2020 Yılını Güzelleştiren 10 Bilimsel Gelişme!
Bu haber 3 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
2020 yılı, COVID-19 ve diğer nice felaketle anılacak bir olarak yaşandı ve bitti. Bizler, Evrim Ağacı'nda, felaketlerin suçunu yıl sayılarına atfetmekten yana değiliz; çünkü gezegenin Güneş etrafındaki konumunun yarattığımız felaketlerle hiçbir ilgisi yok. Dünya'da insan kaynaklı her sorundan ve her başarıdan mesul olan bizleriz, yıllar değil. Dahası, 2020 yılı sadece yıkım ile gelmedi; çok sayıda bilimsel atılım ve gelişmeyi gördüğümüz, çok önemli bir yıl oldu. Bu yazımızda, bu yıl yaşanan yüzlerce atılımdan sizler için seçtiğimiz 10 tanesini bulacaksınız. Keyifli okumalar.
2020'nin 10 Büyük Bilimsel Atılımı
Mavi Balinalar Geri Dönüyor!
Güzel haberlerle başlayalım: Mavi balinaları katlediyoruz. Hayır, elbette güzel olan haber bu değil. 100 yıl boyunca onların kökünü öylesine kurutma noktasına geldik ki, 1998-2018 yılları arasında Antarktika kıyılarında sadece 1 mavi balina gözlenmişti. Aynı coğrafyada 1904-1971 yılları arasında 42.000 mavi balina avlanmıştı, öyle düşünün. 1960'larda mavi balina avı yasaklandı ve nihayet, Ocak-Şubat 2020'de bilim insanları aynı coğrafyada 58 mavi balina gözlediler. Köpekbalıklarında da gördüğümüz gibi, koruma önlemleri alınırsa, türleri kurtarabiliyoruz. 2021'de de korumaya devam!
Venüs'te Yaşam Potansiyeli
Benim bu yılki favorilerimden birisi Venüs atmosferindeki potansiyel yaşam izi. Sitemizde de detaylıca işlediğimiz ve canlı yayınlar yaptığımız üzere, Venüs atmosferinde fosfin isimli bir gazın elektromanyetik izine rastlandı. Fosfin, Dünya'da bakteriler tarafından üretilebilen bir gaz, bir de insan faaliyeti nedeniyle üretiliyor ama Venüs'te insanlar olmadığı için bu ihtimali görmezden geliyoruz. Ayrıca bu gaz, volkanizma gibi doğal gezegensel süreçlerle de üretilebiliyor; ancak bu yöntemlerle üretilebilecek maksimum fosfin gazı miktarını epey net biliyoruz. Venüs'te ise bunun kat kat fazlası fosfin bulunuyor.
Bunun 2 açıklaması olabilir: Kalan miktarı ya bugüne kadar hiç keşfetmediğimiz bir jeolojik süreç üretiyor. Ya da... Venüs atmosferindeki atmosferik yaşam üretiyor. Bu olasılık, yıllar önce Carl Sagan ve ekibi tarafından öngörülmüştü; ancak NASA ve diğer uzay kurumları Venüs yerine Mars'a odaklanmayı seçtiler. Şimdi, rüzgar tersine dönüyor gibi gözüküyor. Sonuçları heyecanla bekliyoruz.
Yüzen Dinozorlar!
Bir sonraki favorimiz, paleontoloji dünyasından geliyor. Dinozorlara aşinaysanız, bildiğiniz bir gerçek vardır: İlki, uçan tek dinozorlar kuşlardır; yani evet, pterosorlar gibi canlılar dinozor değillerdi, sürüngenlerdi. İkincisi, yüzen dinozor yoktur; evet, ihtiyosorlar dinozor değildi, sürüngenlerdi.
Ama 2020'de bunlardan ikincisi değişti: Fas'ta keşfedilen Spinosaurus aegyptiacus türü dinozorların nehir yataklarında yüzdüğü keşfedildi. Bu, yeni keşfedilen kuyruk fosilleriyle ve bu fosillerin paleocoğrafi dağılımıyla doğrulandı. Tabii bu hayvanların karada da fosilleri olduğu için, bu dev dinozorlar muhtemelen hem suda, hem karada yaşayabiliyordu ve suda çok derinlere gitmeyi sevmiyorlardı. Ah, o zamanları görebilseydik!
Papağanlar, Harvard Öğrencilerine Karşı!
Sırada, etoloji, yani hayvan davranışları var. Bir hafıza testinde hangisi kazanır, Griffin isimli bir gri papağan mı, yoksa 21 Harvard Üniversitesi öğrencisi mi?
Harvard öğrencilerine ve Griffin isimli bir papağana bir grup bardak gösterildi ve bu bardaklardan birisinin altına bir top kondu. Sonrasında bu bardaklar, tıpkı meşhur sihirbazlık (veya sokak sahtekarlığı) gösterisinde olduğu gibi karıştırıldı. Griffin, 14 denemenin 12'sinde 21 Harvard öğrencisinden de başarılı bir şekilde topu tespit etti. Eğer evlilik yıldönümünüzü unutmaya meyilliyseniz, bir papağanla evlenmeyin deriz.
