Spinosaurus Nedir? Bilinen İlk Sucul Dinozor Hakkında Neler Biliyoruz?
Spinosaurus, günümüzden 99 ila 93.5 milyon yıl önce, yani Geç Kretase Dönem'in Senomanyan Evresi ila Üst Turonyen Evresi arasında, günümüzün Kuzey Afrikası'nda yaşamış, spinosaurid bir dinozor cinsidir. İlk olarak 1915 yılında Alman paleontolog Ernst Stromer tarafından tarif edilen cins, 1912 yılında Mısır'daki kalıntılar arasında keşfedilmiştir. Bu fosillerin 2. Dünya Savaşı sırasında yok olması Spinosaurus araştırmalarını sekteye uğratmış olsa da, ilerleyen yıllarda yeni fosillerin keşfiyle cins yeniden gündeme gelmiştir.
Cinsin en iyi bilinen türleri Mısır'da keşfedilen Spinosaurus aegyptiacus ve Fas'ta keşfedilen Spinosaurus maroccanus türleridir. O dönem yaşamış bir diğer spinosaurid cinsi olan Sigilmassasaurus da kimi zaman S. aegyptiacus ile aynı türe dahil edilmektedir; ancak bu takson birleşmesi konusunda henüz bir görüş birliği yoktur. Brezilya'daki Alcântara Formasyonu'nda keşfedilen Oxalaia cinsinin de Spinosaurus ile özdeş olabileceği ihtimali üzerinde durulmaktadır.
Spinosaurus, vücut uzunluğu bakımından uzunca bir süre "en uzun karasal karnivor" unvanını taşımıştır. Örneğin Spinosaurus ile kıyaslanabilir olan diğer teropodlar arasında Tyrannosaurus, Giganotosaurus ve Carcharodontosaurus bulunmaktadır. Ancak en güncel çalışmalar, cinse bu unvanı kazandıran tahminlerin hatalı olduğunu, S. aegyptiacus türünün daha ziyade 14 metre uzunluğa ve 7.4 ton kütleye eriştiğini göstermektedir.[12]
Spinosaurus'un kafatası, modern bir timsahınkine benzer şekilde uzun, alçak ve dardı ve tırtıksız, düz, konik dişlere sahipti. İlk dijiti irileşmiş olmak üzere üç parmaklı pençelere sahipti; ön ayakları ("kolları") son derece sağlamdı. Ancak Spinosaurus'un en ayırt edici özelliği, kuşkusuz omurların (veya omurganın) uzun çıkıntılar yapmasıyla oluşan nöral dikenlerdi. Bu dikenler, en azından 1,65 metre uzunluğa erişebiliyordu ve muhtemelen onları birbirine bağlayan, yelken benzeri bir deriyle kaplıydı. Ancak bazı yazarlar, dikenlerin deriyle değil, yağla kaplı olduğunu ve dinozorun aslında bir kambura sahip olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Spinosaurus'un kalça kemikleri küçülmüştü ve bacakları vücuda oranla çok kısaydı. Uzun ve dar kuyruğu, uzun, ince sinir dikenleri ve uzun köşeli çift ayraçlarla derinleştirilmiş haldeydi. Bu şekil, esnek bir yüzgeç veya kürek benzeri bir yapı oluşturuyordu.
Spinosaurus'u Özel Kılan Ne?
İlk Sucul Dinozor!
Uzun yıllar boyunca non-avian dinozorların sadece karada yaşadığı düşünülüyordu. Burada "non-avian", "kuş olmayan dinozorlar" demektir. Çünkü kuş olan avian dinozorlar içerisinde penguen gibi üyeler günümüzde sucul yaşantıya uyum sağlamıştır.
Tarihsel olarak baktığımızda, bazı sauropodların bataklık ve sucul ortamda yaşadığı öne sürülmüştü; fakat yıllar öncesinde bu fikir yanlışlandı. Yaklaşık birkaç yıldır da Spinosauridae üyelerinin yarı-sucul habitatlarda yaşamış olabileceği öne sürüldü. Fakat bu, gerek anatomik gerekse biyomekanik açıdan ciddi kanıtlar sunulması gereken ve bu kanıtlardan yoksun olan bir argümandı. İşte bir çalışma, söz konusu argüman lehine kesin kanıtlara ulaşmayı başardı!
