Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü

Muz Bitkisini Nasıl Yenilebilir Şekilde Evrimleştirdik ve Evrimleştirmeye Devam Ediyoruz?

Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü A. D'Hont
Bir Cavendish muzu ve vahşi atası
16 dakika
12,171
Tüm Reklamları Kapat

Muz bitkisinin yapay seçilim yoluyla evrimleştirilmesi (veya "kültürlenmesi", "evcilleştirilmesi"), atasal bitkide bulunan tohumların, döllenme olmaması halinde partenokarpik, tohumsuz meyvelere dönüştüğü bir yapıya çevrilmesi sayesinde başarılan bir evrimsel değişimdir.[1], [2] Partenokarpi, döllenme olmaksızın meyve oluşturabilme yeteneğine verilen isimdir. Bu özelliğin yapay seçilim yoluyla pekiştirilmesi sayesinde modern muzlar, görselde gördüğünüz ve yemesi güç atasal formlardan evrimleştirilebilmiştir.

Bu tür bir yönlendirilmiş evrime (yapay seçilime) yönelik ilk girişimler, Hindistan'dan Solomon Adaları'na kadar yayılan tropik kuşakta, yani Musa cinsine ait modern muz bitkisinin vahşi atalarının yaşadığı topraklarda yapılmıştır. Bu girişimlerin tarihine yönelik en eski arkeolojik veriler, Papua Yeni Gine'den elde edilen ve günümüzden 7.000 yıl öncesine ait verilerdir.[3]Ancak muz bitkisinin evrimi bu bölge ile sınırlı kalmamıştır. Özellikle de ikincil çeşitlenme odağı olarak Afrika'da iki büyük grubun evrimleştiğini görmekteyiz: Plantain muzları ve Doğu Afrika Düzlükleri Muzları.[4]

Tüm Reklamları Kapat

Tıpkı insanlar gibi, vahşi muzlar da diploiddir; yani her bir kromozomdan iki kopyaya sahiptir. Bunlardan birisi anneden, diğeri babadan gelir. Modern muz bitkisinin ataları, tek bir tür değillerdi ve geniş bir çeşitliliğe sahiplerdi. Bunlardan en çok bilineni Musa acuminata ve Musa balbisiana türleridir. Özellikle de Musa acuminata türünün genetik imzası, modern muz bitkisinde yaygın olarak görülmektedir. Diploid yapılı olan ve dolayısıyla iki set (11 çift) kromozoma sahip olan bu atasal tür, modern muz türlerine "A Genomu" adı verilen genomu miras bırakmıştır.

Musa acuminata türünün alt türlerinin Güneydoğu Asya'daki yayılımı.
Musa acuminata türünün alt türlerinin Güneydoğu Asya'daki yayılımı.
PNAS

Ancak günümüzdeki modern muzların bütün ataları net olarak henüz bilinmemektedir. Örneğin Pasifik bölgesinde diğerlerinden bağımsız olarak yetiştirilen Fei (veya Fe'i veya Fehi) muzlarının ataları henüz tespit edilememiştir. Yapılan çalışmalar, eskiden Australimusa olarak bilinen, günümüzde ise Callimusa ile birleştirilen grubun, bu muzların atalarının yakın kuzenleri olduğunu düşündürmektedir. Bazı diğer uzmanlar, bu muzların atalarının Musa maclayi olabileceğini ileri sürmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Musa maclayi türü muzlar. Görebileceğiniz gibi, muz bitkilerinin tamamı aşina olduğunuz görünüme sahip değildir ve muzların ataları, kolaylıkla yenilebilir meyveler de değildi.
Musa maclayi türü muzlar. Görebileceğiniz gibi, muz bitkilerinin tamamı aşina olduğunuz görünüme sahip değildir ve muzların ataları, kolaylıkla yenilebilir meyveler de değildi.
ResearchGate