Avcı Kadınlar!
Evlilik demişken... Erkek egemen bilimin kaleleri yıkıldıkça, kadınların hem bilimdeki, hem de tarihteki rolüne yönelik sır perdeleri de aralanıyor. 2020 yılında bilim kadınları yine muhteşem işlere imza atmayı sürdürdüler ve bizi daha da ileri götürdüler; ancak yapılan keşiflerden birisi, her antik toplumdaki kadınların toplayıcı ve bakıcı rolünde olmadığını, hatta 9000 yıl öncesine ait Amerika yerlisi kabilelerindeki kadınların da erkekler kadar sıklıkla avlanmış olabileceği keşfedildi. Bulgulara göre, toplumdaki kadınların %30-50 arası avcıydı!
Çoğu zaman modern toplumdaki toplumsal cinsiyet rollerinin dayanağı olarak antik insan atalarının cinsiyet rolleri gösterilir. İyi ama, günümüzde bu rolleri yıkmak hiç de zor değilse, atalarımızın toplumlarındaki rollerini yanlış anlamış olabilir miyiz? Bu tekil araştırma avcı-toplayıcılardaki görev dağılımına yönelik yaygın kanıyı tamamen silmek için yeterli değil; ancak zaten şaibeli olan toplumsal cinsiyet rollerine daha da kuşkuyla yaklaşmak için ek bir neden sunuyor.
Büyük Kavuşma
Dönelim astronomiye... Satürn ve Jüpiter, 400 yıl aradan sonra bu kadar yakın bir mesafede, gökyüzünde kavuştu. Tabii bu, Dünya'dan bakan bir gözlemci için anlamlı, bir başka konumdan bakacak olsanız, Jüpiter ve Satürn herhangi bir ilginç konumda bulunmuyordu. Aslında bu ikili her 20 yılda bir çok yaklaşıyorlar; ancak Dünya'dan bakıldığında bu kadar yakın gözüktükleri son gün 16 Temmuz 1623 idi. Yani Galileo yaşarken! Ondan bir önceki ise 1223'te idi. Yani bir 400 yıl daha bu kadar yakınlaşmayacaklar; ama 20 yıl sonra benzer bir yakınlaşma göreceğiz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
7 Milyar Yıllık Meteorit
Jeoloji dünyasından da heyecan verici gelişmeler gelmeyi sürdürüyor. Örneğin bu yıl, 1960 yılında Dünya'ya düşen bir meteoriti inceleyen jeologlar, bu taşın içindeki malzemelerin 7 milyar yıl öncesine ait olduğunu tespit etti. Şöyle düşünün, Güneş'imiz sadece 4.6 milyar yıl yaşında. Bu taşın içerisinde, Güneş öncesi zamanlardan kalma, Güneş'ten önce yaşamış ve ölmüş yıldızların saçtığı taneler ve kalıntılar bulundu. Bunların incelenmesi, sistemimizin nasıl doğduğuna ve nasıl evrimleştiğine yönelik çok önemli bilgiler verebilir.
Jeoloji dünyasındaki bir diğer önemli gelişme, Amerikalı jeolog Kathryn Sullivan'ın okyanusun en derin noktası olan, neredeyse 11 kilometre derinliğindeki Mariana Çukuru'na giden ilk kadını ve 8. insanı olması. Sullivan gerçekten muazzam bir karakter ve adeta ilklerin kadını, çünkü kendisi Ekim 1984 yılında uzay yürüyüşü yapan ikinci kadın ve ilk Amerikalı kadın olarak tarihe geçmişti. Yeri gelmişken Sovyet kozmonotları Velantina Tereshkova, Svetlana Savitskaya ile Amerikalı astronotlar Sally Ride ve Judith Resnik gibi ilklerin kadınlarını da anmadan geçmeyelim. Açtığınız yolda insanlık ilerlemeye devam ediyor.
Uzay Yarışı Kızışıyor!
Hem de ne ilerleme! Uzay yarışına bir baksanıza! Önce SpaceX, Blue Origin ve Virgin gibi özel roket firmalarının, "devletin işi" olarak görülen uzay sahasına girmesiyle bu alanın kâr edilebilir bir alan olabileceği anlaşıldı, şimdiyse Çin'in Ay yarışına dahil olmasıyla işler büyüyor.
Bu yılın en önemli uzay mühendisliği başarından birisi, uzay yarışına çok daha geriden başlayan Çin'in, Ay'dan aldığı taşları Dünya'ya getiren Chang'e-5 görevini başarıyla tamamlaması oldu. Bu sırada bir yandan NASA Ay'a insanları 7. kez, Mars'a ise ilk kez götürmeye hazırlanırken, diğer yandan Venüs'e yönelik araştırmalara hız verilmesi ihtimali doğuyor. Ayrıca NASA'nın OSIRIS-REx görevi de, birazcık sallantılı geçmiş olsa da, Bennu isimli asteroidden örnekler toplamayı başardı ve Dünya'ya doğru yolculuğuna başladı.
