Birçoğumuz iyi söylenmiş bir söze hayranlık duyarız. Kimi zaman söylenenler barizdir; ancak öyle isabetli ve dilbaz bir şekilde ifade edilmiştir ki, malum olan bile bizi düşünmeye iter. Kimi zamansa büyük düşünürlerin, bilim insanlarının, sanatçıların veya filozofların sözleri, daha önce fark etmediğimiz perspektiflere kapı aralar. Kimi zamansa sadece motive olmak veya kendimizi doğru yöne itmek için bu alıntılara ve edebi sözlere başvururuz.
Sebebiniz her ne olursa olsun, sizler için bu Sözler sayfasını derlemek istedik. Amacımız sadece geniş bir edebi söz ve alıntı arşivi yaratmak değil; aynı zamanda güvenilir, kaynaklı ve özenle seçilmiş bir sözler arşivi oluşturmak. Sonuçta kişisel gelişimde kullanılan her motivasyonel alıntı Einstein'a atfedilir; ancak bunların yarısından azı gerçekten Einstein tarafından söylenmiştir.
Bizler, bu arşivimizde, verebildiğimiz her noktada sözlerin kaynaklarına da yer vererek gerçeğin peşinden gidecek, bunu yaparken de bizden önce gelen devlerin hayat görüşleri, düşünce dünyaları ve ağızlarından (veya kalemlerinden) dökülenlerden ilham almaya çalışacağız.
Ayrıca seçkimizi yaratırken sadece sözün edebi değerine değil, anlamına ve bağlamına da önem vermeye çalıştık. Bu nedenle kişilerin görüşlerini doğru yansıtmadığına inandığımız veya bağlamından ayrı alındığında çarpıtılmaya müsait olduğunu düşündüğümüz sözlere yer vermedik. Benzer şekilde, bariz şekilde hatalı olan kavramları ve ideolojileri savunan sözlere de seçkimizde yer vermedik. Hedeflerimizle uygun olarak, olabildiğince bilim, teknoloji, sanat, felsefe ve insanlık üzerine eğilen sözlere yer vermeye çalıştık.
Umuyoruz faydalı ve ufuk açıcı olacaktır.
Uyarı: Seçkideki sözler veya söz sahipleri, Evrim Ağacı'nın görüşlerini veya savunduklarını yansıtmayabilir.
Nihayetinde savaş büyük bir keşfin yapılmasını sağladı; insanların da aynı hayvanlar gibi evcilleştirilebileceği görüldü. Yenilmiş düşmanın öldürülmek yerine köleleştirilmesi; canının bağışlanmasına karşılık çalışmaya mahkûm edilmesi mümkündü. Bu keşif taşıdığı önem bakımından hayvanların evcilleştirilmesiyle kıyaslanmıştır. Tarihin ilk dönemlerinde kölelik antik çağ endüstrisinin temeliydi ve sermaye biriktirmede güçlü bir araçtı.
Yönetilmek her faaliyette, her alışverişte not edilmek, kayda geçirilmek, sayılmak, vergilendirilmek, mühür vurulmak, ölçülmek, numaralandırılmak, değerlendirilmek, ruhsatlandırılmak, izin verilmek, ihtar edilmek, reformdan geçirilmek, düzeltilmek, cezalandırılmak demektir.
Köylülerin tarihi kentliler tarafından yazılır
Göçebelerin tarihini ise yerleşik olanlar yazar
Avcı-toplayıcıların tarihini çiftçiler,
Devletsiz insanların tarihini saray kâtipleri yazar
Ve hepsini Barbarların Tarihi şeklinde adlandırılmış arşivlerde bulursunuz.
