Bu soruyu yorumlarken bazı faktörleri göz önünde bulundurmak zorundayız. Bunlar: boş hipotez, "Olağanüstü iddialar olağanüstü kanıtlar gerektirir." prensibi, bilimin olasılıkçı doğası, teorinin gerçekliğin bir yakınsaması olması ve yeni gelecek teorinin kapsamı. Bunların hepsi bilimin bakış açısının ana faktörleri.
Aslında o kriterlerimizi sürekli teste tabi tutuyoruz ve yanlışlamaya çalışıyoruz. Yanlışlar ve hatalar elendikçe gerçeğe daha fazla yaklaşıyoruz. Açıklamalar, testler, yanlışlama çalışmaları, sonuçlar hepsi birikiyor. Bu birikim sonucunda çok ama çok çalışılmış, sağlam bilgi bütünleri oluşuyor.
Tabii beynimiz tam olarak evreni anlamak için evrimleşmediği ya da anlama ve araştırma yeteneğimiz kusursuz olmadığı için bazı yerlerde hala eksiklerimiz, hatalarımız olabiliyor. Bu yüzden belli hata payları var.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, bilimsel birikim konusunda çok sağlam çalışıldığı gibi onda değişiklik yaparken de sağlam ve sıkı çalışılması gerektiğidir. Bilim insanları ana akımın sınırını zorlayabilir. Olağanüstü iddialarda bulunup bilimin bakış açısını değiştirmeyi amaçlayabilirler. Ama ortada çok sağlam çalışılmış bir birikim varken bu değişimde emin olabilmek için de olağanüstü miktarda kanıt gerekecektir.
Bunun yapılmasının sebebi her şeyi bildiğini sanan ve hata yapmayı çekemeyen huysuz yaşlı bir adam gibi çemkirmek değil. Temkinli olmak. Evet, defalarca denenmiş ve hatalardan ayıklanmış açıklamalarda hatalar olabilir. Ama sıkı çalışılmış ve alışılmış bilgi birikiminin karşısında henüz tam anlaşılmayan bir spekülasyon ile karşı karşıya kaldığınızda "gerçeklik kriterlerine uymadığını" düşündüğünüz duruma atlamaya çalışmaktansa sakin kalıp bu birikim ile ilişkisini anlamaya çalışmak, test etmek, bunu çözene kadar spekülasyonu askıya almak daha mantıklı bir hareket olacaktır.
Bu konuda yakın zamanda yapılan iki örneğe bakmakta fayda var. İlki James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen verilerin Big Bang'i çürüttüğü iddiası. Evet, Big Bang konusundaki bazı ayrıntılarda hala tartışmalar var ve yine evet, bu teoride de hatalar olabilir. Ama yine de Big Bang çok çalışılmış, sağlam bir alan. Zaten ince eleyip sık dokunmuş olan bir konuda gerçeklik kriterimize pek uymayan bir spekülasyon ortaya atıldığında o kadar birikimin hatalı olma olasılığı, bu spekülasyondan hatalı olma olasılığından çok daha düşük. Öncelikle bu spekülasyonun doğruluğundan emin olmalıyız ki sıra bilimsel birikime gelsin. İlk seferde doğrudan bilimsel birikimi kenara atmak, her spekülasyona atlamak anlamına gelir ve tehlikelidir. Örneğin gerekli incelemeler yapıldığında zaten bu spekülasyondaki hatalar ortaya çıktı.
Şimdi, bu durumun tam tersinin olduğu bir örneğe bakalım. Bell Eşitsizliği deneylerine verilen Nobel Ödülü. Spekülasyon olarak çıkan bir iddia yanlışlanamadıkça güç kazanır. Bizim gerçeklik algımıza uymayan kuantumun olasılıkçı doğasının gerçekten böyle işlediğinden emin olmak zorundayız. Yoksa spekülasyonlara açık hale geliriz. Yarım asır boyunca bundan emin olmak için gereken her şey yapıldı ve sonunda olağanüstü gördüğümüz bir iddia için olağanüstü miktarda kanıt toplamış olduk. Küçük bir adım atıyorsanız atacağınız adımın sağlam olduğundan emin olabilirsiniz ama çok büyük bir adım atacaksanız basacağınız yerden emin olmak zorundasınız. O zemin beklediğiniz gibi çıkmayabilir evet ama o zemini araştıran bir birikim varken zeminin aslında öyle olmadığına yönelik bir spekülasyona, "Aman zaten bizim kriterimize uymak zorunda değil." deyip direkt atlar mıydınız yoksa gerçekten emin mi olmak isterdiniz? Hele ki o adımı atan, insanlığın o kadar şeyi anlamasını sağlayan bilimse?
Elbette bu genel yapı içinde sadece egosundan dolayı gerçekliği kendisine uydurmaya çalışan, yanılmayı çekemeyenler olacaktır. Ama Nobel ödülünde gördüğümüz gibi artık emin olunduktan sonra yanılmayı çekememek bir fayda getirmiyor. Hatta bu yüzden "evrimi çürütmeye çalışan" dinci tayfanın "Sırf onlardan olmadığım için bana baskı yaptılar, beni engellediler." demesi faydasız. Bu itiraza yönelik incelemelere buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Bilim, belki dışarıdan bakınca huysuz ve bildiğini okuyan bir yaşlı adam gibi gözükse de aslında bence gerçekliğin sivri yolunda daha gidecek çok yolu olan ama adımını da doğru atmak için maksimum çabayı gösteren bir genç.