kalp ve beyin kendi aralarında sürekli ve sessiz bir iletişim halindedir. Bu iletişim bazen kalbin atışını hızlandıran bir heyecan, bazense yavaşlatan bir huzurda kendini gösterir. İşte bu sessiz ve bizim bihaber olduğumuz diyalogların mimarı vagus siniridir.[1]

Onuncu kraniyal sinir olan vagus, vücudun en uzun siniri olup Latince "gezgin" anlamına gelir ve bu adı vücut boyunca yalnızca kalbi değil birçok organı etkileyen geniş yayılımdan alır.[1] Aynı zamanda vagus, iç organlarımızdan gelen sinyalleri taşıyan en önemli iletim yollarından biridir. Bu sayede kalp atışlarımızı, solunum ritimlerimizi, mide ve bağırsaktaki gerilmeleri algılar ve bir "bedensel farkındalık" inşa eder. "İntersepsiyon" olarak adlandırılan bu mekanizma öznel anlamda kişide bedende var olma deneyimini mümkün kılarak öznel olarak "yaşıyorum" hissini sağlar.[2]

21
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Aktaran 5 Ekim 2022 4 dk.

Uzay Araştırmaları Laboratuvarı (LSR) ve Hong Kong Üniversitesi (HKU) fizik bölümü üyelerinden oluşan bir uluslararası gökbilimci ekibi, çok nadir bir gök mücevheri keşfetti. Gezegenimsi Bulutsu (GB) olarak adlandırılan bu mücevher, M37 denilen (ayrıca NGC2099) 500 milyon yıllık bir Açık Yıldız Kümesinde (AYK) bulundu. Bu oldukça yüksek bir astrofiziksel değere sahip bir keşifti. Araştırmacıların bulguları, tanınmış açık erişimli bir dergi olan Astrophysical Journal Letters'ta yayımlandı.[1]

Gezegenimsi bulutsular; zengin bir emisyon çizgisi spektrumu ve görüntüsüyle parlayan, bir kenara fırlatılmış ve ölmekte olan yıldızların parıldayan örtüleridir. Onlara fotojenik bir özellik veren çarpıcı renkleri ve şekilleri, insanların ilgisini çeker. Uzaydaki en geniş optik teleskoplardan biri olan James Webb Uzay Teleskobunun halkla ilk paylaştığı görüntülerden birinin bir gezegenimsi bulutsu olması hiç de şaşırtıcı değildir.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çınar Ege Bakırcı
Yazar 21 Kasım 2018 3 dk.

Müzik insan yaşamında çok büyük bir yer kaplamaktadır. Duymaya alıştığımız doğadan gelen sesler bir araya gelerek büyüleyici bir sanat eserine dönüşebilir. Bu seslere sıradan bir ateş yanarken odunların tutuşmasından dolayı çıkan çıtırtı sesleri, görkemli bir şelalenin yüksekten düşen su parçalarının birbirine hızla çarpması sonucunda ortaya çıkan sesler veya bir erkek çekirgenin dişisini etkilemek için arka ayaklarını veya kanatlarını birbirine sürterek çıkarttığı yüksek sesli vızıltı örnek olarak verilebilir.

Yukarıda verilen örnekler günümüzde yaşayan çoğu insanın "sıradan doğa sesleri" olarak nitelendirebileceği sesler iken bundan çok uzun süre önce yaşayan insanlar için daha farklı bir anlam taşımaktaydı. Atalarımızın doğadan gelen sonsuz çeşitteki sesleri dinsel ayinlerde kullanmasıyla müziğin yapı taşları olan ses işlenmeye başlamıştır.

46
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Arsel Berkat Acar
Üye
Evrim Ağacı'nın 10. yılında bu sürenin 8 yılını birlikte geçirmemizin sevincini ve gururunu paylaşıyorum. Eğer bana 10 sene önce "Türkiye'nin önde gelen bilim platformunda yer alacaksın, yüz binlerce okurun erişeceği makaleler hazırlayacaksın ve kitap yayınlayacaksın" deseydiniz size inanmayabilirdim. Şimdiyse "Nereden nereye..." diyerek gülümsüyorum. Umarım daha nice yılları birlikte geçireceğiz. Buradan tüm okurlara, destekleyenlere, eleştirmenlere, yazarlara, çevirmenlere, editörlere ve genel olarak Evrim Ağacı ailesinde yer alan herkese teşekkür ederim. Biz, birlikte güçlüyüz!
Eric Rose
Eric Rose
209K UP
Yazar 17 Temmuz 2018 11 dk.

20. yüzyıl bilimin yüzyılıydı. Bu yüzyılda bilim, insan toplumuna entegre olarak ilerliyor ve gelişiyordu. Albert Einstein’ın bu yüzyılda zihnini gelişime açması, bilimsel olguların derinlerini incelemesini ve merakı olan fiziğin bütün tanım, postulat ve teorilerinin temellerini sorgulamasının zorunlu olduğunu gösterdi. Bilgi neydi? Bilgiye erişim imkanı neydi ve fizik bilimi ne kadar doğanın gerçekliği üzerineydi? Tüm bu sorular Albert Einstein’ın büyük atılımı için temel bir bilim ve bilgi felsefesi merakının doğmasına sebep oldu. Albert Einstein’ın felsefe öncülleri oldukça basitti:

Bu üç basit felsefi argüman, Isaac Newton Klasik Fiziğine vurulan büyük darbenin öncülleriydi. Isaac Newton dönemine göre oldukça tutarlı ve güçlü bir bilimsel alan oluşturmuştu. 1686 tarihinde yayınlanan kitabı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri), klasik mekaniğin temelini atmıştır ve tarihin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu kitabın bilimsel önemi dışında altında yatan felsefi sunuşu da görmek oldukça kolaydır:[1]

106
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Sena Küçükkıvanç
Bilgisayar Mühendisi 11 saat önce Sen de Cevap Ver

Bence en mantıklı çözüm doğrudan çipe sıvı soğutma. Çünkü bu sistemle ısıyı tam kaynağında, yani cayır cayır yanan işlemcinin üzerinde anında yok ediyorsun. Bütün odayı veya devasa dolapları soğutmak için boşa enerji harcamak yerine, minik borularla soğutucuyu direkt çipe veriyorsun, olay bu. Bu hem acayip verimli hem de en güçlü yapay zekâ donanımlarını bile daha küçük alanda, daha az masrafla çalıştırmanı sağlıyor.

Deniz mantıklı gibi görünüyor ama değil. Hani bedava ve sonsuz bir soğutma kaynağı var gibi... Ama iş pratiğe dökülünce birkaç büyük sorundan dolayı pek de mantıklı olmuyor.

En büyük sorun şu: Bakım ve onarım. Karadaki bir veri merkezinde sunucu bozulduğunda teknisyen içeri girip 10 dakikada parçasını değiştirir. Peki denizin yüzlerce metre altındaki bir hard diski ya da kabloyu nasıl değiştireceksin? Bunun için özel dalgıçlar, robot denizaltılar falan gerekiyor. Yani küçücük bir arıza bile acayip pahalı ve haftalar süren bir operasyona dönüşüyor. Kâr elde edelim derken zarar elde ediyorsun.

Tüm Reklamları Kapat

Bir de çevre meselesi var. O bütün ısıyı direkt denize boşaltıyorsun ve bu o bölgedeki su sıcaklığını değiştirerek oradaki ekosistemin, yani balıkların ve deniz canlılarının dengesini bozabilir. Kısacası bir yeri yapayım derken başka bir yeri yıkma riskin çok yüksek.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Böcek Çocuk Serisi (3 Kitap)

“Böcek çılgınlığı başlatabilir.”

Setin içindeki kitaplar 

  • Böcek Çocuk
  • Böcek Kraliçe
  • Böceklerin Savaşı

Bilgiler ve Uyarılar:

  1. Bu ürün sipariş alındıktan 1-3 gün içinde postalanacaktır.
  2. Lütfen sipariş vermeden önce iade ve ürün değişikliği ile ilgili bilgilendirmemizi okuyunuz.
  3. Bu kampanya, Domingo Yayınevi tarafından Evrim Ağacı okurlarına sunulan fırsatlardan birisidir.
Devamını Göster
₺550.00
Böcek Çocuk Serisi (3 Kitap)
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen9 3 gün önce
Metin okuma becerimdeki artış azalmıyor bence. Gözlem alanlarım bazı sanatçılarla paralel gidiyor kanımca. Joker 2 için erkek sorunlarını konu alıyor ve son MI filmi için de maskülenite şiiri demiştim. Yeni Superman filmimizde de ben tam bir efendi/görünmeyen/uysal erkek çilesi ve maskülenite yolculuğu görüyorum. Dünya böyle bir yer değil Clark, bunu Lane birkaç kez serzenişinde dile getirdi... James Gunn rüştünü ispat etmiş bir kişi olduğu ve fragmana objektif bakabildiğim için bir umutla bekledim ama yine eleştirmenlerin DC ön yargısı sebebiyle olumlu yorumlarını sınırladığı için kendime göre ayarlayıp bu film bende 7'nin üstüne çıkmaz herhalde demiştim. Ama yedirdi. Gunn kanımca biraz da kendini anlatmış diye düşünüyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Linç kültürüne uymamak gerekiyor. Zaten günümüz bu distopyaya zemin hazırlıyor. Fragmanda eleştirilen her sahnenin makul bir açıklaması olduğunu gördüm filmde.

Ben hikayenin günümüze bu kadar iyi yedirilmesini çok sevdim. Evet, Snyderverse'çüyüm ama tamamen sanatın söz sahibi olduğu bir dünyada değiliz. Eğer Gunn yönetimle daha paralel gidebiliyorsa ve piyasanın istediği MCU tonuna yakınlıksa alın buyurun. Olabildiğince ciddi bir hikaye ve senaryo daha hafif ve karikatüristik bir tonda ele alınmış. Görsellik olarak gerçekçilik ve yoğunluk azaltılmış. Evet, daha çr özüne dönmüş ama rahatsız da etmedi. Ben her zaman MCU'yu potansiyelini kullanmadığı için eleştirdim ve burada da derdim o ama piyasa bunu veriyorsa yapacak bir şey yok. Evrene giriş olarak çok güzeldi. Karakterizasyonlar harikaydı. Clark daha Clark, Luthor daha sayko bir karakterdi. Adeta aynı spektrumun iki ayrı ucu gibi. Pervasız bir kötülük ve umut çarpıştı. Belki de olayı hep yanlış ele aldık. Kötülüğü iyilik değil umut yenecektir. Gunn hikayeyi politik ve sosyolojik olarak vermeyi de ihmal etmemiş. Direnişçi ruhumu öyle azdırdı ki bazı sahnelerde hıçkırmamak için nefesimi tutmak zorunda kaldım ve titredim. Amerikan sinemasının duyguları harekete geçirme özelliği diyelim.

Daha da eklemek gerekirse, karakterizasyondan devam ederim. Lane'i çok ahım şahım bir kadın yerine daha nörofarklı bir tip olarak görmek hoşuma gitti. Filmin hafif ve mizahi sahneleri de tadında ve orijinaldi. Müzik kültürü üzerinden karakter analizi konuşmak aradığım tarzda sahnelerdir. Hepimiz punk rockçıyız, sadece farklı tonlarda. :)
Mr. Terrific Batman'in boşluğunu doldurdu. Ayrıca Clark'ın yumuşak tavrını onlar kompanse etti ve Clark'ın DC evrenini sırtlaması için de çok güzel bir gelişim alanı. Snyderverse'ün patolojik karakterleri yerine hiç bozulmayacak bir süper kahraman anlatısı işte.

