Çünkü eskiden var olmayan bu özelliklerin doğal seçilim ile evrimleştiğini biliyoruz.
- Yaptığımız laboratuvar deneylerinde ve saha gözlemlerinde, canlı özelliklerinin bulundukları ortama göre zaman içinde değiştiğini biliyoruz.
- Bu değişimin o anki avantajlılar üzerinden ilerlediğini ve çevre değiştikçe eskiden avantajlı olanların dezavantajlıya düşebildiğini biliyoruz (dolayısıyla belli bir dönemde, geçici olarak avantajlı olmak objektif/ilahi/mutlak bir avantaj veya "evrensel bir seçilmişlik" değil).
- Bugün kamufle olabilen canlıların, iklim değişimi veya insan hiç olmasaydı da olabilecek çevresel değişimlerle kamufle olamadıkları şartlarda kalabileceklerini ve buna göre değişeceklerini de biliyoruz.
Bunları bildiğimize göre, adaptif özelliklerin doğal seçilim ile açıklanmasından daha normal bir şey olamaz. Bunca veri, gözlem ve deneye rağmen bunun aksini iddia edenler, genelde cevabı aramaktan ziyade, kendi arzuladıkları cevabı dayanaksız bir şekilde kabul ettirmeye çalışanlar oluyor.
Hem "Böyle olmayanlar elenmiş" cevabı hiç de kaçamak bir cevap değil: Doğada, simülasyonlarda, laboratuvarda, fosillerde, genlerde, anatomide, fizyolojide, davranışlarda tekrar tekrar, direkt olarak gözlediğimiz şey bu. Belli bir şekilde söylenince kulağa fazla basit geliyor diye nasıl "kaçamak" olabilir? Buna "kaçamak cevap" diyorsanız, sözünü ettiğiniz, hiçbir şekilde gözlenmemiş alternatifler nasıl "kaçamak" olmuyor? Bu şekilde, tutarlı bir dünya görüşü ve evren izahatı inşa etmek mümkün değil.
Ayrıca genelde teleoloji ("teoloji" değil, "amaçlılık" anlamına gelen teleoloji) fikrinin neden hatalı olduğu da genelde yanlış anlaşılıyor: Amaçlılık açıklamasındaki (yani teleolojik izahtaki) problem, evrimleşen özelliklerin bir amacının olup olmaması falan değil. "Doğal seçilim" yerine "amaçlılık kuvveti" diye bir isim de koyabilirdik sonuçta...
Oradaki problem, "amaçlılık" açıklamasının şu ek iki varsayımdan biriyle (veya ikisiyle birden) gelmesi:
- "Amaç" sözcüğü evrensel bir tabir değil de antropojenik ("insan kaynaklı") bir sözcük olduğu için, doğada bir "amaç" olduğu söylendiğinde, insan-benzeri bir "amacı belirleyen" ("Tanrı") olması,
- Amacın (herhangi bir şekilde/nedenle) önceden belli olması ("teleoloji").
Bu varsayımların ilki, bizi asırlardır çözümsüz bir şekilde süregelen en tipik metafizik tartışmasına götürüyor: Tanrı var mı yok mu? Şu anda (özetle) pozisyonlar şunlar:
- Bilimde (teizmden/ateizmden tamamen bağımsız olarak) boş hipotez gereği bu ek varsayımı reddediyoruz; çünkü basitçe, ispatlanmış veya bilimde karşılaştığımız herhangi bir sorunu nesnel olarak çözebilen bir varsayım değil (yani "işe yarar" veya "ihtiyaç duyulan" bir varsayım değil).
- Teistler, (bilimden tamamen bağımsız olarak) o varsayımın kabul edilebilir, işlevsel ve bariz bir varsayım olduğuna inanıyor.
- Ateistlerse bunun aksini iddia ediyor.
Sözünü ettiğim ikinci varsayım olan teleolojiyse, başka cevaplarda söz edildiği gibi (Tanrı'nın varlığından bağımsız olarak), kuantum mekaniği falan gibi daha derin sebeplerle belki olabilirdi. Mesela süperdeterminizm gibi yorumlar bu tür şeylere biraz kapı aralıyor; hani "Belki de şeylerin neye evrimleşmek zorunda olduğu Büyük Patlama anından itibaren bellidir." falan gibi senaryolar kurulabilir. Gerçi bu tür bir süperdeterminizmin "amaç" olduğunu söylemek de zor, çünkü süperdeterminizm; alternatifsiz, domino etkisiyle belirlenen, bilinçsiz bir gelecek öngörüyor. "Amaç" dediğimizdeyse o şeyin o şekilde olmasının bir "sebebi", mesela "tasarlanmışlığı" veya "yüce bir amaca hizmet etmesi" gibi, bizi genelde yukarıda sözünü ettiğim ilk varsayıma götüren faktörler de giriyor (zaten "amaç" sözcüğünün anlam-yüklü bir sözcük olması ve bu tartışmaları çıkmaza sokması da bundan). Ancak ne olursa olsun, hâlihazırda süperdeterminizm gibi yorumların doğru olduğunu gösteren ve/veya varsayılması hâlinde süperdeterminizmin alternatif hipoteze avantaj sağladığını gösteren hiçbir veri yok. Veri ve fayda yoksa, (felsefi kurcalamalar ve düşünsel eğlence haricinde) ciddiye almak için bir gerekçe de yok.
Bu varsayımların geçerliliği konusunda sabaha kadar kavgaya tutuşabilirsiniz; ancak her ikisi de hakkında hiçbir nesnel veri olmayan konular olduğu için, sonuca varamayacağınız neredeyse garanti edebilirim.
Ama yine de şunu da söyleyeyim: Sadece doğal seçilimi değil, var olan tüm doğa yasalarını süpergüçlerin kudretine bağlayabilirsiniz, bunda temelde bir sorun yok. Hatta bu, bugüne kadar hep yapıldı (Newton veya Mendel gibi bilim öncülerinin yaratıcıya bol bol atıf yaptığını duymuşsunuzdur). Sanki yokmuş gibi pazarlansa da, Evrenle ilgili tüm bilimsel bulguları şahsi inançları ve tanrıları merceğinden yorumlayan çok kişi var. Ancak bilim tarihi boyunca yapılan denemelerde, bu ekstra varsayımların hiçbir işe yaramadığı görüldü ve başarısız bir yöntem olduğu için, bilimin evrimi içinde, kendiliğinden yavaş yavaş elendi ve nihayetinde büyük oranda terk edildi. Bu konuyla ilgili olarak şuradaki cevabım ekstradan bilgiler ve alternatif yorumların sebep olduğu problemlere örnekler içeriyor, faydalı olabilir.