Biliyorsunuz, bu yıl ayrıca SpaceX 2011 yılında Space Shuttle programının sonlandırılmasından beri ilk defa Amerikalı astronotları Amerikan topraklarından Uluslararası Uzay İstasyonu'na göndererek, ABD'nin Rusya'ya bağımlılığını kırdı. Bakalım bu alan daha ne kadar kızışacak?
Atomik Fotoğraf Makinası!
Uzaydan, kimyaya ve atomlara dönelim... Bir yandan yeni ufuklar keşfederken, diğer yandan en küçüklerin dünyasını fethetmeye devam ediyoruz. Şöyle söyleyeyim: Bu yıl geliştirilen yeni bir teknoloji sayesinde artık tekil atomların fotoğraflarını çekebilmeye başladık. Cryo-elektron mikroskopisi olarak bilinen bu yöntem, 1.2 Angström, yani 1 metrenin 10 milyarda biri düzeyindeki cisimleri fotoğraflayabiliyor. Uzmanlar, bunu kırılabilecek son çözünürlük bariyerini aşmak olarak tanımlanıyor.
Nasıl bir çağda yaşadığımıza baksanıza! Heyecan verici. Bu sayede sadece enfes atom fotoğraflarına ulaşmakla kalmıyoruz, hastalıkların sebebi olan ve ilaçların çalışmasını sağlayan proteinlerin yapısını çok daha iyi anlayabilmemiz de mümkün olacak. Böylece tıp sahasında yepyeni devrimlerin önü açılmış olacak.
CRISPR Devrimi Sürüyor!
Tıptan söz etmişken, CRISPR-Cas teknolojisindeki atılımlardan bahsetmemek olmaz. Şu anda CRISPR ile ilgili en büyük endişe, yöntemin yarattığı devrimden ziyade, bu devrimin nasıl kötüye kullanılabileceği. Bu yıl, CRISPR teknolojisi Nobel Ödülü'ne layık görüldü - ki son derece yerinde bir ödül. Bu teknoloji sayesinde çok spesifik genleri kesip, yerlerine yenilerini yerleştirmemiz mümkün oluyor.
Ama bu teknolojinin birçok etik problemi de doğurduğu bir gerçek. Örneğin yüksek sosyolojik sınıflardan insanlar, bu teknolojiyi kullanarak kendilerini daha sağlıklı kılabilirler; ancak eğer teknoloji daha düşük sosyolojik sınıflara ulaşmazsa, sınıflar arasındaki fark daha da hızlı açılabilir. CRISPR teknolojisi bu tür bir genetik yöntem için çok ucuz olduğu için, ana kaygıyı bu değil, bu yöntemin aşırı erişilebilir olması sonucunda etik dışı deneyler için, denetim olmaksızın kullanılabileceği kaygısı. Bu nedenle halkı bu konuda doğru eğitmeli, düzgün denetim yöntemlerini yerleştirmeliyiz.
Ama karamsar olmayalım: Bu teknoloji sayesinde çocuklarda körlüğün ana sebeplerinden biri olan Leber'in Kalıtsal Amorozu isimli bir hastalığın kökünü kazıma ihtimalimiz var. Bu teknoloji sayesinde, bu hastalığa sebep olan mutasyonu genlerimizden silip atabiliriz.
Bu Yılın Kazananı: Aşılar!
Ve hazır tıptan giderken, gelelim bu senenin kazananına... Kuşkusuz, açık ara farkla, aşılar! Daha spesifik olaraksa mRNA aşı teknolojisi...
Dünya'nın dört bir yanından, çok farklı arka planlara sahip binlerce bilim insanı, gece gündüz demeden çalışarak yüzleştiğimiz salgını tanımamızı, önlememizi ve nihayetinde sonlandırmamızı sağlayacak başarılara imza attılar. Elbette mRNA aşısına giden yolda virologlar virüsü tanımladılar, genetik bilimciler genlerini dizilediler, epidemiyologlar bize aşı gelene kadar nasıl davranmamız gerektiği konusunda yol gösterdiler, hekimler ve diğer sağlık personeli hayatımızı korudu ve daha nicesi...
Ama salgına ölümcül darbeyi vuracaksak, bu aşılar ile olacak ve 225 kadar aşı adayı üretebilmek, bunlardan bazılarının geleneksel yöntemleri kullanması, bazılarınınsa modern teknolojiden gücünü alması muazzam bir başarı.
- Dış Sitelerde Paylaş
Birçokları bu aşı başarısının ardında komplo teorileri aradı; bizlerse yalın gerçeği görüyoruz: Eğer tüm Dünya el ele verirse ve bilimi fonlarsa, bilim insanlarına güç verirse, medeniyetimiz baş döndürücü bir hızla gelişecek, sorunlarından arınacak ve yepyeni başarılara imza atacaktır.
2021'in bilime hak ettiği gücü vermeye başladığımız bir yıl olması dileklerimizle.
Hepinize mutlu yıllar!
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 7
- 6
- 5
- 4
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:37:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9825
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.