Teknolojinin Evrimi ve Memetik Evrim Kuramı: Teknoloji Nasıl Evrimleşiyor?
Tıpkı Doğada Olduğu Gibi, Teknolojide de Hiçbir Ürün Son Haliyle, Birdenbire Var Olmaz; Evrimleşir!
Çoğu zaman kullandığımız karmakarışık teknolojik aletlerin özünde yalnızca elektronların kablolar içinde bir noktadan diğerine akışı sayesinde çalıştığını idrak etmek insana zor gelir. Çünkü çoğumuz, teknolojik araştırmaların son ürününü kullanırız. Onların geçmişi, üretim basamakları, "evrimi" bizi pek alakadar etmez. Son kullanıcı için önemli olan, o cihazın tanıtıldığı gibi çalışmasıdır. Bu nedenle, sanki o karmaşık halleriyle bir anda kullanımımıza sunuldukları ve var oluverdikleri algısı oluşur. Bu karmakarışık makinaların elektron yığınlarına indirgenebildiği gerçeği bize tuhaf gelir. Doğru olmaması gerektiğini, daha fazlası olması gerektiğini düşünürüz. Halbuki tüm elektronik cihazların çalışma prensibi, bir devre üzerinde elektronların nereye, ne şekilde aktığından ibarettir. Ama hiçbiri o noktaya birdenbire gelivermemiştir.
Her şey, bir sopayı düzgün doğrultabilmemiz ve ucunu sivriltebilmemiz ile başladı. Sonrasında o sopa, çekice, tornavidaya, orağa dönüşmüş, diğer malzemeleri şekillendirecek ve kontrol edecek araçlara evrimleşmiş ve bin bir ara basamaktan geçerek bildiğimiz tüm "insan ürünü" teknolojilerin her birine dönüşmüştür.
Bu teknolojiler, süreç içerisinde dallanmış, ancak her biri, bir öncekinin farklılaşması, değişmesi ve işe yarar olanların çoğaltılıp, diğerlerinin elenmesi sonucunda, birikimli bir seçilimle var olmuştur. Tıpkı biyolojik varlıkların tarihinde gördüğümüz gibi, teknolojinin tarihinde de ürünleri üreten "üretim hatlarının" oluştukları basamakları, değişimlerini, olumsuz versiyonlarının elenmesini, yeni tasarımların halk tarafından tutulup yaygınlaşmasını ve daha nicesini açıklayabiliriz. Hangi teknolojik aleti elinize alırsanız alın, onun tarihini adım adım izleyerek, bin bir türlü ata teknolojiden geçerek, nihayetinde "ilk alet"e ulaşabilirsiniz. Çünkü hepsi, o atanın torunlarıdır. Bu gerçekten ilham alan şu videoya bir bakalım:
Bu videonun güzel, belki de farkında olmadan Memetik Teori'ye değiniyor olmasıdır. Gerçekten de yukarıda da söz ettiğimiz gibi teknolojide ve genel olarak kültürümüzde, sadece "güçlü" olan bilgi ve parçaların, kısaca "memlerin" hayatta kaldığı, diğerlerinin elendiği, kültürümüzün de bu şekilde evrimleştiği düşünülmektedir. Burada "güç"ten kasıt, tıpkı biyolojik evrimde olduğu gibi, uyumluluktur. Daha fazla sayıda insanın beğenisini ve savunusunu kazanabilen fikirler, daha kalıcı olurlar. Diğerleri ise elenir.
Bu, bir yerde biyolojik evrim gibidir: Bir fikir veya ürün, daha önceki fikirler ve ürünlerden yola çıkarak ileri sürülür, bu fikrin veya ürünün birçok çeşidi (varyantı) bulunur ve süreç içerisinde ortaya çıkar, ancak bunlardan sadece "ortama en uyumlu" olanları hayatta kalır ve yoluna devam eder, geri kalanı ise elenir. Bu konuya şu videomuzda da değinmiştik:
Örneğin otomotiv sektöründe var olan yüzlerce tür araba, her seferinde kendisinden önce gelen arabalardan evrimleşmiştir. Tasarımı, yakıt özellikleri, ekonomi durumu, estetik özellikleri, iç hacmi, vb. özellikler bakımından en uyumlu olanlar her seferinde "hayatta kalmışlardır"; yani piyasada tutunmayı başarmışlardır. Diğerleri ise sürekli olarak elenmiştir.
Bu hayatta kalanlardan evrimleşen torunlar, biyolojik evrimde olduğu gibi atalarının yerini almıştır. Örneğin şu anda Nokia 3310'un hayatta olmaması, 6600, N73, N95 gibi ara basamaklardan geçtikten sonra günümüz telefonlarının ortaya çıkmadığı anlamına gelmez. 3310, insan evrimindeki atasal bir maymun türüne benzetilebilir. Ondan evrimleşen torunlardan sadece en uyumlular hayatta kalmışlar ve ataların yerini almışlardır.