Modern muzların yetiştirilmesini mümkün kılan partenokarpik genlerin tarihini, Musa acuminata türündeki genlere kadar takip etmek mümkündür.[5] Bu yapay seçilimi tetikleyen şey, muhtemelen bilinçli bir dönüşüm arzusundan ziyade, erken tarımcıların atasal muzların "keriz" de denen, bitkinin rizom yapısı üzerinde yanal olarak büyüyen yan dallarının daha yenilebilir olmasını fark etmesi sonrası, bu dalları yetiştirmeye çalışmalarıdır. Bu kısımda daha az çekirdek, daha çok "etli doku" bulunur ve dolayısıyla çok daha rahat yenilebilir. Buna rağmen, bu kısımlar halen doğurgandır ve bu nedenle diğer muz bitkileriyle (örneğin Musa balbisiana ile) ve birbirleriyle çaprazlanabilirler (çiftleştirilebilirler).

Musa acuminata türü muzlar.
Musa acuminata türü muzlar.
Wikimedia

Doğurgan diploid muzlar, kimi zaman kromozom setlerinden sadece bir tanesi yerine, her iki seti de gelecek nesle aktarırlar (buna kimi zaman mayotik iade adı verilir). Diğer ebeveyn ise mayoz bölünmeden beklendiği gibi, normal şekilde, sadece tek bir seti yavruya aktarır. Bu şekilde bir çiftleşme yaşandığında, ortaya çıkan yavru diploid değil, triploiddir (üç adet kromozom setine sahiptir).

İlginç bir şekilde, diploid muzlar zamanla üreme yetilerini yitirmişlerdir. Bu tür diploid muzlar, AA veya AB olarak isimlendirilen genoma sahiptirler; triploid olanlarsa AAA, AAB ve ABB genomlarından birine sahiptirler. Bu genom isimlendirme sistemi, Norman Simmonds ve Kenneth Shepherd tarafından geliştirilmiştir. İsimlendirmedeki A harfi acuminata, B harfi balbisiana türlerine karşılık gelmektedir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Diploid muzların kısırlaşmasının nedenleri arsında yapısal ve genetik faktörler bulunmaktadır.[6] Yapısal faktörlerin başında, uzak akrabaların birbiriyle çiftleşmesi gelmektedir. Örneğin Musa acuminat türüne ait farklı alttürler arası çiftleşme veya Musa acuminata ile Musa balbisiana arasındaki çiftleşme, bu kısırlığın ana itici güçlerinden birisidir. Çünkü bu tür bir türler-arası veya alttürler-arası çiftleşme sonucunda, birbiriyle uyumlu olmayan genler aktarılmaktadır ve buna bağlı olarak oluşan ovüller ve polenler çiftleşebilecek doğaya sahip değildir.

Ancak bilim insanları, muzlarda görülen kısırlığın nedenlerinden bir diğerinin insanlar olduğunu düşünmektedir. En az sayıda çekirdeğe sahip bireylerin birbiriyle sürekli olarak çiftleştirilmesi sonucunda, artık çiftleşebilecek düzeyde tohum üretemeyen muzlar oluşmaya başlamıştır. Dahası, popülasyon içerisinde hem diploid hem de triploid bireylerin bulunması da, çiftleşme ihtimalini düşürmüştür.

Bu noktadan sonra, tür içerisindeki çeşitliliğin ana kaynağı, rizomun yanal tomurcuklarında meydana gelen somatik (vücut hücreleriyle ilişkili) mutasyonlar ve birtakım epigenetik değişimler olmuştur. Antik yetiştiriciler, bu somatik çeşitler arasından en uygun buldukları özelliklere sahip olanları birbiriyle çiftleştirerek yapay seçilimi işletmişlerdir. Ancak bunlar, birbirinin neredeyse kopyası olacak kadar benzer oldukları için, bunlardan doğan yavrular da genetik çeşitliliğe neredeyse hiçbir katkı sağlamamaktadır. İşte tam da bu nedenle, yapay seçilim yoluyla evrimleştirilen muzlar, muz türlerindeki genetik çeşitliliği ölçmek adına iyi bir yöntem değildir. Öte yandan düşük genetik çeşitlilik, muzların kolaylıkla yok olma tehdidi altında kalmasına da neden olmaktadır.