Spinosaurus aegyptiacus türünün anatomisine yönelik bilgi ve perspektifimiz, 2014 ve 2020 yıllarındaki yeni keşifler ile çok büyük iki değişim yaşadı. 2014 yılındaki yeni bulgulara göre Spinosaurus hiç de Jurassic Park 3’teki gibi değildi: Kemikleri yoğundu, burun delikleri üst gerideydi, bacakları kısa ve güçsüzdü. Ağırlık merkezi önde olduğu için karada çoğu zaman 4 ayak üzerinde yürüyen bir türdü. Burun deliklerinin tıpkı balinalar ve yunuslara benzer olarak theropod akrabalarına nazaran daha geride konumlanması, onun yarı-sucul hayata uyum sağladığına işaret ediyordu. Ayrıca karakteristik görünüşünü veren sırtındaki omur uzantıları olan yelkeni karada fazlası ile dezavantajdı.
Daha sonra 29 Nisan 2020’de Nizar İbrahim ve ekibi,yeni bir Spinosaurus kuyruğu keşfettiler ve sıra dışı anatomik yapısını Nature dergisinde yayınlanan makalelerinde tanıttılar. Bu keşifte fazlasıyla heyecan verici bir olayla karşılaştılar: Omurlarındaki kemik çıkıntıları, beklenilenden çok daha uzundu! Yani aslında Spinosaurus aegyptiacus türü, su kenarındaki ekoton bölgelerinde yaşan bir yarı-sucul etçil olmaktan çok daha öte, tamamen su hayatına uyum sağlamış dev bir theropoddu! Bu gelişme sayesinde dinozorlar içerisinde sucul bir türün varlığı doğrudan kanıtlanmış oldu!
Bu tarz "sucul dinozorlar" ile ilgili konularda yaygın olarak karıştırılan bir konu, Ichtyosaurus ve Plesiosaurus gibi suda yaşayabilen türlerdir. Ancak unutmayınız: Ichthyosaur ve Plesiosaur gibi deniz sürüngenleri, dinozor değildir! Tıpkı uçan sürüngenler olan Pterosaur türlerinin dinozor olmaması gibi... Denizlerde yaşayan sürüngenler olduğunu biliyorduk; ancak denizlerde yaşayan bir dinozor, bugüne kadar hiç keşfedilmemişti!
Araştırma kapsamında Spinosaurus aegyptiacus’un kuyruk omurları biyomekanik ve anatomik açıdan ayrıntılı olarak analiz edildi. Araştırma sonucunda yakın akrabalarına göre son derece uzun nöral çıkıntılar ve uzunlamasına bir hâl alan chevron (sinir ve damarları koruyan kemik çıkıntısı) yapıları mevcut olduğu görüldü. Dolayısıyla bu kemik yapılarına tutunan kasların, kuyruğa ne kadar güçlü bir lateral (sağa ve sola) hareket kabiliyeti sağladığı anlaşıldı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yani Spinosaurus’un kuyruğu, su içerisinde müthiş bir şekilde yüzmesini ve manevra yapmasını sağlıyordu! Bu bulgular, türe ait yeni fosillerin çıkarılması ve incelenmesiyle daha da netleştirilecek ve gözden kaçan noktalar varsa bunlar aydınlatılacak. Çünkü buna benzer akuatik (sucul) adaptasyonlar, diğer Spinosauridae üyelerinde de olmalı.
Fakat şu anda elde olan veriler ışığında, dinozorların sadece karalara değil; aynı zamanda denizlere de hükmetmiş olabileceği, en azından sucul yaşam alanlarında da bulunabilecekleri gösterilmiş oldu diyebiliriz.
T. Rex'i Alt Edebilir miydi?
Spinosaurus ile ilk tanışma, çoğunlukla Jurassic Park 3 filmiyle olmaktadır. Öyle ki filmde bir sahnede Tyrannosaurus'u yere sererek tacını elinden almış olması, bir tarafta Tyrannosaurus'u diğer tarafta Spinosaurus'u savunanlar olarak hayran kitlesi ikiye bile ayırmıştır!
