Hayır, değil. Sorun, (burada da anlattığım gibi) kuantum parçacıkları klasik nesneler gibi düşünüyor olmanız: İki kuantum parçacık ürettiğinizde, spinleri baştan belli olmuyor. Ölçüm yapılana kadar, her iki parçacığın da spinin "hem aşağı hem yukarı ama ne aşağı ne yukarı" olduğunu (klasik dünyadan vereceğiniz hiçbir örnekte bulunmayan bir süperpozisyon halinde olduğunu) deneysel olarak biliyoruz. O parçacıkların yukarı mı yoksa aşağı mı spine sahip olacağı ölçüm anında belli oluyor; o zamana kadar belli değil. Bunu anlamak çok kritik.
2022 Nobel Fizik Ödülü de işte tam olarak bu olaya verildi: Einstein-Podolsky-Rosen üçlüsü, kuantum parçacıkların süperpozisyon hâlinde olduğunu kabul ediyorlardı, ölçüm yapılana kadar durumlarının belirsiz olduğunu da kabul ediyorlardı ve hangisi olacaklarının ölçüm anında belirlendiğini de kabul ediyorlardı. Kabul etmedikleri şey, bu ölçüm yapıldığında her iki parçacığın nasıl davranacağının tamamen olasılıkçı olduğu fikriydi (Niels Bohr ve tayfası tamamen olasılıkçı olduğunu iddia ediyordu). Einstein ve tayfası, sonucu belirleyen deterministik (ama bizim tarafımızdan henüz çözülememiş) "gizli değişkenler" olduğunu iddia ettiler. John Bell'in teoremi ve sonrasında geliştirilen deneyler de bunun Einstein'ın dediği gibi olmadığını, Bohr'un dediği gibi olduğunu gösterdi ve bu tartışma, 60 küsür yıl sonra Nobel Ödülü ile sonuçlandı. Bu konuda bu videoyu izleyebilirsiniz.
Dolayısıyla artık biliyoruz ki parçacıkların spin durumları sadece en baştan belli olmamakla kalmıyor, aynı zamanda gerçekten kuantum deterministik-olmayan bir temele sahip. Bu yazımızın sonunda görebileceğiniz gibi Einstein'ı kurtarabilecek 1-2 yorum var ama onlar da kolay yutulur lokmalar değiller.