Eğer muzlardaki genetik çeşitliliği daha iyi tespit etmek istiyorsak, onun alt grubu adı verilen grubunu ve bu grup içerisindeki varyasyonları incelemek gerekmektedir. Aşırı miktarda seçilmiş varyantlar, çok büyük alt gruplar inşa edebilirler. Bunlardan en popüler olanları, az önce de bahsettiğimiz ve her birinin içerisinde 100 kadar ayrı çeşit bulunan Plantain muzları ve Doğu Afrika Düzlükleri Muzlarıdır.

Bir Muz Yetiştiricisinin Hikayesi ve Muzun Modern Evrimi

Frédéric Bakry, risk almak ve keşfedilmemiş yollardan gitmek konsunda oldukça cesurdu. Bu özelliği sayesinde kendine eşsiz ve köklü bir kariyer yarattı.

Tüm Reklamları Kapat

Bakry’nin, 1992 yılında meslektaşı Jean-Pierre Horry ile çiçek açmış bir muz bitkisinin altında dans ettikleri zamandan kalan canlı bir anısı var. O zamanlar enstitünün Guadeloupe'deki Neufchâteau saha istasyonunda çalışan içlerinde Bakry ve meslektaşını da olduğu CIRAD yetiştiricileri, melez bitkiler yaratmak için çığır açıcı bir yöntem bulmuşlardı. Ve yeni oluşacak melezlerin nasıl görüneceğini oldukça meraklı ve sabırsız bir şekilde bekliyorlardı.

Çığır açıcı yöntemleri, kolşisin kullanarak, diploid (2 set kromozlu) bir türün genomunu ikiye katlayıp tetraploid (4 set kromozomlu) hale getirmekti. Söz konusu diploid tür "Rose" adında bir kültür bitkisiydi. Bu bitkinin genomu (ileride AA olarak bahsedilecek) Musa acuminata türünden miras kalmış; fakat evcilleştirme sürecinde üreme yeteceğinin büyük bir kısmını kaybetmişti. Tüm AA türleri genomlarının ikiye katlanmasıyla üreme yeteneklerini geri kazanamasa da, "Rose" bu yeteneği yeniden elde edebilmiş ve eşlenmiş diploid bitki erkek ebeveyn (polen üretici) olarak kullanılmıştı. Dişi ebeveyn (yumurta veren) de eşlenmiş diploid bitkiden elde edildi. Bakry, şöyle diyor:

Bu görüşü destekleyen genetik bir dayanak olmamasına rağmen yetiştiriciler arasında sadece eşlenmiş bitkilerin dişi olabileceği düşünülüyordu.

Bu nedenle Fransız yetiştiriciler, muzun vahşi bir akrabası olan Musa balbisiana’yı dişi ebeveyn olarak seçmişlerdi.

Triploid soyların olduğu önceden bilinmesine rağmen yetiştiriciler, geliştirmekte oldukları 4x/2x (tetraploid/diploid) yönteminden ne elde edeceklerini bilmiyorlardı. Bitkilerin art arda üreyip yeni nesiller oluşturduğunu görünce umutları güçlendi. 18. kuşaktan sonra üreme durunca yetiştiriciler, birden dans etmeye başladılar. Bakry şöyle anlatıyor:

Tüm Reklamları Kapat

İnanamamıştık, yöntemimiz işe yaramıştı. Geliştirdiğimiz yöntem riskliydi ancak farklı yaklaşımlar denemenin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. CIRAD, 1980’lerin sonunda oluşturulan üreme programı, kurulduğunda göreve uygun olduğumuzu kanıtlamak için standart, kurallara uygun teknikleri kullanmıştık. İzlememiz gerek yolun bu teknikler olmadığını biliyordum.

Bakry bir rutine alışabilecek bir insan değildi. 30 yıl önce muzlarla çalışmaya başladığından beri bir problemle çözüm bulduğunda ölçeklemeleri diğerlerine bırakır ve bir sonraki problemle uğraşmaya başlardı.

Muz Yetiştiriciliği Süreci

1982’de Paris XI Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra ülkenin bitki yetiştirme merkezi CIRAD, bitkilerde kısırlığı engellemeye yönelik muzlara protoplast füzyonu uygulamak için Bakry’ye doktora bursu teklif etti. Bakry daha önce hiç tropik tarım alanında bir kariyer düşünmemişti. Bu çalışmanın sonuçlarının uzun vadeli olacağını bilse de çok geçmeden muzlara olan ilgisi oldukça artmış ve muzlarla bir bağ kurmuştu. Kaldı ki muz dokusunun kültür süreci daha yeni başlamıştı ve muz hücrelerinin veya dokularının işleyişi hakkında protoplast füzyonu yapabilecek kadar bilgileri yoktu. Bu nedenle doktorasını bitirdikten sonra yönünü, Brezilya Tarımsal Araştırma Kurumu Embrapa’da muz doku kültürü konusunda 2 yıllık bir uzmanlığa çevirdi.

Asıl amacı, bitkilerde kök gelişimine etkisini bildiğimiz ‘callus’ hakkında bildiklerini paylaşmak olsa da, muz yetiştiriciliğini uzmanlarından biri olan Kenneth Shepherd’dan öğrenmek için de oldukça iyi bir fırsattı. Shepherd, eski patronu ve 1955’te muzların taksonomisi ve kökeni hakkında kaleme aldıkları makalede beraber çalıştığı Norman Simmonds, Kenneth Dodds, Ernest Chemsman’ın beğenisini toplayan bir İngiliz okulundan mezun olmuştu. Saygın bir bilim insanı olan Shepherd, Bakry’den 1300 km uzaktaki Empraba’da çalışıyordu. Bakry de birkaç kez ziyaret ettikten sonra, Shepherd ile çalışabilmek için kuzeydoğuya taşındı. Bakry, Shepherd’a muz yetiştiricisi olmak istediğini kanıtlayıp arşivine erişim için Shepher’den izin aldı. Bakry, şöyle açıklıyor:

Arşivi daha önce halka açılmamış, büyüleyici tonlarca makaleyle doluydu. Onu yazmaya teşvik ettim ve sonunda bir kısmı INIBAP tarafından "Musa Cinsinin Sitogenetiği" olarak yayımlandı.

Makaleler, Bakry’nin deneme yanılma yoluyla ün kazandığı yerde, Brezilya’da yayınlanmıştı. O zamanlar Embrapa bugünkü kadar iyi kaynaklara sahip bir araştırma enstitüsü değildi. Bakry, 6 ay bekleyişin ardından kırık gelen elektrot siparişinden sonra pH ölçerleri olmadan nasıl pH’ı tahmin ettiklerinden sık sık bahsediyor ve "Tropik ülkeler, beceri kazanmayı öğretir." diyor. Kendisinin pH tahmin becerisini kazanması da buna bir örnek. Diğer elverişli yöntemler dışında, Shepherd Bakry’ye her koşulda sonuç veren kromozom sayma tekniklerini de öğretmişti. Bakry, Shepherd’ın ölümü ardından bu teknikleri ‘Fruits’ dergisinde yayınlayarak onu andı.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Taş Devrinden Robot Çağına Zamanımızı Nasıl Harcadığımızın Tarihi

Neden bu kadar çok çalışıyoruz? Çalışma bizim kim olduğumuzu neden ve nasıl belirliyor? Nasıl oldu da çalışma,hayatımıza anlam ve değer katan, toplumsal statümüzü belirleyen, zamanımızı kimlerle ve nasıl geçireceğimizi söyleyen, üstelik bedenimizi, çevremizi, eşitlik anlayışımızı dönüştüren bir şey haline geldi? Dünyanın önde gelen antropologlarından James Suzman bu kitabında, çalışmayla kurduğumuz ilişkinin 300 bin yıllık evrimini kayda geçiriyor ve bu ilişkinin günümüzde de köklü bir değişimden geçtiğini ve bu değişimin olası sonuçlarını gösteriyor.