Dolayısıyla uygarlıkların ve devletlerin yükselişiyle ilgili tarihsel anlatılara hayat vermiş temel terimler karşısında militan biçimde agnostik olmamız gerekiyor. Entelektüel kuşkuculuk da son bulgular da bu yöne işaret ediyor. Örneğin bitkilerin evcilleştirilmesi ve kalıcı yerleşimlerle ilgili tartışmaların çoğu, üzerinde çok durmadan ilk insanların tek bir noktaya yerleşmeye can attıklarını varsaymaktadır. Bu varsayım, geçmişi haksız bir şekilde, konargöçer insanları ilkel kişiler olarak damgalayan tarım devletlerinin standart anlatısıyla okumaktır. Toplumun yerleşik hayata geçme istenci verili bir şeymiş gibi kabul edilmemelidir.
Toplumsal evrim üzerinde çalışanların bir süreliğine tercih ettiği kuramsal yaklaşımlardan biri, tarımı, getirisi sonradan gelen bir faaliyet olduğu için büyük bir uygarlaşma adımı olarak betimliyordu. Bu teze göre çiftçi alanı ekime hazırlaması, yabani otları temizlemesi, bitki olgunlaşıncaya ve (umut edilir ki) mahsul verinceye dek onunla ilgilenmesiyle uzun vadeli düşünmek zorunda olduğundan nitel açıdan yeni bir kişiydi. Bana göre bu tezde son derece hatalı olan şey, ziraatçıları betimleme biçiminden ziyade avcı-toplayıcıları karikatürize etmesiydi. Bu tez örtük bir kıyaslamasıyla avcı-toplayıcı kişileri dürtüleriyle hareket eden, bir ava rastlama veya ağaçlardan ve çalılardan toplanacak dişe dokunur şeyler (anlık getiri) bulma umuduyla arazide dolanan basiretsiz ve hazırlıksız mahlûklar olarak göstermekteydi.
Hâlâ geniş kesimlerce savunulan varsayıma göre, avcılık ve toplayıcılık öyle çok hareketli ve dağınık olmayı gerektiriyordu ki yerleşik hayat söz konusu bile değildi. Oysa yerleşik hayat tahıllarla hayvanların evcilleştirilmesinden çok öncelere dayanmakta olup tahıl ekiminin sınırlı olduğu veya hiç yapılmadığı yerlerde de sık sık devamlılık göstermiştir. Son derece net gerçeklerden biri de, evcilleştirilmiş tahıllar ve hayvanlarla ilgili bilgilerin tarım devletlerini andıran yapıların ortaya çıkışının çok öncesine dayandığı, hatta önceden tahayyül edilenden çok daha eskilere gittiğidir. En son bulgular ışında, bu iki temel evcilleştirmeyle onlara dayanan ilk tarım ekonomilerinin ortaya çıkışı arasında dört bin yıllık bir uçurum olduğu düşünülmektedir. Açık ki, atalarımız alelacele neolitik devrimi yapıp ilk devletlerin kollarına koşmamışlardır.
Evcilleştirme terimi normalde Homo sapiens pirinci evcilleştirdi (yahut) koyunları evcilleştirdi cümlelerinde olduğu gibi çeşitli ve etken bir fiil olarak anlaşılır. Bu kullanım evcilleştirilen varlıkların etkin birer fail olduklarını göz ardı etmektedir. Örneğin bizim köpeği ne derece evcilleştirdiğimiz yahut köpeğin bizi ne ölçüde evcilleştirdiği çok net değildir. Ayrıca ortamı ve gıdaları uygun buldukları için çağrılmasalar bile yeniden yerleşim kapına davetsiz birer misafir olarak giren ortakçılara (serçeler, fareler, ekin kurtları, keneler, tahtakuruları) ne demeli? Ya baş evcilleştirici Homo sapiens? En sevdikleri tahıllar için ve güttükleri hayvanların gündelik ihtiyaçlarıyla uğraşmak adına toprağı sürmeye, bitki ekmeye, ot ayıklamaya, hasat toplamaya, havan dövmeye, öğütmeye mahkûm kalmış insanlar da evcilleşmemiş midir? En azından yemek vakti gelinceye dek kimin kime hizmet ettiği neredeyse metafizik bir sorudur.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.