Örneğin günümüzde 6-7 milyon yıl önce yaşamış bir ortak atadan geriye insanlar, şempanzeler ve bonobolar kalmışlardır. Bunlar haricindeki onlarca ara tür (ve o ata tür de) yok olmuştur.
Teknolojinin evriminde de, benzer bir durumu telefon, tablet ve aklınıza ne gelirse görebilmekteyiz. Her seferinde, "piyasada kalma mücadelesinde" en uyumlu olanlar hayatta kalır, diğerleri ise elenir. Böylece sürekli olarak daha uyumlu tasarımlara ulaşılır. Hatta örneğin telefonların evrimine bakacak olursanız, kültürün ve teknolojik imkanların değişimiyle birbirine zıt evrimsel "trendler" (gidişatlar) görmek de mümkündür: Telefonlar, bir süre giderek küçüldükten sonra, şimdi yeniden büyüme ve irileşme eğilimi göstermektedirler. Bu evrim sonucu ortaya çıkan ürünler, üreticilerin isteklerinden ziyade "doğanın" (tüketicilerin) tercihleriyle şekillenmektedir.
Teknolojinin evrimini düşünecek olursanız, biyolojik evrimle oldukça fazla sayıda benzerlik bulabilirsiniz. Evet, telefonların aksine, insan da dahil olmak üzere Dünya üzerindeki hiçbir canlı son haliyle tasarlanıp da yaratılmamıştır. Hepsi, biyolojik evrimin ve atalardan bugüne kadar yaşanan kademeli bir değişimin ürünüdür. Bizler, oturup yepyeni bir telefon tasarımıyla piyasaya giriş yapabiliriz ve o, bizim "yaratımımız" olur.
Ya da olur mu?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Eğer ki telefonların bugüne kadar var olan tasarımları, biçimleri, teknolojileri, özellikleri, nitelikleri, vs. olmasaydı, biz o "yepyeni" telefonumuzu tasarlayabilir miydik? Bizden önceki kültürel, bilimsel ve teknolojik birikim olmasaydı, herhangi bir "yeni tasarım"dan söz etmemiz mümkün olur muydu? Bilimin, teknolojinin ve kültürün kademeli olarak ve birikimli bir şekilde ilerlemeyen bir kısmı var mıdır? Tüm bu soruların cevabı, "muhtemelen hayır" olacaktır. Çünkü her teknoloji, kendisinden öncekilerin üzerine tasarlanarak inşa edilir. Her bir makina, kendisinden öncekilerin dezavantajlarından biraz daha az, avantajlarından biraz daha fazla barındıracak şekilde üretilir. Çünkü "çevre şartları", yani tüketicilerin talepleri bu yöndedir. Sadece çevreye en uyumlu olan tasarımlar hayatta kalır, diğerleri ise elenerek yok olur.
Bu sayede bilimimiz, teknolojimiz ve aklımıza gelebilecek her türlü ürün, kültürel ve memetik bir evrimin bir sonucu olarak "yaratılmış" olur.
Ama elbette elde var olan varyasyonlar ve imkanlar (üreticilerin kapasiteleri) da, tıpkı biyolojik evrimde olduğu gibi, neyin evrimleşebileceğini şekillendirmektedir. Örneğin uçan telefonlar yoktur, çünkü şu anda bunu yapabilecek teknoloji bulunmamaktadır. Fakat bu evrimsel sürecin ilk adımlarını oluşturacak teknolojiler telefonlara dahil oldukça, bu tür bir evrim de, tüketicilerin tercihleri ve istekleri çerçevesinde mümkün olabilecektir. Böylece elden kaydığında yere düşmeyen telefonlar evrimleşebilecektir.
Tabii ki, cansız varlıkların evrimi, canlılarınki gibi değildir. Çünkü cansızlar, kendilerini eşleyemezler - ki bu, evrimin (ve biyolojinin) can damarıdır. Cansızlar üreyemezler, kendi yavrularını üretemezler.
Yani teknolojinin evrimine insanın müdahale ediyor olmasının nedeni ise, teknolojik ürünlerimizin karbon-temelli ve organik olmamasıdır. Bizler, genellikle silikon-temelli ve organik olmayan malzemeler kullanrak daha stabil ve sağlam ürünler üretiriz. Organik kimyasallar, esnek yapıları ve değişkenlikleri sayesinde canlılığın cansızlıktan evrimleşebilmesini mümkün kılmışlardır. Ancak bizlerin, oturup da istediğimiz "teknolojik" yapıların biyolojik bir evrimsel süreçle, seçilim sonucu ortaya çıkmasını bekleyemeyiz. Evrim, çok yavaş ve sancılı bir süreçtir. Bunun yerine, inorganik yapılı bileşiklerden yola çıkarak malzeme bilimini, malzeme biliminin ürünlerinden yola çıkarak da teknolojimizi inşa etmişizdir. Ancak o teknoloji bile, yukarıda izah ettiğimiz gibi, kültürel bir birikimli seçilimin sonucudur.
