Evrimsel biyolojide "İşlevini bilmiyoruz, işlevi yok gibi görünüyor. O zaman körelmiştir." gibi bir anlayış yoktur. Dolayısı ile "Bak, görevini anladık, başka işlevi varmış, körelmiş değilmiş." gibi bir anlayış da olamaz. Burada temel evrimsel biyoloji kavramlarının karıştırıldığını görüyoruz. Körelmiş organ, işlevsiz organ anlamına gelmemektedir.
"Yakın akraba türlerde tam işlevli biçimde bulunan, ancak diğer akrabalarda artık bu işlevini yitirmiş veya kısmen kaybetmiş olan organlardır."
Yani körelmiş organ tamamen işlevsiz olmak zorunda değildir. Yakın akraba türlerde tam işlevli bir şekilde çalışsa da bizde bazı işlevlerini kısmen ya da tamamen kaybetmiş ise körelmiştir. Evrimsel süreçte başka işlevler kazanmış olabilir ama bu körelmediği anlamına gelmez.
Bilim ilerledikçe körelmiş organ sayısı sıfıra düşmedi ve düşmeyecek. Çünkü işlevini bilmediğimiz için değil tam tersine işlevini bildiğimiz için körelmiş diyoruz.
Körelme nasıl olur önce bakış atalım.
Bir organın kendisi ya da bir işlevi kullanılmıyorsa masraflıdır. Dolayısıyla popülasyon içerisinde bu organları üretmeyenler ya da daha körelmiş şekilde oluşmasını sağlayan kalıtsal mutasyon taşıyanlar, enerji tasarrufu bakımından diğerlerine göre avantajlı konuma geçerler. O organa ya da işlevine harcayacakları enerjiyi hayatta kalmak ve üremek için kullanabilirler. Böylece nesiller içerisinde olan organı ya da o işlevi daha körelmiş şekilde oluşmasını sağlayan kalıtsal mutasyonlara sahip olanlar, en avantajlı olanlardır. Bunlar daha fazla üreyecek ve o kalıtsal mutasyonları gelecek nesillere aktaracaklardır. Böylece nesiller içerisinde o organlar körelir.
Örneğin apandis: Selülozun işlenmesine yardım eder. Bakın, bu işlevini biliyoruz. Et tabanlı bir diyete geçiş ile birlikte selülozu sindirmeye yarayan işlevi köreldi.
Yapılan son analizlerde, apandisin evrimsel süreç içerisinde bazı diğer görevler üstlendiği (sindirime önemsiz düzeyde katkı sağlama, enfeksiyonlara karşı koruyucu görev üstlenme gibi) tespit edilmiştir. Bu da, körelmiş organların neden doğrudan yok olmadığını ve süreç içerisinde başka işlevler üstlenecek şekilde evrimleşebileceklerine bir örnektir.
Yani başka işlevleri olduğunu bilsek bile sonuç değişmiyor çünkü selüloz sindirimi işlevinin olduğunu biliyoruz, yakın akraba türlerde bu işlev çalışırken bizde körelmiştir. Dolayısı ile apandisin işlevini bilmediğimiz için değil, bildiğimiz için körelmiş diyoruz.
Başka bir örnek ise kuyruk sokumundan gelsin. Yakın akraba türlerde kuyruğu gövdeye bağlayan kemik. Bizde ve bütün diğer kuyruksuz maymunlarda bu işlevi körelmiştir. Dolayısıyla körelmiş bir organdır. Kasa bağlanması gibi başka işlevi olması da bir şeyi değiştirmez çünkü kuyruğu gövdeye bağlayan bir işlevi olduğunu bildiğimiz için bizde de bu işlevi köreldiği için körelmiş bir organdır.
Yine başka bir örnek 20'lik dişler. 20'lik dişlerin işlevi de selülozu mekanik olarak parçalamak. Beynimizin büyüyebilmesinin bizlere avantaj sağlamasından ötürü, beyne yer açmak adına ve diyetin de değişmesiyle birlikte çene yapımız küçülmeye başladı. Artık eski güçlü ve vahşi ağızlara ihtiyacımız azalmaya başlamıştı. Otlara göre sindirimi çok daha kolay olan et için fazladan dişlere ihtiyacımız kalmamıştı. İşte bu yüzden de fazladan dişler üretmeye harcanan enerji, başka alanlara harcanabilirdi. Zaten çenenin küçülebilmesi için en dıştan başlayarak dişlerden fedakarlık etmek avantaj sağlamaktaydı.
"Bende sağlam çıktı." gibi bir argüman görmüştüm, onu da açıklamış olayım:
Evrim sürecinin yavaş olmasından ötürü, körelmiş organların da öyle birkaç günde veya yılda kaybolması veya körelmesi beklenememektedir. Ancak canlılara baktığımızda, köreldiği belli olan organlar evrimsel süreçte varlık-yokluk skalasında farklı noktalara düşmektelerdir.
20 yaş dişleri de popülasyon içerisinde yok olmaya doğru adım adım gitmektedir. Et ile beslenmeye 2.5 milyon yıl önce başladık ve bu sürede, artık işe yaramadığı için ve çenenin küçülebilmesi için yer açmanın avantajlı hale gelmesiyle, insan popülasyonu içerisinde 20 yaş dişleri giderek yok olmaya başladı. Eskiden popülasyonlarda bireylerin %99'undan fazlasında 20 yaş dişlerinin var olduklarını bilmekteyiz, ancak günümüzde, Dünya geneline baktığımızda bazı insanlarda ömürleri boyunca hiç 20 yaş dişinin çıkmadığını görmekteyiz.
Genel olarak insan popülasyonunda ise Tazmanya'da yaşayan Aborjinlerde 20 yaş dişleri hiçbir bireyde çıkmamaktadır. Öte yandan Meksika yerlilerinde popülasyon içerisindeki tüm bireylerde 20 yaş dişleri çıkmaktadır. Diğer tüm toplumlarda ise bu dişlerin varlığı geniş bir çeşitlilik göstermektedir. Örneğin bazı ailelerde anne tarafında 20 yaş dişleri hiç çıkmazken, baba tarafında bu dişler tamamen ağrısız olarak çıkabilmektedir. Yavrular da buna bağlı olarak çeşitlilik spektrumunda belirli noktalarda yer alabilmektedir.
Yani popülasyonun bir kısmında sorunlu çıkıp bir kısmında sorunsuz çıkması da hatta bazılarında hiç çıkmaması körelme sürecinin bir göstergesi, evrimin kanıtıdır.
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. Körelmiş Organlar. (6 Ocak 2013). Alındığı Tarih: 25 Mart 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
- Ç. M. Bakırcı. Körelmiş Organlar Nedir? Neden Körelirler? Neden Hala Canlılarda Bulunurlar?. (6 Ekim 2011). Alındığı Tarih: 25 Mart 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı doi: 10.47023/ea.bilim.260. | Arşiv Bağlantısı
- Ç. M. Bakırcı. 20 Yaş Dişi Nedir? Neden Sorun Çıkarır?. (4 Ekim 2011). Alındığı Tarih: 25 Mart 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı