Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!

21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!
8 dakika
22,249
Tüm Reklamları Kapat

Diyet, yani beslenme biçiminiz önemlidir. Sağlıklı ve dengeli beslenmenin ömrünüz üzerinde uzatıcı bir etkisi olduğu konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Elbette diyet her şey değildir; ancak sağlıklı bir yaşamın en önemli bileşenlerinden birisidir. Ancak "paranoyakça bir diyet", bu koşullardan birisi değildir. Daha önceden, diyet takıntısı ve sanrılı bir şekilde spesifik bir diyetin diğerlerinden üstün olduğu inancına bağlı olanların sahip olduğu düşünülen ortoreksi hastalığının ne kadar tehlikeli olabileceğinden buradaki yazımızda bahsetmiştik.

Tavsiyemiz, hayatınızda en azından 1 kere bir diyetisyene giderek beslenme koşullarınızdan bahsetmek ve tavsiyelerini dinlemektir. Ancak bunun haricinde, içinize sıkıntı yapıp, hayat standardınızı düşürecek şekilde kafanıza takmamanızı da tavsiye ederiz. Diyetiniz (beslenme biçiminiz) sağlık için bir bileşendir, ancak zihinsel sağlığınız ve gündelik stres miktarınız da bir diğer önemli bileşendir. Eğer ki diyetle ilgili endişeleriniz yaşantınıza zarar veriyorsa, Dünya'nın kusursuz diyetine de ulaşsanız dilediğiniz yaşam standardına erişemeyebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Hem unutmayın! Son zamanların birçok popüler diyeti "eskiye dönüş"ü ana tema edinse de, atalarımızın ömrü, tıbbi teknolojilerin ve bilimin bulunmayışından ötürü pek de iç açıcı sürelere sahip değildi. Detayları buraya tıklayarak alabilirsiniz. O yazımızdan da görebileceğiniz gibi, ortalamalar son derece düşüktü!

Bu ortalamaların bu kadar düşük olmasının başlıca sorumlusu, çocuk ölümleridir. Modern tıbbın geliştirilmesinden önce müthiş sayıda çocuk hayatını kaybetmekteydi. Örneğin 1600'lü yıllarda Britanya'da doğan her 3 çocuktan 2'si hayatını 4 yaşından erken yitirmiştir. Yani vahşi yaşamdan modern yaşama geçişte halen yaşam mücadelesi vermekteydik. Eğer ki bir birey çocukluğu atlatabilirse, ömrü çok daha uzun olabilmekteydi. Örneğin 1200'lü yıllarda ortalama bir yetişkin erkek 64 yıl, 1300-1400 yıllarında hıyarcıklı veba nedeniyle sadece 45 yıl, 1400-1500'lü yıllarda 69 yıl, 1500-1550 arasındaysa 71 yıl yaşayabilmekteydi. 

Tüm Reklamları Kapat

Dolayısıyla, diyeti dengeli tuttuğunuz ve ihtiyacınız olan tüm içerikleri elinizden geldiğince alabildiğiniz müddetçe normal bir yaşantı yaşayabileceğinizi söyleyebiliriz.

"Doğal Ürün" Tutkunluğu

Diyet konusundaki abartılı takıntının bir benzerini, son zamanlarda tüm dünyayı kasıp kavuran "doğalcılık" furyasında da görüyoruz. Hayır, felsefi anlamıyla natüralizm değil. Yani evrendeki her şeyin doğal sebeplerle var olduğunu kabul eden, Evrim Ağacı'nın ve modern bilimin kalbini oluşturan, muhtemelen en gerçekçi ve kıymetli felsefi akımlardan birinden söz etmiyoruz. Her şeyin doğalının daha iyi olduğuna dair giderek yükselen ve bir dizi paranoyayı da beraberinde getiren akımdan söz ediyoruz.

Organik yiyecekler, organik hayvanlar, organik giyecekler, organik iplik, organik su, organik şu, organik bu... Basitçe yapılan, var olan her şeyin başına "organik" sözcüğünü katarak değerini arttırıyormuş gibi göstermek... Bu endüstri, günümüzde on milyarlarca dolarlık bir ekonomiye dönüşmüş halde.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Organik Endüstrisinin Büyüyüşü (Sadece ABD)
Organik Endüstrisinin Büyüyüşü (Sadece ABD)
USDA

Adeta bir "kült" haline gelen doğalcılık endüstrisi, günümüzdeki manavların %75'i civarını oluşturuyor. Sadece ABD'de 20.000'den fazla "sadece organik ürün satan şirket" bulunuyor. Organik yiyecek endüstrisi, 2016'da sadece ABD'de 90 milyar dolarlık bir endüstri haline geldi. 2005'teki 12 milyar dolarlık seviyesinden beridir müthiş bir hızla büyüyor. Organik endüstrisinin başını "organik meyve ve sebzeler", "organik süt ürünleri", "organik içecekler", "organik ekmek ve unlu mamüller", "organik atıştırmalıklar", "organik et, balık ve kümes hayvanları" ve "organik soslar" çekiyor. Dolayısıyla sanılanın (ve sıklıkla iddia edilenin) aksine, GDO gibi son derece etkili teknolojiler günümüzde marketleri domine etmiş ve organik ürünlerin yerini almış değil. 

Burada organik-GDO tartışmasına girmeyeceğiz; bununla ilgili bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz. Ancak halk arasında GDO karşıtlığı sanıldığı kadar büyük de olmayabilir: 2011 yılında yapılan bir araştırma, 35-64 yaşları insanların %60.6'sının, genel toplamın ise %57.6'sının "eğer kendilerine bir seçenek sunulacak olursa organik besinler tüketeceklerini" söylüyorlar. Yani halk, organiğe daha sıcak bakıyor olsa da halen neredeyse yarı yarıya bir bölünme var diyebiliriz. Tabii ki GDO ve organik tarım konusunda halkın ne kadar doğru bilinçlendirildiğine bağlı olarak bu oranlar değişebilir.

Doğaya Başvurma Safsatasından Kurtulun!

Son olarak, bu konuda felsefede yaygın bir şekilde işlenen "Doğaya Başvurma Safsatası" konusuna değinmek istiyoruz. Mantıkta, doğaya başvurma safsatası denen bir safsata bulunmaktadır. Bu safsata çerçevesinde bir şeyin "doğal" olmasının, otomatik olarak o şeyin "iyi" olması anlamına geldiği düşünülür. Benzer şekilde, bir şey "doğal" değilse, "kötü" olması gerektiğine inanılır. 

Yani bu mantık safsatası, "Bir şey doğada varsa, iyi olmalıdır!" şeklinde genellenebilecek bir mantık safsatasıdır. GDO'ya karşı "Doğada GDO diye bir şey yok; dolayısıyla GDO sağlıklı olamaz." şeklinde yapılan çıkışların her birinin arkasında da bu safsata yatıyor ve bu argümanların hepsinin geçersiz olmasına neden oluyor.

The Walking Dead'de Bu Hafta...
The Walking Dead'de Bu Hafta...

Halbuki bu "doğallık" tanımı son derece şaibelidir. Örneğin, vahşi bir kaplan sanıyoruz ki birçoklarının "doğal" tanımına uyacaktır; ancak onun yanında "doğal olmayan" teknolojiler (çitler, zırhlı araçlar, vs.) olmaksızın bulunmak istemezsiniz. Sıtma mikrobu "doğal"dır; ancak yine de doğal olmayan ilaçları kullanmak istersiniz. Keza baş ağrısı da doğaldır... Benzer şekilde, bir otomobil hiç de "doğal" bir şey değildir; ancak kimse bunlardan kurtulmamızı istememektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Kasırgalar, ölümcül vebalar, tarantula zehri, Hepatit B veya AIDS gibi hastalıklara sebep olan mikroplar, canlıların kendi çocuklarını diri diri yemesi tamamen "doğal" şeylerdir. Ancak bunların hiçbirini "iyi" olarak nitelendirmeyiz. Buna karşılık arabalar, internet, evlerimiz, cep telefonlarımız, sağlık kurumlarımız hep "yapay" oluşumlardır. Ancak aklı başında kimse çıkıp da bunların "zararlı" olduğunu söylemeyecektir. Elbette ki doğal olduğu için faydalı, yapay olduğu için zararlı şeyler vardır. Ancak bir şey, "doğal" ya da "yapay" olmasına bağlı olarak otomatik bir şekilde "faydalı" veya "zararlı" olarak etiketlenemez. 

Her canlı yaşadığı ortamı belli sınırlar çerçevesinde değiştirir, bulunduğu bölgeyi etkiler. İnsanlar bu konuda aşırı gelişmiş, hiçbir hayvanın yapamayacağı kadar çevresini etkilemeyi başarmış canlılardır. Bunu sadece telefon, internet, uzay yolculukları gibi "uçuk" teknolojilerde değil, basit tarım ürünlerinin baştan yaratılması gibi daha "sıradan" işlerde bile görebilmekteyiz. Örneğin aşağıdaki fotoğrafta görülen atasal muz ile günümüzde tüketilen muz arasındaki fark, bunlardan en belirgin olanıdır. 

Promusa

Muzlar, daha önceden de işlediğimiz üzere, bildiğimiz haliyle değillerdi. Son derece çekirdekli ve yemesi güç meyvelerdi. Ancak insanlar, evrimin mekanizmalarından biri olan Yapay Seçilim'i kullanarak, sadece istediği özellikte olanları birbiriyle çiftleştirdi, diğerlerini ise eledi. Bunu her yaptığında, her nesilde canlılar azıcık değiştiler. Çekirdekler ufaldı, etli kısım çoğaldı, kabuklar inceldi, boyutlar büyüdü, vs. Bunu uzun vadede sürdürdüğünde, atasal muza hiç de benzemeyen yepyeni bir meyve yaratılmış oldu.

Muz, bu açıdan incelendiğinde tamamen "yapay" bir meyvedir; ancak kimse "kötü" olduğunu iddia edemez. Çünkü bu iddia edildiğinde doğallık safsatasına düşülmüş olur.

Tüm Reklamları Kapat

Özetle şunu söyleyebiliriz ki, bir şeyin doğada bulunuyor olması onun "geçerli" veya "doğru" olduğu anlamına gelmez. Benzer bir şekilde, bir şeyin doğada bulunmaması da, onun "geçersiz" ya da "yanlış" olduğu anlamına gelmez. Evet, olguların doğada bulunması veya bulunmaması bize bazı bilgiler veya çıkarım noktaları verebilir; ancak sadece doğada bulunmaya bağlı olarak genel yargılara varmak, kararlarınızda hataya düşmenize neden olacaktır. "Organik ürün" endüstrisinin halk üzerinde yarattığı algı manipülasyonunun temelinde de bu yatmaktadır.

Sonuç olarak, "doğal" olan şeyler de, "yapay" olan şeyler de bizler için iyi ya da kötü olabilirler. Bu değerleri belirleyenler, onların nasıl kullanıldığıdır. Doğal olan bir şey içsel olarak iyi olmak zorunda değildir. Yapay olan bir şey de, içsel olarak kötü olmak zorunda değildir.

Son Sözü Söylemek İçin Erken...

GDO-organik tartışmasında henüz son sözü söylemek için belki biraz erken olabilir. Ancak şu anda, organiklerin genel olarak dikkate değer bir miktarda GDO'dan daha üstün, sağlıklı, başarılı olduğunu gösteren hiçbir kabul edilir, bilim insanları tarafından genel geçer olarak kullanılan veri olmadığını söyleyebiliriz. Tam tersine, GDO ile ilgili 21 yıllık verileri inceleyen akademik çalışmalar, hem tarım hem de sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteriyor. GDO üzerinde o kadar büyük bir toplum baskısı var ki, kimi raporlar GDO'ların geçmesi gereken test sayısının, biçiminin, seviyelerinin, doğal ürünlerinkinden kat kat fazla olmasından ötürü GDO'nun genel olarak daha bile güvenilir olabileceğini ileri sürüyor! 

Muhtemelen şu anda alınabilecek en "güvenli" tutum şu: Halka GDO ile doğal besin arasında seçim yapma hakkı verilmeli; dolayısıyla düzgün ve net etiketleme yapılmalı. Ancak GDO'ların "evrensel olarak kötü ve kabul edilmez" olduğunu iddia edenlerin de her zaman karşısında durulmalı. Geleceği şekillendirecek en önemli teknolojilerden biri olan GDO'ların üzerindeki araştırmaların asla sonlanmaması sağlanmalı. GDO'ları da, "doğal" etiketiyle pazarlanan ürünlerin de üzerinde yapılan araştırmalar yakından takip edilmeli, karşıt araştırmalar kritik olarak değerlendirilmeli ve aceleci yargılardan kaçınılmalı... 

Uzun lafın kısası, kilisenin Galileo'ya verdiği tepkileri GDO'ya ve GDO araştırmacılarına vermediğimizden emin olunmalı...

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 36
  • Umut Verici! 11
  • Muhteşem! 10
  • Bilim Budur! 9
  • Merak Uyandırıcı! 9
  • Güldürdü 6
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 4
  • İnanılmaz 3
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 17:25:45 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2944

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. 21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!. (2 Kasım 2014). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/2944
Bakırcı, Ç. M. (2014, November 02). 21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!. Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/2944
Ç. M. Bakırcı. “21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 02 Nov. 2014, https://evrimagaci.org/s/2944.
Bakırcı, Çağrı Mert. “21. Yüzyıl Diyeti, GDO ve Doğallık Safsatası: Sağlık Konusundaki Abartılı Tutumlar Sağlıklı Değil!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 02, 2014. https://evrimagaci.org/s/2944.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close