Bu nedenle birebir analoji kurmak doğru değildir (bunun detaylarını burada anlatmıştık. Yine de, genel sürece bakarak aradaki benzerlikleri görmek mümkündür.
Örneğin, uçak tasarımlarında evrimsel süreçlerin etkisini buradaki yazımızdan okuyabilirsiniz. Benzer şekilde, evrimsel süreçlerin kullanımıyla tasarlanan uydu anteni veya elektronik devre örnekleriyle, evrimin doğrudan teknolojiye etkisini görebilirsiniz. Bu konuda daha fazla bilgi almak için Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı kitabımızı edinmenizi tavsiye ederiz.
Teknolojinin Evrimi, Sosyal Gelişimimizi Nasıl Etkiliyor?
Aşağıdaki görsel, teknolojik evrimin hızını görmemiz açısından hoş bir örnek sunuyor. Öyle ki, sadece birkaç on yıl içinde belki de bu örnek bile anlamını yitirecek, 3 boyutlu yazıcılar "geçmişin araçları" olarak kalacak:
Teknolojinin evriminin yarattığı en büyük sıkıntılardan birisi, sosyal iletişim becerilerimizi körelttiği ve bizi yalnızlaştırdığına yönelik eleştirilerdir. Aşağıdaki görsel, buna hoş bir şekilde itiraz ediyor:
Bu görselde dikkat çekilen şey şudur: Cep telefonlarını ve tabletleri ortadan kaldıracak olsak bile, toplu taşıma araçları insanların kaliteli fikir alışverişlerinde bulunacağı, sosyopolitik eleştiriler veya epistemolojik argüman analizlerinin yapılacağı, güllük gülistanlık eğitim yuvaları olmayacaktır.
Öte yandan, şu gerçek de hatırlanmalı: Günümüzde çok az sayıda insan ellerinde tuttukları teknolojiyi bilgiye ve eğitime erişmek için kullanmaktadır. Birçoğumuz, sosyal iletişim ihtiyacımızı gidermek amacıyla bu araçlara başvuruyoruz. Bu da, insani iletişim yeteneklerimizi köreltiyor; bizi yalnızlaştırıyor.
Dolayısıyla teknolojik gelişmeleri, "sosyalliği öldürmesi" gibi dar bir açıdan eleştirmek anlamsızdır. Daha ziyade, teknolojinin ne amaçlarla kullanıldığına odaklanmalı ve insanların kendilerini eğitmeleri ve ufuklarını genişletmeleri için bu araçları nasıl daha verimli ve etkili kılabileceğimizi düşünmeliyiz.
Çünkü teknoloji hızla evrimleşmeyi sürdürüyor ve yukarıda da izah ettiğimiz gibi, bizim toplum olarak neler talep ettiğimiz, üreticiler üzerinde seçilim baskısı yaratıyor. Bu da, bize bu teknolojinin gidişatına yön vermek konusunda bir araç sunuyor. Eğer doğru şeyleri talep edersek, teknoloji de bu talep yönünde evrimleşmek zorunda kalacaktır.
Öyle ki, bu gücün farkında olan üreticilerin elindeki en büyük araç reklamcılıktır. Reklamların gücünü kullanarak, sizin ne talep etmeniz gerektiğini şekillendirmeye çalışırlar. Dikkat ederseniz kola veya ayakkabı reklamları, ürünün ne kadar kaliteli olduğu, nasıl üretildiği, rakiplerine üstünlüğü gibi gerçek değeri üzerinden inşa edilmez. Bu reklamların içeriği, hitap ettiği kitlenin hayallerine yöneliktir. "Kola içen insanlar havalı insanlardır.", "Bu ayakkabıyı giyenler müthiş sporculardır." şeklindeki mesajlarla, sizin hayal dünyanıza hitap ederler. Sizin de öyle olmak istediğinizi bildikleri için, bu duygunuza yönelik reklam oynarlar. Bu da, sizin neler talep ettiğiniz, yani neler satın aldığınızı şekillendirir.
Piyasadaki bu ilginç kuvvetler, teknolojik evrime yön vermektedir. Hiçbir üstün bilinç veya akıllı tasarımcı, tüm süreci kontrol etmekte değildir. Sürecin kendisinin bir bilinci de yoktur. Sistemin geneline kıyasla çok daha ufak olan; ancak sistemin ta kendisi olan aktörler (satıcılar, üreticiler, müşteriler, vb.), bir araya gelip, belirli davranış paternleri (desenleri) sergilediklerinde, çeşitli kuvvetlerin doğmasına neden olurlar. Bu kuvvetler, evrim gibidir. Süreçlerin gidişatına yön verir.
Bu süreçlerin farkında olanlar, bu güce hükmedebilir. Tıpkı yapay seçilim ile biyolojik evrime hükmedebilmemiz gibi...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 13
- 10
- 7
- 6
- 6
- 5
- 5
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 13:42:28 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7502
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.