“Çalışmanın ne olduğu konusundaki temel varsayımlarımıza karşı çıkan etkileyici bir çalışma. Otomasyon, küresel iş piyasasını bütünüyle bozma tehdidi taşırken, çalışmanın ekonomik, psikolojik, hatta manevi önemini bir an evvel yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Suzman avcı-toplayıcıların, şempanzelerin, hatta kuşların yaşamlarını irdeleyerek ‘doğal’ kabul ettiklerimizin sıklıkla finans gurularının ve tarım dinlerinin şaibeli mirasından ibaret olduğunu vurguluyor. Umarım geçmişte zamanımızı nasıl geçirdiğimizi bilmek gelecekte daha makul seçimler yapmamızı sağlayacaktır.”

Yuval Noah HARARI

“Bu ufuk açıcı ‘derin tarih’ çalışmasında antropolog James Suzman,insan doğası hakkındaki ana akım ekonomik varsayımları sorguluyor ve modern kültürlerimizin artan eşitsizlik sorununu anlaşılır kılmak için önce geçmişimizi anlamamız gerektiğini iddia ediyor.”

New Statesman

Devamını Göster
₺180.00
Taş Devrinden Robot Çağına Zamanımızı Nasıl Harcadığımızın Tarihi
  • Dış Sitelerde Paylaş

Brezilya'daki iki yıldan sonra Bakry, daha ileri gitmeye hazırdı. 1987’de CIRAD’ın yakın zamanda muz yetiştirme programı için kurduğu Neufchâteau istasyonuna gönderildi. Paris'te öğrendiği teknikleri muzlar üzerinde uygulamaya meraklıydı ve meslektaşlarını F1 dölü elde etmek için ikiye katlanmış haploide ihtiyaç duyduklarına ikna etmişti.

Geriye dönüp bakınca, bunun büyük bir hata olduğunu söylüyor. Çok fazla homozigotluğun muzlar için iyi olmadığını, bitkilerin zayıfladığını ve bunun amaçları için yararsız olduğunu söylüyor. Oysaki bu başarısızlıklar gelecekte elde edecekleri başarıya doğru basamakları oluşturuyordu. Bakry ve doktora öğrencisi ikiye katlamış haploidler üretebilmek için anther kültür tekniğini geliştirirken eşlenmiş haploid Pahang’ı ürettiler. Bu daha sonra muz genomunu sıralamak için kullanılacaktı.

Meraklılığıyla ün salan, büyük kişilik Ivan Buddenhagen’in ziyareti sırasında Bakry bir sonraki adımını planlıyordu. Şöyle anlatıyor:

CIRAD’daki meslektaşlarımın yanı sıra Ivan en çok hayranlık duyduğum muz bilimcilerinden biri olan Ken ile çalışıyordu. Ona çok şey borçluyum. Ziyarete geldiğinde ona eşlenmiş haploidleri gösterdim. O zaman bana E.T. Bingham’ın ‘Otopoliploidlerde Heterozigotluğu Maksimize Etmek’ adlı b ir makalesinden bahsetti. Biz neredeyse her şeyi yanlış anlamıştık. Bingham’ın makalesini okuyunca, homozigotluğu maksimize etmek yerine heterozigotluğu maksimize etmemiz gerektiğini farkettik. Bunu yanı sıra Ivan’ın ziyareti bize 1986 tarihli bir makaleden önerdiği ve bizim üzerinde çalıştığımız 4x/2x yönteminin doğru yolda olduğunu kanıtlamış oldu.

Deneyinin önemli noktası, 18. döldü. Ancak bitkiler BSV’den (Muz Çizgi virüsü) kaynaklanan semptomlar göstermeye başlayınca, kutlama havası söndü. İlginç olan şey, bitkilerin yarısı hastayken, diğer yarısının sağlıklı olmasıydı. Sanki hastalık, Mendel’in genetik yasalarını takip ediyordu. Tüm olasılıklar düşünüldükten sonra Bakry, virüsün DNA’sının Musa balbisiana’nın DNA’sıyla birleştiği sonucunu çıkardı. Ardından hemen sonucu CIRAD’daki meslektaşlarıyla paylaştı.

Bir kez daha, ilk başta başarısızlık gibi görünse de bilimsel bir atılım olduğu ortaya çıkmış oldu. Üreme açısından bu Musa balbisiana ve B genom çeşitlerinin melezlerde kullanımını bir süre ertelemeye karar verdiler.

Yenilebilir Muzların Üretimi

Musa acuminata’dan elde edilen, etkinleşebilen BSV geni genomuna yerleşmemiş kültürle bir süre çalıştıktan sonra Bakry ve meslektaşı Cristophe Jenny, B genomunu tekrar kullanmaya karar verdiler. Şanslılardı ki, gözlerine kestirdikleri Hint cinsi Kunnan (AB genomu), etkinleşebilir BSV dizileri içermiyordu. Sonuç olarak yetiştiriciler, farkında olmadan dejenere diziler içeren bitkiler seçmişlerdi.

Bakry’yi asıl mutluluktan uçuran şey, eşlenmiş ‘Kunnan’ (AABB) ve Musa acuminata’nın alt türü malaccensis çaprazlandığında, Mysore bananas (AAB genomu) ismindeki hibritleri bulmak olmuştu ve Pisang awak, Musa balbisiana ile çaprazlanınca benzer bir şekilde (ABB) genomu oluşmuştu. CIRAD yetiştiricileri, bu iki tür muzu üretmek için yola çıkmamışlardı; ama bu iki tür soylar arasında bilinen triploidleri yeniden yaratma ihtimalini ortaya çıkardı.

Bakry, vahşi türlerle çalışmaya sıfırdan başlamayı önermiyor. O ve meslektaşının ‘Kunnan’ ile çalışmaya başlamak istemesinin bir nedeni de, seçici çiftçilerin yarattığı genetik mirası yakalamaktı. Yenilebilirliğin geleceği büyük olasılıkla ilk kez tozlaşmadan gelişebilen meyveler olan partenokarpik muzlarda görüldü. Bu bitkileri vejetatif olarak çoğaltmak için etrafta insanlar olmalıydı.

Ancak muzların evcilleştirilmesinde partenokarpik muzlardan başka çeşitler de vardı. Bu yenilebilir ve hala verimli, diploid muzlar yakınlardaki bazı uzak akrabaları olan bitkilerle çiftleşmeye devam etti. Giderek kısır ve çekirdeksiz türler üreten bir süreç ortaya çıkmıştı. Triploid muzlar, ebeveynlerin birinden olağan durumdaki gibi genomunun yarısını diğerinden de indirgenmiş genom aktarıldığında ortaya çıktı. Mayotik restitüsyon olarak adlandırılan bu olay, triploidlerde polenden oluşumundan daha yaygın görülür. Bu noktada çeşitlilik oluşturmak, çiftçilerin seçiciliğine ve doğal mutantları vejetatif olarak yaymalarına bağlıdır.

Belli triploid çeşitlerin genetik yapılarını açıklamak için bazı bilim insanları, triploid çeşidin diploid bir ebeveyn tarafından döllendiği, geri çaprazlama olarak adlanırılan fazladan bir adım ortaya attı. Bakry, ikna olmamıştı. Triploidlerin yapısını açıklamak için geri çaprazlama kullanılmasının gerektiğine katılmıyor; aynı zamanda bunun mümkün olduğunu da düşünmüyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Doğurganlığa sahip dişi triploidi, vahşi ve yenebilir diploid ile döllemek mümkündür. Yetiştiricilerin normalde, yetiştirme şemalarında yaptıkları da budur. Bu yöntemle çok az sayıda tohum elde etmenin yanı sıra tohumların çimlenme yeteceği oldukça düşüktür. Yetiştiriciler bu sorunu embriyoyu tohumun içinden kurtarıp kültür ortamında çoğaltarak çözdüler. Yine de çiftçiler normal şekilde çimlenen tohumlara daha çok güvenie ve onları tercih ederler. Triploid bir kültivar ile yabani ve yenebilir diploid bir melezin çimlenmesi, sonrasında da ortaya çıkan yavru dölleri çoğaltmak için etrafta bir çiftçi olması son derece küçük bir olasılıktır. Eğer bir triploid olması gerekiyorsa orijinalinden daha iyi olan bir tane olması gerekir.

Aslında triploid bitkiler normal mayoz geçiremediği için ürettikleri üreme hücreleri haploid, diploid veya triploid olabilir. Sadece diploid üreme hücreleri polenle döllendiği zaman triploid bireyler oluşturabilecektir. Diğer bireyler diploid ya da tetraploid olacaktır.

Bir triploidin bir diploidle çiftleşmesi ve triploidlerin evcilleştirilmesine katkıda bulunması çok olası olmasa da, 3x/2x yetiştirme şeması nihayet yetiştiricilerin triploid değil de tetraploid sentetik muz melezlerini nasıl üretmeyi başardıklarını gösterdi. Triploid döller yerine tetraploid döllerin seçilmesinin nedeni kültürlerin genomlarını parçalamaktan kaçınmaktı. Shepherd gibi yetiştiricilere göre kültürlerin genetik bütünlüğünü korumak oldukça önemliydi.

Bu noktada Bakry de, eski akıl hocası Shepherd ile aynı fikirdeydi.

3x/2x üreme şemasındaki gibi 4x/2x yöntemi de kültür üretimine giden binlerce yıllık evcilleştirmeyi daha yüksek ploidi seviyelerinde yakalamakla ilgilidir.

2x/2x düzeni de ebeveynlerden biri için mayotik süreç devreye girseydi aynı şeyi başarabilirdi. Kısır olmayan, eşlenmiş diploid (4x), mayoz bölünme geçirip kısır veya kısır olmayan diploid gametler oluşturmak için daha güvenilir bir üreticidir.

Tüm Reklamları Kapat

İki yöntemin yolları hibritleri tarlada değerlendirmenin aksine, her birinin tohum üretmek için yaptığı enerji yatırımı farkından dolayı ayrılır. 3x/2x stratejisinin kanıt sayılabilecek bir örneği 2011 IHS-ProMusa sempozyumunda sunulmuştur. Üreticiler 20.000 tane bitkiyi elle tozlaştırdıktan sonra 200 tane tohum elde ettiler. Halbuki Bakry ve meslektaşları tek bir bitkiden 500 tohum elde etmişlerdi. En büyük problemleri potansiyel olarak ürettikleri tüm hibritleri değerlendirebilecek alanları olmamasıydı. Elbette tohumların hepsi istenen özelliklere sahip değildi. Örneğin Kunnan 4x ve Musa acuminata spp. malaccensis’in çaprazlanmasından oluşan 38 hibritten 6 tanesi çekirdeksiz ve bodur meyveler taşıyan, tohumsuz meyve oluşturamayan bitkilerdi. Diğer bir yandan oluşan dölün yarısı, aşağıdaki grafikte de göründüğü gibi, 2 ebeveyninden de üstün bir ağırlığa sahipti.

Eşlenmiş diploid ile muzun vahşi bir akrabası arasındaki                      çaprazlamadan üretilen melezlerin demet ağırlığı
Eşlenmiş diploid ile muzun vahşi bir akrabası arasındaki çaprazlamadan üretilen melezlerin demet ağırlığı
ProMusa

Beklendiği gibi Bakry, BSV’nin sorun olduğu durumlar haricinde. üreme şemalarında triploid kültürleri kullanmak için herhangi bir dayanak bulamadı. Ayrıca yetiştiricilerin yalnızca muzun en iyi bilinen iki vahşi atasıyla çalışmaları için de herhangi bir dayanak görmüyordu. Diğer vahşi türler, şimdiye kadar bilinmeyen muz türleri üretebilirdi ancak ekili muzlara duyulan ihtiyacı gidermeleri gerekirdi. Şimdilik Bakry’nin öğrenmek istediği şey 4x/2x yönteminin ideal triploid muzu üretip üretemeyeceğiydi. Bu triploid, ihracat ticaretine egemen olan Cavendish çeşitleri yerine geçecek, hastalığa dayanıklı bir tür olmalıydı.

Birkaç yıl önce, RLFP belirteçleri kullanılarak gen bankasındaki erişimlerin bir analizi yapıldı ve bu analiz 1980’lerin sonuna doğru Kromorlardan toplanan diploid Mlali muzları ile Cavendish ve Gros Michel muzları arasındaki akrabalığı şüphesiz ortaya çıkardı. Bakry daha önce Guadeloupe’nin tarla koleksiyonunda Mlali muzlarının veri analizine erişmiş ancak analizlerde ilgi çekici bir bulguya rastlamamıştı. Mevcut ihraç muz ile ilişkilerinin olduğuna inanmakta zorluk çekti. Daha sonrasında SSR belirteçleri kullanılarak yapılan çalışmalar da benzer sonuçları verince, CIRAD koleksiyonundaki Mlali erişimlerinin kısıtlanmasını istememesi dışında, hesaba katılması gereken başka şeyler olduğunu anladı. Daha iyi örnekler kullansaydı ne olacağını görmek istedi ve 2010’da daha fazla örnek toplamak için gitti. Materyalleri geri getirmeyi kolaylaştırmak için Fransız deniz aşırı departmanı olan Mayotte’ye gitti. Yerel asistanı sayesinde 25 kilodan fazla bitki toplama şansı oldu. Üyelerin genomları o zamanda beri Montpellier’de, Bakry’nin şu anda çalıştığı yerde, eşlendi ve şu anda çiçek açtıkları Guadeloupe’ye geri gönderildi.

Bu sırada, Guadelonupe’deki yetiştiriciler Kromordan gelen, Bakry’nin 2011 IHS ProMusa Sempozyumunda sunduğu, bitkilerin kalıtımları hakkında veri toplamaya başlamışlardı. Zamanında Bakry’nin Canevdish muzlarının adaptasyonunu açıkladığı hipotezi yüksek heterozigotluğa dayanıyordu. Şimdi bunun büyük ihtimalle Mlali kültüründen yüksek kalitede ebeveynlere sahip olmasından kaynaklandığını söyleyecektir. Bu, büyük ihtimalle kariyerinin kalanını onları özel kılan şeyi bulmaya harcayacağı, diploidlerden oldukça etkilenmişti. Keşke emeritus bitki ıslahı profesörü ve Société National d'Horticulture de France başkanı, Yvette Dattée’yi de bu başarılarını görebilseydi. 1995 yılında Guadeloupe’te Yvette Dattée, Bakry’yi ziyaret etmiş ve o zamandan beri Bakry’nin aklından çıkmayan bir yorum yapmıştı.

Mösyö Bakry, neden tek bir genotipin dünyadaki muz üretiminin yarısını oluşturduğunu anlayacağınız gün, iyi bir muz geliştirme programı kurup, yürütebileceğiniz gün olacaktır.
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
28
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 7
  • Bilim Budur! 4
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • İğrenç! 2
  • Muhteşem! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: ProMusa | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/03/2024 09:12:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9532

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bellek
Genel Görelilik
Maske Takmak
İklim Değişikliği
Bilim İnsanları
Kök Hücre
Antibiyotik
Mers
Araştırmacılar
Nükleer Enerji
Evrim Ağacı
Böcek Bilimi
Çekirdek
Siyah
Avcı
Temel
Gıda Güvenliği
Uterus
Çevre
Amerika Birleşik Devletleri
Çiçek
Film
Karar Verme
Kuş
Demir
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. Vézina, et al. Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü. (15 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 19 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9532
Vézina, A., Şardağ, İ., Bakırcı, Ç. M. (2020, November 15). Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü. Evrim Ağacı. Retrieved March 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/9532
A. Vézina, et al. “Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 15 Nov. 2020, https://evrimagaci.org/s/9532.
Vézina, Anne. Şardağ, İnci. Bakırcı, Çağrı Mert. “Yapay Seçilim: Muzun Evrimi ve Kültürü.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 15, 2020. https://evrimagaci.org/s/9532.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close