Aslında Tyrannosaurus ile Spinosaurus'un savaşı, bir aligatör ile bir gavyalin savaşına benzerdi. Amerika aligatörü 250 kilograma ulaşabilen, iri ve kompakt bir vücuda sahip kuvvetli çeneli bir etçilken; timsahların en uzunlarından biri olan gavyal ise 130 kilograma ulaşabilen, ince ağızlı devasa bir balıkçıldı. Eğer zehriniz veya dikeniniz yoksa doğada kütlenin en önemli saldırma ve savunma aracı olduğunu ele aldığımızda fiziksel açıdan Spinosaurus, Tyrannosaurus gibi bir cinsle baş edemezdi. Elbette gerçek hayatta farklı zaman dilimlerinde farklı coğrafyalarda yaşadıkları için doğal olarak hiç karşılaşmadılar.
Yeni Bir Gelişme: Dinozor, Nehirlere Hükmediyordu!
Binlerce dinozor dişi üzerinde yapılan yeni bir çalışma ise, makul şüphenin ötesinde bir şekilde Jurassic Park'ın meşhur ettiği Spinosaurus cinsi dinozorun aslında bir nehir canavarı olduğunu gösterdi.[4]
Şimdiyse, aynı bölgeden çıkarılan 1.200 fosilleşmiş diş kalıntısı, 15 metre uzunlukta ve 6 ton ağırlıkta olan bu devasa türün gerçekten de bir sucul canavar olduğunu ispatlıyor. Portsmouth Üniversitesi Paleobiyoloji Profesörü David Martill, son keşifle ilgili şunları söylüyor:[5]
Spinosaurus kemiklerinin, bu bölgede diğer dinozorlara göre çok daha bol bulunması, onların sucul yaşamını göstermektedir. Yaşamının çoğunu suda geçiren bir canlının nehir kalıntılarında kemiklerinin bulunma ihtimali, sadece su içmek ve yatağında avlanmak için nehre uğrayan türlere göre çok daha olasıdır.
Bu araştırma sayesinde, nehir yatağının bu devasa dinozor için sadece yaşam yeri olmadığını, aynı zamanda ölüm yeri de olduğunu doğrulamış olduk. Bulgularımız, bu dinozorun tam bir sucul nehir canavarı olduğu düşüncesi ile tamamen uyumludur.
Aynı üniversitede yüksek lisans yapmakta olan Thomas Beevor ise şunları söylüyor:
Kem Kem Nehir Sistemi'nin yatakları, harika bir Spinosaurus kemiği kaynağıdır. Aynı zamanda testere balıkları, sölekantlar, timsahlar, uçan sürüngenler ve diğer karasal dinozorların da kalıntılarına ev sahipliği yapar. Ancak bu kadar fazla Spinosaurus dişi bulmamız, bu türün çoğunlukla nehrin içerisinde yaşadığına işaret ediyor, kenarlarında değil.
Spinosaurus Savaşları: Bu Sıra Dışı Dinozor Nasıl Sınıflandırılmalı?
Sırtında iki metrelik omur uzantılarından (vertebraların spinoz çıkıntıları) oluşan devasa bir yelkeni ile diğer theropodlardan farklı görünüşe sahip bir sucul dinozordu. Bacak ve uyluk kasları, Tyrannosaurus’ta görmeye alışık olduğumuzun aksine vücuduna oranla oldukça kısa ve nispeten inceydi. Ayrıca ayaklarının da perdeli olduğu tahmin ediliyor, ne yazık ki yumuşak dokusu korunmuş olarak bulunamadığı için kesin kanıya varmak mümkün değil. Bulunduğu familya olan Spinozorgiller (Spinosauridae) içerisindeki diğer üyeler gibi onun da timsah benzeri uzun ve dar bir kafatası vardı. Koni şeklindeki dişleri kaygan balıkları avlaması için evrimleşmişti. Keza kendisi bilinen en uzun theropod dinozordu.
Spinosaurus, ilk kez 1915 yılında Alman paleontolog Ernst Stromer tarafından tanımlandı. Fosiller Almanya, Münih'te bir müzede bulunuyordu. Fakat 1944 yılında İngiltere’nin Almanya’yı bombalaması üzerine mevcut fosiller de yok olduğu için uzun bir zaman boyunca karşılaştırmalı analizlerde kullanılamadı… Cinsin fosillerine yönelik kısa bir tarihi görmek, olayların gelişimini anlamamıza yardımcı olacaktır.
Sigilmassasaurus Cinsi Neyin Nesi?
Ernst Stromer, 1911 yılında Mısır'da yaptığı keşif gezisi sırasında iki Spinosaurus örneği bulmuştur. Bunların ilkini yani holotipini Spinosaurus aegyptiacus olarak tanımladı, ancak diğeri için spesifik bir tür ismi belirtmedi. Diğer örneğin Spinosaurus cinsine ait olduğundan emindi, ancak S. aegyptiacus diyebileceği kadar kesin verilere sahip değildi. Bu yüzden örneğe "Spinosaurus B" adını verdi.
Spinosaurus'un holotipi yani bulunan ilk örneği bir alt çene, dişler, birkaç boyun ve kuyruk omuru ile meşhur yelkenini oluşturan sırt omurunun bir kısmını barındırıyor. Aslında bir yeni bir cinsi tanımlamak için oldukça yeterli veriler; fakat Spinosaurus B örneği dört adet omur ve bir bacak/uyluk kemiğinden oluşuyordu. Bu yüzden cinsten öte türü tanımlamak pek mümkün olmayabilirdi.
Daha sonra 1996 yılında Kanadalı paleontolog Dale Russel, Fas'taki Kem Kem Yatakları'ndan çıkarılan tek bir boyun omuru fosilini Sigilmassasaurus brevicollis olarak adlandırdı. Omur fosillerinin çıkarıldığı kayaçlar 100-94 milyon yıl öncesine, Geç Kretase'nin erken aşaması olan Senomaniyen'e tarihlendi. Bu da Spinosaurus'un yaşadığı zaman ve coğrafya ile uyuşuyordu. Dale Russel, dinozoru tek bir omurdan tanımlamış olsa da yine o bölgede bulunan diğer 5 omur fosilini de Sigilmassasaurus ile ilişkilendirmiştir. Tabii Russel aynı zamanda Stromer'ın bulduğu Spinosaurus B örneğinin de Sigilmassasaurus cinsine ait olduğunu düşünmüştür. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi o fosiller bombardımanda yok olduğu için ayrıntılı analiz yapmak mümkün değildi. Bu da yetmezmiş gibi kendisi, ikinci bir Sigilmassasaurus örneğini de tek bir ön dorsal omura dayandırarak tanımlamıştır. Tek bir fosil, hele ki omur üzerinden tür bazında tanımlamak oldukça iddialıdır.
Bu nedenle onu Sigilmassasaurus sp. olarak isimlendirmiştir. Ardından Russel, Sigilmassasaurus brevicollis, Sigilmassasaurus sp. ve Spinosaurus B. örneklerini bir çatı altında toplayıp Sigilmassasauridae adında bir familya oluşturmuştur. Bu dinozorların boyun omurları %50 oranla boyuna nazaran enine daha geniştir. Sigilmassasaurus'un theropodlar arasındaki konumu tam olarak bilinmese de eğer gerçek bir taksonsa Spinosauridae familyasının altında sınıflandırılması gerektiği belirtilmiştir.[7] Sigilmassasaurus'un geçerliliği tanımlandığından beri tartışılmaktadır.
1996'da paleontolog Paul Sereno ve ekibi, Fas'ta iyi korunmuş bir Carcharodontosaurus kafatası ile birlikte Spinosaurus B örneğindekine benzer bir omur buldu. Ancak bu omur ilk başlarda bambaşka bir familyaya ait olan Carcharodontosaurus cinsi ile ilişkilendirildi. 1998'de yapılan bir çalışmada ise Sigilmassasaurus, Carcharodontosaurus'un daha küçük bir eş anlamlısı (sinonim) olarak kabul edildi. Arından 2005 yılında Arjantinli paleontolog Fernando Novas ile ekibi, o zamanlar Sigilmassasaurus olarak kabul edilen Spinosaurus B örneği ile Carcharodontosaurus'u ilişkili kılmak için kullanılan omur fosilinin 1996'da Sereno'nun bulduğu kafatası ile alakalı olmadığını gösterdi. Novas aynı zamanda yine 1945'de yok edilen Carcharodontosaurus holotipi ile Sereno'nun bulduğu omurun farklı olduğunu söyledi ve Sigilmassasaurus'un geçerli bir takson olduğunu savundu.[8]
2014'de paleontolog Nizar İbrahim ve meslektaşları, Spinosaurus B ve Sigilmassasaurus olarak tanımlanan fosillerin tümünü Spinosaurus aegyptiacus olarak yeniden adlandırdı. Bu şekilde S. aegyptiacus için bir neotip oluşturdular. Spinosaurus maroccanus ise daha önceden ikinci bir Spinosaurus türü olarak önerilmişti ancak neotipin ortaya çıkartılması ile "nomen dubium" yani "şüpheli isimlendirme" olarak kabul edildi.
2015'te araştırmacı Serjoscha W. Evers, Sigilmassasaurus'u gerçek bir cins olarak kabul etti ve onu Spinosauridae familyası içinde tanımladı. Aynı zamanda bu çalışmada Spinosaurus maroccanus'un Sigilmassasaurus'un eş anlamlısı (sinonim), yani aynı tür olduğu olduğu önerildi ve S. aegyptiacus neotipini de reddetti.
2018'de İngiliz paleontolog Thomas Arden, Sigilmassasaurus'un gerçek bir takson olduğunu ve Spinosaurus ile birlikte Spinosauridae familyası altında Spinosaurini adlı bir oymakta (tribe) yer alması gerektiğini savundu. Bu araştırmada omur fosillerine bakarak Sigilmassasaurus'un Spinosaurus'tan daha büyük boyutlara ulaşabileceği öne sürüldü. Elimizde iyi korunmuş bir fosil örneği olmadığı için hangi cinsin hangisi olduğu da karışabiliyor. Bu yüzden bu boyut karşılaştırmasında kesin bir kanıya varmak doğru olmayacaktır.
Güney Amerika'nın Spinosaurus'u: Oxalaia!
Yaklaşık 100-94 milyon yıl önce, Güney Amerika ve Afrika kıtaları yeni yeni ayrılmış, bu yüzden henüz yan yanalardı. Aralarında bulunan küçük adalar haricinde bağımsız kara parçalarıydı. Ayrıca Kuzey Afrika günümüzde olduğu gibi kurak ve çöl değildi. Bataklığın, akarsuların ve tropikal ormanların bulunduğu oldukça nemli ve sulak bir bölgeydi. Keza Güney Amerika'da bu bakımdan pek farklı değildi.
1999 yılında kuzeydoğu Brezilya'da Itapecuru Grubu, Laje do Coringa'da bir spinosaurid dinozorun fosillerini keşfetti! Rio de Janeiro Ulusal Müzesi'nden paleontolog Elaine Machado böyle iyi bir fosilin bulunmasına oldukça şaşırdı. Tortudaki gelgitlerin aşındırıcı doğası nedeniyle bölgedeki kemik yatağında bulunan fosillerin çoğu kötü durumdaydı. Bu nedenle iyi korunmuş bir fosilin keşfedilmiş olması bile oldukça ilginçti. Bulunan fosil örneği Oxalaia quilombensis türü olarak tanımlandı. Oxalaia'nın holotipi (ilk fosil örneği) birkaç kafatası kemiğinden oluşmaktadır. Fosiller, Rio de Janeiro Ulusal Müzesi'nde muhafaza edilmekteydi. Ancak 2018'de çıkan bir yangında Oxalaia'nın fosilleri de dahil olmak üzere pek çok fosil yok oldu.