Green Lantern ve Supergirl'ün serseri tavırlarını da çok sevdim. Luthor'ın adeta bir satranç oyunuyla Clark'ı yenmesi ama benim bile garipsediğim bir durumu muhtemelen kibri kaynaklı olarak hiç aklına getirmemesinden düşmesi o patolojik karakteri daha iyi resmetti sanki. Ayrıca Superman'in oyuncusu da daha mütevazı görünen bir yüz. Yolu çok zorlu olacak ideal bir lider. Viserys ve Leto Atreides neyse o benim için. Bu arada, Clark'ın biyolojik ailesinin mesajı anlatılarına çok güzel bir bakış getirilmiş. Bu özgür irade açısından ve iki farklı dünyanın evladı, modern İsa olma açısından da ellerini güçlendirmiş... Mükemmel bir film diyemem ama kendi sıkletinde incelediğimde ben Gunn abiden razıyım ya derim.
Film
6.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 11 Şubat 47:09
Çocukların bireyselliğini kazanma serüveni nasıl işliyor? Başarısız ayrışmalar neye sebep oluyor? Bağlanma şekilleriyle ayrışma güçlüğü arasında bir bağlantı...
23
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen6 18 Kasım
Her şeyden önce korku türü hem sinemada hem de edebiyatta en uzak olduğum tür olabilir. Şöyle bir düşününce korku türünde bir şey yazmanın kendince dezavantajları vardır diye düşünüyorum. Mesela hikayenin sağlamlığına güvenemezsin. Olay zaten korku hissini okurda oluşturabilmektir. Bu yüzden nispeten daha zor bir tür olabilir. Betimlemelerin bir hayli çok olması ve sürekli gerilimi tırmandıracak hislere oynaması gerekirdir. Bu gibi sebeplerden kitabın diline alışana kadar tekrara düşmesi ve benzer kelimeleri sürekli görmek normaldir. Yoksa ana hikayenin tutacağı sayfa 30 falan olur.

Bu esasen 2018 yapımı bir korku filminin hikayesi. Hele de bir Türk için isim bile bir noktada klişe gelebilir ama Türk kültüründe özellikle de genel bir şeyler yapmaya çalışıyorsan ne kadar uzağa gidebilirsin ki. Ayrıca, fantastik ya da bilim-kurgu evrenler inşa etmekte nedense çuvallayan bir milletiz. Bunlara rağmen bu girişim bence ciddi potansiyel taşıyor. İslam kültürüyle kalmayıp içinde birçok tinsel öğreti ve element barındırıyor. Tür için de zaten sadece korku demek mümkün değil. Polisiye bir havada ilerliyor ve daha çok gizem türüne girer diye düşünüyorum. Türkçe fantastik bir evren inşasında bu derece kaliteli bir hikaye okumak bence pek denk gelinen bir şey değil. Ki, bunu sinemayla aktarmak yazmaktan daha kolaydır diye düşünüyorum. İlk bölümle birlikte klişe şeyler okuduğunu düşünüyorsun ama bölüm bittiğinde büyük bir şeyin temellerinin atıldığını ve merak ettiğini hissediyorsun. Okuduğun şey bir Constantine falan değil, Salih olacak. Buna rağmen itici durmaması bile bir başarı. Genel olarak kurgusunu beğendim ben. Bu arada Gölgeler Divanı'nın tasarımları da oldukça güzel.
6.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Cin-i Ayet'in Sırrı
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Gamze Şen
6 gün önce
Homo sapiens
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0020 Temmuz
Atomlardan proteinlere: Yapısal Biyoloji ve Yapısal Taklit
20 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 27 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Amino asitler nasıl bir araya geliyor, 3 boyutlu yapı nasıl oluşuyor? Protein yapılarını çözmek, incelemek ve karmaşık protein etkileşimlerini anlamak için hangi teknikleri kullanıyoruz? Etkinlikte bu sorulara cevap ararken, teorik ve pratik oturumlar aracılığıyla protein yapılarını ve etkileşimlerini inceleyeceğiz. Pratik derslerle veritabanı kullanımı (NCBI BLAST, Expasy), protein görselleştirme (PDB, Chimera X), yapı modelleme (AlphaFold), protein etkileşimleri (PISA) ve moleküler kenetleme (HADDOCK, SWISSDOCK) konularını işleyeceğiz.

Devamını Göster
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 19 Ocak 2019
Konuşmadan önce düşünün. Düşünmeden önce okuyun.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
36
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close