Söz konusu kafatası parçalarının dışında, bu dinozorun tanımlanmasından önce Laje do Coringa'da 1999 yıllarına ait birçok spinosaurid dişi rapor edilmiştir. Yine aynı bölgeden çıkan bazı kuyruk omurları Sigilmassasaurus'a atanmış olsa da Amerikalı paleontolog Mickey Mortimer bunların Oxalaia'ya ait olabileceğini belirtti. Oxalaia ile Spinosaurus fosilleri birkaç yönden farklılık gösterir. Spinosaurus, Oxalaia'dan önemli ölçüde daha geniş aralıklı diş yuvaları mevcuttur. Ayrıca üçüncü ve dördüncü yuvaları arasında hafif bir daralmanın varlığı ile ve burnunun daha keskin eğimi ile farklılık gösterir. Yine de Spinosaurus'un Sigilmassasaurus’tan sonra en yakın akrabası olarak tanımlanır (eğer geçerli bir cins ise) ve Spinosaurinae alt familyasında sınıflandırılmıştır. Spinozorgiller (Spinosauridae) familyasındaki diğer yakın akrabaları sırası ile Angaturama, Suchomimus, Cristatusaurus ve Barynoyx cinsleridir.[9]
İlerleyen zamanlarda, 2020 senesinde İngiliz paleontolog Robert Symth, Oxalaia ve Sigilmassasaurus'u Spinosaurus cinsi ile eş anlamlı (sinonim) kabul etti ve Sigilmassasaurus'un gerçek bir takson olduğu yönündeki dayanakları yetersiz buldu. Symth, Oxalaia ve Spinosaurus farklarını farklı cinsler olmalarına değil, bireyler arası varyasyona bağladı. Oxalaia fosillerinin 2018'deki yangında yok olmasından dolayı bu takson hakkında kesin bir yargıya varmak şimdilik mümkün değildir. Ancak ilerki zamanlarda daha çok fosil bulunursa Kretase sırasında Afrika ve Güney Amerika arasındaki fauna alışverişi fikri kanıtlanabilir. Bu fikir, temelde iki kıtanın o zamanki konumlarından dolayı, canlıların her iki kıtaya da ulaşmış olabileceğini savunur.
Konu eğer Spinosaurus ise bu çok muhtemeldir. Çünkü bu dinozor sucul/yarı sucul bir canlıydı ve gününün çoğunu tıpkı bir timsah gibi suda geçiriyordu. Bunu göz önünde bulunduracak olursak Spinosaurus'un her iki kıtada da popülasyonlarının olması imkansız değildir![10], [11]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 43
- 23
- 20
- 19
- 12
- 10
- 4
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- N. Ibrahim, et al. (2020). Tail-Propelled Aquatic Locomotion In A Theropod Dinosaur. Nature, sf: 67-70. doi: 10.1038/s41586-020-2190-3. | Arşiv Bağlantısı
- Kollektif. Who Would Win In A Fight: Spinosaurus Or T. Rex?. (30 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 30 Nisan 2020. Alındığı Yer: Quora | Arşiv Bağlantısı
- İ. Nizar. Bizarre Spinosaurus Makes History As First Known Swimming Dinosaur. (30 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 30 Nisan 2020. Alındığı Yer: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Beevor, et al. (2021). Taphonomic Evidence Supports An Aquatic Lifestyle For Spinosaurus. Cretaceous Research, sf: 104627. doi: 10.1016/j.cretres.2020.104627. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Kambli. Villain Dinosaur From Jurassic Park Iii, The Spinosaurus, Was A River Monster: New Study. (22 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 24 Eylül 2020. Alındığı Yer: The Weather Channel | Arşiv Bağlantısı
- S. Staff. New Study Argues An Elusive Dwarf T. Rex Species Never Actually Existed. (1 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: ScienceAlert | Arşiv Bağlantısı
- ^ Dale Russel. (1996). Isolated Dinosaur Bones From The Middle Cretaceous Of The Tafilalt, Morocco. SciencePress. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. C. Sereno, et al. (1996). Predatory Dinosaurs From The Sahara And Late Cretaceous Faunal Differentiation. Science, sf: 986-991. doi: 10.1126/science.272.5264.986. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Stromer. (1933). Ergebnisse Der Forschungsreisen Prof. E. Stromers In Den Wüsten Ägyptens. Zobodat. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E.D.G.E. The Real Spinosaurus? | A Big Spiny Mess. Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Youtube | Arşiv Bağlantısı
- ^ Spinosaurus. Spinosaurus. Alındığı Tarih: 26 Ekim 2022. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. C. Sereno, et al. (2022). Spinosaurus Is Not An Aquatic Dinosaur. bioRxiv, sf: 2022.05.25.493395. doi: 10.1101/2022.05.25.493395. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 20:51:52 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8630
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.